Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur Talebeleri
Muzaffer ARSLAN Agabey -1-
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Nevzatt" data-source="post: 60959" data-attributes="member: 1580"><p><strong>Muzaffer ARSLAN Agabey -4-</strong></p><p></p><p><strong>Denizli’de Yakali Hâfiz Mustafa</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Üstad, “Denizli’de Yakali Mustafa’ya selam söyle” deyince, bunu emir telakki edip Denizliye geldim. Ben Yakali Mustafa Agabeyi hiç tanimiyordum. Firincilik yapiyormus, sora sora buldum. Bakiniz Üstad onu hiç unutmamisti. Üstad dokuz ay Denizli hapsinde yattigi zaman, evinden hep yemek götürürmüs, çamasirlarini yikatirmis. Üstadin tahliyesi için hakimlerle özel görüsmüs, çok gayretler sarfetmis o zaman. Bu hizmetleri için Üstad onu unutmamisti. </strong></p><p><strong>Misafiri oldum, çok sevindi. Orada bir hatira anlatti bana: “Ben Hicaz'a giderken, üstadi ziyaret ettim. Bana bir takim Osmanlica külliyat verip: “Haci Mustafa, bunlari Mekke-i Mükerreme'ye birak, okunsun” dedi. Sinirdan geçerken valizleri açtilar, kitaplari gördüler, ellemediler. Fakat bulundugum yerin emniyetine haber vermisler. Dönüste Emniyete çagrildim. Emniyet müdürü: “Haci! Allah kabul etsin. Iyi güzel de, giderken bu Said-i Kürdi'nin eserlerini niye götürüyorsun. Bunlarin zararli oldugunu bilmiyor musun?” dedi. Ben de dedim ki; “Eger bunlar size göre zararli eserler ise, memleketin disina götürerek memleketi bunlardan kurtardim. Yok, faydali bir Islamî eserlerse, bir Islam memleketine götürdüm, okunsun. Artik bunlari birakin. Bu tür seylerle bizi rahatsiz etmeyin. Memlekette demokrasi var” deyince, serbest biraktilar beni.” Yakali Agabey çok demokrat, kahraman, korkusuz bir insandi. Üstad, </strong></p><p><strong>Emirdag Lahikasinda bir mektubunda merhum Mustafa Efendinin bu hizmetini söyle anlatmaktadir: </strong></p><p><strong>“Aziz, siddik kardeslerim!</strong></p><p><strong>Hadsiz sükür olsun ki, Risale-i Nur'un Haremeyn-i Serifeyn'ce makbuliyetine bir alâmet sudur ki: Denizli kahramani Hâfiz Mustafa, Istanbul'dan aldigi Zülfikar ve Asâ-yi Musa ve Siracünnur'u -ki Hindistan ülemasina gönderilecekti- onlari alip yolda bazi hacilara okutup, beraber Medine-i Münevvere'de Kesmir'li gayet meshur bir âlim ve Türkçe de güzel bilen zâta teslim etmis. O zâtin da çok takdir edip kat'î teminat ile Hindistan ülemasinin merkezine gönderecegini ve Medine-i Münevvere'ye mahsus olan mecmualar da yetistigini ve sair yerlere de gönderilen mecmualar selâmetle yetistigini, Denizli'li Hâfiz Mustafa'ya beraber arkadas olup ve yolda Nurlari okuyarak giden hem genç, hem Nurcu iki Afyon'lu haci ve baska hacilar, bu müjdeli haberi bana getirdiler ve hariçte Risale-i Nur'un ehemmiyetli revacini ve makbuliyetini müjdelediler.” (E.Lâhikasi 275)</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Üstad’dan kopuk çalismiyordum</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>-Dolastiginiz yerlerden üstadin haberi oluyor muydu?</strong></p><p><strong>-Ben o zaman yazlari Ege’de kaliyordum, Agustos ay’i oldugu zaman Erzurum’a gidiyordum. Giderken Üstad’i ziyaret edip bilgi veriyordum. Gittigim, veya gidecegim yerler hakkinda bilgi veriyordum. Dönüste de ugradigim yerler hakkinda tekrar Üstad’a bilgi veriyordum. Onun için Üstad’dan kopuk çalismiyordum. Yani resmî bir mukavelemiz yoktu ama, her seyden Üstad’in malumati oluyordu. Yalniz daha ziyade Zübeyr Agabey bizi Üstad’a anlatiyordu. Netice itibari ile Üstad bizim faaliyetlerimizi biliyor, Zübeyr agabey de Üstada devamli anlatiyordu. </strong></p><p><strong>Sarka gittigim zaman alti ayda bir Üstadi görebiliyordum. Bir giderken, bir de dönerken. Ama Ege’den bazi arkadaslarla haydi… deyip ayda bir gittigimde olmustur. Fakat Üstad sik sik ziyareti iyi karsilamazdi. Hizmet olmaliydi. Mesela bir gün yeni harflerle Mektubat basilmis daha bize gelmemis, biz de: “Üstadim Mektubat basilmis, biz daha onu almadik da onu almak için geldik” derdik, bunun gibi hizmet vesileleri olmaliydi. </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong> Üstadin teklifi ile verilen Tayinat </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Ben Ege’de iken tayin bedeli filan almiyordum. Kitaplar satildi mi, hemen parasini yeni baskisi yapilsin diye Istanbul’a gönderiyordum. Onun için Üstadin nasirlere biraktigi yüzde onikibuçuk aliyorduk sadece. Zaten o da, masraflar filan oluyordu… öyle ticaret filan gayesi yoktu. Bir kitap, mesela kaça mal oluyor.. masraflar çikarilir maliyet belirlenir, yüzde onikibuçuk üzerine konulurdu, o da diger masraflari karsilasin diye. Onun için kitaplar hep maliyetine satiliyordu. </strong></p><p><strong>Ikinci sefer Üstad’a gidisimde Üstad bana sordu: “Tayin bedeli aliyor musun?" "Almiyorum Üstadim" dedim. Üstad: “Olmaz kardesim, bu kadar masrafi nasil karsiliyorsun?” dedi. “Kardesim, eger benim imkanim olsa sana birkaç tane tayin bedeli öderdim, fakat imkanimiz bu kadar” dedi. Üstadin yaninda kalanlara aylik veriliyordu. Ayda dokuz lira, bir ekmek parasi. Bana da ayni, yillik 108 lira veriyorlardi, çünkü ben sarkta bes alti ay kaliyor, çok yerleri dolasiyordum. Erzurum’da kaliyordum iki buçuk ay, Erzincan’da kaliyordum bir ay, Sivas’ta, Kayseri’de, Van’da… on iki ay içinde en sonunda Çukurova’da kaliyordum. Kisi orada geçiriyordum. Edirne’den Hakkari’ye kadar her yere gittim.</strong></p><p><strong>-Dersaneler mi vardi oralarda?</strong></p><p><strong>-Yok, ne dersanesi daha? Otelde kaliyoruz, dava arkadaslarimizda kaliyoruz. Mesela Hemsehrim Ayhanlar, o zaman Adana’da oturuyorlardi, onlarda kaliyordum. O sebeble Adana’da problemim yoktu. Hizmete sahip çikan arkadaslarin evlerinde misafir oluyordum. Netice itibariyle hani Üstad “fitrî nurcu” diyor ya. Bizim yapimiz ona müsaitti...</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Istigna düsturundan ne anlasilmali</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>-Istigna düsturunu nasil anlamaliyiz agabey?</strong></p><p><strong>-Ben Erzurum dogumluyum, nüfusumu Izmir’e aldirdim. Saktan garba hiç kimse bir sey diyemez… Daima izzetimle yasadim. Bu meslek- i kudsiyeye, cemaatime zarar verici, itibarina leke verici bir davranista bulunmadim bu zamana kadar. Buna da kararliyiz. </strong></p><p><strong>-Agabey bizim için sormustum, istigna düsturunun devami hususunda?.. </strong></p><p><strong>-Istigna sahislarimiz içindir. Ehl-i himmetin hizmete istirakine mani olunmaz. Risalelerde bunlar vardir.</strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Nevzatt, post: 60959, member: 1580"] [b]Muzaffer ARSLAN Agabey -4-[/b] [b]Denizli’de Yakali Hâfiz Mustafa Üstad, “Denizli’de Yakali Mustafa’ya selam söyle” deyince, bunu emir telakki edip Denizliye geldim. Ben Yakali Mustafa Agabeyi hiç tanimiyordum. Firincilik yapiyormus, sora sora buldum. Bakiniz Üstad onu hiç unutmamisti. Üstad dokuz ay Denizli hapsinde yattigi zaman, evinden hep yemek götürürmüs, çamasirlarini yikatirmis. Üstadin tahliyesi için hakimlerle özel görüsmüs, çok gayretler sarfetmis o zaman. Bu hizmetleri için Üstad onu unutmamisti. Misafiri oldum, çok sevindi. Orada bir hatira anlatti bana: “Ben Hicaz'a giderken, üstadi ziyaret ettim. Bana bir takim Osmanlica külliyat verip: “Haci Mustafa, bunlari Mekke-i Mükerreme'ye birak, okunsun” dedi. Sinirdan geçerken valizleri açtilar, kitaplari gördüler, ellemediler. Fakat bulundugum yerin emniyetine haber vermisler. Dönüste Emniyete çagrildim. Emniyet müdürü: “Haci! Allah kabul etsin. Iyi güzel de, giderken bu Said-i Kürdi'nin eserlerini niye götürüyorsun. Bunlarin zararli oldugunu bilmiyor musun?” dedi. Ben de dedim ki; “Eger bunlar size göre zararli eserler ise, memleketin disina götürerek memleketi bunlardan kurtardim. Yok, faydali bir Islamî eserlerse, bir Islam memleketine götürdüm, okunsun. Artik bunlari birakin. Bu tür seylerle bizi rahatsiz etmeyin. Memlekette demokrasi var” deyince, serbest biraktilar beni.” Yakali Agabey çok demokrat, kahraman, korkusuz bir insandi. Üstad, Emirdag Lahikasinda bir mektubunda merhum Mustafa Efendinin bu hizmetini söyle anlatmaktadir: “Aziz, siddik kardeslerim! Hadsiz sükür olsun ki, Risale-i Nur'un Haremeyn-i Serifeyn'ce makbuliyetine bir alâmet sudur ki: Denizli kahramani Hâfiz Mustafa, Istanbul'dan aldigi Zülfikar ve Asâ-yi Musa ve Siracünnur'u -ki Hindistan ülemasina gönderilecekti- onlari alip yolda bazi hacilara okutup, beraber Medine-i Münevvere'de Kesmir'li gayet meshur bir âlim ve Türkçe de güzel bilen zâta teslim etmis. O zâtin da çok takdir edip kat'î teminat ile Hindistan ülemasinin merkezine gönderecegini ve Medine-i Münevvere'ye mahsus olan mecmualar da yetistigini ve sair yerlere de gönderilen mecmualar selâmetle yetistigini, Denizli'li Hâfiz Mustafa'ya beraber arkadas olup ve yolda Nurlari okuyarak giden hem genç, hem Nurcu iki Afyon'lu haci ve baska hacilar, bu müjdeli haberi bana getirdiler ve hariçte Risale-i Nur'un ehemmiyetli revacini ve makbuliyetini müjdelediler.” (E.Lâhikasi 275) Üstad’dan kopuk çalismiyordum -Dolastiginiz yerlerden üstadin haberi oluyor muydu? -Ben o zaman yazlari Ege’de kaliyordum, Agustos ay’i oldugu zaman Erzurum’a gidiyordum. Giderken Üstad’i ziyaret edip bilgi veriyordum. Gittigim, veya gidecegim yerler hakkinda bilgi veriyordum. Dönüste de ugradigim yerler hakkinda tekrar Üstad’a bilgi veriyordum. Onun için Üstad’dan kopuk çalismiyordum. Yani resmî bir mukavelemiz yoktu ama, her seyden Üstad’in malumati oluyordu. Yalniz daha ziyade Zübeyr Agabey bizi Üstad’a anlatiyordu. Netice itibari ile Üstad bizim faaliyetlerimizi biliyor, Zübeyr agabey de Üstada devamli anlatiyordu. Sarka gittigim zaman alti ayda bir Üstadi görebiliyordum. Bir giderken, bir de dönerken. Ama Ege’den bazi arkadaslarla haydi… deyip ayda bir gittigimde olmustur. Fakat Üstad sik sik ziyareti iyi karsilamazdi. Hizmet olmaliydi. Mesela bir gün yeni harflerle Mektubat basilmis daha bize gelmemis, biz de: “Üstadim Mektubat basilmis, biz daha onu almadik da onu almak için geldik” derdik, bunun gibi hizmet vesileleri olmaliydi. Üstadin teklifi ile verilen Tayinat Ben Ege’de iken tayin bedeli filan almiyordum. Kitaplar satildi mi, hemen parasini yeni baskisi yapilsin diye Istanbul’a gönderiyordum. Onun için Üstadin nasirlere biraktigi yüzde onikibuçuk aliyorduk sadece. Zaten o da, masraflar filan oluyordu… öyle ticaret filan gayesi yoktu. Bir kitap, mesela kaça mal oluyor.. masraflar çikarilir maliyet belirlenir, yüzde onikibuçuk üzerine konulurdu, o da diger masraflari karsilasin diye. Onun için kitaplar hep maliyetine satiliyordu. Ikinci sefer Üstad’a gidisimde Üstad bana sordu: “Tayin bedeli aliyor musun?" "Almiyorum Üstadim" dedim. Üstad: “Olmaz kardesim, bu kadar masrafi nasil karsiliyorsun?” dedi. “Kardesim, eger benim imkanim olsa sana birkaç tane tayin bedeli öderdim, fakat imkanimiz bu kadar” dedi. Üstadin yaninda kalanlara aylik veriliyordu. Ayda dokuz lira, bir ekmek parasi. Bana da ayni, yillik 108 lira veriyorlardi, çünkü ben sarkta bes alti ay kaliyor, çok yerleri dolasiyordum. Erzurum’da kaliyordum iki buçuk ay, Erzincan’da kaliyordum bir ay, Sivas’ta, Kayseri’de, Van’da… on iki ay içinde en sonunda Çukurova’da kaliyordum. Kisi orada geçiriyordum. Edirne’den Hakkari’ye kadar her yere gittim. -Dersaneler mi vardi oralarda? -Yok, ne dersanesi daha? Otelde kaliyoruz, dava arkadaslarimizda kaliyoruz. Mesela Hemsehrim Ayhanlar, o zaman Adana’da oturuyorlardi, onlarda kaliyordum. O sebeble Adana’da problemim yoktu. Hizmete sahip çikan arkadaslarin evlerinde misafir oluyordum. Netice itibariyle hani Üstad “fitrî nurcu” diyor ya. Bizim yapimiz ona müsaitti... Istigna düsturundan ne anlasilmali -Istigna düsturunu nasil anlamaliyiz agabey? -Ben Erzurum dogumluyum, nüfusumu Izmir’e aldirdim. Saktan garba hiç kimse bir sey diyemez… Daima izzetimle yasadim. Bu meslek- i kudsiyeye, cemaatime zarar verici, itibarina leke verici bir davranista bulunmadim bu zamana kadar. Buna da kararliyiz. -Agabey bizim için sormustum, istigna düsturunun devami hususunda?.. -Istigna sahislarimiz içindir. Ehl-i himmetin hizmete istirakine mani olunmaz. Risalelerde bunlar vardir.[/b] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur Talebeleri
Muzaffer ARSLAN Agabey -1-
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst