Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Mustafa Kemalle sonradan Bedüzzaman akraba olmuş
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 425454" data-attributes="member: 1"><p><strong>Cevap: Mustafa Kemalle sonradan Bedüzzaman akraba olmuş</strong></p><p></p><p>Kıymetli Kardeşim;</p><p></p><p>Bilgilerin bazıları doğru olabilir, lakin kesinlik derecesinde doğru bilgiler değildir. Özellikle de Ustad r.a.'ın soyadının okur olması ile ilgili olan kısım ve Vahdeti Suat ile görüşmede Ustadın beyanatları..</p><p></p><p>Bir yerlere ilintilemek isterseniz herşeyi ilintileyebilirsiniz.</p><p></p><p>Birincisi şurası açık ve net biliniyor ki soyadından önce insanlar bulunduğu bölgenin veya sahip olduğu özellikleri ve ismi ile muamma olmuşlardır. Bundan dolayı soyadı kanunundan önce Ustadımıza başta kürt olması sebebiyle Saidi Kurdi denilmiştir. Molla Said, Molla Said-i Meşhur ve Bediüzzaman gibi ünvanlar halk tarafından verilmiştir.</p><p></p><p>Ustadımız Bediüzzaman r.a.'ın soyadı hiçbir zaman kendi isteği ile OKUR olmamıştır. Soyadı kanunu çıkması ile Ustadımız kendi memleketinin adı ile anılmak istediğinden Nursi tercih etse de o dönemdeki zerzavatlara kayıtlara OKUR olarak geçmiştir. OKUR soyadı sadece o zerzavatlar tarafından verildiğinden Ustadımız r.a. hiçbir zaman kendisini bu şekilde takdim etmediği gibi o dönemin insanları da Ustadımız r.a. Nursi olarak kabul ettikleri alenen ortadadır. Bugünlerde birilerine birşey olmuş o zerzavatların aklı ile hareket edip birşeylerin gayretine girmişler..</p><p></p><p>Ve yine o dönem ve sonraki dönemlerde kütük bilgilerinin bulunduğu belgeler incelendiğinde illede birşeyleri değiştirme gayretleri içinde olduğu görülecektir. Ya babasının adı, ya memleketinin adı herneyse.. </p><p></p><p>Özelliklede bu zaman gazetesinin haberleri artık çok sıhhatli olmadığı ve illede birşeyleri kendilerine göre değiştirme gayretlerine girdikleri alenen açıktır. Ustadın kimliği ve akrabalarının bizim için ehemmiyeti yok bizler için Risale-i Nurların ehemmiyeti var ama onlar Risale-i Nurlara ehemmiyet vermediklerinden yazılarında bunu anlatmak yerine Ustadın kimliği ile alakadar olmaktalar. Dar düşünceler..</p><p></p><p>Şimdi Abdurrahman Nursi meselesine gelelim, arife tarif gerekmeyeceğinden aşağıdaki mektubu aktarır ve evliliğinden ve Ankaradaki döneminden pişman olduğunu bildirir. Evladını da yetiştiremeden vefat ettiğini görüyoruz. Binaaleyh Ustad r.a.'ın kabul etmediği bir evlilik olduğunu anlıyor hali ile resmi evraklarda akraba olsa da manen Ustad r.a.'ın razı olmadığı bir durum olduğundan bu meseleyi iftihar derecesinde beyan etmek çok büyük bir haksızlıktır. Her neyse meselelerde gerçeklik payı vardır lakin insanların his ve duygularını ifade etmekten ziyade bir ilintileme olduğundan dikkat edilmesi gerekir.</p><p></p><p>[BILGI](Hulusi Bey'in selefi, yirmialtı yaşında vefat eden biraderzadem Abdurrahman'ın, vefatından bir-iki ay evvel yazdığı mektubdur)</p><p></p><p></p><p>بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ</p><p></p><p> Ellerinizden öper, duanızı dilemekteyim. Sıhhat haberinizi, irşad edici olan Onuncu Söz risalenizle beraber Tahsin Efendi vasıtasıyla aldım. Çok teşekkür ederim. Evvelce gerçi emrinize muhalefet ederek muhterem ve değerli amcamdan ayrıldığıma pişman olmuş isem de ve itabınıza müstehak olmuş isem de, bu da mukadder imiş. Ve Cenab-ı Hakk'ın emr ü iradesiyle ve belki de bizim için hayırlı olduğu için oldu. Binaenaleyh ben cehalet saikasıyla bir kusur yaptım ve belasını da çektim. Bundan sonra çekmemek için afvınızı rica ve duanızı dilerim.</p><p></p><p> Aziz mamo! {(*): Kürdçe "Amcacığım" demektir.} Şunu da şurada arzedeyim ki: Himaye ve himmetiniz sayesinde, din ve âhiretime dokunacak ef'al ve harekâttan kendimi muhafaza ettim ve etmekte berdevamım. Gerçi dünyanın değersiz çok musibetlerini gördüm ve çektim ve birçok da lezaiz ve safasını gördüm, geçirdim. Hiç bir vakit ve hiç bir zaman unutmadım ki; bunların hepsi hebâ olduğu ve dünyanın Allah için olmayan lezaiz ve safası neticesi zillet ve şedid azab olduğu ve dünyada Allah için ve Allah'ın emir buyurduğu yollarda çekilen ve çekilmekte olan mezahim neticesi, sonu lezzet ve mükâfat verildiğini bildiğim ve iman ettiğimden, fena şeylerin irtikâbından kendimi muhafaza edebildim. Bu his ve bu fikir ise terbiye ve himmetinizle zihnimde ve hayalimde yer yapmıştır. Hakikat böyle olduğunu bildiğim için, bütün meşakkatlere şükür ile beraber sabretmekteyim.</p><p></p><p></p><p> Şimdi amcacığım ve büyük üstadım! Habis olan nefsimle mücadele edebilmek ve onun hevaî ve bilâhere elem verici olan arzularını yapmamak ve dinlememek için teehhül etmek mecburiyetinde kaldım ve şimdi artık her cihetle Cenab-ı Hakk'ın lütf u keremiyle rahatım. Kimsenin dediğini şer ise duymamazlığa gelir ve kimse ile fena hasletleri kapmamak için ihtilat etmemekteyim. Dairede müddet-i mesaîden hariç zamanlarımı kendi evimde Cenab-ı Hakk'ın şükrü ile geçiriyorum. Bundan başka ey amca, sizden sonra şimdiye kadar en çok beni ikaz ve fena şeylerden men'eden, üstad-ı a'zam ve mürşidim olan bu âyet-i kerimeden duyduğum ve hissettiğimdir:</p><p></p><p></p><p>بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ</p><p>اَلْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَى اَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا اَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ اَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ</p><p></p><p></p><p> Ve öyle biliyorum ki; o gün de pek yakındır. {(Haşiye): Cây-ı dikkattir, vefatını haber veriyor.} اَللّٰهُمَّ لاَ تُخْرِجْنَا مِنَ الدُّنْيَا اِلاَّ مَعَ الشَّهَادَةِ وَ اْلاِيمَانِ</p><p></p><p></p><p>duam bu ve itikadım böyledir ve böyle de iman ederim: {(Haşiye-1): Hem iman ile gideceğini haber veriyor.}</p><p></p><p></p><p>آمَنْتُ بِاللّٰهِ وَ مَلٰئِكَتِهِ وَ كُتُبِهِ وَ رُسُلِهِ وَ بِالْيَوْمِ اْلآخِرِ وَ بِالْقَدَرِ خَيْرِهِ وَ شَرِّهِ مِنَ اللّٰهِ تَعَالَى وَ الْبَعْثُ بَعْدَ الْمَوْتِ حَقٌّ اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللّٰهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ</p><p></p><p></p><p>{(Haşiye-2): Âhir nefesteki kelimat-ı imaniyeyi âhir-i mektubunda zikretmesi, dünyadan kahramancasına imanını kurtarıp öyle gideceğine işaret eder.}</p><p></p><p></p><p>Biraderzadeniz</p><p>Abdurrahman</p><p></p><p></p><p>* * *</p><p>Barla Lahikası ( 37- 38 - 39 )</p><p></p><p>[/BILGI]</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 425454, member: 1"] [b]Cevap: Mustafa Kemalle sonradan Bedüzzaman akraba olmuş[/b] Kıymetli Kardeşim; Bilgilerin bazıları doğru olabilir, lakin kesinlik derecesinde doğru bilgiler değildir. Özellikle de Ustad r.a.'ın soyadının okur olması ile ilgili olan kısım ve Vahdeti Suat ile görüşmede Ustadın beyanatları.. Bir yerlere ilintilemek isterseniz herşeyi ilintileyebilirsiniz. Birincisi şurası açık ve net biliniyor ki soyadından önce insanlar bulunduğu bölgenin veya sahip olduğu özellikleri ve ismi ile muamma olmuşlardır. Bundan dolayı soyadı kanunundan önce Ustadımıza başta kürt olması sebebiyle Saidi Kurdi denilmiştir. Molla Said, Molla Said-i Meşhur ve Bediüzzaman gibi ünvanlar halk tarafından verilmiştir. Ustadımız Bediüzzaman r.a.'ın soyadı hiçbir zaman kendi isteği ile OKUR olmamıştır. Soyadı kanunu çıkması ile Ustadımız kendi memleketinin adı ile anılmak istediğinden Nursi tercih etse de o dönemdeki zerzavatlara kayıtlara OKUR olarak geçmiştir. OKUR soyadı sadece o zerzavatlar tarafından verildiğinden Ustadımız r.a. hiçbir zaman kendisini bu şekilde takdim etmediği gibi o dönemin insanları da Ustadımız r.a. Nursi olarak kabul ettikleri alenen ortadadır. Bugünlerde birilerine birşey olmuş o zerzavatların aklı ile hareket edip birşeylerin gayretine girmişler.. Ve yine o dönem ve sonraki dönemlerde kütük bilgilerinin bulunduğu belgeler incelendiğinde illede birşeyleri değiştirme gayretleri içinde olduğu görülecektir. Ya babasının adı, ya memleketinin adı herneyse.. Özelliklede bu zaman gazetesinin haberleri artık çok sıhhatli olmadığı ve illede birşeyleri kendilerine göre değiştirme gayretlerine girdikleri alenen açıktır. Ustadın kimliği ve akrabalarının bizim için ehemmiyeti yok bizler için Risale-i Nurların ehemmiyeti var ama onlar Risale-i Nurlara ehemmiyet vermediklerinden yazılarında bunu anlatmak yerine Ustadın kimliği ile alakadar olmaktalar. Dar düşünceler.. Şimdi Abdurrahman Nursi meselesine gelelim, arife tarif gerekmeyeceğinden aşağıdaki mektubu aktarır ve evliliğinden ve Ankaradaki döneminden pişman olduğunu bildirir. Evladını da yetiştiremeden vefat ettiğini görüyoruz. Binaaleyh Ustad r.a.'ın kabul etmediği bir evlilik olduğunu anlıyor hali ile resmi evraklarda akraba olsa da manen Ustad r.a.'ın razı olmadığı bir durum olduğundan bu meseleyi iftihar derecesinde beyan etmek çok büyük bir haksızlıktır. Her neyse meselelerde gerçeklik payı vardır lakin insanların his ve duygularını ifade etmekten ziyade bir ilintileme olduğundan dikkat edilmesi gerekir. [BILGI](Hulusi Bey'in selefi, yirmialtı yaşında vefat eden biraderzadem Abdurrahman'ın, vefatından bir-iki ay evvel yazdığı mektubdur) بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ Ellerinizden öper, duanızı dilemekteyim. Sıhhat haberinizi, irşad edici olan Onuncu Söz risalenizle beraber Tahsin Efendi vasıtasıyla aldım. Çok teşekkür ederim. Evvelce gerçi emrinize muhalefet ederek muhterem ve değerli amcamdan ayrıldığıma pişman olmuş isem de ve itabınıza müstehak olmuş isem de, bu da mukadder imiş. Ve Cenab-ı Hakk'ın emr ü iradesiyle ve belki de bizim için hayırlı olduğu için oldu. Binaenaleyh ben cehalet saikasıyla bir kusur yaptım ve belasını da çektim. Bundan sonra çekmemek için afvınızı rica ve duanızı dilerim. Aziz mamo! {(*): Kürdçe "Amcacığım" demektir.} Şunu da şurada arzedeyim ki: Himaye ve himmetiniz sayesinde, din ve âhiretime dokunacak ef'al ve harekâttan kendimi muhafaza ettim ve etmekte berdevamım. Gerçi dünyanın değersiz çok musibetlerini gördüm ve çektim ve birçok da lezaiz ve safasını gördüm, geçirdim. Hiç bir vakit ve hiç bir zaman unutmadım ki; bunların hepsi hebâ olduğu ve dünyanın Allah için olmayan lezaiz ve safası neticesi zillet ve şedid azab olduğu ve dünyada Allah için ve Allah'ın emir buyurduğu yollarda çekilen ve çekilmekte olan mezahim neticesi, sonu lezzet ve mükâfat verildiğini bildiğim ve iman ettiğimden, fena şeylerin irtikâbından kendimi muhafaza edebildim. Bu his ve bu fikir ise terbiye ve himmetinizle zihnimde ve hayalimde yer yapmıştır. Hakikat böyle olduğunu bildiğim için, bütün meşakkatlere şükür ile beraber sabretmekteyim. Şimdi amcacığım ve büyük üstadım! Habis olan nefsimle mücadele edebilmek ve onun hevaî ve bilâhere elem verici olan arzularını yapmamak ve dinlememek için teehhül etmek mecburiyetinde kaldım ve şimdi artık her cihetle Cenab-ı Hakk'ın lütf u keremiyle rahatım. Kimsenin dediğini şer ise duymamazlığa gelir ve kimse ile fena hasletleri kapmamak için ihtilat etmemekteyim. Dairede müddet-i mesaîden hariç zamanlarımı kendi evimde Cenab-ı Hakk'ın şükrü ile geçiriyorum. Bundan başka ey amca, sizden sonra şimdiye kadar en çok beni ikaz ve fena şeylerden men'eden, üstad-ı a'zam ve mürşidim olan bu âyet-i kerimeden duyduğum ve hissettiğimdir: بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ اَلْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَى اَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا اَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ اَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ Ve öyle biliyorum ki; o gün de pek yakındır. {(Haşiye): Cây-ı dikkattir, vefatını haber veriyor.} اَللّٰهُمَّ لاَ تُخْرِجْنَا مِنَ الدُّنْيَا اِلاَّ مَعَ الشَّهَادَةِ وَ اْلاِيمَانِ duam bu ve itikadım böyledir ve böyle de iman ederim: {(Haşiye-1): Hem iman ile gideceğini haber veriyor.} آمَنْتُ بِاللّٰهِ وَ مَلٰئِكَتِهِ وَ كُتُبِهِ وَ رُسُلِهِ وَ بِالْيَوْمِ اْلآخِرِ وَ بِالْقَدَرِ خَيْرِهِ وَ شَرِّهِ مِنَ اللّٰهِ تَعَالَى وَ الْبَعْثُ بَعْدَ الْمَوْتِ حَقٌّ اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللّٰهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ {(Haşiye-2): Âhir nefesteki kelimat-ı imaniyeyi âhir-i mektubunda zikretmesi, dünyadan kahramancasına imanını kurtarıp öyle gideceğine işaret eder.} Biraderzadeniz Abdurrahman * * * Barla Lahikası ( 37- 38 - 39 ) [/BILGI] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Mustafa Kemalle sonradan Bedüzzaman akraba olmuş
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst