Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Risale-i Nur'a ve Bediüzzaman'a Gelen İtirazlar
Said Nursi Kaderi İnkar Ediyormuş ?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 40752" data-attributes="member: 1"><p>Allahu teala sıfatları itibari ile herşeyi bilmekdedir evvelide ahiride sizin ne yapabileceğinizide.. demekki o insanın o hadiseyi yapabileceğini bildiği için o kazaya sebeb olmus... Bunu ise o kazaya sebeb olanın kendi iradesiyle yapdığını bildiğimiz için sölüyoruz. Eğer o yapanın iradesi olmasaydı belki sizin gibi mecbur kılındı denilebilir... </p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>Siz sanırım cebri ile kafanızı bozdunuz her gördüğünüz şeyi cebri deyip duruyorsunuz ? yoksa siz her kırmızı mersedesi babanızın mı sanıyorsunuz ? Yahu ne alakası var ustad Bediüzzaman yukarıdaki sözlerinde cüzi iradeyi red etmemiş ki ? </p><p></p><p></p><p></p><p>Sölemek ile olmaz yukarıda cevabını verdik.. Delil ile geliniz.. Şurada burada demeyiniz... </p><p></p><p> </p><p></p><p></p><p>Siz sanırım daha kaderin ne olduğunu bilmiyorsunuz ? Cebri deyip duruyorsunuz ama onun gibi iradeyi inkar edip herşeyi kadere verip kurtulmayı düşünüyorsunuz ? Yahu adamın gizli bir cinayeti diyor yani kendi iradesi ile yapmıs öle ise sorumludur ve öle ise cezaı verilecekdir. Allahu teala cezasınıda hikmeti ve rahmeti ile başka bir zalimi vesile kılıyor ve ila ahir... </p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>Zıtlık sizin aklınızda diğer cevaplarımızda nasıl olduğunu söledik... </p><p></p><p></p><p></p><p>sözleriniz içinde bile tezatlık var ilk cümlenizde cebri olduğunu sonraki cümlenizde olmadığını sölüyorsunuz ? Neyse ...Nasıl ki sen bir eşkiyanın zülmunden korunmak için gider o ülkenin padişahına sığınır ve Ondan medet umarda Her yerde o padişahın namıyla dolasırsan elbette o eşkiyalar O padişahın azametinden korktuğundan sana ilişmezler ama eğer sen O Padişahı tanımaz ve ondan medet ummazsan elbette o eşkiyalar sana zarar verebilir.. </p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>Ustad Bediüzzaman gayet guzel bir uslub ile anlatmıs aslında siz konuyu bir pargarafını almıssınız ayeti kerimenin kime nicin nasıl hangi makamda sölendiğine ve Risaledeki mevzunun evvelini ve ahirini mutaala etseydiniz anlıyacakdınız ki buradaki perde den kasıt Allahın perdelediği göz değil yani insanların kendi iradesi ile görmemesidir... </p><p></p><p></p><p>. </p><p></p><p></p><p>Neyse... </p><p>Evet Ustad bediüzzamana Allahın bu hadisedeki şefkati merhameti sorulmus oda dünyadaki hayırlarına mukabil onlara bir zaman sonra ülfet verilerek merhatmetinin ve şefkatinin tecelli olacağını beyan etmiş ... </p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>Ustad Bediüzzaman bunu " Halkı şer şer değildir belki kesbi şer şerdir" diyerek size cevap veriyor evet bir kötülüğün yaratılması kötü değildir belki onun işlenmesi kötüdür diyor ve İradenin yaratılması ile o iradenin işlediklerini yapması cok ayrı şeylerdir... Allah iradeyi yaratmısdır ama kumanda sende... </p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>Sanırım konuyu çarpıtmaya calısıyorsunuz... Kaderin tamamı değişmez değişebileceği kısmını ÜsTad Bediüzzaman sölemiş : Mesela diyelim ki İstanbula Allahu teala bir bela takdir etmiş bu takdir kaderdir . Takdir ettiği şey ise kazadır. Mesela bu bela deprem vesilesi ile olsa ve O Allahın sevdiği bir kul o bölgede yaşıyor olsa ve dua etse Ya Rabbi bizler ve memleketimizi beladan ve kazadan muhafaza et dese o zaman Allah o sevdiği kulun duasını geri cevirmez ve bu dua ata olur. Ata ise kazaya mani olur kaza ise kaderi değiştirir ... </p><p></p><p>" </p><p></p><p><span style="color: #ff0000"><strong>Atâ, kaza ve kader münasebetleri </strong></span></p><p></p><p>CENAB-I HAKK’IN atâ, kaza ve kader namında üç kanunu var. Atâ, kaza kanununu, kaza da kaderi bozar hakikatinin izahı: </p><p></p><p>Atâ, bir şey hakkında verilen kararın iptali ve hükmün kaza edilmekten afvedilmesi, şeklinde tarif edilmektedir. Atâ denilince, O Rahîm-i Kerîm’in ve Gafûru’r-Rahîm’in af ve ihsanı anlaşılır.Atânın kaza kanununu, kazanın da kaderi bozmasını şöyle açıklayabiliriz: </p><p></p><p>Bir padişahın umumî kanunları yanında bir de belli günlerde tatbik ettiği af ve atâ kanunu vardır. Padişah o günlerde, suçlulardan bir kısmını afveder, diğer bir kısmının cezalarını hafifleştirir, bir kısım raiyetinin ise rütbelerini yükseltir ve maaşlarını artırır. İşte, daha önce umumî kanunla takdir edilen ceza, rütbe ve maaşlar bu atâ kanunuyla yürürlükten kaldırılmış olur. </p><p></p><p>Meselâ, bir şakînin işlediği bir suça karşılık on yıl hapis yatması takdir edilmiş olsun. Atâ kanunuyla bu cezanın afvedilmesi hâlinde artık ceza infaz edilmez ve atâ, kaza kanununu bozmuş olur. Cezanın kaza edilmemesiyle de kader kanunu, yâni onun suçuna mukabil takdir edilen on yıllık hapis cezası bozulmuş olmaktadır. İşte, bu misâl gibi, insanların işledikleri günahlara karşılık, kendilerine takdir edilen uhrevî cezalar Cenâb-ı Hakk’ın atâ kanunuyla, yâni O’nun af ve ihsanıyla kaza edilmekten alıkonmakta ve böylece atâ kanunu, kaza kanununu bozmaktadır. Aynı şekilde, kazanın bozulmasıyla kader kanunu da bozulmuş, takdir edilen ceza değişikliğe uğramış olmaktadır. </p><p></p><p>Diğer taraftan, atâ, kaza kanununun şümûlünden ihraçtır, denmektedir. Şöyle ki, bir günah için takdir edilen ceza küllî bir kanun iledir. Yâni, şu suçu işleyene şu ceza verilir, şeklindeki takdir, küllîdir. Söz konusu suçu işleyen bir kimsenin tövbe etmesi hâlinde, günahının affedilmesi ile kaza kanununun şümûlünden bir ihraç durumu hâsıl olmaktadır. Bu ise aynı zamanda, kader kanununun külliyetinden bir ihraç mânâsındadır. </p><p></p><p>Yukarıda açıklamaya çalıştığımız kaide, kaderin değişip değişmediği sorusunu hatıra getirmektedir. Bu noktada şunu ifâde edelim ki, İlm-i İlâhî’nin değişmesi muhaldir. Ezelden ebede kadar olmuş ve olacak bütün hâdiseler gibi, atâ kanununun tatbikatı da o ilmin şümûlündedir. Bu kader değişmez. Değişiklikler Levh-i Mahv ve isbat’ta olmaktadır. Önce takdir edilen nice cezalar, daha sonra tövbe vesilesiyle ve atâ kanunu ile affedilmekte, Levh-i Mahv ve isbat’tan silinmekte ve kaza edilmemektedir. Nitekim bir âyet-i kerîmede şöyle buyurulmaktadır: </p><p></p><p>“Allah dilediği şeyi mahveder ve dilediğini isbat eder. Nezdinde kitabın aslı olan Levh-i Mahfûz vardır.” (Ra’d 39) </p><p></p><p>" <a href="http://www.sorularlarisaleinur.com" target="_blank">www.sorularlarisaleinur.com</a> dan alıntıdır... </p><p></p><p> </p><p> </p><p>Lemalar </p><p>SuBHaNaLLaH</p><p></p><p></p><p></p><p>Kayıt: Feb 27, 2007</p><p>Mesajlar: 2</p><p></p><p> Tarih: Çrş Şub 2007 14:02 </p><p></p><p>--------------------------------------------------------------------------------</p><p></p><p></p><p>kurtuluş ittiba ile olur delik aramalar ile olmaz... Allahu tealanın seni doğru yoldan ayırması ve ayırmaması senin iradene bağlıdır sen istersen O ayırır Sen istemezsen O ayırmaz... İşde Ustad Bediüzzamanda ayırmaması için Onun dergahına sığınıyor ve dua ediyor... Bizlerde amin deriz... </p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>Yahu illa Cehennem diyorsunuz... Hasbinallah..neyse... </p><p></p><p>Ustad bediüzzaman Kadere iman eden kaderden emin olur sözü ile cebrin görünüşünü nasıl bağladınız size hayret ediyorum ve o aklınızdan şüphe ediyorum .. Risale-i Nurda kader hadislerinde fazlaca bahsi yodkru sözünüz cok gülünc ... Usatd Bediüzzaman sadece kader risalesini hemen hemen her cümlesini bir hadisi şerife istinaden ve ayeti kerimenin ışığında yazmısken bu tarz sözleri sölemek ancak sizleri gülünc duruma düşürür... </p><p></p><p></p><p> </p><p></p><p></p><p>Özgür olduğu için Allaha şükrettirmiş ya özgür olmasaydı nasıl şükrettirsin ? </p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>Yahu sadaka nasıl belayı def etmesin Risale-i Nurun cok yerinde ata kaza ve kader kanununlarının birbirine olan munasebetini ve hatta yasanan yuzbinler hdiaseler göstermiyor musize .. hadisin rededilmesinden bahsediyorsunuz .. Hadisi şeriflerde ve ayet-i kerimelerde vardır ki sahih hadisler rededilemez edilse küfre girilir hatta Resülü zişan a.s.v. efendimize hata isnad edilmesi dahi küfre götürebilirken sahih olan rivayeti akla uygun tarzda anlatmak mı küfre götürsün ?... </p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>Yani tutmus cebri ye götürmüşsünüz ... Yahu yukarıda da cok defa sölediğimiz gibi yine söleriz tekrarlatan sizsiniz : Evet Allah dilemezse kainatta bir yaprak dahi düşmez ve Allah bildirmez se kimse bir sey bilemez Hersey Allahın bildirmesi ve dilemesi ile olur ki Risale-i Nurda bunuda usatd bediüzzaman ispat etmişdir.(Onaltıncı sözde) </p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>Ne alakası var kardeşim oradaki hadisede Ustad Bediüzzaman bir kerameti ortaya koymus ve isbat etmiş.. Allahtan baska her varlık muhtacdır .Ustad ise her daim sadece Allaha muhtac olduğunu ispat ediyor. Diğerlerinin ise muhtac olup olmaması ise kendi iradeleri istiyor Allah veriyor... </p><p></p><p></p><p></p><p>Yine Tekraren söleriz .. İradesi ile ister Allah verir sen doğruyu anlatırsın iradesi eğer evet bu doğrudur derse Allah ona kabul ettirir yok iradesi ile hayır derse Allah ona kabul ettirmez... Yoksa sizin vurgulamaya çalısdığınız gibi busbutun sebebleri terk etmek ile olmuyor... </p><p></p><p></p><p> </p><p></p><p></p><p>Evet sen istersen verir istemezsen vermez...Sebebleri bırakıp neticeye tutunmayınız.. </p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>Dua etmek sapıklık mı oluyor ? Yahu kendinizi bu kadar gülünç duruma düşürmeyiniz... </p><p></p><p><span style="color: #b00000"><strong>Vel Hasılı kerem butun yazınızı en başından sonuna kadar kontrol ederek okuduk ve gördükki zamanın cahillerinin yapdığı gibi öncelikle bir iki cümleyi alıp oradan bir yem atıp nasıl cürütürüze girmişsiniz.Ve Secdiğiniz konunun kader olması ise amacı gayenizin öğrenmek anlamak ve arastırmak olmadığını sadece yok etmeye cürütmeye calısmak olduğunu görüyoruz madem amacınız böledir öle ise Risale-i Nurdaki her bir sözü cürütrmek için bir seyler bulmaya calısacaksınız bulamayıncada makam olarak ayrı olan konuları ve hadiseleri birbiri ile bağlamaya çalışacaksınız böle oluncada netice de Resülü Zişan a.s.v. Efendimizden sonra gelen peygamber olduğunu iddia eden yalancı adamlar gibi mucize gösterecem diye ahmakane haller içine girip gülünc duruma düşeceksiniz... Aklınızı başınıza alınız yoksa büsbütün azab içinde kalacaksınız.. </strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 40752, member: 1"] Allahu teala sıfatları itibari ile herşeyi bilmekdedir evvelide ahiride sizin ne yapabileceğinizide.. demekki o insanın o hadiseyi yapabileceğini bildiği için o kazaya sebeb olmus... Bunu ise o kazaya sebeb olanın kendi iradesiyle yapdığını bildiğimiz için sölüyoruz. Eğer o yapanın iradesi olmasaydı belki sizin gibi mecbur kılındı denilebilir... Siz sanırım cebri ile kafanızı bozdunuz her gördüğünüz şeyi cebri deyip duruyorsunuz ? yoksa siz her kırmızı mersedesi babanızın mı sanıyorsunuz ? Yahu ne alakası var ustad Bediüzzaman yukarıdaki sözlerinde cüzi iradeyi red etmemiş ki ? Sölemek ile olmaz yukarıda cevabını verdik.. Delil ile geliniz.. Şurada burada demeyiniz... Siz sanırım daha kaderin ne olduğunu bilmiyorsunuz ? Cebri deyip duruyorsunuz ama onun gibi iradeyi inkar edip herşeyi kadere verip kurtulmayı düşünüyorsunuz ? Yahu adamın gizli bir cinayeti diyor yani kendi iradesi ile yapmıs öle ise sorumludur ve öle ise cezaı verilecekdir. Allahu teala cezasınıda hikmeti ve rahmeti ile başka bir zalimi vesile kılıyor ve ila ahir... Zıtlık sizin aklınızda diğer cevaplarımızda nasıl olduğunu söledik... sözleriniz içinde bile tezatlık var ilk cümlenizde cebri olduğunu sonraki cümlenizde olmadığını sölüyorsunuz ? Neyse ...Nasıl ki sen bir eşkiyanın zülmunden korunmak için gider o ülkenin padişahına sığınır ve Ondan medet umarda Her yerde o padişahın namıyla dolasırsan elbette o eşkiyalar O padişahın azametinden korktuğundan sana ilişmezler ama eğer sen O Padişahı tanımaz ve ondan medet ummazsan elbette o eşkiyalar sana zarar verebilir.. Ustad Bediüzzaman gayet guzel bir uslub ile anlatmıs aslında siz konuyu bir pargarafını almıssınız ayeti kerimenin kime nicin nasıl hangi makamda sölendiğine ve Risaledeki mevzunun evvelini ve ahirini mutaala etseydiniz anlıyacakdınız ki buradaki perde den kasıt Allahın perdelediği göz değil yani insanların kendi iradesi ile görmemesidir... . Neyse... Evet Ustad bediüzzamana Allahın bu hadisedeki şefkati merhameti sorulmus oda dünyadaki hayırlarına mukabil onlara bir zaman sonra ülfet verilerek merhatmetinin ve şefkatinin tecelli olacağını beyan etmiş ... Ustad Bediüzzaman bunu " Halkı şer şer değildir belki kesbi şer şerdir" diyerek size cevap veriyor evet bir kötülüğün yaratılması kötü değildir belki onun işlenmesi kötüdür diyor ve İradenin yaratılması ile o iradenin işlediklerini yapması cok ayrı şeylerdir... Allah iradeyi yaratmısdır ama kumanda sende... Sanırım konuyu çarpıtmaya calısıyorsunuz... Kaderin tamamı değişmez değişebileceği kısmını ÜsTad Bediüzzaman sölemiş : Mesela diyelim ki İstanbula Allahu teala bir bela takdir etmiş bu takdir kaderdir . Takdir ettiği şey ise kazadır. Mesela bu bela deprem vesilesi ile olsa ve O Allahın sevdiği bir kul o bölgede yaşıyor olsa ve dua etse Ya Rabbi bizler ve memleketimizi beladan ve kazadan muhafaza et dese o zaman Allah o sevdiği kulun duasını geri cevirmez ve bu dua ata olur. Ata ise kazaya mani olur kaza ise kaderi değiştirir ... " [color=#ff0000][b]Atâ, kaza ve kader münasebetleri [/b][/color] CENAB-I HAKK’IN atâ, kaza ve kader namında üç kanunu var. Atâ, kaza kanununu, kaza da kaderi bozar hakikatinin izahı: Atâ, bir şey hakkında verilen kararın iptali ve hükmün kaza edilmekten afvedilmesi, şeklinde tarif edilmektedir. Atâ denilince, O Rahîm-i Kerîm’in ve Gafûru’r-Rahîm’in af ve ihsanı anlaşılır.Atânın kaza kanununu, kazanın da kaderi bozmasını şöyle açıklayabiliriz: Bir padişahın umumî kanunları yanında bir de belli günlerde tatbik ettiği af ve atâ kanunu vardır. Padişah o günlerde, suçlulardan bir kısmını afveder, diğer bir kısmının cezalarını hafifleştirir, bir kısım raiyetinin ise rütbelerini yükseltir ve maaşlarını artırır. İşte, daha önce umumî kanunla takdir edilen ceza, rütbe ve maaşlar bu atâ kanunuyla yürürlükten kaldırılmış olur. Meselâ, bir şakînin işlediği bir suça karşılık on yıl hapis yatması takdir edilmiş olsun. Atâ kanunuyla bu cezanın afvedilmesi hâlinde artık ceza infaz edilmez ve atâ, kaza kanununu bozmuş olur. Cezanın kaza edilmemesiyle de kader kanunu, yâni onun suçuna mukabil takdir edilen on yıllık hapis cezası bozulmuş olmaktadır. İşte, bu misâl gibi, insanların işledikleri günahlara karşılık, kendilerine takdir edilen uhrevî cezalar Cenâb-ı Hakk’ın atâ kanunuyla, yâni O’nun af ve ihsanıyla kaza edilmekten alıkonmakta ve böylece atâ kanunu, kaza kanununu bozmaktadır. Aynı şekilde, kazanın bozulmasıyla kader kanunu da bozulmuş, takdir edilen ceza değişikliğe uğramış olmaktadır. Diğer taraftan, atâ, kaza kanununun şümûlünden ihraçtır, denmektedir. Şöyle ki, bir günah için takdir edilen ceza küllî bir kanun iledir. Yâni, şu suçu işleyene şu ceza verilir, şeklindeki takdir, küllîdir. Söz konusu suçu işleyen bir kimsenin tövbe etmesi hâlinde, günahının affedilmesi ile kaza kanununun şümûlünden bir ihraç durumu hâsıl olmaktadır. Bu ise aynı zamanda, kader kanununun külliyetinden bir ihraç mânâsındadır. Yukarıda açıklamaya çalıştığımız kaide, kaderin değişip değişmediği sorusunu hatıra getirmektedir. Bu noktada şunu ifâde edelim ki, İlm-i İlâhî’nin değişmesi muhaldir. Ezelden ebede kadar olmuş ve olacak bütün hâdiseler gibi, atâ kanununun tatbikatı da o ilmin şümûlündedir. Bu kader değişmez. Değişiklikler Levh-i Mahv ve isbat’ta olmaktadır. Önce takdir edilen nice cezalar, daha sonra tövbe vesilesiyle ve atâ kanunu ile affedilmekte, Levh-i Mahv ve isbat’tan silinmekte ve kaza edilmemektedir. Nitekim bir âyet-i kerîmede şöyle buyurulmaktadır: “Allah dilediği şeyi mahveder ve dilediğini isbat eder. Nezdinde kitabın aslı olan Levh-i Mahfûz vardır.” (Ra’d 39) " [url]www.sorularlarisaleinur.com[/url] dan alıntıdır... Lemalar SuBHaNaLLaH Kayıt: Feb 27, 2007 Mesajlar: 2 Tarih: Çrş Şub 2007 14:02 -------------------------------------------------------------------------------- kurtuluş ittiba ile olur delik aramalar ile olmaz... Allahu tealanın seni doğru yoldan ayırması ve ayırmaması senin iradene bağlıdır sen istersen O ayırır Sen istemezsen O ayırmaz... İşde Ustad Bediüzzamanda ayırmaması için Onun dergahına sığınıyor ve dua ediyor... Bizlerde amin deriz... Yahu illa Cehennem diyorsunuz... Hasbinallah..neyse... Ustad bediüzzaman Kadere iman eden kaderden emin olur sözü ile cebrin görünüşünü nasıl bağladınız size hayret ediyorum ve o aklınızdan şüphe ediyorum .. Risale-i Nurda kader hadislerinde fazlaca bahsi yodkru sözünüz cok gülünc ... Usatd Bediüzzaman sadece kader risalesini hemen hemen her cümlesini bir hadisi şerife istinaden ve ayeti kerimenin ışığında yazmısken bu tarz sözleri sölemek ancak sizleri gülünc duruma düşürür... Özgür olduğu için Allaha şükrettirmiş ya özgür olmasaydı nasıl şükrettirsin ? Yahu sadaka nasıl belayı def etmesin Risale-i Nurun cok yerinde ata kaza ve kader kanununlarının birbirine olan munasebetini ve hatta yasanan yuzbinler hdiaseler göstermiyor musize .. hadisin rededilmesinden bahsediyorsunuz .. Hadisi şeriflerde ve ayet-i kerimelerde vardır ki sahih hadisler rededilemez edilse küfre girilir hatta Resülü zişan a.s.v. efendimize hata isnad edilmesi dahi küfre götürebilirken sahih olan rivayeti akla uygun tarzda anlatmak mı küfre götürsün ?... Yani tutmus cebri ye götürmüşsünüz ... Yahu yukarıda da cok defa sölediğimiz gibi yine söleriz tekrarlatan sizsiniz : Evet Allah dilemezse kainatta bir yaprak dahi düşmez ve Allah bildirmez se kimse bir sey bilemez Hersey Allahın bildirmesi ve dilemesi ile olur ki Risale-i Nurda bunuda usatd bediüzzaman ispat etmişdir.(Onaltıncı sözde) Ne alakası var kardeşim oradaki hadisede Ustad Bediüzzaman bir kerameti ortaya koymus ve isbat etmiş.. Allahtan baska her varlık muhtacdır .Ustad ise her daim sadece Allaha muhtac olduğunu ispat ediyor. Diğerlerinin ise muhtac olup olmaması ise kendi iradeleri istiyor Allah veriyor... Yine Tekraren söleriz .. İradesi ile ister Allah verir sen doğruyu anlatırsın iradesi eğer evet bu doğrudur derse Allah ona kabul ettirir yok iradesi ile hayır derse Allah ona kabul ettirmez... Yoksa sizin vurgulamaya çalısdığınız gibi busbutun sebebleri terk etmek ile olmuyor... Evet sen istersen verir istemezsen vermez...Sebebleri bırakıp neticeye tutunmayınız.. Dua etmek sapıklık mı oluyor ? Yahu kendinizi bu kadar gülünç duruma düşürmeyiniz... [color=#b00000][b]Vel Hasılı kerem butun yazınızı en başından sonuna kadar kontrol ederek okuduk ve gördükki zamanın cahillerinin yapdığı gibi öncelikle bir iki cümleyi alıp oradan bir yem atıp nasıl cürütürüze girmişsiniz.Ve Secdiğiniz konunun kader olması ise amacı gayenizin öğrenmek anlamak ve arastırmak olmadığını sadece yok etmeye cürütmeye calısmak olduğunu görüyoruz madem amacınız böledir öle ise Risale-i Nurdaki her bir sözü cürütrmek için bir seyler bulmaya calısacaksınız bulamayıncada makam olarak ayrı olan konuları ve hadiseleri birbiri ile bağlamaya çalışacaksınız böle oluncada netice de Resülü Zişan a.s.v. Efendimizden sonra gelen peygamber olduğunu iddia eden yalancı adamlar gibi mucize gösterecem diye ahmakane haller içine girip gülünc duruma düşeceksiniz... Aklınızı başınıza alınız yoksa büsbütün azab içinde kalacaksınız.. [/b][/color] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Risale-i Nur'a ve Bediüzzaman'a Gelen İtirazlar
Said Nursi Kaderi İnkar Ediyormuş ?
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst