Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur ve Nur Cemaati
nurcu'nun zikir etmesi ve tehlikeleri
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="faris" data-source="post: 419510" data-attributes="member: 1006387"><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'"></span></span></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'"></span></span></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">ve aleykum selam kıymetli kardeşim.</span></span></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'"></span></span></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'"></span></span></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Burada sizin ifade ettiğiniz gibi nurcular ve diğerleri olarak meseleyi ele almak büyük hata olacaktır. Çünkü:</span></span></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">[BILGI]"Hem iman yalnız ilim ile değil; imanda çok letâifin hisseleri var. Nasıl ki, bir yemek mideye girse, o yemek muhtelif âsâba, muhtelif bir surette inkısam edip tevzi olunuyor. İlimle gelen mesâil-i imaniye dahi, akıl midesine girdikten sonra, derecâta göre ruh, kalb, sır, nefis, ve hâkezâ, letâif kendine göre birer hisse alır, masseder. Eğer onların hissesi olmazsa noksandır. İşte, Muhyiddin-i Arabî, Fahreddin Râzî'ye bu noktayı ihtar ediyor."(Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup, Dördüncü Mebhas, İkinci Mesele.) [/BILGI]</span></span></p><p></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Üstad Hazretlerinin buradaki ifadelerinden anlaşılan nokta, ilmin ve istifade etmenin bir silsilesi vardır. İlmin öncelik olarak akıl midesinde hazım edilmesi gerekiyor, ancak sonra diğer his ve latifelere dağılıp oraları nurlandırıp feyizlendiriyor.</span></span></p><p></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Gıdalar, sair azalara yakıt ve enerji olabilmek için midede hazmedilir. Hazmedildikten sonra sair azaların bünyesine münasip bir şekle girer.</span></span></p><p></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Mesela havuç göze faydalıdır, lakin midede hazmedilmeden göze direk olarak sokulsa fayda vermez kör eder. Ispanak demir vitamini barındırır, ama midede işlem gördükten sonra; yoksa yüz gün ıspanak tarlasının içinde yatılsa vitamin almak mümkün değildir... İşte gıdaları kaba ve kesif hallerinden arındırıp, azaların ince ve latif bünyesine uygun hale getiren midedir. Gıdalar midede işlem görmedikçe bedenin azalarına fayda vermez.</span></span></p><p></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Aynı şekilde insanın manevi bedeninin midesi de akıldır. Gıdalar hükmünde olan ilimleri ve malumatları hazmedip manevi duyguların bünyesine uygun hale getirip adapte eden akıl süzgeci ve midesidir.</span></span></p><p></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">İnsanın manevi duygu ve latifelerinin hisse ve istifadesi ancak aklın hazmetme derecesine göre olur. Akıl ilmi hazmettikten sonra sair latifeler bu hazmedilmiş ilmi kendi kabiliyet ve fıtratlarına göre massederler, yani emerler.</span></span></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Kalbin bu hazmedilmiş ilimden aldığı hisse ile vicdanın aldığı hissenin mahiyeti farklıdır. Üstad Hazretlerinin Notalarda işaret ettiği delillerin hava, su ve nur mahiyetinde olmaları bu veche bakar. Yoksa insanın latife ve hisseleri akıl merkezinden bağımsız olarak tek başına bir kaynak teşkil edemezler.</span></span></p><p></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Özet olarak Risale-i Nurların metinleri bir öz ve hülasa türünden olduğu için, bütün latife ve duygular hissesini ve payını alırlar, harici bir gıda ya da öze muhtaç kalmazlar.</span></span></p><p></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Yanlış anlaşılmasın Risale-i Nurların haricinde vird ve zikir yapılmasın okunmasın demiyoruz, ama Risale-i Nurlar sadece aklı doyurur, vird ve ezkarlarda diğer latifeleri doyurur, fikrine katılmıyoruz bu yanlış bir bakış açısıdır.</span></span></p><p></p><p></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Meseleyi şu şekilde ele alabiliriz. iki husus var birincisi Zikir yapmak ikincisi zikir yapanların tehlike altında olması.</span></span></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Zikir yapanların cin ve şeytanlar gibi varlıkların tehlike altında olması fikri nerede geliyor? </span></span></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Zikir illede bir şeyhin gözetimi ile mi olmalı fikri nereden geliyor?</span></span></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Zikir murid ile şeyh arasındaki bir ilişki midir?</span></span></p><p></p><p>[BILGI]<span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">[013.028] [TK] Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalbleri yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur.</span></span>[/BILGI]</p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Ve zikrin tanımına baktığımızda : Allahı hatırlamak ve anmak olup çok kapsamlı bir anlamı vardır. Yapılan ibadetler zikir olduğu gibi Allah'ı tesbih çekmek halkai zikir çekmek selam vermek kur'an okumak, namaz kılmak, farz ibadetleri yapmak bunların hepsi zikirdir. Nitekim Kur'an-ı Kerimin diğer adıda zikirdir. Ve kur'an da geçen bazı zikir kelimeleri </span></span><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">öğüt, ibret, tefekkür, ilim, şeref, kitap, Kur'ân</span></span><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">anlamlarında kullanılmıştır. Bu sebeble zikiri kayıt altına almak olmaz. Yani belli şahısların gözetiminde belli kaidelerde zikir olur ve yapılır demek hatalı olacaktır. Çünkü tanımına ve işine uygun düşmüyor..</span></span></p><p></p><p>[BILGI]</p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">"Eskiden kırk günden tut, tâ kırk seneye kadar bir seyr ü sülûk ile bazı hakaik-i imaniyeye ancak çıkılabilirdi. Şimdi ise, Cenâb-ı Hakkın rahmetiyle, kırk dakikada o hakaike çıkılacak bir yol bulunsa, o yola karşı lâkayt kalmak elbette kâr-ı akıl değil. İşte, otuz üç adet Sözler, böyle Kur'ânî bir yolu açtığını, dikkatle okuyanlar hükmediyorlar."</span></span><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">(</span></span><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Mektubat, Beşinci Mektup.</span></span><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">)</span></span>[/BILGI]</p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Zikrin üst makamı olan tefekkür ise çünkü tefekkür ibadetleri şuurlu ve bilinçli olarak yapmaktır. Risale-i Nur Külliyatının en büyük meselelerinden biri olmakla beraber Nur Talebelerininde en önemli ve öncelikli iştigali olduğu mutlak ve kesindir.</span></span></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Bazı kimseler diyor ki Allah'ın bazı esmalarının tekraratı zikredilmesi çeşitli tehlikelere yol açabilir. Biz bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Çünkü :</span></span></p><p></p><p></p><p></p><p>[BILGI]<span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">İ'lem eyyühe'l-aziz! Zikreden adamın, feyz-i İlâhîyi celb eden muhtelif lâtifeleri vardır. Bir kısmı, kalb ve aklın şuuruna bağlıdır. Bir kısmı da şuursuz, yani şuurlara tâbi değildir. Binaenaleyh, gafletle yapılan zikirler dahi feyizden hâli değildir.</span></span>[/BILGI]</p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Yukarıdaki mide ve akıl ilişkisinden yola çıkmakla beraber, burada görüyoruz ki hikmetlerini bilmesek dahi manevi cihazatlarımız hissesini alıyor ve bizi Allah'ın muhabbetine ve marifetine yaklaştırıyor. Yoksa kesinlikle denildiği gibi bilinçsiz ve gözetimsiz yapılan zikir tehlikelere kapı açar sözü yanlıştır. Nitekim Zikir yapılan yere ne bir cin nede bir şeytan musallat olabilir. Belki bir takım manalar açılabilir bu manalara ehil olmayan kişilerin yanlış yorumları ile kişi yanlış yönlendirilebilir. Ancak bu gibi durumlarda ise ehil olan kişilere durumunu açmak gerekir..</span></span></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Mesela peygamber efendimiz a.s.v.'a peygamberlik gelmeden önce bazı alimler 6 ay gibi bir süre ile o hale alıştırıldığı söylenmektedir. Önce salih rüyalar ile başlayan vahiylerin ardından cebrail a.s. bizzat uyanıkken ayetleri getirmiştir.. Tabi bu meseleler çok üst perdeler olduğu için mevzu bahis olunan tehlikeler ise meselelerimizden çok uzaktır.</span></span></p><p></p><p><span style="color: #222222"><span style="font-family: 'Verdana'">Özetle söyleyecek olursak; Nur Talebeleri hem zikir yapıyorlar hem de zikirin en üst mertebesi olan tefekkürü yapıyorlar. Nur Talebelerinin hocası da şeyhide Kur'anı Azimüşşan ve sünneti seniyye dir. Rehberi ise Ustadı Bediüzzaman r.a.'dır. Böyle sağlam kalenin içinde bulunan Nur Talebelerine Allah'ın izni ile hiçbir tehlike yaklaşamaz ve yaklaştığı vaki değildir..</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="faris, post: 419510, member: 1006387"] [COLOR=#222222][FONT=Verdana] ve aleykum selam kıymetli kardeşim. [/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Burada sizin ifade ettiğiniz gibi nurcular ve diğerleri olarak meseleyi ele almak büyük hata olacaktır. Çünkü:[/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana][BILGI]"Hem iman yalnız ilim ile değil; imanda çok letâifin hisseleri var. Nasıl ki, bir yemek mideye girse, o yemek muhtelif âsâba, muhtelif bir surette inkısam edip tevzi olunuyor. İlimle gelen mesâil-i imaniye dahi, akıl midesine girdikten sonra, derecâta göre ruh, kalb, sır, nefis, ve hâkezâ, letâif kendine göre birer hisse alır, masseder. Eğer onların hissesi olmazsa noksandır. İşte, Muhyiddin-i Arabî, Fahreddin Râzî'ye bu noktayı ihtar ediyor."(Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup, Dördüncü Mebhas, İkinci Mesele.) [/BILGI][/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Üstad Hazretlerinin buradaki ifadelerinden anlaşılan nokta, ilmin ve istifade etmenin bir silsilesi vardır. İlmin öncelik olarak akıl midesinde hazım edilmesi gerekiyor, ancak sonra diğer his ve latifelere dağılıp oraları nurlandırıp feyizlendiriyor.[/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Gıdalar, sair azalara yakıt ve enerji olabilmek için midede hazmedilir. Hazmedildikten sonra sair azaların bünyesine münasip bir şekle girer.[/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Mesela havuç göze faydalıdır, lakin midede hazmedilmeden göze direk olarak sokulsa fayda vermez kör eder. Ispanak demir vitamini barındırır, ama midede işlem gördükten sonra; yoksa yüz gün ıspanak tarlasının içinde yatılsa vitamin almak mümkün değildir... İşte gıdaları kaba ve kesif hallerinden arındırıp, azaların ince ve latif bünyesine uygun hale getiren midedir. Gıdalar midede işlem görmedikçe bedenin azalarına fayda vermez.[/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Aynı şekilde insanın manevi bedeninin midesi de akıldır. Gıdalar hükmünde olan ilimleri ve malumatları hazmedip manevi duyguların bünyesine uygun hale getirip adapte eden akıl süzgeci ve midesidir.[/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]İnsanın manevi duygu ve latifelerinin hisse ve istifadesi ancak aklın hazmetme derecesine göre olur. Akıl ilmi hazmettikten sonra sair latifeler bu hazmedilmiş ilmi kendi kabiliyet ve fıtratlarına göre massederler, yani emerler.[/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Kalbin bu hazmedilmiş ilimden aldığı hisse ile vicdanın aldığı hissenin mahiyeti farklıdır. Üstad Hazretlerinin Notalarda işaret ettiği delillerin hava, su ve nur mahiyetinde olmaları bu veche bakar. Yoksa insanın latife ve hisseleri akıl merkezinden bağımsız olarak tek başına bir kaynak teşkil edemezler.[/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Özet olarak Risale-i Nurların metinleri bir öz ve hülasa türünden olduğu için, bütün latife ve duygular hissesini ve payını alırlar, harici bir gıda ya da öze muhtaç kalmazlar.[/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Yanlış anlaşılmasın Risale-i Nurların haricinde vird ve zikir yapılmasın okunmasın demiyoruz, ama Risale-i Nurlar sadece aklı doyurur, vird ve ezkarlarda diğer latifeleri doyurur, fikrine katılmıyoruz bu yanlış bir bakış açısıdır.[/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Meseleyi şu şekilde ele alabiliriz. iki husus var birincisi Zikir yapmak ikincisi zikir yapanların tehlike altında olması.[/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Zikir yapanların cin ve şeytanlar gibi varlıkların tehlike altında olması fikri nerede geliyor? [/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Zikir illede bir şeyhin gözetimi ile mi olmalı fikri nereden geliyor?[/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Zikir murid ile şeyh arasındaki bir ilişki midir?[/FONT][/COLOR] [BILGI][COLOR=#222222][FONT=Verdana][013.028] [TK] Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalbleri yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur.[/FONT][/COLOR][/BILGI] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Ve zikrin tanımına baktığımızda : Allahı hatırlamak ve anmak olup çok kapsamlı bir anlamı vardır. Yapılan ibadetler zikir olduğu gibi Allah'ı tesbih çekmek halkai zikir çekmek selam vermek kur'an okumak, namaz kılmak, farz ibadetleri yapmak bunların hepsi zikirdir. Nitekim Kur'an-ı Kerimin diğer adıda zikirdir. Ve kur'an da geçen bazı zikir kelimeleri [/FONT][/COLOR][COLOR=#222222][FONT=Verdana]öğüt, ibret, tefekkür, ilim, şeref, kitap, Kur'ân[/FONT][/COLOR][COLOR=#222222][FONT=Verdana]anlamlarında kullanılmıştır. Bu sebeble zikiri kayıt altına almak olmaz. Yani belli şahısların gözetiminde belli kaidelerde zikir olur ve yapılır demek hatalı olacaktır. Çünkü tanımına ve işine uygun düşmüyor..[/FONT][/COLOR] [BILGI] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]"Eskiden kırk günden tut, tâ kırk seneye kadar bir seyr ü sülûk ile bazı hakaik-i imaniyeye ancak çıkılabilirdi. Şimdi ise, Cenâb-ı Hakkın rahmetiyle, kırk dakikada o hakaike çıkılacak bir yol bulunsa, o yola karşı lâkayt kalmak elbette kâr-ı akıl değil. İşte, otuz üç adet Sözler, böyle Kur'ânî bir yolu açtığını, dikkatle okuyanlar hükmediyorlar."[/FONT][/COLOR][COLOR=#222222][FONT=Verdana]([/FONT][/COLOR][COLOR=#222222][FONT=Verdana]Mektubat, Beşinci Mektup.[/FONT][/COLOR][COLOR=#222222][FONT=Verdana])[/FONT][/COLOR][/BILGI] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Zikrin üst makamı olan tefekkür ise çünkü tefekkür ibadetleri şuurlu ve bilinçli olarak yapmaktır. Risale-i Nur Külliyatının en büyük meselelerinden biri olmakla beraber Nur Talebelerininde en önemli ve öncelikli iştigali olduğu mutlak ve kesindir.[/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Bazı kimseler diyor ki Allah'ın bazı esmalarının tekraratı zikredilmesi çeşitli tehlikelere yol açabilir. Biz bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Çünkü :[/FONT][/COLOR] [BILGI][COLOR=#222222][FONT=Verdana]İ'lem eyyühe'l-aziz! Zikreden adamın, feyz-i İlâhîyi celb eden muhtelif lâtifeleri vardır. Bir kısmı, kalb ve aklın şuuruna bağlıdır. Bir kısmı da şuursuz, yani şuurlara tâbi değildir. Binaenaleyh, gafletle yapılan zikirler dahi feyizden hâli değildir.[/FONT][/COLOR][/BILGI] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Yukarıdaki mide ve akıl ilişkisinden yola çıkmakla beraber, burada görüyoruz ki hikmetlerini bilmesek dahi manevi cihazatlarımız hissesini alıyor ve bizi Allah'ın muhabbetine ve marifetine yaklaştırıyor. Yoksa kesinlikle denildiği gibi bilinçsiz ve gözetimsiz yapılan zikir tehlikelere kapı açar sözü yanlıştır. Nitekim Zikir yapılan yere ne bir cin nede bir şeytan musallat olabilir. Belki bir takım manalar açılabilir bu manalara ehil olmayan kişilerin yanlış yorumları ile kişi yanlış yönlendirilebilir. Ancak bu gibi durumlarda ise ehil olan kişilere durumunu açmak gerekir..[/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Mesela peygamber efendimiz a.s.v.'a peygamberlik gelmeden önce bazı alimler 6 ay gibi bir süre ile o hale alıştırıldığı söylenmektedir. Önce salih rüyalar ile başlayan vahiylerin ardından cebrail a.s. bizzat uyanıkken ayetleri getirmiştir.. Tabi bu meseleler çok üst perdeler olduğu için mevzu bahis olunan tehlikeler ise meselelerimizden çok uzaktır.[/FONT][/COLOR] [COLOR=#222222][FONT=Verdana]Özetle söyleyecek olursak; Nur Talebeleri hem zikir yapıyorlar hem de zikirin en üst mertebesi olan tefekkürü yapıyorlar. Nur Talebelerinin hocası da şeyhide Kur'anı Azimüşşan ve sünneti seniyye dir. Rehberi ise Ustadı Bediüzzaman r.a.'dır. Böyle sağlam kalenin içinde bulunan Nur Talebelerine Allah'ın izni ile hiçbir tehlike yaklaşamaz ve yaklaştığı vaki değildir..[/FONT][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur ve Nur Cemaati
nurcu'nun zikir etmesi ve tehlikeleri
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst