Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nurdan Makaleler
RİSÂLE-İ NUR HER ŞEYE KÂFİ MİDİR? - Bir Makale
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="genc_kalem" data-source="post: 359385" data-attributes="member: 15919"><p>[h=2]<span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>İkinci Kısım:</strong> Dellâl-ı Kur’ân olan Bedîüzzamân Said Nursî Hazretlerine ma’nevî ve ilmî cihette vâris olan kimselerdir ki; bunlar zâhirî ilimleri elde ettikten sonra bâtınî ilimleri de elde etmek sûretiyle hakíkate geçmek isteyen kimselerdir. Bu zevât-ı âliyye, Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri ve Risâle-i Nûr’un irşâdâtıyla tekâmül edip --Âyetü’l-Kübrâ Risâlesinde beyân edildiği tarzda-- hakíkatü’l-hakáika geçen ve o hakáikın hakíkí zevkını tadan başta Hacı Hulusi Bey olmak üzere Hoca Sabri, Mehmet Feyzi, Hâfız Ali, Hasan Feyzi, Hâfız Tevfik gibi erkân ve esâslardır. Bunlar Üstâd Bedîüzzamân (ra)’ın irşâdıyla tasfiye-i zihin eden ve ilm-i zâhir ile ilm-i bâtını mezceden kimselerdir. Bunların içinde daha yüksek bir makám olan “asrın imâmı” vazîfesiyle tavzîf edilmiş biri vardır ki, o da “el-Hâc İbRahîm Hulusi Bey”dir. Üstâd Bedîüzzamân (ra) Hazretleri, bu ikinci kısım vârislerin birincisi hükmünde olan Hacı Hulusi Bey’i eserlerinde şöyle tavsîf eder:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>“Benim vârisim olan sen.”</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong></strong>“Azîz âhiret kardeşim ve hizmet-i Kurânda gayretli arkadaşım ve ders-i esrâr-ı îmânîde zekâvetli ve ferâsetli talebem. <strong>VE VEFÂTIMDAN SONRA SADÂKATLİ VÂRİSİM, BİRÂDERZÂDEM</strong>...”</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">“Cemâata Sözler’i okumak zamânında, sendeki hissiyât-ı âliyye ve fazla inkişâf ve fedâkârâne hâmîyyet-i dîniyye galeyânının sırrı şudur ki:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">“Velâyet-i kübrâ olan verâset-i nübüvvetteki makám-ı tebliğin envârı altına girdiğin içindir. O vakit sen, dellâl-ı Kurân Saidin vekîli, belki ma’nen aynı hükmüne geçtiğin içindir.”</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">“İkinci ru’yân ise: Sana ve Müslümanlara büyük bir beşârettir. Ve sarıklılara ehemmiyyetli bir itâbdır. Onuncu safta iken imâmetin çok ma’nidârdır. İnşâallah Cenâb-ı Hak seni, âlî bir mertebe olan İmâmlık Mertebesi’ne mazhar eder. Sizi yanımda hazır edip, sizinle şimdilik bir kaç kelime konuşacağım.”</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">“Sizin gibi hakíkata yetişmiş ve hakíkattaki hakíkí tesellî ve esâslı sevinci bulmuş zâtlara, envâr-ı îmâniyyenin ve esrâr-ı Kur’âniyyenin neşirlerine karşı ehl-i dalâletin ve şeytanların desâisle tehâcümünden neşet eden müşkîlât ve gam ve kedere karşı sabır ve metânet et ve hüzün ve merâk etme demeye ihtiyâc hissetmem.”</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Azîz kardeşim, çendan Abdülmecid benim nesebî kardeşim ve yirmi sene talebemdir. Fakat, ne o, ve ne hiç birisi BENİM HULÛSİme yetişmiyor. O mektûblar (ekseriyet-i mutlaka) senin nâmınla yazılmış ve sana gönderiliyor.”</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">“Bütün mektûblarımda ‘Azîz sıddık kardaşlarım’ dediğim zamân muhlis HULÛSİ saff-ı evvel muhâtabların içindedir.”</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">İşte Üstâd Bedîüzzamân Said Nursî Hazretlerinin şerhini yaptığımız mektûbundaki muhâtabı bu ikinci kısım vârislerdir. <strong>جَزَاهُمُ اللهُ خَيْرًا كَثيِرًا</strong> Cenâb-ı Hak, her iki kısım vârislere hayr-ı kesîr ihsân eylesin.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>On Dördüncü Mes’ele:</strong> Üstâd Bedîüzzamân (ra)’ın Risâle-i Nûrun dışında başka ders yapmaması ve yanında Kur’ân’dan başka eser bulundurmaması mes’elesine gelince…</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Üstâd Bedîüzzamân (ra) Hazretleri, Yeni Said devresinde sürgün ve esâret altında bulunması sebebiyle kimseyle görüştürülmüyordu ki onlara ders yapsın. Dâimâ tarassud altındaydı, yanına kimse bırakılmıyordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Ancak Arabî İşârâtü’l-İ’câz tefsîrini, ileride bu tefsîri tercüme edecek olan Abdülmecid’i ma’nen muhâtab alarak hizmetinde bulunan bir kaç talebesine --Arapça bilmedikleri hâlde-- altı ay ders vermiştir. Hem Hacı Hulusi Bey’i ma’nen muhâtab alarak Risâle-i Nûr’u ona ders vermiştir. Bu konuda Bedîüzzamân Hazretleri şöyle buyurmaktadır:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">“Hulûsi Bey; benim yegâne ma’nevî evlâdım ve medâr-ı tesellîm ve hakíkí vârisim ve bir dehâ-yı nûrânî sâhibi olacağı muhtemel olan birâderzâdem AbdurRahmânın vefâtından sonra, Hulusî aynen yerine geçip o merhûmdan beklediğim hizmeti, onun gibi îfâya başlamasıyla; ve ben onu görmeden epey zamân evvel Sözleri yazarken, onun aynı vazîfesiyle muvazzaf bir şahs-ı ma’nevî bana muhâtab olmuşcasına, ekseriyet-i mutlaka ile temsîlâtım onun vazîfesine ve mesleğine göre olmuştur. Demek oluyor ki, bu şahsı, Cenâb-ı Hak bana hizmet-i Kurân ve îmânda bir talebe, bir muîn ta’yîn etmiş. Ben de bilmeyerek onunla onu görmeden evvel konuşuyormuşum, ders veriyormuşum...”</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">“Hiç merâk etme seninle muhâbere MANEN devâm eder. Bütün mektûblarımda ‘Azîz sıddık kardaşlarım’ dediğim zamân muhlis HULÛSİ saff-ı evvel muhâtabların içindedir.”</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Bedîüzzamân Hazretlerinin, serbest olduğu Eski Said devresinde ise talebelerine başta tefsîr ve hadîs olmak üzere bütün medrese ilimlerini ders verdiği bedîhîdir.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Hem Bedîüzzamân (ra) Hazretleri, doksan kitâbı ezberlediğini ve her gün üç saat meşgúl olmak sûretiyle üç ayda bir o kitâbları hâfızasından devrettiğini eserlerinde şöyle ifâde etmektedir:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">“Ma’nevî nûrun --ilim sûretinde-- beşerin kafasında cilvesinin bir cüzîsi, tırnak kadar kuvve-i hâfızaya mâlik bir adamın kafasında, doksan kitâbın kelimâtı yazılmış. Ve üç ayda, her günde üç saat meşgúl olarak, hâfızasının sahifesinin yalnız o kısmını ancak tamâm edebilmiş.”</span></span>[/h]</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="genc_kalem, post: 359385, member: 15919"] [h=2][SIZE=3][FONT=book antiqua][B]İkinci Kısım:[/B] Dellâl-ı Kur’ân olan Bedîüzzamân Said Nursî Hazretlerine ma’nevî ve ilmî cihette vâris olan kimselerdir ki; bunlar zâhirî ilimleri elde ettikten sonra bâtınî ilimleri de elde etmek sûretiyle hakíkate geçmek isteyen kimselerdir. Bu zevât-ı âliyye, Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri ve Risâle-i Nûr’un irşâdâtıyla tekâmül edip --Âyetü’l-Kübrâ Risâlesinde beyân edildiği tarzda-- hakíkatü’l-hakáika geçen ve o hakáikın hakíkí zevkını tadan başta Hacı Hulusi Bey olmak üzere Hoca Sabri, Mehmet Feyzi, Hâfız Ali, Hasan Feyzi, Hâfız Tevfik gibi erkân ve esâslardır. Bunlar Üstâd Bedîüzzamân (ra)’ın irşâdıyla tasfiye-i zihin eden ve ilm-i zâhir ile ilm-i bâtını mezceden kimselerdir. Bunların içinde daha yüksek bir makám olan “asrın imâmı” vazîfesiyle tavzîf edilmiş biri vardır ki, o da “el-Hâc İbRahîm Hulusi Bey”dir. Üstâd Bedîüzzamân (ra) Hazretleri, bu ikinci kısım vârislerin birincisi hükmünde olan Hacı Hulusi Bey’i eserlerinde şöyle tavsîf eder: [B]“Benim vârisim olan sen.” [/B]“Azîz âhiret kardeşim ve hizmet-i Kurânda gayretli arkadaşım ve ders-i esrâr-ı îmânîde zekâvetli ve ferâsetli talebem. [B]VE VEFÂTIMDAN SONRA SADÂKATLİ VÂRİSİM, BİRÂDERZÂDEM[/B]...” “Cemâata Sözler’i okumak zamânında, sendeki hissiyât-ı âliyye ve fazla inkişâf ve fedâkârâne hâmîyyet-i dîniyye galeyânının sırrı şudur ki: “Velâyet-i kübrâ olan verâset-i nübüvvetteki makám-ı tebliğin envârı altına girdiğin içindir. O vakit sen, dellâl-ı Kurân Saidin vekîli, belki ma’nen aynı hükmüne geçtiğin içindir.” “İkinci ru’yân ise: Sana ve Müslümanlara büyük bir beşârettir. Ve sarıklılara ehemmiyyetli bir itâbdır. Onuncu safta iken imâmetin çok ma’nidârdır. İnşâallah Cenâb-ı Hak seni, âlî bir mertebe olan İmâmlık Mertebesi’ne mazhar eder. Sizi yanımda hazır edip, sizinle şimdilik bir kaç kelime konuşacağım.” “Sizin gibi hakíkata yetişmiş ve hakíkattaki hakíkí tesellî ve esâslı sevinci bulmuş zâtlara, envâr-ı îmâniyyenin ve esrâr-ı Kur’âniyyenin neşirlerine karşı ehl-i dalâletin ve şeytanların desâisle tehâcümünden neşet eden müşkîlât ve gam ve kedere karşı sabır ve metânet et ve hüzün ve merâk etme demeye ihtiyâc hissetmem.” Azîz kardeşim, çendan Abdülmecid benim nesebî kardeşim ve yirmi sene talebemdir. Fakat, ne o, ve ne hiç birisi BENİM HULÛSİme yetişmiyor. O mektûblar (ekseriyet-i mutlaka) senin nâmınla yazılmış ve sana gönderiliyor.” “Bütün mektûblarımda ‘Azîz sıddık kardaşlarım’ dediğim zamân muhlis HULÛSİ saff-ı evvel muhâtabların içindedir.” İşte Üstâd Bedîüzzamân Said Nursî Hazretlerinin şerhini yaptığımız mektûbundaki muhâtabı bu ikinci kısım vârislerdir. [B]جَزَاهُمُ اللهُ خَيْرًا كَثيِرًا[/B] Cenâb-ı Hak, her iki kısım vârislere hayr-ı kesîr ihsân eylesin. [B]On Dördüncü Mes’ele:[/B] Üstâd Bedîüzzamân (ra)’ın Risâle-i Nûrun dışında başka ders yapmaması ve yanında Kur’ân’dan başka eser bulundurmaması mes’elesine gelince… Üstâd Bedîüzzamân (ra) Hazretleri, Yeni Said devresinde sürgün ve esâret altında bulunması sebebiyle kimseyle görüştürülmüyordu ki onlara ders yapsın. Dâimâ tarassud altındaydı, yanına kimse bırakılmıyordu. Ancak Arabî İşârâtü’l-İ’câz tefsîrini, ileride bu tefsîri tercüme edecek olan Abdülmecid’i ma’nen muhâtab alarak hizmetinde bulunan bir kaç talebesine --Arapça bilmedikleri hâlde-- altı ay ders vermiştir. Hem Hacı Hulusi Bey’i ma’nen muhâtab alarak Risâle-i Nûr’u ona ders vermiştir. Bu konuda Bedîüzzamân Hazretleri şöyle buyurmaktadır: “Hulûsi Bey; benim yegâne ma’nevî evlâdım ve medâr-ı tesellîm ve hakíkí vârisim ve bir dehâ-yı nûrânî sâhibi olacağı muhtemel olan birâderzâdem AbdurRahmânın vefâtından sonra, Hulusî aynen yerine geçip o merhûmdan beklediğim hizmeti, onun gibi îfâya başlamasıyla; ve ben onu görmeden epey zamân evvel Sözleri yazarken, onun aynı vazîfesiyle muvazzaf bir şahs-ı ma’nevî bana muhâtab olmuşcasına, ekseriyet-i mutlaka ile temsîlâtım onun vazîfesine ve mesleğine göre olmuştur. Demek oluyor ki, bu şahsı, Cenâb-ı Hak bana hizmet-i Kurân ve îmânda bir talebe, bir muîn ta’yîn etmiş. Ben de bilmeyerek onunla onu görmeden evvel konuşuyormuşum, ders veriyormuşum...” “Hiç merâk etme seninle muhâbere MANEN devâm eder. Bütün mektûblarımda ‘Azîz sıddık kardaşlarım’ dediğim zamân muhlis HULÛSİ saff-ı evvel muhâtabların içindedir.” Bedîüzzamân Hazretlerinin, serbest olduğu Eski Said devresinde ise talebelerine başta tefsîr ve hadîs olmak üzere bütün medrese ilimlerini ders verdiği bedîhîdir. Hem Bedîüzzamân (ra) Hazretleri, doksan kitâbı ezberlediğini ve her gün üç saat meşgúl olmak sûretiyle üç ayda bir o kitâbları hâfızasından devrettiğini eserlerinde şöyle ifâde etmektedir: “Ma’nevî nûrun --ilim sûretinde-- beşerin kafasında cilvesinin bir cüzîsi, tırnak kadar kuvve-i hâfızaya mâlik bir adamın kafasında, doksan kitâbın kelimâtı yazılmış. Ve üç ayda, her günde üç saat meşgúl olarak, hâfızasının sahifesinin yalnız o kısmını ancak tamâm edebilmiş.”[/FONT][/SIZE][/h] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nurdan Makaleler
RİSÂLE-İ NUR HER ŞEYE KÂFİ MİDİR? - Bir Makale
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst