Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nurdan Makaleler
RİSÂLE-İ NUR HER ŞEYE KÂFİ MİDİR? - Bir Makale
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="genc_kalem" data-source="post: 359394" data-attributes="member: 15919"><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">(Has talebelerden birisi bilfiil hurûf ve hatt-ı Kur’âniyyeyi ders verdiği hâlde, sırrı bilinmez bir hevesle, hurûf ve hatt-ı Kur’âniyyeye, ilm-i dîn perdesinde te’sîrli bir sûrette darbe vuran ba’zı hocaların darbede isti’mâl ettikleri eserleri almışlar. Haberim olmadan, dağda, şiddetli bir tarzda o hâs talebelere karşı bir gerginlik hissettim, sonra îkáz ettim. Elhamdülillâh ayıldılar. İnşâallah tamâmen kurtuldular.) </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Açıkça görüldüğü gibi, müellif (ra), burada bid’alardan biri olan Latin hurûfunu okumaktan talebelerini men etmiş ve Latin hurûfuna cevâz veren bir bid’atkârın kitâbını okuduğu için bir talebesini îkáz etmiştir. Demek, müellif (ra), bid’alara karşı talebelerini muhâfaza için, yâni talebelerini selef-i sâlihînin ve onlara iktidâ eden ehl-i sünnet ulemâsının kitâblarında tesbît edilen esâsâta ittiba’ etmeleri ve yeni ba’zı bid’atkâr hocaların kitâblarını okumamaları için bu makámda, “Risâle-i Nûr, hakáik-ı İslâmiyyeye dâir ihtiyâclarınıza kâfîdir” buyurmaktadır. Yoksa, müellif (ra), hâşâ mu’temed ulemânın kitâblarını okumaktan men etmemiş; aksine daha evvel de isbât ettiğimiz gibi, o kitâblara mürâcaât etmeye teşvîk etmiştir.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Müellif (ra), mu’teber ulemânın kitâbları ile alâkalı diğer düstûru da şu cümleleriyle ifâde ediyor: </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">(Ey kardeşlerim!) Burada muhâtab, yine Risâle-i Nûr talebelerinin hâsları olan sâhib ve vârisleri ve hâslarının hâsları olan erkân ve esâslarıdır. Çünkü, bu mektûb onlara yazılmıştır. Umûma hıtâb etmemektedir. Dolayısıyla, bu mektûbu umûma teşmîl etmek hatâdır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">(Mesleğimiz, tecâvüz değil tedâfü’dür. Hem tahrîb değil, ta’mîrdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz. Bize tecâvüz eden hadsizdirler. Mesleklerinde elbette çok mühim ve bizim de malımız hakíkatler var. O hakíkatlerin intişârına bize ihtiyâcları yoktur. Binler o şeyleri okur, neşreder adamları var. Biz onların yardımlarına koşmamızla, omuzumuzdaki çok ehemmiyyetli vazîfe zedelenir ve muhâfazası lâzım olan ve birer tâifeye mahsûs (mahsur) bir kısım esâslar ve âlî hakíkatler kaybolmasına vesîle olur.) </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Yâni, müellif (ra) meâlen diyor ki: Diğer mesleklerin ve o mesleklere âit olan hakíkatlerin binler muhâfızı var; cadde-i kübrâ olan Risâle-i Nûr mesleğinin ve o mesleğe âit âlî hakíkatlerin muhâfazası ise, bu asırda az bir tâifeye mahsûs kalmıştır. Bu sebeble, kimseyle mücâdeleye girmeden, kavl-i leyyîn ile hakkı tebliğ edin. Mücâdele ederseniz mağlûb olursunuz. Çünkü, onlar hâkim ve mütecâviz durumdadırlar; biz ise mahkûmuz. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Müellif (ra), mezkûr cümleleriyle, o mu’teber kitâbları okumaktan men etmek değil; belki hâs talebelerini, bütün mesâîlerini o kitâbların mütâleasına hasretmekten menetmiştir. Yâni, bu cümleler iki nokta ile kayıdlıdır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>Birincisi:</strong> Hıtâb, Risâle-i Nûr talebelerinin hâsları olan sâhib ve vârisleri ve hâslarının hâsları olan erkân ve esâslarınadır. Umûma şâmil değildir. Çünkü, onlar, Kur’ân ve Hadîsi ve dînin zarûriyyâtını biliyorlardı. Zâten bunu gelecek cümleler de tasrîh etmektedir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>İkincisi:</strong> O kitâbları okumaktan nehiy değil; belki mesâîlerini onlara hasretmekten men etmiştir. Yâni, bütün himmetinizi onlara vermemek şartıyla ihtiyâc nisbetinde o kitâblara da bakabilirsiniz. Çünkü, daha evvel de beyân edildiği gibi, talebe bir fende, bir ilimde ihtisâs sâhibi olmalı, sâir ma’lûmâtını o fenne ve o ilme tâbi’ ve mütemmim yapmalıdır. Müellif (ra),</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>a)</strong> Risâle-i Nûr, hakáik-ı îmâniyye cihetinde o hâs talebelere tasavvuf ve kelâm ilimlerine bedel kâfî ve vâfî olduğu için (Bu ilimlerin zarûriyyâtı müstesnâdır);</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>b)</strong> Tasavvuf ve kelâm kitâblarının esâsâtını öğrenip tatbîk eden ve muhâfaza eden binlerce insân bulunduğu için; </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>c)</strong> Buna mukábil kısa ve kolay yol olan Risâle-i Nûr’u okuyan, bilen, mûcibince amel eden ve bu caddeyi muhâfaza edenler az olduğu için;</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>d)</strong> Üstâda ve Risâle-i Nûr şâkirdlerine tecâvüz edenler hadsiz olduğu için; </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>e)</strong> Umûma teşmîl sûretiyle değil; belki hâs talebelerin Risâle-i Nûr’a mesâîlerini teksîf etmeleri için yukarıdaki cümleleri söylemiştir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Aksi hâlde, Risâle-i Nûr’a mahsûs ba’zı esâslar ve âlî hakíkatler kaybolur. Bütün ehl-i kelâm ve erbâb-ı tasavvuf da talebelerine bu husûsu esâs almalarını tavsiye etmişlerdir. Bu, Üstâd Bedîüzzamân (ra)’a hâs bir telkín değildir. Gerek tasavvuf, gerek kelâm, gerekse bunların içindeki farklı mesleklerin her birine âit ba’zı esâslar ve hakíkatler vardır ki, o mesleğin hâs sâlikleri onları elde eder ve muhâfaza ederler. Bütün bu esâslar ve hakíkatler, --yalnız hak olmak şartıyla-- Kur’ân’a âit olduğu için, onların muhâfazası ümmete farz-ı kifâyedir. Her meslekte olduğu gibi, Risâle-i Nûr mesleğinde dahi kendine mahsûs ba’zı esâslar ve âlî hakíkatler vardır ki; hâs talebelerin o esâs ve hakíkatlerde müdakkik olup, onları meleke hâline getirmesi, bunun için de ona kanâat edip mesâîsini ona hasretmesi lâzımdır. Tâ ki, müellif (ra)’ın mesleği doğru ve müstakím olarak devâm edip o hâslar, başkalarına rehber olabilsinler. Bu hakíkat, talebenin diğer kitâbları okumasının doğru olmayacağı ma’nâsına gelmez. Belki, kendi mesleğinin muhabbetiyle yaşayıp mesleğinde sebât etmek ma’nâsındadır</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="genc_kalem, post: 359394, member: 15919"] [SIZE=3][FONT=book antiqua](Has talebelerden birisi bilfiil hurûf ve hatt-ı Kur’âniyyeyi ders verdiği hâlde, sırrı bilinmez bir hevesle, hurûf ve hatt-ı Kur’âniyyeye, ilm-i dîn perdesinde te’sîrli bir sûrette darbe vuran ba’zı hocaların darbede isti’mâl ettikleri eserleri almışlar. Haberim olmadan, dağda, şiddetli bir tarzda o hâs talebelere karşı bir gerginlik hissettim, sonra îkáz ettim. Elhamdülillâh ayıldılar. İnşâallah tamâmen kurtuldular.) Açıkça görüldüğü gibi, müellif (ra), burada bid’alardan biri olan Latin hurûfunu okumaktan talebelerini men etmiş ve Latin hurûfuna cevâz veren bir bid’atkârın kitâbını okuduğu için bir talebesini îkáz etmiştir. Demek, müellif (ra), bid’alara karşı talebelerini muhâfaza için, yâni talebelerini selef-i sâlihînin ve onlara iktidâ eden ehl-i sünnet ulemâsının kitâblarında tesbît edilen esâsâta ittiba’ etmeleri ve yeni ba’zı bid’atkâr hocaların kitâblarını okumamaları için bu makámda, “Risâle-i Nûr, hakáik-ı İslâmiyyeye dâir ihtiyâclarınıza kâfîdir” buyurmaktadır. Yoksa, müellif (ra), hâşâ mu’temed ulemânın kitâblarını okumaktan men etmemiş; aksine daha evvel de isbât ettiğimiz gibi, o kitâblara mürâcaât etmeye teşvîk etmiştir. Müellif (ra), mu’teber ulemânın kitâbları ile alâkalı diğer düstûru da şu cümleleriyle ifâde ediyor: (Ey kardeşlerim!) Burada muhâtab, yine Risâle-i Nûr talebelerinin hâsları olan sâhib ve vârisleri ve hâslarının hâsları olan erkân ve esâslarıdır. Çünkü, bu mektûb onlara yazılmıştır. Umûma hıtâb etmemektedir. Dolayısıyla, bu mektûbu umûma teşmîl etmek hatâdır. (Mesleğimiz, tecâvüz değil tedâfü’dür. Hem tahrîb değil, ta’mîrdir. Hem hâkim değiliz, mahkûmuz. Bize tecâvüz eden hadsizdirler. Mesleklerinde elbette çok mühim ve bizim de malımız hakíkatler var. O hakíkatlerin intişârına bize ihtiyâcları yoktur. Binler o şeyleri okur, neşreder adamları var. Biz onların yardımlarına koşmamızla, omuzumuzdaki çok ehemmiyyetli vazîfe zedelenir ve muhâfazası lâzım olan ve birer tâifeye mahsûs (mahsur) bir kısım esâslar ve âlî hakíkatler kaybolmasına vesîle olur.) Yâni, müellif (ra) meâlen diyor ki: Diğer mesleklerin ve o mesleklere âit olan hakíkatlerin binler muhâfızı var; cadde-i kübrâ olan Risâle-i Nûr mesleğinin ve o mesleğe âit âlî hakíkatlerin muhâfazası ise, bu asırda az bir tâifeye mahsûs kalmıştır. Bu sebeble, kimseyle mücâdeleye girmeden, kavl-i leyyîn ile hakkı tebliğ edin. Mücâdele ederseniz mağlûb olursunuz. Çünkü, onlar hâkim ve mütecâviz durumdadırlar; biz ise mahkûmuz. Müellif (ra), mezkûr cümleleriyle, o mu’teber kitâbları okumaktan men etmek değil; belki hâs talebelerini, bütün mesâîlerini o kitâbların mütâleasına hasretmekten menetmiştir. Yâni, bu cümleler iki nokta ile kayıdlıdır. [B]Birincisi:[/B] Hıtâb, Risâle-i Nûr talebelerinin hâsları olan sâhib ve vârisleri ve hâslarının hâsları olan erkân ve esâslarınadır. Umûma şâmil değildir. Çünkü, onlar, Kur’ân ve Hadîsi ve dînin zarûriyyâtını biliyorlardı. Zâten bunu gelecek cümleler de tasrîh etmektedir. [B]İkincisi:[/B] O kitâbları okumaktan nehiy değil; belki mesâîlerini onlara hasretmekten men etmiştir. Yâni, bütün himmetinizi onlara vermemek şartıyla ihtiyâc nisbetinde o kitâblara da bakabilirsiniz. Çünkü, daha evvel de beyân edildiği gibi, talebe bir fende, bir ilimde ihtisâs sâhibi olmalı, sâir ma’lûmâtını o fenne ve o ilme tâbi’ ve mütemmim yapmalıdır. Müellif (ra), [B]a)[/B] Risâle-i Nûr, hakáik-ı îmâniyye cihetinde o hâs talebelere tasavvuf ve kelâm ilimlerine bedel kâfî ve vâfî olduğu için (Bu ilimlerin zarûriyyâtı müstesnâdır); [B]b)[/B] Tasavvuf ve kelâm kitâblarının esâsâtını öğrenip tatbîk eden ve muhâfaza eden binlerce insân bulunduğu için; [B]c)[/B] Buna mukábil kısa ve kolay yol olan Risâle-i Nûr’u okuyan, bilen, mûcibince amel eden ve bu caddeyi muhâfaza edenler az olduğu için; [B]d)[/B] Üstâda ve Risâle-i Nûr şâkirdlerine tecâvüz edenler hadsiz olduğu için; [B]e)[/B] Umûma teşmîl sûretiyle değil; belki hâs talebelerin Risâle-i Nûr’a mesâîlerini teksîf etmeleri için yukarıdaki cümleleri söylemiştir. Aksi hâlde, Risâle-i Nûr’a mahsûs ba’zı esâslar ve âlî hakíkatler kaybolur. Bütün ehl-i kelâm ve erbâb-ı tasavvuf da talebelerine bu husûsu esâs almalarını tavsiye etmişlerdir. Bu, Üstâd Bedîüzzamân (ra)’a hâs bir telkín değildir. Gerek tasavvuf, gerek kelâm, gerekse bunların içindeki farklı mesleklerin her birine âit ba’zı esâslar ve hakíkatler vardır ki, o mesleğin hâs sâlikleri onları elde eder ve muhâfaza ederler. Bütün bu esâslar ve hakíkatler, --yalnız hak olmak şartıyla-- Kur’ân’a âit olduğu için, onların muhâfazası ümmete farz-ı kifâyedir. Her meslekte olduğu gibi, Risâle-i Nûr mesleğinde dahi kendine mahsûs ba’zı esâslar ve âlî hakíkatler vardır ki; hâs talebelerin o esâs ve hakíkatlerde müdakkik olup, onları meleke hâline getirmesi, bunun için de ona kanâat edip mesâîsini ona hasretmesi lâzımdır. Tâ ki, müellif (ra)’ın mesleği doğru ve müstakím olarak devâm edip o hâslar, başkalarına rehber olabilsinler. Bu hakíkat, talebenin diğer kitâbları okumasının doğru olmayacağı ma’nâsına gelmez. Belki, kendi mesleğinin muhabbetiyle yaşayıp mesleğinde sebât etmek ma’nâsındadır[/FONT][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nurdan Makaleler
RİSÂLE-İ NUR HER ŞEYE KÂFİ MİDİR? - Bir Makale
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst