Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
İşaratü'l İcâz
İşaratü'l-İcâz 6. Ders: Peygamberlerin Meslekleri ve İbadetlerindeki Farklılıklar..
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 391249" data-attributes="member: 27"><p><span style="font-family: 'verdana'">Dersimizden ayrıca şunu da anlıyoruz ki; Peygamber Efendimiz aleyhissalatü vesselamdan önce gelmiş peygamberlerin dinlerindeki fer'i farklılıklar, günümüzde de bahane edilip, diğer dinleri hak noktasına getirmez. Madem ki İslamiyet son dindir ve Allah cc. bir dinin hükmü kalkmadıkça yerine yeni bir din getirmez, hikmetsiz, abes iş yapmaz. O halde bugünkü hristiyanlar ya da yahudiler veyahut diğerleri "bizim peygamberimiz bu şekilde ibadet ederdi, bizim peygamberimiz zamanında oruç 30 gün değilde 10 gündü, yahut namaz bu kadar çok değildi" gibi bahanelerin arkasına sığınamazlar. İmani rükünlerden peygamberlere inanmak, son Peygamber aleyhissalatü vesselama da inanmayı gerektirir çünkü. Bu da Onun (aleyhissalatü vesselam) diniyle amel etmeyi zorunlu kılar.</span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> Üstad Hazretleri, Bakara Suresinin 4. ayetini tefsir ederken bu mühim hususa da değiniyor. İşte bu ayetten Üstad Hazretlerinin ehl-i kitaba dair çıkardığı manalar. </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">[TAVSIYE]2<span style="font-size: 22px">وَمَاۤ اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ</span> Bu gibi sıfatlarda bir teşvik vardır. Ve o teşvikten sâmileri imtisâle sevk eden emirler ve nehiyler doğuyor. </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Bu cümlenin mâkabliyle nazmına dair “dört letaif” vardır. </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">1. Bu cümlenin mâkabline atfı, medlûlün delile olan bir atfıdır. Şöyle ki: </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><strong>“Ey insanlar! Kur’ân’a iman ettiğiniz gibi, kütüb-ü sâbıkaya da iman ediniz. Çünkü Kur’ân, onların sıdkına delil ve şahittir.” </strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'">2. Yahut o atıf, delilin medlûle olan atfıdır. Şöyle ki: </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><strong>“Ey ehl-i kitap! Geçmiş olan enbiya ve kitaplara iman ettiğiniz gibi, Hazret-i Muhammed (a.s.m.) ile Kur’ân’a da iman ediniz. Zira onlar, Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.) gelmesini tebşir ettikleri gibi, onların ve kitaplarının sıdkına olan deliller, hakikatiyle, ruhuyla Kur’ân’da ve Hazret-i Muhammed’de (a.s.m.) bulunmuştur. Öyleyse, Kur’ân Allah’ın kelâmı ve Hazret-i Muhammed (a.s.m.) de resulü olduğunu tarik-i evlâ ile kabul ediniz ve etmelisiniz.” </strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">3. <strong>Zaman-ı Saadette Kur’ân’dan neş’et eden İslâmiyet, sanki bir şeceredir. Kökü Zaman-ı Saadette sabit olmakla, damarları o zamanın âb-ı hayat menbalarından kuvvet ve hayat alarak her tarafa intişar ettikleri gibi, dal ve budakları da istikbal semâsına kadar uzanarak âlem-i beşere maddî ve mânevî semereleri yetiştiriyor. </strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Evet, İslâmiyet, mâzi ile istikbali kanatları altına almış, gölgelendirerek, istirahat-i umumiyeyi temin ediyor. </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">4. Kur’ân-ı Kerim, o cümlede ehl-i kitabı imana teşvik etmekle, onlara bir ünsiyet, bir sühulet gösteriyor. Şöyle ki: </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><strong>“Ey ehl-i kitap! İslâmiyeti kabul etmekte size bir meşakkat yoktur; size ağır gelmesin. Zira, size bütün bütün dininizi terk etmenizi emretmiyor. Ancak, itikadatınızı ikmal ve yanınızda bulunan esasat-ı diniye üzerine bina ediniz diye teklifte bulunuyor. <span style="font-size: 12px">Zira Kur’ân, bütün kütüb-ü sâlifenin güzelliklerini ve eski şeriatlerinin kavaid-i esasiyelerini cem etmiş olduğundan usulde muaddil ve mükemmildir. Yani, tâdil ve tekmil edicidir. Yalnız, zaman ve mekânın tagayyür etmesi tesiriyle tahavvül ve tebeddüle maruz olan füruat kısmında müessistir. </span>Bunda aklî ve mantıkî olmayan bir cihet yoktur. Evet, mevasim-i erbaada giyecek, yiyecek ve sair ilâçların tebeddülüne lüzum ve ihtiyaç hasıl olduğu gibi, <span style="font-size: 12px">bir şahsın yaşayış devrelerinde, talim ve terbiye keyfiyeti tebeddül eder.</span> <span style="font-size: 12px">Kezalik, hikmet ve maslahatın iktizası üzerine, ömr-ü beşerin mertebelerine göre ahkâm ı fer’iyede tebeddül vardır. Çünkü, fer’î hükümlerden biri, bir zamanda maslahat iken, diğer bir zamana göre mazarrat olur.</span> Veya bir ilâç, bir şahsa devâ iken, şahs-ı âhere dâ’ olur. Bu sırdandır ki, Kur’ân, fer’î hükümlerden bir kısmını neshetmiştir. Yani vakitleri bitti, nöbet başka hükümlere geldi, diye hükmetmiştir.” </strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong></span><strong><span style="color: #ff0000">[SUP]<strong>2</strong>[/SUP] : Senden önce indirilen (kitap ve Peygamberlere)... Bakara Sûresi, 2:4.</span></strong></p><p><strong></strong><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><strong>İşarat'ül-İ'caz</strong></span>[/TAVSIYE]<span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 391249, member: 27"] [FONT=verdana]Dersimizden ayrıca şunu da anlıyoruz ki; Peygamber Efendimiz aleyhissalatü vesselamdan önce gelmiş peygamberlerin dinlerindeki fer'i farklılıklar, günümüzde de bahane edilip, diğer dinleri hak noktasına getirmez. Madem ki İslamiyet son dindir ve Allah cc. bir dinin hükmü kalkmadıkça yerine yeni bir din getirmez, hikmetsiz, abes iş yapmaz. O halde bugünkü hristiyanlar ya da yahudiler veyahut diğerleri "bizim peygamberimiz bu şekilde ibadet ederdi, bizim peygamberimiz zamanında oruç 30 gün değilde 10 gündü, yahut namaz bu kadar çok değildi" gibi bahanelerin arkasına sığınamazlar. İmani rükünlerden peygamberlere inanmak, son Peygamber aleyhissalatü vesselama da inanmayı gerektirir çünkü. Bu da Onun (aleyhissalatü vesselam) diniyle amel etmeyi zorunlu kılar. Üstad Hazretleri, Bakara Suresinin 4. ayetini tefsir ederken bu mühim hususa da değiniyor. İşte bu ayetten Üstad Hazretlerinin ehl-i kitaba dair çıkardığı manalar. [TAVSIYE]2[SIZE=6]وَمَاۤ اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ[/SIZE] Bu gibi sıfatlarda bir teşvik vardır. Ve o teşvikten sâmileri imtisâle sevk eden emirler ve nehiyler doğuyor. Bu cümlenin mâkabliyle nazmına dair “dört letaif” vardır. 1. Bu cümlenin mâkabline atfı, medlûlün delile olan bir atfıdır. Şöyle ki: [B]“Ey insanlar! Kur’ân’a iman ettiğiniz gibi, kütüb-ü sâbıkaya da iman ediniz. Çünkü Kur’ân, onların sıdkına delil ve şahittir.” [/B] 2. Yahut o atıf, delilin medlûle olan atfıdır. Şöyle ki: [B]“Ey ehl-i kitap! Geçmiş olan enbiya ve kitaplara iman ettiğiniz gibi, Hazret-i Muhammed (a.s.m.) ile Kur’ân’a da iman ediniz. Zira onlar, Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.) gelmesini tebşir ettikleri gibi, onların ve kitaplarının sıdkına olan deliller, hakikatiyle, ruhuyla Kur’ân’da ve Hazret-i Muhammed’de (a.s.m.) bulunmuştur. Öyleyse, Kur’ân Allah’ın kelâmı ve Hazret-i Muhammed (a.s.m.) de resulü olduğunu tarik-i evlâ ile kabul ediniz ve etmelisiniz.” [/B] 3. [B]Zaman-ı Saadette Kur’ân’dan neş’et eden İslâmiyet, sanki bir şeceredir. Kökü Zaman-ı Saadette sabit olmakla, damarları o zamanın âb-ı hayat menbalarından kuvvet ve hayat alarak her tarafa intişar ettikleri gibi, dal ve budakları da istikbal semâsına kadar uzanarak âlem-i beşere maddî ve mânevî semereleri yetiştiriyor. [/B] Evet, İslâmiyet, mâzi ile istikbali kanatları altına almış, gölgelendirerek, istirahat-i umumiyeyi temin ediyor. 4. Kur’ân-ı Kerim, o cümlede ehl-i kitabı imana teşvik etmekle, onlara bir ünsiyet, bir sühulet gösteriyor. Şöyle ki: [B]“Ey ehl-i kitap! İslâmiyeti kabul etmekte size bir meşakkat yoktur; size ağır gelmesin. Zira, size bütün bütün dininizi terk etmenizi emretmiyor. Ancak, itikadatınızı ikmal ve yanınızda bulunan esasat-ı diniye üzerine bina ediniz diye teklifte bulunuyor. [SIZE=3]Zira Kur’ân, bütün kütüb-ü sâlifenin güzelliklerini ve eski şeriatlerinin kavaid-i esasiyelerini cem etmiş olduğundan usulde muaddil ve mükemmildir. Yani, tâdil ve tekmil edicidir. Yalnız, zaman ve mekânın tagayyür etmesi tesiriyle tahavvül ve tebeddüle maruz olan füruat kısmında müessistir. [/SIZE]Bunda aklî ve mantıkî olmayan bir cihet yoktur. Evet, mevasim-i erbaada giyecek, yiyecek ve sair ilâçların tebeddülüne lüzum ve ihtiyaç hasıl olduğu gibi, [SIZE=3]bir şahsın yaşayış devrelerinde, talim ve terbiye keyfiyeti tebeddül eder.[/SIZE] [SIZE=3]Kezalik, hikmet ve maslahatın iktizası üzerine, ömr-ü beşerin mertebelerine göre ahkâm ı fer’iyede tebeddül vardır. Çünkü, fer’î hükümlerden biri, bir zamanda maslahat iken, diğer bir zamana göre mazarrat olur.[/SIZE] Veya bir ilâç, bir şahsa devâ iken, şahs-ı âhere dâ’ olur. Bu sırdandır ki, Kur’ân, fer’î hükümlerden bir kısmını neshetmiştir. Yani vakitleri bitti, nöbet başka hükümlere geldi, diye hükmetmiştir.” [/B][/FONT][B][COLOR=#ff0000][SUP][B]2[/B][/SUP] : Senden önce indirilen (kitap ve Peygamberlere)... Bakara Sûresi, 2:4.[/COLOR] [/B][FONT=verdana] [B]İşarat'ül-İ'caz[/B][/FONT][/TAVSIYE][FONT=verdana] [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
İşaratü'l İcâz
İşaratü'l-İcâz 6. Ders: Peygamberlerin Meslekleri ve İbadetlerindeki Farklılıklar..
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst