Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
ölü işitir diyen alim ve mesheb imamlarin görüşü ibn teymiyye işitir diyor
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="mucahid_tr" data-source="post: 123799" data-attributes="member: 12305"><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'">Ölülerin işitmediğini söyleyen Vahhâbî ve benzer dü</span></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">şünceleri olan kendilerine Selefîler</span><span style="font-family: 'Garamond'"> diyenlerin görüşlerinin kaynağı olan İbn Teymiyye’nin bu konu hakkındaki görüşleri: </span><span style="font-family: 'Garamond'">İbn Teymiyye Ölü İşitir Diyor:</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>İbn Teymiyye, sorulan bir soruya “Ölünün Kur’ân okumak zikir ve duâ seslerini işitebildiği doğrudur.” demektedir.</strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn1" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[1]</strong></span></span></span></span></span></a></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'">İ</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'">bn Teymiyye fetvalarında; ölüler kendilerini ziyaret edenleri bilirler mi, tanıdıklarından biri geldi mi anlar mı? gibi sorulara cevabında: “Evet bilirler ve anlarlar” diyor. Daha sonra ölülerin buluştuklarını, ve dirilerin yaptığı işlerin onlara gösterildiğini bildiren haberleri yazıyor.</span></span></strong></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn2" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[2]</strong></span></span></span></a></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong>İ</strong></span><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><strong>bn Teymiyye, Ölülerin kabirlerde</strong></span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> konuştuğunu ve kendisine yapılan konuşmaları işittiklerini, söylüyor.</span></span></strong></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn3" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[3]</strong></span></span></span></a></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>Ölü işitmez diyenler, âyetin zâhirî manasına göre “Sen ölülere işittiremezsin.” (<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Rum Suresi 52.)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> âyetini delil getirirlerse bir sonraki âyet'te Allâh </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Celle Celalühü)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Rum Suresi 53)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> “Sen ancak imân edenlere işittirebilirsin”, demektedir. Allâh </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Celle Celalühü)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> o zaman âyetin zâhir manasına göre mü’minlerin işittiğini bildirdi. Burada “<em>İşitmenin</em>”, “<em>kabul etmek</em>” demek olduğu buradan da anlaşılmaktadır. </span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">“Artık şüphesiz ki sen, o (dinlediklerinden faydalanmayan) ölüler (durumundaki kafirler)e (hak ve hakikati) işittiremezsin, o (kalp kulakları) sağır (olan)lara da, (hele bir de) arka dönenler halinde kaçtıkları zaman daveti(ni) duyuramazsın.!” </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Rum, 52</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">“(Kötü tercih yaptıkları için basiretlerini bağladığımız) o körleri, (yoldan) sapmalarından çevirip doğru yola ulaştırıcı biri de asla değilsin! Sen ancak bizim âyetlerimize inanmakta olan kimselere (gerçekleri) duyurabilirsin (işittirebilirsin). Çünkü (sadece) onlar (sürekli hakka boyun eğen ihlaslı) Müslümanlardır.” </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Rum, 53</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>“Sen ölülere işittiremezsin” demek, (Sen kâfirleri imâna kavuşturamazsın) demektir. Dirilerden maksat imân edenler kastedilmiştir. Bunun gibi nice kinâye, mecaz ifâde eden birçok âyet vardır. Bazıları şöyledir: </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">“Kur’ân-ı Kerîm’in indirilmesi diri olanı uyandırmak, nankörlere de azap sözünün gerekmesi içindir.” </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Yâsîn, 70)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> âyetinde (imân/hayat), (mümin/diri) manalarını içerir.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">“Biz onu (su bulutunu), (kuraklıktan dolayı) ölü bir memlekete gönderir ve oraya su indiririz.” </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(A’raf, 57; Yâsîn, 33)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> âyetlerinde (ölüm/kıtlık, kuraklık) manasını içerir.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">“Bir belâ gelmez zannettiler de, kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Fakat çoğu yine kör ve sağır oldu. Allah onların yaptıklarını görmektedir.” </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Mâide, 71)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> âyetinde (kör ve sağırlık/ kâfirlerin küfrü) manasını içermektedir.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">“Bu sağırlara (gerçekleri) sen mi işittireceksin? Ya da (görüp görmezden gelen) bu körleri ve pek açık bir sapıklık içerisinde bulunmuş olanları sen mi hidâyet edeceksin?” </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Zuhruf, 40)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> âyetinde kâfirler bildiğimiz kör ve sağır değiller aslında.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Traditional Arabic'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>عن ابى موسى رضى الله عنه قال النبى صلى الله عليه وسلم: "مثل الذى يذكر ربه والذى لا يذكر مثل الحى والميت</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Ebû Mûsâ el-Eş’arî </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Radıyallahu Anh)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">’dan rivâyet edilmiştir ki: Peygamberimiz </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Selem)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> şöyle buyurdu: “Rabbini zikredenle zikretmeyenin durumu diri ile ölünün durumu gibidir.” <a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn4" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="color: #0000ff">[4]</span></span></a></span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Buraya kadar zikredilen âyet-i kerîmeler ve hadis-i şeriflerden anlaşılacağı üzere “Sen ölülere işittiremezsin” </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Rum, 52)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> âyetinden maksat; ölüler değil, imânı kabul etmeyerek kalpleri ölü olan kâfirlerin ta kendisidir.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'">Ölüler işitmez diyenlerin itibar ettikleri âlimlerden biri olan İbn Teymiyye’nin talebesi </span></span><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong>İ</strong></span><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><strong>bn Kayyım</strong></span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.751/1350)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> şöyle demektedir: Çünkü bedenleri dağılsa da söylenenleri duyacakları bildirilmiştir. Bu durumda ölülere hitaptan maksat, bedenlere bağlı söz konusu ruhlara hitaptır. “Kabirde olanlara sözlerini duyuramazsın.” </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Fatır 22)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> âyeti celilesinin siyakından kâfir bir kimsenin faydasına olacak bir biçimde hayatta olanın sözünü duyamaması anlaşılmaktadır. Nitekim kabirde bulunanlar da söyleneni işlerine yarayacak biçimde duyamazlar. (Faydalı ve işe yarayacak bir şekilde duymazlar; yani öldüktan sonra sevap ve imân elde etme yönünden işe yaramaz, ama diğer konuşmaları duyarlar.)</span></span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Ancak Yüce Allah </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Celle Celalühü)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> ölülerin hiçbir şey duyamayacaklarını ifâde etmemiştir. Bu âyetin benzeri de şudur: “Sen ölülere duyuramazsın, Arkalarını dönmüş kaçarken sağırlara da davetini işittiremezsiniz.”</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Neml 80)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Ölülerle birlikte sağırlarında daveti duymaması her ikisininde davete ehil kimseler olmadığına delildir. Bu iki kısım insan ölü ve sağır olunca, bunlara bir şey duyurmak anlatabilmek mümtenîdir, demektir. Bu görüş doğrudur ama ölümden sonra bir ölçüde bedenle alakasını kesmemiş ruhlara kötü durumların alçaklıklarını duyurmanın imkansızlığını ifâde etmemektedir.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Ömer b. Hattab, İbn Ömer ve Ebû Talha </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Rad</span>ı<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">yallahu Anh</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> gibi ondan fazla sahâbeden nakledildiğine göre Hz. Peygamber </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">, Bedir savaşından sonra müşrik ölülerine hitaben şöyle seslenmiştir:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Traditional Arabic'">.. فجعل ينادى باسمائهم واسماء آبائهم وقد جيفوا: يا ابا جهل بن هشام ويا عتبة بن ربيعة ويا شيبة بن ربيعة ويا وليد بن عتبة! أيسركم انكم اطعتم الله ورسوله؟ فانا قد وجدنا ما وعدنا ربنا حقا، فهل وجدتم ما وعدكم ربكم حقا؟ قال: فسمع عمر قول النبى صلى الله عليه وسلم فقال: يا رسول الله! ما تكلم من اجساد لا ارواح لها؟ وهل يسمعون يقول الله عز وجل (انك لا تسمع الموتى)؟ فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: والذى نفس محمد بيده ما انتم باسمع لما اقول منهم، والله انهم الان ليعلمون ان الذى كنت اقول لهم الحق ، وفى رواية: انهم ليسمعون، غير انهم لا يستطيعون ان يردوا على شيئا.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">“.. Hz. Peygamber </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Bedr günü savaştan sonra Kureyş’in ileri gelenlerinden savaşta ölen yirmi dört kişinin cesetlerinin bir araya gömülmesini emretti. Bunun üzerine o cesetler Bedir’deki kör bir kuyuya atıldılar.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>Zaferin üçüncü günü Hz. Peygamber o kuyunun başına durdu ve: </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">–– Ey Hişam’ın oğlu Ebû Cehil, Ey Rabîâ’nın oğlu Utbe, Ey Rabîa oğlu Şeybe, ve Ey Utbe oğlu Velîd! Allah’a ve Rasûlüne boyun eğmiş olsaydınız bu inanç sizi sevindirir miydi? Biz, Rabbimizin bize va’dettiğinin aynısına kavuştuk, siz de Allah’ın va’dettiğinin gerçek olduğunu gördünüz mü?” Hz. Peygamber’in </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> bu konuşmasını sahâbe duymuş ve Ömer </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Rad</span>ı<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">yallahu Anh</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">: </span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>––“Ey Allah’ın elçisi! Kendilerinde hiçbir hayat eseri olmayan şu cesetlere ne söylüyorsun, onlar duyabilirler mi? Allah, “Sen ölülere duyuramazsın” </strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn5" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[5]</strong></span></span></span></span></a><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong> buyurmuyor mu?” deyince Hz. Peygmaber </strong></span></span></span><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">: </span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>–– “Muhammed’in hayatı elinde olan Allah’a yemin ederim ki, benim söylediklerimi siz onlardan daha iyi duyamazsınız. Onlar şu anda benim söylediklerimin gerçek olduğunu anladılar. Onlar şu anda beni duyuyorlar ama bana cevap vermeye güçleri yetmiyor.” </strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn6" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[6]</strong></span></span></span></span></a></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'">Ahmed </span></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">İ</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'">bn Teymiyye: <em>(Kitabü’l-intisar-fi’l-</em></span></span><em><span style="font-family: 'Times New Roman'">İmâm</span></em><span style="font-family: 'Garamond'"><em><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">-ı Ahmed)</span></em><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> kitabında Bedr’de, çukura doldurulan kâfirlerin işitmelerine, Hazret-i Âi</span></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">ş</span><span style="font-family: 'Garamond'">e’nin inanmaması, onun için suç olmaz.<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Çünkü O hadis-i şerifi Resûlullah’tan işitmemiştir. Fakat başkalarının inanmaması suç olur, diyor.</span></span></strong></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn7" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[7]</strong></span></span></span></a></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>Peygamberimizin “siz onlardan daha iyi duyamazsınız” sözü ortada iken orda olmayan, Peygamberimizin sözünü işitmeyen Hz. Âişe’nin (radiyallahu anhâ) yorumuna yapışmanız ne derece doğru olur? </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Bedir’deki çukura doldurulan kâfirlerin işitmez görüşünde olan Hz. Âişe (</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Radiyallahu Anhâ</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">) validemiz bu inkârından dönmüştür. Bunu İbnü İshâk Meğâzî’sinde O’ndan ceyyid (iyi), İmâm Ahmed b. Hanbel de </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.241/855) </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">hasen bir isnâd ile rivâyet etmişlerdir. Âişe (</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Radiyallahu Anhâ</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">) validemizin bu rivâyetinde “söylemekte olduğumu siz onlardan daha çok işitmiyorsunuz” ifâdesi vardır. <a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn8" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="color: #0000ff">[8]</span></span></a></span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Belki de hadîs, Âişe (</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Radiyallahu Anhâ</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">) validemizin yanında birçok Sahabînin rivâyetiyle sübût bulunca inkârından döndü ve onlara uyan bir rivâyet yaptı. Bu husustaki mazereti ise Bedr’de bulunmamasıydı.<a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn9" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="color: #0000ff">[9]</span></span></a></span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Âişe (</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Radiyallahu Anhâ</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">) validemizin inkârından dönmesinin delili şudur:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Tirmizî </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.279/892)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">, Âişe (</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Radiyallahu Anhâ</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">) validemizden rivâyet etti: Kardeşi Abdurrahmân’ın kabrinin başında durdu, O’na hitap etti ve “vallahi yanında olsaydım, seni ancak öldüğün yerde gömerdim…” dedi. <a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn10" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="color: #0000ff">[10]</span></span></a></span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>İbn Teymiyye; <span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">ölülerin görebilmesi ile alakalı Âişe (r.anhâ) ve diğer sahâbelerden birçok rivâyet gelmektedir. Allah’ın dilediği zamanlarda da ruh bedenle bir araya geldiğinde, tıpkı bir meleğin yeryüzüne inmesi, birden bir ışığın parlaması ya da uyuyan bir kimsenin bir anda uyanması gibi bir anlık bir olaydır. Bu mana birçok rivâyette nakledilmektedir. Mücahid şöyle demektedir: “Bazen ruhlar defnedildikten itibaren yedi gün kabir içinde odalarda tutulurlar.” Mâlik </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">İ</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">bn</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Enes şöyle demektedir: “Bana ruhların istediği her yere gidebileceği rivâyeti ulaşmıştır” demektedir. </span></strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn11" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[11]</strong></span></span></span></span></span></a></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Hz. Âi</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">şe </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Radiyallahu Anhâ)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> validemizden rivâyete göre Resûlüllah </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">: </span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>“Ruhlar toplu ordulardır. Onlardan (ezelde, Allah yolunda) birbiriyle tanışanlar i’tilâf eder (anlaşır, Allah uğrunda) tanışmayanlar ise ihtilaf eder (dünyada zıtlaşırlar.)” buyurdu. </strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn12" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[12]</strong></span></span></span></span></a></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Traditional Arabic'">عن عبد الله بن عمرو بن العاص رضى الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "ان ارواح المؤمنين لتلتقيان على مسيرة يوم وليلة ومارأى واحد منهما صاحبه.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Abdullah </span>İ<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">bn</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Amr ibnü’l-Âs </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.43/663)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Radiyallahu Anh)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">’tan rivâyet edilen bir hadis-i </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">şerifte Resûl-ü Ekrem </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Efendimiz şöyle buyurmuştur:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>“Muhakkak ki mü’minlerin ruhları, daha sahip(ler)i (birbiri)ni görmeden, bir gün ve gecelik yol mesafesinde karşılaşırlar.” </strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn13" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[13]</strong></span></span></span></span></a></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Garamond'">İbn Teymiyye: Peygamberlerin ve örnek davranışları ile tanınmış salih kişilerin mezarlarında zaman zaman görüldüğü söylenen diğer bazı kerâmetler ve olağanüstü tezahürler de böyledir. Mesela bu mezarlara gökten ışık veya melek inmesi, şeytanların veya hayvanların buralara yanaşmaktan kaçınmaları, bu mezarlardan veya çevrelerindeki diğer mezarlardan ateş fışkırması, bu mezarlarda yatanların bazı komşu ölülere </span><span style="font-family: 'Times New Roman'">ş</span><span style="font-family: 'Garamond'">efaâtçi olmaları, bazı kimselerin ölünce onların yanıbaşında gömülmeyi istemeleri, bazı mezarların yanında insanın içinde huzur ve sükun hissetmesi ve bazı ölülere dil uzatanların çeşitli cezalara çarptırılmaları gibi önemli tezahürler, konumuzun kapsamına girmeyen gerçeklerdir.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>Başka bir deyimle gerek Peygamberlerin ve gerekse yaşarken iyi davranışları ile tanınmış salih şahsiyetlerin mezarlarında belirebilecek Allah’ın kerâmetleri ile buraların Allah (Celle Celalühü) katında taşıdıkları saygınlık ve değer, çoğu kimselerin tasavvurunun üzerindedir.<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Fakat ısrarla söylediğimiz şudur ki, bütün bu tezahürler söz konusu mezarları, namaz yeri edinmeyi veya tercihli duâ ve ziyaret yeri olarak seçmeyi gerektirmez, diyor İbn Teymiyye.</span></strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn14" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[14]</strong></span></span></span></a></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hanefîler: Hanefî imâmlarının bazılarından ölünün işitmeyeceğine dair gelen bazı ifâdeler, meseleyi kavrayamayan bir takım insanların anladıkları gibi değildir. Bu görüş, söylenen sözü kabirdeki ölünün işittiğine dair yapılan yemininin geçerli olmayacağı münasebetiyle söylenmiştir. Mesela buna dair nikah üzerine yemin edilse kadın boş olur. Meselenin aslı şöyledir. Fıkıhta yeminler örf esasına dayalıdır. Örfte ise “işitmek” gereğinin yapılabileceği ve karşılığı verilebilecek işitmelere denir. Halbuki kabirdeki işiten ölüler cevap veremez ve işittiklerinin gereğini muhataplarına yapamazlar. Yoksa bu sözden “onlar hiç bir şekilde işitemezler” manası çıkmaz. Nitekim bu hususu Hanefî müctehidleri ve imâmlarından Muhakkık Kemaleddin İbn Hümam, Fethu’l Kadîr isimli eserinde bunu açıklamıştır.</strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn15" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[15]</strong></span></span></span></a></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Hanefî âlimlerinden Abdulhak ed’Dihlevî </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö. 1176/1762)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> ve Kadı Muhammed Senâullah el-Mazherî’nin de, ölülerin işittiği görüşünde oldukları bildirilmektedir. </span></strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn16" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[16]</strong></span></span></span></a></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Garamond'">Şâfî’ler: </span>İ<span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">mâm</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Subki </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.771/1370)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> ölülerin işittiği hususunda mezheblerde icma olduğunu söylemiştir.</span></span></strong></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn17" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[17]</strong></span></span></span></a></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hanbelîler: Hanbelî âlimlerinden İbn Receb el-Hanbelî ölülerin işittiğini söylemiştir.</strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn18" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[18]</strong></span></span></span></a></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Garamond'">Mâlikîler: Mâlikîlerden </span><span style="font-family: 'Times New Roman'">İ</span><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">mâm</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Kurtubî </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.671/1272)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> ölülerin işittiğini ve bu konuda mezheb âlimleri arasında icma’ olduğunu söylemiştir.</span></span></strong></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn19" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[19]</strong></span></span></span></a></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">İnsanın, ruhunu teslim ettikten sonra dünya ile ilişkisinin tamamen kesilmediğini, aksine dirilerin yaptıkları birtakım hareketlerden haberdâr olduğunu Hz. Peygamber </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">haber vermektedir. </span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Enes b. Mâlik </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Radıyallahu Anh)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Hz. Peygamber’in </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">şöyle buyurduğunu nakletmiştir:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Traditional Arabic'">ان العبد اذا وضع فى قبره وتولى عنه اصحابه انه ليسمع قرع نعالهم</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>“Kul kabrine konulduktan sonra dostları başucundan ayrılırken onların ayak seslerini duyar..” </strong></span></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn20" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[20]</strong></span></span></span></span></span></a></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Ebû Hureyre’den de </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Radıyallahu Anh)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> nakledilen bu hadisin isnadının sahih olduğu hususunda ittifak vardır. <a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn21" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="color: #0000ff">[21]</span></span></a></span></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'">Ölünün işitmediğini savunanlar bu hadisler için “ölülerin kısa bir an duyduğunu” iddia etmi</span></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">şlerdir</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'">. Fakat Peygamberimizden “<em>kısa bir an duyarlar</em>” diye bir haber de yokken neye dayanarak böyle bir hüküm veriyorlar?!</span></span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Traditional Arabic'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>ان الميت ليعذب ببكاء الحى</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>“Dirilerin ağlamasından dolayı ölü azap çeker.” </strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn22" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[22]</strong></span></span></span></span></a></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Buhârî </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.256/870)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> ve Müslim </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.261/875) </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">bildirdikleri bir hadis-i şerifte Peygamberimiz </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> şöyle buyurdu: <em>“Meyyit yakınlarının kendisine bağırarak ağlamalarından azap duyar.”</em></span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>Ölüler kendileri için ağlayanı nasıl işitip azap duyuyorlar?</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>İbn Teymiyye ve talebesi İbn Kayyim’in bu sözlerinden sonra ölülerin işitmediğini savunanlar, düştükleri zor durumdan kurtulmak için “Onlar da bir insandı. Hata etmişlerdir. Bizim için önemli olan Âyetin zâhirî manasıdır derlerse? Biz de deriz ki: “Böyle söylemiş olmanız savunduğunuz görüşlerin kaynağı olan İbn Teymiyye ve İbn Kayyım’ın anlaşılması bu kadar basit olan Âyetin zâhir manasını anlayamayıp hata ettiklerini kabul etmiş olursunuz. Böylece âlimlerinizin daha karışık ve zor meselelerde de hata edebileceği manasına gelir”. Siz de onların takipçisi olduğunuzdan dolayı birçok konuda hata edebileceğinizi itiraf etmiş olursunuz.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Traditional Arabic'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>عن عائشة رضى الله عنها قالت: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: ما من رجل يزور قبر اخيه ويجلس عنده الا استأنس به ورد عليه حتى يقوم</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Hz. Âişe’den </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Radıyallahu Anhâ)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> rivâyet edilen bir hadiste Peygamberimiz </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> şöyle buyuruyor: </span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>“Bir adam kardeşinin kabrini ziyaret edip yanına oturduğunda o kendisini tanıyarak sevinir, verdiği selâma karşılık verir, bu hal kalkıncaya kadar devam eder.</strong></span></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn23" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[23]</strong></span></span></span></span></span></a></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">İbnu Abdil Berr </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.463/1071)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Et-Temhid ve El-İstızkar (isimli iki kitabında) İbn-ü Abbas’ın </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Radıyallahu Anh)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> şöyle dediğini rivâyet etmiştir:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>“Kim, dünyada tanıdığı bir kardeşinin kabrine uğrar da ve ona selâm verirse mutlaka onu tanır. Ve ona Aleykümus-Selam der.”</strong></span></span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Abdül Hakk İşbîlî </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.852/1185)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">, bu rivâyetin isnadının sahih olduğunu söyledi.</span></strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn24" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[24]</strong></span></span></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Hafız İbnu Recep el-Hanbelî </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.795/1393)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> “Bu rivâyetin isnadının sahihliği demek râvîlerinin tamamının güvenilir olduğu demektir, öyledir de. Ancak hadis garib hatta münkerdir” dedi.</span></strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn25" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[25]</strong></span></span></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> İbnu Recebe göre İ</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">mâm</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Beyhakî ve Hâkim’in rivâyet ettiği ve sahihtir dediği sınırlandırma getirmeyen rivâyet daha sahihtir. (Yani “<em>tanıdığı</em>” ilavesi bulunmayan hadis.)</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><strong>İbn Kayyim el Cevziyye (</strong></span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Ruh kitabının 137.)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><strong> sayfasında: Kabir azabı ve nimetiyle ilgili geçen hadisler ve kabir ehline selâm vermek, onlarla konuşmak ve ölülerin ziyaretçilerini bilmesi ile ilgili geçen bütün hadisler İbnul Abdül Berr’in mütevatir kabul ettiği hadislerdir, demiştir. </strong></span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Ebû Süleyman b. Bureyde </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Rad</span>ı<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">yallahu Anh</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> babasından, Resûlüllah </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">’in onlara kabristana girdiklerinde “Es-Selâmu alâ ehl-i’d-diyâr”<a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn26" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="color: #0000ff">[26]</span></span></a> denmesini öğrettiğini söyler. Bu hadis, Müslim’in lafzında:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Traditional Arabic'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>السلام عليكم اهل الديار من المؤمنين والمسلمين وانا ان شاء الله اللاحقون اسأل الله لنا ولكم العافية</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>“Ey mümin ve Müslümanlar olan diyarın sakinleri! Allah’ın selâmı üzerinize olsun. Bizler de inşâallah sizlere kavuşacağız. Allah bize de size de afiyet versin” şeklindedir. </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Âişe </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Rad</span>ıyallahu <span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">anhâ)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> şöyle demiştir: “Resûlüllah </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> benimle olduğu gecenin sonunda Bakî mezarlığına çıkar ve:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Traditional Arabic'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>السلام عليكم دار قوم مؤمنين واتاكم ما توعدون غدا مؤجلون وانا ان شاء الله بكم لاحقون اللهم اغفر لاهل بقيع الغرغد</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>“Müminler topluluğunun yurdu! Es-Selâmü aleyküm! Va’dedilen şey size geldi, yarına ertelendiniz. Bizler de inşâallah sizlere kavuşacağız. Allah’ım! Bâki Gargad ehline mağfiret et, derdi.”</strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn27" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[27]</strong></span></span></span></span></a></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Muhammed b. Hımyer anlatıyor: “Ömer b. Hattab </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Radıyallahu Anh)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Garkad kabristanına uğradı ve:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>Ey kabir sakinleri! Bizdeki haberler şunlardır: Karılarınız kocaya vardı, evlerinize başkaları yerleşti, servetiniz bölüşüldü! diye seslendi.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Gaipten gelen bir ses kendisine şu karşılığı verdi: Bizdeki havadisler de şu: Dünyadan gönderdiğimiz hayırları burada bulduk, Allah </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Celle Celalühü)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> yolunda harcadıklarımızın kârlarını aldık, harcamadıklarımızdan ötürü de zarara uğradık.</span></strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn28" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[28]</strong></span></span></span></a></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><strong>Ölülerin işitmediğini iddia edenlerin itibar ettikleri âlimlerinden olan İbn Teymiyye’nin talebesi İbn Kayyim el-Cevziyye </strong></span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><strong>(v.751/1350)</strong></span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><strong> bakın neler diyor:</strong></span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Rasulüllah, ümmetinin ölülere: “Ey mü’minler Topluluğu Allah </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Celle Celalühü)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">’ın selâmı üzerinize olsun. Esselâmü aleyküm dâra kavmin mü’minin” şeklinde, selâmlarını alıyormuş gibi selâm vermelerini önermiştir. Haddi zatında bu şekilde selâmı duyan, düşünen insanlara verilir. Ölüler kendilerine verilen selâmı duymamış olsalardı (ki yok olana ve cansıza hitap olacağından) abes olurdu. Ölünün ziyaretçileri tanıması tevatüren sabit olduğu gibi selef âlimleri de bu konuda müttefiktirler.</span></strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn29" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[29]</strong></span></span></span></a></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'">İbn Teymiyye ve talebesi İbn Kayyim’</span></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">ın </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'">fikirlerini alıp savunanlara ve onların yolundan gittiklerini iddia edenlere sorarız;</span></span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>İbn Teymiyye; ölünün işitmediğini savunanların suç işlediğini söylüyor. Talebesi İbn Kayyim ise ölülerin işittiğini isbatlamak için tafsilatlı bir kitab yazmış, ayrıca dört mezheb âlimleri ölülerin işittiği yolunda icma’ olduğunu söylemişlerdir. Sizin ilminiz İbn Teymiyye, İbn Kayyim ve dört mezheb âlimlerinden daha mı fazla? Bu âlimlerin hepsi hatamı yaptı? Yoksa sizmi hata yapıyorsunuz.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><strong><span style="font-family: 'Garamond'">Allah dostu, evliyâ olarak bilinen insanların kabirlerinden “bana çocuk, ev, eş ver” şeklinde istekte bulunmak, kabirlere çaput bağlamak, kurban kesmek elbette sakıncalı ve yanlıştır. Aksi takdirde böyle tutumlar insanı şirke düşürür. Doğru olan</span></strong></span><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong>ı </strong></span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><strong><span style="font-family: 'Garamond'">ise; </span></strong></span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>a) Kabirdeki Peygamberimizden veya bir Allah dostunun ruhundan bizim için Allah’a duâ etmesini istemektir. Böyle yapılabileceğine dair elimizde delil vardır. </strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>İleride geniş olarak anlatılacak olan beşinci hadise kısaca bir bakalım.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Mâlik ed-Dâr anlatıyor: Hz. Ömer </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Rad</span>ı<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">yallahu Anh) </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">zamanında halk kuraklık çekerken bir adam Peygamber’in </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">’in kabrine gelerek Ya Rasulallah! Ümmetin için yağmur yağmasını iste. Zira onlar helak oldu. Hadis böyle devam ediyor ileride daha geniş anlatılacak (5. Hadiste). <a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn30" target="_blank"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="color: #0000ff">[30]</span></span></a></span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>Şimdi Vahhâbîlerin büyük hadis âlimlerinden Aslen Arnavutlu olan Elbânî bakın hadisi nasıl zayıflıyor. </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>Elbânî, hem metin hem de isnad bakımından rivâyetin sahih olmadığını söylemektedir. Râvî Mâlik ed-Dâr’ın zabt ve adaleti maruf değildir. O mechul bir râvîdir.</strong></span></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn31" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[31]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong> diyor bakalım öylemi?</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>Bahse konu olan rivâyetin delil olarak kullanılmasına musamaha göstermeyen Elbânî’nin en önemli gerekçesinin, Mâlik ed-Dâr’ın meçhul bir râvî olduğu görülmektedir. Ancak biz, Elbânî’nin iddia ettiği gibi Mâlik ed-Dâr’ın zabt ve adaleti maruf olmayan (meçhul) bir şahıs değil, aksine onun maruf bir râvî olduğunu tesbit etmiş durumdayız.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">İbn Sa’d</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> (ö.230/844)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">, onu şöyle tanıtmaktadır: “Mâlik ed-Dâr, Ömer b. el-Hattab</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> (Rad</span>ı<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">yallahu Anh)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">’ın azatlısıdır. Hımyer kabilesinden ve Cüblanlıdır. Ebû Bekir ve Ömer’den hadis rivâyet etmiştir. Kendisinden de Ebû Salih es-Semman rivâyette bulunmuştur. O maruf idi”.</span></strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn32" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[32]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>İ<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">mâm</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Buhârî, Tarihi Kebir’inde onu zikrettiği halde aleyhine bir şey dememiştir.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">İbn Hibban </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.354/965) </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">onu es-Sikat’ında zikretmekte ve hakkında menfi bir söz söylememektedir.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">İbn Hacer </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.852/1448) </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">ise bunlara ilaveten şu bilgileri vermektedir: “Mâlik ed-Dâr diye bilinen zat, Mâlik b. Iyad’dır ve (asr-ı saadet’e) yetişmiştir. Muaz ve Ebû Ubeyde’den rivâyetleri vardır. Kendisinden iki oğlu; Avn ve Abdullah rivâyette bulunmuştur. Buhârî, Tarih”inde</span></strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn33" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[33]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> Ebû Salih Zekvan tarikiyle Mâlik ed-Dâr’dan Hz. Ömer</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> (Rad</span>ı<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">yallahu Anh)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">’</span>ı<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">n kıtlık senesindeki sözünü (muhtasar olarak) rivâyet etmiştir. Aynı rivâyeti tafsilatlı olarak İbn Ebî Hayseme de tahric etmiştir… İbn Sa’d onu Medineli tabiilerin ilk tabakası içinde zikretmiştir. Hz. Ömer </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Rad</span>ı<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">yallahu Anh)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">ve Hz. Osman</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> (Rad</span>ı<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">yallahu Anh)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> onu mali işlerde görevlendirmiş ve bu yüzden de ona Mâlik ed-Dâr adı verilmiştir. Ali İbnu’l-Medini’den rivâyet edildiğine göre O, Hz. Ömer’in haznedarı idi”.</span></strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn34" target="_blank"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[34]</strong></span></span></span></a></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Ebû Ya’la el-Halili el-Kazvini </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.446/1054)’</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">de, Mâlik ed-Dâr’ın sika oluşunda ittifak edilen kadim bir tabii olduğunu ve tabiinin ondan övgüyle bahsettiklerini ifâde etmektedir.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Hatırlanacağı üzere Elbânî, bahse konu olan rivâyet hakkında ibn Hacer’in “Ebû Salih es-Semman’ın Mâlik ed-Dâr’dan sahih bir isnad ile…” diyerek kullandığı ifâdeden onun, râvi Mâlik ed-Dâr’ın meçhul olduğuna i</span>ş<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">âret</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> ettiği şeklinde yorumlamıştı. Halbuki İbn Hacer’in Mâlik ed-Dâr’ı tanıtıcı mahiyette verdiği bilgiler, böyle bir yoruma mahal bırakmayacak kadar açıktır. Şüphesiz İbn Hacer’in söz konusu açıklaması, Elbânî’nin yaptığı yorumu anlamsız kılmaktadır.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Hz. Ömer </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Rad</span>ı<span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">yallahu Anh)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">gibi, rivâyet konusunda tesebbüt ve ihtiyat sahibi bir zatın, resmi veya özel mali işlerde onu istihdam etmesi, râvî Mâlik ed-Dâr’ın zabt ve adaletinin bir göstergesi sayılmalıdır. Bu tesbit bize dikkat ederseniz geride geçen hadislerin tahriçlerinde de görüleceği gibi Elbânî bunu hep yapıyor. Elbânî’nin, Mâlik ed-Dâr hakkında İbn Hacer’in verdiği biyografik bilgiyi görmediği veya görmezlikten geldiği kanatine götürmektedir. Bu detaylı bilgiden sonra, Elbânî’nin Mâlik ed-Dâr hakkında Münzirî ile Heysemî’den naklettiği, “onu tanımıyorum” sözünün artık bir kıymet ifâde etmediği de anlaşılmaktadır.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>Elbânî hadisi zayıflarken, Mâlik ed-Dâr zabt ve adaleti maruf değildir. Meçhul bir râvîdir demişti. Öyle olmadığı anlaşıldıktan sonra Elbânî’nin diğer hadislerdeki tarafsızlığına ne kadar itibar edilir? Yorumu size bırakıyoruz.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Büyük hadis âlimi Ebû Dâvûd </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(ö.275/888)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> et-Tayâlisî’nin Müsned’inde Cabirden rivâyet ettiğine göre Peygamber </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> şöyle buyurdu:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Traditional Arabic'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>إن اعمالكم تعرض على اقاربكم من الأموات فإن كان خيرا استبشروا به وإن كان غير ذلك قالوا اللهم لا تمتهم حتى تهديهم الى ما هديتنا</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>“Yaptığınız işler, mezardaki yakınlarınıza ve tanıdıklarına gösterilir. İşleriniz iyi ise sevinirler, iyi değilse ya Rabbi iyi işler yapmaları için kalplerine ilham eyle derler.”</strong></span></span></em></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn35" target="_blank"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><em><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[35]</strong></span></span></em></span></em></a></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Bir hadis-i şerif te Peygamberimiz </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> şöyle buyuruyor:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><em>“Mezardaki kardeşlerimiz için Allah </em></span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><em>(Celle Celalühü)</em></span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><em>’ü Teala’dan korkunuz: Yaptığınız işler onlara gösterilir.”</em></span></strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn36" target="_blank"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><em><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[36]</strong></span></span></em></span></em></a></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>Ölmüş olan akrabalarımızın bizim hallerimizden haberdar olup, bizim için duâ etmeleri nasıl oluyor? Hadislere zayıf diyerek işin içinden çıkmaya çalışmanız ilmi açıdan doğru değildir.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'">Hadis ilimlerinden anlayanlar bilir ki; zayıflığı yalancılık ve fâs</span></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">ı</span><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">k</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">lıktan olmayan râvîlerin rivâyetleri değişik isnadlarla zayıflıktan hasenliğe yükselir, hadis usûlü kitablarında araştırabilirsiniz. Hiçbir hadis hafızı yukarıdaki isnadlarda yalancı ve yalancılıkla itham edilen ve fâs</span></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">ı</span><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">k</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> bir râvînin bulunduğunu söylememiştir. O halde yaşayanların yaptıkları amellerin akrabası olan ölülere arz olunacağına dair hadis’in değişik tarikleriyle hasen mertebesine yükselmiştir. Yani delil olmaya elverişlidir.</span></span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">Üstelik zayıf kaldığı kabul edilse bile bu ehl-i ilimce bir zarar vermez çünkü hadisle farzlık, vaciblik, haramlık veya mekruhluk isbat edilmiyor. Bir haber veriliyor ki bunda fıkhi bir hüküm isbat edilmiyor. Edilseydi bile müstehablık ifâde etmesinde engel yoktur. Zira “mevzu </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(uydurma)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> olmayan zayıf hadisle müstehablık sabit olur.” </span></strong></span></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn37" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[37]</strong></span></span></span></a></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>b) Diğer usulüne uygun isteme şekli de şöyledir:</strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'">“Allah’ım! Peygamberlerin (veya) bu mezarda yatan dostunun hat</span></span><span style="font-family: 'Times New Roman'">ı</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Garamond'">rına bize yardım et!” </span></span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">İleride </span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'">(4. Hadis başlığı altında)</span><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"> daha geniş bir şekilde tahric ve değerlendirmesi yapılacak olan şu hadisi örnek olarak gösterebiliriz:</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>Enes b. Mâlik şöyle demiştir; “Hz. Ali’nin annesi Fatma binti Esed Vefat ettiğinde kabrine defnedilirken Allah Rasulü gelir ve içinde yan yatarak şöyle duâ etmeye başlar: </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Traditional Arabic'"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 15px"><strong>"الله الذى يحيى ويميت وهو حى لا يموت اغفر لامى فاطمة بنت اسد ولقنها حجتها ووسع عليها مدخلها بحق نبيك والانبياء الذين من قبلى فإنك ارحم الراحمين."</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>“Allah yaşatan ve öldürendir. O ölümsüz bir hayata sahiptir. Annem Fatma binti Esed’in günahlarını affet, ufkunu aç, Nebi’nin ve benden önceki Enbiyanın hatırı için kabrini genişlet, çünkü ancak sen Erhamür Rahimsin:”</strong></span></span></em></span><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn38" target="_blank"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><em><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[38]</strong></span></span></em></span></em></a></p><p><span style="font-family: 'Souvenir Lt BT'"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>Bizim elimizde geride görüldüğü gibi, ölülerin ruhlarını aracı kılarak istenip duâ edileceğine dair delillerimiz vardır. Getirdiğimiz delili zayıflatmaya çalışmanızı Mâlik ed-Dâr hadisinde gördük. Siz sap ile samanı birbirine karıştırarak, elindeki delillere dayanarak doğru şekilde duâ edip isteyenle, yanlış hatta şirk işleme durumunda olanları aynı kefeye koyup tekfir ediyorsunuz. Bu yaptığınız yanlıştır. Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’de ve Peygamberimiz ile Sahebelerde bulunmayan bir metoddur.</strong></span></span></em></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref1" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[1]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> İbn Teymiyye, İktizâu’s-Sırâti’l Müstekîm, s: 378-379, Dârul Marife, Beyrut, tsz. İbn Teymiyye Sıratı’l-Müstakim, kabir ziyaretleri bölümü, Tercüme Pınar Yayınları, s.499, baskı: 2004</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref2" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[2]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> İbn Teymiyye, el-Fetâva'l-Kubrâ, Kıyâmet-Ahiret, sayfa, 207, Hakikat Yayınları Ahmed İbn Teymiyye Harraninin vesikalarından.</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref3" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[3]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> İbn Teymiyye Külliyâtı, c:4, s:240, 8 ciltlik, Tevhid Yayınları. (1998)</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref4" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[4]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Buhârî, Deâvât: 66, 7/168</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref5" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[5]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> En-Neml, 27/80; er-Rûm, 30/52</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref6" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[6]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Müslim, el-Cenne ve Sıfatü Naîmihâ, 76, 77, 78; Buhârî, Megâzî, 8; Nesâî, Cenâiz, 117; İbn Hanbel, c. I, s. 26, 27.</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref7" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[7]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Minhat’ül-Vehbiyye, Fir’reddil ale’l-Vahhabiyye, s. 15, 2000.</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref8" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[8]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Zürkânî, “bu rivâyet yani Yûnus İbnü Bükeyr’in ceyyid senedli rivâyeti sahihse, Suyûtî’nin de dediği gibi Âişe radıyallahu anhâ validemiz sanki kıssayı rivâyet eden Sahabîleri görünce inkârından döndü; çünki O hâdisede bulunmamıştı” dedi. (Şerhu’l-Mevâhib: 1/434).</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref9" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[9]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Buna göre rivâyeti Mürsel olmuş oluyor. Sahâbe’nin irsâli ise (küçük bir şaz topluluk dışında) Mürsel’i kabul etmeyerlerce de makbûldür. Kaldı ki bu irsâl Sahâbe’den olmakla haydi haydi makbûldür. </strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref10" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[10]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Tirmizî, Cenâiz, 60; Mu’cem, 139.</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref11" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[11]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> İbn Teymiyye, Mecmûu’l-Fetâvâ, 24-362</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref12" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[12]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Buhârî, Enbiya: 3, no: 3158, 3/1213. Müslim, Birr: 49, no: 2638, 4/2031.</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref13" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[13]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Ahmed İbn Hanbel, Müsned, no: 7068, Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, no: 263, sh: 89.</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref14" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[14]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong>İbn Teymiyye, İktizâu’s-Sırâti’l Müstekîm, s: 378-379, Dârul Marife, Beyrut, tsz. İbn Teymiyye, Sırâtı’l Müstakîm, Kabir Ziyaretleri bölümü, tercüme Pınar Yayınları, s.494-495</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref15" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[15]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Kemaleddin İbn Humam, Fethul Kadir’den naklen. Hamdullah Et’Dacvi El Basair, s:25, İhlas Yayınları Vakfı, 1999</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref16" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[16]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Tefsir-i Mazherî, cilt: 2, sayfa: 489’da.</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref17" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[17]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Şifâu’s-Sikâm, 162-172, İhlas Yayınları Vakfı, 1995.</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref18" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[18]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Ehvâlü’l-Kubûr, s. 132, Daru’l-Kitabi’l Arabî, 2001.</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref19" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[19]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Et-Tevkire, s.144-145, Dar’ül-Fikir Yayınevi.</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref20" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[20]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Müslim, “el-Cenne ve sıfatu naîmihâ”, 70; Buhârî, Cenâiz, 67; Ebû Dâvud, es-Sünne, 27. </strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref21" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[21]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Begavî, Şerhu’s-sünne, c: 3, s. 279, (h.no.1515)</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref22" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[22]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Müslim, Cenâiz, 18,19; Buhârî, Cenâiz, 33; Ebû Dâvud, Cenâiz, 29; Tirmizî, Cenâiz, 24.</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref23" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[23]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Zebidî, İthafu’s-Saâde. XIV/275</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref24" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[24]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Tezkiretül Kurtubi: 145</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref25" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[25]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> İ. Receb, ehval-ul Kubur</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref26" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[26]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Müslim, II, s: 671, h: 975; Cenâiz, Kabre girerken ne denir ve ehline nasıl duâ edilir, babı. Nesâî, IV, s: 94; Cenâiz, Müminlere istiğfar edilmesinin emri, babı. </strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref27" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[27]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Müslim, II, s: 669, h: 974; Cenâiz, Kabre girerken ne denir ve ehline nasıl duâ edilir, babı. Nesâî, IV, 4, s: 93-94, Cenâiz, Müminlere istiğfar edilmesinin emri, babı. </strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref28" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[28]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> İbn Ebîd Dünya es-Sem’anî, Kenz, Hayatu’s-Sahâbe, c: 4, s.290</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref29" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[29]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> İbn Kayyım el-Cevziyye, Kitabu’r-Ruh, s. 11, İz Yayıncılık. Not: İbn Kayyim bu kitabı Teymiyye’nin talebesi olduktan sonra yazmıştır. Ruh kitabının 32 (dipnot-7) - 46. sayfalarında böyle olduğu açıklanmıştır.</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref30" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[30]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> İbn Ebî Şeybe, Musannef, VII, 482,483; İbn Abdilberr, İstiâb, II, 464.</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref31" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[31]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Elbânî, Tevessül, Arapça sayfa 131</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref32" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[32]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> İbn Sa’d, Tabakat, V, 12</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref33" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[33]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Bkz. Buhârî, et-Tarihu’l-kebir, VII, 304-305</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref34" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[34]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> İbn Hacer, İsabe, III, 484 Ahmet-el Askalâni</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref35" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[35]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Minhâ, 1/156 dan naklen Hamza Ahmed ez-Zeyn Müsned-i Ahmed Ta’lik-i 10/532 ez-Zeyn hadis sahihdir, diyor. Aynı yer</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref36" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[36]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Hakim-i Tirmizinin ve İbn Ebi’d-Dünya’nın ve Beyhakî’nin (Şu’ab-ül-İmân) kitabında Nûman bin Beşir’den.</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref37" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[37]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> İbnu Humam- Fethul Kadir 1/467</strong></span></span></p><p> </p><p><a href="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref38" target="_blank"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000ff"><strong>[38]</strong></span></span></span></a><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 15px"><strong> Taberânî, Mu’cem-il Kebir, no: 871, 24/351. Ebû Nuaym et-Tabarani yoluyla Hilyetu’l-Evliya’da c.3 sayfa121 KAYNAK SELEFİLER VE TASAVVUFÇULARIN GÖRÜŞLERİ</strong></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="mucahid_tr, post: 123799, member: 12305"] [SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond]Ölülerin işitmediğini söyleyen Vahhâbî ve benzer dü[/FONT][/FONT][FONT=Times New Roman]şünceleri olan kendilerine Selefîler[/FONT][FONT=Garamond] diyenlerin görüşlerinin kaynağı olan İbn Teymiyye’nin bu konu hakkındaki görüşleri: [/FONT][FONT=Garamond]İbn Teymiyye Ölü İşitir Diyor:[/FONT][/B][/SIZE] [FONT=Garamond][SIZE=4][B]İbn Teymiyye, sorulan bir soruya “Ölünün Kur’ân okumak zikir ve duâ seslerini işitebildiği doğrudur.” demektedir.[/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn1"][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][1][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/FONT][/FONT][/URL] [SIZE=4][B][FONT=Times New Roman]İ[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond]bn Teymiyye fetvalarında; ölüler kendilerini ziyaret edenleri bilirler mi, tanıdıklarından biri geldi mi anlar mı? gibi sorulara cevabında: “Evet bilirler ve anlarlar” diyor. Daha sonra ölülerin buluştuklarını, ve dirilerin yaptığı işlerin onlara gösterildiğini bildiren haberleri yazıyor.[/FONT][/FONT][/B][/SIZE][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn2"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][2][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL] [SIZE=4][B][FONT=Times New Roman][B]İ[/B][/FONT][FONT=Garamond][FONT=Souvenir Lt BT][B]bn Teymiyye, Ölülerin kabirlerde[/B][/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] konuştuğunu ve kendisine yapılan konuşmaları işittiklerini, söylüyor.[/FONT][/FONT][/B][/SIZE][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn3"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][3][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL] [FONT=Garamond][SIZE=4][B]Ölü işitmez diyenler, âyetin zâhirî manasına göre “Sen ölülere işittiremezsin.” ([FONT=Souvenir Lt BT]Rum Suresi 52.)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] âyetini delil getirirlerse bir sonraki âyet'te Allâh [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Celle Celalühü)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Rum Suresi 53)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] “Sen ancak imân edenlere işittirebilirsin”, demektedir. Allâh [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Celle Celalühü)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] o zaman âyetin zâhir manasına göre mü’minlerin işittiğini bildirdi. Burada “[I]İşitmenin[/I]”, “[I]kabul etmek[/I]” demek olduğu buradan da anlaşılmaktadır. [/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]“Artık şüphesiz ki sen, o (dinlediklerinden faydalanmayan) ölüler (durumundaki kafirler)e (hak ve hakikati) işittiremezsin, o (kalp kulakları) sağır (olan)lara da, (hele bir de) arka dönenler halinde kaçtıkları zaman daveti(ni) duyuramazsın.!” [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]Rum, 52[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]“(Kötü tercih yaptıkları için basiretlerini bağladığımız) o körleri, (yoldan) sapmalarından çevirip doğru yola ulaştırıcı biri de asla değilsin! Sen ancak bizim âyetlerimize inanmakta olan kimselere (gerçekleri) duyurabilirsin (işittirebilirsin). Çünkü (sadece) onlar (sürekli hakka boyun eğen ihlaslı) Müslümanlardır.” [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]Rum, 53[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][B]“Sen ölülere işittiremezsin” demek, (Sen kâfirleri imâna kavuşturamazsın) demektir. Dirilerden maksat imân edenler kastedilmiştir. Bunun gibi nice kinâye, mecaz ifâde eden birçok âyet vardır. Bazıları şöyledir: [/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]“Kur’ân-ı Kerîm’in indirilmesi diri olanı uyandırmak, nankörlere de azap sözünün gerekmesi içindir.” [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Yâsîn, 70)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] âyetinde (imân/hayat), (mümin/diri) manalarını içerir.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]“Biz onu (su bulutunu), (kuraklıktan dolayı) ölü bir memlekete gönderir ve oraya su indiririz.” [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](A’raf, 57; Yâsîn, 33)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] âyetlerinde (ölüm/kıtlık, kuraklık) manasını içerir.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]“Bir belâ gelmez zannettiler de, kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Fakat çoğu yine kör ve sağır oldu. Allah onların yaptıklarını görmektedir.” [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Mâide, 71)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] âyetinde (kör ve sağırlık/ kâfirlerin küfrü) manasını içermektedir.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]“Bu sağırlara (gerçekleri) sen mi işittireceksin? Ya da (görüp görmezden gelen) bu körleri ve pek açık bir sapıklık içerisinde bulunmuş olanları sen mi hidâyet edeceksin?” [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Zuhruf, 40)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] âyetinde kâfirler bildiğimiz kör ve sağır değiller aslında.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Traditional Arabic][FONT=Garamond][SIZE=4][B]عن ابى موسى رضى الله عنه قال النبى صلى الله عليه وسلم: "مثل الذى يذكر ربه والذى لا يذكر مثل الحى والميت[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Ebû Mûsâ el-Eş’arî [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Radıyallahu Anh)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]’dan rivâyet edilmiştir ki: Peygamberimiz [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Selem)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] şöyle buyurdu: “Rabbini zikredenle zikretmeyenin durumu diri ile ölünün durumu gibidir.” [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn4"][FONT=Souvenir Lt BT][COLOR=#0000ff][4][/COLOR][/FONT][/URL][/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Buraya kadar zikredilen âyet-i kerîmeler ve hadis-i şeriflerden anlaşılacağı üzere “Sen ölülere işittiremezsin” [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Rum, 52)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] âyetinden maksat; ölüler değil, imânı kabul etmeyerek kalpleri ölü olan kâfirlerin ta kendisidir.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond]Ölüler işitmez diyenlerin itibar ettikleri âlimlerden biri olan İbn Teymiyye’nin talebesi [/FONT][/FONT][FONT=Times New Roman][B]İ[/B][/FONT][FONT=Garamond][FONT=Souvenir Lt BT][B]bn Kayyım[/B][/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.751/1350)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] şöyle demektedir: Çünkü bedenleri dağılsa da söylenenleri duyacakları bildirilmiştir. Bu durumda ölülere hitaptan maksat, bedenlere bağlı söz konusu ruhlara hitaptır. “Kabirde olanlara sözlerini duyuramazsın.” [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Fatır 22)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] âyeti celilesinin siyakından kâfir bir kimsenin faydasına olacak bir biçimde hayatta olanın sözünü duyamaması anlaşılmaktadır. Nitekim kabirde bulunanlar da söyleneni işlerine yarayacak biçimde duyamazlar. (Faydalı ve işe yarayacak bir şekilde duymazlar; yani öldüktan sonra sevap ve imân elde etme yönünden işe yaramaz, ama diğer konuşmaları duyarlar.)[/FONT][/FONT][/B][/SIZE] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Ancak Yüce Allah [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Celle Celalühü)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] ölülerin hiçbir şey duyamayacaklarını ifâde etmemiştir. Bu âyetin benzeri de şudur: “Sen ölülere duyuramazsın, Arkalarını dönmüş kaçarken sağırlara da davetini işittiremezsiniz.”[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Neml 80)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] Ölülerle birlikte sağırlarında daveti duymaması her ikisininde davete ehil kimseler olmadığına delildir. Bu iki kısım insan ölü ve sağır olunca, bunlara bir şey duyurmak anlatabilmek mümtenîdir, demektir. Bu görüş doğrudur ama ölümden sonra bir ölçüde bedenle alakasını kesmemiş ruhlara kötü durumların alçaklıklarını duyurmanın imkansızlığını ifâde etmemektedir.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Ömer b. Hattab, İbn Ömer ve Ebû Talha [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Rad[/FONT]ı[FONT=Souvenir Lt BT]yallahu Anh[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT])[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] gibi ondan fazla sahâbeden nakledildiğine göre Hz. Peygamber [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT], Bedir savaşından sonra müşrik ölülerine hitaben şöyle seslenmiştir:[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Traditional Arabic].. فجعل ينادى باسمائهم واسماء آبائهم وقد جيفوا: يا ابا جهل بن هشام ويا عتبة بن ربيعة ويا شيبة بن ربيعة ويا وليد بن عتبة! أيسركم انكم اطعتم الله ورسوله؟ فانا قد وجدنا ما وعدنا ربنا حقا، فهل وجدتم ما وعدكم ربكم حقا؟ قال: فسمع عمر قول النبى صلى الله عليه وسلم فقال: يا رسول الله! ما تكلم من اجساد لا ارواح لها؟ وهل يسمعون يقول الله عز وجل (انك لا تسمع الموتى)؟ فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: والذى نفس محمد بيده ما انتم باسمع لما اقول منهم، والله انهم الان ليعلمون ان الذى كنت اقول لهم الحق ، وفى رواية: انهم ليسمعون، غير انهم لا يستطيعون ان يردوا على شيئا.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]“.. Hz. Peygamber [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] Bedr günü savaştan sonra Kureyş’in ileri gelenlerinden savaşta ölen yirmi dört kişinin cesetlerinin bir araya gömülmesini emretti. Bunun üzerine o cesetler Bedir’deki kör bir kuyuya atıldılar.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]Zaferin üçüncü günü Hz. Peygamber o kuyunun başına durdu ve: [/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]–– Ey Hişam’ın oğlu Ebû Cehil, Ey Rabîâ’nın oğlu Utbe, Ey Rabîa oğlu Şeybe, ve Ey Utbe oğlu Velîd! Allah’a ve Rasûlüne boyun eğmiş olsaydınız bu inanç sizi sevindirir miydi? Biz, Rabbimizin bize va’dettiğinin aynısına kavuştuk, siz de Allah’ın va’dettiğinin gerçek olduğunu gördünüz mü?” Hz. Peygamber’in [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] bu konuşmasını sahâbe duymuş ve Ömer [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Rad[/FONT]ı[FONT=Souvenir Lt BT]yallahu Anh[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT])[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]: [/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]––“Ey Allah’ın elçisi! Kendilerinde hiçbir hayat eseri olmayan şu cesetlere ne söylüyorsun, onlar duyabilirler mi? Allah, “Sen ölülere duyuramazsın” [/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn5"][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][5][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/FONT][/URL][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B] buyurmuyor mu?” deyince Hz. Peygmaber [/B][/SIZE][/FONT][/FONT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]: [/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]–– “Muhammed’in hayatı elinde olan Allah’a yemin ederim ki, benim söylediklerimi siz onlardan daha iyi duyamazsınız. Onlar şu anda benim söylediklerimin gerçek olduğunu anladılar. Onlar şu anda beni duyuyorlar ama bana cevap vermeye güçleri yetmiyor.” [/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn6"][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][6][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/FONT][/URL][/FONT] [SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond]Ahmed [/FONT][/FONT][FONT=Times New Roman]İ[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond]bn Teymiyye: [I](Kitabü’l-intisar-fi’l-[/I][/FONT][/FONT][I][FONT=Times New Roman]İmâm[/FONT][/I][FONT=Garamond][I][FONT=Souvenir Lt BT]-ı Ahmed)[/FONT][/I][FONT=Souvenir Lt BT] kitabında Bedr’de, çukura doldurulan kâfirlerin işitmelerine, Hazret-i Âi[/FONT][/FONT][FONT=Times New Roman]ş[/FONT][FONT=Garamond]e’nin inanmaması, onun için suç olmaz.[FONT=Souvenir Lt BT] Çünkü O hadis-i şerifi Resûlullah’tan işitmemiştir. Fakat başkalarının inanmaması suç olur, diyor.[/FONT][/FONT][/B][/SIZE][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn7"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][7][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][B]Peygamberimizin “siz onlardan daha iyi duyamazsınız” sözü ortada iken orda olmayan, Peygamberimizin sözünü işitmeyen Hz. Âişe’nin (radiyallahu anhâ) yorumuna yapışmanız ne derece doğru olur? [/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Bedir’deki çukura doldurulan kâfirlerin işitmez görüşünde olan Hz. Âişe ([/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]Radiyallahu Anhâ[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]) validemiz bu inkârından dönmüştür. Bunu İbnü İshâk Meğâzî’sinde O’ndan ceyyid (iyi), İmâm Ahmed b. Hanbel de [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.241/855) [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]hasen bir isnâd ile rivâyet etmişlerdir. Âişe ([/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]Radiyallahu Anhâ[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]) validemizin bu rivâyetinde “söylemekte olduğumu siz onlardan daha çok işitmiyorsunuz” ifâdesi vardır. [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn8"][FONT=Souvenir Lt BT][COLOR=#0000ff][8][/COLOR][/FONT][/URL][/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Belki de hadîs, Âişe ([/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]Radiyallahu Anhâ[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]) validemizin yanında birçok Sahabînin rivâyetiyle sübût bulunca inkârından döndü ve onlara uyan bir rivâyet yaptı. Bu husustaki mazereti ise Bedr’de bulunmamasıydı.[URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn9"][FONT=Souvenir Lt BT][COLOR=#0000ff][9][/COLOR][/FONT][/URL][/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Âişe ([/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]Radiyallahu Anhâ[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]) validemizin inkârından dönmesinin delili şudur:[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Tirmizî [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.279/892)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT], Âişe ([/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]Radiyallahu Anhâ[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]) validemizden rivâyet etti: Kardeşi Abdurrahmân’ın kabrinin başında durdu, O’na hitap etti ve “vallahi yanında olsaydım, seni ancak öldüğün yerde gömerdim…” dedi. [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn10"][FONT=Souvenir Lt BT][COLOR=#0000ff][10][/COLOR][/FONT][/URL][/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]İbn Teymiyye; [FONT=Souvenir Lt BT]ölülerin görebilmesi ile alakalı Âişe (r.anhâ) ve diğer sahâbelerden birçok rivâyet gelmektedir. Allah’ın dilediği zamanlarda da ruh bedenle bir araya geldiğinde, tıpkı bir meleğin yeryüzüne inmesi, birden bir ışığın parlaması ya da uyuyan bir kimsenin bir anda uyanması gibi bir anlık bir olaydır. Bu mana birçok rivâyette nakledilmektedir. Mücahid şöyle demektedir: “Bazen ruhlar defnedildikten itibaren yedi gün kabir içinde odalarda tutulurlar.” Mâlik [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]İ[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]bn[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] Enes şöyle demektedir: “Bana ruhların istediği her yere gidebileceği rivâyeti ulaşmıştır” demektedir. [/FONT][/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn11"][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][11][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/FONT][/FONT][/URL] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Hz. Âi[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]şe [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Radiyallahu Anhâ)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] validemizden rivâyete göre Resûlüllah [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]: [/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]“Ruhlar toplu ordulardır. Onlardan (ezelde, Allah yolunda) birbiriyle tanışanlar i’tilâf eder (anlaşır, Allah uğrunda) tanışmayanlar ise ihtilaf eder (dünyada zıtlaşırlar.)” buyurdu. [/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn12"][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][12][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/FONT][/URL][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Traditional Arabic]عن عبد الله بن عمرو بن العاص رضى الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "ان ارواح المؤمنين لتلتقيان على مسيرة يوم وليلة ومارأى واحد منهما صاحبه.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Abdullah [/FONT]İ[FONT=Souvenir Lt BT]bn[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] Amr ibnü’l-Âs [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.43/663)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Radiyallahu Anh)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]’tan rivâyet edilen bir hadis-i [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]şerifte Resûl-ü Ekrem [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] Efendimiz şöyle buyurmuştur:[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][B]“Muhakkak ki mü’minlerin ruhları, daha sahip(ler)i (birbiri)ni görmeden, bir gün ve gecelik yol mesafesinde karşılaşırlar.” [/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn13"][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][13][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/FONT][/URL][/FONT] [SIZE=4][B][FONT=Garamond]İbn Teymiyye: Peygamberlerin ve örnek davranışları ile tanınmış salih kişilerin mezarlarında zaman zaman görüldüğü söylenen diğer bazı kerâmetler ve olağanüstü tezahürler de böyledir. Mesela bu mezarlara gökten ışık veya melek inmesi, şeytanların veya hayvanların buralara yanaşmaktan kaçınmaları, bu mezarlardan veya çevrelerindeki diğer mezarlardan ateş fışkırması, bu mezarlarda yatanların bazı komşu ölülere [/FONT][FONT=Times New Roman]ş[/FONT][FONT=Garamond]efaâtçi olmaları, bazı kimselerin ölünce onların yanıbaşında gömülmeyi istemeleri, bazı mezarların yanında insanın içinde huzur ve sükun hissetmesi ve bazı ölülere dil uzatanların çeşitli cezalara çarptırılmaları gibi önemli tezahürler, konumuzun kapsamına girmeyen gerçeklerdir.[/FONT][/B][/SIZE] [FONT=Garamond][SIZE=4][B]Başka bir deyimle gerek Peygamberlerin ve gerekse yaşarken iyi davranışları ile tanınmış salih şahsiyetlerin mezarlarında belirebilecek Allah’ın kerâmetleri ile buraların Allah (Celle Celalühü) katında taşıdıkları saygınlık ve değer, çoğu kimselerin tasavvurunun üzerindedir.[FONT=Souvenir Lt BT] Fakat ısrarla söylediğimiz şudur ki, bütün bu tezahürler söz konusu mezarları, namaz yeri edinmeyi veya tercihli duâ ve ziyaret yeri olarak seçmeyi gerektirmez, diyor İbn Teymiyye.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn14"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][14][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL] [FONT=Garamond][SIZE=4][B]Hanefîler: Hanefî imâmlarının bazılarından ölünün işitmeyeceğine dair gelen bazı ifâdeler, meseleyi kavrayamayan bir takım insanların anladıkları gibi değildir. Bu görüş, söylenen sözü kabirdeki ölünün işittiğine dair yapılan yemininin geçerli olmayacağı münasebetiyle söylenmiştir. Mesela buna dair nikah üzerine yemin edilse kadın boş olur. Meselenin aslı şöyledir. Fıkıhta yeminler örf esasına dayalıdır. Örfte ise “işitmek” gereğinin yapılabileceği ve karşılığı verilebilecek işitmelere denir. Halbuki kabirdeki işiten ölüler cevap veremez ve işittiklerinin gereğini muhataplarına yapamazlar. Yoksa bu sözden “onlar hiç bir şekilde işitemezler” manası çıkmaz. Nitekim bu hususu Hanefî müctehidleri ve imâmlarından Muhakkık Kemaleddin İbn Hümam, Fethu’l Kadîr isimli eserinde bunu açıklamıştır.[/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn15"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][15][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Hanefî âlimlerinden Abdulhak ed’Dihlevî [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö. 1176/1762)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] ve Kadı Muhammed Senâullah el-Mazherî’nin de, ölülerin işittiği görüşünde oldukları bildirilmektedir. [/FONT][/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn16"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][16][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL] [SIZE=4][B][FONT=Garamond]Şâfî’ler: [/FONT]İ[FONT=Garamond][FONT=Souvenir Lt BT]mâm[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] Subki [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.771/1370)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] ölülerin işittiği hususunda mezheblerde icma olduğunu söylemiştir.[/FONT][/FONT][/B][/SIZE][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn17"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][17][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL] [FONT=Garamond][SIZE=4][B]Hanbelîler: Hanbelî âlimlerinden İbn Receb el-Hanbelî ölülerin işittiğini söylemiştir.[/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn18"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][18][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL] [SIZE=4][B][FONT=Garamond]Mâlikîler: Mâlikîlerden [/FONT][FONT=Times New Roman]İ[/FONT][FONT=Garamond][FONT=Souvenir Lt BT]mâm[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] Kurtubî [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.671/1272)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] ölülerin işittiğini ve bu konuda mezheb âlimleri arasında icma’ olduğunu söylemiştir.[/FONT][/FONT][/B][/SIZE][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn19"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][19][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]İnsanın, ruhunu teslim ettikten sonra dünya ile ilişkisinin tamamen kesilmediğini, aksine dirilerin yaptıkları birtakım hareketlerden haberdâr olduğunu Hz. Peygamber [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem) [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]haber vermektedir. [/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Enes b. Mâlik [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Radıyallahu Anh)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] Hz. Peygamber’in [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem) [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]şöyle buyurduğunu nakletmiştir:[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Traditional Arabic]ان العبد اذا وضع فى قبره وتولى عنه اصحابه انه ليسمع قرع نعالهم[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]“Kul kabrine konulduktan sonra dostları başucundan ayrılırken onların ayak seslerini duyar..” [/B][/SIZE][/FONT][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn20"][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][20][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/FONT][/FONT][/URL] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Ebû Hureyre’den de [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Radıyallahu Anh)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] nakledilen bu hadisin isnadının sahih olduğu hususunda ittifak vardır. [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn21"][FONT=Souvenir Lt BT][COLOR=#0000ff][21][/COLOR][/FONT][/URL][/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond]Ölünün işitmediğini savunanlar bu hadisler için “ölülerin kısa bir an duyduğunu” iddia etmi[/FONT][/FONT][FONT=Times New Roman]şlerdir[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond]. Fakat Peygamberimizden “[I]kısa bir an duyarlar[/I]” diye bir haber de yokken neye dayanarak böyle bir hüküm veriyorlar?![/FONT][/FONT][/B][/SIZE] [FONT=Traditional Arabic][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]ان الميت ليعذب ببكاء الحى[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]“Dirilerin ağlamasından dolayı ölü azap çeker.” [/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn22"][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][22][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/FONT][/URL][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Buhârî [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.256/870)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] ve Müslim [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.261/875) [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]bildirdikleri bir hadis-i şerifte Peygamberimiz [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] şöyle buyurdu: [I]“Meyyit yakınlarının kendisine bağırarak ağlamalarından azap duyar.”[/I][/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][B]Ölüler kendileri için ağlayanı nasıl işitip azap duyuyorlar?[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][B]İbn Teymiyye ve talebesi İbn Kayyim’in bu sözlerinden sonra ölülerin işitmediğini savunanlar, düştükleri zor durumdan kurtulmak için “Onlar da bir insandı. Hata etmişlerdir. Bizim için önemli olan Âyetin zâhirî manasıdır derlerse? Biz de deriz ki: “Böyle söylemiş olmanız savunduğunuz görüşlerin kaynağı olan İbn Teymiyye ve İbn Kayyım’ın anlaşılması bu kadar basit olan Âyetin zâhir manasını anlayamayıp hata ettiklerini kabul etmiş olursunuz. Böylece âlimlerinizin daha karışık ve zor meselelerde de hata edebileceği manasına gelir”. Siz de onların takipçisi olduğunuzdan dolayı birçok konuda hata edebileceğinizi itiraf etmiş olursunuz.[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Traditional Arabic][FONT=Garamond][SIZE=4][B]عن عائشة رضى الله عنها قالت: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: ما من رجل يزور قبر اخيه ويجلس عنده الا استأنس به ورد عليه حتى يقوم[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Hz. Âişe’den [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Radıyallahu Anhâ)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] rivâyet edilen bir hadiste Peygamberimiz [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] şöyle buyuruyor: [/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][B]“Bir adam kardeşinin kabrini ziyaret edip yanına oturduğunda o kendisini tanıyarak sevinir, verdiği selâma karşılık verir, bu hal kalkıncaya kadar devam eder.[/B][/SIZE][/FONT][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn23"][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][23][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/FONT][/FONT][/URL] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]İbnu Abdil Berr [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.463/1071)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] Et-Temhid ve El-İstızkar (isimli iki kitabında) İbn-ü Abbas’ın [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Radıyallahu Anh)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] şöyle dediğini rivâyet etmiştir:[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][I][FONT=Garamond][SIZE=4][B]“Kim, dünyada tanıdığı bir kardeşinin kabrine uğrar da ve ona selâm verirse mutlaka onu tanır. Ve ona Aleykümus-Selam der.”[/B][/SIZE][/FONT][/I][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Abdül Hakk İşbîlî [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.852/1185)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT], bu rivâyetin isnadının sahih olduğunu söyledi.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn24"][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][24][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/FONT][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT] Hafız İbnu Recep el-Hanbelî [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.795/1393)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] “Bu rivâyetin isnadının sahihliği demek râvîlerinin tamamının güvenilir olduğu demektir, öyledir de. Ancak hadis garib hatta münkerdir” dedi.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn25"][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][25][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/FONT][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT] İbnu Recebe göre İ[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]mâm[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] Beyhakî ve Hâkim’in rivâyet ettiği ve sahihtir dediği sınırlandırma getirmeyen rivâyet daha sahihtir. (Yani “[I]tanıdığı[/I]” ilavesi bulunmayan hadis.)[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT][B]İbn Kayyim el Cevziyye ([/B][/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]Ruh kitabının 137.)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT][B] sayfasında: Kabir azabı ve nimetiyle ilgili geçen hadisler ve kabir ehline selâm vermek, onlarla konuşmak ve ölülerin ziyaretçilerini bilmesi ile ilgili geçen bütün hadisler İbnul Abdül Berr’in mütevatir kabul ettiği hadislerdir, demiştir. [/B][/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Ebû Süleyman b. Bureyde [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Rad[/FONT]ı[FONT=Souvenir Lt BT]yallahu Anh[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT])[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] babasından, Resûlüllah [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]’in onlara kabristana girdiklerinde “Es-Selâmu alâ ehl-i’d-diyâr”[URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn26"][FONT=Souvenir Lt BT][COLOR=#0000ff][26][/COLOR][/FONT][/URL] denmesini öğrettiğini söyler. Bu hadis, Müslim’in lafzında:[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Traditional Arabic][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]السلام عليكم اهل الديار من المؤمنين والمسلمين وانا ان شاء الله اللاحقون اسأل الله لنا ولكم العافية[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]“Ey mümin ve Müslümanlar olan diyarın sakinleri! Allah’ın selâmı üzerinize olsun. Bizler de inşâallah sizlere kavuşacağız. Allah bize de size de afiyet versin” şeklindedir. [/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Âişe [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Rad[/FONT]ıyallahu [FONT=Souvenir Lt BT]anhâ)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] şöyle demiştir: “Resûlüllah [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] benimle olduğu gecenin sonunda Bakî mezarlığına çıkar ve:[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Traditional Arabic][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]السلام عليكم دار قوم مؤمنين واتاكم ما توعدون غدا مؤجلون وانا ان شاء الله بكم لاحقون اللهم اغفر لاهل بقيع الغرغد[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]“Müminler topluluğunun yurdu! Es-Selâmü aleyküm! Va’dedilen şey size geldi, yarına ertelendiniz. Bizler de inşâallah sizlere kavuşacağız. Allah’ım! Bâki Gargad ehline mağfiret et, derdi.”[/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn27"][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][27][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/FONT][/URL][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Muhammed b. Hımyer anlatıyor: “Ömer b. Hattab [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Radıyallahu Anh)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] Garkad kabristanına uğradı ve:[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][B]Ey kabir sakinleri! Bizdeki haberler şunlardır: Karılarınız kocaya vardı, evlerinize başkaları yerleşti, servetiniz bölüşüldü! diye seslendi.[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Gaipten gelen bir ses kendisine şu karşılığı verdi: Bizdeki havadisler de şu: Dünyadan gönderdiğimiz hayırları burada bulduk, Allah [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Celle Celalühü)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] yolunda harcadıklarımızın kârlarını aldık, harcamadıklarımızdan ötürü de zarara uğradık.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn28"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][28][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT][B]Ölülerin işitmediğini iddia edenlerin itibar ettikleri âlimlerinden olan İbn Teymiyye’nin talebesi İbn Kayyim el-Cevziyye [/B][/FONT][FONT=Souvenir Lt BT][B](v.751/1350)[/B][/FONT][FONT=Souvenir Lt BT][B] bakın neler diyor:[/B][/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Rasulüllah, ümmetinin ölülere: “Ey mü’minler Topluluğu Allah [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Celle Celalühü)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]’ın selâmı üzerinize olsun. Esselâmü aleyküm dâra kavmin mü’minin” şeklinde, selâmlarını alıyormuş gibi selâm vermelerini önermiştir. Haddi zatında bu şekilde selâmı duyan, düşünen insanlara verilir. Ölüler kendilerine verilen selâmı duymamış olsalardı (ki yok olana ve cansıza hitap olacağından) abes olurdu. Ölünün ziyaretçileri tanıması tevatüren sabit olduğu gibi selef âlimleri de bu konuda müttefiktirler.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn29"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][29][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL] [SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond]İbn Teymiyye ve talebesi İbn Kayyim’[/FONT][/FONT][FONT=Times New Roman]ın [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond]fikirlerini alıp savunanlara ve onların yolundan gittiklerini iddia edenlere sorarız;[/FONT][/FONT][/B][/SIZE] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][B]İbn Teymiyye; ölünün işitmediğini savunanların suç işlediğini söylüyor. Talebesi İbn Kayyim ise ölülerin işittiğini isbatlamak için tafsilatlı bir kitab yazmış, ayrıca dört mezheb âlimleri ölülerin işittiği yolunda icma’ olduğunu söylemişlerdir. Sizin ilminiz İbn Teymiyye, İbn Kayyim ve dört mezheb âlimlerinden daha mı fazla? Bu âlimlerin hepsi hatamı yaptı? Yoksa sizmi hata yapıyorsunuz.[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT][B][FONT=Garamond]Allah dostu, evliyâ olarak bilinen insanların kabirlerinden “bana çocuk, ev, eş ver” şeklinde istekte bulunmak, kabirlere çaput bağlamak, kurban kesmek elbette sakıncalı ve yanlıştır. Aksi takdirde böyle tutumlar insanı şirke düşürür. Doğru olan[/FONT][/B][/FONT][FONT=Times New Roman][B]ı [/B][/FONT][FONT=Souvenir Lt BT][B][FONT=Garamond]ise; [/FONT][/B][/FONT][/B][/SIZE] [FONT=Garamond][SIZE=4][B]a) Kabirdeki Peygamberimizden veya bir Allah dostunun ruhundan bizim için Allah’a duâ etmesini istemektir. Böyle yapılabileceğine dair elimizde delil vardır. [/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]İleride geniş olarak anlatılacak olan beşinci hadise kısaca bir bakalım.[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Mâlik ed-Dâr anlatıyor: Hz. Ömer [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Rad[/FONT]ı[FONT=Souvenir Lt BT]yallahu Anh) [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]zamanında halk kuraklık çekerken bir adam Peygamber’in [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]’in kabrine gelerek Ya Rasulallah! Ümmetin için yağmur yağmasını iste. Zira onlar helak oldu. Hadis böyle devam ediyor ileride daha geniş anlatılacak (5. Hadiste). [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn30"][FONT=Souvenir Lt BT][COLOR=#0000ff][30][/COLOR][/FONT][/URL][/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]Şimdi Vahhâbîlerin büyük hadis âlimlerinden Aslen Arnavutlu olan Elbânî bakın hadisi nasıl zayıflıyor. [/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]Elbânî, hem metin hem de isnad bakımından rivâyetin sahih olmadığını söylemektedir. Râvî Mâlik ed-Dâr’ın zabt ve adaleti maruf değildir. O mechul bir râvîdir.[/B][/SIZE][/FONT][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn31"][FONT=Times New Roman][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][31][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B] diyor bakalım öylemi?[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]Bahse konu olan rivâyetin delil olarak kullanılmasına musamaha göstermeyen Elbânî’nin en önemli gerekçesinin, Mâlik ed-Dâr’ın meçhul bir râvî olduğu görülmektedir. Ancak biz, Elbânî’nin iddia ettiği gibi Mâlik ed-Dâr’ın zabt ve adaleti maruf olmayan (meçhul) bir şahıs değil, aksine onun maruf bir râvî olduğunu tesbit etmiş durumdayız.[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]İbn Sa’d[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] (ö.230/844)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT], onu şöyle tanıtmaktadır: “Mâlik ed-Dâr, Ömer b. el-Hattab[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] (Rad[/FONT]ı[FONT=Souvenir Lt BT]yallahu Anh)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]’ın azatlısıdır. Hımyer kabilesinden ve Cüblanlıdır. Ebû Bekir ve Ömer’den hadis rivâyet etmiştir. Kendisinden de Ebû Salih es-Semman rivâyette bulunmuştur. O maruf idi”.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn32"][FONT=Times New Roman][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][32][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]İ[FONT=Souvenir Lt BT]mâm[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] Buhârî, Tarihi Kebir’inde onu zikrettiği halde aleyhine bir şey dememiştir.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]İbn Hibban [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.354/965) [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]onu es-Sikat’ında zikretmekte ve hakkında menfi bir söz söylememektedir.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]İbn Hacer [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.852/1448) [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]ise bunlara ilaveten şu bilgileri vermektedir: “Mâlik ed-Dâr diye bilinen zat, Mâlik b. Iyad’dır ve (asr-ı saadet’e) yetişmiştir. Muaz ve Ebû Ubeyde’den rivâyetleri vardır. Kendisinden iki oğlu; Avn ve Abdullah rivâyette bulunmuştur. Buhârî, Tarih”inde[/FONT][/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn33"][FONT=Times New Roman][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][33][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT] Ebû Salih Zekvan tarikiyle Mâlik ed-Dâr’dan Hz. Ömer[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] (Rad[/FONT]ı[FONT=Souvenir Lt BT]yallahu Anh)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]’[/FONT]ı[FONT=Souvenir Lt BT]n kıtlık senesindeki sözünü (muhtasar olarak) rivâyet etmiştir. Aynı rivâyeti tafsilatlı olarak İbn Ebî Hayseme de tahric etmiştir… İbn Sa’d onu Medineli tabiilerin ilk tabakası içinde zikretmiştir. Hz. Ömer [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Rad[/FONT]ı[FONT=Souvenir Lt BT]yallahu Anh)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]ve Hz. Osman[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] (Rad[/FONT]ı[FONT=Souvenir Lt BT]yallahu Anh)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] onu mali işlerde görevlendirmiş ve bu yüzden de ona Mâlik ed-Dâr adı verilmiştir. Ali İbnu’l-Medini’den rivâyet edildiğine göre O, Hz. Ömer’in haznedarı idi”.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn34"][FONT=Times New Roman][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][34][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Ebû Ya’la el-Halili el-Kazvini [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.446/1054)’[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]de, Mâlik ed-Dâr’ın sika oluşunda ittifak edilen kadim bir tabii olduğunu ve tabiinin ondan övgüyle bahsettiklerini ifâde etmektedir.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Hatırlanacağı üzere Elbânî, bahse konu olan rivâyet hakkında ibn Hacer’in “Ebû Salih es-Semman’ın Mâlik ed-Dâr’dan sahih bir isnad ile…” diyerek kullandığı ifâdeden onun, râvi Mâlik ed-Dâr’ın meçhul olduğuna i[/FONT]ş[FONT=Souvenir Lt BT]âret[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] ettiği şeklinde yorumlamıştı. Halbuki İbn Hacer’in Mâlik ed-Dâr’ı tanıtıcı mahiyette verdiği bilgiler, böyle bir yoruma mahal bırakmayacak kadar açıktır. Şüphesiz İbn Hacer’in söz konusu açıklaması, Elbânî’nin yaptığı yorumu anlamsız kılmaktadır.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Times New Roman][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Hz. Ömer [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Rad[/FONT]ı[FONT=Souvenir Lt BT]yallahu Anh)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]gibi, rivâyet konusunda tesebbüt ve ihtiyat sahibi bir zatın, resmi veya özel mali işlerde onu istihdam etmesi, râvî Mâlik ed-Dâr’ın zabt ve adaletinin bir göstergesi sayılmalıdır. Bu tesbit bize dikkat ederseniz geride geçen hadislerin tahriçlerinde de görüleceği gibi Elbânî bunu hep yapıyor. Elbânî’nin, Mâlik ed-Dâr hakkında İbn Hacer’in verdiği biyografik bilgiyi görmediği veya görmezlikten geldiği kanatine götürmektedir. Bu detaylı bilgiden sonra, Elbânî’nin Mâlik ed-Dâr hakkında Münzirî ile Heysemî’den naklettiği, “onu tanımıyorum” sözünün artık bir kıymet ifâde etmediği de anlaşılmaktadır.[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][B]Elbânî hadisi zayıflarken, Mâlik ed-Dâr zabt ve adaleti maruf değildir. Meçhul bir râvîdir demişti. Öyle olmadığı anlaşıldıktan sonra Elbânî’nin diğer hadislerdeki tarafsızlığına ne kadar itibar edilir? Yorumu size bırakıyoruz.[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Büyük hadis âlimi Ebû Dâvûd [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](ö.275/888)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] et-Tayâlisî’nin Müsned’inde Cabirden rivâyet ettiğine göre Peygamber [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] şöyle buyurdu:[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Traditional Arabic][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]إن اعمالكم تعرض على اقاربكم من الأموات فإن كان خيرا استبشروا به وإن كان غير ذلك قالوا اللهم لا تمتهم حتى تهديهم الى ما هديتنا[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][I][FONT=Garamond][SIZE=4][B]“Yaptığınız işler, mezardaki yakınlarınıza ve tanıdıklarına gösterilir. İşleriniz iyi ise sevinirler, iyi değilse ya Rabbi iyi işler yapmaları için kalplerine ilham eyle derler.”[/B][/SIZE][/FONT][/I][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn35"][I][FONT=Garamond][I][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][35][/B][/COLOR][/SIZE][/I][/FONT][/I][/URL] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Bir hadis-i şerif te Peygamberimiz [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](Sallallahu Aleyhi ve Sellem)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] şöyle buyuruyor:[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT][I]“Mezardaki kardeşlerimiz için Allah [/I][/FONT][FONT=Souvenir Lt BT][I](Celle Celalühü)[/I][/FONT][FONT=Souvenir Lt BT][I]’ü Teala’dan korkunuz: Yaptığınız işler onlara gösterilir.”[/I][/FONT][/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn36"][I][FONT=Garamond][I][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][36][/B][/COLOR][/SIZE][/I][/FONT][/I][/URL] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][B]Ölmüş olan akrabalarımızın bizim hallerimizden haberdar olup, bizim için duâ etmeleri nasıl oluyor? Hadislere zayıf diyerek işin içinden çıkmaya çalışmanız ilmi açıdan doğru değildir.[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond]Hadis ilimlerinden anlayanlar bilir ki; zayıflığı yalancılık ve fâs[/FONT][/FONT][FONT=Times New Roman]ı[/FONT][FONT=Garamond][FONT=Souvenir Lt BT]k[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT]lıktan olmayan râvîlerin rivâyetleri değişik isnadlarla zayıflıktan hasenliğe yükselir, hadis usûlü kitablarında araştırabilirsiniz. Hiçbir hadis hafızı yukarıdaki isnadlarda yalancı ve yalancılıkla itham edilen ve fâs[/FONT][/FONT][FONT=Times New Roman]ı[/FONT][FONT=Garamond][FONT=Souvenir Lt BT]k[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] bir râvînin bulunduğunu söylememiştir. O halde yaşayanların yaptıkları amellerin akrabası olan ölülere arz olunacağına dair hadis’in değişik tarikleriyle hasen mertebesine yükselmiştir. Yani delil olmaya elverişlidir.[/FONT][/FONT][/B][/SIZE] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]Üstelik zayıf kaldığı kabul edilse bile bu ehl-i ilimce bir zarar vermez çünkü hadisle farzlık, vaciblik, haramlık veya mekruhluk isbat edilmiyor. Bir haber veriliyor ki bunda fıkhi bir hüküm isbat edilmiyor. Edilseydi bile müstehablık ifâde etmesinde engel yoktur. Zira “mevzu [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](uydurma)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] olmayan zayıf hadisle müstehablık sabit olur.” [/FONT][/B][/SIZE][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn37"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][37][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond][SIZE=4][B]b) Diğer usulüne uygun isteme şekli de şöyledir:[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond]“Allah’ım! Peygamberlerin (veya) bu mezarda yatan dostunun hat[/FONT][/FONT][FONT=Times New Roman]ı[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Garamond]rına bize yardım et!” [/FONT][/FONT][/B][/SIZE] [FONT=Garamond][SIZE=4][B][FONT=Souvenir Lt BT]İleride [/FONT][FONT=Souvenir Lt BT](4. Hadis başlığı altında)[/FONT][FONT=Souvenir Lt BT] daha geniş bir şekilde tahric ve değerlendirmesi yapılacak olan şu hadisi örnek olarak gösterebiliriz:[/FONT][/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]Enes b. Mâlik şöyle demiştir; “Hz. Ali’nin annesi Fatma binti Esed Vefat ettiğinde kabrine defnedilirken Allah Rasulü gelir ve içinde yan yatarak şöyle duâ etmeye başlar: [/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Traditional Arabic][FONT=Times New Roman][SIZE=4][B]"الله الذى يحيى ويميت وهو حى لا يموت اغفر لامى فاطمة بنت اسد ولقنها حجتها ووسع عليها مدخلها بحق نبيك والانبياء الذين من قبلى فإنك ارحم الراحمين."[/B][/SIZE][/FONT][/FONT] [FONT=Souvenir Lt BT][I][FONT=Garamond][SIZE=4][B]“Allah yaşatan ve öldürendir. O ölümsüz bir hayata sahiptir. Annem Fatma binti Esed’in günahlarını affet, ufkunu aç, Nebi’nin ve benden önceki Enbiyanın hatırı için kabrini genişlet, çünkü ancak sen Erhamür Rahimsin:”[/B][/SIZE][/FONT][/I][/FONT][URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftn38"][I][FONT=Garamond][I][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][38][/B][/COLOR][/SIZE][/I][/FONT][/I][/URL] [FONT=Souvenir Lt BT][I][FONT=Garamond][SIZE=4][B]Bizim elimizde geride görüldüğü gibi, ölülerin ruhlarını aracı kılarak istenip duâ edileceğine dair delillerimiz vardır. Getirdiğimiz delili zayıflatmaya çalışmanızı Mâlik ed-Dâr hadisinde gördük. Siz sap ile samanı birbirine karıştırarak, elindeki delillere dayanarak doğru şekilde duâ edip isteyenle, yanlış hatta şirk işleme durumunda olanları aynı kefeye koyup tekfir ediyorsunuz. Bu yaptığınız yanlıştır. Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’de ve Peygamberimiz ile Sahebelerde bulunmayan bir metoddur.[/B][/SIZE][/FONT][/I][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref1"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][1][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] İbn Teymiyye, İktizâu’s-Sırâti’l Müstekîm, s: 378-379, Dârul Marife, Beyrut, tsz. İbn Teymiyye Sıratı’l-Müstakim, kabir ziyaretleri bölümü, Tercüme Pınar Yayınları, s.499, baskı: 2004[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref2"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][2][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] İbn Teymiyye, el-Fetâva'l-Kubrâ, Kıyâmet-Ahiret, sayfa, 207, Hakikat Yayınları Ahmed İbn Teymiyye Harraninin vesikalarından.[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref3"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][3][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] İbn Teymiyye Külliyâtı, c:4, s:240, 8 ciltlik, Tevhid Yayınları. (1998)[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref4"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][4][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Buhârî, Deâvât: 66, 7/168[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref5"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][5][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] En-Neml, 27/80; er-Rûm, 30/52[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref6"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][6][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Müslim, el-Cenne ve Sıfatü Naîmihâ, 76, 77, 78; Buhârî, Megâzî, 8; Nesâî, Cenâiz, 117; İbn Hanbel, c. I, s. 26, 27.[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref7"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][7][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Minhat’ül-Vehbiyye, Fir’reddil ale’l-Vahhabiyye, s. 15, 2000.[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref8"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][8][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Zürkânî, “bu rivâyet yani Yûnus İbnü Bükeyr’in ceyyid senedli rivâyeti sahihse, Suyûtî’nin de dediği gibi Âişe radıyallahu anhâ validemiz sanki kıssayı rivâyet eden Sahabîleri görünce inkârından döndü; çünki O hâdisede bulunmamıştı” dedi. (Şerhu’l-Mevâhib: 1/434).[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref9"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][9][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Buna göre rivâyeti Mürsel olmuş oluyor. Sahâbe’nin irsâli ise (küçük bir şaz topluluk dışında) Mürsel’i kabul etmeyerlerce de makbûldür. Kaldı ki bu irsâl Sahâbe’den olmakla haydi haydi makbûldür. [/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref10"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][10][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Tirmizî, Cenâiz, 60; Mu’cem, 139.[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref11"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][11][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] İbn Teymiyye, Mecmûu’l-Fetâvâ, 24-362[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref12"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][12][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Buhârî, Enbiya: 3, no: 3158, 3/1213. Müslim, Birr: 49, no: 2638, 4/2031.[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref13"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][13][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Ahmed İbn Hanbel, Müsned, no: 7068, Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, no: 263, sh: 89.[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref14"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][14][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B]İbn Teymiyye, İktizâu’s-Sırâti’l Müstekîm, s: 378-379, Dârul Marife, Beyrut, tsz. İbn Teymiyye, Sırâtı’l Müstakîm, Kabir Ziyaretleri bölümü, tercüme Pınar Yayınları, s.494-495[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref15"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][15][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Kemaleddin İbn Humam, Fethul Kadir’den naklen. Hamdullah Et’Dacvi El Basair, s:25, İhlas Yayınları Vakfı, 1999[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref16"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][16][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Tefsir-i Mazherî, cilt: 2, sayfa: 489’da.[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref17"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][17][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Şifâu’s-Sikâm, 162-172, İhlas Yayınları Vakfı, 1995.[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref18"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][18][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Ehvâlü’l-Kubûr, s. 132, Daru’l-Kitabi’l Arabî, 2001.[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref19"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][19][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Et-Tevkire, s.144-145, Dar’ül-Fikir Yayınevi.[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref20"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][20][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Müslim, “el-Cenne ve sıfatu naîmihâ”, 70; Buhârî, Cenâiz, 67; Ebû Dâvud, es-Sünne, 27. [/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref21"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][21][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Begavî, Şerhu’s-sünne, c: 3, s. 279, (h.no.1515)[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref22"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][22][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Müslim, Cenâiz, 18,19; Buhârî, Cenâiz, 33; Ebû Dâvud, Cenâiz, 29; Tirmizî, Cenâiz, 24.[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref23"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][23][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Zebidî, İthafu’s-Saâde. XIV/275[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref24"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][24][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Tezkiretül Kurtubi: 145[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref25"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][25][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] İ. Receb, ehval-ul Kubur[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref26"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][26][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Müslim, II, s: 671, h: 975; Cenâiz, Kabre girerken ne denir ve ehline nasıl duâ edilir, babı. Nesâî, IV, s: 94; Cenâiz, Müminlere istiğfar edilmesinin emri, babı. [/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref27"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][27][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Müslim, II, s: 669, h: 974; Cenâiz, Kabre girerken ne denir ve ehline nasıl duâ edilir, babı. Nesâî, IV, 4, s: 93-94, Cenâiz, Müminlere istiğfar edilmesinin emri, babı. [/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref28"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][28][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] İbn Ebîd Dünya es-Sem’anî, Kenz, Hayatu’s-Sahâbe, c: 4, s.290[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref29"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][29][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] İbn Kayyım el-Cevziyye, Kitabu’r-Ruh, s. 11, İz Yayıncılık. Not: İbn Kayyim bu kitabı Teymiyye’nin talebesi olduktan sonra yazmıştır. Ruh kitabının 32 (dipnot-7) - 46. sayfalarında böyle olduğu açıklanmıştır.[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref30"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][30][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] İbn Ebî Şeybe, Musannef, VII, 482,483; İbn Abdilberr, İstiâb, II, 464.[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref31"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][31][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Elbânî, Tevessül, Arapça sayfa 131[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref32"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][32][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] İbn Sa’d, Tabakat, V, 12[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref33"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][33][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Bkz. Buhârî, et-Tarihu’l-kebir, VII, 304-305[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref34"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][34][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] İbn Hacer, İsabe, III, 484 Ahmet-el Askalâni[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref35"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][35][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Minhâ, 1/156 dan naklen Hamza Ahmed ez-Zeyn Müsned-i Ahmed Ta’lik-i 10/532 ez-Zeyn hadis sahihdir, diyor. Aynı yer[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref36"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][36][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Hakim-i Tirmizinin ve İbn Ebi’d-Dünya’nın ve Beyhakî’nin (Şu’ab-ül-İmân) kitabında Nûman bin Beşir’den.[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref37"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][37][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] İbnu Humam- Fethul Kadir 1/467[/B][/SIZE][/FONT] [URL="http://www.tevhid.gen.tr/newthread.php?do=newthread&f=112#_ftnref38"][FONT=Garamond][SIZE=4][COLOR=#0000ff][B][38][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/URL][FONT=Garamond][SIZE=4][B] Taberânî, Mu’cem-il Kebir, no: 871, 24/351. Ebû Nuaym et-Tabarani yoluyla Hilyetu’l-Evliya’da c.3 sayfa121 KAYNAK SELEFİLER VE TASAVVUFÇULARIN GÖRÜŞLERİ[/B][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
ölü işitir diyen alim ve mesheb imamlarin görüşü ibn teymiyye işitir diyor
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst