risalei nurun türkce cevirisi

Sirac

Well-known member
arkadaşlar açıklamalarınızın hepsine saygı duyuyorum. Amacım bu mübarek esere asla ve kat-a hakaret etmek basitleştirmek falan değil sadece anlamak istiyorum ve kafama takılan bir soru var burda bunuda sormadan edemiyorum. Allah'ın kelamı olan Kur-an'ı Kerim'in dahi Türkce acılaması ve tefsirleri varken muazzam zenginlikler ve güzellikler ihtiva eden Risale-i Nur'un daha anlaşılır olması daha güzel olmazmı. Cahilliğim için herkesten çok özür diliyorum ama ben orijinalini cok defalar okuamama rağmen anlama oranım yaklaşık %15-20'lerde siteye eklediğim yazıları okuyunca %100 ünü anladım ve kendimi cok daha fazla dine vermeye başladım.


Bunun izahatı nedir peki..?

Bu ifadeyi biz nette cahil olanlarda görmedik..Varsa izahatı yapsın, bekleriz..
 

Sirac

Well-known member
Risâle-i Nur'un "sırlı lûgat" i..

"Risâle-i Nur'un hocası Risâle-i Nur'dur.

Risâle-i Nur, başkalarından ders almaya ihtiyaç bırakmıyor.

Herkes istidâdı nisbetinde kendi kendine istifâde eder."

Konferans

Bu kısmı okurken, bu anlayışda "-kelimeleri anlamak- ne kadar tesirli?" diye düşünürüz hep..

Birçok yeni okuyan, hep

"okuyorum ama kelimeler çok yabancı anlamıyorum, gene de anlatamadığım bir tadı var bırakamıyorum" der..

Acaba hakîkaten "kelimeleri" anlamıyormuyuz..?

Evet, bu başlıkta hep beraber Risâle-i Nur içinde "derc edilmiş" saklanmış

o gizli lûgatı rast geldikçe paylaşalım, bakalım okurken anlamıyormuşmuyuz..?

Bismillah


"Ve o taalluk, abdin kesbine ve işine yardım edici bir ruh gibi olur. "

Bakınız burada, "kesb" in anlaşılacak hâli devâmında verilmiş..


Buyrun bakalım..
 

Sirac

Well-known member
Mâdem öyledir; kâinatta şu görünen fevkalâde ucuzluk

ve şu göz önündeki hadsiz mebzûliyet, sikke-i Vahdeti güneş gibi gösterir.

22. Söz

"Dünya öyle bir metâ değil ki nizâa değsin."

Çünkü, fâni ve geçici olduğundan kıymetsizdir.

Mektubat


İmanî hizmetinizde kazandığınız ebedî sevablar ve ruhî ve kalbî faziletler ve sevinçler,

şimdiki geçici ve muvakkat gamları ve sıkıntıları hiçe indirir kanaatındayım.

Şualar


Tafsilatını, izahatını, senedli hüccetlerini risalet-i Muhammediyeye (a.s.m.) dair

Zülfıkar, Mucizat-ı Ahmediye (a.s.m.) ve Arabi Hizb-i Nuriye havale edip,

yalnız gayet muhtasar, kısacık üç işaret ile

Arabi Hizb-i Nurinin hülâsasının bir hülâsası ve tesbihatta tekrar ettiğim Kelime-i Tevhid ile...........

On Beşinci Şuâ


 

Sirac

Well-known member
Ortada, bu kıymettar harika-i san’at olan nimetler

Ehad, Samed’in mucize-i kudreti ve hediye i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek fikirdir.

1. Söz
İşte bu iyi adam, girdiği memlekette bir umumî şenlik görüyor:

her tarafta
bir sürur, bir şehrâyin, bir cezbe ve neş’e içinde zikirhaneler...

2. söz

Batnındaki çirkinlikler zahirine aksetmiş olmalı ki, gülmeyi ağlamak, terhisâtı soymak ve talan etmek tevehhüm etmişsin.

2. Söz

Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden yolculardan ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür.

Soldaki yol ise, menfaati olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür.

........
Zahirî bir hiffet, yalancı bir rahatlık görür.
.........

Fakat mânâsında öyle bir rahatlık ve hafiflik var ki, tarif edilmez.

3. Söz

Bir zaman, bir büyük hâkim, iki hizmetkârını, herbirisine yirmi dört altın verip, iki ay uzaklıkta has ve güzel bir çiftliğine ikamet etmek için gönderiyor. Ve onlara emreder ki:
“Şu para ile yol ve bilet masrafı yapınız. Hem oradaki meskeninize lâzım bazı şeyleri mübâyaa ediniz.
Bir günlük mesafede bir istasyon vardır.
.........

Bir kısım ehl-i takvâ berk gibi, bin senelik yolu bir günde keser. Bir kısmı da hayal gibi, elli bin senelik bir mesafeyi bir günde kat’ eder.
........

Zira, bin adamın iştirak ettiği bir piyango kumarına yarı malını vermek akıl kabul ederse halbuki kazanç ihtimali binde birdir sonra yirmi dörtten bir malını, yüzde doksan dokuz ihtimalle kazancı musaddak bir hazine-i ebediyeye vermemek ne kadar hilâf-ı akıl ve hikmet hareket ettiğini, ne kadar akıldan uzak düştüğünü, kendini âkıl zanneden adam anlamaz mı?

4. Söz

Bütün vâridâtı ve menfaati size vereceğim.
.........

Hem idare ve muhâfaza zahmeti ve külfeti başınıza kalacak.
.......

Çünkü hatâsının neticesi olarak hem saadeti ve mülkü gitmiş, hem ceza ve azab çekiyor.
.......

Eğer Mâlik-i Hakikisine satılsa ve Onun hesâbına çalıştırsan, akıl öyle tılsımlı bir anahtar olur ki, şu kâinatta olan nihayetsiz rahmet hazînelerini ve hikmet defînelerini açar.
.......

Ve daha bunlar gibi başka âletleri ve âzâları kıyas etsen anlarsın ki, hakikaten mü'min Cennete lâyıkve kâfir Cehenneme muvâfık bir mahiyet kesb eder.
.......

Ve onların herbiri öyle bir kıymet almalarının sebebi, mü'min, imâniyle Hâlıkının emânetini, Onun nâmına ve izni dairesinde istimâl etmesidir. Ve kâfir, hıyânet edip nefs-i emmâre hesâbına çalıştırmasıdır.
.......

İnsan zayıftır, belâları çok; fakirdir, ihtiyacı pek ziyâde; âcizdir, hayat yükü pek ağır.

6. Söz
 

Sirac

Well-known member
Bediüzzaman Hazretleri, asıl Türkçe olan fakat şimdi Osmanlıca dediğimiz lisanın muhafazasını istemiş ve o kelimeleri bilerek tercih etmiştir.
Risale-i Nur’da Osmanlıca kelime ve tabirlerin muhafaza edilmesinin çok hikmetleri vardır.

Üstad Hazretleri bu kelimelerin öz Türkçelerini bildiği halde değiştirmemiştir.
Nitekim metinlerde bir çok öz Türkçe kelimeler, daha önce geçen Osmanlıca kelimelerin manalarını izah edecek şekilde ardarda veya başka cümlelerde onların yerine kullanıldığı görülmektedir.
Buda Nur’ların anlaşılmasını kolaylaştırmakta ve lügatlara müracaat olmadan dahi olsa Nur’ların anlaşılabileceğini göstermektedir.
Sabredip teenni ile okuyan ve Nur’un derslerine devam edenler bu hakikata şahid olmuşlardır.
Mezkür yerlerin çok sayıda örnekleri vardır.

Misâl olmak üzere. “Sözler” adlı eserden birkaçını zikrediyoruz :


(Parantez içindeki rakamlar, Envar Neşriyatın son baskısındaki sahifeleri gösterir.)

-anahtar (535), miftah (536)

-tahammül edemez ve yüklenemez (537)

-istinad eder. . . . . dayanır (627)

-ince ve dakik (627)

-müstağni ve hiç kimseye ihtiyacı olmayan (628)

-tezyin ettiği gibi süslendirip (654)

-sever, muhabbet eder (620)

-gerek, lazım (621)

-mâhir, usta (623)

-tevkif ve durdurma (624)

-istab’ad. . . . akıldan uzak ve muhal görür (65)

-nihayetsiz, gayr-i mütenahi (552)

-âlem-i ahiret (531), öteki alem (556)

-me’yus, ümitsiz (584)

-umum, bütün (586)

-kanat, cenah(589)

-küreyvat-ı hamra, yuvarlak kırmızı mevcut (592)

-lisaniyle,
diliyle (592)

-beden-i insani (593), insanların bedeni (594)

-şuunat, işler (595)

-zaptetmek, ele geçirmek(596)

-semanın (603), göğün (603)

-yüz, sima(606)

-istiğna-yı mutlak var, hiçbir cihetle ihtiyaç yok (607)

-ekl, kelam ve fikirdir, yani yemek, söylemek ve düşünmektir (608)

-elinde, kabzasında (609)

-gölgesi, zılali (611)

-geniş, vüs’atli (508)

-vahşî, hiç şehir görmemiş (508)

-hâlidir, boştur (508)

-hakir, küçük (508)

-âkil-ün nebat, ot . . . . . yerler (508)

-âkil-üs-semek, balık. . . . . yerler (508)

-nardan, ateşten (508)

-nurdan, ışıktan (508)

alıntı
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Risale-i Nurlar neden sadeleştirilmiyor, herkesin anlayacağı hâle getirilmiyor?



Risale-i Nur'un dilinde, ekseri olarak Allah’ın isimleri ve sıfatları ve Kur'ani tabirler hakim ve galip olduğu için, bunları gayret edip öğrenmek elzemdir. Kısacık dünya hayatını temin için her şeyi öğrenmeye çalışıp çabalamak aklın gereği ise, ebedi hayatın vesikası hükmünde olan dini tabirleri öğrenmek; hem aklın hem de hakikatin gereğidir.

Risale-i Nur'un dili; hem dinimizi öğrenmek açısından, hem de geçmiş kültürümüzü talim açısından bir köprü vazifesi görüyor. Onun için kuşaklar arasında kesinti ve kopukluk olmamak için, ceddimizin dilini öğrenmek ve öğreten eserleri tahrif etmemek gerekir.

Risale-i Nur'a bizim adapte olmamız lazım, yoksa onu kendimize adapte edersek hakikate zulüm olur.

Risale-i Nur manevi ve İlhami bir tefsirdir, kelimelerini ve cümlelerini tam manası ile tercüme etmek ve sadeleştirmek mümkün değildir. Bu yüzden gayret edip orijinal diline aşina olup, orijinal manalarını talim etmeliyiz. Sonuçta sadeleştirme işini de birisi yapacağı için, onun anladığı ile kısıtlı kalacak; halbuki "Said Nursi ne demek istedi" ile "filanca ne dedi" arasında çok azim bir fark vardır.

Risale-i Nur'u talim aşamasında; farklı vasıtalardan faydalanmak güzeldir. Lügat kullanmak veya onu izah eden başka kaynaklardan faydalanmak iyidir. Bazı neşriyatların yaptığı kelime açıklamalı kitaplardan faydalanmak güzeldir.

Bütün araçların ve vasıtaların tek amacı olmalı; o da Risale-i Nur'u anlamaktır. Bu gaye esas alınırsa, araçlardan faydalanmanın bir mahzuru yoktur. Öyle ise sadeleştirme yerine, bu gibi vasıtalardan faydalanarak anlamaya çalışabiliriz.


Yazar: Sorularla Risale
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Üstad’ın hizmetkârı Hüsnü Bayramoğlu’ndan naklen:

“Bir gün Üstadımızın huzuruna, Ankara’dan Atıf Ural’la talebeler geldiler. Üstadımızdan sual ettiler ki, gençlerin Risale-i Nur’u iyi anlamaları için sayfa altlarına kelime anlamlarını, lügatlarını yazsak olur mu diye sordular.
Hz. Üstad, evvelen “olur” dedi, sonra devam ederek; “fakat Risale-i Nur tahkikî, tefekkürî iman dersleri verdiği için o anda sayfanın altına bakması tefekkürî iman derslerinin feyzine ve istifadesine mani olur. Onun için izin vermiyorum” dedi.

Şahitler: M. Sungur, imza; M.N. Güleç, imza
1948-1949’da Afyon hapsinde Ahmed Feyzi Ağabeyin Hazret-i Üstad’a gençler için risalelerin biraz sadeleştirilmesine dair mektubuna, Hazret-i Üstadımızın verdiği cevabın sonunu şöyle bitmektedir:
“Benim tarz-ı ifadem, bu zamanın Türkçesine uygun gelmiyor. Bir parça dikkat ve teenni ister. Belki bunun da bir faydası, bir hikmeti var...» (Emirdağ Lâhikası Elyazma sh:661)
 

bammab

Yeni Üye
aklı selim açıklama yapan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ancak bazı kişiler o kadar ağır ithamlarda bulundular ki nerdeyse kafir olmakla suçluyacaklar, bunların yüzünden severek okuduğum risale-i nurdan soğudum şevkim kırıldı, bu kişileri vicdanlarıyla başbaşa bırakıyor, Allah'a havale ediyorum. Müslüman birleştirici olmalı fanatik değil.
 

Ukbaa

Well-known member
Ve aleyküm selam. Hoşgeldiniz.
Forumda msn adresi ve tlf. no vermek yasaktır.
Bu başlık altında bilgisi olan kardeşler yardımcı olacaktır.
Takip ediniz.
 

imamenes

Yeni Üye
Sayın Sirac kardeşim böyle şiddetli tepki vermen böyle bir duruma cinayet demen senin ne haddine sen nasıl olurda ilimden nasip almaya çalışan insanlara böyle konuşursun arkadaşımızın dediği gibi yüce Allah'ın kelamını bile çeviri yapıyorsak daha iyi anlamak için böyle yüce bir eserinde mutlak daha anlaşılır bir vaziyette bulunmasında sakınca yoktur kaldı ki kim nasıl okursa okusun sonuçta bu kelamlar üstadın dahi değil Rabbinin bir nevi tebliğidir ona verilen akılla yazdığı yazdırdığı bir eserdir herkesin senin gibi düşünmesini beklemen de ayrıca bir kabalıktır hadsizliktir selam ve dua ile Allah'a emanet dostlar...
 
Üst