Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Lahika Analizi
Lahika Analizi 39: Kastamonu Lahikasi 21.Mektup
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="pendüender" data-source="post: 349701" data-attributes="member: 1023459"><p>ÜÇÜNCÜ SUALİNİZ:</p><p></p><p>İlm-i cifre anahtar olacak bir ders istiyorsunuz.</p><p></p><p>Elcevap: Biz kendi arzu ve tedbirimizle bu hizmette bulunmuyoruz. İhtiyârımızın fevkinde, bize, daha hayırlı bir ihtiyar işimize hâkimdir. İlm-i cifir, meraklı ve zevkli bir meşgale olduğundan, vazife-i hakikiyeden alıkoyup meşgul ediyor. Hattâ, kaç defadır esrâr-ı Kur'âniyeye karşı o anahtar ile bazı sırlar açılıyordu; kemâl-i iştiyak ve zevk ile müteveccih olduğum vakit kapanıyordu. Bunda iki hikmet buldum:</p><p></p><p>Birisi, لَّا يَعْلَمُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الْغَيْبَ إِلَّا اللَّهُ yasağına karşı hilâf-ı edepte bulunmak ihtimâli var.(Neml 65)</p><p></p><p>İkincisi, hakâik-ı esâsiye-i imâniye ve Kur'âniyenin berâhîn-i kat'iye ile ümmete ders vermek hizmeti ise, ilm-i cifir gibi ulûm-u hafiyenin yüz derece daha fevkinde bir meziyet ve kıymeti vardır. O vazife-i kudsiyede kat'î hüccetler ve muhkem deliller sûiistimâle meydan vermiyorlar. Fakat cifir gibi, muhkem kaidelere merbut olmayan ulûm-u hafiyede sûiistimâl girip şarlatanların istifade etmeleri ihtimâlidir. Zaten hakikatlerin hizmetine ne vakit ihtiyaç görülse, ihtiyâca göre bir nebze ihsân edilir.</p><p></p><p>İşte, ilm-i cifrin anahtarları içinde en kolayı ve belki en sâfisi ve belki en güzeli, ism-i Bedi'den gelen ve Kur'ân'da Lâfza-i Celâlde cilvesini gösteren ve bizim neşrettiğimiz âsârı ziynetlendiren tevâfukun envâlarıdır. Kerâmet-i Gavsiyenin birkaç yerinde bir nebze gösterilmiş.</p><p></p><p>Ezcümle, tevâfuk birkaç cihette birşeyi gösterse, delâlet derecesinde bir işarettir. Bazan birtek tevâfuk, bazı karâinle delâlet hükmüne geçer. Her ne ise, şimdilik bu kadar yeter. Ciddî ihtiyaç olsa size bildirilecektir.(1)</p><p></p><p>Bediüzzaman, cifri kullandığı yerlerde, hiç bir zaman "Ayetin açık manası budur" dememiştir. Demiş olduğu şudur: "Ayetin sarîh manasının altında müteaddit tabakalar var. Bir tabakası da, işarî ve remzî manadır. İşârî mana da bir küllîdir; her asırda cüz'iyatları bulunur." </p><p></p><p>1- "Eskişehir Hapisanesi'nde dehşetli bir zamanda ve kudsî bir teselliye pek çok muhtaç olduğumuz hengamda, manevî bir ihtarla, "Risale-i Nur'un makbuliyetine dair eski evliyalardan şahit getiriyorsun. Hâlbuki "Yaş ve kuru herşey Kitab-ı Mübîn'de vardır" (En'am Suresi,6:59) sırrıyla, en ziyade bu meselede söz sahibi Kur'an'dır. Acaba, Risale-i Nur'u Kur'an kabul eder mi? O'na ne nazarla bakıyor?" denildi. O acîb sual karşısında bulundum. Ben de Kur'an'dan istimdad eyledim. Birden, otuzüç ayetin mana-yı sarîhinin teferruatı nev'indeki tabakattan, mana-yı işârî tabakasında ve o mana-yı işârî külliyetinde dahil bir ferdi Risale-i Nur olduğunu ve duhulüne, medar-ı imtiyazına bir kuvvetli karîne bulunmasını bir saat zarfında hissettim. Ve bir kısmı bir derece îzah ve bir kısmını mücmelen gördüm. Kanaatımda hiçbir şek ve şübhe ve vehim ve vesvese kalmadı" (2)</p><p>Bediüzzaman, bu otuz üç ayetin işarî manalarını, cifir ilmini de kullanarak, Birinci Şua'da izah eder. </p><p></p><p>Dokuzuncu Lem'a(1)</p><p>Tarihçe - i Hayat(2)</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="pendüender, post: 349701, member: 1023459"] ÜÇÜNCÜ SUALİNİZ: İlm-i cifre anahtar olacak bir ders istiyorsunuz. Elcevap: Biz kendi arzu ve tedbirimizle bu hizmette bulunmuyoruz. İhtiyârımızın fevkinde, bize, daha hayırlı bir ihtiyar işimize hâkimdir. İlm-i cifir, meraklı ve zevkli bir meşgale olduğundan, vazife-i hakikiyeden alıkoyup meşgul ediyor. Hattâ, kaç defadır esrâr-ı Kur'âniyeye karşı o anahtar ile bazı sırlar açılıyordu; kemâl-i iştiyak ve zevk ile müteveccih olduğum vakit kapanıyordu. Bunda iki hikmet buldum: Birisi, لَّا يَعْلَمُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الْغَيْبَ إِلَّا اللَّهُ yasağına karşı hilâf-ı edepte bulunmak ihtimâli var.(Neml 65) İkincisi, hakâik-ı esâsiye-i imâniye ve Kur'âniyenin berâhîn-i kat'iye ile ümmete ders vermek hizmeti ise, ilm-i cifir gibi ulûm-u hafiyenin yüz derece daha fevkinde bir meziyet ve kıymeti vardır. O vazife-i kudsiyede kat'î hüccetler ve muhkem deliller sûiistimâle meydan vermiyorlar. Fakat cifir gibi, muhkem kaidelere merbut olmayan ulûm-u hafiyede sûiistimâl girip şarlatanların istifade etmeleri ihtimâlidir. Zaten hakikatlerin hizmetine ne vakit ihtiyaç görülse, ihtiyâca göre bir nebze ihsân edilir. İşte, ilm-i cifrin anahtarları içinde en kolayı ve belki en sâfisi ve belki en güzeli, ism-i Bedi'den gelen ve Kur'ân'da Lâfza-i Celâlde cilvesini gösteren ve bizim neşrettiğimiz âsârı ziynetlendiren tevâfukun envâlarıdır. Kerâmet-i Gavsiyenin birkaç yerinde bir nebze gösterilmiş. Ezcümle, tevâfuk birkaç cihette birşeyi gösterse, delâlet derecesinde bir işarettir. Bazan birtek tevâfuk, bazı karâinle delâlet hükmüne geçer. Her ne ise, şimdilik bu kadar yeter. Ciddî ihtiyaç olsa size bildirilecektir.(1) Bediüzzaman, cifri kullandığı yerlerde, hiç bir zaman "Ayetin açık manası budur" dememiştir. Demiş olduğu şudur: "Ayetin sarîh manasının altında müteaddit tabakalar var. Bir tabakası da, işarî ve remzî manadır. İşârî mana da bir küllîdir; her asırda cüz'iyatları bulunur." 1- "Eskişehir Hapisanesi'nde dehşetli bir zamanda ve kudsî bir teselliye pek çok muhtaç olduğumuz hengamda, manevî bir ihtarla, "Risale-i Nur'un makbuliyetine dair eski evliyalardan şahit getiriyorsun. Hâlbuki "Yaş ve kuru herşey Kitab-ı Mübîn'de vardır" (En'am Suresi,6:59) sırrıyla, en ziyade bu meselede söz sahibi Kur'an'dır. Acaba, Risale-i Nur'u Kur'an kabul eder mi? O'na ne nazarla bakıyor?" denildi. O acîb sual karşısında bulundum. Ben de Kur'an'dan istimdad eyledim. Birden, otuzüç ayetin mana-yı sarîhinin teferruatı nev'indeki tabakattan, mana-yı işârî tabakasında ve o mana-yı işârî külliyetinde dahil bir ferdi Risale-i Nur olduğunu ve duhulüne, medar-ı imtiyazına bir kuvvetli karîne bulunmasını bir saat zarfında hissettim. Ve bir kısmı bir derece îzah ve bir kısmını mücmelen gördüm. Kanaatımda hiçbir şek ve şübhe ve vehim ve vesvese kalmadı" (2) Bediüzzaman, bu otuz üç ayetin işarî manalarını, cifir ilmini de kullanarak, Birinci Şua'da izah eder. Dokuzuncu Lem'a(1) Tarihçe - i Hayat(2) [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Lahika Analizi
Lahika Analizi 39: Kastamonu Lahikasi 21.Mektup
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst