Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Şafii İlmihali
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="teblið" data-source="post: 251511" data-attributes="member: 1011058"><p style="text-align: left"><strong><span style="color: red">Şafii’de alış veriş bilgisi</span></strong></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black">Bir Müslümanın, iman ve ibadetler hakkında nasıl bilgi sahibi olması gerekiyorsa, kendisine lazım olan alış-veriş bilgisine de sahip olması gereklidir. Ta ki, haramı öğrenip ondan kaçsın ve helali öğrenip onu alsın.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black">Alış-veriş bilgisi özetle şöyledir:</span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>1-</strong> Alıcı ve satıcının mükellef yani akıllı ve baliğ olması gerekir. Çocuğun ve delinin yaptığı alış-veriş sahih değildir<strong>.</strong>Alış-verişte <strong>“icab” </strong>ve <strong>“kabul” </strong>de lazımdır. Yani satıcının mesela: “Bu takım elbiseyi sana onbeş milyon liraya sattım” demesi ve alıcının da: “Bu takım elbiseyi senden onbeş milyon liraya satın aldım” demesi gibi. Malın, satıcının mülkü olması ve teslim etmeye gücünün yetmesi de gerekir. Dolayısıyla başkasının malını ve havadaki kuşu ve denizdeki balığı satmak caiz değildir.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>2-</strong> Satılan malın <strong>“tahir” </strong>yani dinen temiz olması veya yıkamakla temiz olabilir cinsten olması. Bu itibarla hayvan gübresi ve köpek-domuz satmak caiz değildir.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black">Ayrıca satılan şeyin faydalı olması gerekir. Buna göre akrep, böcek veya bir buğday tanesi satmak caiz değildir.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black">Bir de; malın malum yani belli olması gerekir. Belli olmayan bir şeyi satmak caiz değildir. Binaenaleyh; “şu kümeden, sana bir karpuz sattım” veya “bu sürüden sana bir koyun sattım” şeklindeki alış-veriş caiz değildir.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black">Sağılmamış sütü, koyunun üstündeki kesilmemiş yünü, boğazlanmamış hayvanın etini ve daldaki henüz olgunlaşmamış meyveyi satmak caiz değildir.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black">İki fiyatlı alış-veriş de caiz değildir. Mesela “bu buzdolabını peşin kırk, taksitle elli milyona sana sattım” şeklindeki alış-veriş caiz değildir. Fakat eğer önce konuşup taksitle almaya karar verdikten sonra; “bu buzdolabını taksitle elli milyona sana sattım” der ve satıcı da; kabul ederse caiz olur. Çünkü burada artık tek fiyat söz konusudur.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>3-</strong> Saz, kemence, zurna, tanbur, ud, kanun gibi müzik aletlerinin satışı batıldır.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black">Vakıf malı da hiçbir kimsenin olmayıp, satışı caiz değildir.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>4-</strong> Satıcı ve alıcı arasında bir malın satışı yapılıp da, henüz <strong>“hıyar” </strong>yani muhayyerlik süresi bitmemiş veya satış akdi yapılmamakla beraber fiyat üzerinde anlaşmış oldukları bir zamanda; başka bir şahsın müşteri ile görüşüp; “Bu malı, sana daha uygun fiyata veririm” demesi veya satıcı ile görüşüp; “Bu malı, senden daha yüksek fiyatla alırım” demesi ve böylece taraflardan birini caydırmaya çalışması haramdır.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>5- “İhtikar” </strong>(karaborsacılık) yani gıda maddelerini, ihtiyaç duyulduğu bir zamanda satın alıp stok etmek, piyasada darlık meydana getirip mal kıtlığına sebebiyet vermek ve fiyatlar yükselinceye kadar malı piyasaya sürmemek haramdır.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>6-</strong> Üzümü, şarap yapacak kişiye; silahı gayr-ı meşru yerlerde kullanacak kimseye, keresteyi müzik aleti yapacak kişiye satmak haramdır.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>7-</strong> Malın kusur ve ayıplarını saklayıp, müşteriyi kandırmak haramdır ve müşterinin o malı geri verme hakkı saklıdır.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>8-</strong> Elinde hem haram hem de helal mal bulunan kimse ile alış-veriş yapmak mekruhtur.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>9-</strong> Kişinin kurbanının; hiçbir şeyini satması caiz değildir. Fakir olan kimse, kendisine verilen kurban etini satabilir. Zengin ise, satamaz. </span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>Riba </strong>(faiz) <strong>haramdır</strong></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: black">Riba yani faiz; haram olup büyük günahlardandır. Sevgili Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, bir hadis-i şeriflerinde: <strong>“Allah; faiz yiyene, yedirene, katibine ve şahidine lanet etmiştir” </strong>buyurmuştur.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black">Faiz, sadece; altın, gümüş ile buğday, arpa, hurma ve tuz gibi gıda maddelerinde olur. Başka mallarda faiz yoktur.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black">Bu mallardan biri, aynı cins malla değiştirildiğinde, mesela; altın altınla; gümüş gümüşle veya buğday buğdayla değiştirildiğinde, faiz olmaması için şu üç şart aranır:</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>1-</strong> Değiştirilecek her iki malın hazır olması ve peşin olması.</span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>2-</strong> Alıcı ve satıcının her iki malı satış oturumunda kab-zetmeleri yani birbirlerinden teslim almaları.</span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>3-</strong> Altın ve gümüş gibi tartı ile satılan şeylerin ağırlıklarının aynı olması. Buğday, pirinç gibi hacim ölçüsüyle satılan şeylerin hacim ölçülerinin aynı olması ve tane ile satılanlarda sayılarının aynı olması. Bu şartlardan biri yoksa faiz olur.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black">Şayet farklı cinsler değiştiriliyorsa mesela; bir miktar altın bir miktar gümüşle değiştiriliyorsa veya bir miktar buğday bir miktar arpa ile değiştiriliyorsa faiz olmaması için iki şart aranır:</span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>1-</strong> Değiştirilecek her iki malın peşin olması.</span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: black"><strong>2-</strong> Alıcı ve satıcının, her iki malı satış oturumunda kabzetmeleri yani birbirlerinden teslim almaları.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black">Gıda maddeleri; altın veya gümüşle değiştirilecekse, hiçbir şart aranmaz.</span></p><p></p><p style="text-align: left"><span style="color: black">Alacaklıya herhangi bir menfaat sağlayan ödünç vermek de haramdır ve faizdir. Dolayısıyla, mesela bir milyon lirayı ödünç verip yüzbin lira fazlasıyla ödenmesini şart koşmak veya bir gün bana parasız çalışmak şartıyla sana ödünç para veririm, demek şeklindeki ödünç de haramdır ve faizdir.</span></p><p></p><p> </p><p></p><p style="text-align: left"><strong><span style="color: red">Şafii’de cenaze namazı ve defin</span></strong></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left">Ölüm halindeki hastaya, Kelime-i tevhid telkin edilir. Hasta; Kelime-i tevhidi getirince, artık konuşturulmaz ve Kelime-i tevhid telkin edilmez. Ancak kelime-i tevhidi getirdikten sonra bir şey konuşursa, yine telkin edilir. Yanında Ya-sin-i şerif suresinin okunması da menduptur.</p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left">Hasta, ölünce gözleri yumulur, alt çenesi bir bezle -ağzı kapatılarak- başından bağlanır, mafsalları yumuşatılır, elbisesi soyulur, üstüne hafif bir örtü çekilerek bir tarafı başının altına, diğer tarafı ayaklarının altına geçirilir, şişme-mesi için küçük bir demir parçası, karnı üzerine konur.</p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left">Hastanın ölümünden önce veya sonra dövünmek, yaka yırtmak, saç yolmak, yüzü siyaha boyamak gibi hareketler haramdır. </p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left">Hasta ölünce, Müslümanların şu beş vazifeyi yapmaları farz-ı kifayedir:</p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left"><strong>1- Ölüyü yıkamak: </strong>Bu yıkamanın en azı, bütün bedenini, temiz bir su ile bir kere yıkamaktır. Cenaze-, dışardan görülmeyecek kapalı bir yere götürülür, yüksek bir yere, ayakları kıbleye doğru gelecek şekilde sırt üstü yatırılır. Mümkünse baş kısmı biraz yüksekte tutulur.</p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left">Ölüyü, yüzükoyun yatırmak haramdır. Sünnete uygun olarak üç kere yıkandıktan sonra, başından ayağına kadar her tarafına su dökülür.</p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left">Yıkayıcı ve yardımcısının, ölünün avret yerine bakması haramdır. Ölünün yüzünü bir bezle örtmek ve ona abdest aldırmak sünnettir.</p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left">Erkek cenazenin, erkek; kadın cenazenin de kadın tarafından yıkanması gerekir. Ancak kadın, ölen kocasını, erkek de ölen hanımını yıkayabilir. Küçük çocuğun, cinsiyetine bakılmaz; erkekler de kadınlar da yıkayabilir.</p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left">Hamileliğin asgari müddetinden önce yani 6 ayı tamamlamadan düşen çocuğun namazı kılınmayacağı gibi, yıkanmaz da. Ancak düşükte, hayat belirtisi varsa, normal bebek gibi yıkanıp namazı kılınır. Hayat belirtisi yoksa fakat şekillenmişse, namazı kılınmaz, öbür vazifeler yapılır. Şekillenmemiş ise, hiçbir şey gerekmez. Sadece bir beze sarılıp gömülmesi sünnettir. Hamileliğin asgari müddetinden sonra düşürülmüş olan ise, hayat emaresi bulunmasa ve şekillenmemiş olsa dahi, büyük muamelesi görür. Bütün vazifeler yapılır.</p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left"><strong>2- Ölüyü kefenlemek. </strong>Kefenin en azı, ölünün bütün bedenini örtecek bir örtüdür. En mükemmeli ise, erkek için her biri ölünün başından ayağına kadar bütün bedenini örtecek üç örtüdür.</p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left">Kadının en mükemmel kefeni de; bir etek, bir gömlek, bir başörtüsü ve her biri bütün vücudunu örtecek iki örtü olmak üzere beş parçadır. Kefenin beyaz olması sünettir.</p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left"><strong>3- Cenaze namazını kılmak. </strong>Bu namazının 7 farzı vardır, şöyle ki:</p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left"><strong>a)</strong> Niyet etmek. Niyet, <strong>“Hazır olan bu ölü üzerine, dört tekbirli farz-ı kifaye olan cenaze namazını kılmaya niyet ettim” </strong>diye getirilir.</p> <p style="text-align: left"><strong>b)</strong> Kıyam yani ayakta durmak.</p> <p style="text-align: left"><strong>c)</strong> Tekbiret-ül-ihram ile beraber dört tekbir getirmek.</p> <p style="text-align: left"><strong>d)</strong> Birinci tekbirden sonra Fatiha suresini okumak.</p> <p style="text-align: left"><strong>e)</strong> İkinci tekbirden sonra, Peygamber efendimize, şöyle salevat-ı şerife getirmek:</p> <p style="text-align: left"><strong>“Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali muhammedin kema salleyte ala İbrahime ve ala ali İbrahime ve barik ala Muhammedin ve ala ali Muhammedin kema barekte ala ibrahime ve ala Ali İbrahime fil-alemine inneke Hamidun Mecidün.”</strong></p> <p style="text-align: left">Meali:</p> <p style="text-align: left">(Ya Rabbi! Hazret-i Muhammed’e ve O’nun Aline salevat getir, tıpkı Hazret-i İbrahim’e ve O’nun Aline salevat getirdiğin gibi. Yine Hazret-i Muhammed’e ve O’nun Aline bereket ver, tıpkı bütün alemler içinde Hazret-i İbrahime ve Onun Aline bereket verdiğin gibi. Hiç şüphesiz sen, Hamid ve Mecid’sin.)</p> <p style="text-align: left">Sadece: <strong>“Allahümme salli ala Muhammed” </strong>(Ya Rabbi! [Hazret-i] Muhammed’e salat [rahmet] eyle.) de denebilir.</p> <p style="text-align: left"><strong>f)</strong> Üçüncü tekbirden sonra şu duayı okumak:</p> <p style="text-align: left"><strong>“Allahümmag’fir lihayyina ve meyyitina ve şahahidina ve gaibina ve zekerina ve ünsana Allahümme men ahyeytehü minna fe ahyihi alel-islami ve men teveffeytehü minna fe teveffehü alel-imani”</strong></p> <p style="text-align: left">Meali:</p> <p style="text-align: left">(Allahım! Hayatta olanımıza, ölenimize, hazır olanımıza, gaib olanımıza, küçüğümüze, büyüğümüze, erkek olanımıza ve kadın olanımıza mağfiret eyle [günahlarını affeyle!] Allah’ım! Bizden, kendisine hayat verdiğine, İslam</p> <p style="text-align: left">üzere hayat ver; ölüm verdiğine de iman üzere ölüm nasip eyle.)</p> <p style="text-align: left"><strong>“Allahümme inne haza abdüke vebnü abdeyke harece min ravhi’d-dünya ve seatiha ve mahbubuhu ve ehibbaühü fiha ila zulmetil-kabri ve ma</strong> <strong>hüve lakihi kane yeşhedü en lailahe illa ente vahdeke la şerike leke ve enne Muhammeden abdüke ve resulüke ve ente a’lemii bihi minna Allahümme innehü nezele bike ve ente hayrü menzulin bihi ve asbeha fekiren ila rahmetike ve ente ganiyyün an azabihi ve kad ci’nake ragıbine ileyke şüfeae lehü Allahümme in kane muhsinen fezid fi ihsanihi ve in kane müsien fetecavez anhü ve lakkihi birahmetike rıdake ve kihi fitnetel-kabri ve azabehü vefsah lehü fi kabrihi ve cafil-erda an cenbeyhi1 ve lekki-hi bi rahmetikel-emne min azabike hatta teb’asehü aminen ila cennetike bi-rahmetike ya erhamerrahimine.</strong></p> <p style="text-align: left">Meali:</p> <p style="text-align: left">(Allah’ım! Şüphesiz bu, senin kulun ve iki kulunun oğludur. Dünya hayatının rahatlığından ve genişliğinden çıktı. Sevdikleri ve sevenleri [dünyada] kaldı. Kabrin karanlığına geldi. Bu kimse, [dünyada iken;] senden başka, ibadet edilmeye layık bir ilah bulunmadığına ve Muhammed’in senin kulun ve peygamberin olduğuna şehadet ederdi. Şüphesiz sen, onu bizden daha iyi bilirsin. Allah’ım! O, sana geldi. Sen ise, yanına gidilenlerin en hayırlısısın. Şu anda o, senin rahmetine muhtaçtır. Senin ise, onu azab etmeye ihtiyacın yoktur. Senden ümitlenerek onun için şefaat etmeye geldik. Allah’ım! O, iyi ise, iyiliğini artır. Şayet kötü ise, onu affeyle. Ona, rahmetinle rızanı ihsan eyle. Onu, kabrin fitne ve azabından koru. Kabrini geniş eyle, yeri iki yanından uzaklaştır. Onu, emniyet içinde Cennetine göndereceğin zamana kadar, rahmetinle azabından emin eyle, ey merhametlilerin en merhametlisi.)</p> <p style="text-align: left">Ölen kimse, çocuk ise bunun yerine, şu dua okunur:</p> <p style="text-align: left">“<strong>Allahümmag-fir li-hayyina ve meyyitina ve şahitina ve gaibina ve zekerina ve ünsana Allahümme men ahyeytehü minna fe ahyihi alel-islam ve men teveffeyteyü minna fe teveffehü alel-imani”</strong></p> <p style="text-align: left">Meali:</p> <p style="text-align: left">(Allahım! Hayatta olanımıza, ölenimize, hazır olanımıza, gaib olanımıza, küçüğümüze, büyüğümüze, erkek olanımıza ve kadın olanımıza mağfiret eyle (günahlarını affeyle!] Allah’ım! Bizden, kendisine hayat verdiğine, İslam üzere hayat ver; ölüm verdiğine de iman üzere ölüm nasip eyle.)</p> <p style="text-align: left"><strong>“Allahümmec’alhü feraten li ebeveyhi ve sele-fen ve zühran ve izaten va’tibaren ve şefian ve sakkil bihi mevazinehüma ve efrigis-sabre ala kulubihima vela teftinhüma ba’edehü vela tahrimhüma ecrehü.”</strong></p> <p style="text-align: left">Meali:</p> <p style="text-align: left">(Allah’ım! Onu, ebeveynine önce gidip ahiretlerinde hayırları hazırlayıcı kıl, selef ve hazır edilen şey eyle; meviza, ibret ve şefaatçi kıl. Onunla amel terazilerini ağırlaştır ve kalblerine sabır akıt. İkisini, ondan sonra fitneye düşürme ve ikisini, onun sevabından mahrum eyleme.) </p> <p style="text-align: left">Sadece: <strong>“Allahümmagfir lehü” </strong>yani (Ya Rabbi, onun günahlarını bağışla) demekle de farz yerine gelir.</p> <p style="text-align: left"><strong>g)</strong> Dördüncü tekbirden sonra şu duayı okumak: <strong>“Allahümme la tahrimna ecrehu vela teftinna ba’dehu vagfir lena ve lehu.”</strong></p> <p style="text-align: left">Manası:</p> <p style="text-align: left">(Ya Rabbi, bizi onun sevabından mahrum eyleme, ondan sonra bizi fitneye düşürme ve bizi de onu da bağışla!)</p> <p style="text-align: left">Ondan sonra selam verilir.</p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left"><strong>4- Cenazeyi mezarlığa taşımak. </strong>Cenazeye refakat edenlerin, onun önünde ve yakınında yürümeleri, hızlı götürmeleri, ölümü hatırlamaları sünnettir.</p> <p style="text-align: left">Cenazeyi karşılayan kimse şöyle der:</p> <p style="text-align: left"><strong>“Allahü ekber Allahü ekber Allahü ekber haza ma veadenellahü ve resulühü ve sadekallahü ve resulühü Allahümme zidna imanen ve teslimen.”</strong></p> <p style="text-align: left">Meali:</p> <p style="text-align: left">(Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Bu, Allah’ın ve Peygamberinin, bize vadettiği şeydir. Allah ve Peygamberi doğru söylemiştir. Allah’ım! Bizim, imanımızı ve teslimiyetimizi artır!)</p> <p style="text-align: left">Ayrıca şöyle der: <strong>“Sübhanel-hayyillezi la yemutü ebeden” </strong>(Her zaman diri olan ve hiçbir zaman ölmeyen [Allahü teala,] her çeşit kusurdan münezzehtir.)</p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left"><strong>5- Cenazeyi defnetmek. </strong>Cenazenin boyundan biraz uzunca (derin) bir çukur kazılır. Toprak gevşek ise, kazılan çukurun ortasında, ölünün rahat sığabileceği bir yer açılır ve cenaze oraya yerleştirilir, sonra üstü uzun ve geniş taşlar veya kalaslarla kapatılır. Daha sonra toprak atılır. Cenazeyi kabre koyarken:</p> <p style="text-align: left"><strong>“Bismillahi ve ala milleti Resulillahi” </strong>Ya ni (Alla hü tealanın ismiyle ve Resulullah’ın dini üzere,) denir. Ayrıca şöyle söylemek de sünnettir:</p> <p style="text-align: left"><strong>“Allahümmeftah ebvabes-semai li ruhihi ve ekrim nüzülehü ve vassi’ medhalehü ve vassi’ lehü fi kabrihi.”</strong></p> <p style="text-align: left">Meali:</p> <p style="text-align: left">(Allah’ım! Onun ruhu için, semanın kapılarını aç, onun nüzulüne ikramda bulun, girdiği yeri genişlet ve kabrini geniş eyle.)</p> <p style="text-align: left">Ölünün, sağ yanağının altına sert bir toprak parçası koymak sünnettir. Cenazenin, kabirde sağ yanı üzerine, kıbleye karşı yatırılması ise, farzdır.</p> <p style="text-align: left">Defin işi bittikten sonra, telkin verilmesi sünnettir. Telkin şöyle verilir:</p> <p style="text-align: left"><strong>“Ya abdellahi vebne emetillahi üzkür ma harecte aleyhi min dariddünya ve hüve şehadetü en lailahe illellah ve enne Muhammeden resulüllah ve ennel-cennete hakkun ven-nare hakkun vel-ba’se hakkun ve ennes-saate atiyetün la raybe fiha ve ennellahe yeb’asü men fil-kuburi ve enneke radite billahi rabben ve bil-islami dinen ve bi Muhammedin nebiyyen ve resulen ve bil-Kur’ani imamen ve bil-Kabeti kibleten ve bil-mü’minine ihvanen.”</strong></p> <p style="text-align: left">(Ey Allah’ın kulu ve cariyesinin oğlu! Üzerinde dünya evinden çıktığın şeyi hatırla! O şuydu; Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın resulü olduğuna, şüphesiz Cennet ve Ateşin hak olduğuna, şüphesiz tekrar dirilmenin hak olduğuna şüphesiz Kıyamet gününün geleceğine ve bunda hiç şüphe olmadığına ve şüphesiz Allah’ın kabirdekileri baş edeceğine [dirilteceğine] şehadet etmen ve şüphesiz Allah’a rab, İslam’a din, Muhammed’e nebi ve resul, Kuran’a imam, Kabe’ye kıble ve mü’minlere kardeş olarak razı olmandır.)</p></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: left"><strong>Taziye sünnettir</strong></p> <p style="text-align: left">Üç güne kadar, taziye yapmak sünnet-i müekkededir. Taziye definden önce de yapılabilir, sonra da. Ancak definden sonra yapmak evladır. Şayet yakınları çok üzülüyorlarsa, onlara sabırlandırmak (teselli etmek) için, definden önce taziye yapmak evladır. Taziye için şöyle söylenir:</p> <p style="text-align: left"><strong>“E’zamellahü</strong> <strong>ecreke ve ahsene azaeke ve gafere li meyyitike.”</strong></p> <p style="text-align: left">Meali:</p> <p style="text-align: left">(Allah, sevabını çoğaltsın, tesellini güzel yapsın ve ölünü affetsin.)</p></p> <p style="text-align: left"></p> <p style="text-align: left"></p> <p style="text-align: left"></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="teblið, post: 251511, member: 1011058"] [LEFT][B][COLOR=red]Şafii’de alış veriş bilgisi[/COLOR][/B][/LEFT] [LEFT][COLOR=black]Bir Müslümanın, iman ve ibadetler hakkında nasıl bilgi sahibi olması gerekiyorsa, kendisine lazım olan alış-veriş bilgisine de sahip olması gereklidir. Ta ki, haramı öğrenip ondan kaçsın ve helali öğrenip onu alsın.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black]Alış-veriş bilgisi özetle şöyledir:[/COLOR] [COLOR=black][B]1-[/B] Alıcı ve satıcının mükellef yani akıllı ve baliğ olması gerekir. Çocuğun ve delinin yaptığı alış-veriş sahih değildir[B].[/B]Alış-verişte [B]“icab” [/B]ve [B]“kabul” [/B]de lazımdır. Yani satıcının mesela: “Bu takım elbiseyi sana onbeş milyon liraya sattım” demesi ve alıcının da: “Bu takım elbiseyi senden onbeş milyon liraya satın aldım” demesi gibi. Malın, satıcının mülkü olması ve teslim etmeye gücünün yetmesi de gerekir. Dolayısıyla başkasının malını ve havadaki kuşu ve denizdeki balığı satmak caiz değildir.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black][B]2-[/B] Satılan malın [B]“tahir” [/B]yani dinen temiz olması veya yıkamakla temiz olabilir cinsten olması. Bu itibarla hayvan gübresi ve köpek-domuz satmak caiz değildir.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black]Ayrıca satılan şeyin faydalı olması gerekir. Buna göre akrep, böcek veya bir buğday tanesi satmak caiz değildir.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black]Bir de; malın malum yani belli olması gerekir. Belli olmayan bir şeyi satmak caiz değildir. Binaenaleyh; “şu kümeden, sana bir karpuz sattım” veya “bu sürüden sana bir koyun sattım” şeklindeki alış-veriş caiz değildir.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black]Sağılmamış sütü, koyunun üstündeki kesilmemiş yünü, boğazlanmamış hayvanın etini ve daldaki henüz olgunlaşmamış meyveyi satmak caiz değildir.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black]İki fiyatlı alış-veriş de caiz değildir. Mesela “bu buzdolabını peşin kırk, taksitle elli milyona sana sattım” şeklindeki alış-veriş caiz değildir. Fakat eğer önce konuşup taksitle almaya karar verdikten sonra; “bu buzdolabını taksitle elli milyona sana sattım” der ve satıcı da; kabul ederse caiz olur. Çünkü burada artık tek fiyat söz konusudur.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black][B]3-[/B] Saz, kemence, zurna, tanbur, ud, kanun gibi müzik aletlerinin satışı batıldır.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black]Vakıf malı da hiçbir kimsenin olmayıp, satışı caiz değildir.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black][B]4-[/B] Satıcı ve alıcı arasında bir malın satışı yapılıp da, henüz [B]“hıyar” [/B]yani muhayyerlik süresi bitmemiş veya satış akdi yapılmamakla beraber fiyat üzerinde anlaşmış oldukları bir zamanda; başka bir şahsın müşteri ile görüşüp; “Bu malı, sana daha uygun fiyata veririm” demesi veya satıcı ile görüşüp; “Bu malı, senden daha yüksek fiyatla alırım” demesi ve böylece taraflardan birini caydırmaya çalışması haramdır.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black][B]5- “İhtikar” [/B](karaborsacılık) yani gıda maddelerini, ihtiyaç duyulduğu bir zamanda satın alıp stok etmek, piyasada darlık meydana getirip mal kıtlığına sebebiyet vermek ve fiyatlar yükselinceye kadar malı piyasaya sürmemek haramdır.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black][B]6-[/B] Üzümü, şarap yapacak kişiye; silahı gayr-ı meşru yerlerde kullanacak kimseye, keresteyi müzik aleti yapacak kişiye satmak haramdır.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black][B]7-[/B] Malın kusur ve ayıplarını saklayıp, müşteriyi kandırmak haramdır ve müşterinin o malı geri verme hakkı saklıdır.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black][B]8-[/B] Elinde hem haram hem de helal mal bulunan kimse ile alış-veriş yapmak mekruhtur.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black][B]9-[/B] Kişinin kurbanının; hiçbir şeyini satması caiz değildir. Fakir olan kimse, kendisine verilen kurban etini satabilir. Zengin ise, satamaz. [/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black][B]Riba [/B](faiz) [B]haramdır[/B][/COLOR] [COLOR=black]Riba yani faiz; haram olup büyük günahlardandır. Sevgili Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, bir hadis-i şeriflerinde: [B]“Allah; faiz yiyene, yedirene, katibine ve şahidine lanet etmiştir” [/B]buyurmuştur.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black]Faiz, sadece; altın, gümüş ile buğday, arpa, hurma ve tuz gibi gıda maddelerinde olur. Başka mallarda faiz yoktur.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black]Bu mallardan biri, aynı cins malla değiştirildiğinde, mesela; altın altınla; gümüş gümüşle veya buğday buğdayla değiştirildiğinde, faiz olmaması için şu üç şart aranır:[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black][B]1-[/B] Değiştirilecek her iki malın hazır olması ve peşin olması.[/COLOR] [COLOR=black][B]2-[/B] Alıcı ve satıcının her iki malı satış oturumunda kab-zetmeleri yani birbirlerinden teslim almaları.[/COLOR] [COLOR=black][B]3-[/B] Altın ve gümüş gibi tartı ile satılan şeylerin ağırlıklarının aynı olması. Buğday, pirinç gibi hacim ölçüsüyle satılan şeylerin hacim ölçülerinin aynı olması ve tane ile satılanlarda sayılarının aynı olması. Bu şartlardan biri yoksa faiz olur.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black]Şayet farklı cinsler değiştiriliyorsa mesela; bir miktar altın bir miktar gümüşle değiştiriliyorsa veya bir miktar buğday bir miktar arpa ile değiştiriliyorsa faiz olmaması için iki şart aranır:[/COLOR] [COLOR=black][B]1-[/B] Değiştirilecek her iki malın peşin olması.[/COLOR] [COLOR=black][B]2-[/B] Alıcı ve satıcının, her iki malı satış oturumunda kabzetmeleri yani birbirlerinden teslim almaları.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black]Gıda maddeleri; altın veya gümüşle değiştirilecekse, hiçbir şart aranmaz.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][COLOR=black]Alacaklıya herhangi bir menfaat sağlayan ödünç vermek de haramdır ve faizdir. Dolayısıyla, mesela bir milyon lirayı ödünç verip yüzbin lira fazlasıyla ödenmesini şart koşmak veya bir gün bana parasız çalışmak şartıyla sana ödünç para veririm, demek şeklindeki ödünç de haramdır ve faizdir.[/COLOR][/LEFT] [COLOR=black] [/COLOR] [COLOR=black] [/COLOR] [LEFT][B][COLOR=red]Şafii’de cenaze namazı ve defin[/COLOR][/B] [LEFT]Ölüm halindeki hastaya, Kelime-i tevhid telkin edilir. Hasta; Kelime-i tevhidi getirince, artık konuşturulmaz ve Kelime-i tevhid telkin edilmez. Ancak kelime-i tevhidi getirdikten sonra bir şey konuşursa, yine telkin edilir. Yanında Ya-sin-i şerif suresinin okunması da menduptur.[/LEFT] [LEFT]Hasta, ölünce gözleri yumulur, alt çenesi bir bezle -ağzı kapatılarak- başından bağlanır, mafsalları yumuşatılır, elbisesi soyulur, üstüne hafif bir örtü çekilerek bir tarafı başının altına, diğer tarafı ayaklarının altına geçirilir, şişme-mesi için küçük bir demir parçası, karnı üzerine konur.[/LEFT] [LEFT]Hastanın ölümünden önce veya sonra dövünmek, yaka yırtmak, saç yolmak, yüzü siyaha boyamak gibi hareketler haramdır. [/LEFT] [LEFT]Hasta ölünce, Müslümanların şu beş vazifeyi yapmaları farz-ı kifayedir:[/LEFT] [LEFT][B]1- Ölüyü yıkamak: [/B]Bu yıkamanın en azı, bütün bedenini, temiz bir su ile bir kere yıkamaktır. Cenaze-, dışardan görülmeyecek kapalı bir yere götürülür, yüksek bir yere, ayakları kıbleye doğru gelecek şekilde sırt üstü yatırılır. Mümkünse baş kısmı biraz yüksekte tutulur.[/LEFT] [LEFT]Ölüyü, yüzükoyun yatırmak haramdır. Sünnete uygun olarak üç kere yıkandıktan sonra, başından ayağına kadar her tarafına su dökülür.[/LEFT] [LEFT]Yıkayıcı ve yardımcısının, ölünün avret yerine bakması haramdır. Ölünün yüzünü bir bezle örtmek ve ona abdest aldırmak sünnettir.[/LEFT] [LEFT]Erkek cenazenin, erkek; kadın cenazenin de kadın tarafından yıkanması gerekir. Ancak kadın, ölen kocasını, erkek de ölen hanımını yıkayabilir. Küçük çocuğun, cinsiyetine bakılmaz; erkekler de kadınlar da yıkayabilir.[/LEFT] [LEFT]Hamileliğin asgari müddetinden önce yani 6 ayı tamamlamadan düşen çocuğun namazı kılınmayacağı gibi, yıkanmaz da. Ancak düşükte, hayat belirtisi varsa, normal bebek gibi yıkanıp namazı kılınır. Hayat belirtisi yoksa fakat şekillenmişse, namazı kılınmaz, öbür vazifeler yapılır. Şekillenmemiş ise, hiçbir şey gerekmez. Sadece bir beze sarılıp gömülmesi sünnettir. Hamileliğin asgari müddetinden sonra düşürülmüş olan ise, hayat emaresi bulunmasa ve şekillenmemiş olsa dahi, büyük muamelesi görür. Bütün vazifeler yapılır.[/LEFT] [LEFT][B]2- Ölüyü kefenlemek. [/B]Kefenin en azı, ölünün bütün bedenini örtecek bir örtüdür. En mükemmeli ise, erkek için her biri ölünün başından ayağına kadar bütün bedenini örtecek üç örtüdür.[/LEFT] [LEFT]Kadının en mükemmel kefeni de; bir etek, bir gömlek, bir başörtüsü ve her biri bütün vücudunu örtecek iki örtü olmak üzere beş parçadır. Kefenin beyaz olması sünettir.[/LEFT] [LEFT][B]3- Cenaze namazını kılmak. [/B]Bu namazının 7 farzı vardır, şöyle ki:[/LEFT] [LEFT][B]a)[/B] Niyet etmek. Niyet, [B]“Hazır olan bu ölü üzerine, dört tekbirli farz-ı kifaye olan cenaze namazını kılmaya niyet ettim” [/B]diye getirilir. [B]b)[/B] Kıyam yani ayakta durmak. [B]c)[/B] Tekbiret-ül-ihram ile beraber dört tekbir getirmek. [B]d)[/B] Birinci tekbirden sonra Fatiha suresini okumak. [B]e)[/B] İkinci tekbirden sonra, Peygamber efendimize, şöyle salevat-ı şerife getirmek: [B]“Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali muhammedin kema salleyte ala İbrahime ve ala ali İbrahime ve barik ala Muhammedin ve ala ali Muhammedin kema barekte ala ibrahime ve ala Ali İbrahime fil-alemine inneke Hamidun Mecidün.”[/B] Meali: (Ya Rabbi! Hazret-i Muhammed’e ve O’nun Aline salevat getir, tıpkı Hazret-i İbrahim’e ve O’nun Aline salevat getirdiğin gibi. Yine Hazret-i Muhammed’e ve O’nun Aline bereket ver, tıpkı bütün alemler içinde Hazret-i İbrahime ve Onun Aline bereket verdiğin gibi. Hiç şüphesiz sen, Hamid ve Mecid’sin.) Sadece: [B]“Allahümme salli ala Muhammed” [/B](Ya Rabbi! [Hazret-i] Muhammed’e salat [rahmet] eyle.) de denebilir. [B]f)[/B] Üçüncü tekbirden sonra şu duayı okumak: [B]“Allahümmag’fir lihayyina ve meyyitina ve şahahidina ve gaibina ve zekerina ve ünsana Allahümme men ahyeytehü minna fe ahyihi alel-islami ve men teveffeytehü minna fe teveffehü alel-imani”[/B] Meali: (Allahım! Hayatta olanımıza, ölenimize, hazır olanımıza, gaib olanımıza, küçüğümüze, büyüğümüze, erkek olanımıza ve kadın olanımıza mağfiret eyle [günahlarını affeyle!] Allah’ım! Bizden, kendisine hayat verdiğine, İslam üzere hayat ver; ölüm verdiğine de iman üzere ölüm nasip eyle.) [B]“Allahümme inne haza abdüke vebnü abdeyke harece min ravhi’d-dünya ve seatiha ve mahbubuhu ve ehibbaühü fiha ila zulmetil-kabri ve ma[/B] [B]hüve lakihi kane yeşhedü en lailahe illa ente vahdeke la şerike leke ve enne Muhammeden abdüke ve resulüke ve ente a’lemii bihi minna Allahümme innehü nezele bike ve ente hayrü menzulin bihi ve asbeha fekiren ila rahmetike ve ente ganiyyün an azabihi ve kad ci’nake ragıbine ileyke şüfeae lehü Allahümme in kane muhsinen fezid fi ihsanihi ve in kane müsien fetecavez anhü ve lakkihi birahmetike rıdake ve kihi fitnetel-kabri ve azabehü vefsah lehü fi kabrihi ve cafil-erda an cenbeyhi1 ve lekki-hi bi rahmetikel-emne min azabike hatta teb’asehü aminen ila cennetike bi-rahmetike ya erhamerrahimine.[/B] Meali: (Allah’ım! Şüphesiz bu, senin kulun ve iki kulunun oğludur. Dünya hayatının rahatlığından ve genişliğinden çıktı. Sevdikleri ve sevenleri [dünyada] kaldı. Kabrin karanlığına geldi. Bu kimse, [dünyada iken;] senden başka, ibadet edilmeye layık bir ilah bulunmadığına ve Muhammed’in senin kulun ve peygamberin olduğuna şehadet ederdi. Şüphesiz sen, onu bizden daha iyi bilirsin. Allah’ım! O, sana geldi. Sen ise, yanına gidilenlerin en hayırlısısın. Şu anda o, senin rahmetine muhtaçtır. Senin ise, onu azab etmeye ihtiyacın yoktur. Senden ümitlenerek onun için şefaat etmeye geldik. Allah’ım! O, iyi ise, iyiliğini artır. Şayet kötü ise, onu affeyle. Ona, rahmetinle rızanı ihsan eyle. Onu, kabrin fitne ve azabından koru. Kabrini geniş eyle, yeri iki yanından uzaklaştır. Onu, emniyet içinde Cennetine göndereceğin zamana kadar, rahmetinle azabından emin eyle, ey merhametlilerin en merhametlisi.) Ölen kimse, çocuk ise bunun yerine, şu dua okunur: “[B]Allahümmag-fir li-hayyina ve meyyitina ve şahitina ve gaibina ve zekerina ve ünsana Allahümme men ahyeytehü minna fe ahyihi alel-islam ve men teveffeyteyü minna fe teveffehü alel-imani”[/B] Meali: (Allahım! Hayatta olanımıza, ölenimize, hazır olanımıza, gaib olanımıza, küçüğümüze, büyüğümüze, erkek olanımıza ve kadın olanımıza mağfiret eyle (günahlarını affeyle!] Allah’ım! Bizden, kendisine hayat verdiğine, İslam üzere hayat ver; ölüm verdiğine de iman üzere ölüm nasip eyle.) [B]“Allahümmec’alhü feraten li ebeveyhi ve sele-fen ve zühran ve izaten va’tibaren ve şefian ve sakkil bihi mevazinehüma ve efrigis-sabre ala kulubihima vela teftinhüma ba’edehü vela tahrimhüma ecrehü.”[/B] Meali: (Allah’ım! Onu, ebeveynine önce gidip ahiretlerinde hayırları hazırlayıcı kıl, selef ve hazır edilen şey eyle; meviza, ibret ve şefaatçi kıl. Onunla amel terazilerini ağırlaştır ve kalblerine sabır akıt. İkisini, ondan sonra fitneye düşürme ve ikisini, onun sevabından mahrum eyleme.) Sadece: [B]“Allahümmagfir lehü” [/B]yani (Ya Rabbi, onun günahlarını bağışla) demekle de farz yerine gelir. [B]g)[/B] Dördüncü tekbirden sonra şu duayı okumak: [B]“Allahümme la tahrimna ecrehu vela teftinna ba’dehu vagfir lena ve lehu.”[/B] Manası: (Ya Rabbi, bizi onun sevabından mahrum eyleme, ondan sonra bizi fitneye düşürme ve bizi de onu da bağışla!) Ondan sonra selam verilir.[/LEFT] [LEFT][B]4- Cenazeyi mezarlığa taşımak. [/B]Cenazeye refakat edenlerin, onun önünde ve yakınında yürümeleri, hızlı götürmeleri, ölümü hatırlamaları sünnettir. Cenazeyi karşılayan kimse şöyle der: [B]“Allahü ekber Allahü ekber Allahü ekber haza ma veadenellahü ve resulühü ve sadekallahü ve resulühü Allahümme zidna imanen ve teslimen.”[/B] Meali: (Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Bu, Allah’ın ve Peygamberinin, bize vadettiği şeydir. Allah ve Peygamberi doğru söylemiştir. Allah’ım! Bizim, imanımızı ve teslimiyetimizi artır!) Ayrıca şöyle der: [B]“Sübhanel-hayyillezi la yemutü ebeden” [/B](Her zaman diri olan ve hiçbir zaman ölmeyen [Allahü teala,] her çeşit kusurdan münezzehtir.)[/LEFT] [LEFT][B]5- Cenazeyi defnetmek. [/B]Cenazenin boyundan biraz uzunca (derin) bir çukur kazılır. Toprak gevşek ise, kazılan çukurun ortasında, ölünün rahat sığabileceği bir yer açılır ve cenaze oraya yerleştirilir, sonra üstü uzun ve geniş taşlar veya kalaslarla kapatılır. Daha sonra toprak atılır. Cenazeyi kabre koyarken: [B]“Bismillahi ve ala milleti Resulillahi” [/B]Ya ni (Alla hü tealanın ismiyle ve Resulullah’ın dini üzere,) denir. Ayrıca şöyle söylemek de sünnettir: [B]“Allahümmeftah ebvabes-semai li ruhihi ve ekrim nüzülehü ve vassi’ medhalehü ve vassi’ lehü fi kabrihi.”[/B] Meali: (Allah’ım! Onun ruhu için, semanın kapılarını aç, onun nüzulüne ikramda bulun, girdiği yeri genişlet ve kabrini geniş eyle.) Ölünün, sağ yanağının altına sert bir toprak parçası koymak sünnettir. Cenazenin, kabirde sağ yanı üzerine, kıbleye karşı yatırılması ise, farzdır. Defin işi bittikten sonra, telkin verilmesi sünnettir. Telkin şöyle verilir: [B]“Ya abdellahi vebne emetillahi üzkür ma harecte aleyhi min dariddünya ve hüve şehadetü en lailahe illellah ve enne Muhammeden resulüllah ve ennel-cennete hakkun ven-nare hakkun vel-ba’se hakkun ve ennes-saate atiyetün la raybe fiha ve ennellahe yeb’asü men fil-kuburi ve enneke radite billahi rabben ve bil-islami dinen ve bi Muhammedin nebiyyen ve resulen ve bil-Kur’ani imamen ve bil-Kabeti kibleten ve bil-mü’minine ihvanen.”[/B] (Ey Allah’ın kulu ve cariyesinin oğlu! Üzerinde dünya evinden çıktığın şeyi hatırla! O şuydu; Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın resulü olduğuna, şüphesiz Cennet ve Ateşin hak olduğuna, şüphesiz tekrar dirilmenin hak olduğuna şüphesiz Kıyamet gününün geleceğine ve bunda hiç şüphe olmadığına ve şüphesiz Allah’ın kabirdekileri baş edeceğine [dirilteceğine] şehadet etmen ve şüphesiz Allah’a rab, İslam’a din, Muhammed’e nebi ve resul, Kuran’a imam, Kabe’ye kıble ve mü’minlere kardeş olarak razı olmandır.)[/LEFT] [LEFT][B]Taziye sünnettir[/B] Üç güne kadar, taziye yapmak sünnet-i müekkededir. Taziye definden önce de yapılabilir, sonra da. Ancak definden sonra yapmak evladır. Şayet yakınları çok üzülüyorlarsa, onlara sabırlandırmak (teselli etmek) için, definden önce taziye yapmak evladır. Taziye için şöyle söylenir: [B]“E’zamellahü[/B] [B]ecreke ve ahsene azaeke ve gafere li meyyitike.”[/B] Meali: (Allah, sevabını çoğaltsın, tesellini güzel yapsın ve ölünü affetsin.)[/LEFT] [/LEFT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Şafii İlmihali
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst