Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sufinin Dünyası
Kul hakkı çok önemlidir!
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 373920" data-attributes="member: 1004566"><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px">Kul hakkı</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Hak sahibi ölmüşse veya sağ ise kul hakkından nasıl kurtuluruz?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Kul hakkı beş türlüdür: </span></p><p><span style="font-size: 12px">1- Mali [Parasal] </span></p><p><span style="font-size: 12px">2- Nefsi [hayati yönden] </span></p><p><span style="font-size: 12px">3- Irzi [Haysiyetle ilgili]</span></p><p><span style="font-size: 12px">4- Mahremi [Namusla ilgili]</span></p><p><span style="font-size: 12px">5- Dini.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>1- Mali olan kul hakları:</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Hırsızlık, gasp, aldatarak, yalan söyleyerek mal satmak, sahte para vermek, başkasının malına zarar vermek, yalancı şahitlik, rüşvet almak gibi.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bu haklar için sahibi ile helalleşmek gerekir. Dünyada helalleşmezse, ahirette sevapları ona verilerek helalleştirilecektir. Mal sahibi ölmüş ise, vârisine ödenir. Vârisi yoksa veya mal sahibi bilinmiyorsa, salih bir fakire hediye olarak verilip, sevabı sahibine gönderilir. Salih fakir yoksa, İslamiyet'e hizmet eden hayır kurumlarına, vakıflara verilir. Kendi salih akrabasına, fakir olan ana babalarına, çocuklarına hediye olarak vermesi de, caiz olur. Bunları yapmak imkanını bulamazsa, mal sahibinin ve kendisinin af olunmaları için dua eder. Kâfirin hakkı için de, onunla helalleşmek gerekir. Gönlü alınmazsa, ahirette af olunması, çok güç olur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>2- Nefsi, yani hayati günah olan kul hakları:</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Adam öldürmek, bir uzvunu kesmek, sakat bırakmak gibi şeylerdir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Önce tevbe eder. Adam ölmüş ise, velisi ile helalleşmek gerekir. Velisi isterse af eder. İsterse belli bir mal ister. İsterse, mahkemeye verip, hakimden cezalandırılmasını ister. İslamiyet'te kan davası yoktur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>3- Irza dokunan kul hakları:</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Dedikodu, iftira, alay, sövmek gibi haysiyetle, şerefle ilgili şeylerdir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Tevbe etmek ve helalleşmek lazımdır. Bunlarda vârisleri ile helalleşmek olmaz.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>4- Mahremi olan kul hakları:</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Başkasının çoluk çocuğuna hıyanet etmek gibi şeylerdir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Tevbe ve istiğfar eder. Fitne çıkmak ihtimali yoksa, sahibi ile helalleşir. Fitne ihtimali varsa helalleşmek yerine, ona dua eder ve onun için sadaka verir. Yaptığı ibadetlerin sevaplarını ona bağışlar. Fitne ihtimali olunca, helalleşirken işlediği günahları bildirmeyip, bendeki bütün haklarını af et demekle yetinir. </span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>5- Dini olan kul hakları:</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Akrabasına ve emri altında olanlara doğru din bilgisi vermeyi terk etmek, insanların din bilgisi öğrenmelerine ve ibadetlerine mani olmak, onlara kâfir, fâsık demek. Bid’at çıkarıp veya mevcut bid’atleri savunup Müslümanların yanlış inanmalarına ve yanlış ibadet etmelerine sebep olmak. Açıktan oruç yiyerek veya açıktan başka haram işleyerek kötü örnek olmak. Bu günahlar için de tevbe etmek, hak sahipleri ile helalleşmek gerekir. </span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Üzerinde kul hakkı olan ne yapmalı?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Üzerinde kul hakkı olan buna tevbe için, kul hakkını hemen ödemeli, onunla helalleşmeli, ona iyilik ve dua etmeli. Mal sahibi, hakkı olan ölmüş ise, ona dua, istiğfar edip vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, o miktar parayı fakirlere sadaka verip, sevabını hak sahibine bağışlamalıdır. <strong>(Sefer-i Ahiret)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruşu, sahibine geri vermek, yüzlerle lira sadakadan kat kat daha sevaptır. Bir kimse, Peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa, fakat, üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennete giremez. <strong>(Mektubat-ı Rabbani c.2, m.66, 87)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kıyamet günü, hak sahibi, hakkından vazgeçmezse, bir dank [yarım gram gümüş] hak için, cemaat ile kılınmış, kabul olmuş yediyüz namazı alınıp, hak sahibine verilecektir. <strong>(Dürr-ül Muhtar)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kul hakkını, Allahü teâlânın hakkından önce ödemek gerekir. Kul hakkı olan günahların affı güç ve azapları daha şiddetlidir. Başkasının hakkını yiyen, hak sahipleri ile helalleşmedikçe affa uğramaz. Yani üzerinde kul veya hayvan hakkı bulunanı Allahü teâlâ affetmez ve bunlar Cehenneme girip, cezalarını çekeceklerdir. <strong>(Hadika)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Müflis, şu kimsedir ki, kıyamette, defterinde pek çok namaz, oruç ve zekat sevabı bulunur. Fakat, bazılarına çeşitli yönden zararı dokunmuştur. Sevapları, bu hak sahiplerine dağıtılır. Hakları ödenmeden önce sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları, bunun üzerine yükletilip Cehenneme atılır.)</strong> [Müslim]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Kibri, hıyaneti ve kul borcu olmayan mümin, Cennete girer.)</strong> [Nesai]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Kul hakkı, müminin aybı, kusurudur.)</strong> [Ebu Nuaym]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Üzerinde kul hakkı bulunanların ruhları Cennete girmez. Salihlerin ruhları kabirlerine gelerek, cesetlerini ziyaret ederler. Vefat eden müminlerin ruhları gelip, dünyada tanıdıklarını sorarlar. <strong>(Feraid-ül-fevaid)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Üzerinde kul hakkı ile ölen kimse, Cennete giremez mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Kul hakkı kâfirlik değildir. Sevaplarından bir kısmını vererek kul hakkını öderse, Cehenneme girmez. Sevapları yoksa, kul hakkı olanın günahlarının bir kısmını yüklenir. Cezasını çektikten sonra Cennete gider. Cennete yalnız kâfir girmez. Ne kadar çok günahkâr olursa olsun, müslüman, günahlarının cezasını çektikten sonra muhakkak Cennete girer. Fakat Cehennemde ceza çekmek öyle kolay değildir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">İşlenen günahta kul hakkı da varsa, kul hakkını hemen ödemek, onunla helalleşmek, ona iyilik ve dua etmek de gerekir. Kul borcu ile ölürsek, birçok sevabımız hak sahibine verilir, sevabımız kalmazsa, onun günahlarını yüklenmek zorunda kalırız. Şehid olan kimselerin kul borçlarını Allahü teâlâ öder.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Gayrimüslimlerle çalışıyoruz. Onların hakkını yesek günah olur mu?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Gayrimüslimlere [müslüman olmayanlara] kâfir denir. Bunların inançları, ibadetleri sevilmez. Fakat onları incitmek, kalblerini kırmak haramdır. Gayrimüslimleri gıybet eden, yüzlerine karşı kâfir diyen müslüman cezalandırılır. Çünkü bunları incitmek, mallarına zarar vermek günahtır. <strong>(Mülteka)</strong> [Kâfirler kendilerini kâfir kabul etmedikleri için kâfirin bile yüzüne karşı kâfir demek günah olur.]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Zimmiye [yani gayrimüslim vatandaşa] zulmetmek, müslümana zulmetmekten daha kötüdür. Hayvanlara işkence, zimmiye işkenceden daha kötüdür. Zimmiyi üzmemek için selamlaşmak ve tokalaşmak caiz olur. Açıkça günah işleyen fâsıka selam vermek de böyle caizdir. <strong>(Dürr-ül Muhtar)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Üzerinde kul hakkı bulunanların ibadetleri kabul olmaz, Cennete giremez. Kâfirin hakkı için de, onunla helalleşmek gerekir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Savaş hâli hariç, kâfirleri öldürmek de haramdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Arkadaşını öldüren, ümmetimden değildir. Öldürülen kâfir olsa da yine böyledir.) </strong>[Hadika]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Zimmiyi öldüren, Cennetin kokusunu alamaz.) </strong>[Hadika]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Zimmiyi öldürene, Cennet haramdır.) </strong>[Ebu Davud]</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Almanya’da Mısırlı bazı fellahlarla çalışıyoruz. Bunlar, "Almanya gayrimüslim ülkedir. Bunların mallarını hile ile almak caizdir" diyerek büyük marketlerdeki etiketleri değiştirip hile yapıyorlar. Kâfirlerin hakkı mühim değil midir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Kâfirleri incitmek, kalblerini kırmak haram olduğu gibi, hile yapmak, mallarına zarar vermek de haramdır. <strong>(Mülteka)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kâfirin hakkı için de, onunla helalleşmek gerekir. Gönlü alınmazsa ahirette affı çok güçtür. Kâfirin hakkından kurtulmak, müslümanın hakkından kurtulmaktan daha zordur. Gayrimüslimlerin mallarına, canlarına saldırmak caiz olmadığı gibi kadınlarına, kızlarına saldırmak da caiz değil, haramdır. <strong>(Redd-ül Muhtar)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Dâr-ül-harpte, kâfirlerin mal, can ve ırzlarına saldırmak haramdır. Kâfir kadınların başlarına, kollarına, bacaklarına bakmak haramdır. Kâfirin malını almak, kalbini kırmak, müslümanın malını almaktan daha büyük günahtır. Kâfirlerin haklarına dokunmamak, kimseyi dolandırmamak, Müslümanlık icabıdır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kâfirlerden de gasp, hırsızlık gibi gayrimeşru yol ile alınan şey, mülk-i habistir, kullanılması haramdır, sahibi bulunmazsa, fakirlere sadaka olarak vermek lazımdır. Hayvan hakkı, insan hakkından, kâfirin hakkı da, hayvan hakkından daha büyük günahtır. Başkasının malını ondan izinsiz alıp, kullanıp, zarar yapmadan yerine bırakmak da haramdır. <strong>(Hadika)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Gayrimüslim vatandaşlara da, dünya işleri için, dargın olmak caiz değildir. Onların da, güler yüzle, tatlı dille gönüllerini almak, incitmemek, haklarını ödemek lazımdır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Müslüman olsun, kâfir olsun, nerde olursa olsun, hiçbir insanın malına, canına ve ırzına, namusuna dokunmak caiz değildir. Kâfir turistler, muamelatta, müslümanların hak ve hürriyetlerine maliktir. Kendi dinlerinin icaplarını yapmakta, ibadetlerini yapmakta serbesttirler. İslamiyet, kâfirlere de, bu hürriyeti vermiştir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Müslüman, yabancıların kanunlarına karşı gelmemeli, suç işlememelidir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Fitne çıkmasına sebep olmamalı, hiç kimseye zulüm, işkence yapmamalıdır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Müslümanlığın güzel ahlakını, şerefini, her yerde herkese göstermeli, her milletin İslam dinine sevgili ve saygılı olmasına sebep olmalıdır. <strong>(İslam Ahlakı)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Yabancı bir ilim adamı, İslamiyet’i inceleyip müslüman olduktan sonra, Arap ülkelerine gidince, oralardaki müslümanların yanlış hareketlerini görüyor. <strong>(İyi ki sizleri görmeden müslüman oldum. Hayatınızı inceleseydim, müslüman olmazdım) </strong>diyor. Ne kadar mühim bir teşhis.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hiçbir müslümanın, yanlış hareketlerle İslam’a gölge düşürmeye hakkı yoktur. Müslüman, İslam’ın güzel ahlakı ile süslenmeli, Allahü teâlâya karşı günah, kanunlara karşı suç işlemekten sakınmalıdır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Kâfir hakkını ödemek, müslüman hakkını ödemek gibi mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Evet.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Kitapsız kâfirlerin de hakkı geçer mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Evet.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Almanya’da yaşıyorum. Kâfir komşuyla çocuklar dövüştüğü için sesli tartıştık, karşılıklı kalb kırdık. Ben kendimin haklı olduğuna inanıyorum. Helallik gerekir mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">O da kendisini haklı kabul ediyordur. Helalleşmek her zaman iyidir. Hele kâfirle daha önemlidir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> 13-14 yıl önceleri okulda bir Alman arkadaştan bozuk para almıştım ve daha sonra geri vermek nasip olmadı... şimdi ne yapmalıyım?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bulma imkanı yoksa, mirasçılarını da bulamazsan, müslüman bir fakire o kadar sadaka vermelisin. Bulabilirsen parasını vermen gerekir veya vermeden de helalleşmek ve hediye ettim, senin olsun gibi bir söz söylemesi gerekir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Peki, ödünç bir şey alınmışsa (mesela kalem veya kitap) ve geri verilmesi unutulmuşsa, ne yapmalı?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bunlar da aynı, ya bulup vereceksin veya parasını vereceksin veya helalleşeceksin. Yahut hiç birisi mümkün olmazsa, fakire sadaka vereceksin.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Şaka olarak, bir arkadaşı herhangi bir şekilde korkutmak veya bir eşyasını alıp saklayarak, arattırmak günah mıdır?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Her ne şekilde olursa olsun, üzmek, korkutmak caiz değildir, günahtır. Bıçakla, silahla işaret ederek veya ne şekilde olursa olsun insanları korkutmak doğru değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Müslümanı korkutmak caiz değildir.)</strong> [Ebu Davud]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Birisinin unuttuğu eşyasını saklayıp onu arattırmak da korkutmak hükmüne girdiği bildiriliyor. <strong>(Envar-ül-kudsiyye)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Bir kimse hakkını bana helal etti. Aradan bir müddet geçtikten sonra, sana hakkımı helal etmiyorum dedi. Hangisi geçerlidir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>İkisi de geçerlidir. Helal ettim demekle o zamana kadar olan haklarını helal etmiş olur. Helal etmiyorum dedikten sonra da, helal ettiği günden itibaren olan haklarını helal etmemiş olur. Eski kararından vazgeçemez.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Bir kimse benim malımı çalsa, kapımın önüne kuyu kazıp benim kuyuya düşmeme bir yerimin incinmesine sebep olsa, gıybet ve iftira etse, ben de bu kimsenin bana böyle kötülüklerini olduğunu hiç bilmesem, bu kişi bana gelip, (Senin bana hakkın geçmiş olabilir, bildiğin bilmediğin bütün haklarını bana helal et) dese, ben de, (Bütün haklarımı helal ettim) desem, haktan kurtulur mu?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Evet kurtulur, helal etmiş olursunuz.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Kalbini kırdığımız bir insandan defalarca özür dileyip, helallik istesek ama o insan ısrarla affetmese ve bize kötü laflar ve beddualar ediyor olsa ne yapmamız gerekir? (O da bizim kalbimizi kırıyor ama biz helal ediyoruz.)</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Hak onun helal etmeyebilir. Ahirette terazi kurulacak, sizin ondaki hakkınız alınacak, onun sizdeki hakları alınacak ve helalleştirilecektir. Kabul etmezse, sevaplarınızdan vereceksiniz, sevabınız yoksa, onun günahını yükleneceksiniz. Onun için hiç kimsenin kalbini kırmamalıyız.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Bir insan bir diğer insana kötülük ettiği zaman buna karşılık kötülük gören kişi beddua ederse bu kişi hakkını almış olur mu?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Daha fazla ederse hakkını alır, hem de daha fazla alırsa bu sefer ötekinin hakkı buna geçer.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Ve beddua eden kişi ahirette hak talep edecek mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hakkı kadar beddua etmişse hak talebinde bulunamaz. Daha fazla etmişse, bu sefer öteki hak talebinde bulunur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Bir insan diğer bir insana sıkıntı veriyor ve bu sıkıntı gören insan hiç karşılık vermiyor yalnız kalbinde sıkıntı veren kişiye karşı kırıklık hissederse, bu sıkıntı veren kişinin dünyada ve ahirette akıbeti ne olur?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ne kadar alacağı varsa ahirette o kişiye verir. Dünyada başına bela da gelebilir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Yazılarınızı ve cevaplarınızı kaynaklara dayanan sağlam delillerle bildirmenizden, müslümanları bilgilendirmenizden ve aydınlatmanızdan dolayı yaptığınız hizmet için, Allahü teâlâ sizlerden razı olsun. Bir bayan olarak şu hususta bilgi almak istiyorum. Şimdiki zamanda kul haklarına riayet eden veya dikkatli davranan hemen hemen yok gibi bir şey. Kul hakkının ödenmesi gerektiğini anlayan kişiler de her neden ise, helalleşmeye gelince, bu işi o kadar basit ve kolay, genel, yuvarlak bir ifadeyle bu yoldan halletmeye kalkıyorlar ki, buna da şaşmamak elde değil.</span></p><p><span style="font-size: 12px">Biz müslümanız elhamdülillah. Buna göre, iki müslüman birbiriyle helalleşirken, ben sana şunu yaptım veya bilmeyerek bana şundan dolayı hakkın geçti veya ihtiyacım olduğu için çaresiz ve çok zaruretten dolayı şöyle bir hak geçmiş oldu gibi mesnedi söylenerek helalleşmenin daha şık ve dürüst, İslam’a uygun bir şekilde olması gerektiğini biliyorum.</span></p><p><span style="font-size: 12px">Samimi olarak helalleşmek isteyen, gerçekten Allahü teâlâdan korkan bir kimsenin bir başkasını yuvarlak genel bir ifade ile kandırmasına gerek var mı? Helalleşmeye gelince kaçamaklar var. Mesela kardeş hakkını helal et diyorlar ve kısa yoldan sıvışmanın yoluna bakıyorlar. Hele böyle işleri şimdi, o kadar kolay halletmenin yollarını buluyorlar ki, yüz yüze gelmeden, telefon cihazlarının, elektronik haberleşmelerin arkasına sığınarak bu işi gerçekleştirdik zannediyorlar. Bir kurnazlık yolu ile hallettim derken, kendi kendini kandırmak olmuyor mu? </span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Müslüman sizin bildirdiğiniz gibi olmalı. Ancak, İslam âlimleri, fitne çıkacaksa, kalb kırılacaksa, darılma olacaksa, o zaman genel helalleşme olmalıdır diyorlar. Konu iyi anlaşılsın diye ağır örnekler vereyim: Mesela bir bayan arkadaşınız size gelip, (Kocanla bir kerecik öpüştük, hakkını helal et dese) ne yaparsınız? Gerçeği söyledi diye belki teşekkür edersiniz ama, içinizi bir kurt yemeye başlar. Belki olaylar büyür de büyür. Yahut kocanız, o bayanın kocasına gidip, (Beyefendi, hanımınızla bir kerecik öpüştüm, hakkını helal et) dese, ne olur? Bir başka şey, (Evinize geldiğimde, siz çay yaparken özel defterlerini karıştırdım, sırlarını hep okudum, hakkını helal et) dese, teşekkür edersiniz ama, kendi kendinize olsun, (Bu da yapılır mıydı?) diyebilirsiniz. Onun için genel bir helalleşme iyi olur. Özelleri söylemek zor olur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Bize çay ve yemek ikram eden oluyor. Hakkı geçer diye korkuyorum. İkramını gördüğümüz kişiyle muhakkak helalleşmek gerekir mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Bize herhangi bir şey ikram eden kimsenin o ikramını kabul etmekle bize hakkı geçmez. Ancak az da olsa beraber bulunduğumuz kimselerle sık sık helalleşmek iyi olur. İyilik edenlere de teşekkür etmelidir!</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Bize yapılan haksızlıkları affetmeli mi, kendimizi savunmalı mı?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Şahsınıza yapılan kötülükleri, haksızlıkları affetmeniz çok iyi olur. Haklı olduğunuzu savunmaya girmeniz faydasız ve lüzumsuzdur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Hakkını, mümin-kâfir, herkese helal etmek caiz midir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Caiz ve iyidir. Ahirette karşılık olarak çok sevap verilir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Kalben değil de, sözle hakkını helal eden, helal etmiş olur mu?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Evet helal etmiş olur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Biri, hakkını helal etse, sonra vazgeçse, vazgeçtiğini bize bildirmezse, ahirette yine hak talebinde bulunabilir mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Bildirse bile bulunamaz.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Arkadaşıma, (Hakkını helal et!) dedim. (Estağfirullah) dedi. Helal etmiş oldu mu?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>(Helal ettim) veya (Helâl olsun) demedikçe helâl etmiş olmaz.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Laz fıkrası anlatılınca, her laz ile helalleşmek lazım mı?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Kızana anlatmak caiz değil. Hiç anlatmamak daha iyi.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Ücretli helalarda para bırakılmazsa, kul hakkı geçer mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Parayı oraya bırakmak iyi olur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Sigara içene, içirmezsem hak geçer mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Geçer.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Biz arabanın yanından ayrılınca, çocuklar arabayı temizliyor. Para vermezsek hak geçer mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Hak geçmez ise de, vermek iyi olur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> İstemeden, yükümü taşıyana, para vermezsem hak geçer mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>İstemediğinizi bildirdiğiniz halde, taşırsa hak geçmez. Ses çıkarmazsanız, hakkı olur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Evin altındaki atölye gürültülüdür. Şikayete hakkım var mı?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Şikayete hakkınız var. Ancak, fitneye sebep olmamalı.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Kâfirlerle güreşirken kasten kollarını kırmak caiz mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Hayır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Kuyrukta hastalar varken, birini içeri almakla hak geçer mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Hastalara zaman vaad edilmemiş ise, hak geçmez. Mecbur olmadıkça böyle yapmamalı.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Üstümüzdeki komşumuz, dikiş makinesi ile, dikiş dikerek bizi rahatsız ediyor. Yaptığı zulüm müdür?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Hayır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Kasaba et götürüp, ücretle kıyma çektiriyoruz. Makinede, önceden kalmış kıyma da oluyor. Kasabın hakkı geçiyor mu?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Hayır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Bahçeme giren tavukları zehirlesem, hak geçer mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Evet. Bahçeyi muhafaza etmek gerekir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Mütehassıs olmayan bir doktor, hastaya cerrahi müdahale etse, hastaya eziyet verse, sakat bıraksa, kul hakkı geçer mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Evet.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Yüksek sesle hapşırınca, yanımdaki korkarsa hakkı geçer mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Hayır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Dayım kaybolduktan sonra, dedem öldü. Malı paylaşıldı. 30 sene sonra dayım geldi. Bu malda onun da hakkı var mı?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Evet.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Sovyetlerden Erzurum’a gelen turistleri kandıranlar çıkıyor. Beş bin verip ellibin diyenler oluyor. Dinimizde gayrimüslimleri de kandırmak günah değil midir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Bir kimsenin hakkını yemek, kandırmak ona zulüm olur. Zulüm ise haramdır, büyük günahtır. Gayrimüslime zulmetmenin, müslümana zulmetmekten daha kötü olduğu (Dürr-ül Muhtar)ve diğer muteber kitaplarda yazılıdır. K. Saadetteki hadis-i şerifte, <strong>(Satılan bir şeyin kusurunu gizlemek helal değildir. O kusuru bilip söylememek de kimseye helal değildir) </strong>buyuruldu. Yine aynı kitapta, buğdayın yaş kısmını çuvalın iç tarafına koyan bir satıcıya Peygamber efendimizin, <strong>(Yaş kısmını niçin saklayıp göstermiyorsun? Hile yapan bizden değildir)</strong> buyurulduğu bildiriliyor.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Erbain-i Selmanikitabında (Bir şeyi aldatarak pahalı satmak veya ucuza almak faiz olur, haram olur) ve (Satılan şeyin aybını ve satın alınan şeyin kıymetini gizleyerek aldatmak faiz olur, haram olur) buyuruldu.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Nazımız geçen arkadaşlara ücretsiz iş yaptırmam caiz midir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Zaruret olmadan bir şey istemek haram olduğu gibi, ücretsiz olarak başkasına iş gördürmek de haramdır. Başkasının çocuğuna iş gördürmek daha büyük günahtır. <strong>(Hadika c.2, s.267) </strong>İsteyerek iş yapan arkadaşla helalleşilir ise, ücretsiz iş yapması haram olmaz.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> İhtiyaç halinde birinin malını almak caiz midir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>İhtiyaç, halinde de kimsenin malına dokunmaya İslamiyet, izin vermemiştir. Zaruret halinde olan, yani bunalan kimse bile, başkasının hakkına dokunamaz. Aç kalan kimsenin, başkasının ekmeğini, izni olmaksızın yemesi caiz ise de, sonra kıymetini ödemesi gerekir. Onun aç olması, ölüm tehlikesinde bulunması, bir kimsenin kendi mülkündeki hakkının yok olmasına sebep olamaz. Zaruret halinde bile başkasından alınan malın ödenmesi gerekir. Zaruretlerin, yasak olan şeylerin yapılmasına sebep olmaları, kimsenin hakkının gitmesine sebep olamaz. <strong>(Mecelle Şerhi)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Arkadaşla tartışıp birbirimizi üzmüştük. "Hakkımı helal etmem"diyor. Ne yapılması gerekir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Yapılacak iş, tekrar tekrar rica edip hakkını helal etmesini istemektir. Yine de helal etmezse, bir şey denemez. Gıyabında ona çok dua etmenizi tavsiye ederiz.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Hakkını helal et diyene, helal olsun demekle, hakkımız helal edilmiş olmaz mı?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Helal olsun demek de olur, mutlaka helal ettim demek gerekmez.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Haklı da olsa, hatta karşısındaki özür dilemese de hakkını helal etmek faziletli midir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Elbette çok faziletlidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Kıyamette bir münadi </strong>"Ecri Allah’ın üzerinde olan ayrılsın, Cennete girsin" <strong>der. </strong>"Bunlar kim?" diye sorulunca, <strong>münadi, </strong>"İnsanları affedenlerdir" <strong>der. Birçok kişi hesaba çekilmeden Cennete girer.) </strong>[İ. Ebiddünya]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Hak sahipleri</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Müslümanlara karşı hareket tarzımız nasıl olmalı?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Her Müslümanı yani din kardeşimizi görünce, <strong>(Benim mutlu olmam, Cennete gitmem bunun kalbini kazanmak ve duasını almakla olabilir)</strong> demeli ve ona iyilik ederek duasını almaya çalışmalı.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kendini, üzerinde hakkı olanların esiri, kölesi bilmelidir. Özellikle anne babanın ve hocanın üzerimizde hakkı olur. Bu hususa daha çok dikkat etmek gerekir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Zarar vermek</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual: </strong>Bir kimse, benim canıma ve malıma zarar verdi. Ben de bu kimsenin canına ve aynı malına, aynı miktar zarar versem, adalet olmaz mı?<strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Zarar vermekle adalet olmaz. Cezayı mahkeme tayin eder. Hiç kimsenin kendi hakkını kendi eliyle almaya hakkı yoktur. Hakkım var diyen başkasına saldırır ve anarşi doğar. Bir hadis-i şerifte, <strong>(Dinimizde zarar vermek olmadığı gibi, zarara zararla karşılık vermek de yoktur)</strong> buyuruluyor. (İ. Ahmed, Hâkim)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kul hakkı ve sevab</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Kitaplarda, <strong>(Üzerinde kul hakkı olanın veya günah işleyenlerin ibadetleri sahih olsa da, kabul olmaz)</strong> deniyor. Kul hakkı olmayan veya günah işlemeyen insan yok gibidir. Birisine sert bakılsa kul hakkı geçer. Kabul olmuyorsa, ne diye ibadet ederek, boşa kürek çekiyoruz?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Haram işleyenin veya kul hakkı olanın ibadeti kabul olmaz demek, o ibadet için bildirilen büyük sevaplara kavuşamaz, yani hepsini muhafaza edemez, çünkü günahlar bu sevapları azaltır demektir. Yoksa, hiç sevab alamaz demek değildir. Her ibadetten sevab alınır, ama işlenen haramlar sevapları alıp götürür. Diyelim ki, oruç tutana 70 birim sevap veriliyorsa, içki içene de 70 birim günah yazılıyorsa, orucunu içki ile açan, 70 sevab kazanırken, içki içince, 70 günah yüklenir ve sevapsız kalır. Eğer oruç tutmasaydık, içki günahı artı olarak kalacaktı. Orucun, içki günahının affına sebep olması yetmez mi? Başka günahlar da, işlemişse sevapları eksilere iner. Onun için günahlardan ne kadar kaçılırsa, sevabımız o kadar çoğalır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kul hakkını ödemek için</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual: </strong>Bilinen ve bilinmeyen kul haklarını ödemek için, ne yapmak gerekir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Sahipleri biliniyorsa, kul haklarını ödemeli veya helâlleşmeli, ona iyilik ve dua etmeli. Hak sahibi, ölmüşse, ona dua ve istiğfar edip, çocuklarına vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalı. Çocukları ve vârisleri bilinmiyorsa borç miktarı parayı veya malı, fakirlere sadaka olarak verip sevabını hak sahibine niyet etmeli. Ayrıca, yaptığımız bütün iyiliklerin sevabını hak sahiplerine hediye etmelidir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Cenab-ı Hak, o kadar merhamet sahibidir ki, biz sevaplarımızı hak sahiplerine verdiğimiz için, o sevaplardan bizi mahrum bırakmıyor. Aynı sevabı bize de veriyor. Bu bakımdan yaptığımız her iyiliğin sevabını üzerimizde hakkı olanlara, ana babamıza, arkadaşlarımıza, bütün Müslümanlara hediye etmeliyiz. Kendi sevabımızdan hiç eksilme olmaz.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Hakkımı helal etmem</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual: </strong>Hanım, (Hakkımı helâl etmem) diye yemin etti. Ne yapmak gerekir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Önce gönlü alınır, hakkını helal eder; sonra da yemin kefareti verirse, bu iş halledilir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kıymalı pide</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual: </strong>Fırına verdiğimiz patatesli pideleri, fırıncı başkasına vermiş. Bize kıymalı pide kalmış. Fırıncı bunları da siz alın, dedi. Ne yapmak gerekir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Kıymalı pidelerin sahibi biliniyorsa, gidip helâlleşmeli. Sahibi belli değilse, yiyen için bir mahzuru yoktur. Fırıncı, yanlış verdiği için, ihmali varsa, günahı ona ait olur. İhmali yoksa ona da günah olmaz.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Egzozdan çıkan kıvılcım</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual: </strong>Ekin biçerken, biçerdöverimin egzozundan çıkan kıvılcım, tarla sahibinin ürününün bir kısmını yaktı. Bunu benim ödemem gerekir mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Bir kasıt ve ihmal olmadıkça, ödemek gerekmez. İhmal varsa ödemek gerekir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Hamamda çamaşır yıkamak</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual: </strong>Özel banyolara gidince, çamaşırlarımı da yıkıyorum. Mahzuru var mıdır?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Su sarf etmek üzere hamama gidilmiştir. Âdet üzere su sarf edilir. Bu bakımdan çamaşırları yıkamakta mahzur yoktur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Ahirette ihtiyacımız olur diye hakkımızı Müslüman olana helal etmemek daha uygun olmaz mı?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Hayır. Helal etmek daha iyi olur. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez. Eğer biz hakkımızı bir Müslümana helal edersek, hakkımızdan daha çoğunu Allahü teâlâ bize ihsan eder. Sadece Müslümanlara değil, kâfirlere de hakkımızı helal etmemiz iyi olur.; hatta kıyamete kadar devam edecek olan haklarımızı helal etmeliyiz. Orada kul hakkından hesaba çekilmek, hesaplaşmak büyük derttir. Bu dertten de kurtulmak için, Ahiretteki ihtiyaçlarımızı düşünerek herkese hakkımızı helal etmek iyi olur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Hak borcu affedilmez</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Bir arkadaş, özel şirkette çalışırken, patronun gıybetini yapıp, şirketin para ve bazı mallarını çalıyormuş. Bir gün yakalanmış. Nasıl affettirmişse kendini affettirmiş, mahkemeye gitmekten kurtulmuş. Ayrıca bu işin dinen bir sorumluluğu var mı diye soruyor.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Anlattığınıza göre, gıybet ve hırsızlık etmiş. Bunları hak sahibi helâl etse de, haram işlenmiş oluyor. Yani patronun affetmesiyle, günahtan kurtulmuş olunmuyor. Bir kimse, birinin şarabını çalıp içse, o kişi helâl etse de, hırsızlık ettiği ve şarap içtiği için, Allahü teâlâdan da af dilemesi gerekir. Ceza kanunlarında bile, hırsızı mal sahibi affetse de, hırsızlıktan kamu davası açılıyor, suçu sabit görülürse, mal sahibinin affetmesine bakılmadan hırsız cezalandırılıyor.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Demek ki, hırsızlık edeni patron affetse de, tevbe etmemişse günahları affolmaz. (Patron görmezse yine çalarım) diyorsa günahı devam eder.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Allahü teâlâ tevbe edince bütün günahları affediyor da, kul hakkını niye affetmiyor?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Kul hakkı olmayan günahlarda, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riayet edilmemiş olur. Şartlarına uygun tevbe edilince, muhakkak affedilir. Kul hakkı olan günahlardaysa, hem Allahü teâlânın emrine isyan vardır, hem de, o kimsenin hakkı geçmiş olur. Tevbe edilirse, Allahü teâlâ yine günahı yani kendi hakkını affeder; fakat kul hakkı için, maddi bir haksa, sahibine geri vermek, diğer haklar içinse, hak sahibiyle helalleşmek gerekir. Kul hakkının önemi büyüktür; ama Allahü teâlâ isterse, kul haklarını da affedebilir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Denizde şehid olanların, bütün günahları, hatta kul hakları da affolur.)</strong> [İbni Mace]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Peki, karada ölen şehitlerin veya salihlerin kul haklarını affetmez mi? Elbette affedebilir. Allahü teâlâ, hak sahibine, <strong>(Bu şehitte, bu gazide, bu salih kimsede, ne kadar alacağın var?)</strong> diye sorar. Alacak sahibinin, o alacak kadar günahını affeder, günahı yoksa o kadar sevab verebilir; ama bu dereceye yükselmek de zordur. Onun için, kul hakkıyla ölmemeye gayret etmelidir!</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kul hakkı</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual</strong>: Zararlı bir kitap, camiye konmuş. Bir arkadaş, zararlı diye kitabı alıp yakmış. Kul hakkı geçer mi diye soruyor?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Zararlı şeyleri yok etmekle, kul hakkı geçmez.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Randevuya gecikmek</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Mazeretsiz randevuya geç kalmak kul hakkına girer mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Müslüman randevusuna yani sözünde sadık olmalı, mazeretsiz randevuya geç kalmamalı. Trafiği ve her türlü şartları düşünerek, mümkünse randevu yerine 10–15 dakika önce gelmeli. Vakit nakittir. Kimsenin vaktini çalmaya hakkımız yoktur. Bir arkadaş anlattı:</span></p><p><span style="font-size: 12px">Geçen, 19.00’da bir davete gittik. Bize 19.00 denmesine rağmen mazeretsiz yarım saat geciktirdiler. Bizim de ona göre işimiz vardı. Mecburen hemen orayı terk ettim.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Zaruretsiz böyle olaylara fırsat vermemelidir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Hak helal etmek</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Bir kimse, kıyamete kadar olan bütün haklarını helal ettim demesi caiz midir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Caizdir ve çok iyi olur. Hak helal eden âhirette kazançlı çıkacaktır. Ben falancaya hakkımı helal etmiyorum dememelidir. Şahsen ben, kıyamete kadar olan bütün haklarımı kâfir müslüman herkese helal ettim.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Zarar vermek</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Geçerken kazaen birisinin arabasını çizen ve plakasını da alamayan kimsenin ne yapması gerekir?<strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Verdiği zarar kadar parayı, müslüman bir fakire vermelidir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Dolmuş ücreti</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Dolmuş ücretini vermeyi unutan, dolmuşçuyu da tanımayan kimse ne yapar?<strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Dolmuş ücreti kadar parayı, müslüman bir fakire vermelidir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Evi boş tutmak</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual: </strong>Anadolu’da oturuyorum. Yazın gezmeye gelince kendim otururum diye İstanbul’daki evimi kiraya vermiyorum. İhtiyaç sahibi müslümanlar varken, evimi boş tutmam günah olur mu?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Evet, günah olur. Boş duracağına, uygun fiyata bir müslümana kiraya vermelidir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kâfirle helalleşmek</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong>Hıristiyan arkadaşlarımızla nasıl helalleşebiliriz? Ne demeliyim onlara?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Üzerimdeki maddi manevi haklarını bana bağışla denir. Mesela İngilizce şöyle denebilir:</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>"Forgive all your spiritual and material claims on me."</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>O da, okeylerse mesele kalmaz.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Hakkını helal et</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Biz bir istekte bulunmadan, biri gelip bize yardım ediyor. Biz de ona, (Hakkını helal et) diyoruz. Demesek hakkı bize geçmiş olur mu? Yani bu, kul hakkı olur mu? Markette de, paranın üstü kalsın diyoruz. Kasiyer hakkını helal et demese, parayı rızasıyla bırakanın hakkı geçiyor mu?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Yardımı kendiliğinden yaptığı için ve paranın üstünü kendiliğinden almadığı için hak geçmiş olmaz; ancak iyilik edene teşekkür etmek gerekir. Kendiliğinden yardım edince bir hak geçmez; çünkü biz istemeden yapmıştır; fakat devam eden bir yardım ise, bizim rızamız dâhilinde yapıyor demektir. O zaman, hakkını helal et demek gerekir. Mesela arabayla giderken, bazı çocuklar bir bezle arabanın camını siliyorlar. Biz yapmayın dediğimiz halde yaparlarsa hak geçmez. Biz sükût eder, yapmalarına rıza gösterirsek, onlarla helalleşmek veya birkaç kuruş vermek gerekir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Çalınan şeyler</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> 14-15 yaşlarında büluğa erdiğim sırada, marketten çaldığım çikolata, sakız gibi şeyleri, oraya nasıl öderim? Onlara çaldığımı söyleyemem. Hangi yolla ödenebilir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Çok yolu var. Önce çalınan kadar şeyler alıp, götürüp yerlerine habersizce konur. Bu yapılamazsa, mesela gidip üç tane çikolata alırsınız. Daha sonra markete uğrayıp fişinizi gösterirsiniz ben üç tane çikolata istemiştim, üç yerine yanlışlıkla beş tane verilmiş. İkisini iade ediyorum dersiniz. Diğer çaldıklarınızı da buna benzer bir yolla ödersiniz.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Hak helal etmek</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Bende, mâlî, nefsî, ırzî ve mahremî gibi çeşitli hakları olan bir kişiye, bu hakları teker teker saymadan, (Bana bütün haklarını helal ettin mi?) desem, o da, (Evet, hepsini helal ettim) dese, haktan kurtulur muyum?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Evet.Helalleşirken günahı bildirmeyip, bendeki haklarını affet demek, caizdir. <strong>(İslam Ahlakı)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Bir kimse, diğerine, (Benim üzerimdeki bütün haklarını bana helal et) dese, o da (Helal ettim) dese, bütün haklarını helal etmiş olur. Şayet hak sahibi, o şahsın üzerinde bulunan haklarını biliyorsa, hem hükmen, hem de diyaneten, teklif sahibi olan şahıs, bunlardan kurtulur. Şayet bilmiyorsa, bütün âlimlere göre, hükmen kurtulur, fakat diyanet yönüne gelince, İmâm Ebu Yusuf’a göre, bundan da kurtulur. Fetva da böyledir. Hulâsa’da da böyle bildiriliyor. <strong>(Fetava-i</strong> <strong>Hindiyye)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bir kimseye, (Bütün haklarını helal et) dense, o da (Helal ettim) dese, bu hakların ne olduğunu bilmese de, İmam-ı Ebu Yusuf’a göre helal etmiş olur. Fetva da böyledir, çünkü bilinmeyen haklar için helalleşme bu ümmete mahsustur. <strong>(Berika)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Kişinin gizlemeye çalıştığı bir ayıbını söylemek uygun olmaz. Ancak üstü kapalı olarak, bu konularda ondan helallik talebinde bulunur. Eğer gıybeti ona bildirmek fitneye sebep olacaksa, o zaman onun için Allah’tan af talebinde bulunur. Meçhul hakları ibra etmenin, biz Hanefîlere göre caiz olması, buna delildir.<strong> (Redd-ül muhtar)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Paranın geçmediği yer</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Bir yazıda, <strong>(Âhirette hatır gönül dinlenmez, para pul geçmez) </strong>deniyor. Peki, âhirette peygamberler, âlimler, melekler, şehidler şefaat etmeyecek mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Şefaat ayrı bir konudur. Burada kul hakkından bahsediliyor. Bir hadis-i şerif meali:</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin! Çünkü âhirette altının, malın </strong>[paranın pulun]<strong> değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevabları olmazsa, hak sahibinin günahları buna yüklenir.)</strong> [Buhari]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">O yazıdaki hususla hadis-i şerifte bildirilen hususlar aynıdır. İmansızlara hiçbir şefaat yoktur. İki âyet-i kerime meali şöyledir:</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Artık şefaat edicilerin </strong>[peygamberlerin, meleklerin, salihlerin, şehidlerin]<strong> şefaati, onlara </strong>[kâfirlere]<strong> fayda vermez.)</strong> [Müddesir 48]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(O gün zâlimlerin</strong>,<strong> ne dostu, ne de şefaatçisi vardır.) </strong>[Mümin 18]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Görüldüğü gibi, imansızlar için, âhirette hatır gönül geçmiyor. İmanı varsa, elbette şefaat hakkı olanların, hatırı gönlü yani şefaati geçerlidir. İmanlı olup da üzerinde kul hakkı varsa, yine para pul veya hatır gönül geçmiyor. Kul hakkı için, ya kendi sevabından veriyor veya hak sahibinin günahlarını yükleniyor. Kul hakkı olmazsa, diğer günahlar için şefaat hakkı elbette vardır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Çocukla helâlleşmek</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual: </strong>Bir çocuğu döven veya ona bir iş yaptıran yahut çocuğun verdiği hediyeyi alan kimsenin, çocukla helâlleşmesi yeterli midir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ana-babasından veya velisinden izinsiz, akıl baliğ olmayan bir çocuğun verdiği hediyeyi almak, kullanmak caiz olmaz. Çünkü akıl baliğ olmayan çocuğun, ana-babası dâhil, hiç kimseye hediye vermesi sahih olmaz. <strong>(Redd-ül-muhtar)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Dövdüğümüz çocuğa hakkını helâl et desek, o da helâl etse, bu geçerli olmaz. Çocuğa iş yaptırsak, sonra da hakkını helâl et desek, ettim dese geçerli olmaz. Ya çocuğa ücretini vermeli veya velisiyle helâlleşmelidir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Bankanın borç silmesi</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Bir kimse ölünce, bazı bankalar onun borçlarını siliyormuş. Banka silince, o kişi dinen borçtan kurtulmuş oluyor mu? Ahirette ona borcu sorulmayacak mı?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Banka borçları silince, ona hediye etmiş oluyor. Ölen kişi sorumluluktan kurtuluyor.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kul hakkının önemi</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Kul hakkı çok önemli olsa da, ben hiç korkmuyorum. Her zaman, kazandığım sevabları üzerimde kul hakkı olanlara bağışlıyorum. Kul hakkı olanlar, âhirette benden bir şey istemeye hakları olmaz diye düşünüyorum. Düşüncem doğru mudur?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:</span></p><p><span style="font-size: 12px">Bir kimse, Peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa, fakat üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennete giremez. <strong>(2/66, 87)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kul hakkını, Allahü teâlânın hakkından önce ödemek gerekir. Kul hakkı olan, hak sahipleri ile helalleşmedikçe affa uğramaz. Yani üzerinde kul veya hayvan hakkı bulunanı Allahü teâlâ affetmez ve bunlar Cehenneme girip, cezalarını çekeceklerdir<strong>. (Hadika)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kıyamet günü, bir dank [yarım gram gümüş] hak için, cemaatle kılınmış ve kabul olmuş 700 namazı alınıp, hak sahibine verilecektir. <strong>(Dürr-ül-muhtar)</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Cemaatle kılınıp ve kabul olmuş sevabı yoksa ne olacak? Hak sahibinin günahları, kul hakkı olan kimseye yüklenip Cehenneme atılacaktır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Durum böyle olunca, kul hakkından çok korkmak, hiç kimsenin kalbini kırmamaya çalışmak lazımdır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Eşit paraya farklı iş</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Çalıştığım iş yerinde, herkesten eşit para alınarak aylık para toplanıp çay, şeker gibi malzemeler alınıyor. Kimisi çayı çok içiyor, kimisi az. Bazılarının misafirleri çok geliyor. Yani aynı oranda içilmiyor. Bunun bir mahzuru var mı?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Bu, baştan bilinen bir şeydir. Az içelim, çok içelim eşit para veriyoruz. Yani anlaşmamız böyledir. Zaten eşit sayıda misafir de gelse, eşit çay içmek mümkün değildir. Anlaşma böyle olduğu için az veya çok çay içmenin mahzuru olmaz.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bunun gibi, oradakiler beraber yemek yiyelim diye eşit para toplayıp, peynir, zeytin, domates, ekmek alıp sonra yeseler, kimi az kimi çok yiyecektir elbette. Bu başta bilindiği için mahzuru olmaz. Yine bunun gibi, sitelerde apartman katlarında kimi girişte oturur, hemen hemen asansörü hiç kullanmaz. Onuncu kattaki ise en çok kullananlardan biri olur, ama anlaşma gereği eşit ücret alınırsa mahzuru olmaz.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Mesaiyi aksatmak</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> İhlas Holding’de çalışıyorum. Bazı arkadaşlar internette veya basında ilginç gördükleri şeyleri maille bana ve başkalarına gönderiyorlar. Bu maillere bakayım derken mesaimi aksatıyorum. İşlerimi yetiştirmek için acele edince de, baştan savma gibi oluyor. Bundan dolayı vebale giriyor muyum?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">İnsan, yapması gereken işlerini bitirdikten sonra, bunlara da bakarsa mahzuru olmaz. Ancak devamlı o işlerle uğraşanın, işini aksatmaması imkânsızdır. O tip işler, insanın daha çok hoşuna gittiği için, önce onlara bakıyor, zaman artarsa, esas vazifesi olan işine bakıyor. Bunun için mahzurlu oluyor, mesaisinden çaldığı için günaha giriyor.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kâfirin kul hakkı</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual: </strong>Bir kâfir, Müslüman olunca, bütün günahları affoluyor, hattâ günahları sevaba çevriliyor. Kâfirin kul hakkı varsa, hak sahipleri onu affetmezse ne olacak?<strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Âyet-i kerimede ve hadis-i şeriflerde <strong>(İman edenin bütün günahları affedilir)</strong> buyuruluyor. Bütün günahlarının içinde, kul hakları da vardır. Cenab-ı Hak, hak sahiplerinin haklarını verir, hiç kimseyi mağdur etmez.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kapı önündeki ayakkabı</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Misafirler, dairemizin kapısı önüne ayakkabılarını çıkarıyorlar. Kapı önünden de ayakkabılar çalınıyor. Ev sahibi, bu ayakkabıları ödemek zorunda mıdır?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Ödemek zorunda değildir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>İş yaptırmak için</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual: </strong>İş yaptırabilmek için emrim altındakileri dövebilir miyim?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>Baba evladını, hoca talebesini terbiye etmek için eliyle ve hafif vurabilir. Yumrukla vuramaz. Yüzüne de vuramaz. İş yaptırabilmek için dövmek yerine, tesiri olacak başka cezalar vermelidir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>İzinsiz eşya kullanmak</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> Bir kişi, çalıştığı özel iş yerinin eşyalarını kullanıp, sonra yerine benzerini veya bedelini, veya bir yerine iki tane, üç tane koysa günah olur mu?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong>İzinsiz alıp kullanmak haramdır. Yerine fazlasıyla bedeli konsa, işlenen günah affolmaz. Tevbe etmek ve mal sahibiyle helalleşmek gerekir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Dinimiz islam..</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 373920, member: 1004566"] [LEFT][SIZE=3]Kul hakkı[/SIZE][/LEFT] [SIZE=3] [/SIZE][SIZE=3][B]Sual:[/B] Hak sahibi ölmüşse veya sağ ise kul hakkından nasıl kurtuluruz? [B]CEVAP [/B]Kul hakkı beş türlüdür: 1- Mali [Parasal] 2- Nefsi [hayati yönden] 3- Irzi [Haysiyetle ilgili] 4- Mahremi [Namusla ilgili] 5- Dini. [B] 1- Mali olan kul hakları: [/B]Hırsızlık, gasp, aldatarak, yalan söyleyerek mal satmak, sahte para vermek, başkasının malına zarar vermek, yalancı şahitlik, rüşvet almak gibi. Bu haklar için sahibi ile helalleşmek gerekir. Dünyada helalleşmezse, ahirette sevapları ona verilerek helalleştirilecektir. Mal sahibi ölmüş ise, vârisine ödenir. Vârisi yoksa veya mal sahibi bilinmiyorsa, salih bir fakire hediye olarak verilip, sevabı sahibine gönderilir. Salih fakir yoksa, İslamiyet'e hizmet eden hayır kurumlarına, vakıflara verilir. Kendi salih akrabasına, fakir olan ana babalarına, çocuklarına hediye olarak vermesi de, caiz olur. Bunları yapmak imkanını bulamazsa, mal sahibinin ve kendisinin af olunmaları için dua eder. Kâfirin hakkı için de, onunla helalleşmek gerekir. Gönlü alınmazsa, ahirette af olunması, çok güç olur. [B] 2- Nefsi, yani hayati günah olan kul hakları: [/B]Adam öldürmek, bir uzvunu kesmek, sakat bırakmak gibi şeylerdir. Önce tevbe eder. Adam ölmüş ise, velisi ile helalleşmek gerekir. Velisi isterse af eder. İsterse belli bir mal ister. İsterse, mahkemeye verip, hakimden cezalandırılmasını ister. İslamiyet'te kan davası yoktur. [B] 3- Irza dokunan kul hakları: [/B]Dedikodu, iftira, alay, sövmek gibi haysiyetle, şerefle ilgili şeylerdir. Tevbe etmek ve helalleşmek lazımdır. Bunlarda vârisleri ile helalleşmek olmaz. [B] 4- Mahremi olan kul hakları: [/B]Başkasının çoluk çocuğuna hıyanet etmek gibi şeylerdir. Tevbe ve istiğfar eder. Fitne çıkmak ihtimali yoksa, sahibi ile helalleşir. Fitne ihtimali varsa helalleşmek yerine, ona dua eder ve onun için sadaka verir. Yaptığı ibadetlerin sevaplarını ona bağışlar. Fitne ihtimali olunca, helalleşirken işlediği günahları bildirmeyip, bendeki bütün haklarını af et demekle yetinir. [B] 5- Dini olan kul hakları: [/B]Akrabasına ve emri altında olanlara doğru din bilgisi vermeyi terk etmek, insanların din bilgisi öğrenmelerine ve ibadetlerine mani olmak, onlara kâfir, fâsık demek. Bid’at çıkarıp veya mevcut bid’atleri savunup Müslümanların yanlış inanmalarına ve yanlış ibadet etmelerine sebep olmak. Açıktan oruç yiyerek veya açıktan başka haram işleyerek kötü örnek olmak. Bu günahlar için de tevbe etmek, hak sahipleri ile helalleşmek gerekir. [B] Sual:[/B] Üzerinde kul hakkı olan ne yapmalı? [B]CEVAP [/B]Üzerinde kul hakkı olan buna tevbe için, kul hakkını hemen ödemeli, onunla helalleşmeli, ona iyilik ve dua etmeli. Mal sahibi, hakkı olan ölmüş ise, ona dua, istiğfar edip vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, o miktar parayı fakirlere sadaka verip, sevabını hak sahibine bağışlamalıdır. [B](Sefer-i Ahiret) [/B] Bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruşu, sahibine geri vermek, yüzlerle lira sadakadan kat kat daha sevaptır. Bir kimse, Peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa, fakat, üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennete giremez. [B](Mektubat-ı Rabbani c.2, m.66, 87) [/B] Kıyamet günü, hak sahibi, hakkından vazgeçmezse, bir dank [yarım gram gümüş] hak için, cemaat ile kılınmış, kabul olmuş yediyüz namazı alınıp, hak sahibine verilecektir. [B](Dürr-ül Muhtar) [/B] Kul hakkını, Allahü teâlânın hakkından önce ödemek gerekir. Kul hakkı olan günahların affı güç ve azapları daha şiddetlidir. Başkasının hakkını yiyen, hak sahipleri ile helalleşmedikçe affa uğramaz. Yani üzerinde kul veya hayvan hakkı bulunanı Allahü teâlâ affetmez ve bunlar Cehenneme girip, cezalarını çekeceklerdir. [B](Hadika) [/B] Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: [B](Müflis, şu kimsedir ki, kıyamette, defterinde pek çok namaz, oruç ve zekat sevabı bulunur. Fakat, bazılarına çeşitli yönden zararı dokunmuştur. Sevapları, bu hak sahiplerine dağıtılır. Hakları ödenmeden önce sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları, bunun üzerine yükletilip Cehenneme atılır.)[/B] [Müslim] [B](Kibri, hıyaneti ve kul borcu olmayan mümin, Cennete girer.)[/B] [Nesai] [B](Kul hakkı, müminin aybı, kusurudur.)[/B] [Ebu Nuaym] Üzerinde kul hakkı bulunanların ruhları Cennete girmez. Salihlerin ruhları kabirlerine gelerek, cesetlerini ziyaret ederler. Vefat eden müminlerin ruhları gelip, dünyada tanıdıklarını sorarlar. [B](Feraid-ül-fevaid) [/B] [B]Sual:[/B] Üzerinde kul hakkı ile ölen kimse, Cennete giremez mi? [B]CEVAP [/B]Kul hakkı kâfirlik değildir. Sevaplarından bir kısmını vererek kul hakkını öderse, Cehenneme girmez. Sevapları yoksa, kul hakkı olanın günahlarının bir kısmını yüklenir. Cezasını çektikten sonra Cennete gider. Cennete yalnız kâfir girmez. Ne kadar çok günahkâr olursa olsun, müslüman, günahlarının cezasını çektikten sonra muhakkak Cennete girer. Fakat Cehennemde ceza çekmek öyle kolay değildir. İşlenen günahta kul hakkı da varsa, kul hakkını hemen ödemek, onunla helalleşmek, ona iyilik ve dua etmek de gerekir. Kul borcu ile ölürsek, birçok sevabımız hak sahibine verilir, sevabımız kalmazsa, onun günahlarını yüklenmek zorunda kalırız. Şehid olan kimselerin kul borçlarını Allahü teâlâ öder. [B] Sual:[/B] Gayrimüslimlerle çalışıyoruz. Onların hakkını yesek günah olur mu? [B]CEVAP [/B]Gayrimüslimlere [müslüman olmayanlara] kâfir denir. Bunların inançları, ibadetleri sevilmez. Fakat onları incitmek, kalblerini kırmak haramdır. Gayrimüslimleri gıybet eden, yüzlerine karşı kâfir diyen müslüman cezalandırılır. Çünkü bunları incitmek, mallarına zarar vermek günahtır. [B](Mülteka)[/B] [Kâfirler kendilerini kâfir kabul etmedikleri için kâfirin bile yüzüne karşı kâfir demek günah olur.] Zimmiye [yani gayrimüslim vatandaşa] zulmetmek, müslümana zulmetmekten daha kötüdür. Hayvanlara işkence, zimmiye işkenceden daha kötüdür. Zimmiyi üzmemek için selamlaşmak ve tokalaşmak caiz olur. Açıkça günah işleyen fâsıka selam vermek de böyle caizdir. [B](Dürr-ül Muhtar) [/B] Üzerinde kul hakkı bulunanların ibadetleri kabul olmaz, Cennete giremez. Kâfirin hakkı için de, onunla helalleşmek gerekir. Savaş hâli hariç, kâfirleri öldürmek de haramdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: [B](Arkadaşını öldüren, ümmetimden değildir. Öldürülen kâfir olsa da yine böyledir.) [/B][Hadika] [B](Zimmiyi öldüren, Cennetin kokusunu alamaz.) [/B][Hadika] [B](Zimmiyi öldürene, Cennet haramdır.) [/B][Ebu Davud] [B] Sual:[/B] Almanya’da Mısırlı bazı fellahlarla çalışıyoruz. Bunlar, "Almanya gayrimüslim ülkedir. Bunların mallarını hile ile almak caizdir" diyerek büyük marketlerdeki etiketleri değiştirip hile yapıyorlar. Kâfirlerin hakkı mühim değil midir? [B]CEVAP [/B]Kâfirleri incitmek, kalblerini kırmak haram olduğu gibi, hile yapmak, mallarına zarar vermek de haramdır. [B](Mülteka) [/B] Kâfirin hakkı için de, onunla helalleşmek gerekir. Gönlü alınmazsa ahirette affı çok güçtür. Kâfirin hakkından kurtulmak, müslümanın hakkından kurtulmaktan daha zordur. Gayrimüslimlerin mallarına, canlarına saldırmak caiz olmadığı gibi kadınlarına, kızlarına saldırmak da caiz değil, haramdır. [B](Redd-ül Muhtar) [/B] Dâr-ül-harpte, kâfirlerin mal, can ve ırzlarına saldırmak haramdır. Kâfir kadınların başlarına, kollarına, bacaklarına bakmak haramdır. Kâfirin malını almak, kalbini kırmak, müslümanın malını almaktan daha büyük günahtır. Kâfirlerin haklarına dokunmamak, kimseyi dolandırmamak, Müslümanlık icabıdır. Kâfirlerden de gasp, hırsızlık gibi gayrimeşru yol ile alınan şey, mülk-i habistir, kullanılması haramdır, sahibi bulunmazsa, fakirlere sadaka olarak vermek lazımdır. Hayvan hakkı, insan hakkından, kâfirin hakkı da, hayvan hakkından daha büyük günahtır. Başkasının malını ondan izinsiz alıp, kullanıp, zarar yapmadan yerine bırakmak da haramdır. [B](Hadika) [/B] Gayrimüslim vatandaşlara da, dünya işleri için, dargın olmak caiz değildir. Onların da, güler yüzle, tatlı dille gönüllerini almak, incitmemek, haklarını ödemek lazımdır. Müslüman olsun, kâfir olsun, nerde olursa olsun, hiçbir insanın malına, canına ve ırzına, namusuna dokunmak caiz değildir. Kâfir turistler, muamelatta, müslümanların hak ve hürriyetlerine maliktir. Kendi dinlerinin icaplarını yapmakta, ibadetlerini yapmakta serbesttirler. İslamiyet, kâfirlere de, bu hürriyeti vermiştir. Müslüman, yabancıların kanunlarına karşı gelmemeli, suç işlememelidir. Fitne çıkmasına sebep olmamalı, hiç kimseye zulüm, işkence yapmamalıdır. Müslümanlığın güzel ahlakını, şerefini, her yerde herkese göstermeli, her milletin İslam dinine sevgili ve saygılı olmasına sebep olmalıdır. [B](İslam Ahlakı) [/B] Yabancı bir ilim adamı, İslamiyet’i inceleyip müslüman olduktan sonra, Arap ülkelerine gidince, oralardaki müslümanların yanlış hareketlerini görüyor. [B](İyi ki sizleri görmeden müslüman oldum. Hayatınızı inceleseydim, müslüman olmazdım) [/B]diyor. Ne kadar mühim bir teşhis. Hiçbir müslümanın, yanlış hareketlerle İslam’a gölge düşürmeye hakkı yoktur. Müslüman, İslam’ın güzel ahlakı ile süslenmeli, Allahü teâlâya karşı günah, kanunlara karşı suç işlemekten sakınmalıdır. [B] Sual:[/B] Kâfir hakkını ödemek, müslüman hakkını ödemek gibi mi? [B]CEVAP [/B]Evet. [B] Sual:[/B] Kitapsız kâfirlerin de hakkı geçer mi? [B]CEVAP [/B]Evet. [B] Sual:[/B] Almanya’da yaşıyorum. Kâfir komşuyla çocuklar dövüştüğü için sesli tartıştık, karşılıklı kalb kırdık. Ben kendimin haklı olduğuna inanıyorum. Helallik gerekir mi? [B]CEVAP[/B] O da kendisini haklı kabul ediyordur. Helalleşmek her zaman iyidir. Hele kâfirle daha önemlidir. [B] Sual:[/B] 13-14 yıl önceleri okulda bir Alman arkadaştan bozuk para almıştım ve daha sonra geri vermek nasip olmadı... şimdi ne yapmalıyım? [B]CEVAP[/B] Bulma imkanı yoksa, mirasçılarını da bulamazsan, müslüman bir fakire o kadar sadaka vermelisin. Bulabilirsen parasını vermen gerekir veya vermeden de helalleşmek ve hediye ettim, senin olsun gibi bir söz söylemesi gerekir. [B]Sual:[/B] Peki, ödünç bir şey alınmışsa (mesela kalem veya kitap) ve geri verilmesi unutulmuşsa, ne yapmalı? [B]CEVAP[/B] Bunlar da aynı, ya bulup vereceksin veya parasını vereceksin veya helalleşeceksin. Yahut hiç birisi mümkün olmazsa, fakire sadaka vereceksin. [B]Sual:[/B] Şaka olarak, bir arkadaşı herhangi bir şekilde korkutmak veya bir eşyasını alıp saklayarak, arattırmak günah mıdır? [B]CEVAP [/B]Her ne şekilde olursa olsun, üzmek, korkutmak caiz değildir, günahtır. Bıçakla, silahla işaret ederek veya ne şekilde olursa olsun insanları korkutmak doğru değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: [B](Müslümanı korkutmak caiz değildir.)[/B] [Ebu Davud] Birisinin unuttuğu eşyasını saklayıp onu arattırmak da korkutmak hükmüne girdiği bildiriliyor. [B](Envar-ül-kudsiyye) [/B] [B]Sual:[/B] Bir kimse hakkını bana helal etti. Aradan bir müddet geçtikten sonra, sana hakkımı helal etmiyorum dedi. Hangisi geçerlidir? [B]CEVAP [/B]İkisi de geçerlidir. Helal ettim demekle o zamana kadar olan haklarını helal etmiş olur. Helal etmiyorum dedikten sonra da, helal ettiği günden itibaren olan haklarını helal etmemiş olur. Eski kararından vazgeçemez. [B]Sual:[/B] Bir kimse benim malımı çalsa, kapımın önüne kuyu kazıp benim kuyuya düşmeme bir yerimin incinmesine sebep olsa, gıybet ve iftira etse, ben de bu kimsenin bana böyle kötülüklerini olduğunu hiç bilmesem, bu kişi bana gelip, (Senin bana hakkın geçmiş olabilir, bildiğin bilmediğin bütün haklarını bana helal et) dese, ben de, (Bütün haklarımı helal ettim) desem, haktan kurtulur mu? [B]CEVAP [/B]Evet kurtulur, helal etmiş olursunuz. [B]Sual:[/B] Kalbini kırdığımız bir insandan defalarca özür dileyip, helallik istesek ama o insan ısrarla affetmese ve bize kötü laflar ve beddualar ediyor olsa ne yapmamız gerekir? (O da bizim kalbimizi kırıyor ama biz helal ediyoruz.) [B]CEVAP [/B]Hak onun helal etmeyebilir. Ahirette terazi kurulacak, sizin ondaki hakkınız alınacak, onun sizdeki hakları alınacak ve helalleştirilecektir. Kabul etmezse, sevaplarınızdan vereceksiniz, sevabınız yoksa, onun günahını yükleneceksiniz. Onun için hiç kimsenin kalbini kırmamalıyız. [B]Sual:[/B] Bir insan bir diğer insana kötülük ettiği zaman buna karşılık kötülük gören kişi beddua ederse bu kişi hakkını almış olur mu? [B]CEVAP[/B] Daha fazla ederse hakkını alır, hem de daha fazla alırsa bu sefer ötekinin hakkı buna geçer. [B] Sual:[/B] Ve beddua eden kişi ahirette hak talep edecek mi? [B]CEVAP[/B] Hakkı kadar beddua etmişse hak talebinde bulunamaz. Daha fazla etmişse, bu sefer öteki hak talebinde bulunur. [B] Sual:[/B] Bir insan diğer bir insana sıkıntı veriyor ve bu sıkıntı gören insan hiç karşılık vermiyor yalnız kalbinde sıkıntı veren kişiye karşı kırıklık hissederse, bu sıkıntı veren kişinin dünyada ve ahirette akıbeti ne olur? [B]CEVAP[/B] Ne kadar alacağı varsa ahirette o kişiye verir. Dünyada başına bela da gelebilir. [B] Sual:[/B] Yazılarınızı ve cevaplarınızı kaynaklara dayanan sağlam delillerle bildirmenizden, müslümanları bilgilendirmenizden ve aydınlatmanızdan dolayı yaptığınız hizmet için, Allahü teâlâ sizlerden razı olsun. Bir bayan olarak şu hususta bilgi almak istiyorum. Şimdiki zamanda kul haklarına riayet eden veya dikkatli davranan hemen hemen yok gibi bir şey. Kul hakkının ödenmesi gerektiğini anlayan kişiler de her neden ise, helalleşmeye gelince, bu işi o kadar basit ve kolay, genel, yuvarlak bir ifadeyle bu yoldan halletmeye kalkıyorlar ki, buna da şaşmamak elde değil. Biz müslümanız elhamdülillah. Buna göre, iki müslüman birbiriyle helalleşirken, ben sana şunu yaptım veya bilmeyerek bana şundan dolayı hakkın geçti veya ihtiyacım olduğu için çaresiz ve çok zaruretten dolayı şöyle bir hak geçmiş oldu gibi mesnedi söylenerek helalleşmenin daha şık ve dürüst, İslam’a uygun bir şekilde olması gerektiğini biliyorum. Samimi olarak helalleşmek isteyen, gerçekten Allahü teâlâdan korkan bir kimsenin bir başkasını yuvarlak genel bir ifade ile kandırmasına gerek var mı? Helalleşmeye gelince kaçamaklar var. Mesela kardeş hakkını helal et diyorlar ve kısa yoldan sıvışmanın yoluna bakıyorlar. Hele böyle işleri şimdi, o kadar kolay halletmenin yollarını buluyorlar ki, yüz yüze gelmeden, telefon cihazlarının, elektronik haberleşmelerin arkasına sığınarak bu işi gerçekleştirdik zannediyorlar. Bir kurnazlık yolu ile hallettim derken, kendi kendini kandırmak olmuyor mu? [B]CEVAP[/B] Müslüman sizin bildirdiğiniz gibi olmalı. Ancak, İslam âlimleri, fitne çıkacaksa, kalb kırılacaksa, darılma olacaksa, o zaman genel helalleşme olmalıdır diyorlar. Konu iyi anlaşılsın diye ağır örnekler vereyim: Mesela bir bayan arkadaşınız size gelip, (Kocanla bir kerecik öpüştük, hakkını helal et dese) ne yaparsınız? Gerçeği söyledi diye belki teşekkür edersiniz ama, içinizi bir kurt yemeye başlar. Belki olaylar büyür de büyür. Yahut kocanız, o bayanın kocasına gidip, (Beyefendi, hanımınızla bir kerecik öpüştüm, hakkını helal et) dese, ne olur? Bir başka şey, (Evinize geldiğimde, siz çay yaparken özel defterlerini karıştırdım, sırlarını hep okudum, hakkını helal et) dese, teşekkür edersiniz ama, kendi kendinize olsun, (Bu da yapılır mıydı?) diyebilirsiniz. Onun için genel bir helalleşme iyi olur. Özelleri söylemek zor olur. [B]Sual:[/B] Bize çay ve yemek ikram eden oluyor. Hakkı geçer diye korkuyorum. İkramını gördüğümüz kişiyle muhakkak helalleşmek gerekir mi? [B]CEVAP [/B]Bize herhangi bir şey ikram eden kimsenin o ikramını kabul etmekle bize hakkı geçmez. Ancak az da olsa beraber bulunduğumuz kimselerle sık sık helalleşmek iyi olur. İyilik edenlere de teşekkür etmelidir! [B] Sual:[/B] Bize yapılan haksızlıkları affetmeli mi, kendimizi savunmalı mı? [B]CEVAP [/B]Şahsınıza yapılan kötülükleri, haksızlıkları affetmeniz çok iyi olur. Haklı olduğunuzu savunmaya girmeniz faydasız ve lüzumsuzdur. [B] Sual:[/B] Hakkını, mümin-kâfir, herkese helal etmek caiz midir? [B]CEVAP [/B]Caiz ve iyidir. Ahirette karşılık olarak çok sevap verilir. [B]Sual:[/B] Kalben değil de, sözle hakkını helal eden, helal etmiş olur mu? [B]CEVAP [/B]Evet helal etmiş olur. [B]Sual:[/B] Biri, hakkını helal etse, sonra vazgeçse, vazgeçtiğini bize bildirmezse, ahirette yine hak talebinde bulunabilir mi? [B]CEVAP [/B]Bildirse bile bulunamaz. [B] Sual:[/B] Arkadaşıma, (Hakkını helal et!) dedim. (Estağfirullah) dedi. Helal etmiş oldu mu? [B]CEVAP [/B](Helal ettim) veya (Helâl olsun) demedikçe helâl etmiş olmaz. [B] Sual:[/B] Laz fıkrası anlatılınca, her laz ile helalleşmek lazım mı? [B]CEVAP [/B]Kızana anlatmak caiz değil. Hiç anlatmamak daha iyi. [B] Sual:[/B] Ücretli helalarda para bırakılmazsa, kul hakkı geçer mi? [B]CEVAP [/B]Parayı oraya bırakmak iyi olur. [B] Sual:[/B] Sigara içene, içirmezsem hak geçer mi? [B]CEVAP [/B]Geçer. [B] Sual:[/B] Biz arabanın yanından ayrılınca, çocuklar arabayı temizliyor. Para vermezsek hak geçer mi? [B]CEVAP [/B]Hak geçmez ise de, vermek iyi olur. [B] Sual:[/B] İstemeden, yükümü taşıyana, para vermezsem hak geçer mi? [B]CEVAP [/B]İstemediğinizi bildirdiğiniz halde, taşırsa hak geçmez. Ses çıkarmazsanız, hakkı olur. [B] Sual:[/B] Evin altındaki atölye gürültülüdür. Şikayete hakkım var mı? [B]CEVAP [/B]Şikayete hakkınız var. Ancak, fitneye sebep olmamalı. [B] Sual:[/B] Kâfirlerle güreşirken kasten kollarını kırmak caiz mi? [B]CEVAP [/B]Hayır. [B] Sual:[/B] Kuyrukta hastalar varken, birini içeri almakla hak geçer mi? [B]CEVAP [/B]Hastalara zaman vaad edilmemiş ise, hak geçmez. Mecbur olmadıkça böyle yapmamalı. [B] Sual:[/B] Üstümüzdeki komşumuz, dikiş makinesi ile, dikiş dikerek bizi rahatsız ediyor. Yaptığı zulüm müdür? [B]CEVAP [/B]Hayır. [B] Sual:[/B] Kasaba et götürüp, ücretle kıyma çektiriyoruz. Makinede, önceden kalmış kıyma da oluyor. Kasabın hakkı geçiyor mu? [B]CEVAP [/B]Hayır. [B] Sual:[/B] Bahçeme giren tavukları zehirlesem, hak geçer mi? [B]CEVAP [/B]Evet. Bahçeyi muhafaza etmek gerekir. [B] Sual:[/B] Mütehassıs olmayan bir doktor, hastaya cerrahi müdahale etse, hastaya eziyet verse, sakat bıraksa, kul hakkı geçer mi? [B]CEVAP [/B]Evet. [B] Sual:[/B] Yüksek sesle hapşırınca, yanımdaki korkarsa hakkı geçer mi? [B]CEVAP [/B]Hayır. [B] Sual:[/B] Dayım kaybolduktan sonra, dedem öldü. Malı paylaşıldı. 30 sene sonra dayım geldi. Bu malda onun da hakkı var mı? [B]CEVAP [/B]Evet. [B]Sual:[/B] Sovyetlerden Erzurum’a gelen turistleri kandıranlar çıkıyor. Beş bin verip ellibin diyenler oluyor. Dinimizde gayrimüslimleri de kandırmak günah değil midir? [B]CEVAP [/B]Bir kimsenin hakkını yemek, kandırmak ona zulüm olur. Zulüm ise haramdır, büyük günahtır. Gayrimüslime zulmetmenin, müslümana zulmetmekten daha kötü olduğu (Dürr-ül Muhtar)ve diğer muteber kitaplarda yazılıdır. K. Saadetteki hadis-i şerifte, [B](Satılan bir şeyin kusurunu gizlemek helal değildir. O kusuru bilip söylememek de kimseye helal değildir) [/B]buyuruldu. Yine aynı kitapta, buğdayın yaş kısmını çuvalın iç tarafına koyan bir satıcıya Peygamber efendimizin, [B](Yaş kısmını niçin saklayıp göstermiyorsun? Hile yapan bizden değildir)[/B] buyurulduğu bildiriliyor. Erbain-i Selmanikitabında (Bir şeyi aldatarak pahalı satmak veya ucuza almak faiz olur, haram olur) ve (Satılan şeyin aybını ve satın alınan şeyin kıymetini gizleyerek aldatmak faiz olur, haram olur) buyuruldu. [B]Sual:[/B] Nazımız geçen arkadaşlara ücretsiz iş yaptırmam caiz midir? [B]CEVAP [/B]Zaruret olmadan bir şey istemek haram olduğu gibi, ücretsiz olarak başkasına iş gördürmek de haramdır. Başkasının çocuğuna iş gördürmek daha büyük günahtır. [B](Hadika c.2, s.267) [/B]İsteyerek iş yapan arkadaşla helalleşilir ise, ücretsiz iş yapması haram olmaz. [B]Sual:[/B] İhtiyaç halinde birinin malını almak caiz midir? [B]CEVAP [/B]İhtiyaç, halinde de kimsenin malına dokunmaya İslamiyet, izin vermemiştir. Zaruret halinde olan, yani bunalan kimse bile, başkasının hakkına dokunamaz. Aç kalan kimsenin, başkasının ekmeğini, izni olmaksızın yemesi caiz ise de, sonra kıymetini ödemesi gerekir. Onun aç olması, ölüm tehlikesinde bulunması, bir kimsenin kendi mülkündeki hakkının yok olmasına sebep olamaz. Zaruret halinde bile başkasından alınan malın ödenmesi gerekir. Zaruretlerin, yasak olan şeylerin yapılmasına sebep olmaları, kimsenin hakkının gitmesine sebep olamaz. [B](Mecelle Şerhi) [/B] [B]Sual:[/B] Arkadaşla tartışıp birbirimizi üzmüştük. "Hakkımı helal etmem"diyor. Ne yapılması gerekir? [B]CEVAP [/B]Yapılacak iş, tekrar tekrar rica edip hakkını helal etmesini istemektir. Yine de helal etmezse, bir şey denemez. Gıyabında ona çok dua etmenizi tavsiye ederiz. [B] Sual:[/B] Hakkını helal et diyene, helal olsun demekle, hakkımız helal edilmiş olmaz mı? [B]CEVAP [/B]Helal olsun demek de olur, mutlaka helal ettim demek gerekmez. [B]Sual:[/B] Haklı da olsa, hatta karşısındaki özür dilemese de hakkını helal etmek faziletli midir? [B]CEVAP [/B]Elbette çok faziletlidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: [B](Kıyamette bir münadi [/B]"Ecri Allah’ın üzerinde olan ayrılsın, Cennete girsin" [B]der. [/B]"Bunlar kim?" diye sorulunca, [B]münadi, [/B]"İnsanları affedenlerdir" [B]der. Birçok kişi hesaba çekilmeden Cennete girer.) [/B][İ. Ebiddünya] [B]Hak sahipleri[/B] [B]Sual:[/B] Müslümanlara karşı hareket tarzımız nasıl olmalı? [B]CEVAP[/B] Her Müslümanı yani din kardeşimizi görünce, [B](Benim mutlu olmam, Cennete gitmem bunun kalbini kazanmak ve duasını almakla olabilir)[/B] demeli ve ona iyilik ederek duasını almaya çalışmalı. Kendini, üzerinde hakkı olanların esiri, kölesi bilmelidir. Özellikle anne babanın ve hocanın üzerimizde hakkı olur. Bu hususa daha çok dikkat etmek gerekir. [B]Zarar vermek Sual: [/B]Bir kimse, benim canıma ve malıma zarar verdi. Ben de bu kimsenin canına ve aynı malına, aynı miktar zarar versem, adalet olmaz mı?[B] CEVAP [/B]Zarar vermekle adalet olmaz. Cezayı mahkeme tayin eder. Hiç kimsenin kendi hakkını kendi eliyle almaya hakkı yoktur. Hakkım var diyen başkasına saldırır ve anarşi doğar. Bir hadis-i şerifte, [B](Dinimizde zarar vermek olmadığı gibi, zarara zararla karşılık vermek de yoktur)[/B] buyuruluyor. (İ. Ahmed, Hâkim) [B]Kul hakkı ve sevab Sual:[/B] Kitaplarda, [B](Üzerinde kul hakkı olanın veya günah işleyenlerin ibadetleri sahih olsa da, kabul olmaz)[/B] deniyor. Kul hakkı olmayan veya günah işlemeyen insan yok gibidir. Birisine sert bakılsa kul hakkı geçer. Kabul olmuyorsa, ne diye ibadet ederek, boşa kürek çekiyoruz? [B]CEVAP [/B]Haram işleyenin veya kul hakkı olanın ibadeti kabul olmaz demek, o ibadet için bildirilen büyük sevaplara kavuşamaz, yani hepsini muhafaza edemez, çünkü günahlar bu sevapları azaltır demektir. Yoksa, hiç sevab alamaz demek değildir. Her ibadetten sevab alınır, ama işlenen haramlar sevapları alıp götürür. Diyelim ki, oruç tutana 70 birim sevap veriliyorsa, içki içene de 70 birim günah yazılıyorsa, orucunu içki ile açan, 70 sevab kazanırken, içki içince, 70 günah yüklenir ve sevapsız kalır. Eğer oruç tutmasaydık, içki günahı artı olarak kalacaktı. Orucun, içki günahının affına sebep olması yetmez mi? Başka günahlar da, işlemişse sevapları eksilere iner. Onun için günahlardan ne kadar kaçılırsa, sevabımız o kadar çoğalır. [/SIZE] [SIZE=3][B]Kul hakkını ödemek için Sual: [/B]Bilinen ve bilinmeyen kul haklarını ödemek için, ne yapmak gerekir? [B]CEVAP[/B] Sahipleri biliniyorsa, kul haklarını ödemeli veya helâlleşmeli, ona iyilik ve dua etmeli. Hak sahibi, ölmüşse, ona dua ve istiğfar edip, çocuklarına vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalı. Çocukları ve vârisleri bilinmiyorsa borç miktarı parayı veya malı, fakirlere sadaka olarak verip sevabını hak sahibine niyet etmeli. Ayrıca, yaptığımız bütün iyiliklerin sevabını hak sahiplerine hediye etmelidir. Cenab-ı Hak, o kadar merhamet sahibidir ki, biz sevaplarımızı hak sahiplerine verdiğimiz için, o sevaplardan bizi mahrum bırakmıyor. Aynı sevabı bize de veriyor. Bu bakımdan yaptığımız her iyiliğin sevabını üzerimizde hakkı olanlara, ana babamıza, arkadaşlarımıza, bütün Müslümanlara hediye etmeliyiz. Kendi sevabımızdan hiç eksilme olmaz. [B]Hakkımı helal etmem Sual: [/B]Hanım, (Hakkımı helâl etmem) diye yemin etti. Ne yapmak gerekir? [B]CEVAP [/B]Önce gönlü alınır, hakkını helal eder; sonra da yemin kefareti verirse, bu iş halledilir. [B]Kıymalı pide Sual: [/B]Fırına verdiğimiz patatesli pideleri, fırıncı başkasına vermiş. Bize kıymalı pide kalmış. Fırıncı bunları da siz alın, dedi. Ne yapmak gerekir? [B]CEVAP [/B]Kıymalı pidelerin sahibi biliniyorsa, gidip helâlleşmeli. Sahibi belli değilse, yiyen için bir mahzuru yoktur. Fırıncı, yanlış verdiği için, ihmali varsa, günahı ona ait olur. İhmali yoksa ona da günah olmaz. [B]Egzozdan çıkan kıvılcım Sual: [/B]Ekin biçerken, biçerdöverimin egzozundan çıkan kıvılcım, tarla sahibinin ürününün bir kısmını yaktı. Bunu benim ödemem gerekir mi? [B]CEVAP [/B]Bir kasıt ve ihmal olmadıkça, ödemek gerekmez. İhmal varsa ödemek gerekir. [B]Hamamda çamaşır yıkamak Sual: [/B]Özel banyolara gidince, çamaşırlarımı da yıkıyorum. Mahzuru var mıdır? [B]CEVAP [/B]Su sarf etmek üzere hamama gidilmiştir. Âdet üzere su sarf edilir. Bu bakımdan çamaşırları yıkamakta mahzur yoktur. [B]Sual:[/B] Ahirette ihtiyacımız olur diye hakkımızı Müslüman olana helal etmemek daha uygun olmaz mı? [B]CEVAP [/B]Hayır. Helal etmek daha iyi olur. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez. Eğer biz hakkımızı bir Müslümana helal edersek, hakkımızdan daha çoğunu Allahü teâlâ bize ihsan eder. Sadece Müslümanlara değil, kâfirlere de hakkımızı helal etmemiz iyi olur.; hatta kıyamete kadar devam edecek olan haklarımızı helal etmeliyiz. Orada kul hakkından hesaba çekilmek, hesaplaşmak büyük derttir. Bu dertten de kurtulmak için, Ahiretteki ihtiyaçlarımızı düşünerek herkese hakkımızı helal etmek iyi olur. [B]Hak borcu affedilmez Sual:[/B] Bir arkadaş, özel şirkette çalışırken, patronun gıybetini yapıp, şirketin para ve bazı mallarını çalıyormuş. Bir gün yakalanmış. Nasıl affettirmişse kendini affettirmiş, mahkemeye gitmekten kurtulmuş. Ayrıca bu işin dinen bir sorumluluğu var mı diye soruyor. [B]CEVAP [/B]Anlattığınıza göre, gıybet ve hırsızlık etmiş. Bunları hak sahibi helâl etse de, haram işlenmiş oluyor. Yani patronun affetmesiyle, günahtan kurtulmuş olunmuyor. Bir kimse, birinin şarabını çalıp içse, o kişi helâl etse de, hırsızlık ettiği ve şarap içtiği için, Allahü teâlâdan da af dilemesi gerekir. Ceza kanunlarında bile, hırsızı mal sahibi affetse de, hırsızlıktan kamu davası açılıyor, suçu sabit görülürse, mal sahibinin affetmesine bakılmadan hırsız cezalandırılıyor. Demek ki, hırsızlık edeni patron affetse de, tevbe etmemişse günahları affolmaz. (Patron görmezse yine çalarım) diyorsa günahı devam eder. [B]Sual:[/B] Allahü teâlâ tevbe edince bütün günahları affediyor da, kul hakkını niye affetmiyor? [B]CEVAP [/B]Kul hakkı olmayan günahlarda, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riayet edilmemiş olur. Şartlarına uygun tevbe edilince, muhakkak affedilir. Kul hakkı olan günahlardaysa, hem Allahü teâlânın emrine isyan vardır, hem de, o kimsenin hakkı geçmiş olur. Tevbe edilirse, Allahü teâlâ yine günahı yani kendi hakkını affeder; fakat kul hakkı için, maddi bir haksa, sahibine geri vermek, diğer haklar içinse, hak sahibiyle helalleşmek gerekir. Kul hakkının önemi büyüktür; ama Allahü teâlâ isterse, kul haklarını da affedebilir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: [B](Denizde şehid olanların, bütün günahları, hatta kul hakları da affolur.)[/B] [İbni Mace] Peki, karada ölen şehitlerin veya salihlerin kul haklarını affetmez mi? Elbette affedebilir. Allahü teâlâ, hak sahibine, [B](Bu şehitte, bu gazide, bu salih kimsede, ne kadar alacağın var?)[/B] diye sorar. Alacak sahibinin, o alacak kadar günahını affeder, günahı yoksa o kadar sevab verebilir; ama bu dereceye yükselmek de zordur. Onun için, kul hakkıyla ölmemeye gayret etmelidir! [B] Kul hakkı[/B] [B]Sual[/B]: Zararlı bir kitap, camiye konmuş. Bir arkadaş, zararlı diye kitabı alıp yakmış. Kul hakkı geçer mi diye soruyor? [B]CEVAP[/B] Zararlı şeyleri yok etmekle, kul hakkı geçmez. [B]Randevuya gecikmek Sual:[/B] Mazeretsiz randevuya geç kalmak kul hakkına girer mi? [B]CEVAP [/B]Müslüman randevusuna yani sözünde sadık olmalı, mazeretsiz randevuya geç kalmamalı. Trafiği ve her türlü şartları düşünerek, mümkünse randevu yerine 10–15 dakika önce gelmeli. Vakit nakittir. Kimsenin vaktini çalmaya hakkımız yoktur. Bir arkadaş anlattı: Geçen, 19.00’da bir davete gittik. Bize 19.00 denmesine rağmen mazeretsiz yarım saat geciktirdiler. Bizim de ona göre işimiz vardı. Mecburen hemen orayı terk ettim. Zaruretsiz böyle olaylara fırsat vermemelidir. [B]Hak helal etmek Sual:[/B] Bir kimse, kıyamete kadar olan bütün haklarını helal ettim demesi caiz midir? [B]CEVAP [/B]Caizdir ve çok iyi olur. Hak helal eden âhirette kazançlı çıkacaktır. Ben falancaya hakkımı helal etmiyorum dememelidir. Şahsen ben, kıyamete kadar olan bütün haklarımı kâfir müslüman herkese helal ettim. [B]Zarar vermek Sual:[/B] Geçerken kazaen birisinin arabasını çizen ve plakasını da alamayan kimsenin ne yapması gerekir?[B] CEVAP [/B]Verdiği zarar kadar parayı, müslüman bir fakire vermelidir. [B]Dolmuş ücreti Sual:[/B] Dolmuş ücretini vermeyi unutan, dolmuşçuyu da tanımayan kimse ne yapar?[B] CEVAP [/B]Dolmuş ücreti kadar parayı, müslüman bir fakire vermelidir. [B]Evi boş tutmak Sual: [/B]Anadolu’da oturuyorum. Yazın gezmeye gelince kendim otururum diye İstanbul’daki evimi kiraya vermiyorum. İhtiyaç sahibi müslümanlar varken, evimi boş tutmam günah olur mu? [B]CEVAP [/B]Evet, günah olur. Boş duracağına, uygun fiyata bir müslümana kiraya vermelidir. [B]Kâfirle helalleşmek Sual:[/B]Hıristiyan arkadaşlarımızla nasıl helalleşebiliriz? Ne demeliyim onlara? [B]CEVAP [/B]Üzerimdeki maddi manevi haklarını bana bağışla denir. Mesela İngilizce şöyle denebilir: [B]"Forgive all your spiritual and material claims on me." [/B]O da, okeylerse mesele kalmaz. [B]Hakkını helal et Sual:[/B] Biz bir istekte bulunmadan, biri gelip bize yardım ediyor. Biz de ona, (Hakkını helal et) diyoruz. Demesek hakkı bize geçmiş olur mu? Yani bu, kul hakkı olur mu? Markette de, paranın üstü kalsın diyoruz. Kasiyer hakkını helal et demese, parayı rızasıyla bırakanın hakkı geçiyor mu? [B]CEVAP [/B]Yardımı kendiliğinden yaptığı için ve paranın üstünü kendiliğinden almadığı için hak geçmiş olmaz; ancak iyilik edene teşekkür etmek gerekir. Kendiliğinden yardım edince bir hak geçmez; çünkü biz istemeden yapmıştır; fakat devam eden bir yardım ise, bizim rızamız dâhilinde yapıyor demektir. O zaman, hakkını helal et demek gerekir. Mesela arabayla giderken, bazı çocuklar bir bezle arabanın camını siliyorlar. Biz yapmayın dediğimiz halde yaparlarsa hak geçmez. Biz sükût eder, yapmalarına rıza gösterirsek, onlarla helalleşmek veya birkaç kuruş vermek gerekir. [B]Çalınan şeyler Sual:[/B] 14-15 yaşlarında büluğa erdiğim sırada, marketten çaldığım çikolata, sakız gibi şeyleri, oraya nasıl öderim? Onlara çaldığımı söyleyemem. Hangi yolla ödenebilir? [B]CEVAP [/B]Çok yolu var. Önce çalınan kadar şeyler alıp, götürüp yerlerine habersizce konur. Bu yapılamazsa, mesela gidip üç tane çikolata alırsınız. Daha sonra markete uğrayıp fişinizi gösterirsiniz ben üç tane çikolata istemiştim, üç yerine yanlışlıkla beş tane verilmiş. İkisini iade ediyorum dersiniz. Diğer çaldıklarınızı da buna benzer bir yolla ödersiniz. [B]Hak helal etmek Sual:[/B] Bende, mâlî, nefsî, ırzî ve mahremî gibi çeşitli hakları olan bir kişiye, bu hakları teker teker saymadan, (Bana bütün haklarını helal ettin mi?) desem, o da, (Evet, hepsini helal ettim) dese, haktan kurtulur muyum? [B]CEVAP [/B]Evet.Helalleşirken günahı bildirmeyip, bendeki haklarını affet demek, caizdir. [B](İslam Ahlakı) [/B]Bir kimse, diğerine, (Benim üzerimdeki bütün haklarını bana helal et) dese, o da (Helal ettim) dese, bütün haklarını helal etmiş olur. Şayet hak sahibi, o şahsın üzerinde bulunan haklarını biliyorsa, hem hükmen, hem de diyaneten, teklif sahibi olan şahıs, bunlardan kurtulur. Şayet bilmiyorsa, bütün âlimlere göre, hükmen kurtulur, fakat diyanet yönüne gelince, İmâm Ebu Yusuf’a göre, bundan da kurtulur. Fetva da böyledir. Hulâsa’da da böyle bildiriliyor. [B](Fetava-i[/B] [B]Hindiyye) [/B] Bir kimseye, (Bütün haklarını helal et) dense, o da (Helal ettim) dese, bu hakların ne olduğunu bilmese de, İmam-ı Ebu Yusuf’a göre helal etmiş olur. Fetva da böyledir, çünkü bilinmeyen haklar için helalleşme bu ümmete mahsustur. [B](Berika) [/B]Kişinin gizlemeye çalıştığı bir ayıbını söylemek uygun olmaz. Ancak üstü kapalı olarak, bu konularda ondan helallik talebinde bulunur. Eğer gıybeti ona bildirmek fitneye sebep olacaksa, o zaman onun için Allah’tan af talebinde bulunur. Meçhul hakları ibra etmenin, biz Hanefîlere göre caiz olması, buna delildir.[B] (Redd-ül muhtar)[/B] [B]Paranın geçmediği yer[/B] [B]Sual:[/B] Bir yazıda, [B](Âhirette hatır gönül dinlenmez, para pul geçmez) [/B]deniyor. Peki, âhirette peygamberler, âlimler, melekler, şehidler şefaat etmeyecek mi? [B]CEVAP [/B]Şefaat ayrı bir konudur. Burada kul hakkından bahsediliyor. Bir hadis-i şerif meali: [B](Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin! Çünkü âhirette altının, malın [/B][paranın pulun][B] değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevabları olmazsa, hak sahibinin günahları buna yüklenir.)[/B] [Buhari] O yazıdaki hususla hadis-i şerifte bildirilen hususlar aynıdır. İmansızlara hiçbir şefaat yoktur. İki âyet-i kerime meali şöyledir: [B](Artık şefaat edicilerin [/B][peygamberlerin, meleklerin, salihlerin, şehidlerin][B] şefaati, onlara [/B][kâfirlere][B] fayda vermez.)[/B] [Müddesir 48] [B](O gün zâlimlerin[/B],[B] ne dostu, ne de şefaatçisi vardır.) [/B][Mümin 18] Görüldüğü gibi, imansızlar için, âhirette hatır gönül geçmiyor. İmanı varsa, elbette şefaat hakkı olanların, hatırı gönlü yani şefaati geçerlidir. İmanlı olup da üzerinde kul hakkı varsa, yine para pul veya hatır gönül geçmiyor. Kul hakkı için, ya kendi sevabından veriyor veya hak sahibinin günahlarını yükleniyor. Kul hakkı olmazsa, diğer günahlar için şefaat hakkı elbette vardır. [B]Çocukla helâlleşmek Sual: [/B]Bir çocuğu döven veya ona bir iş yaptıran yahut çocuğun verdiği hediyeyi alan kimsenin, çocukla helâlleşmesi yeterli midir? [B]CEVAP[/B] Ana-babasından veya velisinden izinsiz, akıl baliğ olmayan bir çocuğun verdiği hediyeyi almak, kullanmak caiz olmaz. Çünkü akıl baliğ olmayan çocuğun, ana-babası dâhil, hiç kimseye hediye vermesi sahih olmaz. [B](Redd-ül-muhtar)[/B] Dövdüğümüz çocuğa hakkını helâl et desek, o da helâl etse, bu geçerli olmaz. Çocuğa iş yaptırsak, sonra da hakkını helâl et desek, ettim dese geçerli olmaz. Ya çocuğa ücretini vermeli veya velisiyle helâlleşmelidir. [B] Bankanın borç silmesi Sual:[/B] Bir kimse ölünce, bazı bankalar onun borçlarını siliyormuş. Banka silince, o kişi dinen borçtan kurtulmuş oluyor mu? Ahirette ona borcu sorulmayacak mı? [B]CEVAP [/B]Banka borçları silince, ona hediye etmiş oluyor. Ölen kişi sorumluluktan kurtuluyor. [B]Kul hakkının önemi[/B] [B]Sual:[/B] Kul hakkı çok önemli olsa da, ben hiç korkmuyorum. Her zaman, kazandığım sevabları üzerimde kul hakkı olanlara bağışlıyorum. Kul hakkı olanlar, âhirette benden bir şey istemeye hakları olmaz diye düşünüyorum. Düşüncem doğru mudur? [B]CEVAP[/B] İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Bir kimse, Peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa, fakat üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennete giremez. [B](2/66, 87)[/B] Kul hakkını, Allahü teâlânın hakkından önce ödemek gerekir. Kul hakkı olan, hak sahipleri ile helalleşmedikçe affa uğramaz. Yani üzerinde kul veya hayvan hakkı bulunanı Allahü teâlâ affetmez ve bunlar Cehenneme girip, cezalarını çekeceklerdir[B]. (Hadika)[/B] Kıyamet günü, bir dank [yarım gram gümüş] hak için, cemaatle kılınmış ve kabul olmuş 700 namazı alınıp, hak sahibine verilecektir. [B](Dürr-ül-muhtar)[/B] Cemaatle kılınıp ve kabul olmuş sevabı yoksa ne olacak? Hak sahibinin günahları, kul hakkı olan kimseye yüklenip Cehenneme atılacaktır. Durum böyle olunca, kul hakkından çok korkmak, hiç kimsenin kalbini kırmamaya çalışmak lazımdır. [B]Eşit paraya farklı iş Sual:[/B] Çalıştığım iş yerinde, herkesten eşit para alınarak aylık para toplanıp çay, şeker gibi malzemeler alınıyor. Kimisi çayı çok içiyor, kimisi az. Bazılarının misafirleri çok geliyor. Yani aynı oranda içilmiyor. Bunun bir mahzuru var mı? [B]CEVAP [/B]Bu, baştan bilinen bir şeydir. Az içelim, çok içelim eşit para veriyoruz. Yani anlaşmamız böyledir. Zaten eşit sayıda misafir de gelse, eşit çay içmek mümkün değildir. Anlaşma böyle olduğu için az veya çok çay içmenin mahzuru olmaz. Bunun gibi, oradakiler beraber yemek yiyelim diye eşit para toplayıp, peynir, zeytin, domates, ekmek alıp sonra yeseler, kimi az kimi çok yiyecektir elbette. Bu başta bilindiği için mahzuru olmaz. Yine bunun gibi, sitelerde apartman katlarında kimi girişte oturur, hemen hemen asansörü hiç kullanmaz. Onuncu kattaki ise en çok kullananlardan biri olur, ama anlaşma gereği eşit ücret alınırsa mahzuru olmaz. [B]Mesaiyi aksatmak Sual:[/B] İhlas Holding’de çalışıyorum. Bazı arkadaşlar internette veya basında ilginç gördükleri şeyleri maille bana ve başkalarına gönderiyorlar. Bu maillere bakayım derken mesaimi aksatıyorum. İşlerimi yetiştirmek için acele edince de, baştan savma gibi oluyor. Bundan dolayı vebale giriyor muyum? [B]CEVAP[/B] İnsan, yapması gereken işlerini bitirdikten sonra, bunlara da bakarsa mahzuru olmaz. Ancak devamlı o işlerle uğraşanın, işini aksatmaması imkânsızdır. O tip işler, insanın daha çok hoşuna gittiği için, önce onlara bakıyor, zaman artarsa, esas vazifesi olan işine bakıyor. Bunun için mahzurlu oluyor, mesaisinden çaldığı için günaha giriyor. [B]Kâfirin kul hakkı Sual: [/B]Bir kâfir, Müslüman olunca, bütün günahları affoluyor, hattâ günahları sevaba çevriliyor. Kâfirin kul hakkı varsa, hak sahipleri onu affetmezse ne olacak?[B] CEVAP [/B]Âyet-i kerimede ve hadis-i şeriflerde [B](İman edenin bütün günahları affedilir)[/B] buyuruluyor. Bütün günahlarının içinde, kul hakları da vardır. Cenab-ı Hak, hak sahiplerinin haklarını verir, hiç kimseyi mağdur etmez. [B]Kapı önündeki ayakkabı Sual:[/B] Misafirler, dairemizin kapısı önüne ayakkabılarını çıkarıyorlar. Kapı önünden de ayakkabılar çalınıyor. Ev sahibi, bu ayakkabıları ödemek zorunda mıdır? [B]CEVAP [/B]Ödemek zorunda değildir. [B]İş yaptırmak için Sual: [/B]İş yaptırabilmek için emrim altındakileri dövebilir miyim? [B]CEVAP [/B]Baba evladını, hoca talebesini terbiye etmek için eliyle ve hafif vurabilir. Yumrukla vuramaz. Yüzüne de vuramaz. İş yaptırabilmek için dövmek yerine, tesiri olacak başka cezalar vermelidir. [B]İzinsiz eşya kullanmak Sual:[/B] Bir kişi, çalıştığı özel iş yerinin eşyalarını kullanıp, sonra yerine benzerini veya bedelini, veya bir yerine iki tane, üç tane koysa günah olur mu? [B]CEVAP [/B]İzinsiz alıp kullanmak haramdır. Yerine fazlasıyla bedeli konsa, işlenen günah affolmaz. Tevbe etmek ve mal sahibiyle helalleşmek gerekir. Dinimiz islam..[/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sufinin Dünyası
Kul hakkı çok önemlidir!
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst