Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Okuyoruz
soru=Kudeti ezeliyenin leması tecezzi ve inkisam hakkında
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Sergerdan" data-source="post: 89410" data-attributes="member: 2492"><p><strong><span style="color: DarkOliveGreen"></span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkOliveGreen"> Adem-i tahayyüz ve adem-i tecezzi terkiplerini açıklar mısınız?</span></span></span></span></strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Tahayyüz; “bir mekânda bulunmak, yer tutmak.”, adem-i tahayyüz ise “bir mekânda bulunmamak” demektir. Tecezzi; “bölünmek, parçalara ayrılmak,” adem-i tecezzi de “bölünmemek, parçalara ayrılmamak” demek olur. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><strong>Mekân ve bölünme kelimelerini işittiğimizde fikrimiz ve hayalimiz hemen madde âlemine yönelir. Zira bunlar ancak madde için söz konusudurlar. </strong>Birisinin ameliyat olduğunu duysak, hangi organından ameliyata alındığını sorarız; ruhu aklımıza bile gelmez. Çünkü çok iyi biliriz ki, ruh bölünmez, parçalanmaz ve bedenin herhangi bir yerinde mekân tutmaz.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Kesif olan insan bedeninde vazife gören o latîf ruh için, mekân ve bölünme düşünülmeyince, melekler âlemi için de bu kavramların geçerli olmayacağı kesinlikle bilinir. İman da nur sınıfına girer. Ve bu nur, insanın bedeninde değil, manevî kalbinde yerleşir. Her nuranî varlık gibi o da tecezzi kabul etmez, yani parçalara ayrılmaz. Okuduğumuz surelerin sevapları da öyledir. Onlar da nur gurubuna girerler ve binlerce insana bağışladığımız bir Fatiha, her birinin ruhuna, bölünmeden intikal eder.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><strong>Allah’ın bir ismi Nur’dur, bütün isim ve sıfatları da nuranîdir.</strong> <u>Latîf varlıklardaki nuraniyet ile Allah’ın Nur ismi arasında, asılla gölge arasındaki farktan çok daha ileri bir farklılık vardır.</u> Bütün nurlar, ilâhî isimlerin nurlarına göre kesif bir zılal, yani koyu ve katı bir gölge gibi kalır. <strong>Allah’ın birer mahluku olan bütün nuranî varlıklarda geçerli bulunan “adem-i tahayyüz ve adem-i tecezzi,” yani bir mekânda bulunmama ve bölünüp parçalanmama gerçeği, <u>O’nun bütün isimleri ve sıfatları için de geçerlidir. </u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Bundandır ki, bu isim ve sıfatların mahlukatta tecelli etmeleri, onların bölünmeleri mânâsına gelmez. <strong>İlâhî sıfatların her biri her bir varlıkta icraat yaparlar, ancak bu faaliyet o mahlukun kabiliyeti kadar gerçekleşir: </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">“Madem Sani’-i Kadîr mekândan münezzehtir, elbette kudretiyle her mekânda hazır sayılır. Ve madem tecezzi ve inkısam yoktur; elbette her şeye karşı, bütün esmâsıyla müteveccih olabilir.” (Mektubat) </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><strong>Allah, her şeyi ve her hadiseyi o sonsuz kudretiyle yaratır, ama kudretinin sonsuzluğu hiçbir şeyde tecelli etmez.</strong> Yapılan işlerin az veya çok olmasında bu kudretin bölünmesi, parçalanması söz konusu olmaz. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Bir çiçek de o sonsuz kudretle yaratılır, bir yıldız da. <strong>Yani, çiçeğe az, yıldıza çok kudret sarf edilmesi söz konusu değildir, zira bu bir tecezzi olur ve ilâhî kudret tecezziden münezzehtir. </strong>Ancak kudretin çiçekteki tecellisiyle yıldızdaki tecellisi bir değildir.“Adem-i tecezzi” cihetiyle, Allah her şeyi aynı sonsuz ve mutlak sıfatlarla yarattığı ve terbiye ettiği içindir ki, O’nun icraatlarında az ile çoğun, fert ile nev’in, atomla güneş sisteminin farkı yoktur. Bu kolaylığın bir diğer sebebi de adem-i tahayyüz, yani Allah’ın mekândan münezzeh olması, dolayısıyla da her mekânda, sıfatlarıyla hazır bulunmasıdır. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Mekânla kayıtlı olan insanoğlu, kendisini ve çevresindeki diğer varlıkları ölçü alarak, mekândan münezzeh olan Allah’ın icraatını anlamaya kalkıştığında iki yoldan birine girmeye mecbur kalacaktır: Birisi, “hayret” yoludur ki bu yol onu “tekbir”e götürür. Diğeri ise, kendi sınırlı aklına sığmayan hakikatleri inkâr etmektir; bu yol, ebedî azap beldesine çıkar.</span></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Sorularla risale-i nur</span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Sergerdan, post: 89410, member: 2492"] [B][COLOR=DarkOliveGreen] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=DarkOliveGreen] Adem-i tahayyüz ve adem-i tecezzi terkiplerini açıklar mısınız?[/COLOR][/SIZE][/FONT][/COLOR][/B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=DarkSlateGray] [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=DarkSlateGray]Tahayyüz; “bir mekânda bulunmak, yer tutmak.”, adem-i tahayyüz ise “bir mekânda bulunmamak” demektir. Tecezzi; “bölünmek, parçalara ayrılmak,” adem-i tecezzi de “bölünmemek, parçalara ayrılmamak” demek olur. [B]Mekân ve bölünme kelimelerini işittiğimizde fikrimiz ve hayalimiz hemen madde âlemine yönelir. Zira bunlar ancak madde için söz konusudurlar. [/B]Birisinin ameliyat olduğunu duysak, hangi organından ameliyata alındığını sorarız; ruhu aklımıza bile gelmez. Çünkü çok iyi biliriz ki, ruh bölünmez, parçalanmaz ve bedenin herhangi bir yerinde mekân tutmaz. Kesif olan insan bedeninde vazife gören o latîf ruh için, mekân ve bölünme düşünülmeyince, melekler âlemi için de bu kavramların geçerli olmayacağı kesinlikle bilinir. İman da nur sınıfına girer. Ve bu nur, insanın bedeninde değil, manevî kalbinde yerleşir. Her nuranî varlık gibi o da tecezzi kabul etmez, yani parçalara ayrılmaz. Okuduğumuz surelerin sevapları da öyledir. Onlar da nur gurubuna girerler ve binlerce insana bağışladığımız bir Fatiha, her birinin ruhuna, bölünmeden intikal eder. [B]Allah’ın bir ismi Nur’dur, bütün isim ve sıfatları da nuranîdir.[/B] [U]Latîf varlıklardaki nuraniyet ile Allah’ın Nur ismi arasında, asılla gölge arasındaki farktan çok daha ileri bir farklılık vardır.[/U] Bütün nurlar, ilâhî isimlerin nurlarına göre kesif bir zılal, yani koyu ve katı bir gölge gibi kalır. [B]Allah’ın birer mahluku olan bütün nuranî varlıklarda geçerli bulunan “adem-i tahayyüz ve adem-i tecezzi,” yani bir mekânda bulunmama ve bölünüp parçalanmama gerçeği, [U]O’nun bütün isimleri ve sıfatları için de geçerlidir. [/U][/B] Bundandır ki, bu isim ve sıfatların mahlukatta tecelli etmeleri, onların bölünmeleri mânâsına gelmez. [B]İlâhî sıfatların her biri her bir varlıkta icraat yaparlar, ancak bu faaliyet o mahlukun kabiliyeti kadar gerçekleşir: [/B] “Madem Sani’-i Kadîr mekândan münezzehtir, elbette kudretiyle her mekânda hazır sayılır. Ve madem tecezzi ve inkısam yoktur; elbette her şeye karşı, bütün esmâsıyla müteveccih olabilir.” (Mektubat) [B]Allah, her şeyi ve her hadiseyi o sonsuz kudretiyle yaratır, ama kudretinin sonsuzluğu hiçbir şeyde tecelli etmez.[/B] Yapılan işlerin az veya çok olmasında bu kudretin bölünmesi, parçalanması söz konusu olmaz. Bir çiçek de o sonsuz kudretle yaratılır, bir yıldız da. [B]Yani, çiçeğe az, yıldıza çok kudret sarf edilmesi söz konusu değildir, zira bu bir tecezzi olur ve ilâhî kudret tecezziden münezzehtir. [/B]Ancak kudretin çiçekteki tecellisiyle yıldızdaki tecellisi bir değildir.“Adem-i tecezzi” cihetiyle, Allah her şeyi aynı sonsuz ve mutlak sıfatlarla yarattığı ve terbiye ettiği içindir ki, O’nun icraatlarında az ile çoğun, fert ile nev’in, atomla güneş sisteminin farkı yoktur. Bu kolaylığın bir diğer sebebi de adem-i tahayyüz, yani Allah’ın mekândan münezzeh olması, dolayısıyla da her mekânda, sıfatlarıyla hazır bulunmasıdır. Mekânla kayıtlı olan insanoğlu, kendisini ve çevresindeki diğer varlıkları ölçü alarak, mekândan münezzeh olan Allah’ın icraatını anlamaya kalkıştığında iki yoldan birine girmeye mecbur kalacaktır: Birisi, “hayret” yoludur ki bu yol onu “tekbir”e götürür. Diğeri ise, kendi sınırlı aklına sığmayan hakikatleri inkâr etmektir; bu yol, ebedî azap beldesine çıkar.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=DarkSlateGray]Sorularla risale-i nur[/COLOR][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Okuyoruz
soru=Kudeti ezeliyenin leması tecezzi ve inkisam hakkında
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst