Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nurdan Makaleler
RİSÂLE-İ NUR HER ŞEYE KÂFİ MİDİR? - Bir Makale
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="genc_kalem" data-source="post: 359383" data-attributes="member: 15919"><p>[h=2]<span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"><strong>Sekizinci Mes’ele:</strong> Risâle-i Nûr, îmânı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkíkí yapmak cihetinde tasavvuf ve kelâm ilimlerine bedel, kâfîdir. Zîrâ, Risâle-i Nûr, tasavvuf ve kelâm ilimlerinde tecdîdât yapmış, bu ilimleri Kur’ânî bir hâle getirmiş, asrın anlayışına göre îzâh etmiş ve Kur’ân’a bağlamıştır. Yâni, tasavvuf ve kelâm ilimleri, her ne kadar Kur’ân’dan alınmışsa da, zamânla aslını kaybederek başka bir şekle dönüştüğünden, Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri asrın müceddidi olması hasebiyle tasavvuf ve kelâmda tecdîdât yaparak Kur’ânî bir şekil kazandırmıştır. Mektûbun şerh ve îzâhında geçen kelâm ve tasavvufla alâkalı ifâdeler, bu káideye göre mütâlea edilmeli; hâşâ kelâm ve tasavvufun tenkíd edildiği gibi bir ma’nâ anlaşılmamalıdır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"><strong>Dokuzuncu Mes’ele:</strong> Evet, Risâletün-Nûr, hakáik-ı İslâmiyyeye dâir ihtiyâclara kâfîdir. Fakat, Risâle-i Nûr’un hakáik-ı İslâmiyyeye dâir ihtiyâclara kâfî olması, başka bir kitâbın okunmaması ma’nâsına gelmez. Belki, talebenin Risâle-i Nûr’u hakkıyla ve murâd-ı Üstâdâneye muvâfık anlaması için ba’zı ilimleri bilmesi lâzımdır. Meselâ, Risâle-i Nûr’da tasavvuf, kelâm, tefsîr veyâ hadîs gibi ilimlere âit ba’zı ilmî ıstılâhlar vardır ki, Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri bu ilmî ıstılâhları zikretmiş; fakat ta’rîf etmemiş ve tafsîlâtlı bilgi vermemiştir. O ilmî ıstılâhları anlamak için ilgili kitâblara mürâcaât edilmesi lâzımdır ve bu ihtiyâctan dolayı Üstâd Hazretleri ba’zı eserlere mürâcaât edilmesini kitâblarında tavsiye etmiştir. Meselâ:</span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">“Eğer bir şübhen varsa ‘Makásıd’ ve ‘Mevâkıf’a git!... </span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">“Eğer o kapı sana açılamadı; ‘Mefâtihü’l-Gayb’ olan İmâm-ı Râzî’nin geniş olan tefsîrine gir ve serîr-i tedrîste o dâhî imâmın halka-i dersinde otur, dersini dînle. </span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">“Eğer onun ile mutmain olamadın; İbRahîm Hakkı’nın arkasına düş, Hüccetü’l- İslâm olan İmâm-ı Gazâlî’nin yanına git, fetvâ iste... </span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">“Eğer ümmîsin, fetvâyı okuyamıyorsun, bizim hem-asrımız ve fikren birâderimiz olan Hüseyn-i Cisrînin sözünü dînle!.. </span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">“Eğer bu yüksek sesle senin yatmış olan fikr-i hakíkatın uykudan kalkmadıysa ve gözün de açılamadı; İbn-i Hümam ve Fahrü’l-İslâm gibi zâtların ellerini tut, İmâm-ı Şâfiîye git, istiftâ et!...” </span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">“Şu pencere, imkân ve hudûsa müesses umûm mütekellimînin penceresidir. Ve isbât-ı Vâcibü’l-Vücûda karşı caddeleridir. Bunun tafsîlâtını, ‘Şerhü’l-Mevâkıf’ ve ‘Şerhü’l-Makásıd’ gibi muhakkıklerin büyük kitâblarına havâle ederek, yalnız Kur’ân’ın feyzinden ve şu pencereden rûha gelen bir iki şuaı göstereceğiz.”</span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">“Mîzân-ı Şârânî mîzânıyla, Şerîat mîzânlarını bu sûretle müvâzene edebilirsen et.”</span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">Hem Risâle-i Nûr’un ba’zı eserleri, ihtivâ ettiği konuyla alâkalı ilmin bilinmesini iktizâ eder.</span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">Meselâ, “On Birinci Lem’a” da sünnet-i seniyyenin ehemmiyyeti ve sünnete ittiba’ etmenin lüzûmu ders verilmiş; ancak sünnet-i seniyyeninin neler olduğu ve bu sünnetlerin hayâta nasıl geçirileceği zikredilmemiştir. Bu husûs ise; ancak hadîs ve fıkıh kitâblarından öğrenilebilir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">Hem “Yirmi Dördüncü Söz”de hadîslerin doğru anlaşılması “on iki asıl” ile îzâh edilmiştir. Elbette bu ders, ulûm-i hadîs ile alâkalı bir derstir. Bu ilmi bilmeyen, bu dersi tam anlayamaz. Dolayısıyla bu eser hem hadîs okumayı, hem de okunan hadîsleri doğru anlamak ve o hadîslere i’tirâz etmemek için ulûm-i hadîsi öğrenmeyi zımnen iktizâ eder.</span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">Hem Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri, “Arabî İşârâtü’l-İ’câz” tefsîrini belâğat kánûnlarına ve ulûm-i Arabîyyenin düstûrlarına göre yazmıştır. Bu eserin anlaşılması ise, ulûm-i Arabîyye ve ilm-i belâğatı bilmeye ve tefsîr kitâblarını okumaya bağlıdır. Hattâ, müellif (ra) bu mezkûr tefsîrin başında, “Cenâb-ı Hak, bu tefsîri de tam anlayacak adamları yetiştirecek inşâallah” demektedir. </span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">Hem “İctihâd Risâlesi”ni yazmış. Bu ise, “Müctehid ulemânın fıkıh kitâblarını okuyun ve dört mezheb imâmlarının ictihâdlarından ayrılmayın” diye ma’nevî bir emirdir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">Hem meselâ Re’fet Bey, “Arz, öküz ile balık üzerindedir” gibi en müşkîl hadîsleri sormuş. Hulusi Bey, ba’zı âyet ve hadîslerin esrârından ve Sa’d-ı Taftezânî, Muhyiddin-i Arabî gibi ba’zı ulemânın kitâblarından suâl etmiş. Üstâd Hazretleri de onlara “Risâle-i Nûr kâfîdir. Niye hadîs kitâblarını ve başka ulemânın eserlerini okuyorsunuz?” diye mukábelede bulunmamış; aksine gerekli îzâhatı vermiş ve bir çok yerde “Kádı Iyaz”, “İmâm Şa’rânî”, “Sa’d-ı Taftezânî”, “Seyyid Şerîf Cürcânî”, “Fahreddîn-i Râzî”, “İmâm Rabbânî”, “Hüccetü’l-İslâm İmâm Gazâlî” gibi pek çok muhakkık ulemânın kitâblarına havâle etmiştir. Ba’zan da bu kitâblardan nakiller yapmıştır. Hem Risâle-i Nûr’un “Mektûbât” gibi ba’zı eserleri, bu tür suâllere cevâb sâdedinde te’lîf edilmiştir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">İşte Üstâd Bedîüzzamân (ra) Hazretlerinin bunlar gibi pek çok yerde başka ulemânın kitâblarına havâle etmesi gösteriyor ki; Risâle-i Nûr’da hakáik-ı îmâniyye ve İslâmiyyenin müşkîl mes’eleleri açıklanırken, o mesâilin daha iyi anlaşılabilmesi için başka eserlere mürâcaât etmeye de ihtiyâc vardır. Bununla berâber, başta Tasavvuf ve Kelâm olmak üzere mezkûr eserlerin en ince noktalarını bilmeye ihtiyâc yoktur. Ancak temâs edilen konularda mürâcaât edilebilir.</span></span>[/h]</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="genc_kalem, post: 359383, member: 15919"] [h=2][FONT=book antiqua][SIZE=3][B]Sekizinci Mes’ele:[/B] Risâle-i Nûr, îmânı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkíkí yapmak cihetinde tasavvuf ve kelâm ilimlerine bedel, kâfîdir. Zîrâ, Risâle-i Nûr, tasavvuf ve kelâm ilimlerinde tecdîdât yapmış, bu ilimleri Kur’ânî bir hâle getirmiş, asrın anlayışına göre îzâh etmiş ve Kur’ân’a bağlamıştır. Yâni, tasavvuf ve kelâm ilimleri, her ne kadar Kur’ân’dan alınmışsa da, zamânla aslını kaybederek başka bir şekle dönüştüğünden, Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri asrın müceddidi olması hasebiyle tasavvuf ve kelâmda tecdîdât yaparak Kur’ânî bir şekil kazandırmıştır. Mektûbun şerh ve îzâhında geçen kelâm ve tasavvufla alâkalı ifâdeler, bu káideye göre mütâlea edilmeli; hâşâ kelâm ve tasavvufun tenkíd edildiği gibi bir ma’nâ anlaşılmamalıdır. [B]Dokuzuncu Mes’ele:[/B] Evet, Risâletün-Nûr, hakáik-ı İslâmiyyeye dâir ihtiyâclara kâfîdir. Fakat, Risâle-i Nûr’un hakáik-ı İslâmiyyeye dâir ihtiyâclara kâfî olması, başka bir kitâbın okunmaması ma’nâsına gelmez. Belki, talebenin Risâle-i Nûr’u hakkıyla ve murâd-ı Üstâdâneye muvâfık anlaması için ba’zı ilimleri bilmesi lâzımdır. Meselâ, Risâle-i Nûr’da tasavvuf, kelâm, tefsîr veyâ hadîs gibi ilimlere âit ba’zı ilmî ıstılâhlar vardır ki, Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri bu ilmî ıstılâhları zikretmiş; fakat ta’rîf etmemiş ve tafsîlâtlı bilgi vermemiştir. O ilmî ıstılâhları anlamak için ilgili kitâblara mürâcaât edilmesi lâzımdır ve bu ihtiyâctan dolayı Üstâd Hazretleri ba’zı eserlere mürâcaât edilmesini kitâblarında tavsiye etmiştir. Meselâ: “Eğer bir şübhen varsa ‘Makásıd’ ve ‘Mevâkıf’a git!... “Eğer o kapı sana açılamadı; ‘Mefâtihü’l-Gayb’ olan İmâm-ı Râzî’nin geniş olan tefsîrine gir ve serîr-i tedrîste o dâhî imâmın halka-i dersinde otur, dersini dînle. “Eğer onun ile mutmain olamadın; İbRahîm Hakkı’nın arkasına düş, Hüccetü’l- İslâm olan İmâm-ı Gazâlî’nin yanına git, fetvâ iste... “Eğer ümmîsin, fetvâyı okuyamıyorsun, bizim hem-asrımız ve fikren birâderimiz olan Hüseyn-i Cisrînin sözünü dînle!.. “Eğer bu yüksek sesle senin yatmış olan fikr-i hakíkatın uykudan kalkmadıysa ve gözün de açılamadı; İbn-i Hümam ve Fahrü’l-İslâm gibi zâtların ellerini tut, İmâm-ı Şâfiîye git, istiftâ et!...” “Şu pencere, imkân ve hudûsa müesses umûm mütekellimînin penceresidir. Ve isbât-ı Vâcibü’l-Vücûda karşı caddeleridir. Bunun tafsîlâtını, ‘Şerhü’l-Mevâkıf’ ve ‘Şerhü’l-Makásıd’ gibi muhakkıklerin büyük kitâblarına havâle ederek, yalnız Kur’ân’ın feyzinden ve şu pencereden rûha gelen bir iki şuaı göstereceğiz.” “Mîzân-ı Şârânî mîzânıyla, Şerîat mîzânlarını bu sûretle müvâzene edebilirsen et.” Hem Risâle-i Nûr’un ba’zı eserleri, ihtivâ ettiği konuyla alâkalı ilmin bilinmesini iktizâ eder. Meselâ, “On Birinci Lem’a” da sünnet-i seniyyenin ehemmiyyeti ve sünnete ittiba’ etmenin lüzûmu ders verilmiş; ancak sünnet-i seniyyeninin neler olduğu ve bu sünnetlerin hayâta nasıl geçirileceği zikredilmemiştir. Bu husûs ise; ancak hadîs ve fıkıh kitâblarından öğrenilebilir. Hem “Yirmi Dördüncü Söz”de hadîslerin doğru anlaşılması “on iki asıl” ile îzâh edilmiştir. Elbette bu ders, ulûm-i hadîs ile alâkalı bir derstir. Bu ilmi bilmeyen, bu dersi tam anlayamaz. Dolayısıyla bu eser hem hadîs okumayı, hem de okunan hadîsleri doğru anlamak ve o hadîslere i’tirâz etmemek için ulûm-i hadîsi öğrenmeyi zımnen iktizâ eder. Hem Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri, “Arabî İşârâtü’l-İ’câz” tefsîrini belâğat kánûnlarına ve ulûm-i Arabîyyenin düstûrlarına göre yazmıştır. Bu eserin anlaşılması ise, ulûm-i Arabîyye ve ilm-i belâğatı bilmeye ve tefsîr kitâblarını okumaya bağlıdır. Hattâ, müellif (ra) bu mezkûr tefsîrin başında, “Cenâb-ı Hak, bu tefsîri de tam anlayacak adamları yetiştirecek inşâallah” demektedir. Hem “İctihâd Risâlesi”ni yazmış. Bu ise, “Müctehid ulemânın fıkıh kitâblarını okuyun ve dört mezheb imâmlarının ictihâdlarından ayrılmayın” diye ma’nevî bir emirdir. Hem meselâ Re’fet Bey, “Arz, öküz ile balık üzerindedir” gibi en müşkîl hadîsleri sormuş. Hulusi Bey, ba’zı âyet ve hadîslerin esrârından ve Sa’d-ı Taftezânî, Muhyiddin-i Arabî gibi ba’zı ulemânın kitâblarından suâl etmiş. Üstâd Hazretleri de onlara “Risâle-i Nûr kâfîdir. Niye hadîs kitâblarını ve başka ulemânın eserlerini okuyorsunuz?” diye mukábelede bulunmamış; aksine gerekli îzâhatı vermiş ve bir çok yerde “Kádı Iyaz”, “İmâm Şa’rânî”, “Sa’d-ı Taftezânî”, “Seyyid Şerîf Cürcânî”, “Fahreddîn-i Râzî”, “İmâm Rabbânî”, “Hüccetü’l-İslâm İmâm Gazâlî” gibi pek çok muhakkık ulemânın kitâblarına havâle etmiştir. Ba’zan da bu kitâblardan nakiller yapmıştır. Hem Risâle-i Nûr’un “Mektûbât” gibi ba’zı eserleri, bu tür suâllere cevâb sâdedinde te’lîf edilmiştir. İşte Üstâd Bedîüzzamân (ra) Hazretlerinin bunlar gibi pek çok yerde başka ulemânın kitâblarına havâle etmesi gösteriyor ki; Risâle-i Nûr’da hakáik-ı îmâniyye ve İslâmiyyenin müşkîl mes’eleleri açıklanırken, o mesâilin daha iyi anlaşılabilmesi için başka eserlere mürâcaât etmeye de ihtiyâc vardır. Bununla berâber, başta Tasavvuf ve Kelâm olmak üzere mezkûr eserlerin en ince noktalarını bilmeye ihtiyâc yoktur. Ancak temâs edilen konularda mürâcaât edilebilir.[/SIZE][/FONT][/h] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nurdan Makaleler
RİSÂLE-İ NUR HER ŞEYE KÂFİ MİDİR? - Bir Makale
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst