Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur ve Nur Cemaati
Nur Cemaatinin Ana Özelliği
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="topraktoprak" data-source="post: 248048" data-attributes="member: 11795"><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kimi çevreler, <span style="color: blue">cemiyet, kulüp gibi seküler kuruluşları meşrû kabul ederken</span>; <span style="color: red">sosyal hayatın en tabiî sonucu olan cemaat, tarikat ve dinî ekoller gibi gönüllü kuruluşları hâlâ illegal kabul etme ilkelliği ve bağnazlağından kurtulabilmiş değil</span>.</strong> Bu bağlamda, özellikle medya dünyasında da, “Nurculuk bir cemiyet mi, bir tarikat mi, yoksa bir cemaat mi?” tartışmaları yapılıyor. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Bunun temel sebebi</strong>; resmî ideolojinin bekçiliğini üstlenen bazı aydınlar ile bir kısım odakların, toplumu ve değerlerini tanımamasının yanında <strong><span style="color: red">inançlara saygı duymama</span></strong>sıdır. Oysa, sekülarizm ve komünizmin resmen uygulandığı Rusya’da bile dini yok sayma fikri geride kaldı. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Cami, kilise ve havranın yer aldığı Moskova Zafer Parkında her gün 500 kişiyi buluşturan Ramazan çadırındaki iftara katılan <span style="color: red">Rusya Ortodoks Kilisesi Dış İlişkiler Sekreteri</span> Vsevolod Çaplin, <strong>“Güçlü toplumlar ancak dinî özgürlüklerle, karşılıklı saygı ve anlayış içinde oluşturulabilir. Müslümanlarla birlikte aynı sofrayı paylaşmaktan sevinçliyiz. Birbirimizin inanç ve geleneklerine saygı içinde yaşıyoruz. Bu, Rusya’nın dinler arasındaki ilişkilerinin en önemli boyutunu oluşturuyor”</strong> şeklinde bir değerlendirmede bulundu. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">Rusya Hahambaşı Yardımcısı</span> Zinoviy Lvoviç de, <strong>“Biz kardeşiz. Allah bu günlerde Müslüman kardeşlerimize Kur’ân’ı gönderdi. Farklı dinler olsa da birbirine çok benzeyen doğrular peşinde gidiyoruz.”</strong>1 dedi. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Aslında, cehalet, taassup ve garazdan kaynaklanan dine ve dindarlara saygısızlığın kökeni derinlere dayanır. <strong>19-20. asırların seküler/pozitivist hayat felsefesinin hedefi</strong>; <strong><span style="color: red">dini, sosyal hayatın bütün katmanlarından çıkarıp vicdanlara hapsetmekti.</span></strong> Bu anlayışa göre, 20. asrın başlarında yapılanan müstebit rejim ve çarpık devlet sistemi <strong><span style="color: blue">tek tip insan yetiştirmeye göre dizayn edilmiş</span></strong>, toplumun mânevî değerlerini “yasaklama” üzerine kurulmuştu. (Baştan ayağa yasaklarla örülü bugünkü anayasa da aynı zihniyetin mahsulü değil mi?)<strong> Böylece, din toplumdan soyutlanmak istemiş</strong>; dindarlar, dolayısıyla tarikat, cemaatler de illegal kabul edilerek amansız bir takibata maruz bırakılmıştı. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>İşte Bediüzzaman Said Nursî, Risâle-i Nur isimli muhteşem eseriyle meydana getirilmek istenen dinî boşluğu doldurmuş, <span style="color: red">bütün seküler felsefik akımların hücumlarını durduran Nur hareketini oluşturmuş.</span></strong> Ne var ki, Nur cemaati de, yukarıda bahsi geçen çevrelerce, hiçbir belgeye dayanmaksızın dünyevî maksatları güden, iktidarı ele geçirmeye çalışan ve dışardan destek alan siyasî bir cemiyet veya teşkilât olarak lanse edilmek istenmişti. Kimi zaman da, sistemce illegal kabul edilen tarikat ile irtibatlandırılmış. Hatta, Şeyh Said ile Said Nursî, maksatlı olarak karıştırılmış… </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Oysa, Bediüzzaman ve talebelerinin hem sosyal, hem de özel hayatlarında, hem resmî makamların, hem de halkın gözü önünde, gizli hiçbir yönleri olmadığı gibi <strong><span style="color: blue">yapılanmalarında “cemiyet ve tarikat” özellikleri görülmez.</span></strong> </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Öyle ise <u>Nur hareketi nedir? </u></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bediüzzaman, “<strong><span style="color: magenta">Evet, biz bir cemaatiz.</span></strong>2 <strong><span style="color: magenta">Meselemiz imândır</span></strong>”3 diyerek Nur cemaatinin özelliğini şöyle açar: </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">* <strong>Hedefi ve programı, evvelâ kendilerini, sonra milletimizi îdam-ı ebedîden (sonsuz yokluktan) ve daimî/berzahî haps-i münferitten (süresiz yalnız başına kabirde kalma hapsinden) kurtarmak ve vatandaşlarımızı anarşîlikten ve serserilikten muhafaza etmek ve iki hayatımızı imhaya vesîle olan zındıkaya karşı <span style="color: red">Risâle-i Nur’un çelik gibi hakîkatleriyle kendimizi muhafazadır</span>.</strong>4 </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">* <strong>Nur cemaatinin özel görevi, <span style="color: blue">“Kur’ân’ın îmanî hakîkatlerini tahkîkî bir sûrette (araştırıp/inceleyerek) ehl-i îmâna bildirip, onları ve kendimizi îdam-ı ebedîden ve daimî ve berzahî haps-i münferitten kurtarmaktır.”</span></strong>5 </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Dipnotlar: 1- Moskova/ 30.09.2007.; 2- Şûâlar, s. 305.; 3-Tarihçe-i Hayat, s. 201.; 4- Şuâlar, s. 305.; 5- Şuâlar, s. 320.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p style="text-align: right"><em><span style="font-size: 12px">Ali FERŞADOĞLU</span></em></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="topraktoprak, post: 248048, member: 11795"] [SIZE=3][B]Kimi çevreler, [COLOR=blue]cemiyet, kulüp gibi seküler kuruluşları meşrû kabul ederken[/COLOR]; [COLOR=red]sosyal hayatın en tabiî sonucu olan cemaat, tarikat ve dinî ekoller gibi gönüllü kuruluşları hâlâ illegal kabul etme ilkelliği ve bağnazlağından kurtulabilmiş değil[/COLOR].[/B] Bu bağlamda, özellikle medya dünyasında da, “Nurculuk bir cemiyet mi, bir tarikat mi, yoksa bir cemaat mi?” tartışmaları yapılıyor. [B]Bunun temel sebebi[/B]; resmî ideolojinin bekçiliğini üstlenen bazı aydınlar ile bir kısım odakların, toplumu ve değerlerini tanımamasının yanında [B][COLOR=red]inançlara saygı duymama[/COLOR][/B]sıdır. Oysa, sekülarizm ve komünizmin resmen uygulandığı Rusya’da bile dini yok sayma fikri geride kaldı. Cami, kilise ve havranın yer aldığı Moskova Zafer Parkında her gün 500 kişiyi buluşturan Ramazan çadırındaki iftara katılan [COLOR=red]Rusya Ortodoks Kilisesi Dış İlişkiler Sekreteri[/COLOR] Vsevolod Çaplin, [B]“Güçlü toplumlar ancak dinî özgürlüklerle, karşılıklı saygı ve anlayış içinde oluşturulabilir. Müslümanlarla birlikte aynı sofrayı paylaşmaktan sevinçliyiz. Birbirimizin inanç ve geleneklerine saygı içinde yaşıyoruz. Bu, Rusya’nın dinler arasındaki ilişkilerinin en önemli boyutunu oluşturuyor”[/B] şeklinde bir değerlendirmede bulundu. [COLOR=red]Rusya Hahambaşı Yardımcısı[/COLOR] Zinoviy Lvoviç de, [B]“Biz kardeşiz. Allah bu günlerde Müslüman kardeşlerimize Kur’ân’ı gönderdi. Farklı dinler olsa da birbirine çok benzeyen doğrular peşinde gidiyoruz.”[/B]1 dedi. Aslında, cehalet, taassup ve garazdan kaynaklanan dine ve dindarlara saygısızlığın kökeni derinlere dayanır. [B]19-20. asırların seküler/pozitivist hayat felsefesinin hedefi[/B]; [B][COLOR=red]dini, sosyal hayatın bütün katmanlarından çıkarıp vicdanlara hapsetmekti.[/COLOR][/B] Bu anlayışa göre, 20. asrın başlarında yapılanan müstebit rejim ve çarpık devlet sistemi [B][COLOR=blue]tek tip insan yetiştirmeye göre dizayn edilmiş[/COLOR][/B], toplumun mânevî değerlerini “yasaklama” üzerine kurulmuştu. (Baştan ayağa yasaklarla örülü bugünkü anayasa da aynı zihniyetin mahsulü değil mi?)[B] Böylece, din toplumdan soyutlanmak istemiş[/B]; dindarlar, dolayısıyla tarikat, cemaatler de illegal kabul edilerek amansız bir takibata maruz bırakılmıştı. [B]İşte Bediüzzaman Said Nursî, Risâle-i Nur isimli muhteşem eseriyle meydana getirilmek istenen dinî boşluğu doldurmuş, [COLOR=red]bütün seküler felsefik akımların hücumlarını durduran Nur hareketini oluşturmuş.[/COLOR][/B] Ne var ki, Nur cemaati de, yukarıda bahsi geçen çevrelerce, hiçbir belgeye dayanmaksızın dünyevî maksatları güden, iktidarı ele geçirmeye çalışan ve dışardan destek alan siyasî bir cemiyet veya teşkilât olarak lanse edilmek istenmişti. Kimi zaman da, sistemce illegal kabul edilen tarikat ile irtibatlandırılmış. Hatta, Şeyh Said ile Said Nursî, maksatlı olarak karıştırılmış… Oysa, Bediüzzaman ve talebelerinin hem sosyal, hem de özel hayatlarında, hem resmî makamların, hem de halkın gözü önünde, gizli hiçbir yönleri olmadığı gibi [B][COLOR=blue]yapılanmalarında “cemiyet ve tarikat” özellikleri görülmez.[/COLOR][/B] [B]Öyle ise [U]Nur hareketi nedir? [/U][/B] Bediüzzaman, “[B][COLOR=magenta]Evet, biz bir cemaatiz.[/COLOR][/B]2 [B][COLOR=magenta]Meselemiz imândır[/COLOR][/B]”3 diyerek Nur cemaatinin özelliğini şöyle açar: * [B]Hedefi ve programı, evvelâ kendilerini, sonra milletimizi îdam-ı ebedîden (sonsuz yokluktan) ve daimî/berzahî haps-i münferitten (süresiz yalnız başına kabirde kalma hapsinden) kurtarmak ve vatandaşlarımızı anarşîlikten ve serserilikten muhafaza etmek ve iki hayatımızı imhaya vesîle olan zındıkaya karşı [COLOR=red]Risâle-i Nur’un çelik gibi hakîkatleriyle kendimizi muhafazadır[/COLOR].[/B]4 * [B]Nur cemaatinin özel görevi, [COLOR=blue]“Kur’ân’ın îmanî hakîkatlerini tahkîkî bir sûrette (araştırıp/inceleyerek) ehl-i îmâna bildirip, onları ve kendimizi îdam-ı ebedîden ve daimî ve berzahî haps-i münferitten kurtarmaktır.”[/COLOR][/B]5 Dipnotlar: 1- Moskova/ 30.09.2007.; 2- Şûâlar, s. 305.; 3-Tarihçe-i Hayat, s. 201.; 4- Şuâlar, s. 305.; 5- Şuâlar, s. 320. [/SIZE] [RIGHT][I][SIZE=3]Ali FERŞADOĞLU[/SIZE][/I][/RIGHT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur ve Nur Cemaati
Nur Cemaatinin Ana Özelliği
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst