insanı felakete götüren nefsidir

uhuvvet1

Member
insanı felakete götüren nefsidir
Nefs, düşmanların en tehlikeli ve zararlısı, tedavisi çok zor olan ve insanı Allah-u Zülcelal’in rızasına giden yoldan ayıran bir düşmandır. Nefis, insanın Allah-u Zülcelal ile arasında karanlık bir perdedir.

İnsan ancak nefsini bilir, onun hile ve tuzaklarını öğrenirse, Allah-u Zülcelal’in kudret ve azametini idrak edebilir, emir ve nehiylerini yerine getirebilmek için gayret sarfeder.

Nefis daima hata ve günahlara, keyif ve sefaya meyillidir. Onun için Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:“Çünkü nefis, daima kötülüğü emreder.” (Yusuf; 53)

Allah-u Zülcelal’in rızasına ulaşıp baki olan ahiret hayatımızda rahat etmek istiyorsak; onu cennetin yoluna çevirerek:“Onu (nefsini) arındıran kurtuluşa ermiştir.” (Şems; 9) ayet-i kerimesinin ışığı altında, nefsi; kibir, ucub, riya, cimrilik vs. gibi kötü sıfatlardan temizleyip, Allah-u Zülcelal’in rızasına yönlendirmemiz lazımdır. Ama nefsi şımartırsak, bütün arzu ve isteklerini yerine getirirsek, yani onun hizmetine girersek, kendimizi ateşe atmış oluruz.

Şeytan aleyhillane, insana nefsinin gölgesinden gelip onu günaha sürüklemek için çaba harcar. Onun için de Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Sizin en büyük düşmanınız koltuğunuzun altında saklamış olduğunuz nefsinizdir.” (Beyhaki)

Nefsin isteklerini ne kadar yerine getirirsek getirelim, daima daha fazlasını ister. Onun istekleri hiç bitmez. Nitekim, Firavun’u peşinden sürüklemiş ve en sonunda: “Ben sizin en yüce Rabbinizim!” (Naziat; 24) dedirtmiştir. Bu yüzden, nefse karşı çok dikkatli olmak ve onun isteklerinin peşinden koşmamak lazımdır. Çünkü nefis, kendi haline bırakılırsa azgınlaşır ve bizi de beraberinde ateşe müstahak eder. Onun için Lokman-ı Hekim oğluna şöyle nasihatte bulunmuştur: “Ey oğlum! Nefsin arzularına uymaktan sakın. Çünkü nefsin doğru olmayan kötü istekleri vardır. Şayet nefsine biraz uydun mu, daha fazlasını ister, daha çok azgınlaşır.”

Demek ki insan, nefsinin isteklerinin önünü daima kapatmalıdır. Şayet onun önünü biraz aralarsa, nefis o küçük aralıktan girerek, sonu gelmez isteklerinin peşinden insanı sürüklemek suretiyle perişan eder.

Nefsin Gıdası Haramlardır

Anlatıldığına göre, evliyalardan birinin yanına, bir gün bir sevdiği gelip:

“Efendim, nefs nedir?” diye sordu. Evliya:

“Nefs, bütün iyiliklerden süzülmüş, sadece kötülüklerin bulunduğu bir varlıktır.” buyurdu. Adam tekrar:“Gıdası nedir efendim?” diye sorunca, Evliya şöyle cevap verdi:“Haram ve günahlardır.”

Gavs-ı Bilvanisi şöyle demiştir:“İnsan fakir olmalıdır. Allah-u Teala hep fakirlerledir. Fakirleri sever. Fakirlikten maksat nefs ve benlikten uzak olmaktır. Dünya malından dolayı fakirlik değildir. İnsanın nefs ve benliğini yenmesi lazımdır. Nefsini gören, kendinde büyüklük hisseden kimseyi Allah-u Teala sevmez..

Şeytanın küfre gitmesinin sebebi nefsini, kendini büyük görmesi değimliydi. İnsanın ayağı nefsin göğsünde bulunmalıdır ki, başkaldırmaya gücü yetmesin. Nefsin düşmanlığı çok büyüktür. Firavun, Şeddat ve Karun gibilerin felaketlerine nefisleri sebeb oldu.

Çünkü büyüklük taslayan nefisleri, büyük iddialara kalkıştılar. Kendileri boş bir dava güttüklerini, ilah olmadıklarını ve Allah-u Teala’dan uzak olduklarını bildikleri halde nefislerinin ilahlık davasına boyun eğdiler. Çünkü nefisleri o kadar büyümüş ve kendilerine hakim olmuştu.

İnsanın iyi amellerini ve ibadetlerini görmemesi, hep günahlarını görmesi lazımdır. İnsan birşey olmadığını bilmelidir. Hayrını, amelini, ibadetini değil, hep günahlarını göz önünde tutmalıdır.

Çünkü insan amel ve ibadetini görünce nefsi kabarır. İnsanı felakete götüren nefsidir. Helak olan insanlar hep nefisleri yüzünden helak olmuşlardır. Nefis kendinden üstün hiçbir varlığın bulunmasını istemez.

İşte Firavun, Karun gibi kimselerde haddini aşmış, azgınlaşmış nefislerinin ilahlık iddiasına uymuşlardır. Onlar kendilerinin ilah olmadığını bilmiyorlarmıydı. Biliyorlardı fakat büyüyen ve büyük iddialara kalkışan nefislerine kendileri de uydular.”
 
Üst