Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nurdan Makaleler
RİSÂLE-İ NUR HER ŞEYE KÂFİ MİDİR? - Bir Makale
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="genc_kalem" data-source="post: 359387" data-attributes="member: 15919"><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">On Beşinci Mes’ele: Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri, enâniyyet-i ilmiyyeden gelen bir sâikle Risâle-i Nûr’u okumayan ve “Selefin kitâblarında bu mevzû’lar vardır” diyerek Risâle-i Nûr’a karşı istiğnâ gösteren bir kısım hocalara, “Selef-i Sâlihînin ve muhakkıkîn-i ulemânın âsârları, çendan her derde kâfî ve vâfi bir hazîne-i azîmedir; fakat ba’zı zamân olur ki, bir anahtar bir hazîneden ziyâde ehemmiyyetli olur. Çünkü, hazîne kapalıdır. Fakat, bir anahtar çok hazîneleri açabilir”1 diyerek Risâle-i Nûr’un o kitâbları reddetmediğini, belki onları doğru ve daha güzel anlamak için bir anahtar olduğunu beyân etmiştir. Bizim de bu tarz-ı nazar ile mes’eleye bakmamız lâzımdır. Ulemâ-yı İslâm kâfî miktârda o mevzû’ları kitâblarında yazdığı için, Üstâd Hazretlerinin o mes’eleleri yeniden yazmasına ihtiyâc kalmamıştır. Zâten kendisi bu husûsu şu şekilde beyân etmiştir:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">“Hem ulemâ-yı İslâm, o kadar tedkíkát-ı sâibe yapmışlar ki, fürûâta dâir tedkíkát-ı amîkaya ihtiyâcları kalmamış. Eğer hakíkí ihtiyâc hissetseydim, böyle fürûâta dâir müctehidînin derin mehazlarına gidip ba’zı beyânâtta bulunacaktım.”</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>On Altıncı Mes’ele:</strong> Üstâd Bedîüzzamân’ın okunmasını yasak ettiği kitâblar da vardır. Bunlar selef-i sâlihînin ve onların caddesinden giden ulemânın kitâbları değil; bid’at ve dalâlete sevk etmeye müsâid olan ba’zı yeni yazarların kitâblarıdır. O zamânda Bedîüzzamân (ra)’ın talebeleri Risâle-i Nûr’da ihtisâs sâhibi olmakla berâber, diğer İslâmî kitâblardan da kendilerine lâzım olan mes’eleleri okuyorlardı. Günümüzde olduğu gibi o zamân da ehl-i dalâlet, ba’zı ulemâ-i sûu kendilerine âlet ederek bid’at ve dalâlete, husûsan eâzım-ı İslâmiyyeyi reddeden Vehhâbîliğin müfrit kısmına ve Melâmîliğin de müferrit kısmına zemîn hazırlayan ve Latin hurûfu gibi çok bid’atlara müsâid ve şeâir-i İslâmiyyeye muhâlif kitâbları te’lîf ettirdiler. Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri, talebelerine bu zarârlı kitâbları okumalarını yasak ederek, “Risâle-i Nûr, hakáik-ı İslâmiyyeye dâir ihtiyâclarınıza kâfîdir” buyurdu.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Demek, Üstâd Hazretleri, şerh edeceğimiz mektûbtan da anlaşılacağı üzere bu sözü, Vehhâbîlik ve Melâmîliğin müfrit kısmının kaleme aldığı İslâmiyyetin rûhuna muhâlif düşünceleri ihtivâ eden eserlerini okumamak için söylemiştir. Üstâd Bedîüzzamân’ın bu sözünü, selef-i sâlihînin ve mu’teber ulemânın kitâblarına teşmîl etmek hatâdır.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>On Yedinci Mes’ele:</strong> Cumhûr-i ulemâya göre herkes her kitâbı okuyamaz. Zîrâ, okunan kitâblarda dîne muhâlif düşünce ve fikirler bulunabilir. Bu sebeble, zikredeceğimiz vasıflara hâiz olmayan eşhâsın bu kitâbları okuması doğru olmaz; zîrâ bu kitâblardan zarâr görebilirler. Bu menfî kitâblar, ehl-i bid’anın ve ehl-i felsefenin kaleme aldıkları kitâblardır. Bu menfî kitâbları ancak kábiliyyeti yüksek, mizâcı sağlam, Kitâb ve Sünnette mâhir, zâhirî ve bâtınî ilimleri mezcedip hakíkate geçen zeki ve muhakkık âlimler okuyabilirler. Bu eşhâsın mihenkleri, edille-i şer’ıyyedir. Bunlar, dîne muhâlif menfî fikirlerin bulunduğu bu nev’i kitâbları tebeî bir nazarla okurlar, hak ile bâtılı tasfiye ederler, kendi zamânlarındaki Müslümanların o bâtıl efkârdan zarâr görmemeleri için hakkı isbât edip o bâtıl efkârı reddederler. İmam Gazâlî, Üstâd Beddiüzzamân gibi. Bu vasıflara hâiz olmayan eşhâsın ise bu nev’i kitâbları okumaları câiz değildir, haramdır. Bu husûsta “Kızıl Îcâz” adlı esere mürâcaât edilsin.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Demek, Kitâb ve Sünnette mâhir, zâhir ve bâtınî ilimleri mezcetmiş muhakkık âlimler, o kitâblarda mevcûd İslâma muhâlif düşünceleri çürütmek için bu nev’i kitâbları okuyup Kitâb ve Sünnete göre reddiyye yazarlar. Tâ ki, ümmete rehber olup Müslümanları o kitâbların zarârlarından muhâfaza etsinler. O reddiyyeler yazılırken bir kısım ulemâ, o ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin fikirlerini zikrettikten sonra o menfî fikirlere cevâb verip çürütmüşlerdir. Bir kısmı da onların bâtıl fikirlerini beyân etmeden doğrudan doğruya Kitâb ve Sünnetle onların bâtıl fikirlerini çürütmüşlerdir.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Dellâl-ı Kur’ân olan Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri de o ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin kitâblarını okumuş ve Kur’ânî bir üslûbla kaleme aldığı eserlerinde onların bâtıl fikirlerini zikretmeden çürütmüştür. Nasıl ki Kur’ân, kâfirlerin bâtıl fikirlerini mücmelen zikredip onlara cevâb veriyor; Kur’ân’ın tefsîri olan Risâle-i Nûr dahi, Kur’ânî bir tarzda ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin bâtıl fikirlerini zikretmeden doğrudan doğruya o bâtıl fikirleri çürütüyor. Bedîüzzamân (ra) Hazretleri, şerhini yaptığımız bu mektûbta Risâle-i Nûr talebelerinin hâsları olan sâhib ve vârisleri ve hâslarının hâsları olan erkân ve esâslarına, “Siz zâhirden hakíkate geçip tekâmül ettikten sonra ancak o ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin kitâblarını okuyabilirsininiz. Hem buna da ihtiyâc yoktur. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Zîrâ, ben, bütün o kitâbları okudum ve Kur’ân vâsıtasıyla Risâle-i Nûr’da onların bâtıl fikirlerini zikretmeden o fikirleri çürüttüm. Artık sizin yeniden o kitâbları okumanıza ihtiyâc yoktur, Risâle-i Nûr’a iktifâ edin” buyurmuştur. Zâhirî ve bâtınî ilimlerde tekâmül etmeyen talebelerin ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin kitâblarını okumaları câiz değildir. İşte Üstâd Hazretleri, şerhini yaptığımız mektûbta geçen gelecek şu cümleleri bu ma’nâda söylemiştir:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">“Bu fakir kardeşiniz yirmi seneden evvel kesret-i mütâleayla ba’zan bir günde (menfî veyâ müsbet) bir cild kitâbı anlayarak mütâlea ederken, yirmi seneye yakındır ki Kurân ve Kurândan gelen Resâilün-Nûr bana kâfî geliyorlardı. Bir tek kitâba muhtâc olmadım, başka kitâbları yanımda bulundurmadım. Risâletün-Nûr çok mütenevvi’ hakáika dâir olduğu hâlde, te’lîfi zamânında, yirmi seneden berî ben muhtâc olmadım.</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="genc_kalem, post: 359387, member: 15919"] [SIZE=3][FONT=book antiqua]On Beşinci Mes’ele: Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri, enâniyyet-i ilmiyyeden gelen bir sâikle Risâle-i Nûr’u okumayan ve “Selefin kitâblarında bu mevzû’lar vardır” diyerek Risâle-i Nûr’a karşı istiğnâ gösteren bir kısım hocalara, “Selef-i Sâlihînin ve muhakkıkîn-i ulemânın âsârları, çendan her derde kâfî ve vâfi bir hazîne-i azîmedir; fakat ba’zı zamân olur ki, bir anahtar bir hazîneden ziyâde ehemmiyyetli olur. Çünkü, hazîne kapalıdır. Fakat, bir anahtar çok hazîneleri açabilir”1 diyerek Risâle-i Nûr’un o kitâbları reddetmediğini, belki onları doğru ve daha güzel anlamak için bir anahtar olduğunu beyân etmiştir. Bizim de bu tarz-ı nazar ile mes’eleye bakmamız lâzımdır. Ulemâ-yı İslâm kâfî miktârda o mevzû’ları kitâblarında yazdığı için, Üstâd Hazretlerinin o mes’eleleri yeniden yazmasına ihtiyâc kalmamıştır. Zâten kendisi bu husûsu şu şekilde beyân etmiştir: “Hem ulemâ-yı İslâm, o kadar tedkíkát-ı sâibe yapmışlar ki, fürûâta dâir tedkíkát-ı amîkaya ihtiyâcları kalmamış. Eğer hakíkí ihtiyâc hissetseydim, böyle fürûâta dâir müctehidînin derin mehazlarına gidip ba’zı beyânâtta bulunacaktım.” [B]On Altıncı Mes’ele:[/B] Üstâd Bedîüzzamân’ın okunmasını yasak ettiği kitâblar da vardır. Bunlar selef-i sâlihînin ve onların caddesinden giden ulemânın kitâbları değil; bid’at ve dalâlete sevk etmeye müsâid olan ba’zı yeni yazarların kitâblarıdır. O zamânda Bedîüzzamân (ra)’ın talebeleri Risâle-i Nûr’da ihtisâs sâhibi olmakla berâber, diğer İslâmî kitâblardan da kendilerine lâzım olan mes’eleleri okuyorlardı. Günümüzde olduğu gibi o zamân da ehl-i dalâlet, ba’zı ulemâ-i sûu kendilerine âlet ederek bid’at ve dalâlete, husûsan eâzım-ı İslâmiyyeyi reddeden Vehhâbîliğin müfrit kısmına ve Melâmîliğin de müferrit kısmına zemîn hazırlayan ve Latin hurûfu gibi çok bid’atlara müsâid ve şeâir-i İslâmiyyeye muhâlif kitâbları te’lîf ettirdiler. Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri, talebelerine bu zarârlı kitâbları okumalarını yasak ederek, “Risâle-i Nûr, hakáik-ı İslâmiyyeye dâir ihtiyâclarınıza kâfîdir” buyurdu. Demek, Üstâd Hazretleri, şerh edeceğimiz mektûbtan da anlaşılacağı üzere bu sözü, Vehhâbîlik ve Melâmîliğin müfrit kısmının kaleme aldığı İslâmiyyetin rûhuna muhâlif düşünceleri ihtivâ eden eserlerini okumamak için söylemiştir. Üstâd Bedîüzzamân’ın bu sözünü, selef-i sâlihînin ve mu’teber ulemânın kitâblarına teşmîl etmek hatâdır. [B]On Yedinci Mes’ele:[/B] Cumhûr-i ulemâya göre herkes her kitâbı okuyamaz. Zîrâ, okunan kitâblarda dîne muhâlif düşünce ve fikirler bulunabilir. Bu sebeble, zikredeceğimiz vasıflara hâiz olmayan eşhâsın bu kitâbları okuması doğru olmaz; zîrâ bu kitâblardan zarâr görebilirler. Bu menfî kitâblar, ehl-i bid’anın ve ehl-i felsefenin kaleme aldıkları kitâblardır. Bu menfî kitâbları ancak kábiliyyeti yüksek, mizâcı sağlam, Kitâb ve Sünnette mâhir, zâhirî ve bâtınî ilimleri mezcedip hakíkate geçen zeki ve muhakkık âlimler okuyabilirler. Bu eşhâsın mihenkleri, edille-i şer’ıyyedir. Bunlar, dîne muhâlif menfî fikirlerin bulunduğu bu nev’i kitâbları tebeî bir nazarla okurlar, hak ile bâtılı tasfiye ederler, kendi zamânlarındaki Müslümanların o bâtıl efkârdan zarâr görmemeleri için hakkı isbât edip o bâtıl efkârı reddederler. İmam Gazâlî, Üstâd Beddiüzzamân gibi. Bu vasıflara hâiz olmayan eşhâsın ise bu nev’i kitâbları okumaları câiz değildir, haramdır. Bu husûsta “Kızıl Îcâz” adlı esere mürâcaât edilsin. Demek, Kitâb ve Sünnette mâhir, zâhir ve bâtınî ilimleri mezcetmiş muhakkık âlimler, o kitâblarda mevcûd İslâma muhâlif düşünceleri çürütmek için bu nev’i kitâbları okuyup Kitâb ve Sünnete göre reddiyye yazarlar. Tâ ki, ümmete rehber olup Müslümanları o kitâbların zarârlarından muhâfaza etsinler. O reddiyyeler yazılırken bir kısım ulemâ, o ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin fikirlerini zikrettikten sonra o menfî fikirlere cevâb verip çürütmüşlerdir. Bir kısmı da onların bâtıl fikirlerini beyân etmeden doğrudan doğruya Kitâb ve Sünnetle onların bâtıl fikirlerini çürütmüşlerdir. Dellâl-ı Kur’ân olan Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri de o ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin kitâblarını okumuş ve Kur’ânî bir üslûbla kaleme aldığı eserlerinde onların bâtıl fikirlerini zikretmeden çürütmüştür. Nasıl ki Kur’ân, kâfirlerin bâtıl fikirlerini mücmelen zikredip onlara cevâb veriyor; Kur’ân’ın tefsîri olan Risâle-i Nûr dahi, Kur’ânî bir tarzda ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin bâtıl fikirlerini zikretmeden doğrudan doğruya o bâtıl fikirleri çürütüyor. Bedîüzzamân (ra) Hazretleri, şerhini yaptığımız bu mektûbta Risâle-i Nûr talebelerinin hâsları olan sâhib ve vârisleri ve hâslarının hâsları olan erkân ve esâslarına, “Siz zâhirden hakíkate geçip tekâmül ettikten sonra ancak o ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin kitâblarını okuyabilirsininiz. Hem buna da ihtiyâc yoktur. Zîrâ, ben, bütün o kitâbları okudum ve Kur’ân vâsıtasıyla Risâle-i Nûr’da onların bâtıl fikirlerini zikretmeden o fikirleri çürüttüm. Artık sizin yeniden o kitâbları okumanıza ihtiyâc yoktur, Risâle-i Nûr’a iktifâ edin” buyurmuştur. Zâhirî ve bâtınî ilimlerde tekâmül etmeyen talebelerin ehl-i bid’a ve ehl-i felsefenin kitâblarını okumaları câiz değildir. İşte Üstâd Hazretleri, şerhini yaptığımız mektûbta geçen gelecek şu cümleleri bu ma’nâda söylemiştir: “Bu fakir kardeşiniz yirmi seneden evvel kesret-i mütâleayla ba’zan bir günde (menfî veyâ müsbet) bir cild kitâbı anlayarak mütâlea ederken, yirmi seneye yakındır ki Kurân ve Kurândan gelen Resâilün-Nûr bana kâfî geliyorlardı. Bir tek kitâba muhtâc olmadım, başka kitâbları yanımda bulundurmadım. Risâletün-Nûr çok mütenevvi’ hakáika dâir olduğu hâlde, te’lîfi zamânında, yirmi seneden berî ben muhtâc olmadım.[/FONT][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nurdan Makaleler
RİSÂLE-İ NUR HER ŞEYE KÂFİ MİDİR? - Bir Makale
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst