Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nurdan Makaleler
Seyyidim Gavs- Azam
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 343129" data-attributes="member: 5987"><p>6</p><p><span style="font-family: 'Calibri'">İşte bu halette, gayet rikkatli ve firkatli elemli bir hüzün ve gam, kalbime, başıma çöktü.</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Çünkü ben yalnız bir iki dostu kaybetmiyorum; İstanbul'da binler sevdiğim dostlarımdan</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">müfarakat gibi, çok sevdiğim İstanbul'dan da ayrılacağım. Dünyada yüz binler dostlarımdan</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">iftirak gibi, çok sevdiğim ve müptela olduğum o güzel dünyadan da ayrılacağım diye</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">düşünürken, yine kabristanın o yüksek yerine gittim. Ara sıra sinemaya ibret için gittiğimden,</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">bana, İstanbul içindeki insanlar, o dakikada, sinemada geçmiş zamanın gölgelerini hazır</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">zamana getirmek cihetiyle, ölmüş olanlan ayakta gezer sûretinde gösterdikleri gibi, aynen</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">ben de, o vakit gördüğüm insanları, ayakta gezen cenazeler vaziyetinde gördüm. Hayalim</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">dedi ki: Madem bu kabristanda olanlardan bir kısmı, sinemada, gezer gibi görülüyor; ileride</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">katiyen bu kabristana girecekleri, girmiş gibi gör. Onlar da cenazelerdir, geziyorlar.</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Birden, Kur'an-ı Hakimin nûruyla ve Gavs-ı Azam Şeyh Geylanî (k.s.) Hazretlerinin</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">irşadıyla, o hazîn halet, sürurlu ve neşeli bir vaziyete inkılap etti. Şöyle ki:</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">O hazîn hale karşı Kur'an'dan gelen nur böyle ihtar etti ki: Senin, şimal-i şarkîde,</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Kosturma'daki gurbetinde bir iki esir zabit dostun vardı. Bu dostların herhalde İstanbul'a</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">gideceklerini biliyordun. Sana birisi dese idi: </span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'"></span><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">"Sen İstanbul'a mı gideceksin, yoksa burada mı</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">kalacaksın?" </span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'"></span></strong><span style="font-family: 'Calibri'">Elbette, zerre miktar aklın varsa, İstanbul'a ferah ve sürurla gitmeyi kabul</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">edecektin. Çünkü bin birden, dokuz yüz doksan dokuz ahbabın İstanbul'dadırlar. Burada bir</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">iki tane kalmış; onlar da oraya gidecekler. Senin için İstanbul'a gitmek hazîn bir firak, elîm bir</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">iftirak değil. Hem de geldin; memnun olmadın mı? O düşman memleketindeki pek karanlık,</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">uzun gecelerinden ve pek soğuk fırtına kışlarından kurtuldun. Bu güzel, dünya cenneti gibi</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">İstanbul'a geldin.</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Aynen öyle de, senin küçüklüğünden bu yaşına kadar, sevdiklerinden yüzde doksan</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">dokuzu, sana dehşet veren kabristana göçmüşler. Bu dünyada kalan bir iki dostun var; onlar</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">da oraya gidecekler. Dünyada vefatın firak değil, visaldir, o ahbaplara kavuşmaktır. Onlar,</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">yani o ervah-ı bakiye, eskimiş yuvalarını toprak altında bırakıp, bir kısmı yıldızlarda, bir kısmı</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">alem-i berzah tabakatında geziyorlar diye ihtar edildi.</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Evet, bu hakikati Kur'an ve îman o derece katî bir sûrette ispat etmiştir ki, bütün bütün</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">kalbsiz, ruhsuz olmazsa veyahut dalalet kalbini boğmamış ise, görüyor gibi inanmak gerektir.</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Çünkü bu dünyayı hadsiz enva-ı lütuf ve ihsanatıyla böyle tezyin edip mükrimane ve şefikane</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Rubûbiyetini gösteren ve tohumlar gibi en ehemmiyetsiz cüz'î şeyleri dahi muhafaza eden bir</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Sani-i Kerîm ve Rahîm, masnûatı içinde en mükemmel ve en camî, en ehemmiyetli ve en çok</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">sevdiği masnûu olan insanı, elbette ve bilbedahe, sûreten göründüğü gibi böyle</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">merhametsiz, akıbetsiz îdam etmez, mahvetmez, zayi etmez. Belki bir çiftçinin toprağa</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">serptiği tohumlar gibi, başka bir hayatta sünbül vermek için, Halık-ı Rahîm o sevgili</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">masnûunu, bir rahmet kapısı olan toprak altına muvakkaten atar.</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">İşte bu ihtar-ı Kur'anîyi aldıktan sonra, o kabristan, İstanbul'dan ziyade bana ünsiyetli</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">oldu. Halvet ve uzlet, bana sohbet ve muaşeretten daha ziyade hoş geldi. Ben de Boğaz</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">tarafındakî Sarıyer'de, bir halvethane kendime buldum. Gavs-ı Azam (k.s.) Fütûhü'i-Gayb'ıyla</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">bana bir üstad ve tabip ve mürşid olduğu gibi, İmam-ı Rabbanî de (r.a.) Mektubat'ıyla bir</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">enîs, bir müşfik, bir hoca hükmüne geçti. O vakit, ihtiyarlığa girdiğimden ve medeniyetin</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">ezvakından çekildiğimden ve hayat-ı içtimaiyeden sıyrıldığımdan pek çok memnun oldum,</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Allah'a şükrettim.</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 343129, member: 5987"] 6 [FONT=Calibri]İşte bu halette, gayet rikkatli ve firkatli elemli bir hüzün ve gam, kalbime, başıma çöktü. Çünkü ben yalnız bir iki dostu kaybetmiyorum; İstanbul'da binler sevdiğim dostlarımdan müfarakat gibi, çok sevdiğim İstanbul'dan da ayrılacağım. Dünyada yüz binler dostlarımdan iftirak gibi, çok sevdiğim ve müptela olduğum o güzel dünyadan da ayrılacağım diye düşünürken, yine kabristanın o yüksek yerine gittim. Ara sıra sinemaya ibret için gittiğimden, bana, İstanbul içindeki insanlar, o dakikada, sinemada geçmiş zamanın gölgelerini hazır zamana getirmek cihetiyle, ölmüş olanlan ayakta gezer sûretinde gösterdikleri gibi, aynen ben de, o vakit gördüğüm insanları, ayakta gezen cenazeler vaziyetinde gördüm. Hayalim dedi ki: Madem bu kabristanda olanlardan bir kısmı, sinemada, gezer gibi görülüyor; ileride katiyen bu kabristana girecekleri, girmiş gibi gör. Onlar da cenazelerdir, geziyorlar. Birden, Kur'an-ı Hakimin nûruyla ve Gavs-ı Azam Şeyh Geylanî (k.s.) Hazretlerinin irşadıyla, o hazîn halet, sürurlu ve neşeli bir vaziyete inkılap etti. Şöyle ki: O hazîn hale karşı Kur'an'dan gelen nur böyle ihtar etti ki: Senin, şimal-i şarkîde, Kosturma'daki gurbetinde bir iki esir zabit dostun vardı. Bu dostların herhalde İstanbul'a gideceklerini biliyordun. Sana birisi dese idi: [/FONT][B][FONT=Calibri-Bold]"Sen İstanbul'a mı gideceksin, yoksa burada mı[/FONT][/B] [B][FONT=Calibri-Bold]kalacaksın?" [/FONT][/B][FONT=Calibri-Bold][/FONT][FONT=Calibri]Elbette, zerre miktar aklın varsa, İstanbul'a ferah ve sürurla gitmeyi kabul[/FONT] [FONT=Calibri]edecektin. Çünkü bin birden, dokuz yüz doksan dokuz ahbabın İstanbul'dadırlar. Burada bir iki tane kalmış; onlar da oraya gidecekler. Senin için İstanbul'a gitmek hazîn bir firak, elîm bir iftirak değil. Hem de geldin; memnun olmadın mı? O düşman memleketindeki pek karanlık, uzun gecelerinden ve pek soğuk fırtına kışlarından kurtuldun. Bu güzel, dünya cenneti gibi İstanbul'a geldin. Aynen öyle de, senin küçüklüğünden bu yaşına kadar, sevdiklerinden yüzde doksan dokuzu, sana dehşet veren kabristana göçmüşler. Bu dünyada kalan bir iki dostun var; onlar da oraya gidecekler. Dünyada vefatın firak değil, visaldir, o ahbaplara kavuşmaktır. Onlar, yani o ervah-ı bakiye, eskimiş yuvalarını toprak altında bırakıp, bir kısmı yıldızlarda, bir kısmı alem-i berzah tabakatında geziyorlar diye ihtar edildi. Evet, bu hakikati Kur'an ve îman o derece katî bir sûrette ispat etmiştir ki, bütün bütün kalbsiz, ruhsuz olmazsa veyahut dalalet kalbini boğmamış ise, görüyor gibi inanmak gerektir. Çünkü bu dünyayı hadsiz enva-ı lütuf ve ihsanatıyla böyle tezyin edip mükrimane ve şefikane Rubûbiyetini gösteren ve tohumlar gibi en ehemmiyetsiz cüz'î şeyleri dahi muhafaza eden bir Sani-i Kerîm ve Rahîm, masnûatı içinde en mükemmel ve en camî, en ehemmiyetli ve en çok sevdiği masnûu olan insanı, elbette ve bilbedahe, sûreten göründüğü gibi böyle merhametsiz, akıbetsiz îdam etmez, mahvetmez, zayi etmez. Belki bir çiftçinin toprağa serptiği tohumlar gibi, başka bir hayatta sünbül vermek için, Halık-ı Rahîm o sevgili masnûunu, bir rahmet kapısı olan toprak altına muvakkaten atar. İşte bu ihtar-ı Kur'anîyi aldıktan sonra, o kabristan, İstanbul'dan ziyade bana ünsiyetli oldu. Halvet ve uzlet, bana sohbet ve muaşeretten daha ziyade hoş geldi. Ben de Boğaz tarafındakî Sarıyer'de, bir halvethane kendime buldum. Gavs-ı Azam (k.s.) Fütûhü'i-Gayb'ıyla bana bir üstad ve tabip ve mürşid olduğu gibi, İmam-ı Rabbanî de (r.a.) Mektubat'ıyla bir enîs, bir müşfik, bir hoca hükmüne geçti. O vakit, ihtiyarlığa girdiğimden ve medeniyetin ezvakından çekildiğimden ve hayat-ı içtimaiyeden sıyrıldığımdan pek çok memnun oldum, Allah'a şükrettim. [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nurdan Makaleler
Seyyidim Gavs- Azam
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst