Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Mektubat
Mektubat 7. Ders - Çam Ağacında Hatıra Gelen İki Üç Hatıra
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 400333" data-attributes="member: 27"><p>[NOT]Öyle de, şu hiç ender hiç olan kardeşinize, yalnız hizmet-i Kur’ân’a istihdamı hengâmında ve o hazine-i bînihayenin dellâlı olduğu bir vakitte, ism-i Rahîm ve ism-i Hakîm mazhariyetine medar bir vaziyet verilmiş. Bütün Sözler, o mazhariyetin cilveleridir. İnşaallah, o Sözler [SUP]<strong>4</strong>[/SUP]<span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">وَمَنْ يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ اُوتِىَ خَيْرًا </span></span> sırrına mazhardır.</p><p></p><p><strong><strong><strong><strong>[SUP]<strong>4</strong>[/SUP] : “Kime hikmet verilmişse, işte ona pek çok hayır verilmiştir.” Bakara Sûresi, 2:269.</strong></strong></strong></strong>[/NOT]</p><p></p><p></p><p>Bediüzzaman Hazretlerinin ra. Hakim ismine mazhariyeti deha derecesindeki ilmi ile sabittir. Risale-i Nur'lar ise okuyanlarca malum olduğu gibi, baştan sona hikmet deryasıdır. Kur'an-ı Kerim de çok ayetler vardır ki, sonunda düşünmeye, akletmeye, fikretmeye teşvik ve ikaz eder. Yaratılış hikmetlerini, insanların "nerden geldik, nereye gidiyoruz, vazifemiz nedir" gibi fıtraten merakını celbeden soruları ve yüzyıllardan beri teraküm etmiş, içinden çıkılamayan meseleleri, aklı ve vicdanı ikna eder tarzda Risale-i Nurlarda bulmak mümkündür. Bu da Nur Risalelerinin Hakim ismine mazhariyetini gösteriyor, elhamdülillah.</p><p></p><p></p><p>Tarihçe-i Hayattaki Üstadın ilmi ve fikri cephesi hakkında yazılmış, önsözden bir kısımla meseleye açıklık getirelim.</p><p></p><p></p><p>[TAVSIYE]<strong>Üstadın ilmî cephesi:</strong></p><p></p><p>Merhum Ziya Paşa, şu</p><p></p><p>Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz,</p><p></p><p>Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde</p><p></p><p>beytiyle nesilden nesile bir düstur halinde intikal edecek olan çok büyük bir hakikatı ifade etmiştir.</p><p></p><p>Evet, Müslüman ırkımıza Risale-i Nur Külliyatı gibi muazzam bir iman ve irfan kütüphanesini hediye eden, gönüller üzerinde mukaddes bir nur müessesesi kuran mümtaz ve müstesna zâtın kudret-i ilmiyesi hakkında tafsilâta girişmek, öğle vakti güneşi tarif etmek kadar fuzulî bir iştir.</p><p></p><p>Yalnız, yanık bir şairimizin,</p><p></p><p>Hüsn olur kim seyrederken ihtiyar elden gider </p><p></p><p>dediği gibi, hayatının her lâhzasında İlâhî tecellilere mazhar bulunan bu mübarek zâtın, ilim ve irfanından, ahlâk ve kemalâtından bahsetmek, insana bam başka bir zevk ve İlâhî bir haz veriyor. Bunun için sözü uzatmaktan kendimi alamıyorum.</p><p></p><p>Üstad, Risale-i Nur Küliyatında dinî, içtimaî, ahlâkî, edebî, hukukî, felsefî ve tasavvufî en mühim mevzulara temas etmiş ve hepsinde de harikulâde bir surette muvaffak olmuştur.</p><p></p><p>İşin asıl hayret veren noktası, birçok ulemanın tehlikeli yollara saptıkları en çetin mevzuları gayet açık bir şekilde ve en kat’î bir surette hallettiği gibi, en girdaplı derinliklerden, Ehl-i Sünnet ve Cemaatin tuttuğu nurlu yolu takip ederek sâhil-i selâmete çıkmış ve eserlerini okuyanları da öylece çıkarmıştır.</p><p></p><p>Bu sebeple, Risale-i Nur Külliyatını aziz milletimizin her tabakasına kemal-i emniyet ve samimiyetle takdim etmekle şeref duyuyoruz. Nur Risaleleri, Kur’ân-ı Kerîmin nur deryasıdan alınan berrak katreler ve hidayet güneşinden süzülen billûr huzmelerdir. Binaenaleyh, her Müslümana düşen en mukaddes vazife, imanı kurtaracak olan bu nurlu eserlerin yayılmasına çalışmaktır. Zira, tarihte pek çok defalar görülmüştür ki, bir eser nice fertlerin, ailelerin, cemiyetlerin ve sayısız insan kitlelerinin hidayet ve saadetine sebep olmuştur. Ah, ne bahtiyardır o insan ki, bir mü’min kardeşinin imanının kurtulmasına sebep olur!</p><p></p><p><strong>Üstadın fikrî cephesi:</strong></p><p></p><p>Malûm ya, her mütefekkirin kendine mahsus bir tefekkür sistemi, fikrî hayatında takip ettiği bir gayesi ve bütün gönlüyle bağlandığı bir ideali vardır. Ve onun tefekkür sisteminden, gaye ve idealinden bahsetmek için uzun mukaddemeler serd edilir. Fakat Bediüzzaman’ın tefekkür sistemi, gaye ve ideali, uzun mukaddemelerle filân yorulmaksızın, bir cümleyle hülâsa edilebilir:</p><p></p><p>Bütün semavî kitapların ve bilumum peygamberlerin yegâne dâvâları olan “Hâlık-ı Kâinatın ulûhiyet ve vahdaniyetini ilân” ve bu büyük dâvâyı da ilmî, mantıkî ve felsefî delillerle ispat eylemektir.</p><p></p><p><strong>O halde Üstadın mantık, felsefe ve müspet ilimlerle de alâkası var.</strong></p><p></p><p>Evet, mantık ve felsefe, Kur’ân’la barışıp hak ve hakikate hizmet ettikleri müddetçe, Üstad en büyük mantıkçı ve en kudretli bir feylesoftur. Mukaddes ve cihanşümul dâvâsını ispat vâdisinde kullandığı en parlak delilleri ve en kat’î burhanları, Kur’ân-ı Kerîmin Allah kelâmı olduğunu hergün bir kat daha ispat ve ilân eden müsbet ilimdir.</p><p></p><p>Zaten felsefe, aslında hikmet mânâsına geldikçe, Vacibü’l-Vücud Tealâ ve Tekaddes Hazretlerini, Zât-ı Bâri’sine lâyık sıfatlarla ispata çalışan her eser en büyük hikmet ve o eserin sahibi de en büyük hakîmdir.</p><p></p><p>İşte Üstad, böyle ilmî bir yolu, yani Kur’ân-ı Kerîmin nurlu yolunu takip ettiği için, binlerle üniversitelinin imanını kurtarmak şerefine mazhar olmuştur. Hazretin bu hususta hâiz olduğu ilmî, edebî ve felsefî daha pek çok meziyetleri vardır. Fakat onları, eserlerinden misaller getirerek inşaallah müstakil bir eserde arz etmek emelindeyim. Ve minallahi’t-tevfik.[/TAVSIYE]</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 400333, member: 27"] [NOT]Öyle de, şu hiç ender hiç olan kardeşinize, yalnız hizmet-i Kur’ân’a istihdamı hengâmında ve o hazine-i bînihayenin dellâlı olduğu bir vakitte, ism-i Rahîm ve ism-i Hakîm mazhariyetine medar bir vaziyet verilmiş. Bütün Sözler, o mazhariyetin cilveleridir. İnşaallah, o Sözler [SUP][B]4[/B][/SUP][FONT=trebuchet ms][SIZE=6]وَمَنْ يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ اُوتِىَ خَيْرًا [/SIZE][/FONT] sırrına mazhardır. [B][B][B][B][SUP][B]4[/B][/SUP] : “Kime hikmet verilmişse, işte ona pek çok hayır verilmiştir.” Bakara Sûresi, 2:269.[/B][/B][/B][/B][/NOT] Bediüzzaman Hazretlerinin ra. Hakim ismine mazhariyeti deha derecesindeki ilmi ile sabittir. Risale-i Nur'lar ise okuyanlarca malum olduğu gibi, baştan sona hikmet deryasıdır. Kur'an-ı Kerim de çok ayetler vardır ki, sonunda düşünmeye, akletmeye, fikretmeye teşvik ve ikaz eder. Yaratılış hikmetlerini, insanların "nerden geldik, nereye gidiyoruz, vazifemiz nedir" gibi fıtraten merakını celbeden soruları ve yüzyıllardan beri teraküm etmiş, içinden çıkılamayan meseleleri, aklı ve vicdanı ikna eder tarzda Risale-i Nurlarda bulmak mümkündür. Bu da Nur Risalelerinin Hakim ismine mazhariyetini gösteriyor, elhamdülillah. Tarihçe-i Hayattaki Üstadın ilmi ve fikri cephesi hakkında yazılmış, önsözden bir kısımla meseleye açıklık getirelim. [TAVSIYE][B]Üstadın ilmî cephesi:[/B] Merhum Ziya Paşa, şu Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz, Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde beytiyle nesilden nesile bir düstur halinde intikal edecek olan çok büyük bir hakikatı ifade etmiştir. Evet, Müslüman ırkımıza Risale-i Nur Külliyatı gibi muazzam bir iman ve irfan kütüphanesini hediye eden, gönüller üzerinde mukaddes bir nur müessesesi kuran mümtaz ve müstesna zâtın kudret-i ilmiyesi hakkında tafsilâta girişmek, öğle vakti güneşi tarif etmek kadar fuzulî bir iştir. Yalnız, yanık bir şairimizin, Hüsn olur kim seyrederken ihtiyar elden gider dediği gibi, hayatının her lâhzasında İlâhî tecellilere mazhar bulunan bu mübarek zâtın, ilim ve irfanından, ahlâk ve kemalâtından bahsetmek, insana bam başka bir zevk ve İlâhî bir haz veriyor. Bunun için sözü uzatmaktan kendimi alamıyorum. Üstad, Risale-i Nur Küliyatında dinî, içtimaî, ahlâkî, edebî, hukukî, felsefî ve tasavvufî en mühim mevzulara temas etmiş ve hepsinde de harikulâde bir surette muvaffak olmuştur. İşin asıl hayret veren noktası, birçok ulemanın tehlikeli yollara saptıkları en çetin mevzuları gayet açık bir şekilde ve en kat’î bir surette hallettiği gibi, en girdaplı derinliklerden, Ehl-i Sünnet ve Cemaatin tuttuğu nurlu yolu takip ederek sâhil-i selâmete çıkmış ve eserlerini okuyanları da öylece çıkarmıştır. Bu sebeple, Risale-i Nur Külliyatını aziz milletimizin her tabakasına kemal-i emniyet ve samimiyetle takdim etmekle şeref duyuyoruz. Nur Risaleleri, Kur’ân-ı Kerîmin nur deryasıdan alınan berrak katreler ve hidayet güneşinden süzülen billûr huzmelerdir. Binaenaleyh, her Müslümana düşen en mukaddes vazife, imanı kurtaracak olan bu nurlu eserlerin yayılmasına çalışmaktır. Zira, tarihte pek çok defalar görülmüştür ki, bir eser nice fertlerin, ailelerin, cemiyetlerin ve sayısız insan kitlelerinin hidayet ve saadetine sebep olmuştur. Ah, ne bahtiyardır o insan ki, bir mü’min kardeşinin imanının kurtulmasına sebep olur! [B]Üstadın fikrî cephesi:[/B] Malûm ya, her mütefekkirin kendine mahsus bir tefekkür sistemi, fikrî hayatında takip ettiği bir gayesi ve bütün gönlüyle bağlandığı bir ideali vardır. Ve onun tefekkür sisteminden, gaye ve idealinden bahsetmek için uzun mukaddemeler serd edilir. Fakat Bediüzzaman’ın tefekkür sistemi, gaye ve ideali, uzun mukaddemelerle filân yorulmaksızın, bir cümleyle hülâsa edilebilir: Bütün semavî kitapların ve bilumum peygamberlerin yegâne dâvâları olan “Hâlık-ı Kâinatın ulûhiyet ve vahdaniyetini ilân” ve bu büyük dâvâyı da ilmî, mantıkî ve felsefî delillerle ispat eylemektir. [B]O halde Üstadın mantık, felsefe ve müspet ilimlerle de alâkası var.[/B] Evet, mantık ve felsefe, Kur’ân’la barışıp hak ve hakikate hizmet ettikleri müddetçe, Üstad en büyük mantıkçı ve en kudretli bir feylesoftur. Mukaddes ve cihanşümul dâvâsını ispat vâdisinde kullandığı en parlak delilleri ve en kat’î burhanları, Kur’ân-ı Kerîmin Allah kelâmı olduğunu hergün bir kat daha ispat ve ilân eden müsbet ilimdir. Zaten felsefe, aslında hikmet mânâsına geldikçe, Vacibü’l-Vücud Tealâ ve Tekaddes Hazretlerini, Zât-ı Bâri’sine lâyık sıfatlarla ispata çalışan her eser en büyük hikmet ve o eserin sahibi de en büyük hakîmdir. İşte Üstad, böyle ilmî bir yolu, yani Kur’ân-ı Kerîmin nurlu yolunu takip ettiği için, binlerle üniversitelinin imanını kurtarmak şerefine mazhar olmuştur. Hazretin bu hususta hâiz olduğu ilmî, edebî ve felsefî daha pek çok meziyetleri vardır. Fakat onları, eserlerinden misaller getirerek inşaallah müstakil bir eserde arz etmek emelindeyim. Ve minallahi’t-tevfik.[/TAVSIYE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Mektubat
Mektubat 7. Ders - Çam Ağacında Hatıra Gelen İki Üç Hatıra
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst