Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Lahika Analizi
Kelime Analizi
Kelime Analizi 125: Lâübali
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="kenz-i mahfi" data-source="post: 482158" data-attributes="member: 1024011"><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">LÂÜBÂLÎ (Arapça) (لاأبالي)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Alakasız, kayıtsız, hürmetsiz, dikkatsiz, senli benli manalarına gelmektedir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Bu kelime Arapça'da olumsuzluk bildiren "La" kelimesi ile "önemserim, aldırırım, dikkat ederim," manalarına gelen "übâlî" muzari fiilinin birleşmesinden meydana gelmiştir ve "beni ilgilendirmez, aldırmam!, umursamaz" gibi manalarda kullanılmaktadır. "Übâlî" kelimesinin kökü olan "belî" ve "beleve" kelimesi "denemek, sınamak, teste tabi tutmak, tecrübe etmek, yaşamak, çok yormak, hırpalamak, başını belaya sokmak, sıkıntıya sokmak" gibi manalara gelmektedir. Bu kök kelimeden aynı zamanda çok kullandığımız "bela, belva, beliyye, mübalât, mübtelâ ve ibtilâ" kelimeleri de türetilmektedir. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">"Laübâlî" veya "mâ übâlî" ibaresi "beni ilgilendirmez, aldırmam, benim için farketmez" manalarına gelmektedir. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">"Laübâlî" kelimesi kısaca, önemsediklerinizi önemsemiyorum ve ciddiye aldıklarınızı ciddiye almıyorum; dünyayı umursamıyorum ve dolu zannettiklerinizin dolu olmadığını bildiğim içindir ki onlara boşveriyorum gibi manalarda istimal edilmektedir. Tek başıyla bir fiil cümlesidir. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">29 Haziran 1925’te Şark İstiklal Mahkemesi tarafından idam edilen Şeyh Said, idam sehpasında iken son isteği sorulduğunda, kâğıt kalem ister ve kâğıda Arapça olarak şunları yazar: "ve lâ ubâlî bi sulbî fî cuz'u-ir râda. İn kâne mesre'i fî- Allâh'i ve fî'd- dîn." (Benim bu değersiz dallarda asılmama pervam yoktur. Muhakkak ki mücadelem Allah ve dini içindir.) der ve kelime-i şehadet getirerek idam edilir. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Erzurumlu Alvarlı Efe Hazretleri'nin bir şiirinde şöyle geçmektedir: </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Bilirsin, haram helali </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Bilirsin sevab vebali </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Aman olma lâ-übâli </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Terk eyle boş kîl u kaali </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Sakın incitme bir cani </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Yıkarsın arş-ı Rahman'i</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Araplar bir kişiye halini soracakları zaman "ma bâluke" diye sorarlar yani bir kişinin hâlini sormak ile bâlini sormak aynı manada görmektedirler. Bâl, önem verilmesi, dikkat edilmesi gerekendir, bir tür hâldir, hâledir, ciddiyettir, titizlik göstermektir, herşeyden evvel önemsenmesi gerekeni önemsemektir. Dolayısıyla bâli olmayanın hâli de olmaz.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">"Laübali" kelimesi Risale-i Nur Külliyatı'nda 14 defa zikredilmiştir. Risale-i Nur'da "laübali" kelimesinin geçtiği yerler şöyledir: </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">"Evet hürriyetçilerin ahlâk-ı içtimaiyede ve dinde ve seciye-i milliyede bir derece lâübalilik göstermeleriyle, yirmi-otuz sene sonra dince, ahlâkça, namusça şimdiki vaziyeti gösterdiği cihetinden; şimdiki vaziyette de, elli sene sonra bu dindar, namuskâr, kahraman seciyeli milletin nesl-i âtisi, seciye-i diniye ve ahlâk-ı içtimaiye cihetinde, ne şekle girecek elbette anlıyorsunuz." (Emirdağ Lahikası I, 21.sayfa ve Tarihçe-i Hayatı 471.sayfa)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">"İslamiyet milliyeti ile dörtyüz milyon hakiki kardeşin her gün "Allahümmeğfir lil mü'mini ve'l mü'minât" dua-yı umumisiyle manevi yardım görmek yerine, ırkçılık dörtyüz milyon mübarek kardeşleri, dörtyüz serseriye ve laübalilere yalnız dünyevi ve pek cüz'i bir menfaati için terk ettiriyor." (Emirdağ Lahikası II, sayfa 174 ve Tarihçe-i Hayatı, 620.sayfa)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">"...dinde laübali kısmını dahi cidden ikaz edip "Aman çabuk hakikat-ı İslamiyeye yapışınız" ihtar ediyoruz ki; vatan ve millet ve onların hayatı ve saadeti, hakaik-i Kur'aniyeye dayanmak ve bütün alem-i İslamı arkasında ihtiyat kuvveti yapmak ve uhuvvet-i İslamiye ile dörtyüz milyon kardeşi bulmak ve Amerika gibi din lehinde ciddi çalışan muazzam bir devleti kendine hakiki dost yapmak, iman ve İslamiyet'le olabilir." (Emirdağ Lahikası II, sayfa 209)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">"Lâübaliler ruhsatlarla okşanılmaz; azimetlerle, şiddetle ikaz edilir." (Mektubat, 478)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">"Ve keza bir insan yalan söylediği takdirde pervasız, lâübali bir tarzda söyleyemez." (Mesnevi-i Nuriye, 26)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">"Görülmüyor mu ki, İttihadçılar o kadar hârika azm ü sebat ve fedakârlıklarıyla, hattâ İslam'ın şu intibahına da bir sebep oldukları halde, bir derece dinde lâübalilik tavrını gösterdikleri için, dâhildeki milletten nefret ve tezyif gördüler.....ve dahili bütün fırak-ı dalle-i İslamiye de, birer kemmiye-i kalile-i muzırra suretinde mahkûm kaldığı; ve İslamiyet metanetini ve salabetini sünnet ve cemaatle muhafaza eylediği bir zamanda, lâübaliyane, Avrupa medeniyet-i habise kısmından süzülen bir cereyan-ı bid'atkârane, sinesinde yer tutamaz." (Mesnevi-i Nuriye, sayfa 100 ve Tarihçe-i Hayatı 140 ve 141.sayfa))</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">"Sakın ey ihvan-ı vatan! Sefahetlerle ve dinde lâübaliliklerle tekrar öldürmeyiniz." (Tarihçe-i Hayatı, 56)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">"Yazık! Eyvahlar olsun! Saadetimiz olan meşrutiyet-i meşrûa, bir menba-ı hayat-ı içtimaiyemiz ve İslamiyete uygun olan maarif-i cedideye, millet nihayet derecede müştak ve susamış olduğu halde, bu hâdisede ifratperver olanlar meşrutiyete garazlar karıştırmakla ve fikren münevver olanlar da dinsizce harekat-ı lâübaliyane ile milletin rağbetine karşı maatteessüf sed çektiler. Bu seddi çekenler, ref'etmelidirler. Vatan namına rica olunur." (Tarihçe-i Hayatı, 72)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">"Eğer medeniyet böyle haysiyet kırıcı tecavüzlere ve nifak verici iftiralara ve insafsızcasına intikam fikirlerine ve şeytancasına mugalatalara ve diyanette lâübalicesine hareketlere müsait bir zemin ise; herkes şahid olsunki, o saadet-saray-ı medeniyet tesmiye olunan böyle mahall-i ağraza bedel, vilayat-ı şarkiyenin hürriyet-i mutlakanın meydanı olan yüksek dağlarındaki bedeviyet ve vahşet çadırlarını tercih ediyorum." (Tarihçe-i Hayatı, 77)</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="kenz-i mahfi, post: 482158, member: 1024011"] [SIZE=4][FONT=Palatino Linotype]LÂÜBÂLÎ (Arapça) (لاأبالي) Alakasız, kayıtsız, hürmetsiz, dikkatsiz, senli benli manalarına gelmektedir. Bu kelime Arapça'da olumsuzluk bildiren "La" kelimesi ile "önemserim, aldırırım, dikkat ederim," manalarına gelen "übâlî" muzari fiilinin birleşmesinden meydana gelmiştir ve "beni ilgilendirmez, aldırmam!, umursamaz" gibi manalarda kullanılmaktadır. "Übâlî" kelimesinin kökü olan "belî" ve "beleve" kelimesi "denemek, sınamak, teste tabi tutmak, tecrübe etmek, yaşamak, çok yormak, hırpalamak, başını belaya sokmak, sıkıntıya sokmak" gibi manalara gelmektedir. Bu kök kelimeden aynı zamanda çok kullandığımız "bela, belva, beliyye, mübalât, mübtelâ ve ibtilâ" kelimeleri de türetilmektedir. "Laübâlî" veya "mâ übâlî" ibaresi "beni ilgilendirmez, aldırmam, benim için farketmez" manalarına gelmektedir. "Laübâlî" kelimesi kısaca, önemsediklerinizi önemsemiyorum ve ciddiye aldıklarınızı ciddiye almıyorum; dünyayı umursamıyorum ve dolu zannettiklerinizin dolu olmadığını bildiğim içindir ki onlara boşveriyorum gibi manalarda istimal edilmektedir. Tek başıyla bir fiil cümlesidir. 29 Haziran 1925’te Şark İstiklal Mahkemesi tarafından idam edilen Şeyh Said, idam sehpasında iken son isteği sorulduğunda, kâğıt kalem ister ve kâğıda Arapça olarak şunları yazar: "ve lâ ubâlî bi sulbî fî cuz'u-ir râda. İn kâne mesre'i fî- Allâh'i ve fî'd- dîn." (Benim bu değersiz dallarda asılmama pervam yoktur. Muhakkak ki mücadelem Allah ve dini içindir.) der ve kelime-i şehadet getirerek idam edilir. Erzurumlu Alvarlı Efe Hazretleri'nin bir şiirinde şöyle geçmektedir: Bilirsin, haram helali Bilirsin sevab vebali Aman olma lâ-übâli Terk eyle boş kîl u kaali Sakın incitme bir cani Yıkarsın arş-ı Rahman'i Araplar bir kişiye halini soracakları zaman "ma bâluke" diye sorarlar yani bir kişinin hâlini sormak ile bâlini sormak aynı manada görmektedirler. Bâl, önem verilmesi, dikkat edilmesi gerekendir, bir tür hâldir, hâledir, ciddiyettir, titizlik göstermektir, herşeyden evvel önemsenmesi gerekeni önemsemektir. Dolayısıyla bâli olmayanın hâli de olmaz. "Laübali" kelimesi Risale-i Nur Külliyatı'nda 14 defa zikredilmiştir. Risale-i Nur'da "laübali" kelimesinin geçtiği yerler şöyledir: "Evet hürriyetçilerin ahlâk-ı içtimaiyede ve dinde ve seciye-i milliyede bir derece lâübalilik göstermeleriyle, yirmi-otuz sene sonra dince, ahlâkça, namusça şimdiki vaziyeti gösterdiği cihetinden; şimdiki vaziyette de, elli sene sonra bu dindar, namuskâr, kahraman seciyeli milletin nesl-i âtisi, seciye-i diniye ve ahlâk-ı içtimaiye cihetinde, ne şekle girecek elbette anlıyorsunuz." (Emirdağ Lahikası I, 21.sayfa ve Tarihçe-i Hayatı 471.sayfa) "İslamiyet milliyeti ile dörtyüz milyon hakiki kardeşin her gün "Allahümmeğfir lil mü'mini ve'l mü'minât" dua-yı umumisiyle manevi yardım görmek yerine, ırkçılık dörtyüz milyon mübarek kardeşleri, dörtyüz serseriye ve laübalilere yalnız dünyevi ve pek cüz'i bir menfaati için terk ettiriyor." (Emirdağ Lahikası II, sayfa 174 ve Tarihçe-i Hayatı, 620.sayfa) "...dinde laübali kısmını dahi cidden ikaz edip "Aman çabuk hakikat-ı İslamiyeye yapışınız" ihtar ediyoruz ki; vatan ve millet ve onların hayatı ve saadeti, hakaik-i Kur'aniyeye dayanmak ve bütün alem-i İslamı arkasında ihtiyat kuvveti yapmak ve uhuvvet-i İslamiye ile dörtyüz milyon kardeşi bulmak ve Amerika gibi din lehinde ciddi çalışan muazzam bir devleti kendine hakiki dost yapmak, iman ve İslamiyet'le olabilir." (Emirdağ Lahikası II, sayfa 209) "Lâübaliler ruhsatlarla okşanılmaz; azimetlerle, şiddetle ikaz edilir." (Mektubat, 478) "Ve keza bir insan yalan söylediği takdirde pervasız, lâübali bir tarzda söyleyemez." (Mesnevi-i Nuriye, 26) "Görülmüyor mu ki, İttihadçılar o kadar hârika azm ü sebat ve fedakârlıklarıyla, hattâ İslam'ın şu intibahına da bir sebep oldukları halde, bir derece dinde lâübalilik tavrını gösterdikleri için, dâhildeki milletten nefret ve tezyif gördüler.....ve dahili bütün fırak-ı dalle-i İslamiye de, birer kemmiye-i kalile-i muzırra suretinde mahkûm kaldığı; ve İslamiyet metanetini ve salabetini sünnet ve cemaatle muhafaza eylediği bir zamanda, lâübaliyane, Avrupa medeniyet-i habise kısmından süzülen bir cereyan-ı bid'atkârane, sinesinde yer tutamaz." (Mesnevi-i Nuriye, sayfa 100 ve Tarihçe-i Hayatı 140 ve 141.sayfa)) "Sakın ey ihvan-ı vatan! Sefahetlerle ve dinde lâübaliliklerle tekrar öldürmeyiniz." (Tarihçe-i Hayatı, 56) "Yazık! Eyvahlar olsun! Saadetimiz olan meşrutiyet-i meşrûa, bir menba-ı hayat-ı içtimaiyemiz ve İslamiyete uygun olan maarif-i cedideye, millet nihayet derecede müştak ve susamış olduğu halde, bu hâdisede ifratperver olanlar meşrutiyete garazlar karıştırmakla ve fikren münevver olanlar da dinsizce harekat-ı lâübaliyane ile milletin rağbetine karşı maatteessüf sed çektiler. Bu seddi çekenler, ref'etmelidirler. Vatan namına rica olunur." (Tarihçe-i Hayatı, 72) "Eğer medeniyet böyle haysiyet kırıcı tecavüzlere ve nifak verici iftiralara ve insafsızcasına intikam fikirlerine ve şeytancasına mugalatalara ve diyanette lâübalicesine hareketlere müsait bir zemin ise; herkes şahid olsunki, o saadet-saray-ı medeniyet tesmiye olunan böyle mahall-i ağraza bedel, vilayat-ı şarkiyenin hürriyet-i mutlakanın meydanı olan yüksek dağlarındaki bedeviyet ve vahşet çadırlarını tercih ediyorum." (Tarihçe-i Hayatı, 77)[/FONT][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Lahika Analizi
Kelime Analizi
Kelime Analizi 125: Lâübali
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst