Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Lahika Analizi
Lahika Analizi 39: Kastamonu Lahikasi 21.Mektup
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="garp" data-source="post: 349546" data-attributes="member: 1024392"><p>.</p><p></p><p></p><p></p><p><span style="color: #A52A2A"><strong></strong></span></p><p><span style="color: #A52A2A"><strong><span style="font-size: 12px">Kıyametin tarihine ilişkin Sikke-i Tasdik-i Gaybi'de istihraca yer verilmesi, kıyametin mutlak gayb olduğu noktasındaki bilgi ile nasıl telif edilir? </span></strong></span></p><p></p><p></p><p></p><p>Cifir ve ebced bir ilim dalıdır. Allah’ın gelecek ve geçmişle ilgili koyduğu bazı sırların anlaşılması ve şifrelerin çözülmesi için kullanılmaktadır. Fakat bunlar gaybı bilmek değildir. Sadece okumasını bilmektir. Çince bir yazıyı bilmeyen birisi resme bakıyorum zanneder. Halbuki bu dili bilenler çok manalar anlayacaktır.</p><p></p><p>İşte ebced ve cifir ilmi de Allah’ın geçmişe ve geleceğe yönelik koyduğu bazı şifreleri öğrenme ve okuma sanatıdır. </p><p></p><p>Bu ilim dalının özünü Hz. Ali (r.a) Peygamber Efendimiz (asv)'den almıştır. Bu nedenle bu ilmin kaynağı vahye dayanmaktadır. Hz. Ali (ra) aldığı bu sırları bazı kaide ve kurallarla belirlemiştir. Özellikle seyyidler sülalesinin bildiği söylenen bu kuralları kemaliyle ahir zamanda geleceği müjdelenen Mehdi'nin bilebileceği söylenmiştir. (1)</p><p></p><p> Bu ilmin bazı Yahudiler tarafından bilindiğini gösteren açıklamalar vardır. Örneğin “elif lam mim” ayeti okununca Yahudiler Ümmet-i Muhammed'in ömrünün az olacağını söylemişler; fakat Peygamberimiz (asv) başka ayetler okuyunca seslerini kesmişlerdir. Diğer bir örnek ise Kur'an’da geçen “beldetün tayyibetün” ifadesidir. Bu ifade ebced ilmiyle hesab edilince İstanbul'un fetih tarihi çıkmaktadır.(2)</p><p></p><p>İşte Kur'an ve hadislerde gizlenmiş bu sırları okuma ilmine Ebced ve Cifir ilmi denilmektedir. </p><p></p><p>Bu konuda geniş açıklamalar ve örnekler için Abdulkadir Badıllı’nın hazırladığı ve Envar yayınlarında çıkan “Kudsi Kaynaklar” isimli eserine bakılabilir. </p><p></p><p>Allah’ın ilmi, ezelden ebede kadar olmuş ve olacak bütün hadiseleri, zamanları ve mekânları kuşatmıştır. O ilmin haricinde hiçbir şey kalamaz ve ondan saklanamaz. </p><p></p><p>Henüz vukuâ gelmemiş gaybî olayları ancak Allah bilir. Allah’tan başkası gaybı bilemez. Mugayyebât-ı hamse denilen beş şey vardır ki, bunlar yalnız Allah’ın ilmindedir. </p><p></p><p>1. Ana rahmindeki çocuğun bütün insanlardan farklı olan siması ve mânevî istidat siması. </p><p></p><p>2. Henüz gaybda olan ve şehâdet âleminde belirtileri bulunmayan bir yağmurun ne zaman yağacağı. </p><p></p><p>3. İnsanın yarın ne kazanıp, ne kaybedeceği. </p><p></p><p>4. İnsanın ne zaman, nerede ve ne şekilde vefat edeceği. </p><p></p><p>5. Kıyametin ne zaman kopacağı. </p><p></p><p>İslâm âlimleri, “Gaybı, Allah’tan başkası bilemez” düsturuna karşı hürmetsizlik ve itaatsizlik etmemek için, gaybdan haber vermeyi yasak görmüşler. Haber verenler de, yalnız işâret sûretinde perdeli ve kapalı olarak ihbar etmişlerdir. </p><p></p><p>İstikbalden haber vermekte kullanılan ilim, cifir ilmi ve ebced hesabıdır. Arapça harflerin her birinin belli bir rakam değeri vardır. Bu ebced hesabı, İslâmiyet’ten evvel de bilinmekteydi. Bu hakikati, Bediüzzaman şöyle teyid eder:</p><p> </p><p></p><p>“Bir zaman, Benî-İsrâil âlimlerinden bir kısmı huzur-u Peygamberî de sûrelerin başlarındaki الۤمۤ - كۤهٰيٰعۤصۤ gibi mukattaat-ı hurufiyeyi işittikleri vakit, hesab-ı cifrî ile dediler:</p><p></p><p>“Ya Muhammed, senin ümmetinin müddeti azdır.”</p><p></p><p>"Onlara mukàbil dedi: “Az değil.” Sâir sûrelerin başlarındaki mukattaatı okudu ve ferman etti: “Daha var.” Onlar sustular..."</p><p></p><p> "İkincisi: Hazret-i Ali Radıyallahu Anhın en meşhur Kaside-i Celcelûtiyesi, baştan nihayete kadar bir nevi hesab-ı ebcedî ve cifir ile telif edilmiş ve öyle de matbaalarda basılmış."</p><p></p><p> "Üçüncüsü: Câfer-i Sâdık Radıyallahu Anh ve Muhyiddin-i Arabî (r.a.) gibi esrar-ı gaybiye ile uğraşan zâtlar ve esrar-ı huruf ilmine çalışanlar, bu hesab-ı ebcedîyi gaybî bir düstur ve bir anahtar kabul etmişler."(3)</p><p> </p><p>İşte, âhir zamandan ve kıyametten haber veren bir hadis-i şerifi, Bediüzzaman ebced ve cifir ilmiyle tahlil eder ve bir takım tarihler çıkarır.</p><p> </p><p></p><p>"Ahir zamandan haber veren mühim bir hadis (...)"(4)</p><p> </p><p>Risâle-i Nur talebelerinin ne zamana kadar devam edeceğini düşündüğü bir sırada, Ramazan-ı Şerifin onuncu gününün ikinci saatinde birden kalbine bu hadisin ihtar edildiğini söyleyen Bediüzzaman, 1506 tarihine, yâni, 2090 Milâdî tarihine kadar zâhir, âşikârâne, belki galibâne hizmetler yapılacağını, sonra 1542 tarihine kadar, yâni, Milâdî 2126 yılına kadar, gizli ve mağlûbiyet içinde irşad ve tenvir vazifesini sürdüreceğini; sonra 1545 de, yâni Milâdî 2129 yılında kâfirlerin başında kıyametin kopmasını îma ettiğini ve bunların Allah’ın ilminde olup ve doğrusunun Allah tarafından bilinebileceğini ifâde eder.</p><p></p><p> Fatiha-i Şerif’de, sırat-ı müstakîm üzerinde olan, yâni doğru yoldan gidenleri tarif eden “Ellezîne en’amte aleyhim” fıkrasının şeddesiz 1506 veya 1507 ederek, “Zâhirine ale’l-hak” fıkrasının rakam değerine aynen denk gelmesi hadisin îmasını teyid edip remz derecesine yükseltmesi de çok anlamlıdır. Böylece, Risale-i Nur talebelerinin, âhirzamanda Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat denilen o büyük tâifenin âhirlerinde makbul bir grup olacağına işâret edildiği anlaşılır. </p><p></p><p>Kur’ân-ı Kerim’in ve hadis-i şeriflerin kıyametle ilgili îmalı işâretleri yanında, ilim adamları da bir takım hesaplamalar yapmaktadırlar. Güneş sistemine bağlı bir yörüngede dolanıp duran ve her yetmiş altı yılda bir dünyaya en yakın mesafeden geçen Halley Kuyruklu Yıldızı, en son 1980’li yılların başlarında yakınımızdan geçti. Bundan sonra, ikinci defa geçişinde Allah’ın emriyle gezegenimize çarpması kıyametin kopmasına sebebiyet verebilir. Hatta, üç mil genişliğindeki “Swift Tuttle” adlı bir kuyruklu yıldızın saniyede otuz yedi mil hızla dünyamızın üzerine doğru geldiği ve hesaplanan 14 Ağustos 2126 tarihinde dünyamıza çarpacağı ve bir milyon atom bombasından daha fazla etki yapacağı söyleniyor. Bütün bu anlatılanlar, ancak yaklaşık tahminlerdir. Yine en doğrusunu Allah bilir. </p><p></p><p>Peygamberimiz (asv) “Ben insanlığın ikindi vaktinde geldim.” buyuruyor. Diğer bir hadisinde ise “Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek.” buyurmuş.</p><p></p><p>Kıyamet, kâinatın harap olması ve tekrar dirilmek üzere ölmesidir. Bizim ölümümüz de, kendi kıyametimizdir. Kıyametimiz kopmadan sonsuzluk yurduna hazırlık yapmak ve Allah’ın emir ve yasaklarına boyun eğerek istikamet üzere hayatımızı geçirmek ise, yapılabilecek işlerin en isâbetlisidir.</p><p></p><p> (1) bk. Katip Çelebi, Keşfu'z-Zunun, İlmu Cifir Maddesi.</p><p> (2) bk. İsmail Hekimoğlu (Heyet), Yeni Ansiklopedi, Ebced Maddesi, Timaş Yay.</p><p> (3) bk. Şualar, Birinci Şua</p><p> (4) bk. Kastamonu Lahikası, (21. Mektup)</p><p>alinti</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="garp, post: 349546, member: 1024392"] . [COLOR="#A52A2A"][B] [COLOR="#B22222"][/COLOR][SIZE=3]Kıyametin tarihine ilişkin Sikke-i Tasdik-i Gaybi'de istihraca yer verilmesi, kıyametin mutlak gayb olduğu noktasındaki bilgi ile nasıl telif edilir? [/SIZE][/B][/COLOR] Cifir ve ebced bir ilim dalıdır. Allah’ın gelecek ve geçmişle ilgili koyduğu bazı sırların anlaşılması ve şifrelerin çözülmesi için kullanılmaktadır. Fakat bunlar gaybı bilmek değildir. Sadece okumasını bilmektir. Çince bir yazıyı bilmeyen birisi resme bakıyorum zanneder. Halbuki bu dili bilenler çok manalar anlayacaktır. İşte ebced ve cifir ilmi de Allah’ın geçmişe ve geleceğe yönelik koyduğu bazı şifreleri öğrenme ve okuma sanatıdır. Bu ilim dalının özünü Hz. Ali (r.a) Peygamber Efendimiz (asv)'den almıştır. Bu nedenle bu ilmin kaynağı vahye dayanmaktadır. Hz. Ali (ra) aldığı bu sırları bazı kaide ve kurallarla belirlemiştir. Özellikle seyyidler sülalesinin bildiği söylenen bu kuralları kemaliyle ahir zamanda geleceği müjdelenen Mehdi'nin bilebileceği söylenmiştir. (1) Bu ilmin bazı Yahudiler tarafından bilindiğini gösteren açıklamalar vardır. Örneğin “elif lam mim” ayeti okununca Yahudiler Ümmet-i Muhammed'in ömrünün az olacağını söylemişler; fakat Peygamberimiz (asv) başka ayetler okuyunca seslerini kesmişlerdir. Diğer bir örnek ise Kur'an’da geçen “beldetün tayyibetün” ifadesidir. Bu ifade ebced ilmiyle hesab edilince İstanbul'un fetih tarihi çıkmaktadır.(2) İşte Kur'an ve hadislerde gizlenmiş bu sırları okuma ilmine Ebced ve Cifir ilmi denilmektedir. Bu konuda geniş açıklamalar ve örnekler için Abdulkadir Badıllı’nın hazırladığı ve Envar yayınlarında çıkan “Kudsi Kaynaklar” isimli eserine bakılabilir. Allah’ın ilmi, ezelden ebede kadar olmuş ve olacak bütün hadiseleri, zamanları ve mekânları kuşatmıştır. O ilmin haricinde hiçbir şey kalamaz ve ondan saklanamaz. Henüz vukuâ gelmemiş gaybî olayları ancak Allah bilir. Allah’tan başkası gaybı bilemez. Mugayyebât-ı hamse denilen beş şey vardır ki, bunlar yalnız Allah’ın ilmindedir. 1. Ana rahmindeki çocuğun bütün insanlardan farklı olan siması ve mânevî istidat siması. 2. Henüz gaybda olan ve şehâdet âleminde belirtileri bulunmayan bir yağmurun ne zaman yağacağı. 3. İnsanın yarın ne kazanıp, ne kaybedeceği. 4. İnsanın ne zaman, nerede ve ne şekilde vefat edeceği. 5. Kıyametin ne zaman kopacağı. İslâm âlimleri, “Gaybı, Allah’tan başkası bilemez” düsturuna karşı hürmetsizlik ve itaatsizlik etmemek için, gaybdan haber vermeyi yasak görmüşler. Haber verenler de, yalnız işâret sûretinde perdeli ve kapalı olarak ihbar etmişlerdir. İstikbalden haber vermekte kullanılan ilim, cifir ilmi ve ebced hesabıdır. Arapça harflerin her birinin belli bir rakam değeri vardır. Bu ebced hesabı, İslâmiyet’ten evvel de bilinmekteydi. Bu hakikati, Bediüzzaman şöyle teyid eder: “Bir zaman, Benî-İsrâil âlimlerinden bir kısmı huzur-u Peygamberî de sûrelerin başlarındaki الۤمۤ - كۤهٰيٰعۤصۤ gibi mukattaat-ı hurufiyeyi işittikleri vakit, hesab-ı cifrî ile dediler: “Ya Muhammed, senin ümmetinin müddeti azdır.” "Onlara mukàbil dedi: “Az değil.” Sâir sûrelerin başlarındaki mukattaatı okudu ve ferman etti: “Daha var.” Onlar sustular..." "İkincisi: Hazret-i Ali Radıyallahu Anhın en meşhur Kaside-i Celcelûtiyesi, baştan nihayete kadar bir nevi hesab-ı ebcedî ve cifir ile telif edilmiş ve öyle de matbaalarda basılmış." "Üçüncüsü: Câfer-i Sâdık Radıyallahu Anh ve Muhyiddin-i Arabî (r.a.) gibi esrar-ı gaybiye ile uğraşan zâtlar ve esrar-ı huruf ilmine çalışanlar, bu hesab-ı ebcedîyi gaybî bir düstur ve bir anahtar kabul etmişler."(3) İşte, âhir zamandan ve kıyametten haber veren bir hadis-i şerifi, Bediüzzaman ebced ve cifir ilmiyle tahlil eder ve bir takım tarihler çıkarır. "Ahir zamandan haber veren mühim bir hadis (...)"(4) Risâle-i Nur talebelerinin ne zamana kadar devam edeceğini düşündüğü bir sırada, Ramazan-ı Şerifin onuncu gününün ikinci saatinde birden kalbine bu hadisin ihtar edildiğini söyleyen Bediüzzaman, 1506 tarihine, yâni, 2090 Milâdî tarihine kadar zâhir, âşikârâne, belki galibâne hizmetler yapılacağını, sonra 1542 tarihine kadar, yâni, Milâdî 2126 yılına kadar, gizli ve mağlûbiyet içinde irşad ve tenvir vazifesini sürdüreceğini; sonra 1545 de, yâni Milâdî 2129 yılında kâfirlerin başında kıyametin kopmasını îma ettiğini ve bunların Allah’ın ilminde olup ve doğrusunun Allah tarafından bilinebileceğini ifâde eder. Fatiha-i Şerif’de, sırat-ı müstakîm üzerinde olan, yâni doğru yoldan gidenleri tarif eden “Ellezîne en’amte aleyhim” fıkrasının şeddesiz 1506 veya 1507 ederek, “Zâhirine ale’l-hak” fıkrasının rakam değerine aynen denk gelmesi hadisin îmasını teyid edip remz derecesine yükseltmesi de çok anlamlıdır. Böylece, Risale-i Nur talebelerinin, âhirzamanda Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat denilen o büyük tâifenin âhirlerinde makbul bir grup olacağına işâret edildiği anlaşılır. Kur’ân-ı Kerim’in ve hadis-i şeriflerin kıyametle ilgili îmalı işâretleri yanında, ilim adamları da bir takım hesaplamalar yapmaktadırlar. Güneş sistemine bağlı bir yörüngede dolanıp duran ve her yetmiş altı yılda bir dünyaya en yakın mesafeden geçen Halley Kuyruklu Yıldızı, en son 1980’li yılların başlarında yakınımızdan geçti. Bundan sonra, ikinci defa geçişinde Allah’ın emriyle gezegenimize çarpması kıyametin kopmasına sebebiyet verebilir. Hatta, üç mil genişliğindeki “Swift Tuttle” adlı bir kuyruklu yıldızın saniyede otuz yedi mil hızla dünyamızın üzerine doğru geldiği ve hesaplanan 14 Ağustos 2126 tarihinde dünyamıza çarpacağı ve bir milyon atom bombasından daha fazla etki yapacağı söyleniyor. Bütün bu anlatılanlar, ancak yaklaşık tahminlerdir. Yine en doğrusunu Allah bilir. Peygamberimiz (asv) “Ben insanlığın ikindi vaktinde geldim.” buyuruyor. Diğer bir hadisinde ise “Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek.” buyurmuş. Kıyamet, kâinatın harap olması ve tekrar dirilmek üzere ölmesidir. Bizim ölümümüz de, kendi kıyametimizdir. Kıyametimiz kopmadan sonsuzluk yurduna hazırlık yapmak ve Allah’ın emir ve yasaklarına boyun eğerek istikamet üzere hayatımızı geçirmek ise, yapılabilecek işlerin en isâbetlisidir. (1) bk. Katip Çelebi, Keşfu'z-Zunun, İlmu Cifir Maddesi. (2) bk. İsmail Hekimoğlu (Heyet), Yeni Ansiklopedi, Ebced Maddesi, Timaş Yay. (3) bk. Şualar, Birinci Şua (4) bk. Kastamonu Lahikası, (21. Mektup) alinti [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Lahika Analizi
Lahika Analizi 39: Kastamonu Lahikasi 21.Mektup
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst