Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Risale Açıklamalı 68 - Âhireti Allah'tan Soruyoruz.
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 420324" data-attributes="member: 27"><p><strong>Cevap: Asa-yı Musa 8. Ders - Âhireti Allah'tan Soruyoruz.</strong></p><p></p><p>[NOT]<span style="font-family: 'verdana'">Hem madem biz gözümüzle görüyoruz ki, umum mahlûklarda ve zemin yüzünde öyle bir hikmet eli işliyor ve öyle bir adalet ölçüleriyle işler dönüyor ki, akl-ı beşer onun fevkinde düşünemiyor. Meselâ, insanın bin cihazatına takılan hikmetlerinden yalnız bir küçük çekirdek kadar kuvve-i hafızasında bütün tarihçe-i hayatını ve ona temas eden hadsiz hâdisâtı o kuvvecikte yazıp, onu bir kütüphane hükmüne getirip ve insanın haşirde muhakemesi için neşir olacak olan defter-i a’mâlinin bir küçük senedi olarak her vakit hatırlatmak sırrıyla her insanın eline vererek dimağının cebine koyan bir ezelî hikmet; ve bütün masnuatta gayet hassas mizanlarla âzâlarını yerleştiren, mikroptan gergedana, sinekten simurga kuşuna, bir çiçekli nebattan milyarlar, trilyonlarla çiçekler açan bahar çiçeğine kadar, israfsız ölçülerle bir tenasüp, bir muvazene, bir intizam ve bir cemâl içinde masnuatı bir hüsn-ü san’at yapan ve her zîhayatın hukuk-u hayatını kemâl-i mizanla veren, iyiliklere güzel neticeler ve fenalıklara fena neticeler verdiren ve Âdem zamanından beri tâği ve zâlim kavimlere vurduğu tokatlarla kendini pek kuvvetli ihsas ettiren bir adalet-i sermediye, elbette ve hiç şüphe getirmez ki, güneş gündüzsüz olmadığı gibi, o hikmet-i ezeliye, o adalet-i sermediye âhiretsiz olmazlar ve ölümde en zâlimlerin ve en mazlumların bir tarzda gitmelerindeki âkıbetsiz bir dehşetli haksızlığa, adaletsizliğe ve hikmetsizliğe hiçbir vechile müsaade etmezler diye, Hakîm ve Hakem ve Adl ve Âdil isimleri bizim sualimize kat’î cevap veriyorlar.</span>[/NOT]</p><p></p><p></p><p>Allah'ın isimlerinden <span style="font-family: 'verdana'">Hakîm ve Hakem ve Adl ve Âdil isimleri, ahiretin varlığını iktiza ediyor. </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Hakîm: H</span>ikmet sahibi; herşeyi hikmetle, belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan Allah</p><p></p><p>Hakem: Her şeyi gayelerine adaletle sevk eden Allah</p><p></p><p>Âdil: Sonsuz adalet sahibi, herşeye hakkını veren Allah</p><p></p><p>Adl: Her hak sahibine hakkını veren, sonsuz adalet sahibi olan Allah</p><p></p><p></p><p>Hakem ve Hakîm isminin yeryüzündeki tecellilerinden sadece biri: <strong>"<span style="font-family: 'verdana'">Meselâ, insanın bin cihazatına takılan hikmetlerinden yalnız bir küçük çekirdek kadar kuvve-i hafızasında bütün tarihçe-i hayatını ve ona temas eden hadsiz hâdisâtı o kuvvecikte yazıp, onu bir kütüphane hükmüne getirip ve insanın haşirde muhakemesi için neşir olacak olan defter-i a’mâlinin bir küçük senedi olarak her vakit hatırlatmak sırrıyla her insanın eline vererek dimağının cebine koyan bir ezelî hikmet;</span>"</strong></p><p></p><p>Cenab-ı Hak her işi hikmetle, manalı, faydalı ve manalı bir şekilde yapıyor. Yaptığı icraatlarda en ufak bir israfa yer vermiyor. Mesela burdaki misal gibi. Hafızamız kütüphaneler kadar bilgiyi, her ihtiyaç duyduğumuzda, sanki kütüphaneden o konuyla ilgili kitap alıyormuşuz gibi alıyoruz, ondan okuyoruz. Mesela güneşten bahsederken, hemen daha önceden güneşle ilgili topladığımız bütün malumatlar zihnimize geliyor. Birden konu değişip çiçeklerden bahsetsek, aynı şekilde çiçeklerle iligi malumatlarımız zihnimize geliyor. İşimizle ilgili birşey düşündüğümüzde, onunla ilgili malumatlar zihnimize geliyor ve hakeza. Bütün bu bilgileri kitaplara yazmaya kalksak herhalde bir insanın beyninin şu anki halinden çok daha büyük olması gerekirdi. Vücudumuzla orantısı da bozulurdu. Hikmetli bir varlık olmaktan çıkıp, abes bir varlığa inkılab ederdik. Allah cc. ise abes iş yapmaktan münezzehtir. Madem hafıza gibi bir nimeti verirken dahi abes iş yapmıyor, en ideal ölçülerde o nimeti bize veriyor. Elbette bütün azalarıyla hikmetli yarattığı insanı, toprakta çürüyüp gitmek üzere bırakmayacak, ahireti getirecektir. Ve onun kuvve-i hafızasını, tarihçe-i hayatını ve o hafızanın temas ettiği bütün hadiseleri, haşirde insanın kütüphanesinden hard disk gibi çıkarıp önüne koyacaktır..Yani bu küçücük beynimiz nasıl herşeyi kaydediyor, Allahta herşeyi hikmeti gereği kaydediyor. Hafızamızı vermesindeki bir hikmet, amel defterimizin de olacağını ihtar etmektir..</p><p></p><p>Âdil ve Adl isimlerinin tecellilerinden birkaçı: <strong>"<span style="font-family: 'verdana'">ve bütün masnuatta gayet hassas mizanlarla âzâlarını yerleştiren, mikroptan gergedana, sinekten simurga kuşuna, bir çiçekli nebattan milyarlar, trilyonlarla çiçekler açan bahar çiçeğine kadar, israfsız ölçülerle bir tenasüp, bir muvazene, bir intizam ve bir cemâl içinde masnuatı bir hüsn-ü san’at yapan ve her zîhayatın hukuk-u hayatını kemâl-i mizanla veren, iyiliklere güzel neticeler ve fenalıklara fena neticeler verdiren ve Âdem zamanından beri tâği ve zâlim kavimlere vurduğu tokatlarla kendini pek kuvvetli ihsas ettiren bir adalet-i sermediye, elbette ve hiç şüphe getirmez ki, güneş gündüzsüz olmadığı gibi, o hikmet-i ezeliye, o adalet-i sermediye âhiretsiz olmazlar ve ölümde en zâlimlerin ve en mazlumların bir tarzda gitmelerindeki âkıbetsiz bir dehşetli haksızlığa, adaletsizliğe ve hikmetsizliğe hiçbir vechile müsaade etmezler diye, </span></strong><span style="font-family: 'verdana'"> Hakîm ve Hakem ve Adl ve Âdil isimleri bizim sualimize kat’î cevap veriyorlar.</span><strong><span style="font-family: 'verdana'">"</span></strong></p><p></p><p>"<span style="font-family: 'verdana'">Hem madem biz gözümüzle görüyoruz ki, umum mahlûklarda ve zemin yüzünde öyle bir hikmet eli işliyor ve öyle bir adalet ölçüleriyle işler dönüyor ki, akl-ı beşer onun fevkinde düşünemiyor. "</span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Evet gerçekten Allah'ın yaratmış olduğundan daha faydalısını, daha mizanlısını ne düşünebiliyor, ne de yapabiliyoruz ? İnsanlar inek sütünü ellerindeki en ileri teknolojiyi kullanarak çeşitli işlemlere tabi tutup, pastörize ediyorlar. Sonra bunu bir marifet biliyorlar. Halbuki süte ekstradan katabildikleri hiçbirşey yok. Çok defa da onun içindeki gıdaları yok ediyorlar. Yani Allahın yarattığı sütten daha kaliteli bir süt yok, bir yumurta yok, bir elma yok, bir kavun yok. Hatta insanın kirli eli bulaştıkça onlar bozuluyor, letafeti kayboluyor. Bütün bu ölçüler Allahın hikmetini gösterdiği gibi adaletini dahi gösteriyor. Herşeyi en hikmetli mizanlarla yaratan Allah, insanı dirilmemek üzere öldürmekle hikmetini ve adaletini boşa çıkarır mı ?</span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Sonra Hazret-i Adem aleyhisselamdan bu yana birçok zalim kavmi adaletini hissettirir derecede, semavi tokatlarla cezalandırmış. Mesela Nuh (a.s.) ın kavmi</span>, Lut (a.s.) ın kavmi, Ebrehe nin ordusu gibi. Ve bu zalimlerin karşılarındaki kullarını nimetlere mazhar etmesiyle adaletini bariz bir şekilde hissettiriyor Rabbimiz..Bu numune-misal adalet tecellileri, aynı tarzda bu dünyadan göçüp giden zalim ve mazlum taifesinin de bir mükafat ve mücazat yerinin olacağını ispat ediyor. Bu dünyada olmadığına göre elbette o hesablar ahirete bırakılıyor..</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 420324, member: 27"] [b]Cevap: Asa-yı Musa 8. Ders - Âhireti Allah'tan Soruyoruz.[/b] [NOT][FONT=verdana]Hem madem biz gözümüzle görüyoruz ki, umum mahlûklarda ve zemin yüzünde öyle bir hikmet eli işliyor ve öyle bir adalet ölçüleriyle işler dönüyor ki, akl-ı beşer onun fevkinde düşünemiyor. Meselâ, insanın bin cihazatına takılan hikmetlerinden yalnız bir küçük çekirdek kadar kuvve-i hafızasında bütün tarihçe-i hayatını ve ona temas eden hadsiz hâdisâtı o kuvvecikte yazıp, onu bir kütüphane hükmüne getirip ve insanın haşirde muhakemesi için neşir olacak olan defter-i a’mâlinin bir küçük senedi olarak her vakit hatırlatmak sırrıyla her insanın eline vererek dimağının cebine koyan bir ezelî hikmet; ve bütün masnuatta gayet hassas mizanlarla âzâlarını yerleştiren, mikroptan gergedana, sinekten simurga kuşuna, bir çiçekli nebattan milyarlar, trilyonlarla çiçekler açan bahar çiçeğine kadar, israfsız ölçülerle bir tenasüp, bir muvazene, bir intizam ve bir cemâl içinde masnuatı bir hüsn-ü san’at yapan ve her zîhayatın hukuk-u hayatını kemâl-i mizanla veren, iyiliklere güzel neticeler ve fenalıklara fena neticeler verdiren ve Âdem zamanından beri tâği ve zâlim kavimlere vurduğu tokatlarla kendini pek kuvvetli ihsas ettiren bir adalet-i sermediye, elbette ve hiç şüphe getirmez ki, güneş gündüzsüz olmadığı gibi, o hikmet-i ezeliye, o adalet-i sermediye âhiretsiz olmazlar ve ölümde en zâlimlerin ve en mazlumların bir tarzda gitmelerindeki âkıbetsiz bir dehşetli haksızlığa, adaletsizliğe ve hikmetsizliğe hiçbir vechile müsaade etmezler diye, Hakîm ve Hakem ve Adl ve Âdil isimleri bizim sualimize kat’î cevap veriyorlar.[/FONT][/NOT] Allah'ın isimlerinden [FONT=verdana]Hakîm ve Hakem ve Adl ve Âdil isimleri, ahiretin varlığını iktiza ediyor. Hakîm: H[/FONT]ikmet sahibi; herşeyi hikmetle, belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan Allah Hakem: Her şeyi gayelerine adaletle sevk eden Allah Âdil: Sonsuz adalet sahibi, herşeye hakkını veren Allah Adl: Her hak sahibine hakkını veren, sonsuz adalet sahibi olan Allah Hakem ve Hakîm isminin yeryüzündeki tecellilerinden sadece biri: [B]"[FONT=verdana]Meselâ, insanın bin cihazatına takılan hikmetlerinden yalnız bir küçük çekirdek kadar kuvve-i hafızasında bütün tarihçe-i hayatını ve ona temas eden hadsiz hâdisâtı o kuvvecikte yazıp, onu bir kütüphane hükmüne getirip ve insanın haşirde muhakemesi için neşir olacak olan defter-i a’mâlinin bir küçük senedi olarak her vakit hatırlatmak sırrıyla her insanın eline vererek dimağının cebine koyan bir ezelî hikmet;[/FONT]"[/B] Cenab-ı Hak her işi hikmetle, manalı, faydalı ve manalı bir şekilde yapıyor. Yaptığı icraatlarda en ufak bir israfa yer vermiyor. Mesela burdaki misal gibi. Hafızamız kütüphaneler kadar bilgiyi, her ihtiyaç duyduğumuzda, sanki kütüphaneden o konuyla ilgili kitap alıyormuşuz gibi alıyoruz, ondan okuyoruz. Mesela güneşten bahsederken, hemen daha önceden güneşle ilgili topladığımız bütün malumatlar zihnimize geliyor. Birden konu değişip çiçeklerden bahsetsek, aynı şekilde çiçeklerle iligi malumatlarımız zihnimize geliyor. İşimizle ilgili birşey düşündüğümüzde, onunla ilgili malumatlar zihnimize geliyor ve hakeza. Bütün bu bilgileri kitaplara yazmaya kalksak herhalde bir insanın beyninin şu anki halinden çok daha büyük olması gerekirdi. Vücudumuzla orantısı da bozulurdu. Hikmetli bir varlık olmaktan çıkıp, abes bir varlığa inkılab ederdik. Allah cc. ise abes iş yapmaktan münezzehtir. Madem hafıza gibi bir nimeti verirken dahi abes iş yapmıyor, en ideal ölçülerde o nimeti bize veriyor. Elbette bütün azalarıyla hikmetli yarattığı insanı, toprakta çürüyüp gitmek üzere bırakmayacak, ahireti getirecektir. Ve onun kuvve-i hafızasını, tarihçe-i hayatını ve o hafızanın temas ettiği bütün hadiseleri, haşirde insanın kütüphanesinden hard disk gibi çıkarıp önüne koyacaktır..Yani bu küçücük beynimiz nasıl herşeyi kaydediyor, Allahta herşeyi hikmeti gereği kaydediyor. Hafızamızı vermesindeki bir hikmet, amel defterimizin de olacağını ihtar etmektir.. Âdil ve Adl isimlerinin tecellilerinden birkaçı: [B]"[FONT=verdana]ve bütün masnuatta gayet hassas mizanlarla âzâlarını yerleştiren, mikroptan gergedana, sinekten simurga kuşuna, bir çiçekli nebattan milyarlar, trilyonlarla çiçekler açan bahar çiçeğine kadar, israfsız ölçülerle bir tenasüp, bir muvazene, bir intizam ve bir cemâl içinde masnuatı bir hüsn-ü san’at yapan ve her zîhayatın hukuk-u hayatını kemâl-i mizanla veren, iyiliklere güzel neticeler ve fenalıklara fena neticeler verdiren ve Âdem zamanından beri tâği ve zâlim kavimlere vurduğu tokatlarla kendini pek kuvvetli ihsas ettiren bir adalet-i sermediye, elbette ve hiç şüphe getirmez ki, güneş gündüzsüz olmadığı gibi, o hikmet-i ezeliye, o adalet-i sermediye âhiretsiz olmazlar ve ölümde en zâlimlerin ve en mazlumların bir tarzda gitmelerindeki âkıbetsiz bir dehşetli haksızlığa, adaletsizliğe ve hikmetsizliğe hiçbir vechile müsaade etmezler diye, [/FONT][/B][FONT=verdana] Hakîm ve Hakem ve Adl ve Âdil isimleri bizim sualimize kat’î cevap veriyorlar.[/FONT][B][FONT=verdana]"[/FONT][/B] "[FONT=verdana]Hem madem biz gözümüzle görüyoruz ki, umum mahlûklarda ve zemin yüzünde öyle bir hikmet eli işliyor ve öyle bir adalet ölçüleriyle işler dönüyor ki, akl-ı beşer onun fevkinde düşünemiyor. " Evet gerçekten Allah'ın yaratmış olduğundan daha faydalısını, daha mizanlısını ne düşünebiliyor, ne de yapabiliyoruz ? İnsanlar inek sütünü ellerindeki en ileri teknolojiyi kullanarak çeşitli işlemlere tabi tutup, pastörize ediyorlar. Sonra bunu bir marifet biliyorlar. Halbuki süte ekstradan katabildikleri hiçbirşey yok. Çok defa da onun içindeki gıdaları yok ediyorlar. Yani Allahın yarattığı sütten daha kaliteli bir süt yok, bir yumurta yok, bir elma yok, bir kavun yok. Hatta insanın kirli eli bulaştıkça onlar bozuluyor, letafeti kayboluyor. Bütün bu ölçüler Allahın hikmetini gösterdiği gibi adaletini dahi gösteriyor. Herşeyi en hikmetli mizanlarla yaratan Allah, insanı dirilmemek üzere öldürmekle hikmetini ve adaletini boşa çıkarır mı ? Sonra Hazret-i Adem aleyhisselamdan bu yana birçok zalim kavmi adaletini hissettirir derecede, semavi tokatlarla cezalandırmış. Mesela Nuh (a.s.) ın kavmi[/FONT], Lut (a.s.) ın kavmi, Ebrehe nin ordusu gibi. Ve bu zalimlerin karşılarındaki kullarını nimetlere mazhar etmesiyle adaletini bariz bir şekilde hissettiriyor Rabbimiz..Bu numune-misal adalet tecellileri, aynı tarzda bu dünyadan göçüp giden zalim ve mazlum taifesinin de bir mükafat ve mücazat yerinin olacağını ispat ediyor. Bu dünyada olmadığına göre elbette o hesablar ahirete bırakılıyor.. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Risale Açıklamalı 68 - Âhireti Allah'tan Soruyoruz.
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst