Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nurdan Makaleler
RİSÂLE-İ NUR HER ŞEYE KÂFİ MİDİR? - Bir Makale
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="genc_kalem" data-source="post: 359392" data-attributes="member: 15919"><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Müellif (ra), tasavvuf sahasında başlı başına bir eser kaleme almıştır. “Telvîhât-ı Tis’a” adlı bu eserinde tasavvuf ve tarîkatın hakkániyyetini isbât etmiş ve bununla tasavvuf kitâblarını okumaya teşvîk etmiştir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Tasavvufta, uzun zamân İmkân Âleminde seyr u sülûk ve nefs-i emmârenin riyâzetle öldürülmesi gerekir. Mütekellimînin yolunda ise, çok ilimlerin tahsîline ve bunun için gerekli olan uzun zamâna ve yüksek bir akıl kábiliyyetine ihtiyâc vardır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Demek bu iki yol, çok müşkîlâtlı ve bir derece havassa mahsûs ve çok zamâna muhtâc iken; Risâle-i Nûr, Kur’ân’ın feyzi ile hakíkate giden kısa, selâmetli ve kolay bir yolu keşfetmiş, uzun zamân kelâm ilminin tafsîlli isbât delîllerine (her mü’minin bilmesi gereken kelâm ilminin zarûriyyâtı müstesnâ) lüzûm kalmadan ve tasavvuf yoluyla İmkân dâiresinde uzun seyr u sülûke girmeden, İmkânı gösterip Âlem-i İmkândan Âlem-i Vücûba intikál ettirerek talebesini yüksek hakáik-ı îmâniyyeye çıkarmaktadır. Bu demek değildir ki, bugün artık kelâm ve tasavvuf kitâblarının okunmasına gerek kalmamıştır! Belki, kişinin îmânını kurtarması ve taklidden tahkíka çevirmesi için, “Kelâm ilmindeki tafsîlli isbât delîllerini öğrenmeye ve tasavvuftaki uzun seyr u sülûka ihtiyâc kalmamıştır” demektir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Demek, “Risâletün-Nûr hakáik-ı İslâmiyyeye dâir ihtiyâclara kâfî geliyor” cümlesinden murâd, Risâle-i Nûr, erkân-ı îmâniyyeyi aklî delîllerle isbât cihetinde kelâm ilmine, keşif cihetinde de tasavvufa ihtiyâc bırakmıyor demektir. Çünkü, Risâle-i Nûr hem isbâttır, hem de keşiftir.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Evet, Risâle-i Nûr’da îmânı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkíkí yapmak hasiyeti mevcûddur. Fakat, bu hasiyetin tahakkuku için talebenin himmeti, zarûriyyât-ı dîniyyesini bilmesi, Risâle-i Nûr’u dikkatli okuyup anlama gücüne sâhib olması ve muktezâsıyla amel etmesi şarttır. Yoksa, ondaki bu hasiyetten tam istifâde edemez.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">(Bu fakir kardeşiniz yirmi seneden evvel kesret-i mütâleayla ba’zan bir günde (menfî veyâ müsbet) bir cild kitâbı anlayarak mütâlea ederken, yirmi seneye yakındır ki Kur’ân ve Kur’ândan gelen Resâilü’n-Nûr bana kâfî geliyorlardı. Bir tek kitâba muhtâc olmadım, başka kitâbları yanımda bulundurmadım. Risâletü’n-Nûr çok mütenevvi’ hakáika dâir olduğu hâlde, te’lîfi zamânında, yirmi seneden beri ben muhtâc olmadım. Elbette siz, yirmi derece daha ziyâde muhtâc olmamak lâzım gelir.) </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Dellâl-ı Kur’ân olan Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri, ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin kitâblarını okumuş, onları çürütmek için doksan kitâbı ezberlemiş, Risâle-i Nûr vâsıtasıyla kelâm ve tasavvuf ilimlerinde tecdîdât yapıp Kur’ânî bir cadde açarak Kur’ânî bir üslûbla eserlerinde ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin bâtıl fikirlerini zikretmeden çürütmüştür. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Nasıl ki Kur’ân, kâfirlerin bâtıl fikirlerini mücmelen zikrettikten sonra onların bâtıl fikirlerini çürütüyor. Aynen öyle de, Kur’ân’ın tefsîri olan Risâle-i Nûr dahi, ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin bâtıl fikirlerini zikretmeden doğrudan doğruya o fikirlerini çürütüp hakkı isbât ediyor. Müellif (ra), şerhettiğimiz mektûbun muhâtabı olan hâs talebelerine, o nev’i kitâbları okumalarına ihtiyâc olmadığını bildiriyor ve ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin fikirlerini direkt çürüten Risâle-i Nûr’u onlara kâfî görüyor.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Evet, müellif (ra)’ın bu cümlelerinin muhâtabı yine Risâle-i Nûr talebelerinin hâsları olan sâhib ve vârisleri ve hâslarının hâsları olan erkân ve esâslarıdır; umûm okuyucular değildir. Müellif (ra) bu talebelerine; “Siz, o ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin kitâblarını zâhirden hakíkate geçip tekâmül ettikten sonra ancak okuyabilirsiniz. Hem buna da ihtiyâc yoktur. Zîrâ, ben bütün o kitâbları okudum ve Risâle-i Nûr vâsıtasiyle onların bâtıl fikirlerini zikretmeden o fikirleri Kur’ân’ın himmetiyle çürüttüm. Kur’ân, o bâtıl efkârı çürütmek husûsunda bana kâfî geldi. Artık sizin yeniden o kitâbları okumanıza, ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin fikirlerini öğrenip daha sonra onları çürütmenize ihtiyâc yoktur, Kur’ân’ın tefsîri olan Risâle-i Nûr’a iktifâ edin” demek istemiştir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Yoksa, bu cümlelerinde, “Dînî ilimleri okumayın” demek istememiştir. Çünkü, bizzât kendisi, ulûm-i dîniyyede temel teşkîl eden doksan kitâbı ezberlemiştir.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Risâle-i Nûr’un mesleği, hakkı isbât ve bütün efkâr-ı bâtılayı reddetmektir. Ancak, o efkâr-ı bâtılayı reddederken, Kur’ân’ın üslûbuna iktidâen o bâtıl fikirleri tasvîr etmemektedir. Nitekim, müellif (ra), Risâle-i Nûr’un bu hasiyetinden şöyle haber vermektedir:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">“Risâle-i Nûr’un mesleği odur ki; zihinlerde bir iz bırakmamak için, sâir ulemâya muhâlif olarak, muârızların şüphelerini zikretmeden öyle bir cevâb verir ki, daha vehim ve vesveseye yer kalmaz.”</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">“Risâle-i Nûr’un bir husûsiyyeti de şudur ki: Diğer Mütekellimîne muhâlif olarak ehl-i dalâletin menfîliklerini zikretmeden, yalnız müsbeti ders vererek, yara yapmaksızın tedâvî etmesidir.”</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">“Bâtıl şeyleri iyice tasvîr, sâfî zihinleri idlâldir.”</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Evet, Risâle-i Nûr, Kur’ân ve Hadîs’in îmâna dâir mesâilini isbât husûsunda hasr-ı beyân ederken ve ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin bâtıl fikirlerini çürütürken, şıkk-ı muhâlifin bâtıl efkârını zikretmeden doğrudan doğruya hakáik-ı îmâniyye ve İslâmiyyenin isbâtını yapmaktadır. Kelâm kitâblarında ise, ekseriyâ ehl-i bid’anın ve ehl-i felsefenin bâtıl efkârı anlatıldıktan sonra, onların bâtıl fikirleri çürütülüp hakáik-ı îmâniyye isbât edilmektedir. Bu metod ise, sâfî zihinleri bulandırmaktadır</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="genc_kalem, post: 359392, member: 15919"] [SIZE=3][FONT=book antiqua]Müellif (ra), tasavvuf sahasında başlı başına bir eser kaleme almıştır. “Telvîhât-ı Tis’a” adlı bu eserinde tasavvuf ve tarîkatın hakkániyyetini isbât etmiş ve bununla tasavvuf kitâblarını okumaya teşvîk etmiştir. Tasavvufta, uzun zamân İmkân Âleminde seyr u sülûk ve nefs-i emmârenin riyâzetle öldürülmesi gerekir. Mütekellimînin yolunda ise, çok ilimlerin tahsîline ve bunun için gerekli olan uzun zamâna ve yüksek bir akıl kábiliyyetine ihtiyâc vardır. Demek bu iki yol, çok müşkîlâtlı ve bir derece havassa mahsûs ve çok zamâna muhtâc iken; Risâle-i Nûr, Kur’ân’ın feyzi ile hakíkate giden kısa, selâmetli ve kolay bir yolu keşfetmiş, uzun zamân kelâm ilminin tafsîlli isbât delîllerine (her mü’minin bilmesi gereken kelâm ilminin zarûriyyâtı müstesnâ) lüzûm kalmadan ve tasavvuf yoluyla İmkân dâiresinde uzun seyr u sülûke girmeden, İmkânı gösterip Âlem-i İmkândan Âlem-i Vücûba intikál ettirerek talebesini yüksek hakáik-ı îmâniyyeye çıkarmaktadır. Bu demek değildir ki, bugün artık kelâm ve tasavvuf kitâblarının okunmasına gerek kalmamıştır! Belki, kişinin îmânını kurtarması ve taklidden tahkíka çevirmesi için, “Kelâm ilmindeki tafsîlli isbât delîllerini öğrenmeye ve tasavvuftaki uzun seyr u sülûka ihtiyâc kalmamıştır” demektir. Demek, “Risâletün-Nûr hakáik-ı İslâmiyyeye dâir ihtiyâclara kâfî geliyor” cümlesinden murâd, Risâle-i Nûr, erkân-ı îmâniyyeyi aklî delîllerle isbât cihetinde kelâm ilmine, keşif cihetinde de tasavvufa ihtiyâc bırakmıyor demektir. Çünkü, Risâle-i Nûr hem isbâttır, hem de keşiftir. Evet, Risâle-i Nûr’da îmânı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkíkí yapmak hasiyeti mevcûddur. Fakat, bu hasiyetin tahakkuku için talebenin himmeti, zarûriyyât-ı dîniyyesini bilmesi, Risâle-i Nûr’u dikkatli okuyup anlama gücüne sâhib olması ve muktezâsıyla amel etmesi şarttır. Yoksa, ondaki bu hasiyetten tam istifâde edemez. (Bu fakir kardeşiniz yirmi seneden evvel kesret-i mütâleayla ba’zan bir günde (menfî veyâ müsbet) bir cild kitâbı anlayarak mütâlea ederken, yirmi seneye yakındır ki Kur’ân ve Kur’ândan gelen Resâilü’n-Nûr bana kâfî geliyorlardı. Bir tek kitâba muhtâc olmadım, başka kitâbları yanımda bulundurmadım. Risâletü’n-Nûr çok mütenevvi’ hakáika dâir olduğu hâlde, te’lîfi zamânında, yirmi seneden beri ben muhtâc olmadım. Elbette siz, yirmi derece daha ziyâde muhtâc olmamak lâzım gelir.) Dellâl-ı Kur’ân olan Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri, ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin kitâblarını okumuş, onları çürütmek için doksan kitâbı ezberlemiş, Risâle-i Nûr vâsıtasıyla kelâm ve tasavvuf ilimlerinde tecdîdât yapıp Kur’ânî bir cadde açarak Kur’ânî bir üslûbla eserlerinde ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin bâtıl fikirlerini zikretmeden çürütmüştür. Nasıl ki Kur’ân, kâfirlerin bâtıl fikirlerini mücmelen zikrettikten sonra onların bâtıl fikirlerini çürütüyor. Aynen öyle de, Kur’ân’ın tefsîri olan Risâle-i Nûr dahi, ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin bâtıl fikirlerini zikretmeden doğrudan doğruya o fikirlerini çürütüp hakkı isbât ediyor. Müellif (ra), şerhettiğimiz mektûbun muhâtabı olan hâs talebelerine, o nev’i kitâbları okumalarına ihtiyâc olmadığını bildiriyor ve ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin fikirlerini direkt çürüten Risâle-i Nûr’u onlara kâfî görüyor. Evet, müellif (ra)’ın bu cümlelerinin muhâtabı yine Risâle-i Nûr talebelerinin hâsları olan sâhib ve vârisleri ve hâslarının hâsları olan erkân ve esâslarıdır; umûm okuyucular değildir. Müellif (ra) bu talebelerine; “Siz, o ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin kitâblarını zâhirden hakíkate geçip tekâmül ettikten sonra ancak okuyabilirsiniz. Hem buna da ihtiyâc yoktur. Zîrâ, ben bütün o kitâbları okudum ve Risâle-i Nûr vâsıtasiyle onların bâtıl fikirlerini zikretmeden o fikirleri Kur’ân’ın himmetiyle çürüttüm. Kur’ân, o bâtıl efkârı çürütmek husûsunda bana kâfî geldi. Artık sizin yeniden o kitâbları okumanıza, ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin fikirlerini öğrenip daha sonra onları çürütmenize ihtiyâc yoktur, Kur’ân’ın tefsîri olan Risâle-i Nûr’a iktifâ edin” demek istemiştir. Yoksa, bu cümlelerinde, “Dînî ilimleri okumayın” demek istememiştir. Çünkü, bizzât kendisi, ulûm-i dîniyyede temel teşkîl eden doksan kitâbı ezberlemiştir. Risâle-i Nûr’un mesleği, hakkı isbât ve bütün efkâr-ı bâtılayı reddetmektir. Ancak, o efkâr-ı bâtılayı reddederken, Kur’ân’ın üslûbuna iktidâen o bâtıl fikirleri tasvîr etmemektedir. Nitekim, müellif (ra), Risâle-i Nûr’un bu hasiyetinden şöyle haber vermektedir: “Risâle-i Nûr’un mesleği odur ki; zihinlerde bir iz bırakmamak için, sâir ulemâya muhâlif olarak, muârızların şüphelerini zikretmeden öyle bir cevâb verir ki, daha vehim ve vesveseye yer kalmaz.” “Risâle-i Nûr’un bir husûsiyyeti de şudur ki: Diğer Mütekellimîne muhâlif olarak ehl-i dalâletin menfîliklerini zikretmeden, yalnız müsbeti ders vererek, yara yapmaksızın tedâvî etmesidir.” “Bâtıl şeyleri iyice tasvîr, sâfî zihinleri idlâldir.” Evet, Risâle-i Nûr, Kur’ân ve Hadîs’in îmâna dâir mesâilini isbât husûsunda hasr-ı beyân ederken ve ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin bâtıl fikirlerini çürütürken, şıkk-ı muhâlifin bâtıl efkârını zikretmeden doğrudan doğruya hakáik-ı îmâniyye ve İslâmiyyenin isbâtını yapmaktadır. Kelâm kitâblarında ise, ekseriyâ ehl-i bid’anın ve ehl-i felsefenin bâtıl efkârı anlatıldıktan sonra, onların bâtıl fikirleri çürütülüp hakáik-ı îmâniyye isbât edilmektedir. Bu metod ise, sâfî zihinleri bulandırmaktadır[/FONT][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nurdan Makaleler
RİSÂLE-İ NUR HER ŞEYE KÂFİ MİDİR? - Bir Makale
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst