Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Soru Cevap
Risale-i Nur Soru Cevap 9 : Birinci Lem'a
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="faris" data-source="post: 282608" data-attributes="member: 1006387"><p><strong>Cevap: Risale Soru Cevap 9 : Birinci Lem'a</strong></p><p></p><p>[DIKKAT]<span style="color: #ff0000"><strong>Soru 10: </strong></span><span style="color: #000000">"</span><strong>Ve bizim için istikbali, âhiretin icadıyla ışıklandıracak"</strong> bu sözü nasıl anlamalıyız açıklar mısınız?[/DIKKAT]</p><p></p><p>Çünkü biz insanlar ebede muhtacız cehennemde dahi olsa ebedi bir hayatı arzuluyoruz, istiyoruz.. Eğer bu hayatımızdan sonra yok olacaksak o zaman bu çaba bu gayret bu telaş niye der ve karanlık içinde boğuluruz. Şöyle bir misal verecek olursak, çoğumuz bu dünyada yalnız kalmamak için yuva kuruyor ve yarınımız için evladlar yetiştiriyoruz. Amacımızdan biri de o evlatlarımızın bizler yaşlandığımızda bize sahip çıkması için değil midir? Eğer emin olsak o evladlar bize sahip çıkmayacak o zaman ne o evladları isteriz nede evleniriz ümidsizlik içinde yaşlandığımızda bize ne olacak zelil olup muhtac olacağız diyeceğiz hatta bu dünyadan dahi vazgececeğiz. İşte Rabbimiz bizim kalbimizden geçenleri ve bizim ihtiyaçlarımızı bizden daha iyi bilmekte olduğu katidir. Madem öyledir öyle ise bizim için yarınımızı aydınlatmak ve bizi ümidsizlikten kurtarmak için ahiret olmasa dahi ahireti icad edecek içine de kalbimize göre cenneti ve cehennemi yaratacağını Sözler eserinde Onuncu Sözde okuyoruz. Tafsilatını isteyenler o risaleyi okuyabilirler..</p><p></p><p>[DIKKAT]<span style="color: #ff0000"><strong>Soru 11: </strong></span><span style="color: #3E3E3E">Ustad Bediüzzaman bu Lem'a da o münacatın sırrıyla ifadesini tekraren kullanıyor. O münacatın sırrıyla derken ne demek istiyor?</span>[/DIKKAT]</p><p></p><p>Çünkü Hz. Yunus a.s. kalbi olarak içinde bulunduğu halden ancak ve ancak Allah'a iltica ile ve yine ancak o hale nasıl necat vereceğini ifade edecek bir dua da bulunduğundan Ustadımız Hazreti Bediüzzaman o münacatın sırrıyla ifadesini sık sık kullanarak bizlerinde her akşam namazından sonra bu münacatı yapmamızı Ustadımız Bediüzzaman hadisi şerifin işaretiyle bizlere tembih ediyor.</p><p></p><p>[BILGI]BÖLÜM: 82 YUNUS (A.S.)’IN BALIĞIN KARNINDAKI DUÂSI NASILDIR?</p><p></p><p><strong><em>3505-</em></strong> Sa’d b. ebî Vakkâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yunus’un balığın karnında iken yaptığı duâ olan: <strong>“Senden başka gerçek ilah yoktur. Sınırsız kudret ve yüceliğinle sen, her şeyin üstündesin doğrusu ben yapılması gerekeni yapmamak suretiyle kendime haksızlık edenlerdenim.” </strong>(Enbiya: 87) Bu duâyı herhangi konuda yaparsa Allah onun duâsını mutlaka kabul eder.” (Müsned: 1383) (Tirmizi - Dua Bölümü)[/BILGI]</p><p></p><p>[DIKKAT]<span style="color: #ff0000"><strong>Soru 12: </strong></span><span style="color: #3E3E3E">O münacat nedir ve bize bakan yönleri nelerdir?</span>[/DIKKAT]</p><p></p><p></p><p>Biz dahi o münâcâtın sırrıyla <span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 22px">لاَۤ اِلٰهَ اِلاَّ اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنِّى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ</span></span> (La ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minezzalimin) demeliyiz. <span style="font-size: 22px"><span style="font-family: 'times new roman'">لاَۤ اِلٰهَ الاَّ اَنْتَ</span></span> (La ilahe illa ente) cümlesiyle istikbalimize, 17 <span style="font-size: 22px">سُبْحَانَكَ</span> (Subhaneke) kelimesiyle dünyamıza, <span style="font-size: 22px">اِنِّى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ</span> (inni kuntu minezzalimin) fıkrasıyla nefsimize nazar-ı merhametini celb etmeliyiz.</p><p></p><p></p><p>Birinci cümleden tevhide işaret vardır. Yani hem mazi ve hem de müstakbelin sahibi Allah'tır. Bu günümü yaratan ve yaşatan Allah elbette ki, istikbalde de beni yalnız bırakmayacaktır, mesajı verilmektedir.</p><p></p><p>İkinci cümle ile, eksikten ve kusurdan münezzeh olan bir Allah, Dünyanın da eksik ve kusurundan da münezzehtir. Her ne kadar dünyada sıkıntılar ve insafsız esbab varsa da, bütün bunlardan münezzeh olan Allah'ın varlığı bir teselli kaynağı oluyor ve yüzümüzü oraya çevirmeye davet ediyor.</p><p></p><p>Üçüncü cümle ise gayet açıktır; nefis daima kötülüğü ve yanlışı telkin ederek bizi zarara sokmaya çalışır. Dolayısı ile onunun şerrinden de ancak Allah bizleri muhafaza edecektir.</p><p></p><p></p><p>[DIKKAT]<span style="color: #ff0000"><strong>Soru 13: </strong></span><span style="color: #3E3E3E">Bu Lem'a daki "</span><strong>nur-u iman" ın neticeleri nelerdir?</strong>[/DIKKAT]</p><p></p><p>Tâ ki, nur-u iman ile ve Kur’ân’ın mehtabıyla istikbalimiz tenevvür etsin ve o gecemizin dehşet ve vahşeti, ünsiyet ve tenezzühe inkılâp etsin. Ve mütemadiyen mevt ve hayatın değişmesiyle seneler ve karnlar emvâcı üstünde hadsiz cenazeler binip ademe atılan dünyamız ve zeminimizde, Kur’ân-ı Hakîmin tezgâhında yapılan bir sefine-i mâneviye hükmüne geçen hakikat-i İslâmiyet içine girip, selâmetle o denizin üstünde gezip, tâ sahil-i selâmete çıkarak hayatımızın vazifesi bitsin. O denizin fırtınaları ve zelzeleleri, sinema perdeleri gibi tenezzühün manzaralarını tazelendirmekle, vahşet ve dehşet yerine, nazar-ı ibret ve tefekkürü keyiflendirerek okşayıp ışıklandırsın. Hem o sırr-ı Kur’ân’la, o terbiye-i Furkaniye ile, nefsimiz bize binmeyecek, merkûbumuz olup, bizi ona bindirip, hayat-ı ebediyemizin kazanmasına kuvvetli bir vasıtamız olsun.</p><p></p><p>[DIKKAT]<span style="color: #ff0000"><strong>Soru 14:</strong></span><span style="color: #000000"> İnsan nelerden mütellim olur ve nelerden korkar ve neyi sever? İnsan bu hissiyatlarını nasıl tatmin eder?</span>[/DIKKAT]</p><p></p><p></p><p>Madem insan, mahiyetinin câmiiyeti itibarıyla, sıtmadan müteellim olduğu gibi, arzın zelzele ve ihtizâzâtından ve kâinatın kıyamet hengâmında zelzele-i kübrâsından müteellim oluyor. Ve nasıl ki hurdebinî bir mikroptan korkar, ecrâm-ı ulviyeden zuhur eden kuyruklu yıldızdan dahi korkar. Hem nasıl ki hanesini sever, koca dünyayı da öyle sever. Hem nasıl ki küçük bahçesini sever; öyle de, hadsiz ebedî Cenneti dahi müştakane sever. Elbette, böyle bir insanın Mâbudu, Rabbi, melcei, halâskârı, maksudu öyle bir Zat olabilir ki, umum kâinat Onun kabza-i tasarrufunda, zerrat ve seyyârat dahi taht-ı emrindedir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="faris, post: 282608, member: 1006387"] [b]Cevap: Risale Soru Cevap 9 : Birinci Lem'a[/b] [DIKKAT][COLOR=#ff0000][B]Soru 10: [/B][/COLOR][COLOR=#000000]"[/COLOR][B]Ve bizim için istikbali, âhiretin icadıyla ışıklandıracak"[/B] bu sözü nasıl anlamalıyız açıklar mısınız?[/DIKKAT] Çünkü biz insanlar ebede muhtacız cehennemde dahi olsa ebedi bir hayatı arzuluyoruz, istiyoruz.. Eğer bu hayatımızdan sonra yok olacaksak o zaman bu çaba bu gayret bu telaş niye der ve karanlık içinde boğuluruz. Şöyle bir misal verecek olursak, çoğumuz bu dünyada yalnız kalmamak için yuva kuruyor ve yarınımız için evladlar yetiştiriyoruz. Amacımızdan biri de o evlatlarımızın bizler yaşlandığımızda bize sahip çıkması için değil midir? Eğer emin olsak o evladlar bize sahip çıkmayacak o zaman ne o evladları isteriz nede evleniriz ümidsizlik içinde yaşlandığımızda bize ne olacak zelil olup muhtac olacağız diyeceğiz hatta bu dünyadan dahi vazgececeğiz. İşte Rabbimiz bizim kalbimizden geçenleri ve bizim ihtiyaçlarımızı bizden daha iyi bilmekte olduğu katidir. Madem öyledir öyle ise bizim için yarınımızı aydınlatmak ve bizi ümidsizlikten kurtarmak için ahiret olmasa dahi ahireti icad edecek içine de kalbimize göre cenneti ve cehennemi yaratacağını Sözler eserinde Onuncu Sözde okuyoruz. Tafsilatını isteyenler o risaleyi okuyabilirler.. [DIKKAT][COLOR=#ff0000][B]Soru 11: [/B][/COLOR][COLOR=#3E3E3E]Ustad Bediüzzaman bu Lem'a da o münacatın sırrıyla ifadesini tekraren kullanıyor. O münacatın sırrıyla derken ne demek istiyor?[/COLOR][/DIKKAT] Çünkü Hz. Yunus a.s. kalbi olarak içinde bulunduğu halden ancak ve ancak Allah'a iltica ile ve yine ancak o hale nasıl necat vereceğini ifade edecek bir dua da bulunduğundan Ustadımız Hazreti Bediüzzaman o münacatın sırrıyla ifadesini sık sık kullanarak bizlerinde her akşam namazından sonra bu münacatı yapmamızı Ustadımız Bediüzzaman hadisi şerifin işaretiyle bizlere tembih ediyor. [BILGI]BÖLÜM: 82 YUNUS (A.S.)’IN BALIĞIN KARNINDAKI DUÂSI NASILDIR? [B][I]3505-[/I][/B] Sa’d b. ebî Vakkâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yunus’un balığın karnında iken yaptığı duâ olan: [B]“Senden başka gerçek ilah yoktur. Sınırsız kudret ve yüceliğinle sen, her şeyin üstündesin doğrusu ben yapılması gerekeni yapmamak suretiyle kendime haksızlık edenlerdenim.” [/B](Enbiya: 87) Bu duâyı herhangi konuda yaparsa Allah onun duâsını mutlaka kabul eder.” (Müsned: 1383) (Tirmizi - Dua Bölümü)[/BILGI] [DIKKAT][COLOR=#ff0000][B]Soru 12: [/B][/COLOR][COLOR=#3E3E3E]O münacat nedir ve bize bakan yönleri nelerdir?[/COLOR][/DIKKAT] Biz dahi o münâcâtın sırrıyla [FONT=times new roman][SIZE=6]لاَۤ اِلٰهَ اِلاَّ اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنِّى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ[/SIZE][/FONT] (La ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minezzalimin) demeliyiz. [SIZE=6][FONT=times new roman]لاَۤ اِلٰهَ الاَّ اَنْتَ[/FONT][/SIZE] (La ilahe illa ente) cümlesiyle istikbalimize, 17 [SIZE=6]سُبْحَانَكَ[/SIZE] (Subhaneke) kelimesiyle dünyamıza, [SIZE=6]اِنِّى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ[/SIZE] (inni kuntu minezzalimin) fıkrasıyla nefsimize nazar-ı merhametini celb etmeliyiz. Birinci cümleden tevhide işaret vardır. Yani hem mazi ve hem de müstakbelin sahibi Allah'tır. Bu günümü yaratan ve yaşatan Allah elbette ki, istikbalde de beni yalnız bırakmayacaktır, mesajı verilmektedir. İkinci cümle ile, eksikten ve kusurdan münezzeh olan bir Allah, Dünyanın da eksik ve kusurundan da münezzehtir. Her ne kadar dünyada sıkıntılar ve insafsız esbab varsa da, bütün bunlardan münezzeh olan Allah'ın varlığı bir teselli kaynağı oluyor ve yüzümüzü oraya çevirmeye davet ediyor. Üçüncü cümle ise gayet açıktır; nefis daima kötülüğü ve yanlışı telkin ederek bizi zarara sokmaya çalışır. Dolayısı ile onunun şerrinden de ancak Allah bizleri muhafaza edecektir. [DIKKAT][COLOR=#ff0000][B]Soru 13: [/B][/COLOR][COLOR=#3E3E3E]Bu Lem'a daki "[/COLOR][B]nur-u iman" ın neticeleri nelerdir?[/B][/DIKKAT] Tâ ki, nur-u iman ile ve Kur’ân’ın mehtabıyla istikbalimiz tenevvür etsin ve o gecemizin dehşet ve vahşeti, ünsiyet ve tenezzühe inkılâp etsin. Ve mütemadiyen mevt ve hayatın değişmesiyle seneler ve karnlar emvâcı üstünde hadsiz cenazeler binip ademe atılan dünyamız ve zeminimizde, Kur’ân-ı Hakîmin tezgâhında yapılan bir sefine-i mâneviye hükmüne geçen hakikat-i İslâmiyet içine girip, selâmetle o denizin üstünde gezip, tâ sahil-i selâmete çıkarak hayatımızın vazifesi bitsin. O denizin fırtınaları ve zelzeleleri, sinema perdeleri gibi tenezzühün manzaralarını tazelendirmekle, vahşet ve dehşet yerine, nazar-ı ibret ve tefekkürü keyiflendirerek okşayıp ışıklandırsın. Hem o sırr-ı Kur’ân’la, o terbiye-i Furkaniye ile, nefsimiz bize binmeyecek, merkûbumuz olup, bizi ona bindirip, hayat-ı ebediyemizin kazanmasına kuvvetli bir vasıtamız olsun. [DIKKAT][COLOR=#ff0000][B]Soru 14:[/B][/COLOR][COLOR=#000000] İnsan nelerden mütellim olur ve nelerden korkar ve neyi sever? İnsan bu hissiyatlarını nasıl tatmin eder?[/COLOR][/DIKKAT] Madem insan, mahiyetinin câmiiyeti itibarıyla, sıtmadan müteellim olduğu gibi, arzın zelzele ve ihtizâzâtından ve kâinatın kıyamet hengâmında zelzele-i kübrâsından müteellim oluyor. Ve nasıl ki hurdebinî bir mikroptan korkar, ecrâm-ı ulviyeden zuhur eden kuyruklu yıldızdan dahi korkar. Hem nasıl ki hanesini sever, koca dünyayı da öyle sever. Hem nasıl ki küçük bahçesini sever; öyle de, hadsiz ebedî Cenneti dahi müştakane sever. Elbette, böyle bir insanın Mâbudu, Rabbi, melcei, halâskârı, maksudu öyle bir Zat olabilir ki, umum kâinat Onun kabza-i tasarrufunda, zerrat ve seyyârat dahi taht-ı emrindedir. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Soru Cevap
Risale-i Nur Soru Cevap 9 : Birinci Lem'a
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst