Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Okuyoruz
Kader İle İlgili Soru Ve Cevaplar.
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ademyakup" data-source="post: 236275" data-attributes="member: 1009927"><p><strong>Madem filân adamın ölmesi filân vakitte mukadderdir. Cüz’î ihtiyârıyla silah atan adamın ne kabahati var? Atmasaydı yine ölecekti.</strong> </p><p></p><p></p><p>Cenâb-ı Hak bu âlemde hikmetiyle, her müsebbebi bir sebebe bağlamıştır. Bu hakikat, kaderin sebeple müsebbebe bir taallûk ettiği, şeklinde ifâde edilmiştir. Meselâ, bir çocuk müsebbeb, anne ve babası ise sebeptir. Cenâb-ı Hak o çocuğun yaratılmasını o anne ve babadan takdir etmiştir. </p><p></p><p>İşte Cebriye, sebeple müsebbebe ayrı birer kader tevehhüm etmekte, yâni ebeveyn ile çocuğu ayrı ayrı nazara almaktadır. Bunun neticesi olarak, dünyaya gelmiş bulunan bir çocuk için, mademki onun kaderi dünyaya gelmektir. Ebeveyni olmasa da o çocuk dünyaya gelirdi, gibi hatâlı bir fikre sapmaktadır. Mûtezile ise sebeplere tesir vererek, ebeveyni olmasaydı o çocuk dünyaya gelmezdi, gibi yine bâtıl bir fikir ileri sürmektedir. </p><p></p><p>Ehl-i Sünnet âlimleri, kaderin sebeple müsebbebe bir baktığını ve sebeplerin yokluğu farzedildiğinde müsebbeb için bir şey söylenemeyeceğini ifâde etmişlerdir. Yâni, yukarıdaki misâl için, “eğer söz konusu ebeveyn olmasaydı çocuk dünyaya gelir miydi?” sorusuna Ehl-i Sünnet âlimlerinin cevabı, “Ne olacağı bizce meçhûldür” şeklindedir. Zira, ortada bir vak’a vardır. Söz konusu çocuk, o ebeveynden dünyaya gelmiştir. Ebeveynin yokluğu farz edilince, çocuğun dünyaya gelip gelmeyeceğine nasıl hükmedilecektir? Cenâb-ı Hakk’ın o çocuğu bir başka ebeveynden dünyaya gönderip göndermeyeceği hakkında bir tahmin yürütülemez.</p><p></p><p>Diğer bir misâl: Birisi Erzurum’dan, diğeri İstanbul’dan gelen iki kişinin Ankara’da buluştuklarını farzediniz. Bunlardan birisi, Mûtezile görüşüne uygun olarak, “Buraya gelmeseydik görüşemezdik,” diğeri ise Cebriye görüşü istikametinde, “Kaderde, görüşmemiz yazılmıştır. Buraya gelmeseydik de görüşürdük,” dese, her iki ifâde de hatalı ve bâtıldır. Ortada bir buluşma vardır ve bu hâdise daha meydana gelmeden, Cenâb-ı Hakk’ın malûmudur. O halde kader, söz konusu iki kişinin o mekân ve zamanda buluşmalarıdır. Onların Ankara’ya gitmemeleri farzedildiğinde, bir başka yerde buluşup buluşamayacakları hususunda hiçbir şey söylenemez.</p><p></p><p>İşte, bu iki misâl gibi, bir adamın ateş etmesiyle diğerinin ölmesi hâdisesinde de kader sebeple müsebbebe bir bakmaktadır. Ortada bir öldürme hâdisesi vardır ve bu hâdise daha meydana gelmeden Cenâb-ı Hak tarafından bilinmektedir. Dolayısıyla, kader, “birinin ateş etmesiyle diğerinin ölmesi”, şeklindedir. Adamın ateş etmediği farz edilince, mevcut hâdisenin bir tarafı, yâni sebep yönü, yok kabul edilmektedir. Bu durumda karşı taraf hakkında hiçbir şey söylenemez.</p><p></p><p>Öldürme olayında katilin kabahati Cenâb-ı Hakk’ın yasakladığı öldürme fiiline teşebbüs etmesi ve ölüme sebep olmasıdır.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ademyakup, post: 236275, member: 1009927"] [B]Madem filân adamın ölmesi filân vakitte mukadderdir. Cüz’î ihtiyârıyla silah atan adamın ne kabahati var? Atmasaydı yine ölecekti.[/B] Cenâb-ı Hak bu âlemde hikmetiyle, her müsebbebi bir sebebe bağlamıştır. Bu hakikat, kaderin sebeple müsebbebe bir taallûk ettiği, şeklinde ifâde edilmiştir. Meselâ, bir çocuk müsebbeb, anne ve babası ise sebeptir. Cenâb-ı Hak o çocuğun yaratılmasını o anne ve babadan takdir etmiştir. İşte Cebriye, sebeple müsebbebe ayrı birer kader tevehhüm etmekte, yâni ebeveyn ile çocuğu ayrı ayrı nazara almaktadır. Bunun neticesi olarak, dünyaya gelmiş bulunan bir çocuk için, mademki onun kaderi dünyaya gelmektir. Ebeveyni olmasa da o çocuk dünyaya gelirdi, gibi hatâlı bir fikre sapmaktadır. Mûtezile ise sebeplere tesir vererek, ebeveyni olmasaydı o çocuk dünyaya gelmezdi, gibi yine bâtıl bir fikir ileri sürmektedir. Ehl-i Sünnet âlimleri, kaderin sebeple müsebbebe bir baktığını ve sebeplerin yokluğu farzedildiğinde müsebbeb için bir şey söylenemeyeceğini ifâde etmişlerdir. Yâni, yukarıdaki misâl için, “eğer söz konusu ebeveyn olmasaydı çocuk dünyaya gelir miydi?” sorusuna Ehl-i Sünnet âlimlerinin cevabı, “Ne olacağı bizce meçhûldür” şeklindedir. Zira, ortada bir vak’a vardır. Söz konusu çocuk, o ebeveynden dünyaya gelmiştir. Ebeveynin yokluğu farz edilince, çocuğun dünyaya gelip gelmeyeceğine nasıl hükmedilecektir? Cenâb-ı Hakk’ın o çocuğu bir başka ebeveynden dünyaya gönderip göndermeyeceği hakkında bir tahmin yürütülemez. Diğer bir misâl: Birisi Erzurum’dan, diğeri İstanbul’dan gelen iki kişinin Ankara’da buluştuklarını farzediniz. Bunlardan birisi, Mûtezile görüşüne uygun olarak, “Buraya gelmeseydik görüşemezdik,” diğeri ise Cebriye görüşü istikametinde, “Kaderde, görüşmemiz yazılmıştır. Buraya gelmeseydik de görüşürdük,” dese, her iki ifâde de hatalı ve bâtıldır. Ortada bir buluşma vardır ve bu hâdise daha meydana gelmeden, Cenâb-ı Hakk’ın malûmudur. O halde kader, söz konusu iki kişinin o mekân ve zamanda buluşmalarıdır. Onların Ankara’ya gitmemeleri farzedildiğinde, bir başka yerde buluşup buluşamayacakları hususunda hiçbir şey söylenemez. İşte, bu iki misâl gibi, bir adamın ateş etmesiyle diğerinin ölmesi hâdisesinde de kader sebeple müsebbebe bir bakmaktadır. Ortada bir öldürme hâdisesi vardır ve bu hâdise daha meydana gelmeden Cenâb-ı Hak tarafından bilinmektedir. Dolayısıyla, kader, “birinin ateş etmesiyle diğerinin ölmesi”, şeklindedir. Adamın ateş etmediği farz edilince, mevcut hâdisenin bir tarafı, yâni sebep yönü, yok kabul edilmektedir. Bu durumda karşı taraf hakkında hiçbir şey söylenemez. Öldürme olayında katilin kabahati Cenâb-ı Hakk’ın yasakladığı öldürme fiiline teşebbüs etmesi ve ölüme sebep olmasıdır. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Okuyoruz
Kader İle İlgili Soru Ve Cevaplar.
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst