Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sufinin Dünyası
Söyleneninkıymeti, söyleyenle ölçülür
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 333933" data-attributes="member: 1004566"><p><span style="font-family: 'tahoma'"><p style="text-align: center"><strong><span style="color: #FFFFFF">.</span></strong></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'tahoma'"><strong><span style="color: #FFFFFF"></span><span style="color: blue"></span></strong></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'tahoma'"><strong><span style="color: blue"></span></strong></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'tahoma'"><strong><span style="color: blue"></span></strong></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'tahoma'"><strong><span style="color: blue"></span></strong></p><p><strong>Âyet-i kerîmeleri, hadis-i şerifle bildirilen çeşitli duâları, tesbihâtı okumak çok kıymetlidir ve sevaptır. Ancak âyet-i kerîmenin ve duânın te’sîr etmesi, kabul olması için, okuyanın ehl-i sünnet i’tikâdında olması, kul hakkından sakınması, harâm yememesi ve hiç kimseden herhangi bir karşılık istememesi, beklememesi şarttır.</strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Allahü teâlâya inanan, îmân eden, emirleri yapıp, haramlardan sakınan kimsenin kalbi, temizdir. İnanmayan, inkâr edenin kalbi ise pistir, ölüdür. Kalbin temiz olması için çalışmak, dinimizin emridir. İbâdetleri yapmak, bilhâssa namâz kılmak ve istiğfâr söylemek kalbi temizler. Harâm işlemek ise, kalbi bozar. Peygamber efendimiz buyurdu ki:</strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>(Çok istiğfâr okuyunuz! İstiğfâr duâsı okumaya devâm edeni, Allahü teâlâ hastalıklardan, her dertten korur. Hiç ummadığı yerden rızıklandırır.)</strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Din kitaplarında, âyet-el kürsîyi ihlâs ile okuyanın, insan haklarından, hayvân haklarından ve farz borçlarından başka günâhları affolunur, yaptığı tövbeleri de kabûl olur denilmektedir.</strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Okunan âyet-i kerîmelerin, yapılan duâların ve tesbihâtın kabûl olması için, okuyanın Müslümân olması, günâhlarına tövbe etmesi, manâsını bilerek ve inanarak söylemesi lâzımdır. Kararmış kalb ile yapılan duâ kabûl olmaz. Şartlarına uyarak duâ edenin ve beş vakit namâza devâm edenin kalbi temizlenir. Temiz kalb ile okunan duâ ve yapılan tövbe kabul olur. Kalb söylemeden yalnız ağız ile yapılan duânın faydası olmaz. Allahü teâlâ, Mü’min sûresinin 60. âyet-i kerimesinde meâlen; (Duâ ediniz, kabûl ederim, isteyiniz, veririm) buyuruyor.</strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Duânın ve okunan tesbihâtın kabûl olması için, şartlar vardır. Her şeyden önce duâ edenin, okuyanın, Müslümân ve ehl-i sünnet i’tikâdında olması, harâm işlemekten, bilhâssa harâm yemekten, içmekten sakınması, farzları yapması, beş vakit namâz kılması, ramazân oruçlarını tutması, dinen zengin ise zekât vermesi, Allahü teâlâdan istediği şeyin sebebini öğrenip, bunu araması lâzımdır.</strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Allahü teâlâ, her şeyi bir sebeple yaratmaktadır. Bir şey istenince, o şeyin sebebini gönderir ve bu sebebe tesîr ihsân eder. İnsan bu sebebi kullanıp, o şeye kavuşur. Evliyâsının hâtırı için, âdetini bozarak, bunlar duâ edince veyâ evliyâ vesîle edilerek duâ edilince, bunlara kerâmet olarak, sebebe hâcet kalmadan, doğruca istenileni verir. Bazı kimseler İbrâhîm bin Edhem hazretlerine;</strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>- Efendim, Allahü teâlâ, (Ey kullarım! Benden isteyiniz! Kabûl ederim, veririm) buyuruyor. Hâlbuki, istiyoruz, vermiyor. Bunun sebebi nedir diye sual edince cevâbında buyurdu ki:</strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>- Allahü teâlâyı çağırırsınız, Ona itâ’at etmezsiniz. Peygamberini tanırsınız, Ona uymazsınız. Kur’ân-ı kerîmi okursunuz, gösterdiği yolda gitmezsiniz. Cenâb-ı Hakkın ni’metlerinden faydalanırsınız, Ona şükretmezsiniz. Cennetin, ibâdet edenler için olduğunu bilirsiniz, hâzırlıkta bulunmazsınız. Cehennemi, âsîler için yarattığını bilirsiniz, Ondan sakınmazsınız. Babalarınızın, dedelerinizin ne olduklarını görür, ibret almazsınız. Ayıbınıza bakmayıp, başkalarının ayıplarını araştırırsınız. Böyle olan kimseler, üzerlerine taş yağmadığına, yere batmadıklarına, gökten ateş yağmadığına şükretsin! Dahâ ne isterler? Duâlarının netîcesi, yalnız bu olursa, yetmez mi?</strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Netice olarak, Kur’ân-ı kerimdeki sûrelerin, âyet-i kerîmelerin ve okunan duâların, kabul olması ve te’sîr etmesi için, okuyanın, ehl-i sünnet i’tikâdında olması, kul hakkından, harâmdan sakınması lâzımdır. Söylenenlerin yani yapılan duânın, tövbenin ve okunan bütün tesbihâtın kıymeti, söyleyenlerin yani onları okuyanların, yapanların kıymetiyle ölçülür. Çünkü bir söz, bir ibâdet ne kadar temiz ağızla, temiz kalble söylenir, okunur ve yapılırsa, buna verilecek ecir de, o kadar çok olur. Ölçü, takvâdır ve takvâ sahiplerine müjdeler olsun. Ama takvâ, kolay iş değildir. Ahmed bin Ebü’l-Havârî hazretlerinin buyurduğu gibi:</strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>“Ağzıma lüzumsuz bir lokma koyduğum zaman, oradan lüzumsuz bir söz çıkar.”</strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 333933, member: 1004566"] [FONT=tahoma][CENTER][B][COLOR=#FFFFFF]. [/COLOR][COLOR=blue] [/COLOR][/B][/CENTER] [B]Âyet-i kerîmeleri, hadis-i şerifle bildirilen çeşitli duâları, tesbihâtı okumak çok kıymetlidir ve sevaptır. Ancak âyet-i kerîmenin ve duânın te’sîr etmesi, kabul olması için, okuyanın ehl-i sünnet i’tikâdında olması, kul hakkından sakınması, harâm yememesi ve hiç kimseden herhangi bir karşılık istememesi, beklememesi şarttır. Allahü teâlâya inanan, îmân eden, emirleri yapıp, haramlardan sakınan kimsenin kalbi, temizdir. İnanmayan, inkâr edenin kalbi ise pistir, ölüdür. Kalbin temiz olması için çalışmak, dinimizin emridir. İbâdetleri yapmak, bilhâssa namâz kılmak ve istiğfâr söylemek kalbi temizler. Harâm işlemek ise, kalbi bozar. Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Çok istiğfâr okuyunuz! İstiğfâr duâsı okumaya devâm edeni, Allahü teâlâ hastalıklardan, her dertten korur. Hiç ummadığı yerden rızıklandırır.) Din kitaplarında, âyet-el kürsîyi ihlâs ile okuyanın, insan haklarından, hayvân haklarından ve farz borçlarından başka günâhları affolunur, yaptığı tövbeleri de kabûl olur denilmektedir. Okunan âyet-i kerîmelerin, yapılan duâların ve tesbihâtın kabûl olması için, okuyanın Müslümân olması, günâhlarına tövbe etmesi, manâsını bilerek ve inanarak söylemesi lâzımdır. Kararmış kalb ile yapılan duâ kabûl olmaz. Şartlarına uyarak duâ edenin ve beş vakit namâza devâm edenin kalbi temizlenir. Temiz kalb ile okunan duâ ve yapılan tövbe kabul olur. Kalb söylemeden yalnız ağız ile yapılan duânın faydası olmaz. Allahü teâlâ, Mü’min sûresinin 60. âyet-i kerimesinde meâlen; (Duâ ediniz, kabûl ederim, isteyiniz, veririm) buyuruyor. Duânın ve okunan tesbihâtın kabûl olması için, şartlar vardır. Her şeyden önce duâ edenin, okuyanın, Müslümân ve ehl-i sünnet i’tikâdında olması, harâm işlemekten, bilhâssa harâm yemekten, içmekten sakınması, farzları yapması, beş vakit namâz kılması, ramazân oruçlarını tutması, dinen zengin ise zekât vermesi, Allahü teâlâdan istediği şeyin sebebini öğrenip, bunu araması lâzımdır. Allahü teâlâ, her şeyi bir sebeple yaratmaktadır. Bir şey istenince, o şeyin sebebini gönderir ve bu sebebe tesîr ihsân eder. İnsan bu sebebi kullanıp, o şeye kavuşur. Evliyâsının hâtırı için, âdetini bozarak, bunlar duâ edince veyâ evliyâ vesîle edilerek duâ edilince, bunlara kerâmet olarak, sebebe hâcet kalmadan, doğruca istenileni verir. Bazı kimseler İbrâhîm bin Edhem hazretlerine; - Efendim, Allahü teâlâ, (Ey kullarım! Benden isteyiniz! Kabûl ederim, veririm) buyuruyor. Hâlbuki, istiyoruz, vermiyor. Bunun sebebi nedir diye sual edince cevâbında buyurdu ki: - Allahü teâlâyı çağırırsınız, Ona itâ’at etmezsiniz. Peygamberini tanırsınız, Ona uymazsınız. Kur’ân-ı kerîmi okursunuz, gösterdiği yolda gitmezsiniz. Cenâb-ı Hakkın ni’metlerinden faydalanırsınız, Ona şükretmezsiniz. Cennetin, ibâdet edenler için olduğunu bilirsiniz, hâzırlıkta bulunmazsınız. Cehennemi, âsîler için yarattığını bilirsiniz, Ondan sakınmazsınız. Babalarınızın, dedelerinizin ne olduklarını görür, ibret almazsınız. Ayıbınıza bakmayıp, başkalarının ayıplarını araştırırsınız. Böyle olan kimseler, üzerlerine taş yağmadığına, yere batmadıklarına, gökten ateş yağmadığına şükretsin! Dahâ ne isterler? Duâlarının netîcesi, yalnız bu olursa, yetmez mi? Netice olarak, Kur’ân-ı kerimdeki sûrelerin, âyet-i kerîmelerin ve okunan duâların, kabul olması ve te’sîr etmesi için, okuyanın, ehl-i sünnet i’tikâdında olması, kul hakkından, harâmdan sakınması lâzımdır. Söylenenlerin yani yapılan duânın, tövbenin ve okunan bütün tesbihâtın kıymeti, söyleyenlerin yani onları okuyanların, yapanların kıymetiyle ölçülür. Çünkü bir söz, bir ibâdet ne kadar temiz ağızla, temiz kalble söylenir, okunur ve yapılırsa, buna verilecek ecir de, o kadar çok olur. Ölçü, takvâdır ve takvâ sahiplerine müjdeler olsun. Ama takvâ, kolay iş değildir. Ahmed bin Ebü’l-Havârî hazretlerinin buyurduğu gibi: “Ağzıma lüzumsuz bir lokma koyduğum zaman, oradan lüzumsuz bir söz çıkar.”[/B][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sufinin Dünyası
Söyleneninkıymeti, söyleyenle ölçülür
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst