Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Risale-i Nur'a ve Bediüzzaman'a Gelen İtirazlar
muşlu mollaya cevab
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="topraktoprak" data-source="post: 231730" data-attributes="member: 11795"><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>İHTAR</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Risale i Nur Külliyatı tedrici bir terbiye-i mahsusa ile kütub-ü şeriatı şeffaf birer tefsir suretine çevirip,içinde Kuran’ı gösteren bir mucize i maneviyedir..Zahirde 620 ayetin tefsiri hakikatte umum Kuran’ın manevi icaz-i lem’a sı ihlas,sadakat,tesanud,metanet sırrıya talebetunnur için mumkundur.Bedihidir.Vicdani hali bir kabulun fevkindedir.Fakat bu tarik zamana muhtaçdır.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Bu itibarla bir adam Risaletun’nur’a nazar ettiği vakit Kur’anı anlamak ve Kur’anın ne dediğini öğrenmek maksadıyla nazar etmeli.Yoksa Bediüzzaman’ın ne dediğini anlamak maksadıyla değil.Ahir zamanda ummetçe malum olan esbabın perdesi Risale-i Nur ile aralanır, hıcabın fevkine çıkılır, Kuran’ın halis malı olan hakaik-ı islamiyye yalnız ondan istenir.Bilvasıta ahkam-ı Kuraniye ve aynelyakinin Nur’u Risale-i Nur’un aynasında zahir ve numayan olur.Başkalara muhtaç etmez!!!</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>İşte Risale-i Nur derslerinin ve hakikatlerinin cezalet ve belagatı cazibiyet ve halaveti bu sırdan neş’et eder.İlla sadık oluna…Esasata bağlı kalına!!!(Pür Kusur Naşirler)</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>İHTAR: Risale-i Nur, sair kitablara muhalif olarak başta perdeli gidiyor; gittikçe inkişaf eder. (şualar)</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Evet, yirmi senedenberi Kur'ân'dan ve Risale-i Nurdan başka hiçbir kitabı yanında bulundurmayan ve okumayan ve hiçbir gazete ve mecmuaları bilmeyen ve istemeyen bir adam, o niyetle öyle söyleyebilir.(Siracunnur Said NURSİ Rh)</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>O bîçareler, "Kalbimiz Üstad ile beraberdir" fikriyle kendilerini tehlikesiz zannederler. Halbuki ehl-i ilhadın cereyanına kuvvet veren ve propagandalarına kapılan, belki bilmeyerek hafiyelikte istimal edilmek tehlikesi bulunan bir adamın, "Kalbim safidir. Üstadımın mesleğine sadıktır." demesi, bu misale benzer ki: Birisi namaz kılarken karnındaki yeli tutamıyor, çıkıyor; hades vuku buluyor. Ona "Namazın bozuldu" denildiği vakit, o diyor: "Neden namazım bozulsun, kalbim safidir."</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Ey kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur'anda arkadaşlarım!Bu hubb-u câh cihetinden gelen dessas ehl-i dünyanın hafiyelerine veya ehl-i dalaletin propagandacılarına veya şeytanın şakirdlerine deyiniz ki: "Evvelâ rıza-yı İlahî ve iltifat-ı Rahmanî ve kabul-ü Rabbanî öyle bir makamdır ki; insanların teveccühü ve istihsanı, ona nisbeten bir zerre hükmündedir. </strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>mektubat 412</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Risale-i Nur talebelerinin hasları olan sahip ve vârisleri ve haslarının hasları olan erkân ve esasları olan kardeşlerime bugünlerde vuku bulan bir hadise münasebetiyle beyan ediyorum ki, Risaletü'n-Nur hakaik-i İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat'î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki, imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolay yolu Risaletü'n-Nur'dadır. Evet, on beş sene yerine on beş haftada Risaletü'n-Nur o yolu kestirir, iman-ı hakikîye isal eder.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Bu fakir kardeşiniz yirmi seneden evvel kesret-i mütalâayla bazan bir günde bir cilt kitabı anlayarak mütalâa ederken, </strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>yirmi seneye yakındır ki Kur'ân ve Kur'ân'dan gelen Resailü'n-Nur bana kâfi geliyorlardı. Birtek kitaba muhtaç olmadım, başka kitapları yanımda bulundurmadım. Risaletü'n-Nur çok mütenevvi hakaike dair olduğu halde, telifi zamanında, yirmi seneden beri ben muhtaç olmadım. Elbette siz, yirmi derece daha ziyade muhtaç olmamak lâzım gelir.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum, başkalara bakmıyorum, meşgul olmuyorum; siz dahi Risaletü'n-Nur'a kanaat etmeniz lâzımdır, belki bu zamanda elzemdir.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Hem şimdilik bazı ulemanın yeni eserlerinde meslek ve meşrep ayrı ve bid'atlara müsait gittiği için, Risaletü'n-Nur zındıkaya karşı hakaik-i imaniyeyi muhafazaya çalışması gibi, bid'ata karşı da huruf ve hatt-ı Kur'ânı muhafaza etmek bir vazifesi iken, has talebelerden birisi bilfiil huruf ve hatt-ı Kur'âniye'yi ders verdiği halde, sırrı bilinmez bir hevesle, huruf ve hatt-ı Kur'âniyeye, ilm-i din perdesinde tesirli bir surette darbe vuran bazı hocaların darbede istimal ettikleri eserleri almışlar. Haberim olmadan, dağda, şiddetli bir tarzda o has talebelere karşı bir gerginlik hissettim, sonra ikaz ettim. Elhamdü lillâh ayıldılar. İnşaallah tamamen kurtuldular. ( kastamonu 77 )</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Bu âciz talebeniz Arabî görmemiş ve medrese hiç görmemiş. Eskiden yazılmış Türkçe kitabları okurdum, maddî ve manevî yaralarımı tedavi edecek ilâç bulamazdım. Ruhum ve kalbim çok çırpınıyordu. Öyle bir dereceye gelirdim ki; her saat kendimi intihar etmeğe karar verirdim. "Acaba halim nedir ve ne olacak? Mürşid-i kâmil nerede bulabilirim?" diye çok merak eder ve yeis içerisinde kalırdım.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Cenab-ı Hak nasılki Cehennem gibi bir zaman içinde Cennet gibi bir zamanı halk eder ve her zamana lâyık çareleri icad eder ve her yaraya muvafık ilâcı ihsan eder. Öyle de, bu medresesiz zamanımızda bizim gibi yaralılara -Üstad-ı Muhterem vasıtasıyla- risaleleri Türkçe olarak te'lif ettiriyor. Buna ne kadar şükredeyim? Lâyüadd velâyuhsa Cenab-ı Hakk'a şükürler olsun ve Üstad-ı Muhteremi de Kur'an hizmetinde muvaffak edip, iki cihanda aziz eylesin. Âmîn.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Ben hiç bir Arabiyat görmeden, medresede beş-on sene okumadığım halde; yalnız risaleleri yazıp ciddiyetle okudum. Kendimi yirmi sene medresede okumuş gibi tahayyül ediyorum. Sebebi ise; bu âcizin, bu fakirin, bu miskinin nezdine çok Arabiyat hocaları geliyor ve benim okuduğuma hayret ediyorlar. Evvelden mürşid-i kâmil terbiyesi görmüş insanlar geliyorlar, benden işittikleri kelimelere meftun oluyorlar. Çok hocalar iki diz üzerine gelip, risale okuyuver diyorlar.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Eğer sesim erişse idi olanca kuvvetimle bağırarak, küre-i arzdaki gençlere diyecektim: "Risaleleri ciddî okumak ve yazmak, yirmi sene medresede okumaktan faiktir ve daha menfaatlidir." Medresede okumaktaki maksad; evvelâ kendini kurtarıp, sâniyen ümmet-i Muhammed'i (A.S.M.) kurtarmağa çalışmak değil mi? Risalet-ün Nur ve Mektubat-ün Nur, yirmi senelik medrese ilmini veriyor itikadındayım(Barla Lahikası - 142) </strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>NUR TALEBESİ RİSALE İ NUR HARİCİNDE NUR ARAMAZ </strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Evvel-i dünyadan kıyamete kadar ulum-u esrar-ı mühimme bize meşhud derecesinde inkişaf etmiş, kim ne isterse sorsun, sözümüze şüphe edenler zelil olur imamı Ali r.a osmanlıca lemalar</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Yani, "İşte, Risale-i Nur'un sözleri, hurufları ki, onlara işaretler eyledik. Sen onların hassalarını topla ve mânâlarını tahkik eyle. Bütün hayır ve saadet onlarla tamam olur" der. "Hurufların mânâlarını tahkik et" karinesiyle mânâyı ifade etmeyen hecaî harfler murad olmayıp, belki kelimeler mânâsındaki "Sözler" namıyla risaleler muraddır. (13.şuadan)</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>SAPIK TEVİLLERE (ESRARNAME GİBİ İŞARAT) CEVABLAR İHBARLAR</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>ÜÇÜNCÜ SUALİNİZ:</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>İlm-i cifre anahtar olacak bir ders istiyorsunuz.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Elcevap: Biz kendi arzu ve tedbirimizle bu hizmette bulunmuyoruz. İhtiyârımızın fevkinde, bize, daha hayırlı bir ihtiyar işimize hâkimdir. İlm-i cifir, meraklı ve zevkli bir meşgale olduğundan, vazife-i hakikiyeden alıkoyup meşgul ediyor. Hattâ, kaç defadır esrâr-ı Kur'âniyeye karşı o anahtar ile bazı sırlar açılıyordu; kemâl-i iştiyak ve zevk ile müteveccih olduğum vakit kapanıyordu. Bunda iki hikmet buldum: la yalemul gaybe illah</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Birisi, yasağına karşı hilâf-ı edepte bulunmak ihtimâli var.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>İkincisi, hakâik-ı esâsiye-i imâniye ve Kur'âniyenin berâhîn-i kat'iye ile ümmete ders vermek hizmeti ise, ilm-i cifir gibi ulûm-u hafiyenin yüz derece daha fevkinde bir meziyet ve kıymeti vardır. O vazife-i kudsiyede kat'î hüccetler ve muhkem deliller sûiistimâle meydan vermiyorlar. Fakat cifir gibi, muhkem kaidelere merbut olmayan ulûm-u hafiyede sûiistimâl girip şarlatanların istifade etmeleri ihtimâlidir. Zaten hakikatlerin hizmetine ne vakit ihtiyaç görülse, ihtiyâca göre bir nebze ihsân edilir.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>İşte, ilm-i cifrin anahtarları içinde en kolayı ve belki en sâfisi ve belki en güzeli, ism-i Bedi'den gelen ve Kur'ân'da Lâfza-i Celâlde cilvesini gösteren ve bizim neşrettiğimiz âsârı ziynetlendiren tevâfukun envâlarıdır. Kerâmet-i Gavsiyenin birkaç yerinde bir nebze gösterilmiş.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Ezcümle, tevâfuk birkaç cihette birşeyi gösterse, delâlet derecesinde bir işarettir. Bazan birtek tevâfuk, bazı karâinle delâlet hükmüne geçer. Her ne ise, şimdilik bu kadar yeter. Ciddî ihtiyaç olsa size bildirilecektir. osmanlıca lemalar</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>HULUSİ ABİNİN YANINDAKİ MUNAFIKLAR</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>ÜÇÜNCÜSÜ </strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Hizmet-i Kur’âniyenin pek mühim bir âzâsı olan Hulûsi Bey, Eğirdir’den memlekete gittiği vakit, saadet-i dünyeviyeyi tam zevk ettirecek ve temin edecek esbab bulunduğundan, bir derece, sırf uhrevî olan hizmet-i Kur’âniyede fütura yüz göstermeye dair esbab hazırlandı. Çünkü, hem çoktan görmediği peder ve validesine kavuştu, hem vatanını gördü, hem şerefli, rütbeli bir surette gittiği için dünya ona güldü, güzel göründü. Halbuki, hizmet-i Kur’âniyede bulunana, ya dünya ona küsmeli veya o dünyaya küsmeli-tâ, ihlâsla, ciddiyetle hizmet-i Kur’âniyede bulunsun. </strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>İşte, Hulûsi’nin kalbi çendan lâyetezelzel idi. Fakat bu vaziyet onu fütura sevk ettiğinden, şefkatli tokat yedi. Tam bir iki sene bazı münafıklar ona musallat oldular. Dünyanın lezzetini de kaçırdılar. Hem dünyayı ondan, hem onu dünyadan küstürdüler. O vakit vazife-i mâneviyesindeki ciddiyete tam mânâsıyla sarıldı.lemalar</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>NETİCE</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Risale-i Nur okuyan talebelerde öyle bir dikkat hasıl oluyor ki bu dessas münafıkların tüm planlarına 33 ayeti kerimenin ihbarı ile ahir zamanda müminlerin halaskarı olan Risaletun nur ile cevab veriyorlar. </strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Bir düstur</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Risale-i Nur talebeleri, Risale-i Nur'un dâiresi hâricinde nur aramamalı ve aramaz. Eğer ararsa, Risale-i Nur'un penceresinden ışık veren mânevî güneşe bedel bir lâmbayı bulur, belki güneşi kaybeder.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Hem Risale-i Nur'un dâiresindeki hâlis, pek kuvvetli ve her ferdine çok ruhları kazandıran ve Sahâbenin sırr-ı verâset-i Nübüvvetle meşreb-i uhuvvetkârânesini gösteren "meşreb-i hıllet ve meslek-i uhuvvet" ise, hâriç dâirelerde o pedere ve o mürşide üç cihetle zarar vermek suretiyle, bir pederi aramaya ihtiyaç bırakmaz; birtek peder yerine, pek çok ağabeyi buldurur. </strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Elbette büyük kardeşlerin müteaddit şefkatleri, bir pederin şefkatini hiçe indirir.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Dâireye girmeden evvel bulduğu şeyhi, her fert o şeyhini, mürşidini, dâirede dahi muhâfaza edebilir. Fakat şeyhi olmayan, dâireye girdikten sonra, ancak dâire içinde mürşid arayabilir. Hem Risaletü'n-Nur'un velâyet-i kübrâ olan sırr-ı verâset-i Nübüvvet feyzini veren ders-i hakâik dâiresindeki ilm-i hakikat dahi dâire hâricindeki tarikatlere ihtiyaç bırakmaz. Meğer tarikati yanlış anlayıp, güzel rüyalar, hayaller, nur ve zevklere müptelâ ve âhiret faziletinden ayrı olan dünyevî ve hevesî zevkleri arzulayan ve merciiyet makamını isteyen nefisperestler ola...</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Bu dünya dârü'l-hizmettir; külfet ve meşakkat ile ücret ölçülür-dârü'l-mükâfat değil. Onun içindir ki, ehl-i hakikat keşif ve kerâmetlerdeki ezvâk ve envâra ehemmiyet vermiyorlar. Belki bazan kaçıyorlar, setrini istiyorlar.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Hem Risale-i Nur'un dâiresi çok geniştir; şâkirtleri pek çoktur. Hârice kaçanları aramaz, ehemmiyet vermez, belki daha içine almaz. Her insanda bir kalp var. Bir kalp ise, hem dâirede, hem hâriçte olamaz.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Hem hâriçteki irşâda hevesli zâtlar, Risale-i Nur'un şâkirtleriyle meşgul olmamalı. Çünkü üç cihetle zarar görmeleri muhtemeldir. Takvâ dâiresindeki talebeler irşâda muhtaç olmadıkları gibi, hâriçte kesretli namazsızlar var. Onları bırakıp bunlarla meşgul olmak irşad değildir. Eğer bu şâkirtleri severse, evvelâ dâire içine girsin, o şâkirtlere peder değil, belki kardeş olsun-fazileti ziyade ise ağabeyleri olsun.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Hem bu hâdisede göründü ki, Risale-i Nur'a intisâbın çok ehemmiyeti var ve çok pahalı düştü. Ve buna bu fiyatı veren ve o yolda bütün âlem-i İslâm nâmına dinsizliğe karşı mücâhede vaziyetini alan aklı başında bir adam, o elmas gibi mesleği terk edip başka mesleklere giremez.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Said</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Eskişehir Hapishanesinde yazılmış bir parça</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Kardeşlerim! Müteaddid defa Risâle-i Nur'un şakirtlerini lâyık oldukları tarzda müdafaa etmişim. İnşâallah mahkemede bağırarak derim. Hem Risâle-i Nur'u, hem şâkirdlerinin kıymetlerini dünyaya işittireceğim. Yalnız size bunu ihtâr ederim ki: "Bu müdâfaamdaki kıymeti muhâfaza etmenin şartı, bu hâdisedeki ağız yanmasıyla Risâle-i Nur'dan küsmemek ve üstâdından darılmamak ve kardeşlerinden-sıkıntıdan gelen bahanelerle-nefret etmemek ve birbirine kusur bulmamak ve isnad etmemektir." Yalnız tahattur edersiniz ki, Risâle-i Kader'de ispat etmişiz ki: "Başa gelen zulümlerde iki cihet var ve iki hüküm vardır: Biri insanın, biri kader-i İlâhî'nin. Aynı hâdisede insan zulmeder, fakat kader âdildir, adâlet eder. Bu meselemizde, insanın zulmünden ziyade, kaderin adâleti ve hikmet-i İlâhiyenin sırrını düşünmeliyiz."</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Evet, kader, Risâle-i Nur talebelerini bu meclise çağırdı. Ve mücâhede-i mâneviye inkişâf etmesinin hikmeti; onları, bu hakikaten çok sıkıntılı olan medrese-i Yusufiyeye sevk etti. İnsan zulmü ve bahanesi bir vesile oldu. Onun için sakınınız; birbirinize; "Böyle yapmasaydım ben tevkif olmazdım", demeyiniz.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Said Nursî</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Kardeşlerim,</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Kalbime ihtâr edildi ki; nasıl ki, Mesnevi-î Şerif, şems-i Kur'ân'dan tezâhür eden yedi hakikattan bir hakikatın aynası olmuş, kudsî bir şerâfet almış; Mevlevîlerden başka daha çok ehl-i kalbin lâyemut bir mürşidi olmuş. Öyle de, Risâle-i Nur şems-i Kur'âniyenin ziyâsındaki elvân-ı seb'ayı ve o güneşteki renk renk, çeşit çeşit yedi nûru birden aynasında temessül ettirdiğinden-inşâallah-yedi cihetle şerîf ve kudsî ve yedi Mesnevî kadar ehl-i hakikata bâkî bir rehber ve bir mürşid olacak.</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>«Ehl-i dalalet, Risale-i Nur’un intişarına sed çekmek için, has talebelerin ve ciddi çalışanların şevk¬lerini kırmak ve on¬lara fütur vermek için, ayrı ayrı tarzlarda, umumî bir plân dâ¬hilinde taarruz edi¬liyor. Halislere fütur vere¬mediklerinden, başka meşga¬leler bulmakla çalışmalarına zarar veriyorlar.» (Kastamonu Lâhikası sh: 197)</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>«Ey sapık mağrur, daha sana ittiba nasıl caiz olabilir? Hem senin meşrebini ihtiyar eden, ancak şa¬rab-ı siyaset veyahut hırs-ı şöhret veya riyakârlık iştihası, ya¬hut rikkat-i cinsiye veya felsefenin zındık¬lığı veya sefahet-i medeniyet veya bunlara benzer şey¬lerle sarhoş bulunması lâzımdır. » </strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>(Mesnevî–i Nuriye sh: 449, Tercüme A. Badıllı)</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial Black'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Alıntı...</strong></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="topraktoprak, post: 231730, member: 11795"] [CENTER][FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]İHTAR[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Risale i Nur Külliyatı tedrici bir terbiye-i mahsusa ile kütub-ü şeriatı şeffaf birer tefsir suretine çevirip,içinde Kuran’ı gösteren bir mucize i maneviyedir..Zahirde 620 ayetin tefsiri hakikatte umum Kuran’ın manevi icaz-i lem’a sı ihlas,sadakat,tesanud,metanet sırrıya talebetunnur için mumkundur.Bedihidir.Vicdani hali bir kabulun fevkindedir.Fakat bu tarik zamana muhtaçdır.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Bu itibarla bir adam Risaletun’nur’a nazar ettiği vakit Kur’anı anlamak ve Kur’anın ne dediğini öğrenmek maksadıyla nazar etmeli.Yoksa Bediüzzaman’ın ne dediğini anlamak maksadıyla değil.Ahir zamanda ummetçe malum olan esbabın perdesi Risale-i Nur ile aralanır, hıcabın fevkine çıkılır, Kuran’ın halis malı olan hakaik-ı islamiyye yalnız ondan istenir.Bilvasıta ahkam-ı Kuraniye ve aynelyakinin Nur’u Risale-i Nur’un aynasında zahir ve numayan olur.Başkalara muhtaç etmez!!![/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]İşte Risale-i Nur derslerinin ve hakikatlerinin cezalet ve belagatı cazibiyet ve halaveti bu sırdan neş’et eder.İlla sadık oluna…Esasata bağlı kalına!!!(Pür Kusur Naşirler)[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]İHTAR: Risale-i Nur, sair kitablara muhalif olarak başta perdeli gidiyor; gittikçe inkişaf eder. (şualar)[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Evet, yirmi senedenberi Kur'ân'dan ve Risale-i Nurdan başka hiçbir kitabı yanında bulundurmayan ve okumayan ve hiçbir gazete ve mecmuaları bilmeyen ve istemeyen bir adam, o niyetle öyle söyleyebilir.(Siracunnur Said NURSİ Rh)[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]O bîçareler, "Kalbimiz Üstad ile beraberdir" fikriyle kendilerini tehlikesiz zannederler. Halbuki ehl-i ilhadın cereyanına kuvvet veren ve propagandalarına kapılan, belki bilmeyerek hafiyelikte istimal edilmek tehlikesi bulunan bir adamın, "Kalbim safidir. Üstadımın mesleğine sadıktır." demesi, bu misale benzer ki: Birisi namaz kılarken karnındaki yeli tutamıyor, çıkıyor; hades vuku buluyor. Ona "Namazın bozuldu" denildiği vakit, o diyor: "Neden namazım bozulsun, kalbim safidir."[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Ey kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur'anda arkadaşlarım!Bu hubb-u câh cihetinden gelen dessas ehl-i dünyanın hafiyelerine veya ehl-i dalaletin propagandacılarına veya şeytanın şakirdlerine deyiniz ki: "Evvelâ rıza-yı İlahî ve iltifat-ı Rahmanî ve kabul-ü Rabbanî öyle bir makamdır ki; insanların teveccühü ve istihsanı, ona nisbeten bir zerre hükmündedir. [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]mektubat 412[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Risale-i Nur talebelerinin hasları olan sahip ve vârisleri ve haslarının hasları olan erkân ve esasları olan kardeşlerime bugünlerde vuku bulan bir hadise münasebetiyle beyan ediyorum ki, Risaletü'n-Nur hakaik-i İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat'î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki, imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolay yolu Risaletü'n-Nur'dadır. Evet, on beş sene yerine on beş haftada Risaletü'n-Nur o yolu kestirir, iman-ı hakikîye isal eder.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Bu fakir kardeşiniz yirmi seneden evvel kesret-i mütalâayla bazan bir günde bir cilt kitabı anlayarak mütalâa ederken, [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]yirmi seneye yakındır ki Kur'ân ve Kur'ân'dan gelen Resailü'n-Nur bana kâfi geliyorlardı. Birtek kitaba muhtaç olmadım, başka kitapları yanımda bulundurmadım. Risaletü'n-Nur çok mütenevvi hakaike dair olduğu halde, telifi zamanında, yirmi seneden beri ben muhtaç olmadım. Elbette siz, yirmi derece daha ziyade muhtaç olmamak lâzım gelir.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum, başkalara bakmıyorum, meşgul olmuyorum; siz dahi Risaletü'n-Nur'a kanaat etmeniz lâzımdır, belki bu zamanda elzemdir.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Hem şimdilik bazı ulemanın yeni eserlerinde meslek ve meşrep ayrı ve bid'atlara müsait gittiği için, Risaletü'n-Nur zındıkaya karşı hakaik-i imaniyeyi muhafazaya çalışması gibi, bid'ata karşı da huruf ve hatt-ı Kur'ânı muhafaza etmek bir vazifesi iken, has talebelerden birisi bilfiil huruf ve hatt-ı Kur'âniye'yi ders verdiği halde, sırrı bilinmez bir hevesle, huruf ve hatt-ı Kur'âniyeye, ilm-i din perdesinde tesirli bir surette darbe vuran bazı hocaların darbede istimal ettikleri eserleri almışlar. Haberim olmadan, dağda, şiddetli bir tarzda o has talebelere karşı bir gerginlik hissettim, sonra ikaz ettim. Elhamdü lillâh ayıldılar. İnşaallah tamamen kurtuldular. ( kastamonu 77 )[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Bu âciz talebeniz Arabî görmemiş ve medrese hiç görmemiş. Eskiden yazılmış Türkçe kitabları okurdum, maddî ve manevî yaralarımı tedavi edecek ilâç bulamazdım. Ruhum ve kalbim çok çırpınıyordu. Öyle bir dereceye gelirdim ki; her saat kendimi intihar etmeğe karar verirdim. "Acaba halim nedir ve ne olacak? Mürşid-i kâmil nerede bulabilirim?" diye çok merak eder ve yeis içerisinde kalırdım.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Cenab-ı Hak nasılki Cehennem gibi bir zaman içinde Cennet gibi bir zamanı halk eder ve her zamana lâyık çareleri icad eder ve her yaraya muvafık ilâcı ihsan eder. Öyle de, bu medresesiz zamanımızda bizim gibi yaralılara -Üstad-ı Muhterem vasıtasıyla- risaleleri Türkçe olarak te'lif ettiriyor. Buna ne kadar şükredeyim? Lâyüadd velâyuhsa Cenab-ı Hakk'a şükürler olsun ve Üstad-ı Muhteremi de Kur'an hizmetinde muvaffak edip, iki cihanda aziz eylesin. Âmîn.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Ben hiç bir Arabiyat görmeden, medresede beş-on sene okumadığım halde; yalnız risaleleri yazıp ciddiyetle okudum. Kendimi yirmi sene medresede okumuş gibi tahayyül ediyorum. Sebebi ise; bu âcizin, bu fakirin, bu miskinin nezdine çok Arabiyat hocaları geliyor ve benim okuduğuma hayret ediyorlar. Evvelden mürşid-i kâmil terbiyesi görmüş insanlar geliyorlar, benden işittikleri kelimelere meftun oluyorlar. Çok hocalar iki diz üzerine gelip, risale okuyuver diyorlar.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Eğer sesim erişse idi olanca kuvvetimle bağırarak, küre-i arzdaki gençlere diyecektim: "Risaleleri ciddî okumak ve yazmak, yirmi sene medresede okumaktan faiktir ve daha menfaatlidir." Medresede okumaktaki maksad; evvelâ kendini kurtarıp, sâniyen ümmet-i Muhammed'i (A.S.M.) kurtarmağa çalışmak değil mi? Risalet-ün Nur ve Mektubat-ün Nur, yirmi senelik medrese ilmini veriyor itikadındayım(Barla Lahikası - 142) [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]NUR TALEBESİ RİSALE İ NUR HARİCİNDE NUR ARAMAZ [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Evvel-i dünyadan kıyamete kadar ulum-u esrar-ı mühimme bize meşhud derecesinde inkişaf etmiş, kim ne isterse sorsun, sözümüze şüphe edenler zelil olur imamı Ali r.a osmanlıca lemalar[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Yani, "İşte, Risale-i Nur'un sözleri, hurufları ki, onlara işaretler eyledik. Sen onların hassalarını topla ve mânâlarını tahkik eyle. Bütün hayır ve saadet onlarla tamam olur" der. "Hurufların mânâlarını tahkik et" karinesiyle mânâyı ifade etmeyen hecaî harfler murad olmayıp, belki kelimeler mânâsındaki "Sözler" namıyla risaleler muraddır. (13.şuadan)[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]SAPIK TEVİLLERE (ESRARNAME GİBİ İŞARAT) CEVABLAR İHBARLAR[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]ÜÇÜNCÜ SUALİNİZ:[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]İlm-i cifre anahtar olacak bir ders istiyorsunuz.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Elcevap: Biz kendi arzu ve tedbirimizle bu hizmette bulunmuyoruz. İhtiyârımızın fevkinde, bize, daha hayırlı bir ihtiyar işimize hâkimdir. İlm-i cifir, meraklı ve zevkli bir meşgale olduğundan, vazife-i hakikiyeden alıkoyup meşgul ediyor. Hattâ, kaç defadır esrâr-ı Kur'âniyeye karşı o anahtar ile bazı sırlar açılıyordu; kemâl-i iştiyak ve zevk ile müteveccih olduğum vakit kapanıyordu. Bunda iki hikmet buldum: la yalemul gaybe illah[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Birisi, yasağına karşı hilâf-ı edepte bulunmak ihtimâli var.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]İkincisi, hakâik-ı esâsiye-i imâniye ve Kur'âniyenin berâhîn-i kat'iye ile ümmete ders vermek hizmeti ise, ilm-i cifir gibi ulûm-u hafiyenin yüz derece daha fevkinde bir meziyet ve kıymeti vardır. O vazife-i kudsiyede kat'î hüccetler ve muhkem deliller sûiistimâle meydan vermiyorlar. Fakat cifir gibi, muhkem kaidelere merbut olmayan ulûm-u hafiyede sûiistimâl girip şarlatanların istifade etmeleri ihtimâlidir. Zaten hakikatlerin hizmetine ne vakit ihtiyaç görülse, ihtiyâca göre bir nebze ihsân edilir.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]İşte, ilm-i cifrin anahtarları içinde en kolayı ve belki en sâfisi ve belki en güzeli, ism-i Bedi'den gelen ve Kur'ân'da Lâfza-i Celâlde cilvesini gösteren ve bizim neşrettiğimiz âsârı ziynetlendiren tevâfukun envâlarıdır. Kerâmet-i Gavsiyenin birkaç yerinde bir nebze gösterilmiş.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Ezcümle, tevâfuk birkaç cihette birşeyi gösterse, delâlet derecesinde bir işarettir. Bazan birtek tevâfuk, bazı karâinle delâlet hükmüne geçer. Her ne ise, şimdilik bu kadar yeter. Ciddî ihtiyaç olsa size bildirilecektir. osmanlıca lemalar[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]HULUSİ ABİNİN YANINDAKİ MUNAFIKLAR[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]ÜÇÜNCÜSÜ [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Hizmet-i Kur’âniyenin pek mühim bir âzâsı olan Hulûsi Bey, Eğirdir’den memlekete gittiği vakit, saadet-i dünyeviyeyi tam zevk ettirecek ve temin edecek esbab bulunduğundan, bir derece, sırf uhrevî olan hizmet-i Kur’âniyede fütura yüz göstermeye dair esbab hazırlandı. Çünkü, hem çoktan görmediği peder ve validesine kavuştu, hem vatanını gördü, hem şerefli, rütbeli bir surette gittiği için dünya ona güldü, güzel göründü. Halbuki, hizmet-i Kur’âniyede bulunana, ya dünya ona küsmeli veya o dünyaya küsmeli-tâ, ihlâsla, ciddiyetle hizmet-i Kur’âniyede bulunsun. [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]İşte, Hulûsi’nin kalbi çendan lâyetezelzel idi. Fakat bu vaziyet onu fütura sevk ettiğinden, şefkatli tokat yedi. Tam bir iki sene bazı münafıklar ona musallat oldular. Dünyanın lezzetini de kaçırdılar. Hem dünyayı ondan, hem onu dünyadan küstürdüler. O vakit vazife-i mâneviyesindeki ciddiyete tam mânâsıyla sarıldı.lemalar[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]NETİCE[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Risale-i Nur okuyan talebelerde öyle bir dikkat hasıl oluyor ki bu dessas münafıkların tüm planlarına 33 ayeti kerimenin ihbarı ile ahir zamanda müminlerin halaskarı olan Risaletun nur ile cevab veriyorlar. [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Bir düstur[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Risale-i Nur talebeleri, Risale-i Nur'un dâiresi hâricinde nur aramamalı ve aramaz. Eğer ararsa, Risale-i Nur'un penceresinden ışık veren mânevî güneşe bedel bir lâmbayı bulur, belki güneşi kaybeder.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Hem Risale-i Nur'un dâiresindeki hâlis, pek kuvvetli ve her ferdine çok ruhları kazandıran ve Sahâbenin sırr-ı verâset-i Nübüvvetle meşreb-i uhuvvetkârânesini gösteren "meşreb-i hıllet ve meslek-i uhuvvet" ise, hâriç dâirelerde o pedere ve o mürşide üç cihetle zarar vermek suretiyle, bir pederi aramaya ihtiyaç bırakmaz; birtek peder yerine, pek çok ağabeyi buldurur. [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Elbette büyük kardeşlerin müteaddit şefkatleri, bir pederin şefkatini hiçe indirir.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Dâireye girmeden evvel bulduğu şeyhi, her fert o şeyhini, mürşidini, dâirede dahi muhâfaza edebilir. Fakat şeyhi olmayan, dâireye girdikten sonra, ancak dâire içinde mürşid arayabilir. Hem Risaletü'n-Nur'un velâyet-i kübrâ olan sırr-ı verâset-i Nübüvvet feyzini veren ders-i hakâik dâiresindeki ilm-i hakikat dahi dâire hâricindeki tarikatlere ihtiyaç bırakmaz. Meğer tarikati yanlış anlayıp, güzel rüyalar, hayaller, nur ve zevklere müptelâ ve âhiret faziletinden ayrı olan dünyevî ve hevesî zevkleri arzulayan ve merciiyet makamını isteyen nefisperestler ola...[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Bu dünya dârü'l-hizmettir; külfet ve meşakkat ile ücret ölçülür-dârü'l-mükâfat değil. Onun içindir ki, ehl-i hakikat keşif ve kerâmetlerdeki ezvâk ve envâra ehemmiyet vermiyorlar. Belki bazan kaçıyorlar, setrini istiyorlar.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Hem Risale-i Nur'un dâiresi çok geniştir; şâkirtleri pek çoktur. Hârice kaçanları aramaz, ehemmiyet vermez, belki daha içine almaz. Her insanda bir kalp var. Bir kalp ise, hem dâirede, hem hâriçte olamaz.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Hem hâriçteki irşâda hevesli zâtlar, Risale-i Nur'un şâkirtleriyle meşgul olmamalı. Çünkü üç cihetle zarar görmeleri muhtemeldir. Takvâ dâiresindeki talebeler irşâda muhtaç olmadıkları gibi, hâriçte kesretli namazsızlar var. Onları bırakıp bunlarla meşgul olmak irşad değildir. Eğer bu şâkirtleri severse, evvelâ dâire içine girsin, o şâkirtlere peder değil, belki kardeş olsun-fazileti ziyade ise ağabeyleri olsun.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Hem bu hâdisede göründü ki, Risale-i Nur'a intisâbın çok ehemmiyeti var ve çok pahalı düştü. Ve buna bu fiyatı veren ve o yolda bütün âlem-i İslâm nâmına dinsizliğe karşı mücâhede vaziyetini alan aklı başında bir adam, o elmas gibi mesleği terk edip başka mesleklere giremez.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Said[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Eskişehir Hapishanesinde yazılmış bir parça[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Kardeşlerim! Müteaddid defa Risâle-i Nur'un şakirtlerini lâyık oldukları tarzda müdafaa etmişim. İnşâallah mahkemede bağırarak derim. Hem Risâle-i Nur'u, hem şâkirdlerinin kıymetlerini dünyaya işittireceğim. Yalnız size bunu ihtâr ederim ki: "Bu müdâfaamdaki kıymeti muhâfaza etmenin şartı, bu hâdisedeki ağız yanmasıyla Risâle-i Nur'dan küsmemek ve üstâdından darılmamak ve kardeşlerinden-sıkıntıdan gelen bahanelerle-nefret etmemek ve birbirine kusur bulmamak ve isnad etmemektir." Yalnız tahattur edersiniz ki, Risâle-i Kader'de ispat etmişiz ki: "Başa gelen zulümlerde iki cihet var ve iki hüküm vardır: Biri insanın, biri kader-i İlâhî'nin. Aynı hâdisede insan zulmeder, fakat kader âdildir, adâlet eder. Bu meselemizde, insanın zulmünden ziyade, kaderin adâleti ve hikmet-i İlâhiyenin sırrını düşünmeliyiz."[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Evet, kader, Risâle-i Nur talebelerini bu meclise çağırdı. Ve mücâhede-i mâneviye inkişâf etmesinin hikmeti; onları, bu hakikaten çok sıkıntılı olan medrese-i Yusufiyeye sevk etti. İnsan zulmü ve bahanesi bir vesile oldu. Onun için sakınınız; birbirinize; "Böyle yapmasaydım ben tevkif olmazdım", demeyiniz.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Said Nursî[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Kardeşlerim,[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Kalbime ihtâr edildi ki; nasıl ki, Mesnevi-î Şerif, şems-i Kur'ân'dan tezâhür eden yedi hakikattan bir hakikatın aynası olmuş, kudsî bir şerâfet almış; Mevlevîlerden başka daha çok ehl-i kalbin lâyemut bir mürşidi olmuş. Öyle de, Risâle-i Nur şems-i Kur'âniyenin ziyâsındaki elvân-ı seb'ayı ve o güneşteki renk renk, çeşit çeşit yedi nûru birden aynasında temessül ettirdiğinden-inşâallah-yedi cihetle şerîf ve kudsî ve yedi Mesnevî kadar ehl-i hakikata bâkî bir rehber ve bir mürşid olacak.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]«Ehl-i dalalet, Risale-i Nur’un intişarına sed çekmek için, has talebelerin ve ciddi çalışanların şevk¬lerini kırmak ve on¬lara fütur vermek için, ayrı ayrı tarzlarda, umumî bir plân dâ¬hilinde taarruz edi¬liyor. Halislere fütur vere¬mediklerinden, başka meşga¬leler bulmakla çalışmalarına zarar veriyorlar.» (Kastamonu Lâhikası sh: 197)[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]«Ey sapık mağrur, daha sana ittiba nasıl caiz olabilir? Hem senin meşrebini ihtiyar eden, ancak şa¬rab-ı siyaset veyahut hırs-ı şöhret veya riyakârlık iştihası, ya¬hut rikkat-i cinsiye veya felsefenin zındık¬lığı veya sefahet-i medeniyet veya bunlara benzer şey¬lerle sarhoş bulunması lâzımdır. » [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B](Mesnevî–i Nuriye sh: 449, Tercüme A. Badıllı)[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Black][SIZE=3][COLOR=darkred][B]Alıntı...[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Risale-i Nur'a ve Bediüzzaman'a Gelen İtirazlar
muşlu mollaya cevab
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst