Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Risale-i Nur'a ve Bediüzzaman'a Gelen İtirazlar
Risale-i nur ve son müceddid meselesi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="sarýklý genç" data-source="post: 100910" data-attributes="member: 5985"><p style="text-align: center"><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>[FONT=&quot]RİSALE-İ NUR VE SON MÜCEDDİD MES’ELESİ</strong></span></span>[/FONT]</p> </p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>[FONT=&quot]Bazı çevrelerce Risale-i Nur’a veya Bediüzzaman’a atfen, müceddiddir, değildir veya geçmiş asrın müceddididir gibi iddialar ileri sürülmesi üzerine, mes’eleyi asıl kaynağı Risale-i Nur’dan araştırma ihtiyacı doğmuştur.</strong></span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>[FONT=&quot]İşte bu nokta-i nazardan Bediüzzaman Hz. ve Risale-i Nur’un son müceddidliği mes’elesini bizzarure kitaptan arayacağız ve aramaya başlıyoruz.</strong></span></span>[/FONT]</p><p> <strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Hz. Üstad diyor ki:</span></span>[/FONT]</strong></p><p></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“Risale-i Nur’un yüz bin nüshalarının bâki dilleri susmaz, konuşur. Ve hâlis talebeleri, binler kuvvetli lisanlar ile <strong>o kudsî ve küllî vazife-i Nuriyeyi şimdiye kadar olduğu gibi, inşâallah <u>kıyamete kadar</u> devam ettirecekler</strong>.” (Şualar sh: 377)</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“Evet, dünya ilim ve irfan sahasına Türkiye’den bir güneş doğmuştur. Bu yeni doğan güneş, bin üç yüz yıl evvel âlem-i beşeriyete doğmuş olan güneşin bir in’ikâsıdır ve o manevî güneşin her asırda parlayan lem’alarından birisidir ve <strong>beklenilen <u>son</u> mucize-i manevîsidir</strong>!” (Tarihçe-i Hayat sh: 156)</span></span>[/FONT]</p><p> <strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Mezkur iki parçada siyah yazılı beyanlar, kesindir, te’vil kaldırmaz.</span></span>[/FONT]</strong></p><p></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>[FONT=&quot]“Risale-i Nur, Kur’anın <u>son asırlarda beklenen</u> bir mu’cize-i mânevîsi olarak tulû etmiş.” (Tarihçe-i Hayat sh: 155)</strong></span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“Üstad, Nurların yazılmasına, teksirine çok ehemmiyet verirdi. “<strong>Risale-i Nur, bu asrı ve <u>gelecek asırları tenvir edecek</u> olan bir mucize-i Kur’âniyedir.</strong>”deyip, Nur’a ait hizmeti, zamanın en büyük meselesi olarak kabul eder, bu ehemmiyetle davranırdı.” (Tarihçe-i Hayat sh: 463)</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“Nur Risaleleri, şiddetli ihtiyaç zamanında te’lif edildiğinden, her yazılan risale, gayet şifalı bir tiryak ve ilâç hükmünü taşıyor ve öyle de tesir edip pek çok kimselerin manevî hastalıklarını tedavi ediyor. Risale-i Nuru okuyan her bir kimse; güya o risale kendisi için yazılmış gibi bir hâlet-i ruhiye içinde kalarak büyük bir iştiyak ve şiddetli bir ihtiyaç hissederek mütalâa ediyor. Nihayet <strong>öyle eserler vücuda geliyor ki; bu asır ve <u>gelecek asırların</u> bütün insanlarının imanî, İslâmî, fikrî, ruhî, kalbî, aklî ihtiyaçlarına tam cevab verecek ve kâfi gelecek Kur’anî hakikatlar ihsan ediliyor</strong>.” (Tarihçe-i Hayat sh: 160)</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>[FONT=&quot]Tarihçe-i Hayat eserinde Bediüzzaman Hazretlerine atfen deniliyor ki:</strong></span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“Cenab-ı Hak; Kemâl-i Rahmetiyle bu ferd-i ferîdi, kemalât-ı insaniyenin bütün envaını câmi bir istidadda yaratmış ve bu istidadların da azamî şekilde inkişafını irade etmiş ki; <strong>bu müstesna zatı, İslâmiyet ağacının <u>son asırlara</u> uzanan ve binler dal budak salan Risale-i Nur şahs-ı mânevîsi itibariyle bütün hakaikde “üstad-ı küll” hükmüne getirmiş ve topyekûn İslâmiyet hakikatlarının bir aks-i nurunu ve tecellisini Risale-i Nur şahs-ı mânevîsinde dercederek, ehl-i hakikat ve kemali hayretle baktırmış</strong> ve böylece, Risalet-i Ahmediye ve hakikat-ı Muhammediyenin câmi bir âyinesi olan Risale-i Nur ile Said Nursî, bir Said olarak çürümüş, erimiş; fakat mânen bütün âlem-i İslâm olarak tevellüd etmiş, beka bulmuştur. <strong>Ve tâ <u>kıyamete kadar</u> Risale-i Nur bâki kalacak</strong> ve daima tekemmül edecektir.” (Tarihçe-i Hayat sh: 168)</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>[FONT=&quot]Bediüzzaman Hazretlerinin yüksek şahsiyetini tavsif eden bir yazıda deniliyor ki:</strong></span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“Mezaya-yı âliye ve fezail-i ilmiyesiyle de din-i Muhammedî’nin (A.S.M.) neşrinde ve ispatında bir kemal-i tam halinde rû-nüma olmuş olan <strong>böyle bir zât elbette Seyyid-ül Enbiya Hazretlerinin (A.S.M.) en yüksek iltifatına mazhar ve en âlî himaye ve himmetine naildir</strong>. Ve şüphesiz o Nebiyy-i Akdes’in (A.S.M.) emr u fermanıyla yürüyen ve tasarrufuyla hareket eden ve onun envâr ve hakaikına vâris ve ma’kes olan bir zât-ı kerim-üs sıfattır.</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Envâr-ı Muhammediyeyi (A.S.M.) ve maarif-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ve füyuzat-ı şem’-i İlahîyi en müşa’şa’ bir şekilde parlatması ve <strong><span style="color: #333399">Kur’anî ve hadîsî olan işarat-ı riyaziyenin kendisinde müntehî olması ve hitabat-ı Nebeviyeyi (A.S.M.) ifade eden âyât-ı celilenin riyazî beyanlarının kendi üzerinde toplanması</span> delaletleriyle, o zât hizmet-i imaniye noktasında risaletin bir mir’at-ı mücellası ve şecere-i risaletin bir <u><span style="color: red">son</span></u> meyve-i münevveri ve lisan-ı risaletin irsiyet noktasında <u><span style="color: red">son</span></u> dehan-ı hakikatı ve şem’-i İlahînin hizmet-i imaniye cihetinde bir <u><span style="color: red">son</span></u> hâmil-i zîsaadeti olduğuna şübhe yoktur</strong>.” (Şualar sh: 670)</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“Risale-i Nur’un mümtaz bir hasiyeti, imanın <u><span style="color: red">en son</span></u> ve en küllî istinad noktasını, kuvvetli ve kat’î beyan olduğundan; bu hasiyet Âyet-ül Kübra Risalesi’nde fevkalâde parlak görünüyor. Ve bu acib asırda mübareze-i küfür ve iman, <u><span style="color: red">en son nokta-i istinada</span></u> sirayet ederek ona dayandırıyor......Ehl-i imana hücum eden ehl-i dalalet, -bu asır cemaat zamanı olduğu cihetiyle- cem’iyet ve komitecilik mayesiyle bir şahs-ı manevî ve bir ruh-u habis olmuş, Müslüman âlemindeki vicdan-ı umumî ve kalb-i küllîyi bozuyor. Ve avamın taklidî olan itikadlarını himaye eden İslâmî perde-i ulviyeyi yırtıyor ve hayat-ı imaniyeyi yaşatan, an’ane ile gelen hissiyat-ı mütevâriseyi yandırıyor. her bir müslüman tek başıyla bu dehşetli yangından kurtulmaya me’yusane çabalarken, Risale-i Nur Hızır gibi imdada yetişti. Kâinatı ihata eden <u><span style="color: red">son</span></u> ordusunu <a href="http://www.tevhid.gen.tr/#_ftn1" target="_blank">(*)</a> gösterip ve ondan mukavemetsûz maddî, manevî imdad getirmek hizmetinde hârika bir emirber nefer olarak Âyet-ül Kübra Risalesi’ni İmam-ı Ali (R.A.) keşfen görmüş, ehemmiyetle göstermiş.” (Kastamonu Lahikası sh: 55)</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“Lillahilhamd Risalet-in Nur, bu asrı belki <u>gelen istikbali tenvir edebilir</u> bir mu’cize-i Kur’aniye olduğunu çok tecrübeler ve vakıalar ile körlere de göstermiş. Ona ait medh ü senanız tam yerindedir; fakat bana verdiğinizden, binden birine de kendimi lâyık göremem.” (Kastamonu Lahikası sh: 6)</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>[FONT=&quot]Keza, bu müteaddid parçalardaki siyah yazılmış beyanlar gayet sarih olduğu halde, bu ifadelerde te’vile kaçmak, kişinin şahsî arzusuna bağlı kaldığına delalet eder.</strong></span></span>[/FONT]</p><p> <strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsi tasvir edilirken deniliyor ki:</span></span>[/FONT]</strong></p><p></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“Sen bir şiir-i destanî değilsin. Fakat o kadar fasih ve belig ve edalı ve sadâlı ve nağmeli yazılmış ve bütün harflerin birbirine dayanarak kelime ve kelâmların siyak u sibak, intizam ve insicam ile dizilmiş ve bunlar birbirine o kadar kuvvet ve kudret ve metanet vermiş ki; mensur ve Türkî ibareli olduğun halde, yine <strong>mislin getirilemez. Senin gibi parlak bir eser bir daha kimseye nasib olmaz</strong>...... Senin bürhanlarındaki kuvvet ve kanaat ve asalet ve cezaletin, insanın irade ve ihtiyarını alıp teshir ediyor. Herkesi kendine çekip râm ediyor. Hele <strong>o güzel teşbih ve tabirlerin bir misli, bir daha bulunup söylenemez. Sendeki mukayese ve muhakemelerin, vak’a ve temsillerin bir benzeri ve bir naziri bir daha getirilemez</strong>.” (Konferans sh: 85-86)</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“<u>Risale-i Nur gerek bu asrın, gerekse önümüzdeki asrın</u> beşeriyetini fikir karanlıklarından kurtarıp tenvir ve irşad edecektir.” (Hutbe-i Şamiye sh: 153)</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“Risale-i Nur müellifi muazzez Üstadımız, uzun yıllar boyunca hizmet-i Nuriyenin muhtelif safhalarında talebeleriyle birlikte mâruz bırakıldığı çeşitli hallerde, zaman ve zemine münasip ve o hallere muvafık ders, îkaz ve irşadlarda bulunmuştur. <strong>Risale-i Nur’daki hakaik, nasılki doğrudan doğruya feyz-i Kur’an’dan mülhem hakaik-ı imâniyedir; zaman ve zemine göre değişmez, <u>ebedî hakikatlardır</u></strong>. O kudsî hakaikın ders ve taliminde, neşir ve ilânatında da hizmete taalluk eden irşad, îkaz, teşvik ve tergîbi tazammun eden şu gelecek mes’eleler de herhalde değişmez dersler ve esasattır ki, Nur Talebeleri hayatın ve hizmetin muhtelif saha ve safhalarında onlardan istifade ederler, müşkilatlarını giderirler.” (Hizmet Rehberi sh: 8)</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“Evvelâ:<strong> <u>Bâki bir hakikat</u></strong>, fâni şahsiyetler üstüne bina edilmez. Edilse, hakikata zulümdür. <strong>Her cihetle kemalde ve devamda</strong> bulunan bir vazife, çürümeye ve çürütülmeye maruz ve mübtela şahsiyetlerle bağlanmaz; bağlansa, vazifeye ehemmiyetli zarardır.” (Emirdağ Lahikası-1 sh: 70)</span></span>[/FONT]</p><p> <strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“Aziz, sıddık kardeşlerim!</span></span>[/FONT]</strong></p><p></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>[FONT=&quot]Evvelâ: </strong></span></span><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Nur’un ehemmiyetli ve çok hayırlı bir şakirdi, çokların namına benden sordu ki: Nur’un hâlis ve ehemmiyetli bir kısım şakirdleri, pek musırrane olarak âhirzamanda gelen Âl-i Beyt’in büyük bir mürşidi seni zannediyorlar ve o kadar çekindiğin halde onlar ısrar ediyorlar. Sen de bu kadar musırrane onların fikirlerini kabul etmiyorsun, çekiniyorsun. Elbette onların elinde bir hakikat ve kat’î bir hüccet var ve sen de bir hikmet ve hakikate binaen onlara muvafakat etmiyorsun. Bu ise bir tezaddır, herhalde hallini istiyoruz.[/FONT]</span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Ben de bu zâtın temsil ettiği çok mesaillere cevaben derim ki: O has Nurcuların ellerinde bir hakikat var. Fakat iki cihette bir tabir ve tevil lâzım:</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>[FONT=&quot]Birincisi: </strong></span></span><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Çok defa mektublarımda işaret ettiğim gibi, Mehdi-i Âl-i Resul’ün temsil ettiği <strong><span style="color: navy">kudsî cemaatinin şahs-ı manevîsinin üç vazifesi var. </span></strong>Eğer çabuk kıyamet kopmazsa ve beşer bütün bütün yoldan çıkmazsa, o vazifeleri onun cem’iyeti ve seyyidler cemaati yapacağını rahmet-i İlahiyeden bekliyoruz. Ve onun üç büyük vazifesi olacak:[/FONT]</span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutuyla ve maddiyyun ve tabiiyyun taunu, beşer içine intişar etmesiyle, her şeyden evvel felsefeyi ve maddiyyun fikrini tam susturacak bir tarzda imanı kurtarmaktır. Ehl-i imanı dalaletten muhafaza etmek ve bu vazife hem dünya, hem herşeyi bırakmakla, çok zaman tedkikat ile meşguliyeti iktiza ettiğinden, Hazret-i Mehdi’nin o vazifesini bizzât kendisi görmeğe vakit ve hal müsaade edemez. Çünkü hilafet-i Muhammediye (A.S.M.) cihetindeki saltanatı, onun ile iştigale vakit bırakmıyor. Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife bir cihette görecek. O zât, o taifenin uzun tedkikatı ile yazdıkları eseri kendine hazır bir proğram yapacak, onun ile o birinci vazifeyi tam yapmış olacak. Bu vazifenin istinad ettiği kuvvet ve manevî ordusu, yalnız ihlas ve sadakat ve tesanüd sıfatlarına tam sahip olan bir kısım şakirtlerdir. Ne kadar da az da olsalar, manen bir ordu kadar kuvvetli ve kıymetli sayılırlar...... Şimdi hakikat-ı hal böyle olduğu halde, en birinci vazifesi ve en yüksek mesleği olan imanı kurtarmak ve imanı tahkikî bir surette umuma ders vermek, hattâ avamın da imanını tahkikî yapmak vazifesi ise, manen ve hakikaten hidayet edici, irşad edici manasının tam sarahatini ifade ettiği için, Nur şakirtleri bu vazifeyi tamamıyla Risale-i Nur’da gördüklerinden, ikinci ve üçüncü vazifeler buna nispeten ikinci ve üçüncü derecedir diye, Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsini haklı olarak bir nevi Mehdi telakki ediyorlar.” (Emirdağ Lahikası–1 sh: 265–266)</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“Evet dinin, şeriatın ve Kur’an’ın yüzden ziyade tılsımlarını, muammalarını hall ve keşfeden ve en muannid dinsizleri susturup ilzam eden ve Mi’rac ve haşr-i cismanî gibi sırf akıldan çok uzak zannedilen Kur’an hakikatlarını en mütemerrid ve en muannid feylesoflara ve zındıklara karşı güneş gibi isbat eden ve onların bir kısmını imana getiren Risale-i Nur eczaları, elbette Küre-i Arz ve küre-i havaiyeyi kendi ile alâkadar eder ve <strong><u>bu asrı ve istikbali</u> kendi ile meşgul edecek bir hakikat-ı Kur’aniyedir ve ehl-i iman elinde bir elmas kılıçtır</strong>.” (Emirdağ Lahikası–1 sh: 47)</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]“Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anhü, Kaside-i Ercuze’sinde <img src="http://file:///C:/DOCUME%7E1/zaferk/LOCALS%7E1/Temp/msoclip1/01/clip_image002.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />deyip, bu zamanda tamim edilen ecnebi harflerine bakıp, bu cümledeki harflerin cifrî ve ebcedî rakamlarının bu zamana parmak basmalarıyla vaki’ cereyan-ı küfriyaneye işaret ettiği gibi; hem Ercuze’sinde, hem Ercuze’yi teyid ve takviye eden Kaside-i Celcelutiye’sinde sarahate yakın <span style="color: navy"><img src="http://file:///C:/DOCUME%7E1/zaferk/LOCALS%7E1/Temp/msoclip1/01/clip_image004.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span> fıkrasıyla, o cereyanın karşısında vücudu ziyasıyla anlaşılan ve zulmetin pek şiddetli ve sisli, yakıcı dehşetine karşı sönmeyen ve gittikçe zulmeti yararak dünyayı ziyalandırmaya çalışan Risale-i Nur’a ve müellifine hususî iltifatını <img src="http://file:///C:/DOCUME%7E1/zaferk/LOCALS%7E1/Temp/msoclip1/01/clip_image006.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> deyip, <strong><u>âhirzamana kadar Risale-i Nur’un bedi’ bir surette ışık vermesini ve yanmasını</u> dua ve niyaz eden ve Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın en mühim bir şakirdi ve ulûmunun birinci naşiri olan Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anhü, bidayet-i İslâmda Kur’anın aleyhine açılan çok kapılara karşı mübarek ism-i a’zamı şefi’ tutup kahramanane ve merdane hakaik-i şeriatı ve esas-ı İslâmiyeti muhafazaya çalıştığı gibi, âhirzamanda bütün bütün Kur’ana muhalefet eden zendeka cereyanına karşı, aynı ism-i a’zamı şefi’ ve melce’ ve tahassüngâh ittihaz edip cerhedilmez Kur’anın i’cazından gelen ve hâtem-i mu’cizeyi gösteren Risale-i Nur’un sönmez nuruyla ve susmaz lisanıyla şecaatkârane mukabele ve mukavemet edip, yerin yüzünü yakıp çok çiçekleri kurutan zendeka nârını, ism-i a’zamın kibriyalı, azametli nuruyla ve İsm-i Rahman ve Rahîm’in şefkatli ve re’fetli tecellisinden nebean eden âb-ı hayat ile söndüren; ve yanan yerlerde kuruyan nehir ve bağ çiçeklerine mukabil, dağlarda ve kırlarda sema yağmuru ve rahmetiyle hararete mütehammil ve şiddet-i bürudete dayanıklı çiçekleri yetiştiren Risale-i Nur’u görmesi ve şefkatkârane ve tesellidarane ve kerametkârane bakması, Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anh’ın makam-ı velayetinin iktiza ettiğini hakkalyakîn gösterir.</strong>”(Lem’alar sh: 447)</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Yukarıda Risale-i Nur eserlerinden kısmen nakledilen beyanların neticesi olarak deriz ki: Risale-i Nur’a bağlı olanlar için sarahat üzere bağlayıcı kat’iyetiyle, Risale-i Nur son müceddid ve mehdidir.</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Risale-i Nur’dan nakledilen mezkur parçaların bir kısmı bizzat Bediüzzaman Hz. tarafından yazılmıştır. Diğerleri ise yakın talebelerinin ifadeleri olup hepsi de Hz. Üstad’ın tashih ve tasvibinden geçmiştir.</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Risale-i Nur’da nazara verilen <strong>gelecek zat mes’elesi</strong> ise, yine Risale-i Nur’da sarahat üzere beyan ediliyor ki O zat Risale-i Nur’a bağlı olup Risale-i Nur’u kendine hazır bir proğram yapacak ve ikinci ve üçüncü vazifeleri icra edecektir.</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Bu gibi beyan ve ifadelerin neticesi gösteriyor ki, O gelecek zat, Hz. Üstad’ın ve Risale-i Nur’un derecesinde olması veya geçmesi mezkür nakiller müvacesinde düşünülemez. </span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Keza böyle mesail, itikadî kat’iyeti isteyen mes’elelerden değildir. Ancak şu hususlar unutulmamalıdır ki Risale-i Nur’un hakaik-i imaniyeyi, Kur’an’ın çok ehemmiyetle ve tekraratla nazara verdiği kitab-ı kâinattan isbat etmesi ve isbatındaki harikalığı ve Hz. Üstad’ın beynelminel ifsad cereyanının dehşetli hücumları karşısında tavizsiz mukabele etmesi gibi fiilî vakıalar insafla düşünülürse, Bediüzzaman’ın beklenen son dinî şahsiyet olduğu anlaşılır.</span></span>[/FONT]</p><p> <strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Ek: İfhamnameden</span></span>[/FONT]</strong></p><p></p><p> </p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]29. Mektubun Yedinci Kısmının sonundaki ikinci sualin birinci ve ikinci işaretlerinden birinci İşarette Mehdinin âlemi ıslah etmesinin imkânını, hem Kudret-i İlahiye noktasından, hem esbab dairesi ve Hikmet-i Rabbaniye açısından ispat ettikten sonra, ikinci işarette: <strong>“Hazret-i Mehdinin cem’iyet-i nuraniyesi süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid’atkaranesini tamir edip, sünnet-i seniyyeyi ihya edecek. Yani Âlem-i İslâmiyet’te risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr niyetiyle Şeriat-ı Ahmediyenin tahribine çalışan Süfyan Komitesi Hazret-i Mehdi Cemiyetinin mu’cizekar kılıncıyla öldürülecek ve dağıtılacak…”</strong> </span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Bunun devamında da, Hazret-i İsa’nın (A.S.) yapacağı hizmet ve vazifelerini şerh eylemiştir. </span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>[FONT=&quot]İşte dikkat edilirse; Hazret-i Üstad Onbeşinci Mektupta: “Süfyanın Risalet-i Muhammediyeyi inkar ile Şeriat-ı İslâmiyeyi tahrib etmeya çalışmasına karşı âl-i beyt-i Nebeviyenin silsile-i nuraniyesine bağlanan ehl-i velayet ve ehl-i kemalin başına geçecek âl-i beytten Muhammed mehdi isminde bir zat-ı nuranî o süfyanın şahs-ı manviyesi olan cereyan-ı münafıkaneyi öldürüp dağıtacaktır.” diyor </strong></span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Şeriat-ı İslâmiyenin tahribine çalışan süfyan ve komitesini kim ispat etmiş, ortaya koymuş ve göstermiş ise; ve onun müthiş ve komiteli tahribatını gün yüzüne çıkarmışsa, Kur’anın en keskin elmas kılıçlı bürhanlarıyla din-i İslâmın esasatını ve imanın erkanını delail-i akliye ve hadsiyat-ı vicdaniye ile ispat edip tamir etmiş ise; ahirzamanın sahibi odur. Ve o ise hiç şüphesiz Hazret-i Bediüzzamandan başka kimse değildir ve bu noktada onun eşi ve benzeri âlemde görülmüyor. </span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]Demek beklenen Mehdi-i A’zam mutlaka O dur ve onun teşkil eylediği Risale-i Nur cemiyeti ve cemaatidir ki biiznillah kıyamete kadar devam edecek ve Mehdinin varisleri olarak bütün hizmetleri yerine getireceklerdir inşallah.</span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot]</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot] </span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">[FONT=&quot] </span></span>[/FONT]</p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><a href="http://www.tevhid.gen.tr/#_ftnref1" target="_blank">[FONT=&quot](*)</a></span></span><span style="font-size: 15px"><a href="http://www.tevhid.gen.tr/#_ftnref1" target="_blank">http://www.tevhid.gen.tr/#_ftnref1</a>[FONT=&quot] <span style="color: black">Kâinatı dağıtamayan bir kuvvet onu bozamaz.</span>[/FONT]</span>[/FONT]</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="sarýklý genç, post: 100910, member: 5985"] [CENTER][CENTER][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B][FONT="]RİSALE-İ NUR VE SON MÜCEDDİD MES’ELESİ[/B][/SIZE][/FONT][SIZE=4][B][/B][/SIZE][/FONT][/CENTER][/CENTER] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B][FONT="]Bazı çevrelerce Risale-i Nur’a veya Bediüzzaman’a atfen, müceddiddir, değildir veya geçmiş asrın müceddididir gibi iddialar ileri sürülmesi üzerine, mes’eleyi asıl kaynağı Risale-i Nur’dan araştırma ihtiyacı doğmuştur.[/B][/SIZE][/FONT][SIZE=4][B][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B][FONT="]İşte bu nokta-i nazardan Bediüzzaman Hz. ve Risale-i Nur’un son müceddidliği mes’elesini bizzarure kitaptan arayacağız ve aramaya başlıyoruz.[/B][/SIZE][/FONT][SIZE=4][B][/B][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Hz. Üstad diyor ki:[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“Risale-i Nur’un yüz bin nüshalarının bâki dilleri susmaz, konuşur. Ve hâlis talebeleri, binler kuvvetli lisanlar ile [B]o kudsî ve küllî vazife-i Nuriyeyi şimdiye kadar olduğu gibi, inşâallah [U]kıyamete kadar[/U] devam ettirecekler[/B].” (Şualar sh: 377)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“Evet, dünya ilim ve irfan sahasına Türkiye’den bir güneş doğmuştur. Bu yeni doğan güneş, bin üç yüz yıl evvel âlem-i beşeriyete doğmuş olan güneşin bir in’ikâsıdır ve o manevî güneşin her asırda parlayan lem’alarından birisidir ve [B]beklenilen [U]son[/U] mucize-i manevîsidir[/B]!” (Tarihçe-i Hayat sh: 156)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Mezkur iki parçada siyah yazılı beyanlar, kesindir, te’vil kaldırmaz.[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B][FONT="]“Risale-i Nur, Kur’anın [U]son asırlarda beklenen[/U] bir mu’cize-i mânevîsi olarak tulû etmiş.” (Tarihçe-i Hayat sh: 155)[/B][/SIZE][/FONT][SIZE=4][B][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“Üstad, Nurların yazılmasına, teksirine çok ehemmiyet verirdi. “[B]Risale-i Nur, bu asrı ve [U]gelecek asırları tenvir edecek[/U] olan bir mucize-i Kur’âniyedir.[/B]”deyip, Nur’a ait hizmeti, zamanın en büyük meselesi olarak kabul eder, bu ehemmiyetle davranırdı.” (Tarihçe-i Hayat sh: 463)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“Nur Risaleleri, şiddetli ihtiyaç zamanında te’lif edildiğinden, her yazılan risale, gayet şifalı bir tiryak ve ilâç hükmünü taşıyor ve öyle de tesir edip pek çok kimselerin manevî hastalıklarını tedavi ediyor. Risale-i Nuru okuyan her bir kimse; güya o risale kendisi için yazılmış gibi bir hâlet-i ruhiye içinde kalarak büyük bir iştiyak ve şiddetli bir ihtiyaç hissederek mütalâa ediyor. Nihayet [B]öyle eserler vücuda geliyor ki; bu asır ve [U]gelecek asırların[/U] bütün insanlarının imanî, İslâmî, fikrî, ruhî, kalbî, aklî ihtiyaçlarına tam cevab verecek ve kâfi gelecek Kur’anî hakikatlar ihsan ediliyor[/B].” (Tarihçe-i Hayat sh: 160)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B][FONT="]Tarihçe-i Hayat eserinde Bediüzzaman Hazretlerine atfen deniliyor ki:[/B][/SIZE][/FONT][SIZE=4][B][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“Cenab-ı Hak; Kemâl-i Rahmetiyle bu ferd-i ferîdi, kemalât-ı insaniyenin bütün envaını câmi bir istidadda yaratmış ve bu istidadların da azamî şekilde inkişafını irade etmiş ki; [B]bu müstesna zatı, İslâmiyet ağacının [U]son asırlara[/U] uzanan ve binler dal budak salan Risale-i Nur şahs-ı mânevîsi itibariyle bütün hakaikde “üstad-ı küll” hükmüne getirmiş ve topyekûn İslâmiyet hakikatlarının bir aks-i nurunu ve tecellisini Risale-i Nur şahs-ı mânevîsinde dercederek, ehl-i hakikat ve kemali hayretle baktırmış[/B] ve böylece, Risalet-i Ahmediye ve hakikat-ı Muhammediyenin câmi bir âyinesi olan Risale-i Nur ile Said Nursî, bir Said olarak çürümüş, erimiş; fakat mânen bütün âlem-i İslâm olarak tevellüd etmiş, beka bulmuştur. [B]Ve tâ [U]kıyamete kadar[/U] Risale-i Nur bâki kalacak[/B] ve daima tekemmül edecektir.” (Tarihçe-i Hayat sh: 168)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B][FONT="]Bediüzzaman Hazretlerinin yüksek şahsiyetini tavsif eden bir yazıda deniliyor ki:[/B][/SIZE][/FONT][SIZE=4][B][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“Mezaya-yı âliye ve fezail-i ilmiyesiyle de din-i Muhammedî’nin (A.S.M.) neşrinde ve ispatında bir kemal-i tam halinde rû-nüma olmuş olan [B]böyle bir zât elbette Seyyid-ül Enbiya Hazretlerinin (A.S.M.) en yüksek iltifatına mazhar ve en âlî himaye ve himmetine naildir[/B]. Ve şüphesiz o Nebiyy-i Akdes’in (A.S.M.) emr u fermanıyla yürüyen ve tasarrufuyla hareket eden ve onun envâr ve hakaikına vâris ve ma’kes olan bir zât-ı kerim-üs sıfattır.[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Envâr-ı Muhammediyeyi (A.S.M.) ve maarif-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ve füyuzat-ı şem’-i İlahîyi en müşa’şa’ bir şekilde parlatması ve [B][COLOR=#333399]Kur’anî ve hadîsî olan işarat-ı riyaziyenin kendisinde müntehî olması ve hitabat-ı Nebeviyeyi (A.S.M.) ifade eden âyât-ı celilenin riyazî beyanlarının kendi üzerinde toplanması[/COLOR] delaletleriyle, o zât hizmet-i imaniye noktasında risaletin bir mir’at-ı mücellası ve şecere-i risaletin bir [U][COLOR=red]son[/COLOR][/U] meyve-i münevveri ve lisan-ı risaletin irsiyet noktasında [U][COLOR=red]son[/COLOR][/U] dehan-ı hakikatı ve şem’-i İlahînin hizmet-i imaniye cihetinde bir [U][COLOR=red]son[/COLOR][/U] hâmil-i zîsaadeti olduğuna şübhe yoktur[/B].” (Şualar sh: 670)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“Risale-i Nur’un mümtaz bir hasiyeti, imanın [U][COLOR=red]en son[/COLOR][/U] ve en küllî istinad noktasını, kuvvetli ve kat’î beyan olduğundan; bu hasiyet Âyet-ül Kübra Risalesi’nde fevkalâde parlak görünüyor. Ve bu acib asırda mübareze-i küfür ve iman, [U][COLOR=red]en son nokta-i istinada[/COLOR][/U] sirayet ederek ona dayandırıyor......Ehl-i imana hücum eden ehl-i dalalet, -bu asır cemaat zamanı olduğu cihetiyle- cem’iyet ve komitecilik mayesiyle bir şahs-ı manevî ve bir ruh-u habis olmuş, Müslüman âlemindeki vicdan-ı umumî ve kalb-i küllîyi bozuyor. Ve avamın taklidî olan itikadlarını himaye eden İslâmî perde-i ulviyeyi yırtıyor ve hayat-ı imaniyeyi yaşatan, an’ane ile gelen hissiyat-ı mütevâriseyi yandırıyor. her bir müslüman tek başıyla bu dehşetli yangından kurtulmaya me’yusane çabalarken, Risale-i Nur Hızır gibi imdada yetişti. Kâinatı ihata eden [U][COLOR=red]son[/COLOR][/U] ordusunu [URL="http://www.tevhid.gen.tr/#_ftn1"](*)[/URL] gösterip ve ondan mukavemetsûz maddî, manevî imdad getirmek hizmetinde hârika bir emirber nefer olarak Âyet-ül Kübra Risalesi’ni İmam-ı Ali (R.A.) keşfen görmüş, ehemmiyetle göstermiş.” (Kastamonu Lahikası sh: 55)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“Lillahilhamd Risalet-in Nur, bu asrı belki [U]gelen istikbali tenvir edebilir[/U] bir mu’cize-i Kur’aniye olduğunu çok tecrübeler ve vakıalar ile körlere de göstermiş. Ona ait medh ü senanız tam yerindedir; fakat bana verdiğinizden, binden birine de kendimi lâyık göremem.” (Kastamonu Lahikası sh: 6)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B][FONT="]Keza, bu müteaddid parçalardaki siyah yazılmış beyanlar gayet sarih olduğu halde, bu ifadelerde te’vile kaçmak, kişinin şahsî arzusuna bağlı kaldığına delalet eder.[/B][/SIZE][/FONT][SIZE=4][B][/B][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsi tasvir edilirken deniliyor ki:[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“Sen bir şiir-i destanî değilsin. Fakat o kadar fasih ve belig ve edalı ve sadâlı ve nağmeli yazılmış ve bütün harflerin birbirine dayanarak kelime ve kelâmların siyak u sibak, intizam ve insicam ile dizilmiş ve bunlar birbirine o kadar kuvvet ve kudret ve metanet vermiş ki; mensur ve Türkî ibareli olduğun halde, yine [B]mislin getirilemez. Senin gibi parlak bir eser bir daha kimseye nasib olmaz[/B]...... Senin bürhanlarındaki kuvvet ve kanaat ve asalet ve cezaletin, insanın irade ve ihtiyarını alıp teshir ediyor. Herkesi kendine çekip râm ediyor. Hele [B]o güzel teşbih ve tabirlerin bir misli, bir daha bulunup söylenemez. Sendeki mukayese ve muhakemelerin, vak’a ve temsillerin bir benzeri ve bir naziri bir daha getirilemez[/B].” (Konferans sh: 85-86)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“[U]Risale-i Nur gerek bu asrın, gerekse önümüzdeki asrın[/U] beşeriyetini fikir karanlıklarından kurtarıp tenvir ve irşad edecektir.” (Hutbe-i Şamiye sh: 153)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“Risale-i Nur müellifi muazzez Üstadımız, uzun yıllar boyunca hizmet-i Nuriyenin muhtelif safhalarında talebeleriyle birlikte mâruz bırakıldığı çeşitli hallerde, zaman ve zemine münasip ve o hallere muvafık ders, îkaz ve irşadlarda bulunmuştur. [B]Risale-i Nur’daki hakaik, nasılki doğrudan doğruya feyz-i Kur’an’dan mülhem hakaik-ı imâniyedir; zaman ve zemine göre değişmez, [U]ebedî hakikatlardır[/U][/B]. O kudsî hakaikın ders ve taliminde, neşir ve ilânatında da hizmete taalluk eden irşad, îkaz, teşvik ve tergîbi tazammun eden şu gelecek mes’eleler de herhalde değişmez dersler ve esasattır ki, Nur Talebeleri hayatın ve hizmetin muhtelif saha ve safhalarında onlardan istifade ederler, müşkilatlarını giderirler.” (Hizmet Rehberi sh: 8)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“Evvelâ:[B] [U]Bâki bir hakikat[/U][/B], fâni şahsiyetler üstüne bina edilmez. Edilse, hakikata zulümdür. [B]Her cihetle kemalde ve devamda[/B] bulunan bir vazife, çürümeye ve çürütülmeye maruz ve mübtela şahsiyetlerle bağlanmaz; bağlansa, vazifeye ehemmiyetli zarardır.” (Emirdağ Lahikası-1 sh: 70)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“Aziz, sıddık kardeşlerim![/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B][FONT="]Evvelâ: [/B][/SIZE][/FONT][SIZE=4][B][/B][FONT="]Nur’un ehemmiyetli ve çok hayırlı bir şakirdi, çokların namına benden sordu ki: Nur’un hâlis ve ehemmiyetli bir kısım şakirdleri, pek musırrane olarak âhirzamanda gelen Âl-i Beyt’in büyük bir mürşidi seni zannediyorlar ve o kadar çekindiğin halde onlar ısrar ediyorlar. Sen de bu kadar musırrane onların fikirlerini kabul etmiyorsun, çekiniyorsun. Elbette onların elinde bir hakikat ve kat’î bir hüccet var ve sen de bir hikmet ve hakikate binaen onlara muvafakat etmiyorsun. Bu ise bir tezaddır, herhalde hallini istiyoruz.[/FONT][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Ben de bu zâtın temsil ettiği çok mesaillere cevaben derim ki: O has Nurcuların ellerinde bir hakikat var. Fakat iki cihette bir tabir ve tevil lâzım:[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B][FONT="]Birincisi: [/B][/SIZE][/FONT][SIZE=4][B][/B][FONT="]Çok defa mektublarımda işaret ettiğim gibi, Mehdi-i Âl-i Resul’ün temsil ettiği [B][COLOR=navy]kudsî cemaatinin şahs-ı manevîsinin üç vazifesi var. [/COLOR][/B]Eğer çabuk kıyamet kopmazsa ve beşer bütün bütün yoldan çıkmazsa, o vazifeleri onun cem’iyeti ve seyyidler cemaati yapacağını rahmet-i İlahiyeden bekliyoruz. Ve onun üç büyük vazifesi olacak:[/FONT][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutuyla ve maddiyyun ve tabiiyyun taunu, beşer içine intişar etmesiyle, her şeyden evvel felsefeyi ve maddiyyun fikrini tam susturacak bir tarzda imanı kurtarmaktır. Ehl-i imanı dalaletten muhafaza etmek ve bu vazife hem dünya, hem herşeyi bırakmakla, çok zaman tedkikat ile meşguliyeti iktiza ettiğinden, Hazret-i Mehdi’nin o vazifesini bizzât kendisi görmeğe vakit ve hal müsaade edemez. Çünkü hilafet-i Muhammediye (A.S.M.) cihetindeki saltanatı, onun ile iştigale vakit bırakmıyor. Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife bir cihette görecek. O zât, o taifenin uzun tedkikatı ile yazdıkları eseri kendine hazır bir proğram yapacak, onun ile o birinci vazifeyi tam yapmış olacak. Bu vazifenin istinad ettiği kuvvet ve manevî ordusu, yalnız ihlas ve sadakat ve tesanüd sıfatlarına tam sahip olan bir kısım şakirtlerdir. Ne kadar da az da olsalar, manen bir ordu kadar kuvvetli ve kıymetli sayılırlar...... Şimdi hakikat-ı hal böyle olduğu halde, en birinci vazifesi ve en yüksek mesleği olan imanı kurtarmak ve imanı tahkikî bir surette umuma ders vermek, hattâ avamın da imanını tahkikî yapmak vazifesi ise, manen ve hakikaten hidayet edici, irşad edici manasının tam sarahatini ifade ettiği için, Nur şakirtleri bu vazifeyi tamamıyla Risale-i Nur’da gördüklerinden, ikinci ve üçüncü vazifeler buna nispeten ikinci ve üçüncü derecedir diye, Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsini haklı olarak bir nevi Mehdi telakki ediyorlar.” (Emirdağ Lahikası–1 sh: 265–266)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“Evet dinin, şeriatın ve Kur’an’ın yüzden ziyade tılsımlarını, muammalarını hall ve keşfeden ve en muannid dinsizleri susturup ilzam eden ve Mi’rac ve haşr-i cismanî gibi sırf akıldan çok uzak zannedilen Kur’an hakikatlarını en mütemerrid ve en muannid feylesoflara ve zındıklara karşı güneş gibi isbat eden ve onların bir kısmını imana getiren Risale-i Nur eczaları, elbette Küre-i Arz ve küre-i havaiyeyi kendi ile alâkadar eder ve [B][U]bu asrı ve istikbali[/U] kendi ile meşgul edecek bir hakikat-ı Kur’aniyedir ve ehl-i iman elinde bir elmas kılıçtır[/B].” (Emirdağ Lahikası–1 sh: 47)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]“Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anhü, Kaside-i Ercuze’sinde [IMG]file:///C:/DOCUME%7E1/zaferk/LOCALS%7E1/Temp/msoclip1/01/clip_image002.jpg[/IMG]deyip, bu zamanda tamim edilen ecnebi harflerine bakıp, bu cümledeki harflerin cifrî ve ebcedî rakamlarının bu zamana parmak basmalarıyla vaki’ cereyan-ı küfriyaneye işaret ettiği gibi; hem Ercuze’sinde, hem Ercuze’yi teyid ve takviye eden Kaside-i Celcelutiye’sinde sarahate yakın [COLOR=navy][IMG]file:///C:/DOCUME%7E1/zaferk/LOCALS%7E1/Temp/msoclip1/01/clip_image004.jpg[/IMG][/COLOR][COLOR=navy] [/COLOR]fıkrasıyla, o cereyanın karşısında vücudu ziyasıyla anlaşılan ve zulmetin pek şiddetli ve sisli, yakıcı dehşetine karşı sönmeyen ve gittikçe zulmeti yararak dünyayı ziyalandırmaya çalışan Risale-i Nur’a ve müellifine hususî iltifatını [IMG]file:///C:/DOCUME%7E1/zaferk/LOCALS%7E1/Temp/msoclip1/01/clip_image006.jpg[/IMG][COLOR=navy] [/COLOR]deyip, [B][U]âhirzamana kadar Risale-i Nur’un bedi’ bir surette ışık vermesini ve yanmasını[/U] dua ve niyaz eden ve Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın en mühim bir şakirdi ve ulûmunun birinci naşiri olan Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anhü, bidayet-i İslâmda Kur’anın aleyhine açılan çok kapılara karşı mübarek ism-i a’zamı şefi’ tutup kahramanane ve merdane hakaik-i şeriatı ve esas-ı İslâmiyeti muhafazaya çalıştığı gibi, âhirzamanda bütün bütün Kur’ana muhalefet eden zendeka cereyanına karşı, aynı ism-i a’zamı şefi’ ve melce’ ve tahassüngâh ittihaz edip cerhedilmez Kur’anın i’cazından gelen ve hâtem-i mu’cizeyi gösteren Risale-i Nur’un sönmez nuruyla ve susmaz lisanıyla şecaatkârane mukabele ve mukavemet edip, yerin yüzünü yakıp çok çiçekleri kurutan zendeka nârını, ism-i a’zamın kibriyalı, azametli nuruyla ve İsm-i Rahman ve Rahîm’in şefkatli ve re’fetli tecellisinden nebean eden âb-ı hayat ile söndüren; ve yanan yerlerde kuruyan nehir ve bağ çiçeklerine mukabil, dağlarda ve kırlarda sema yağmuru ve rahmetiyle hararete mütehammil ve şiddet-i bürudete dayanıklı çiçekleri yetiştiren Risale-i Nur’u görmesi ve şefkatkârane ve tesellidarane ve kerametkârane bakması, Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anh’ın makam-ı velayetinin iktiza ettiğini hakkalyakîn gösterir.[/B]”(Lem’alar sh: 447)[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Yukarıda Risale-i Nur eserlerinden kısmen nakledilen beyanların neticesi olarak deriz ki: Risale-i Nur’a bağlı olanlar için sarahat üzere bağlayıcı kat’iyetiyle, Risale-i Nur son müceddid ve mehdidir.[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Risale-i Nur’dan nakledilen mezkur parçaların bir kısmı bizzat Bediüzzaman Hz. tarafından yazılmıştır. Diğerleri ise yakın talebelerinin ifadeleri olup hepsi de Hz. Üstad’ın tashih ve tasvibinden geçmiştir.[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Risale-i Nur’da nazara verilen [B]gelecek zat mes’elesi[/B] ise, yine Risale-i Nur’da sarahat üzere beyan ediliyor ki O zat Risale-i Nur’a bağlı olup Risale-i Nur’u kendine hazır bir proğram yapacak ve ikinci ve üçüncü vazifeleri icra edecektir.[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Bu gibi beyan ve ifadelerin neticesi gösteriyor ki, O gelecek zat, Hz. Üstad’ın ve Risale-i Nur’un derecesinde olması veya geçmesi mezkür nakiller müvacesinde düşünülemez. [/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Keza böyle mesail, itikadî kat’iyeti isteyen mes’elelerden değildir. Ancak şu hususlar unutulmamalıdır ki Risale-i Nur’un hakaik-i imaniyeyi, Kur’an’ın çok ehemmiyetle ve tekraratla nazara verdiği kitab-ı kâinattan isbat etmesi ve isbatındaki harikalığı ve Hz. Üstad’ın beynelminel ifsad cereyanının dehşetli hücumları karşısında tavizsiz mukabele etmesi gibi fiilî vakıalar insafla düşünülürse, Bediüzzaman’ın beklenen son dinî şahsiyet olduğu anlaşılır.[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Ek: İfhamnameden[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4] [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]29. Mektubun Yedinci Kısmının sonundaki ikinci sualin birinci ve ikinci işaretlerinden birinci İşarette Mehdinin âlemi ıslah etmesinin imkânını, hem Kudret-i İlahiye noktasından, hem esbab dairesi ve Hikmet-i Rabbaniye açısından ispat ettikten sonra, ikinci işarette: [B]“Hazret-i Mehdinin cem’iyet-i nuraniyesi süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid’atkaranesini tamir edip, sünnet-i seniyyeyi ihya edecek. Yani Âlem-i İslâmiyet’te risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr niyetiyle Şeriat-ı Ahmediyenin tahribine çalışan Süfyan Komitesi Hazret-i Mehdi Cemiyetinin mu’cizekar kılıncıyla öldürülecek ve dağıtılacak…”[/B] [/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Bunun devamında da, Hazret-i İsa’nın (A.S.) yapacağı hizmet ve vazifelerini şerh eylemiştir. [/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B][FONT="]İşte dikkat edilirse; Hazret-i Üstad Onbeşinci Mektupta: “Süfyanın Risalet-i Muhammediyeyi inkar ile Şeriat-ı İslâmiyeyi tahrib etmeya çalışmasına karşı âl-i beyt-i Nebeviyenin silsile-i nuraniyesine bağlanan ehl-i velayet ve ehl-i kemalin başına geçecek âl-i beytten Muhammed mehdi isminde bir zat-ı nuranî o süfyanın şahs-ı manviyesi olan cereyan-ı münafıkaneyi öldürüp dağıtacaktır.” diyor [/B][/SIZE][/FONT][SIZE=4][B][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Şeriat-ı İslâmiyenin tahribine çalışan süfyan ve komitesini kim ispat etmiş, ortaya koymuş ve göstermiş ise; ve onun müthiş ve komiteli tahribatını gün yüzüne çıkarmışsa, Kur’anın en keskin elmas kılıçlı bürhanlarıyla din-i İslâmın esasatını ve imanın erkanını delail-i akliye ve hadsiyat-ı vicdaniye ile ispat edip tamir etmiş ise; ahirzamanın sahibi odur. Ve o ise hiç şüphesiz Hazret-i Bediüzzamandan başka kimse değildir ve bu noktada onun eşi ve benzeri âlemde görülmüyor. [/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="]Demek beklenen Mehdi-i A’zam mutlaka O dur ve onun teşkil eylediği Risale-i Nur cemiyeti ve cemaatidir ki biiznillah kıyamete kadar devam edecek ve Mehdinin varisleri olarak bütün hizmetleri yerine getireceklerdir inşallah.[/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="] [/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="] [/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][FONT="] [/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4] [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][URL="http://www.tevhid.gen.tr/#_ftnref1"][FONT="](*)[/URL][/SIZE][/FONT][SIZE=4][URL="http://www.tevhid.gen.tr/#_ftnref1"][/URL][FONT="] [COLOR=black]Kâinatı dağıtamayan bir kuvvet onu bozamaz.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Risale-i Nur'a ve Bediüzzaman'a Gelen İtirazlar
Risale-i nur ve son müceddid meselesi
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst