Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Tasavvuf ve İman Hizmeti
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="talib" data-source="post: 222350"><p><span style="color: #2f4f4f">Fakat ab-ı hayat gibi nefesi olanların sözleriyle kalplere hayat vermesi de söz konusu olduğundan, bu sözleri içselleştiren kalplerin bir takım lezzetler yaşaması da son derece normaldir. <strong>Bu manevi lezzetleri de asla “<u>biz bu lezzetlere müşteri değiliz</u>” diyerek küçümsemek doğru değildir.</strong> Unutulmamalıdır ki bir işteki lezzet o işi yapmaya olan aşkı ve şevki artırır. </span></p><p> </p><p><span style="color: #2f4f4f">Yüce Allah bir kuluna bir şeyleri ikram ediyorsa mutlaka bunda bir hayır vardır. Misalen Yüce Allah neslin devamı için karşı cinsler arasında bir muhabbet yaratmıştır ki bu muhabbet sayesinde nesiller devam etmektedir. Başka bir misal verecek olursak, namazdaki manevi lezzet sayesinde namaz, zoraki yapılan bir yükümlülük olmaktan çıkar ve adeta vuslat heyecanı ile eda edilen bir ibadete dönüşür. İşte bu misallerde de görüldüğü gibi <strong>tasavvuf yoluyla Rabbimiz’den gelen manevi lezzetler de bizim imani konulara sarılmaktaki hassasiyetimizi artırarak, bizleri hak yolda hizmet etmeye motive eder.</strong> Yani manevi zevklerin iman hizmetine, pozitif bir katkısı vardır. Bu konuda Mevlana hazretleri şöyle söyler: “<em>Hz. Musa’nın feyziyle Tur Dağı’nın bütün cüzleri canlandı, akıllandı. Ey insanlar! Bizler taştan da daha mı aşağıyız ki onların feyzini kabul edemiyoruz, ondan yararlanamıyoruz? …Manevi heyecandan ruhani zevkten mahrum kalan o bedende ne Yaratan’a karşı bir özlem vardır, ne de ezelde ruhuna sunulan vahdet sakisinin şarabının sefası ve neşesi mevcuttur</em>.”</span></p><p> </p><p><span style="color: #2f4f4f">Diğer bir husus ise kalplerde parlayan feyze ve iman iştiyakına hepimiz muhtaç olduğumuzdan dolayı Allah’tan gelen en ufaktan en büyük hediyeye kadar bütün lütuflara müşteri olmalıyız. <strong>İmanımızın dünyadaki bir meyvesi olarak bizlere hediye edilen feyzleri ve manevi halleri elde etmek için çalışmamak gibi onları küçümsemek de biz muhtaçların haddi değildir.</strong> Zira muhtaçlığımızın farkına vardığımız ölçüde enaniyet hastalığından kurtulur ve “<em>Duanız olmasaydı ne ehemmiyetiniz vardı?</em>” (Furkan 77) ayetinin hakikatine yaklaşırız. Muhtaç olana istemek yakışırken, kendini müstağni görenler ise istemeyi kendisine yakıştıramaz. İşte biz bu yüzden imanın hem bu dünyadaki hem de ahiretteki meyvelerini talep etmekten asla çekinmemeliyiz. </span></p><p> </p><p><span style="color: #2f4f4f"><strong>Yüce Allah’ın asıl meyveyi ahirette verecek olması dünyada vereceği meyvelere bir engel değildir. </strong>O meyveleri ikram eden Kerim olan Allah; bir kısmını dünyada vermesi ile O’nun sonsuz hazineleri de haşa eksilmez. Ahiretteki meyveler, Cennet, Allah’ın rızası ve Cemalullah iken, dünyadaki meyvelerden bir tanesi de; şüphe ve vesveselerden azade olmuş, feyiz ve manevi hallerle süslenmiş huzurlu bir hayat nimetidir. Tasavvufun amacı da insanlara bu meyveleri tattırarak onların iki cihanda huzurlu ve mutlu olmalarına yardımcı olmaktır. Şeriat da, tarikat da, hakikat de bunun içindir. </span></p><p> </p><p><span style="color: #2f4f4f"><strong>Hakikat ve tarikat tasavvuf erbabınca bir bütünün birbirini tamamlayan iki önemli unsurudur. Bu nedenle “<u>biz sadece hakikat ehliyiz</u>” veya “<u>sadece tarikat ehliyiz</u>” gibi bir iddiaları da yoktur. <u>Tasavvuf tarikat ve hakikatin bütünüdür</u>. Şeriatsız da bu ikisinin bir anlamı kalmaz. <u>Fakat ilkokula gitmeden üniversite konularını tartışanlar yani Mevlana olmadan Mesnevi yazmaya kalkanlar tarikatı inkar ederek hakikate ulaştıklarını iddia ederler</u>.</strong> </span></p><p> </p><p><span style="color: #2f4f4f"><strong>Bu tip söylemlere karşı tasavvufun cevabı şudur: “<u>Yol büyüklerin yoludur</u>.” Yani bugüne kadar gelen nice büyük evliyaların nasihatleri odur ki hakikati arayanların evvela büyüklere tabi olmaları gerekir.</strong> <strong>İşte tarihten günümüze; Beyazid-ı Bestami hazretlerinden Cüneyd-i Bağdadi hazretlerine, Şah Nakşibendi hazretlerinden Abdulkadir’i Geylani hazretlerine kadar tüm veliler ve burada ismini sayamadığımız <u>bu yolun tüm büyükleri, hakikate ulaşma ve Allah’a yaklaşmanın tasavvuf yolu ile olacağını söylemiş ve bu konuda söz birliği etmişlerdir.</u> Bu zevatın tecrübelerine güvenen ve onların sözlerine itibar edenler söyledikleri bu hakikatlerden de şüphe etmezler. <u>Zamanın kutbu azamlarının sözlerine itibar edilmeyecekse acaba kimin sözüne itibar edilebilir? Allah dostlarının tespitleri doğru değilse ya kiminki doğrudur</u>?</strong></span></p><p> </p><p><span style="color: #2f4f4f">İşte bu Allah dostlarından Abdulkadir Geylani hazretlerinin bu konudaki öğüdü şöyledir: </span></p><p> </p><p><span style="color: #2f4f4f">“<em>Hak ehli yani Allah’ın has kulları seni çabuk anlar. Onların birine düşersen edepli ol. Onu karşılamadan önce günahlarına tevbe et. Onların yanında küçüldüğünü bil. Onlara tevazu göster. İyi kullara gösterilen tevazu Allah için olur. Bir kimse Allah için kendini engin gönüllü ederse Allah onu yüceltir. Senden üstün herkesin yanında edebini iyi et. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurdu: Bereket ve bolluk büyüklerin bulunduğu yerdedir</em>.”</span></p><p> </p><p><span style="color: #2f4f4f"><strong>Bu yolun referansını teşkil eden ve iman hizmetinin birer bayraktarı olan bu büyük zatların çerçevesini çizdiği tasavvufi çizgiye adeta vefa duygusu unutularak yapılan yıkıcı eleştirilere rağmen, bu asır ve her asır ispat etmiştir ki, zaman her zaman tasavvuf ehlinin zamanı olmuştur</strong>. <strong><u>Yani bu devir de önceki devirler gibi tarikat ve hakikatin, şeriatla mezcedildiği tasavvufun zamanıdır</u></strong>. Bunun ispatı dünyanın her tarafında sayıları milyonlara ulaşmış bu ulvi yola birer bende olmuş gönül ehli insanlardır. Başka bir ispatı ise dünyada hakikate susamış olan hikmet arayıcılarının, dinlerken ve okurken manevi susuzluklarını giderdikleri ve en çok etkilendikleri zatların ekserisinin tasavvuf ehli olan veliler olmasıdır. </span></p><p> </p><p><span style="color: #2f4f4f"><strong>Bugün dünya Mesnevi okumakta, İbni Arabi’yi araştırmakta, Yunus Emre’yle coşmaktadır. Gazali’nin İhya-yı Ulumiddin’i, İmam-ı Rabbani’nin Mektubat’ı, Kuşeyri’nin Risale’si hiçbir zaman değerini yitirmemiş ve her zaman büyük ilgi görmüştür. Bu ve diğer tasavvufi klasikler; hakikatler zamanla sınırlandırılamayacağına göre bir asrın değil tüm asırların kitaplarıdır. Dünyanın tasavvufa olan ilgisi ve merakı her geçen gün katlanarak artmakta ve dünyanın her tarafında düzenlenen tasavvuf konulu sempozyum, panel ve konferanslar büyük bir teveccüh ile karşılanmaktadır. <span style="color: darkred">Velhasıl iman hakikatlerinin birer sözcüsü olan tasavvuf yolunun güzide simalarının etki alanları, kıyamete kadar genişleyen bir çember ile daha da genişlemekte ve tüm dünyaya yayılmaktadır. Zaman ve mekândan azade olarak…</span></strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="talib, post: 222350"] [COLOR=#2f4f4f]Fakat ab-ı hayat gibi nefesi olanların sözleriyle kalplere hayat vermesi de söz konusu olduğundan, bu sözleri içselleştiren kalplerin bir takım lezzetler yaşaması da son derece normaldir. [B]Bu manevi lezzetleri de asla “[U]biz bu lezzetlere müşteri değiliz[/U]” diyerek küçümsemek doğru değildir.[/B] Unutulmamalıdır ki bir işteki lezzet o işi yapmaya olan aşkı ve şevki artırır. [/COLOR] [COLOR=#2f4f4f]Yüce Allah bir kuluna bir şeyleri ikram ediyorsa mutlaka bunda bir hayır vardır. Misalen Yüce Allah neslin devamı için karşı cinsler arasında bir muhabbet yaratmıştır ki bu muhabbet sayesinde nesiller devam etmektedir. Başka bir misal verecek olursak, namazdaki manevi lezzet sayesinde namaz, zoraki yapılan bir yükümlülük olmaktan çıkar ve adeta vuslat heyecanı ile eda edilen bir ibadete dönüşür. İşte bu misallerde de görüldüğü gibi [B]tasavvuf yoluyla Rabbimiz’den gelen manevi lezzetler de bizim imani konulara sarılmaktaki hassasiyetimizi artırarak, bizleri hak yolda hizmet etmeye motive eder.[/B] Yani manevi zevklerin iman hizmetine, pozitif bir katkısı vardır. Bu konuda Mevlana hazretleri şöyle söyler: “[I]Hz. Musa’nın feyziyle Tur Dağı’nın bütün cüzleri canlandı, akıllandı. Ey insanlar! Bizler taştan da daha mı aşağıyız ki onların feyzini kabul edemiyoruz, ondan yararlanamıyoruz? …Manevi heyecandan ruhani zevkten mahrum kalan o bedende ne Yaratan’a karşı bir özlem vardır, ne de ezelde ruhuna sunulan vahdet sakisinin şarabının sefası ve neşesi mevcuttur[/I].”[/COLOR] [COLOR=#2f4f4f]Diğer bir husus ise kalplerde parlayan feyze ve iman iştiyakına hepimiz muhtaç olduğumuzdan dolayı Allah’tan gelen en ufaktan en büyük hediyeye kadar bütün lütuflara müşteri olmalıyız. [B]İmanımızın dünyadaki bir meyvesi olarak bizlere hediye edilen feyzleri ve manevi halleri elde etmek için çalışmamak gibi onları küçümsemek de biz muhtaçların haddi değildir.[/B] Zira muhtaçlığımızın farkına vardığımız ölçüde enaniyet hastalığından kurtulur ve “[I]Duanız olmasaydı ne ehemmiyetiniz vardı?[/I]” (Furkan 77) ayetinin hakikatine yaklaşırız. Muhtaç olana istemek yakışırken, kendini müstağni görenler ise istemeyi kendisine yakıştıramaz. İşte biz bu yüzden imanın hem bu dünyadaki hem de ahiretteki meyvelerini talep etmekten asla çekinmemeliyiz. [/COLOR] [COLOR=#2f4f4f][B]Yüce Allah’ın asıl meyveyi ahirette verecek olması dünyada vereceği meyvelere bir engel değildir. [/B]O meyveleri ikram eden Kerim olan Allah; bir kısmını dünyada vermesi ile O’nun sonsuz hazineleri de haşa eksilmez. Ahiretteki meyveler, Cennet, Allah’ın rızası ve Cemalullah iken, dünyadaki meyvelerden bir tanesi de; şüphe ve vesveselerden azade olmuş, feyiz ve manevi hallerle süslenmiş huzurlu bir hayat nimetidir. Tasavvufun amacı da insanlara bu meyveleri tattırarak onların iki cihanda huzurlu ve mutlu olmalarına yardımcı olmaktır. Şeriat da, tarikat da, hakikat de bunun içindir. [/COLOR] [COLOR=#2f4f4f][B]Hakikat ve tarikat tasavvuf erbabınca bir bütünün birbirini tamamlayan iki önemli unsurudur. Bu nedenle “[U]biz sadece hakikat ehliyiz[/U]” veya “[U]sadece tarikat ehliyiz[/U]” gibi bir iddiaları da yoktur. [U]Tasavvuf tarikat ve hakikatin bütünüdür[/U]. Şeriatsız da bu ikisinin bir anlamı kalmaz. [U]Fakat ilkokula gitmeden üniversite konularını tartışanlar yani Mevlana olmadan Mesnevi yazmaya kalkanlar tarikatı inkar ederek hakikate ulaştıklarını iddia ederler[/U].[/B] [/COLOR] [COLOR=#2f4f4f][B]Bu tip söylemlere karşı tasavvufun cevabı şudur: “[U]Yol büyüklerin yoludur[/U].” Yani bugüne kadar gelen nice büyük evliyaların nasihatleri odur ki hakikati arayanların evvela büyüklere tabi olmaları gerekir.[/B] [B]İşte tarihten günümüze; Beyazid-ı Bestami hazretlerinden Cüneyd-i Bağdadi hazretlerine, Şah Nakşibendi hazretlerinden Abdulkadir’i Geylani hazretlerine kadar tüm veliler ve burada ismini sayamadığımız [U]bu yolun tüm büyükleri, hakikate ulaşma ve Allah’a yaklaşmanın tasavvuf yolu ile olacağını söylemiş ve bu konuda söz birliği etmişlerdir.[/U] Bu zevatın tecrübelerine güvenen ve onların sözlerine itibar edenler söyledikleri bu hakikatlerden de şüphe etmezler. [U]Zamanın kutbu azamlarının sözlerine itibar edilmeyecekse acaba kimin sözüne itibar edilebilir? Allah dostlarının tespitleri doğru değilse ya kiminki doğrudur[/U]?[/B][/COLOR] [COLOR=#2f4f4f]İşte bu Allah dostlarından Abdulkadir Geylani hazretlerinin bu konudaki öğüdü şöyledir: [/COLOR] [COLOR=#2f4f4f]“[I]Hak ehli yani Allah’ın has kulları seni çabuk anlar. Onların birine düşersen edepli ol. Onu karşılamadan önce günahlarına tevbe et. Onların yanında küçüldüğünü bil. Onlara tevazu göster. İyi kullara gösterilen tevazu Allah için olur. Bir kimse Allah için kendini engin gönüllü ederse Allah onu yüceltir. Senden üstün herkesin yanında edebini iyi et. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurdu: Bereket ve bolluk büyüklerin bulunduğu yerdedir[/I].”[/COLOR] [COLOR=#2f4f4f][B]Bu yolun referansını teşkil eden ve iman hizmetinin birer bayraktarı olan bu büyük zatların çerçevesini çizdiği tasavvufi çizgiye adeta vefa duygusu unutularak yapılan yıkıcı eleştirilere rağmen, bu asır ve her asır ispat etmiştir ki, zaman her zaman tasavvuf ehlinin zamanı olmuştur[/B]. [B][U]Yani bu devir de önceki devirler gibi tarikat ve hakikatin, şeriatla mezcedildiği tasavvufun zamanıdır[/U][/B]. Bunun ispatı dünyanın her tarafında sayıları milyonlara ulaşmış bu ulvi yola birer bende olmuş gönül ehli insanlardır. Başka bir ispatı ise dünyada hakikate susamış olan hikmet arayıcılarının, dinlerken ve okurken manevi susuzluklarını giderdikleri ve en çok etkilendikleri zatların ekserisinin tasavvuf ehli olan veliler olmasıdır. [/COLOR] [COLOR=#2f4f4f][B]Bugün dünya Mesnevi okumakta, İbni Arabi’yi araştırmakta, Yunus Emre’yle coşmaktadır. Gazali’nin İhya-yı Ulumiddin’i, İmam-ı Rabbani’nin Mektubat’ı, Kuşeyri’nin Risale’si hiçbir zaman değerini yitirmemiş ve her zaman büyük ilgi görmüştür. Bu ve diğer tasavvufi klasikler; hakikatler zamanla sınırlandırılamayacağına göre bir asrın değil tüm asırların kitaplarıdır. Dünyanın tasavvufa olan ilgisi ve merakı her geçen gün katlanarak artmakta ve dünyanın her tarafında düzenlenen tasavvuf konulu sempozyum, panel ve konferanslar büyük bir teveccüh ile karşılanmaktadır. [COLOR=darkred]Velhasıl iman hakikatlerinin birer sözcüsü olan tasavvuf yolunun güzide simalarının etki alanları, kıyamete kadar genişleyen bir çember ile daha da genişlemekte ve tüm dünyaya yayılmaktadır. Zaman ve mekândan azade olarak…[/COLOR][/B][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Tasavvuf ve İman Hizmeti
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst