Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Soru Cevap
Risale-i Nur Soru Cevap 24 : Dördüncü Lem'a (Dördüncü Bölüm)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="faris" data-source="post: 438425" data-attributes="member: 1006387"><p><strong><span style="color: #ff0000"><strong><span style="color: #ff0000">Soru 13:</span></strong> </span></strong>Hz. Ali r.a. ve hulefâ-i selâsenin muvazenesinde dikkat edilmesi gereken hususları açıklar mısınız?</p><p></p><p>Bir mesele tartılırken meseleler aynı kulvarda olması gerekmektedir. Hz. Ali r.a. ile diğer ilk üç halifenin karşılaştırılmasında dikkat edilmesi gereken husus peygamberlik vazifesi ve velilik ise öncelikle bu iki hususu karşılaştırmak gerekir. Nasıl ki bir memlekette veya bir idari kurumda iki mevki varsa bu iki mevki elbette birbirinin aynı olamaz. İkisinden biri diğerinden daha ileri olması gerekir işte öylede Peygamber varisi olan bir mevki elbette velilik makamının daha üstünde ve daha geniş olacağı katidir. </p><p></p><p>Hem bunu ispat eden bazı şii kaynaklarında dahi Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer r.a.'ın halife olacakları sırasında kendisini halife olarak hiç düşünmüyor çünkü onların bu makama daha layık olacağını ifade ediyor. İşte bu sırdan dolayıdır ki Hz. Ebu bekir ve Hz. Ömer r.a.'ın halifelik dönemlerinde onların emirlerine riayet etmiş hüküm ver dediklerinde hüküm vermiş savaş dediklerinde savaşmıştır. Ancak ta ki Hz. Osman r.a. halife olacağı dönemde kendisinin artık halife olabileceğini ve kendini bu makama layık olarak görmüş ancak halifeliğe adaylar arasında Hz. Osman r.a.'ı görünce kendiside hemfikir olarak adaylar arasında karar vererek Hz. Osman r.a.'ı halife seçmişlerdir.Bu meseleyi ehli sünnet vel cemaat kaynaklarından ziyade şii kaynaklarında da görmek mümkündür.</p><p></p><p>İşte O halife-i azamların zamanlarındaki icraatların pek inkişaf etmesi bu meseleleri doğrulamaktadır.</p><p><strong><span style="color: #ff0000"><span style="color: #151515"></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: #ff0000"><span style="color: #151515"></span></span></strong>Yani üç halifenin dönemindeki hizmetler ve dinin tesis vazifeleri, bütün ümmete şamil olmasından, ondan hasıl olan sevaplar Hazreti Ali (r.a)'in şahsi kemalatından daha ağır geliyor.</p><p></p><p>Hazreti Ali (r.a) döneminde, hizmet ve tesisten çok dahili mücadeleler olmuştur. Bu da hizmet noktasından, diğer üç halifenin gerisinde kalmasına sebebiyet vermiştir. Bu yüzden Hazreti Ali (r.a), külli sevap ve fazilet noktasından diğer üç halifeye yetişemiyor.</p><p></p><p>Bununla beraber yine Ustad Bediüzzaman r.a. şu ifadeyi belirterek meselenin tam anlaşılmasını sağlıyor : "Yoksa, şahsî şecaati ve ilmi ve velâyeti noktasında birbiriyle muvazene edilse, hakikatin sureti değişir." Çünkü hiçbir kimse Hz. Ali r.a. şahsi kemalatına erişemeyecektir.</p><p></p><p>Yine eksik kalmaması hususunda böyle bir karşılaştırmada : "Hem Hazret-i Ali’nin (r.a.) zâtında temessül eden şahs-ı mânevî-i Âl-i Beyt ve o şahsiyet-i mâneviyede veraset-i mutlaka cihetiyle tecellî eden hakikat-i Muhammediye (a.s.m.) noktasında muvazene edilmez. Çünkü orada Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın sırr-ı azîmi var. "</p><p></p><p><strong><span style="color: #ff0000">Soru 14:</span></strong><span style="color: #151515"> Birbirine çok zıt olan muhabbet ve tenkis konusunda Şia-i Hilafet Hz. Ali r.a. ifratkarane muhabbetleri olmasına rağmen Hz. Ali r.a.'ın teberri olduğu hangi konuda Hz. Ali r.a.'ı tenkis ve riyakar ve su-i ahlak ile itham ediyorlar?</span></p><p></p><p>Şiiler, ehli sünnet vel cemaatin haklı olduklarını kabul etmemek için Hz. Ali r.a.'a o kadar muhabbet ve sevgi beslemelerine rağmen sırf ehli sünnet vel cemaatin haksız çıkması için o çok sevdikleri ve Onun için bir çok mücadelede bulundukları Hz. Ali r.a.'a kendi kaynaklarında asla korkak olamaz dedikleri ve çocuklarına onun bir adı olan Esadullah olmasından dolayı Esad isimini vermeleri ancak yine Hz. Ali r.a.'ın, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer r.a.'ı hoş gördüğünü takiyye yaptığını, ve korkaklıkla suçlamaktan bile çekinmiyorlar. </p><p></p><p>Hem yine şii kaynaklarında bile geçen Hz. Ali r.a.'ın eğer Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer r.a.'ı kendimden daha ileri görmesem ve o makama en layık onları bilmesem kesinlikle itaat etmezdim demekte. Hatta Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer r.a.'a ilk biat eden kendisi olması bu meseleyi tasdik ediyor..</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="faris, post: 438425, member: 1006387"] [B][COLOR=#ff0000][B][COLOR=#ff0000]Soru 13:[/COLOR][/B][COLOR=#151515] [/COLOR][/COLOR][/B]Hz. Ali r.a. ve hulefâ-i selâsenin muvazenesinde dikkat edilmesi gereken hususları açıklar mısınız? Bir mesele tartılırken meseleler aynı kulvarda olması gerekmektedir. Hz. Ali r.a. ile diğer ilk üç halifenin karşılaştırılmasında dikkat edilmesi gereken husus peygamberlik vazifesi ve velilik ise öncelikle bu iki hususu karşılaştırmak gerekir. Nasıl ki bir memlekette veya bir idari kurumda iki mevki varsa bu iki mevki elbette birbirinin aynı olamaz. İkisinden biri diğerinden daha ileri olması gerekir işte öylede Peygamber varisi olan bir mevki elbette velilik makamının daha üstünde ve daha geniş olacağı katidir. Hem bunu ispat eden bazı şii kaynaklarında dahi Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer r.a.'ın halife olacakları sırasında kendisini halife olarak hiç düşünmüyor çünkü onların bu makama daha layık olacağını ifade ediyor. İşte bu sırdan dolayıdır ki Hz. Ebu bekir ve Hz. Ömer r.a.'ın halifelik dönemlerinde onların emirlerine riayet etmiş hüküm ver dediklerinde hüküm vermiş savaş dediklerinde savaşmıştır. Ancak ta ki Hz. Osman r.a. halife olacağı dönemde kendisinin artık halife olabileceğini ve kendini bu makama layık olarak görmüş ancak halifeliğe adaylar arasında Hz. Osman r.a.'ı görünce kendiside hemfikir olarak adaylar arasında karar vererek Hz. Osman r.a.'ı halife seçmişlerdir.Bu meseleyi ehli sünnet vel cemaat kaynaklarından ziyade şii kaynaklarında da görmek mümkündür. İşte O halife-i azamların zamanlarındaki icraatların pek inkişaf etmesi bu meseleleri doğrulamaktadır. [B][COLOR=#ff0000][COLOR=#151515] [/COLOR][/COLOR][/B]Yani üç halifenin dönemindeki hizmetler ve dinin tesis vazifeleri, bütün ümmete şamil olmasından, ondan hasıl olan sevaplar Hazreti Ali (r.a)'in şahsi kemalatından daha ağır geliyor. Hazreti Ali (r.a) döneminde, hizmet ve tesisten çok dahili mücadeleler olmuştur. Bu da hizmet noktasından, diğer üç halifenin gerisinde kalmasına sebebiyet vermiştir. Bu yüzden Hazreti Ali (r.a), külli sevap ve fazilet noktasından diğer üç halifeye yetişemiyor. Bununla beraber yine Ustad Bediüzzaman r.a. şu ifadeyi belirterek meselenin tam anlaşılmasını sağlıyor : "Yoksa, şahsî şecaati ve ilmi ve velâyeti noktasında birbiriyle muvazene edilse, hakikatin sureti değişir." Çünkü hiçbir kimse Hz. Ali r.a. şahsi kemalatına erişemeyecektir. Yine eksik kalmaması hususunda böyle bir karşılaştırmada : "Hem Hazret-i Ali’nin (r.a.) zâtında temessül eden şahs-ı mânevî-i Âl-i Beyt ve o şahsiyet-i mâneviyede veraset-i mutlaka cihetiyle tecellî eden hakikat-i Muhammediye (a.s.m.) noktasında muvazene edilmez. Çünkü orada Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın sırr-ı azîmi var. " [B][COLOR=#ff0000]Soru 14:[/COLOR][/B][COLOR=#151515] Birbirine çok zıt olan muhabbet ve tenkis konusunda Şia-i Hilafet Hz. Ali r.a. ifratkarane muhabbetleri olmasına rağmen Hz. Ali r.a.'ın teberri olduğu hangi konuda Hz. Ali r.a.'ı tenkis ve riyakar ve su-i ahlak ile itham ediyorlar?[/COLOR] Şiiler, ehli sünnet vel cemaatin haklı olduklarını kabul etmemek için Hz. Ali r.a.'a o kadar muhabbet ve sevgi beslemelerine rağmen sırf ehli sünnet vel cemaatin haksız çıkması için o çok sevdikleri ve Onun için bir çok mücadelede bulundukları Hz. Ali r.a.'a kendi kaynaklarında asla korkak olamaz dedikleri ve çocuklarına onun bir adı olan Esadullah olmasından dolayı Esad isimini vermeleri ancak yine Hz. Ali r.a.'ın, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer r.a.'ı hoş gördüğünü takiyye yaptığını, ve korkaklıkla suçlamaktan bile çekinmiyorlar. Hem yine şii kaynaklarında bile geçen Hz. Ali r.a.'ın eğer Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer r.a.'ı kendimden daha ileri görmesem ve o makama en layık onları bilmesem kesinlikle itaat etmezdim demekte. Hatta Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer r.a.'a ilk biat eden kendisi olması bu meseleyi tasdik ediyor.. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Soru Cevap
Risale-i Nur Soru Cevap 24 : Dördüncü Lem'a (Dördüncü Bölüm)
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst