Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Tasavvufun dinimizdeki yeri
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="-zehra-" data-source="post: 107617" data-attributes="member: 9935"><p><span style="color: #000000"><strong>Tasavvufun dinimizdeki yeri</strong><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Sual:</strong> Vehhabiler ve bunlara aldanan bazı bid’at ehli, evliyanın yolunu yani tasavvufu, tarikatı kastederek, bunların sonradan çıktığını, bid'at olduğunu söylüyorlar. Tasavvufun dinimizdeki yeri nedir?</span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>CEVAP</strong></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">Bu hususta Muhammed Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:</span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">Zahirdeki kemalatın ve manevi makamların hepsi Resulullah efendimizden gelir. Zahirdeki kemalata, yükselmeye sebep olan emirlerini, yasaklarını bizlere din âlimleri bildirdi. Kalbin, ruhun temizlenmesine yarayan gizli bilgileri ve kalb işlerini tasavvuf büyükleri bize ulaştırdı. Kalbe ve bedene yarayan bilgilerimizin hepsi Resulullahtan gelir.</span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">Hazret-i Ömer vefat edince, oğlu Hazret-i Abdullah, “İlmin onda dokuzu gitti” buyurdu. Bazılarının bu söze şaştığını görünce; “Dediğim ilim, herkesin bildiği abdest ve gusül gibi bilgiler değil, Allahü teâlâyı tanıtan bilgilerdir” buyurdu.</span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">Tasavvuf, Resulullahın yolunu gösterir. Tasavvuf büyükleri, kendi hocaları vasıtası ile Resulullaha bağlanmıştır. O büyüklerin çalışma usulleri, sonradan uydurulmuş şeyler değildir. Fena, beka, cezbe, süluk, seyr-i ilallah ve benzerleri gibi isimler, sonradan verilmiş ise de, bu isimlerin bildirdikleri şeylerin hepsi Resulullah efendimizden gelmektedir. </span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">Nefahat kitabında bildirildiği gibi, fena, beka gibi isimleri ilk bildiren zat, Ebu Said-ül Harraz’dır. Zikir de, Resulullahtan gelmiştir. Resulullah efendimiz, peygamber olduğu bildirilmeden önce, mübarek kalbi ile zikretmiştir. Resulullahın çok zaman sükut ettiği, sessiz, düşünceli durduğu; dost, düşman her tarihçinin kitabında yazılıdır. Bu halde bulunmak, isimleri sonradan çıkan şeylerin Resulullahta da bulunduğunu göstermektedir. Bu isimler, hadis-i şerifleri açıklamak için konulmuştur. Mesela tefekkür; fikri, bâtıldan hakka doğru çevirmek olup, <strong>(Az bir zaman tefekkür etmek, bin sene nafile ibadet yapmaktan daha faydalıdır) </strong>hadis-i şerifinden alınmıştır. </span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">Eğer, (Tasavvuftaki usuller, vazifeler, kazançlar Resulullahtan gelmiş olsaydı, ayrı ayrı tasavvuf yolları ve tasavvuf sarhoşluğu, dine uygun görünmeyen şeyleri söylemek olmazdı) denirse, böyle değişik sözler ve hâller, insanların istidatlarının, başka başka olmasından ileri gelmektedir. Resulullahtan gelen nisbette, feyzde ve tesirde hiç değişiklik yoktur. Bunun çeşitli insanlara, çeşitli mizaçlara tesiri başka başka olmaktadır. Bir insanın bile çeşitli zamanlardaki hâli, mizacı başka başka oluyor. </span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">Bütün kemalat, Resulullahtan gelmektedir. Fakat herkesin yaratılışına, hazırlığına göre, başka başka tesir etmektedir. Resulullah efendimiz hayatta iken de, herkesin istidadına göre konuşur, mana ve esrarı başka başka sunardı. Resulullah efendimiz, Hazret-i Ebu Bekir’e ince bilgiler anlatırken, yanlarına Hazret-i Ömer gelince, sözü değiştirdi. Sonra Hazret-i Osman gelince, sözü daha da değiştirdi. Hazret-i Ali geldi, başka türlü anlatmaya başladı. Çünkü, her birinin istidadı başka başka idi. <strong>(Mektubat c.5, m.59)</strong></span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>Lâ ilâhe illallah demek</strong></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">Tasavvufta en çok, Lâ ilâhe illallah kelime-i tayyibesi söylenir. <strong>(Sözlerin, zikirlerin efdali, en faydalısı, lâ ilâhe illallah demektir)</strong> hadis-i şerifi güneş gibi her yerde ışık salmakta iken, bunu söylemek, sonradan meydana çıkmış denilebilir mi? Tasavvuf demek, sünnet-i seniyyeye yapışmak ve bid’atlerden sakınmak demektir.</span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">O halde, tasavvuf zaman-ı saadette yok idi, sonradan meydana çıktı, diyen kimse, sünnet-i seniyyeyi yıkmak isteyen bir İslam düşmanı değilse; menfaat sağlamak, cahilleri aldatmak için şeyhlik perdesi altında İslam’a yakışmayan kötülükleri yapanları anlatmak istiyordur. Böyle tasavvufçular ne kadar çok kötülense yeridir. Bu kötü kimseler, Müslüman göründükleri için, Müslümanlık kötülenebilir mi? Talebesine kötülük yapan öğretmen var diye, öğretmenlik mesleğine kötü damgası basılabilir mi? Evet, bazı cahiller, ahlaksızlar [ve misyonerler] şeyh şekline girdi. Tasavvuf adı altında her kötülüğü yapanlar oldu. Fakat bunlara bakarak, Resulullahın sünnetine yapışan, her kötülükten sakınan Allah adamlarına dil uzatmak pek yanlıştır. </span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">Tasavvuf ehli buyuruyor ki: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">(İyi olan da, kötü olan da, iyilik yapabilir. Kötülük yapmamak ise, ancak Allah adamlarının özelliğidir. Sıddıklar günah işlemez.)<strong> [Mektubat c.5, m.106]</strong></span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">Allahü teâlâya kavuşmak, Allahü teâlâya yaklaşmak, Allahü teâlâyı tanımak, Allahü teâlâyı sevmek, feyz almak, nurlanmak, ârif olmak, ilm-i bâtın sahibi olmak gibi şeyler, hep kalb ile olur. Bunlara akıl eremez, anlayamaz. Allahü teâlâ, her şeye kavuşmak için bir sebep yaratmıştır. Bir şeye kavuşabilmek için, o şeyin sebebine yapışmak lazımdır. Bildirdiğimiz şeylere kavuşmanın sebebi, kalbi masivadan temizlemektir. Mahlukların varlığını, sevgisini kalbden çıkarmaktır. Buna, (Fena-i kalbi) denir. Kalb, Allah’tan başka her şeyi tam unutursa, yukarıda bildirdiğimiz şeyler, kendiliğinden kalbe dolar. Kalb, görülmeyen, tutulmayan bir şeydir. Yani madde değildir. Yer kaplamaz. Yürek dediğimiz et parçası ile ilgisi vardır. Aklın, dimağ [Beyin] ile olan ilgisi gibidir. Bir şişeye hava sokmak için uğraşmak lazım değildir. Sıvıyı boşaltmak lazımdır. Şişedeki sıvı boşaltılınca, hava kendiliğinden girer. Kalb de böyledir. Mahlukların sevgisi, hatta düşünceleri kalbden çıkarılınca, Allah sevgisi, feyz, nur, marifet, kendiliğinden kalbe gelir. Kalbi mahluklardan temizlemeye sebep de, Ehl-i sünnet itikadı, haramlardan sakınmak, farzları ve nafile ibadetleri yapmaktır. Nafile ibadetlerden, tesiri en çok ve süratli olanı, zikir yapmak ve Allahü teâlânın Velilerinden biri ile beraber bulunmaktır.</span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">Feyz almak için, bu feyze kavuşmuş olan salih bir kimseyi bulmak, onu sevmek, onun yanında yetişmek lazımdır. Vehhabi <strong>Feth-ül mecid</strong> kitabı da, bunun lazım olduğunu bildiriyor. 335. sayfasında, <strong>(Allahü teâlâyı sevmeye kavuşturan on sebepten dokuzuncusu, Allah’ın sadık olan sevenlerinin yanında bulunmaktır. Onların sözlerini dinleyip faydalanmaktır. Onların yanında az konuşmaktır)</strong> diyor. Böyle salih kullara <strong>Mürşid-i kâmil</strong> veya <strong>Rehber</strong> denir.</span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:</span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>(Her şeyin bir kaynağı vardır. Takvanın kaynağı, âriflerin kalbleridir.)</strong>[Taberani]</span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>(Salihleri anmak, günahları temizler.)</strong> [Deylemi] </span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><strong><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">(Âlimin yanında bulunmak ibadettir.)</span></span></strong><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000"> [Deylemi] </span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>(Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.)</strong> [Deylemi] </span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><strong><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">(Zikir, sadakadan daha faydalıdır.)</span></span></strong><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000"> [İbni Hibban, Beyheki]</span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>(Zikir, nafile oruçtan daha hayırlıdır.)</strong> [Deylemi, Beyheki]</span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><strong><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">(Her hastalığın şifası vardır. Kalbin şifası, Allahü teâlâyı zikretmektir.)</span></span></strong><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">[Deylemi, Beyheki, Münavi] </span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><strong><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">(Derecesi en yüksek olanlar, Allahü teâlâyı zikredenlerdir.) </span></span></strong><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">[Beyheki]</span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>(Allahü teâlâyı çok zikredeni, Allahü teâlâ sever.)</strong> [Beyheki]</span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">Tasavvuf, zikretmek ve ârifleri hatırlamak, onları sevmek ve Resulullahın yoluna yapışmaktır. Bu ve benzeri hadis-i şerifler ve bunların çıkarılmış oldukları âyet-i kerimeler, tasavvufu emretmektedir. Böyle tasavvuf kötülenebilir mi?</span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"></span></p><p><span style="color: #000000"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="-zehra-, post: 107617, member: 9935"] [COLOR=#000000][B]Tasavvufun dinimizdeki yeri[/B][COLOR=#000000][FONT=Tahoma][B]Sual:[/B] Vehhabiler ve bunlara aldanan bazı bid’at ehli, evliyanın yolunu yani tasavvufu, tarikatı kastederek, bunların sonradan çıktığını, bid'at olduğunu söylüyorlar. Tasavvufun dinimizdeki yeri nedir?[/FONT][/COLOR] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000][B]CEVAP[/B][/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]Bu hususta Muhammed Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:[/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]Zahirdeki kemalatın ve manevi makamların hepsi Resulullah efendimizden gelir. Zahirdeki kemalata, yükselmeye sebep olan emirlerini, yasaklarını bizlere din âlimleri bildirdi. Kalbin, ruhun temizlenmesine yarayan gizli bilgileri ve kalb işlerini tasavvuf büyükleri bize ulaştırdı. Kalbe ve bedene yarayan bilgilerimizin hepsi Resulullahtan gelir.[/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]Hazret-i Ömer vefat edince, oğlu Hazret-i Abdullah, “İlmin onda dokuzu gitti” buyurdu. Bazılarının bu söze şaştığını görünce; “Dediğim ilim, herkesin bildiği abdest ve gusül gibi bilgiler değil, Allahü teâlâyı tanıtan bilgilerdir” buyurdu.[/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]Tasavvuf, Resulullahın yolunu gösterir. Tasavvuf büyükleri, kendi hocaları vasıtası ile Resulullaha bağlanmıştır. O büyüklerin çalışma usulleri, sonradan uydurulmuş şeyler değildir. Fena, beka, cezbe, süluk, seyr-i ilallah ve benzerleri gibi isimler, sonradan verilmiş ise de, bu isimlerin bildirdikleri şeylerin hepsi Resulullah efendimizden gelmektedir. [/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]Nefahat kitabında bildirildiği gibi, fena, beka gibi isimleri ilk bildiren zat, Ebu Said-ül Harraz’dır. Zikir de, Resulullahtan gelmiştir. Resulullah efendimiz, peygamber olduğu bildirilmeden önce, mübarek kalbi ile zikretmiştir. Resulullahın çok zaman sükut ettiği, sessiz, düşünceli durduğu; dost, düşman her tarihçinin kitabında yazılıdır. Bu halde bulunmak, isimleri sonradan çıkan şeylerin Resulullahta da bulunduğunu göstermektedir. Bu isimler, hadis-i şerifleri açıklamak için konulmuştur. Mesela tefekkür; fikri, bâtıldan hakka doğru çevirmek olup, [B](Az bir zaman tefekkür etmek, bin sene nafile ibadet yapmaktan daha faydalıdır) [/B]hadis-i şerifinden alınmıştır. [/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]Eğer, (Tasavvuftaki usuller, vazifeler, kazançlar Resulullahtan gelmiş olsaydı, ayrı ayrı tasavvuf yolları ve tasavvuf sarhoşluğu, dine uygun görünmeyen şeyleri söylemek olmazdı) denirse, böyle değişik sözler ve hâller, insanların istidatlarının, başka başka olmasından ileri gelmektedir. Resulullahtan gelen nisbette, feyzde ve tesirde hiç değişiklik yoktur. Bunun çeşitli insanlara, çeşitli mizaçlara tesiri başka başka olmaktadır. Bir insanın bile çeşitli zamanlardaki hâli, mizacı başka başka oluyor. [/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]Bütün kemalat, Resulullahtan gelmektedir. Fakat herkesin yaratılışına, hazırlığına göre, başka başka tesir etmektedir. Resulullah efendimiz hayatta iken de, herkesin istidadına göre konuşur, mana ve esrarı başka başka sunardı. Resulullah efendimiz, Hazret-i Ebu Bekir’e ince bilgiler anlatırken, yanlarına Hazret-i Ömer gelince, sözü değiştirdi. Sonra Hazret-i Osman gelince, sözü daha da değiştirdi. Hazret-i Ali geldi, başka türlü anlatmaya başladı. Çünkü, her birinin istidadı başka başka idi. [B](Mektubat c.5, m.59)[/B][/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000][B]Lâ ilâhe illallah demek[/B][/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]Tasavvufta en çok, Lâ ilâhe illallah kelime-i tayyibesi söylenir. [B](Sözlerin, zikirlerin efdali, en faydalısı, lâ ilâhe illallah demektir)[/B] hadis-i şerifi güneş gibi her yerde ışık salmakta iken, bunu söylemek, sonradan meydana çıkmış denilebilir mi? Tasavvuf demek, sünnet-i seniyyeye yapışmak ve bid’atlerden sakınmak demektir.[/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]O halde, tasavvuf zaman-ı saadette yok idi, sonradan meydana çıktı, diyen kimse, sünnet-i seniyyeyi yıkmak isteyen bir İslam düşmanı değilse; menfaat sağlamak, cahilleri aldatmak için şeyhlik perdesi altında İslam’a yakışmayan kötülükleri yapanları anlatmak istiyordur. Böyle tasavvufçular ne kadar çok kötülense yeridir. Bu kötü kimseler, Müslüman göründükleri için, Müslümanlık kötülenebilir mi? Talebesine kötülük yapan öğretmen var diye, öğretmenlik mesleğine kötü damgası basılabilir mi? Evet, bazı cahiller, ahlaksızlar [ve misyonerler] şeyh şekline girdi. Tasavvuf adı altında her kötülüğü yapanlar oldu. Fakat bunlara bakarak, Resulullahın sünnetine yapışan, her kötülükten sakınan Allah adamlarına dil uzatmak pek yanlıştır. [/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]Tasavvuf ehli buyuruyor ki: [/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000](İyi olan da, kötü olan da, iyilik yapabilir. Kötülük yapmamak ise, ancak Allah adamlarının özelliğidir. Sıddıklar günah işlemez.)[B] [Mektubat c.5, m.106][/B][/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]Allahü teâlâya kavuşmak, Allahü teâlâya yaklaşmak, Allahü teâlâyı tanımak, Allahü teâlâyı sevmek, feyz almak, nurlanmak, ârif olmak, ilm-i bâtın sahibi olmak gibi şeyler, hep kalb ile olur. Bunlara akıl eremez, anlayamaz. Allahü teâlâ, her şeye kavuşmak için bir sebep yaratmıştır. Bir şeye kavuşabilmek için, o şeyin sebebine yapışmak lazımdır. Bildirdiğimiz şeylere kavuşmanın sebebi, kalbi masivadan temizlemektir. Mahlukların varlığını, sevgisini kalbden çıkarmaktır. Buna, (Fena-i kalbi) denir. Kalb, Allah’tan başka her şeyi tam unutursa, yukarıda bildirdiğimiz şeyler, kendiliğinden kalbe dolar. Kalb, görülmeyen, tutulmayan bir şeydir. Yani madde değildir. Yer kaplamaz. Yürek dediğimiz et parçası ile ilgisi vardır. Aklın, dimağ [Beyin] ile olan ilgisi gibidir. Bir şişeye hava sokmak için uğraşmak lazım değildir. Sıvıyı boşaltmak lazımdır. Şişedeki sıvı boşaltılınca, hava kendiliğinden girer. Kalb de böyledir. Mahlukların sevgisi, hatta düşünceleri kalbden çıkarılınca, Allah sevgisi, feyz, nur, marifet, kendiliğinden kalbe gelir. Kalbi mahluklardan temizlemeye sebep de, Ehl-i sünnet itikadı, haramlardan sakınmak, farzları ve nafile ibadetleri yapmaktır. Nafile ibadetlerden, tesiri en çok ve süratli olanı, zikir yapmak ve Allahü teâlânın Velilerinden biri ile beraber bulunmaktır.[/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]Feyz almak için, bu feyze kavuşmuş olan salih bir kimseyi bulmak, onu sevmek, onun yanında yetişmek lazımdır. Vehhabi [B]Feth-ül mecid[/B] kitabı da, bunun lazım olduğunu bildiriyor. 335. sayfasında, [B](Allahü teâlâyı sevmeye kavuşturan on sebepten dokuzuncusu, Allah’ın sadık olan sevenlerinin yanında bulunmaktır. Onların sözlerini dinleyip faydalanmaktır. Onların yanında az konuşmaktır)[/B] diyor. Böyle salih kullara [B]Mürşid-i kâmil[/B] veya [B]Rehber[/B] denir.[/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:[/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000][B](Her şeyin bir kaynağı vardır. Takvanın kaynağı, âriflerin kalbleridir.)[/B][Taberani][/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000][B](Salihleri anmak, günahları temizler.)[/B] [Deylemi] [/COLOR][/FONT] [B][FONT=Tahoma][COLOR=#000000](Âlimin yanında bulunmak ibadettir.)[/COLOR][/FONT][/B][FONT=Tahoma][COLOR=#000000] [Deylemi] [/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000][B](Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.)[/B] [Deylemi] [/COLOR][/FONT] [B][FONT=Tahoma][COLOR=#000000](Zikir, sadakadan daha faydalıdır.)[/COLOR][/FONT][/B][FONT=Tahoma][COLOR=#000000] [İbni Hibban, Beyheki][/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000][B](Zikir, nafile oruçtan daha hayırlıdır.)[/B] [Deylemi, Beyheki][/COLOR][/FONT] [B][FONT=Tahoma][COLOR=#000000](Her hastalığın şifası vardır. Kalbin şifası, Allahü teâlâyı zikretmektir.)[/COLOR][/FONT][/B][FONT=Tahoma][COLOR=#000000][Deylemi, Beyheki, Münavi] [/COLOR][/FONT] [B][FONT=Tahoma][COLOR=#000000](Derecesi en yüksek olanlar, Allahü teâlâyı zikredenlerdir.) [/COLOR][/FONT][/B][FONT=Tahoma][COLOR=#000000][Beyheki][/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000][B](Allahü teâlâyı çok zikredeni, Allahü teâlâ sever.)[/B] [Beyheki][/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]Tasavvuf, zikretmek ve ârifleri hatırlamak, onları sevmek ve Resulullahın yoluna yapışmaktır. Bu ve benzeri hadis-i şerifler ve bunların çıkarılmış oldukları âyet-i kerimeler, tasavvufu emretmektedir. Böyle tasavvuf kötülenebilir mi?[/COLOR][/FONT] [/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Tasavvufun dinimizdeki yeri
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst