Huseyni
Müdavim
2. BÖLÜM
RİSALE-İ NUR’U ANLAMADA RUHÎ VE KALBÎ HÂLETİN RÖLÜ
Yirmi iki düsturu kuşanmak
Risale-i Nur’u okumak ve anlamaya yönelik çabalarda iki nokta önemlidir:
Birisi, bu eserleri okumaya teşvik edici ve ihtiyaç hissettirici hususlardır. Diğeri, risalelerin bir ilim olarak kavranması için izlenecek teknik ve pratik yollardır.
Risale-i Nur’u anlamanın bir yönü ilimle ilgilidir. Buradaki derin meseleleri kavramak elbette önemlidir. Ancak bunu sadece kuru bir bilgi yığını olarak öğrenmek fazla önem taşımıyor. Bu da gerekli şüphesiz; ama bu, işin sadece aklî ve ilmî yönüdür.
Bir de anlama gayretinin ruhu ve kalbi ilgilendiren hâlî yönü var ki, hem girift meselelerin anlaşılıp mânâ cevherlerinin açılmasında, hem de ruh ve kalp üzerinde tesir icra etmesinde büyük ehemmiyet taşımaktadır.
Konunun ikinci veçhesi üzerinde dururken, Üstat Hazretlerinin ilk talebesi ve onun büyük iltifatlarına mazhar olan Hulûsi Yahyagil Ağabeyin bir tavsiyesiyle karşılaştım. Risalelerin en ince ayrıntısına kadar anlaşılmasına büyük ehemmiyet veren bu muhterem zat, şu dört hususu tavsiye ediyormuş:
1. Önce Hücumat-ı Sitte’nin altı desisesini çok iyi anlamak ve onlardan kaçınmak.
2. İhlâsın altı düsturunu anlayıp uygulamak.
3. Dört Hatveyi fıtrî bir yaşayış, bir meleke hâline getirmek.
4. Farzları yapıp kebirelerden kaçmak, sünnete sarılmak ve evrad ü ezkâra devam etmek.
Görünüşte çok kolay ve belki de tümünü uyguladığımızı sandığımız bu dört maddede tam 22 düstur var. Bunlardan sadece birisi olan “günahlardan kaçınma”nın yüzlerce alt maddesi bulunuyor ki başarabilen kimseyi takva mertebesine çıkarıyor. Bir başkası olan “fazları yerine getirmek” maddesinde yığınla alt başlık var. Bunları uygulayanları, abid ve salih makamına terakki ettiriyor.
Bu maddelerin derin mânâlarını Risale-i Nur’un ilgili bahislerine havale ederek, belki günlerce sürecek etraflı bir müzakereyi tavsiye ediyorum. Şimdilik bunları çok özlü bir şekilde ele alalım.
RİSALE-İ NUR’U ANLAMADA RUHÎ VE KALBÎ HÂLETİN RÖLÜ
Yirmi iki düsturu kuşanmak
Risale-i Nur’u okumak ve anlamaya yönelik çabalarda iki nokta önemlidir:
Birisi, bu eserleri okumaya teşvik edici ve ihtiyaç hissettirici hususlardır. Diğeri, risalelerin bir ilim olarak kavranması için izlenecek teknik ve pratik yollardır.
Risale-i Nur’u anlamanın bir yönü ilimle ilgilidir. Buradaki derin meseleleri kavramak elbette önemlidir. Ancak bunu sadece kuru bir bilgi yığını olarak öğrenmek fazla önem taşımıyor. Bu da gerekli şüphesiz; ama bu, işin sadece aklî ve ilmî yönüdür.
Bir de anlama gayretinin ruhu ve kalbi ilgilendiren hâlî yönü var ki, hem girift meselelerin anlaşılıp mânâ cevherlerinin açılmasında, hem de ruh ve kalp üzerinde tesir icra etmesinde büyük ehemmiyet taşımaktadır.
Konunun ikinci veçhesi üzerinde dururken, Üstat Hazretlerinin ilk talebesi ve onun büyük iltifatlarına mazhar olan Hulûsi Yahyagil Ağabeyin bir tavsiyesiyle karşılaştım. Risalelerin en ince ayrıntısına kadar anlaşılmasına büyük ehemmiyet veren bu muhterem zat, şu dört hususu tavsiye ediyormuş:
1. Önce Hücumat-ı Sitte’nin altı desisesini çok iyi anlamak ve onlardan kaçınmak.
2. İhlâsın altı düsturunu anlayıp uygulamak.
3. Dört Hatveyi fıtrî bir yaşayış, bir meleke hâline getirmek.
4. Farzları yapıp kebirelerden kaçmak, sünnete sarılmak ve evrad ü ezkâra devam etmek.
Görünüşte çok kolay ve belki de tümünü uyguladığımızı sandığımız bu dört maddede tam 22 düstur var. Bunlardan sadece birisi olan “günahlardan kaçınma”nın yüzlerce alt maddesi bulunuyor ki başarabilen kimseyi takva mertebesine çıkarıyor. Bir başkası olan “fazları yerine getirmek” maddesinde yığınla alt başlık var. Bunları uygulayanları, abid ve salih makamına terakki ettiriyor.
Bu maddelerin derin mânâlarını Risale-i Nur’un ilgili bahislerine havale ederek, belki günlerce sürecek etraflı bir müzakereyi tavsiye ediyorum. Şimdilik bunları çok özlü bir şekilde ele alalım.