Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Geylani Hz. ve Kadirilik
Şeyh Halife Mürid
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="&amp;#304;lim-irfan" data-source="post: 173098" data-attributes="member: 8679"><p><strong><u>Tarikatta İnsan Unsuru</u></strong></p><p></p><p><strong><span style="color: red">Şeyh</span></strong></p><p><strong><span style="color: red">Halife </span></strong></p><p><strong><span style="color: red">Mürit</span></strong></p><p></p><p><strong><u>Şeyh:</u></strong> </p><p><strong><span style="color: blue">Şeyh Arapçada “ihtiyar” anlamındadır. Tarikatta ise, kendisine intisap eden müritleri, seyr-u sülük denilen belli esaslar çerçevesinde yetiştiren ve eğiten kişidir. Mürşit de denilen şeyh, daha önce bir şeyhin gözetiminde hak yola girmiş ve bu yolun hallerini, makamlarını, korkulu ve tehlikeli durumlarını yaşayarak öğrenmiş örnek bir kişidir. Bu sebeple müridi alır ve ona yararlı ve zararlı hususları göstere göstere manevi yolda yürütür. Dini hayatı sevdirir ve yaşatır. Şeyhin başarısı kullarına Allah’ı sevdirmektedir. Bu sebepten ötürü de, Allah katında sevgili ve kıymetli bir insandır.</span></strong></p><p><strong><u>Şeyhlik Vasıfları</u></strong></p><p><strong><span style="color: blue">İrşad için salahiyetli bir şeyhin birtakım vasıfları vardır. Başlıcalarını şöyle zikredebiliriz:</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Kur’an ve Sünnetin ahkam ve adabını iyi bilmesi.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Şeriatı ihlasla ve istikamet üzere yaşaması, gönül zenginliğine sahip olması. Asıl keramet budur ve başka bir keramete de gerek yoktur. Aranmamıştır da. Çünkü Peygamberlik için mucize şarttır ama, velilik için keramet şart değildir.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">İnsanları Allah’a ibadete, zikre, şeriatı bilmeğe ve yaşamağa davet etmesi. Herkese nasihat etmesi. Bunun için yeterli bilgiye sahip olması.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Bütün yaratılmışlara şefkat, merhamet ve lütufla yaklaşması.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Mü’minlerin ayıplarını örtmesi, onlara kalp tasfiyesi ve nefs tezkiyesi için gerekli şeyleri bildirmesi, yetiştirmesi.1</span></strong></p><p><strong><u>Şeyhe İtaat</u></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Tasavvuf, amelî-tecrübî ve ihtiyarî, yani gönüllü girilen bir yol olduğu için, bu yola giren bir mürit, mutlaka bir şeyh’in terbiyesi altına girmeli, bütün kalbiyle ona bağlanmalı, seve seve her emir ve tavsiyesini dikkatle yerine getirmeli, asla itirazda bulunmamalıdır.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Şeyh hata yapmaz mı? Elbette yapabilir. Hiçbir insan masum değildir. Bu yüzden şeyh de, niyetini halis kılmakla beraber nefsini azarlamaya devam etmeli, kendisini asla hatadan münezzeh görmemelidir. Olabilir ki bir konuda dikkatini toplayamaz ve nefsinin arzusu altında yatan şeyi göremez. Onun için nefsine karşı her an uyanık bulunup tuzağa düşmemelidir.2</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Bazı müridler, şeyhlerin hata yapmayacaklarını, hatta günah işlemeyeceklerini, işleyemeyeceklerini iddia etmişlerdir. Şüphesiz ki bu boş bir iddiadır. Günah işlememek (masumiyet) peygamberlere mahsus bir sıfattır. (İsmet). Hatta onların bile hata (zelle) yapabilecekleri, ama bu hataların Allah (Azze ve Celle) tarafından düzeltileceği söylenmiştir. Bazıları ise buna “hata” değil, “terk-i evla” demişlerdir. Velilerin yanılmayacaklarını ve günah işlemeyeceklerini söylemek, onları peygamberlerle karıştırmak gibi bir yanlışa götürür. Bu iddia, aşırı sevgiden kaynaklanan bir körlük olsa gerektir.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Ama sufiler, veliler için “masum değil am mahfuz”dur demişlerdir. Yani onlar, iyi niyetle yaşadıkları ibadet ve taatlardan ötürü, kendilerinden razı olan “hafiz” Allah (Azze ve Celle) tarafından “mahfuz”, yani “korunmuş”lar, “korunma altına alınmış”lardır. Tıpkı temiz bir çevrede yaşayan, mikropsuz bir ortamda bulunan insanların, pis, rutubetli, havasız ve güneşsiz yerlerde yaşayanlara göre hastalığa yakalanmaları ihtimali daha az olduğu gibi, temiz bir çevrede, manevi bir çerçevede yaşayan şeyhlerin de günah işlemekten, hele hele günaha ısrarla devam etmekten korunmuş olacakları, akla da, nakle de uzak bir şey değildir. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Nitekim bazı ayetlerde Allah (Azze ve Celle), mü’min kullarını koruyacağını, şeytanın onları azdıramayacağını ifade eder.3 Biraz ileride sohbet bölümünde iyilerle iyi ortamlarda beraber olmanın faydalarını ayet ve hadislerle geniş olarak göreceğiz inş<img src="http://www.islamiforum.info/images/smilies/Allah.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Hatırlarsınız, “insandan nefis tamamen gider mi, yoksa bir kalıntı kalır mı konusu tartışılmıştır” diye görmüştük. Bazıları “imtihan” ve “derece kazanma”nın devam edebilmesi için nefis tamamen kaybolmaz demişlerdi. Eğer iş onların dediği gibi ise, elbette şeyhler de bazen ona uyarak günah işleyebilirler. Ancak orada inayet-i ilahî yetişir ve onlar derhal pişmanlık arzederek tevbe ederler. Malum, Allah (azze ve celle) tevbe edenleri sever.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Burada bir edep de, onlardan böyle bir hata veya günah görenlerin sûizanna kapılmamaları, onu aleme ifşa etmemeleri, hatta doğrultmaya kalkışmamalarıdır. Çünkü onlar bunun bir hata olduğunu bilirler. O seviyedeki alim insanlara emr-i bilma’rufa gerek yoktur. Bu, bütün alimler için de geçerlidir. O güzel vazife, bilmeyenlere, veya ısrar edenlere yapılır. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Ancak şeyhin yaptığı bir yanlışa, “şeyh yaptığına göre bunda bir keramet vardır” diyerek uyulmaz. Az yukarıda “aşırı sevginin gözü kör ettiğinden” bahsetmiştik. Cahil müritlerde az da olsa zaman zaman böyle körlükler görülmüştür malesef. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Hatta şeyh yanlışı emretse, yolun birçok büyüklerine göre “pasif direniş” göstererek itaat etmez. Ama, yaygara da koparmaz. Edebini muhafaza ile istifadesine devam eder. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Bu konuda başka görüşler de yok değildir. Yani “şeyhinin emrettiği yanlış, senin bildiğin doğrudan senin için daha iyidir. İttiba etmen gerekir. Kendini ikna edemiyorsan, Hz. Musa (as) ile Hızır kıssasını iyi düşün.” diyenler de olmuştur.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Tasavvuf ve tarikatların temel ölçüsü Kur’an ve sünnet olduğuna göre, her halükarda şeriata uymak esastır. Hadiste geçen şu kural herkesi bağlar: “Halika isyan olan yerde, mahluka itaat yoktur.”</span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="İlim-irfan, post: 173098, member: 8679"] [B][U]Tarikatta İnsan Unsuru[/U][/B] [B][COLOR=red]Şeyh Halife Mürit[/COLOR][/B] [B][U]Şeyh:[/U][/B] [B][COLOR=blue]Şeyh Arapçada “ihtiyar” anlamındadır. Tarikatta ise, kendisine intisap eden müritleri, seyr-u sülük denilen belli esaslar çerçevesinde yetiştiren ve eğiten kişidir. Mürşit de denilen şeyh, daha önce bir şeyhin gözetiminde hak yola girmiş ve bu yolun hallerini, makamlarını, korkulu ve tehlikeli durumlarını yaşayarak öğrenmiş örnek bir kişidir. Bu sebeple müridi alır ve ona yararlı ve zararlı hususları göstere göstere manevi yolda yürütür. Dini hayatı sevdirir ve yaşatır. Şeyhin başarısı kullarına Allah’ı sevdirmektedir. Bu sebepten ötürü de, Allah katında sevgili ve kıymetli bir insandır.[/COLOR][/B] [B][U]Şeyhlik Vasıfları[/U][/B] [B][COLOR=blue]İrşad için salahiyetli bir şeyhin birtakım vasıfları vardır. Başlıcalarını şöyle zikredebiliriz: Kur’an ve Sünnetin ahkam ve adabını iyi bilmesi. Şeriatı ihlasla ve istikamet üzere yaşaması, gönül zenginliğine sahip olması. Asıl keramet budur ve başka bir keramete de gerek yoktur. Aranmamıştır da. Çünkü Peygamberlik için mucize şarttır ama, velilik için keramet şart değildir. İnsanları Allah’a ibadete, zikre, şeriatı bilmeğe ve yaşamağa davet etmesi. Herkese nasihat etmesi. Bunun için yeterli bilgiye sahip olması. Bütün yaratılmışlara şefkat, merhamet ve lütufla yaklaşması. Mü’minlerin ayıplarını örtmesi, onlara kalp tasfiyesi ve nefs tezkiyesi için gerekli şeyleri bildirmesi, yetiştirmesi.1[/COLOR][/B] [B][U]Şeyhe İtaat[/U][/B] [B][COLOR=blue]Tasavvuf, amelî-tecrübî ve ihtiyarî, yani gönüllü girilen bir yol olduğu için, bu yola giren bir mürit, mutlaka bir şeyh’in terbiyesi altına girmeli, bütün kalbiyle ona bağlanmalı, seve seve her emir ve tavsiyesini dikkatle yerine getirmeli, asla itirazda bulunmamalıdır. Şeyh hata yapmaz mı? Elbette yapabilir. Hiçbir insan masum değildir. Bu yüzden şeyh de, niyetini halis kılmakla beraber nefsini azarlamaya devam etmeli, kendisini asla hatadan münezzeh görmemelidir. Olabilir ki bir konuda dikkatini toplayamaz ve nefsinin arzusu altında yatan şeyi göremez. Onun için nefsine karşı her an uyanık bulunup tuzağa düşmemelidir.2 Bazı müridler, şeyhlerin hata yapmayacaklarını, hatta günah işlemeyeceklerini, işleyemeyeceklerini iddia etmişlerdir. Şüphesiz ki bu boş bir iddiadır. Günah işlememek (masumiyet) peygamberlere mahsus bir sıfattır. (İsmet). Hatta onların bile hata (zelle) yapabilecekleri, ama bu hataların Allah (Azze ve Celle) tarafından düzeltileceği söylenmiştir. Bazıları ise buna “hata” değil, “terk-i evla” demişlerdir. Velilerin yanılmayacaklarını ve günah işlemeyeceklerini söylemek, onları peygamberlerle karıştırmak gibi bir yanlışa götürür. Bu iddia, aşırı sevgiden kaynaklanan bir körlük olsa gerektir. Ama sufiler, veliler için “masum değil am mahfuz”dur demişlerdir. Yani onlar, iyi niyetle yaşadıkları ibadet ve taatlardan ötürü, kendilerinden razı olan “hafiz” Allah (Azze ve Celle) tarafından “mahfuz”, yani “korunmuş”lar, “korunma altına alınmış”lardır. Tıpkı temiz bir çevrede yaşayan, mikropsuz bir ortamda bulunan insanların, pis, rutubetli, havasız ve güneşsiz yerlerde yaşayanlara göre hastalığa yakalanmaları ihtimali daha az olduğu gibi, temiz bir çevrede, manevi bir çerçevede yaşayan şeyhlerin de günah işlemekten, hele hele günaha ısrarla devam etmekten korunmuş olacakları, akla da, nakle de uzak bir şey değildir. Nitekim bazı ayetlerde Allah (Azze ve Celle), mü’min kullarını koruyacağını, şeytanın onları azdıramayacağını ifade eder.3 Biraz ileride sohbet bölümünde iyilerle iyi ortamlarda beraber olmanın faydalarını ayet ve hadislerle geniş olarak göreceğiz inş[IMG]http://www.islamiforum.info/images/smilies/Allah.gif[/IMG]. Hatırlarsınız, “insandan nefis tamamen gider mi, yoksa bir kalıntı kalır mı konusu tartışılmıştır” diye görmüştük. Bazıları “imtihan” ve “derece kazanma”nın devam edebilmesi için nefis tamamen kaybolmaz demişlerdi. Eğer iş onların dediği gibi ise, elbette şeyhler de bazen ona uyarak günah işleyebilirler. Ancak orada inayet-i ilahî yetişir ve onlar derhal pişmanlık arzederek tevbe ederler. Malum, Allah (azze ve celle) tevbe edenleri sever. Burada bir edep de, onlardan böyle bir hata veya günah görenlerin sûizanna kapılmamaları, onu aleme ifşa etmemeleri, hatta doğrultmaya kalkışmamalarıdır. Çünkü onlar bunun bir hata olduğunu bilirler. O seviyedeki alim insanlara emr-i bilma’rufa gerek yoktur. Bu, bütün alimler için de geçerlidir. O güzel vazife, bilmeyenlere, veya ısrar edenlere yapılır. Ancak şeyhin yaptığı bir yanlışa, “şeyh yaptığına göre bunda bir keramet vardır” diyerek uyulmaz. Az yukarıda “aşırı sevginin gözü kör ettiğinden” bahsetmiştik. Cahil müritlerde az da olsa zaman zaman böyle körlükler görülmüştür malesef. Hatta şeyh yanlışı emretse, yolun birçok büyüklerine göre “pasif direniş” göstererek itaat etmez. Ama, yaygara da koparmaz. Edebini muhafaza ile istifadesine devam eder. Bu konuda başka görüşler de yok değildir. Yani “şeyhinin emrettiği yanlış, senin bildiğin doğrudan senin için daha iyidir. İttiba etmen gerekir. Kendini ikna edemiyorsan, Hz. Musa (as) ile Hızır kıssasını iyi düşün.” diyenler de olmuştur. Tasavvuf ve tarikatların temel ölçüsü Kur’an ve sünnet olduğuna göre, her halükarda şeriata uymak esastır. Hadiste geçen şu kural herkesi bağlar: “Halika isyan olan yerde, mahluka itaat yoktur.”[/COLOR][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Geylani Hz. ve Kadirilik
Şeyh Halife Mürid
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst