Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Sadeleştirme Analizi
Risale-i Nur'u tahrif edenlere..
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 405345" data-attributes="member: 27"><p><strong>3. </strong>Üstad,Kur’an’ın üslubunun Allah’ın,insan aklına bir “tenezzülü” olduğunu söyler ve bunun nedenini Kur’an hakikatlerinin anlaşılması için kolaylık sağlanması olarak açıklar. İşte o ifadeleri:<em>“Nasıl ki bir çocukla konuşan,kendisini çocuklaştırır ve çocuklar gibi çat-pat ederek konuşur ki,çocuk anlayabilsin. Avâm-ı nâsın fehimlerine göre ifade edilen Kur’ân-ı Kerimin ince hakikatleri,“ettenezzülâtü’l-ilâhiyyeti ilâ ukûli’l-beşer” ile anılmaktadır. Yani,insanların fehimlerine göre Cenab-ı Hakkın hitâbâtında yaptığı <u>bu tenezzülât-ı İlâhiye,insanların zihinlerini hakaikten tenfir edip kaçırtmamak için İlâhî bir okşamadır.</u> Bunun için,müteşabihat denilen Kur’ân-ı Kerimin üslûpları,hakikatlere geçmek için ve en derin incelikleri görmek için,avâm-ı nâsın gözüne bir dürbün veya numaralı birer gözlüktür.”</em> Allah “tenezzül” buyurup insanın seviyesine göre konuşurken bizdeki burnundan kıl aldırmama durumu ne ile izah edilebilir? İşte bakın yine aynı <span style="color: black">mealde başka bir cümle:<em>“Bütün zamanlarda,bütün insanların maddî ve mânevî ihtiyaçlarını temin için nâzil olan Kur’ân’ın hârikulâde hâiz olduğu câmiiyet ve vüs’atle beraber,tabakat-ı beşerin hissiyatına yaptığı mürâat ve okşamalar,bilhassa en büyük tabakayı teşkil eden avâm-ı nâsın fehmini okşayarak,<u>tevcih-i hitap esnasında yaptığı tenezzülât</u>,Kur’ân’ın kemâl-i belâgatine delil ve bâhir bir burhan olduğu halde,hasta olan nefislerin dalâletine sebep olmuştur. Çünkü,zamanların ihtiyaçları mütehaliftir. İnsanlar fikirce,hisçe,zekâca,gabâvetçe bir değildir. Kur’ân mürşiddir. İrşad umumî oluyor. Bunun için,<u>Kur’ân’ın ifadeleri zamanların ihtiyaçlarına,makamların iktizasına,muhatapların vaziyetlerine göre ayrı ayrı olmuştur.</u>”</em> En son ve değişmez mukaddes Kitab,muhataplarının vaziyetlerini dikkate alırken onun tefsirlerinin de evleviyetle muhatapların seviyelerine uygun biçimlerde sunulması gerekmez mi?</span></p><p></p><p><strong>iftiralar.org dan alıntı..</strong></p><p></p><p></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Şu cümleye söyleyecek söz bulunur bulunmasına da bu kadar körlemesine bir kıyası aklım almıyor. Çok kısa bir soru soralım o halde. Allah cc. Kur'an'la her tabakanın fehmine göre konuşurken aslından tek bir harf kaybetmiş mi ? Var mı böyle birşey ? 1400 sene önceki Kur'anla bugünkü Kur'an arasında tek bir harf farkı gösterin, biz de bunu sadeleştirmeye delil sayalım. </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Orda anlatılmak istenen, Allah madem insanı bu kainatın meyvesi olarak yaratmış, herşeyi direkt ya da dolaylı, insan ve onun amelleri için dizayn etmiş. Cenneti cehennemi insan için yaratmış. Elbette ateşten korunması, rızasına nail olması için onunla konuşacak ve bu konuşma Onun Tur-i Sinada konuştuğu gibi olsa beşer Onu dinlemeye takat getiremeyecekti. Veya sadece havassın anlayacağı şekilde konuşsaydı avamı mes'ul eden birşey olmayacaktı, ya da avam üsluptan sıkılıp ondan kaçacaktı. Bundandırki Kur'an kelamına Üstad tenezzülat-ı ilahiye demiş. Yani insanın anladığı dille ona hitap ediyor. Bu cümleyi bu meseleye delil yapmanız, Risaleleri sadeleştirmemeniz ve buna ehliyetyiniz olmadığını anlamak için yeter hatta artar bile..</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 405345, member: 27"] [B]3. [/B]Üstad,Kur’an’ın üslubunun Allah’ın,insan aklına bir “tenezzülü” olduğunu söyler ve bunun nedenini Kur’an hakikatlerinin anlaşılması için kolaylık sağlanması olarak açıklar. İşte o ifadeleri:[I]“Nasıl ki bir çocukla konuşan,kendisini çocuklaştırır ve çocuklar gibi çat-pat ederek konuşur ki,çocuk anlayabilsin. Avâm-ı nâsın fehimlerine göre ifade edilen Kur’ân-ı Kerimin ince hakikatleri,“ettenezzülâtü’l-ilâhiyyeti ilâ ukûli’l-beşer” ile anılmaktadır. Yani,insanların fehimlerine göre Cenab-ı Hakkın hitâbâtında yaptığı [U]bu tenezzülât-ı İlâhiye,insanların zihinlerini hakaikten tenfir edip kaçırtmamak için İlâhî bir okşamadır.[/U] Bunun için,müteşabihat denilen Kur’ân-ı Kerimin üslûpları,hakikatlere geçmek için ve en derin incelikleri görmek için,avâm-ı nâsın gözüne bir dürbün veya numaralı birer gözlüktür.”[/I] Allah “tenezzül” buyurup insanın seviyesine göre konuşurken bizdeki burnundan kıl aldırmama durumu ne ile izah edilebilir? İşte bakın yine aynı [COLOR=black]mealde başka bir cümle:[I]“Bütün zamanlarda,bütün insanların maddî ve mânevî ihtiyaçlarını temin için nâzil olan Kur’ân’ın hârikulâde hâiz olduğu câmiiyet ve vüs’atle beraber,tabakat-ı beşerin hissiyatına yaptığı mürâat ve okşamalar,bilhassa en büyük tabakayı teşkil eden avâm-ı nâsın fehmini okşayarak,[U]tevcih-i hitap esnasında yaptığı tenezzülât[/U],Kur’ân’ın kemâl-i belâgatine delil ve bâhir bir burhan olduğu halde,hasta olan nefislerin dalâletine sebep olmuştur. Çünkü,zamanların ihtiyaçları mütehaliftir. İnsanlar fikirce,hisçe,zekâca,gabâvetçe bir değildir. Kur’ân mürşiddir. İrşad umumî oluyor. Bunun için,[U]Kur’ân’ın ifadeleri zamanların ihtiyaçlarına,makamların iktizasına,muhatapların vaziyetlerine göre ayrı ayrı olmuştur.[/U]”[/I] En son ve değişmez mukaddes Kitab,muhataplarının vaziyetlerini dikkate alırken onun tefsirlerinin de evleviyetle muhatapların seviyelerine uygun biçimlerde sunulması gerekmez mi?[/COLOR] [B]iftiralar.org dan alıntı..[/B] [FONT=verdana]Şu cümleye söyleyecek söz bulunur bulunmasına da bu kadar körlemesine bir kıyası aklım almıyor. Çok kısa bir soru soralım o halde. Allah cc. Kur'an'la her tabakanın fehmine göre konuşurken aslından tek bir harf kaybetmiş mi ? Var mı böyle birşey ? 1400 sene önceki Kur'anla bugünkü Kur'an arasında tek bir harf farkı gösterin, biz de bunu sadeleştirmeye delil sayalım. Orda anlatılmak istenen, Allah madem insanı bu kainatın meyvesi olarak yaratmış, herşeyi direkt ya da dolaylı, insan ve onun amelleri için dizayn etmiş. Cenneti cehennemi insan için yaratmış. Elbette ateşten korunması, rızasına nail olması için onunla konuşacak ve bu konuşma Onun Tur-i Sinada konuştuğu gibi olsa beşer Onu dinlemeye takat getiremeyecekti. Veya sadece havassın anlayacağı şekilde konuşsaydı avamı mes'ul eden birşey olmayacaktı, ya da avam üsluptan sıkılıp ondan kaçacaktı. Bundandırki Kur'an kelamına Üstad tenezzülat-ı ilahiye demiş. Yani insanın anladığı dille ona hitap ediyor. Bu cümleyi bu meseleye delil yapmanız, Risaleleri sadeleştirmemeniz ve buna ehliyetyiniz olmadığını anlamak için yeter hatta artar bile..[/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Sadeleştirme Analizi
Risale-i Nur'u tahrif edenlere..
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst