Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Tasavvuf ve İman Hizmeti
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="talib" data-source="post: 222351"><p><strong><span style="color: #8b0000">Prof. Dr. Muhammed Hamidullah'ın İtirafı</span></strong></p><p><strong><span style="color: #8b0000"></span></strong></p><p><strong><span style="color: #8b0000"></span></strong>Benim yetişme tarzım rasyonalisttir. <strong>Hukûkî çalışma ve incelemeler bana, inandırıcı bir şekilde târif ve isbât edilemeyen herşeyi reddetmiştir. </strong>Muhakkak ki, ben namaz, oruç vesâire gibi İslâmî vazîfelerimi tasavvûfî sebeplerle değil, hukûkî sebeplerle îfâ ediyorum. <strong>Kendi kendime diyorum ki: Allah benim Rabbimdir. Sâhib'imdir. O bana bunları yapmamı emretmiştir, o hâlde yapmalıyım. Bundan başka, hak ve vazîfe birbirine bağlıdır. Allah bunları bana, ben istifâde edeyim diye emretmiştir; şu hâlde ben O'na şükretmekle vazîfeliyim.</strong></p><p></p><p>Batı toplumunda, Paris gibi bir muhitte yaşamaya başladığım zamandan beri hayretle görmekteyim ki, hıristiyanların İslâmîyet'i kabûlü; onları İslâm'ı kabûle sevkeden ne Ebû Hanife, ne de İmam Mâtûri'dir. Fakat Muhyiddin Arabî'dir. Bu konuda benimde şahsî müşâhedelerim olmuştur. <strong><span style="color: darkred">İslâmî bir konuda, benden izah istendiği zaman, benim verdiğim aklî delillere dayanan cevap, soranı tatmin etmiyordu;</span></strong> <strong><span style="color: indigo">fakat tasavvûfî izah meyvesini vermekte gecikmiyordu. </span></strong>Bu konuda tesir gücümü gittikçe kaybettim. Şimdi <strong>inanıyorum ki, Hülâgû'nun yakıp yıkan istilâlarından sonra Gazan Han zamanında olduğu gibi, bugün en azından Avrupa ve Afrika'da İslâm'a hizmet edecek olan </strong><strong><span style="color: darkred">ne kılıç, ne de akıldır</span></strong>; <strong><span style="color: indigo">fakat kalp ve tasavvuftur.</span></strong></p><p></p><p><strong>Bu müşâhededen sonra tasavvuf konusunda yazılmış bâzı eserleri incelemeye başladım.</strong> <span style="color: indigo"><strong>Bu, benim gözlerimi açtı</strong></span>. <strong>Anladım ki; Hazret-i Peygamber zamanındaki tasavvuf ve büyük İslâm mutasavvıflarının yolu ne kelimeler üzerinde uğraşmak, ne de mânâsız şeylerle meşgûl olmaktır;</strong> <strong><span style="color: indigo">fakat insan ile Allah arasındaki en kısa yolda yürümektir, şahsiyetin (insanı diğer hayvanlardan ayıran mânâda karakter, ahlâk ve insanlık) geliştirilmesi yolunu aramaktır.</span></strong> İnsan kendisine yüklenen vazîfelerin sebeplerini arıyor. Mânevî sahada maddî izahlar bizi pek uzağa götürmektedir; ancak mânevî izahlardır ki, insanı tatmin etmektedir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="talib, post: 222351"] [B][COLOR=#8b0000]Prof. Dr. Muhammed Hamidullah'ın İtirafı [/COLOR][/B]Benim yetişme tarzım rasyonalisttir. [B]Hukûkî çalışma ve incelemeler bana, inandırıcı bir şekilde târif ve isbât edilemeyen herşeyi reddetmiştir. [/B]Muhakkak ki, ben namaz, oruç vesâire gibi İslâmî vazîfelerimi tasavvûfî sebeplerle değil, hukûkî sebeplerle îfâ ediyorum. [B]Kendi kendime diyorum ki: Allah benim Rabbimdir. Sâhib'imdir. O bana bunları yapmamı emretmiştir, o hâlde yapmalıyım. Bundan başka, hak ve vazîfe birbirine bağlıdır. Allah bunları bana, ben istifâde edeyim diye emretmiştir; şu hâlde ben O'na şükretmekle vazîfeliyim.[/B] Batı toplumunda, Paris gibi bir muhitte yaşamaya başladığım zamandan beri hayretle görmekteyim ki, hıristiyanların İslâmîyet'i kabûlü; onları İslâm'ı kabûle sevkeden ne Ebû Hanife, ne de İmam Mâtûri'dir. Fakat Muhyiddin Arabî'dir. Bu konuda benimde şahsî müşâhedelerim olmuştur. [B][COLOR=darkred]İslâmî bir konuda, benden izah istendiği zaman, benim verdiğim aklî delillere dayanan cevap, soranı tatmin etmiyordu;[/COLOR][/B] [B][COLOR=indigo]fakat tasavvûfî izah meyvesini vermekte gecikmiyordu. [/COLOR][/B]Bu konuda tesir gücümü gittikçe kaybettim. Şimdi [B]inanıyorum ki, Hülâgû'nun yakıp yıkan istilâlarından sonra Gazan Han zamanında olduğu gibi, bugün en azından Avrupa ve Afrika'da İslâm'a hizmet edecek olan [/B][B][COLOR=darkred]ne kılıç, ne de akıldır[/COLOR][/B]; [B][COLOR=indigo]fakat kalp ve tasavvuftur.[/COLOR][/B] [B]Bu müşâhededen sonra tasavvuf konusunda yazılmış bâzı eserleri incelemeye başladım.[/B] [COLOR=indigo][B]Bu, benim gözlerimi açtı[/B][/COLOR]. [B]Anladım ki; Hazret-i Peygamber zamanındaki tasavvuf ve büyük İslâm mutasavvıflarının yolu ne kelimeler üzerinde uğraşmak, ne de mânâsız şeylerle meşgûl olmaktır;[/B] [B][COLOR=indigo]fakat insan ile Allah arasındaki en kısa yolda yürümektir, şahsiyetin (insanı diğer hayvanlardan ayıran mânâda karakter, ahlâk ve insanlık) geliştirilmesi yolunu aramaktır.[/COLOR][/B] İnsan kendisine yüklenen vazîfelerin sebeplerini arıyor. Mânevî sahada maddî izahlar bizi pek uzağa götürmektedir; ancak mânevî izahlardır ki, insanı tatmin etmektedir. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Tasavvuf ve İman Hizmeti
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst