Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Soru Cevap
Risale-i Nur Soru Cevap 25 : Yedinci Lema - Fetih Süresi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 465938" data-attributes="member: 1"><p>[BILGI]<strong>ALTINCISI</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>[SUB]16[/SUB]<span style="font-size: 22px"> ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ</span> fıkrası, iki cihetle ihbar-ı gaybîdir.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong><strong>BİRİNCİSİ: Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm gibi ümmî bir zâta nisbeten gayb hükmünde olan Tevrat‘taki evsâf-ı Sahabeyi haber veriyor.</strong></strong></p><p><strong><strong></strong></strong></p><p><strong><strong></strong></strong></p><p><strong><strong>Evet, Tevrat‘ta, On Dokuzuncu Mektupta beyan edildiği gibi, âhirzamanda gelecek Peygamberin Sahabeleri hakkında Tevrat‘ta bu fıkra var: “Kudsîlerin bayrakları beraberlerindedir.”<strong>[SUB]17[/SUB] Yani, onun Sahabeleri ehl-i taat ve ibadet ve ehl‑i salâhat ve velâyettirler ki, o vasıfları “kudsîler,” yani “mukaddes” tabiriyle ifade etmiştir.Tevrat‘ın pek çok ayrı ayrı lisanlara tercüme edilmesi vasıtasıyla o kadar tahrifat olduğu halde, şu Sûre-i Feth’in <span style="font-size: 22px">مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ</span> <strong>[SUB]18[/SUB] hükmünü müteaddit âyâtıyla tasdik ediyor.</strong></strong></strong></strong></p><p><strong><strong><strong><strong></strong></strong></strong></strong></p><p><strong><strong><strong><strong></strong></strong></strong></strong></p><p><strong><strong><strong><strong><strong>İKİNCİ CİHET ihbar-ı gaybî şudur ki: <span style="font-size: 22px">مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ </span>fıkrasıyla ihbar ediyor ki, “Sahabeler ve Tâbiînler, ibadette öyle bir dereceye gelecekler ki, ruhlarındaki nuraniyet yüzlerinde parlayacak ve cephelerinde kesret-i sücuddan hâsıl olan bir hâtem-i velâyet nev’inde, alınlarında sikkeler görünecek.”</strong></strong></strong></strong></strong></p><p><strong><strong><strong><strong><strong></strong></strong></strong></strong></strong></p><p><strong><strong><strong><strong><strong></strong></strong></strong></strong></strong></p><p><strong><strong><strong><strong><strong>Evet, istikbal bunu vuzuhla ve kat’iyetle, parlak bir surette ispat etmiştir. Evet, o kadar acip fitneler ve dağdağa-i siyaset içinde, gece ve gündüzde Zeynelâbidin gibi bin rekât namaz kılan ve Tâus-u Yemenî gibi kırk sene yatsı abdestiyle sabah namazını edâ eden[SUB]<strong>19</strong>[/SUB] çok mühim pek çok zatlar <span style="font-size: 22px">مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ </span>sırrını göstermişlerdir.</strong></strong></strong></strong></strong>[/BILGI]<strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong><span style="color: #ff0000">Soru 10: </span></strong><span style="color: #151515">Kur'an-ı Kerimin nazil olmasıyla hükmü kalkan Tevrat ve İncilden neden örnek verilmiştir?</span></p><p><span style="color: #151515"></span></p><p><span style="color: #151515">O dönemde başta müşrikler olmak üzere yahudi ve hristiyanlar, Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın Kur'an-ı Kerimi kendi uydurduğunu ilahi ve kutsal bir kitap olmadıklarını iftiralı bir şekilde ifade ediyorlardı. Hatta halkları ondan soğutmak için toplandıklarında bir çok senaryolar üretmişler bu senaryolara o zaman müşriklerden olan bir müşrik hep itiraz ederek biz böyle söylersek halkın gözünde yalancı oluruz diye ifade de bulunmuşlar neticede ortaklaşa olarak kalbleri kabul etmediği halde sihirbaz olduğunu ifade etmişler. Hatta bu meseleyi Müddesir Süresinde beyan edilmektedir. İşte Ustad Bediüzzaman'ın çok kısa bir cevap ile bütün bu iftiraları çürütmüştür. Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın ümmi olması yani hiç okumamış ve yazmamış olması O a.s.v.'ın Tevrat ve İncildeki hakikatleri O a.s.v'a bir bildiren ilah olmadıkça nasıl bilebilirdi?</span></p><p><span style="color: #151515"></span></p><p><span style="color: #151515">Burada akla hemen gelebilir bir yahudi veya hristiyandan duymuştur diye: Müşriklerin en çok zorlandığı ise O a.s.v.'a yalancılık istinadında bulundukları halde kendileri dahi inanmıyorlardı. Çünkü başta kendi kavmince El-Emin ünvanı verilmiş ve hayatı boyunca hiç yalan söylediğine bir şahit dahi çıkmamış. Eğer denildiği gibi bir yahudi veya hristiyandan duymuş olsaydı. Kendi dinlerinin kudsiyetini savunmak isteyenler elbette hemen bunu söyleyecek ve yayarak Kainatın Efendisi a.s.v.'ı yalanlayacaklardı..</span></p><p><span style="color: #151515"></span></p><p><span style="color: #151515">Birde burada bir başka hususu var ki Tevrat ve İncil tahrif edildiği halde içinde bulunan bu meselelere dair insanlar arasında Sahabe-i Kiramdan başka bir topluluğu anlatmadığı çok açık ve nettir.</span></p><p><span style="color: #151515"></span></p><p><span style="color: #151515"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 465938, member: 1"] [BILGI][B]ALTINCISI [SUB]16[/SUB][SIZE=6] ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ[/SIZE] fıkrası, iki cihetle ihbar-ı gaybîdir. [B]BİRİNCİSİ: Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm gibi ümmî bir zâta nisbeten gayb hükmünde olan Tevrat‘taki evsâf-ı Sahabeyi haber veriyor. Evet, Tevrat‘ta, On Dokuzuncu Mektupta beyan edildiği gibi, âhirzamanda gelecek Peygamberin Sahabeleri hakkında Tevrat‘ta bu fıkra var: “Kudsîlerin bayrakları beraberlerindedir.”[B][SUB]17[/SUB] Yani, onun Sahabeleri ehl-i taat ve ibadet ve ehl‑i salâhat ve velâyettirler ki, o vasıfları “kudsîler,” yani “mukaddes” tabiriyle ifade etmiştir.Tevrat‘ın pek çok ayrı ayrı lisanlara tercüme edilmesi vasıtasıyla o kadar tahrifat olduğu halde, şu Sûre-i Feth’in [SIZE=6]مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ[/SIZE] [B][SUB]18[/SUB] hükmünü müteaddit âyâtıyla tasdik ediyor. [B]İKİNCİ CİHET ihbar-ı gaybî şudur ki: [SIZE=6]مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ [/SIZE]fıkrasıyla ihbar ediyor ki, “Sahabeler ve Tâbiînler, ibadette öyle bir dereceye gelecekler ki, ruhlarındaki nuraniyet yüzlerinde parlayacak ve cephelerinde kesret-i sücuddan hâsıl olan bir hâtem-i velâyet nev’inde, alınlarında sikkeler görünecek.” Evet, istikbal bunu vuzuhla ve kat’iyetle, parlak bir surette ispat etmiştir. Evet, o kadar acip fitneler ve dağdağa-i siyaset içinde, gece ve gündüzde Zeynelâbidin gibi bin rekât namaz kılan ve Tâus-u Yemenî gibi kırk sene yatsı abdestiyle sabah namazını edâ eden[SUB][B]19[/B][/SUB] çok mühim pek çok zatlar [SIZE=6]مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ [/SIZE]sırrını göstermişlerdir.[/B][/B][/B][/B][/B][/BILGI][B] [COLOR=#ff0000]Soru 10: [/COLOR][/B][COLOR=#151515]Kur'an-ı Kerimin nazil olmasıyla hükmü kalkan Tevrat ve İncilden neden örnek verilmiştir? O dönemde başta müşrikler olmak üzere yahudi ve hristiyanlar, Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın Kur'an-ı Kerimi kendi uydurduğunu ilahi ve kutsal bir kitap olmadıklarını iftiralı bir şekilde ifade ediyorlardı. Hatta halkları ondan soğutmak için toplandıklarında bir çok senaryolar üretmişler bu senaryolara o zaman müşriklerden olan bir müşrik hep itiraz ederek biz böyle söylersek halkın gözünde yalancı oluruz diye ifade de bulunmuşlar neticede ortaklaşa olarak kalbleri kabul etmediği halde sihirbaz olduğunu ifade etmişler. Hatta bu meseleyi Müddesir Süresinde beyan edilmektedir. İşte Ustad Bediüzzaman'ın çok kısa bir cevap ile bütün bu iftiraları çürütmüştür. Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın ümmi olması yani hiç okumamış ve yazmamış olması O a.s.v.'ın Tevrat ve İncildeki hakikatleri O a.s.v'a bir bildiren ilah olmadıkça nasıl bilebilirdi? Burada akla hemen gelebilir bir yahudi veya hristiyandan duymuştur diye: Müşriklerin en çok zorlandığı ise O a.s.v.'a yalancılık istinadında bulundukları halde kendileri dahi inanmıyorlardı. Çünkü başta kendi kavmince El-Emin ünvanı verilmiş ve hayatı boyunca hiç yalan söylediğine bir şahit dahi çıkmamış. Eğer denildiği gibi bir yahudi veya hristiyandan duymuş olsaydı. Kendi dinlerinin kudsiyetini savunmak isteyenler elbette hemen bunu söyleyecek ve yayarak Kainatın Efendisi a.s.v.'ı yalanlayacaklardı.. Birde burada bir başka hususu var ki Tevrat ve İncil tahrif edildiği halde içinde bulunan bu meselelere dair insanlar arasında Sahabe-i Kiramdan başka bir topluluğu anlatmadığı çok açık ve nettir. [/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Soru Cevap
Risale-i Nur Soru Cevap 25 : Yedinci Lema - Fetih Süresi
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst