Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
İslami Kütüphane
İhyau Ulumid-din -- İlim Babı--
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="genc_kalem" data-source="post: 175624" data-attributes="member: 15919"><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: red">İlmin, İlim Öğretme'nin ve İlim Öğrenme'nin Fazileti ve Bunlara Dair Aklî ve Naklî Deliller</span></span></span></strong></p><p> </p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: darkred"><strong>İlmin Fazileti Ayetler</strong></span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Allah kendisinden başka ilah olmadığına adaletle şehadet etti. Melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka ilah olmadığına şehadet ettiler1 (âli İmran/18)</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Dikkat edildiğinde görülecektir ki, bu ayette Allah Teâlâ (c.c) önce zât-ı ulûhiyetinden başlayarak birliğine şehadet etmekte, ikinci olarak melekleri, üçüncü olarak da âlimleri bu gerçeğe şahid göstermektedir. Bu ise, ilmin ve âlimin yüceliğini gösteren çok büyük bir delildir. Bu şeref âlimlerin faziletini anlatmak husu sunda yeterli ise de, biz delil getirmeye devam edeceğiz.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Allah da sizden inananları kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. (Mücadele/11)</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Âlimlerle cahiller hiç bir olur mu? Bunu ancak akl-ı selim sahipleri düşünürler.</strong></span></span></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'">(Zümer/9)</span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Allah'tan tam mânâsıyla ancak âlimler korkar.</strong></span></span></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'">(Fâtır/28)</span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>De ki: 'Benimle sizin aranızda Allah Teâlâ'nın ve Kitab'ın ilmine sahip olanların şahidlik etmesi yeter'. (Ra'd/43)</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Kitab'dan bir ilme mazhar olan zat 'Sen gözünü kapayıp açıncaya kadar ben sana onu (Belkıs'ın tahtını) getiririm' dedi.</strong></span></span></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'">(Neml/40)</span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Kitab'dan bir ilme mazhar olan zat, ilmin nelere kâdir olduğunu göstermek için Hz. Süleyman'a böyle hitap etmiştir.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>İlim ve irfana mazhar olanlar ise şöyle dediler: 'Yazıklar olsun sizlere! İman edip, salih ameller işleyen kimseler için Allah'ın sevap ve mükâfatı daha hayırlıdır'. (Kasas/80)</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Allah Teâlâ bu ayette âhiretin kıymetinin ancak ilimle bilineceğini anlatmaktadır.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Biz bu misalleri insanlara beyan ve îrad ediyoruz. Bunları hakkıyla ancak ilim ve iz'an sahipleri idrâk ederler.2</strong></span></span></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'">(Ankebût/43)</span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Eğer aldıkları malûmatı peygambere, emir sahiplerine (âlimlere) bildirseydiler, onlar vâkıaları tedkik ve tahkik ederek, bunların açıklamaya veya gizlemeye layık olup ol madıklarını bilirlerdi. (Nisâ/81)</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Allah Teâlâ bu ayette olayların yorumunu âlimlerin istihrac ve istinbatına bırakmakta ve böylece onların mertebelerinin ne denli büyük olduğunu ve bu mertebenin peygamberler mertebesine nasıl ilhak olunduğunu bildirmektedir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Ey Âdemoğulları! Sizler için avret yerlerinizi örtecek elbise ve ziynet eşyası varettik. Ancak takvâ elbisesi daha hayırlıdır. (A'raf/27)</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Bazı âlimler bu ayette geçen avret yerini örten elbise ile ilmin, ziynet ile yakîn mertebesinin, takvâ elbisesi ile de hayat mertebe sinin kastedildiğini söylemişlerdir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Onlara ilim üzere tafsil ettiğimiz bir kitab getirdik.</strong></span></span></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'">(A'raf/52)</span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Elbette herşeyi bilerek onlara nakledip haber vereceğiz! (A'raf/7)</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hayır! O (Kur'an), kendilerine ilim verilenlerin göğüslerinde bulunan açık açık ayetlerdir.</strong></span></span></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'">(Ankebût/49)</span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Rahman olan Allah, Kur'an'ı öğretti, insanı yarattı, ona beyanı öğretti.</strong></span></span></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'">(Rahman/1-4)</span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Allah Teâlâ bu hakikati insana minnet etmek kabilinden böylece ifade buyurmuştur.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 18px"><span style="color: darkred">Hadîsler</span></span></span></strong></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Allah'ın Rasûlü şöyle buyurmuştur:</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Allah bir kulu için hayrı murad ettiğinde, onu dinde Allah'tan korkan bir âlim yapar. Ona kendisini doğru yola götürecek akıl ve idrâk verir.3</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Âlimler peygamberlerin varisleridir.4</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Peygamberlik derecesinden daha üstün bir mertebenin bu lunmadığı herkesin malûmudur. Demek ki bu mertebeye vâris olmak, şereflerin en büyüğüdür.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlûkat, âlim bir kimsenin affedilmesi için Allah'a yalvarırlar.5</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Yerlerde ve göklerdeki tüm mahlûkatın kendisi için Allah'tan af dilediği bir kimsenin mertebesini bir düşünün! Bundan daha büyük bir mertebeye ulaşması mümkün mü insanoğlunun?</strong></span></span></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'">Alim kendi işleriyle meşgul olduğu halde, yerlerin ve göklerin sâkinleri de onun affı için istiğfar etmekle meşgul olmaktadırlar. Bir insan için bundan daha büyük bir şeref düşünülebilir mi?</span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hikmet (ilim), şerefli bir insanın şerefine öyle büyük bir paye ilâve eder ki köleleri, sultanların seviyesine çıkarıncaya değin yükseltir.6</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hz. Peygamberin 'Köleleri sultanların seviyesine çıkarır' buyurmakla ilme nasıl bir paye verdiğini görüyorsunuz! İlmin bu dünyada vereceği neticeler bile bu kadar değerlidir. Dünyada kazandırdıkları ahiret hayatına nisbetle bir hiçtir. Çünkü ahiret hem dünyadan sayısız derecelerle daha üstündür, hem de ebedîdir.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>İki iyi haslet vardır ki, bu hasletler hiçbir münafıkta bulunmaz: Birincisi güzel ahlâk, ikincisi dinde derin bilgi (fıkıh) sahibi olmak.7</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Günümüzün bazı fakihlerinin münafıklığı, sizleri bu hadîs hakkında şüpheye düşürmemelidir; zira Hz. Peygamber, günü müzdeki anlamıyla fıkıhtan söz ediyor değildir. Onun fıkıh ile kas tettiği anlam, günümüzdeki anlamından çok uzaktır. Nitekim ki tabımızın ilerideki bölümlerinde bu anlam ortaya konacaktır. Fıkh'ın en küçük derecesi, ahiretin dünyadan daha hayırlı olduğunu bilip, bu gerçeğe göre hareket etmektir. Fakih olan kimse de bu türden bir vasıf olduğu takdirde; bilgileri doğru olur, üzerinden her türlü riya hâli kalkar ve nifak tehlikesinden kurtulur.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>İnsanların en faziletlisi o mü'min âlimdir ki, kendisine ihtiyaç olduğunda yardım eder. Halk kendisinden kaçtığında ilmiyle yetinerek vakarlı davranır.8</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>İman çıplaktır; onun örtüsü takva, süsü hayâ ve meyvesi ilim'dir.9</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>İnsanlar arasında nübüvvet makamına en yakın kimseler, ilim ve cihad ehli olan kimselerdir. İlim ehli olanlar, halkı peygamberlerin getirdiği ilahî nizâma yönelttiler. Cihad ehli</strong></span></span></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'">olanlar ise, peygamberlerin getirdiği bu ilahî nizâmı kılıçlarıyla korumak için cihad ettiler.10</span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Bir kabilenin ölümü, bir âlimin ölümünden ehvendir.11</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>İnsanlar, altın ve gümüş gibi farklı değerler taşıyan madenlere benzerler. Dinde derin ilim (fıkıh) sahibi olmak şartıyla; cahiliye döneminde hayırlı olanları, İslâm'a girdikten sonra da (insanların) hayırlılarıdır.12</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Kıyamet gününde âlimlerin mürekkebi, şehidlerin kanıyla tartılır.13</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Ümmetime ulaştırmak üzere kırk hadis ezberleyen kimseye kıyamet gününde hem şefaatçı, hem de şahid olurum.14</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Allah Teâlâ, dininde bilgi sahibi olan kimseyi korur ve ummadığı yerden ona rızık verir.15</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Allah Teâlâ Hz. İbrahim'e şöyle vahyetti: Ey İbrahim! Ben alimim ve alîm olan her kulumu severim.16</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Âlim kimse, Allah Teâlâ'nın yeryüzündeki emin kuludur.17</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Ümmetimden iki sınıf ıslah olursa herkes ıslah olur, onlar fesada düşerlerse onlarla birlikte herkes fesada düşer. Bunlar yöneticiler ile âlimlerdir.18</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Beni Allah'ın rahmetine yaklaştıracak bir ilim (ve amel) sahibi olmamı temin etmeyen bir günün üzerime doğmasında benim için bir hayır yoktur.19</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Âlimin âbide üstünlüğü, benim, ashabımın en düşük derecelisine olan üstünlüğüm gibidir.20</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Bakınız ki. Hz. Peygamber ilim. mertebesini, nasıl da nübüvvet mertebesine eşit tutmakta ve ilimsiz amelin derecesi ne kadar düşük olmaktadır.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Şayet âbid, eda ettiği ibadetin ilminden mahrumsa, onun ibade tinin hiçbir anlamı olmadığı gibi, böyle bir amelin kişiye hiçbir yararı da dokunmaz.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Âlim'in âbide üstünlüğü, ondördünde bulunan ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir.21</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Kıyâmet gününde üç sınıf insan şefaat edebilecektir: Peygamberler, âlimler, şehidler.22</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Nübüvvet makamının hemen ardından gelen ve şehidlik mertebesinden bile üstün olan ilmin mertebesi ne büyük bir nimettir!</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Allah Teâlâ'ya din hususunda ilim sahibi olmaktan daha üstün bir şeyle ibadet olunmuş değildir. Şeytan için bir tek fakih(i aldatmak) bin âbid(i aldatmak)tan daha zordur. Herşeyin bir temeli vardır. Bu dinin temeli ise ilimdir.23</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Dininizin en hayırlı tarafı en kolay olanıdır. İbadetlerin en hayırlısı ise ilimdir.24</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Âlim olan mü'min, âbid olan mü'minden yetmiş derece daha faziletlidir.25</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Ey ashabım! Sizler fakihleri çok, kurrâsı (Kur'an hafızları) ve hatipleri az, (ilim) isteyenleri seyrek, fakat (ilim) verenleri çok olan bir zamanda bulunuyorsunuz. Bu zamanda salih amel işlemek, ilim yapmaktan daha hayırlıdır. Fakat insan ların üzerine öyle bir zaman gelecektir ki, fakihleri az, hatipleri çok, (ilim) verenleri seyrek, (ilim) isteyenleri ise çok olacaktır. İşte böyle bir zamanda ilim (sahibi olmaya çalışmak) her ibadetten daha hayırlıdır.26</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Alim ile âbid arasında yüz derece fark vardır. Bu derecelerden her biri arasında iyi beslenmiş bir koşu atının hızıyla yetmiş yıllık bir mesafe vardır.27</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hz. Peygamber'e amellerin hangisinin daha üstün ve efdal olduğu sorulduğunda, şöyle cevap verdi: 'Allah'ı bilmek'. Ne tür bir bilgiyi kastettiği sorulduğunda, yine 'Allah'ı bilmek'</strong></span></span></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'">diye cevap verdi. Ashab 'Biz amelden soruyoruz, siz ise ilimden haber veriyorsunuz' diye itiraz edince, Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: 'Allah'ı bilerek yapılan amel ne kadar az olursa olsun insana fayda verir. Allah'ı bilmeksizin yapılan ameller ise, insana bir fayda sağlamaz'.28</span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Kıyamet gününde Allah Teâlâ bütün kullarını diriltip mahşere getirdikten sonra, âlimleri de diriltip getirir ve on lara hitaben şöyle buyurur: 'Ey âlimler zümresi! Sizi iyi bildiğim için size ilim sıfatımı emanet ettim. Size ilmimi sizleri azaba uğratmak için vermedim. O halde nimetlere koşun; zira hepinizi affettim'.29</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="color: darkred"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Ashab'ın ve Âlimlerin Sözleri</strong></span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hz. Ali, talebesi Kumeyle30 şöyle demiştir: 'Ey Kumeyl! İlim maldan daha hayırlıdır. Çünkü ilim seni, sen ise malı korursun. İlim hâkim, mal ise mahkûmdur. İnfak malı azaltır, ilim ise artırır'.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Yine Hz. Ali şöyle buyurmuştur: 'Âlim bir kimse, gündüzleri sürekli oruç tutan, geceleri ise ibadet edip, tüm zamanını cihada sarfeden bir kimseden daha üstündür. Alim bir kimsenin ölümüyle açılmış gediği, yine aynı büyüklükte bir başka âlim doldurabilir'.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hz. Ali bir manzumesinde şöyle demektedir: İnsanlar bedenleri itibarıyla birbirlerine eşittir. Babaları Adem, anaları ise Havva'dır. Eğer soylarında soplarmda bir iftihar vesilesi arıyorlarsa, bilsinler ki asılları çamur ve sudan ibarettir. İlim erbabı, hidayet arayanlara hidayet vesilesi olur. Her insanın kıymeti bilgisiyle ölçülür. Cahiller ise, ilim erbabının en amansız düşmanlarıdır. İlmi elde etmeye çalış ve ilmin nerelerde kullanılacağını mutlaka bil! Bütün insanlar ölürler, ancak ilim ehli olanlar yaşarlar'.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Ebu Esved ed-Düelî31 söyle demiştir: 'Dünyada ilimden daha üstün ve daha aziz hiçbir şey yoktur. Çünkü sultanlar halka hükmederlerken, âlimler de sultanlara hükmederler'.</strong></span></span></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'">İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: 'Hz. Süleyman'a ilim, mal ve saltanat arasında istediğini seçmek hakkı verildiğinde, o bu üç nimet arasından ilmi seçti. Onun için Allah Teâlâ kendisine malı da, saltanatı da verdi'.</span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>İbn Mübârek'e kâmil insanların kim oldukları sorulduğu zaman, âlimler diye cevap vermiş, gerçek sultanların kimler oldukları sorulduğunda, zâhidler demiş ve en aşağılık insanların kimler oldukları sorulduğunda ise dünyaları için dinlerini satan kimseler cevabını vermiştir. Dikkat edilecek olursa İbn Mübârek, âlim ler dışındakileri kâmil insan mertebesine koymamaktadır. Çünkü, insanı hayvandan ayıran özellik sadece ilmidir. İnsan, kendisine şeref kazandıran vasfıyla ancak insan sayılabilir.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>İnsanın şerefi, kuvvetinden gelmez. Öyle olsaydı develerin daha üstün olması lâzım gelirdi; zira develer insandan daha güçlüdürler. Cüssesinin büyüklüğünden de değildir; zira filler insanlardan daha cüsselidir. Şerefi cesur oluşundan da kaynaklanmaz; zira ormanlardaki yırtıcı hayvanlar insandan çok daha cesaretlidirler. Fazla yemek yemesinden de ileri gelmez. Öyle olsaydı öküzlerin daha şerefli olmaları gerekirdi; zira midesi çok büyük olan canlılardan biri de öküzdür. Fazla cinsî münasebette bulunmasından da değildir; zira küçücük kuş bile cinsî kudret hususunda insanoğlundan daha güçlüdür. Kısaca bunların hiçbiri insana şeref vermez. İnsana şeref veren şey sadece ilimdir!</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Bazıları şöyle demişlerdir: 'İlmi elinden kaçıranın ne kazandığını bir bilseydim ve ilmi elde edenin de ne kaçıracağını bir bilseydim'. </strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Kur'an bilgisine sahip olan bir kimse, başkasının maddî servetini daha hayırlı görürse. Allah'ın büyük gördüğünü küçük görmüş olur.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Ebu Muhammed Feth b. Said el-Mevsılî32 şöyle demiştir: 'Hasta yemek, içmek ve tedavi edilmekten menedilirse ölmez mi? Elbette ölür. İşte kalp de aynen bir hasta gibi, üç gün üst üste ilim ve hikmetten mahrum olursa (mânen) ölür'.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Feth el-Mevsılî (Allah rahmet eylesin) ne de doğru söylemiştir! Gerçekten de kalbin gıdası ilim ve hikmettir, tıpkı bedenin yaşamasının gıda almasına bağlı olduğu gibi, kalbin yaşaması da ilim ve hikmete bağlıdır. İlimden mahrum bir insanın kalbi hem hastadır, hem de mânen ölüdür. Üstelik dünya sevgisi ile mal düşkünlüğü ilimsiz kişiyi öyle bir hale getirir ki, bütün hislerini dumura uğratır! Korku, yaranın acısını geçici bir zaman için nasıl engellerse, o kişi de artık bu büyük felâketi idrâk etmekten yoksun kalmış demektir! Böyle insanlar işte bu hâle gelir. Fakat ölüm gelip çattığında ve onun dünya yükünü sırtından aldığında, kişi o zaman felakette olduğunu bütün dehşetiyle görür ve fevkalâde müteessir olur. Tıpkı sarhoşken veya korku içindeyken aldığı yaralardan sızı duymayan bir insanın, ayıldıktan veya korkudan kurtulduktan sonra yaralardan duyduğu sızı gibi, onun o anki pişmanlığı da kendisine fayda vermez. Perdeyi kaldıran günün dehşetinden Allah'a sığınırız!</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>İnsanoğlu uykudadır, öldükten sonra uyanır, daha önce yaptıklarının karşılığını görür ve fakat iş işten geçmiştir artık!</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hasan Basrî33 şöyle demiştir: 'Âlimlerin kaleminden damlayan mürekkep, şehidlerin kanıyla tartılır; ve o kanla tartılan mü rekkep, temiz kandan daha ağır gelir'.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>İbn Mes'ud şöyle demiştir: İlim büsbütün çekilmeden ilme sarılın! İlim ancak ilmi yayanların eksilmesiyle ortadan kalkar. Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda şehid olarak öldürülen kimseler; âlimlerin âhiretteki mertebelerini gördükleri zaman, hemen Allah'tan kendilerini tekrar diriltip âlim yapmasını isterler. Hiç kimse anasından âlim olarak doğmaz. İlim ancak çalışıp öğrenmekle elde edilen bir nimettir'.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>İbn Abbas şöyle demiştir: 'Bence gecenin bir ânında ilim üzerine sohbet etmek, o gecenin tamamını namaz kılmakla geçirmekten daha faziletlidir'.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hasan Basrî 'Ey rabbimiz! Bize dünyada da hasene ver, ahirette de hasene ver! Bizi cehennem azabından koru!' ayetinin tefsirinde şöyle demektedir: 'Bu ayette geçen dünyadaki hasene, ilim ve ibadet'i içine alır. Ahiretteki hasene ise cennet demektir'.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hikmet ehlinden bir zâta 'Bu dünyada neyi sermaye edinmek daha kârlıdır?' diye sorulduğunda, 'Gemi battığı zaman gemiyle birlikte batmayan ve seninle kalan şeyi sermaye edin!' buyurmuştur. O bu sözleriyle ilmi kasdediyordu. Çünkü ilim insanın zihninde olduğu için oradan kaybolup gitmez, her daim insanla beraberdir. </strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>'Geminin batması' insanın ölümüyle te'vil edildiğine göre, kendisiyle kalacak sermayenin de, ilim olduğu anlaşılır.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Bazı âlimler de şöyle demişlerdir: 'Hikmeti kendisine gem edinen bir kimseyi, halk kendisine rehber edinir. Hikmete vukufiyetiyle tanınan kimseye ise bütün insanlar tâzim ve hürmet ederler'.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>İmam Şâfiî 'İlmin özelliğinden birisi de, az da olsa ondan payı olanlar sevinirler, olmayanlar ise mahzun kalırlar' demiştir.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hz. Ömer şöyle demiştir: 'Ey insanlar! İlmi talep edip, öğrenin. Çünkü Allah'ın çok sevdiği bir elbise vardır ve o elbiseyi ilmi arayan ve aradığını bulan kimselere giydirir. </strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Allah'ın giydirmiş olduğu o elbiseyi giyen kimse, o elbise sırtında iken ne günah işlerse işlesin Allah Teâlâ, sevdiği elbiseyi sırtından almamak için o kimseye üç kere tevbe etmesi için teklifte bulunur. Günah yolunda ölüme kadar devam etse bile, o elbise sırtındayken hiçbir zaman günahlardan dönme yolu kapanmış değildir o kimse için...'</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Ebu Bekir el-Ahnef b. Kays b. Muaviye 'Âlimlerin hepsi neredeyse padişah olacaklardı. İlimle takviye edilmemiş bütün izzetlerin sonu zilletten başka birşey değildir' demiştir.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Sâlim b. Ebi Elca'd şöyle anlatır: 'Efendim beni üç yüz dirheme satın aldı ve sonra da azad etti, âzad olduktan sonra ne iş yapacağım diye kendi kendime düşünmeye başladım. Neticede ilimle uğraşmaya karar verdim. Aradan bir sene geçmeden içinde yaşadığım şehrin valisi beni ziyarete geldi ve fakat ben müsait olmadığım için içeri girmesine izin vermedim, o da çekip gitti'.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Zübeyr b. Ebî Bekir şöyle demiştir: Pederim bana Irak'tan mektup yazıyor ve mektuplarında şöyle diyordu: 'Oğlum ilim öğren! Zira fakir düşersen ilim senin için en kıymetli maldır. Eğer zengin olursan ilim senin için güzellik ve cemâldir'.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Hz. Lokman'nın oğluna yaptığı tavsiyelerde de bu gibi nasihatlar vardır. Nitekim oğluna şöyle nasihatta bulunmuştur: 'Ey oğul! Âlimlerle beraber otur. Dizini onların dizlerine bitiştir; zira Allah Teâlâ yeryüzünü rahmetiyle diriltip yeşerttiği gibi, ilim de insanoğlunun kalbini öylece diriltip yeşertir'.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Filozoflardan biri şöyle demiştir: 'Âlim bir kişi öldüğü zaman sudaki balıklardan tutun da, havadaki kuşlara kadar bütün hayvanlar matem tutup ağlarlar'.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Bu sözü destekleyen bir hadisi İbn Neccar Hz. Enes'den rivayet eder: 'Âlimler için, öldükleri günden kıyâmet gününe kadar denizdeki balıklar bile af talebinde bulunurlar'. </strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Gerçekten de ölen âlimin sadece yüzü unutulur, fakat kendisi hiçbir saman unutulmaz, adı daima anılmaya devam eder.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>Zührî şöyle demiştir: İlim erkektir (büyüktür). Onu ancak erkekler (büyükler) sever'.</strong></span></span></p><p> </p><p> </p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred"><u><strong>Dipnotlar</strong></u></span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><strong>1) Bazı müfessirler, ayette geçen'kâimen bi'l-kıst'tâbirini alimler lafzına atfederek ayete şu şekilde bir mânâ vermişlerdir:'Âlimler de Allah'tan başka ilah olmadığına adaletle şehadet ettiler'.</strong></span></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">2) kur'an'da kırk küsür darb-ı mesel vardır. Bazı selef âlimleri Kur'an'ın bu darb-ı mesellerinden birini okuyup anlamadıkları zaman ağlarlar ve 'Eyvah demek ki ben âlimlerden değilim' diye üzülürlerdi. (Zebîdî)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">3) Buharî ye Müslim, (Muaviye'den); Tirmizî ve İmam Ahmed (İbn Abbas'dan); İbn Mâce (Ebu Hüreyre'den)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">4) Ebu Dâvud, Tirmizî, İbn Mâce ve İbn Hibban, (Ebu Derdâ'dan)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">5) Irakî, bu hadîsi daha önceki hadîsin bir parçası kabul etmektedir. Aynı hadîs başta yollardan da rivayet edilmiştir.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">6) Ebu Nuaym, Hilye; İbn Abdilberr îlim; Abdülganî el-Ezdî MuhaddislerinAdabı, (Enes'den zayıf bir senedle)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">7 ) Tirmizî, (Ebu Hüreyre'den) ; hadîsin garib olduğunu söylemiştir.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">8) Hâkim, Nişâbur Tarihi, (Ebu Derdâ'dan); hadîsin isnadının zayıfolduğunu söylemiştir.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">9) Beyhakî, Şuab'il-İman, (Ebu Derdâ'dan zayıf isnadla)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">10) Ebu Nuaym, (İbn Abbas'dan zayıf isnadla); ayrıca Ebu Talib el-Mekkî,kut'ul-kulûb, (Muaz b. Cebel'den)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">11) Taberânî ve İbn Abdilberr, (Ebu Derdâ'dan)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">12) Buharî ve Müslim, (Ebu Hüreyre'den)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">13) İbn Abdilberr, (Ebu Derda'dan zayıf bir senedle)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">14) İbn Abdilberr, İlim, (İbn Ömer'den zayıf bir senedle)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">15) Hatib el-Bağdadî, Tarih</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">16) İbn Abdilberr (Talik yoluyla); Irakî bu hadîsin senedine rastlamadığınısöylemiştir.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">17) İbn Abdilberr, (Muaz b. Cebel'den zayıf bir senedle)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">18) İbn Abdilberr ile Ebu Nuaym, (İbn Abbas'dan zayıf bir senedle)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">19) Taberânî, Evsat; Ebu Nuaym, Hilye, (Said b. Müseyyeb'den ve Hz. Aişe'den zayıf bir senedle)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">20) Tirmizî, (Ebu Umame'den) Hadisin hasen ve sahih olduğunu söylemiştir.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">21) Ebu Davud, Tirmizî, Nesâi ve İbn Hibban</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">22) İbn Mâce, (Hz. Osman'dan zayıf bir senedle)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">23) Taberânî, Evsat', Ebu Bekir el- Acurî, Riyaz'ul Müteallimîn; Ebu Nuaym, (Ebu Hüreyre'den zayıf bir senedle)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">24) İbn Âbdılberr, (Enes'ten zayıf bir senedle)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">25) İbn Adîy, (Ebu Hüreyre'den zayıf bir senedle)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">26) Taberânî, (Huzam b. Hâkim'den zayıf bir isnadla)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">27)İsfehanî, Tergib ve Terhib, (Abdullah b. Amr'dan); Deylemî, Müsned'ul-Firdevs, (Ebu Hüreyre'den)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">28) İbn Abdilberr (Enes'den)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">29) Taberânî, (Ebu Musa'dan)</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">30) Kumeyi, Hz. Ali'nin meşhur talebelerinden biridir. Babasının adı Ziyad'dır.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">31) Bu zat Hz. Ali'nin talebesidir, Arap gramerinin kurucusu olmakla bili nir. H. 169 yılında vefat etmiştir.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">32) Bu zat ünlü zahidlerdendir. Bişr el-Hafî, Sırrî es-Sakatî gibi muta savvıfların döneminde yaşamış vc H. 130 yılında vefat etmiştir,</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'">33) bu zat zeyd b. sabit'in âzatlısı hasan b, Yesar'dır, Hz, Ömer'in hilâfeti devrinde doğmuş, H. 110 yılında vefat etmiştir.</span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="genc_kalem, post: 175624, member: 15919"] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=5][COLOR=red]İlmin, İlim Öğretme'nin ve İlim Öğrenme'nin Fazileti ve Bunlara Dair Aklî ve Naklî Deliller[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Book Antiqua][SIZE=5][COLOR=darkred][B]İlmin Fazileti Ayetler[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Allah kendisinden başka ilah olmadığına adaletle şehadet etti. Melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka ilah olmadığına şehadet ettiler1 (âli İmran/18)[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Dikkat edildiğinde görülecektir ki, bu ayette Allah Teâlâ (c.c) önce zât-ı ulûhiyetinden başlayarak birliğine şehadet etmekte, ikinci olarak melekleri, üçüncü olarak da âlimleri bu gerçeğe şahid göstermektedir. Bu ise, ilmin ve âlimin yüceliğini gösteren çok büyük bir delildir. Bu şeref âlimlerin faziletini anlatmak husu sunda yeterli ise de, biz delil getirmeye devam edeceğiz.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Allah da sizden inananları kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. (Mücadele/11)[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Âlimlerle cahiller hiç bir olur mu? Bunu ancak akl-ı selim sahipleri düşünürler.[/B][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=4][FONT=Book Antiqua](Zümer/9)[/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Allah'tan tam mânâsıyla ancak âlimler korkar.[/B][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=4][FONT=Book Antiqua](Fâtır/28)[/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]De ki: 'Benimle sizin aranızda Allah Teâlâ'nın ve Kitab'ın ilmine sahip olanların şahidlik etmesi yeter'. (Ra'd/43)[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Kitab'dan bir ilme mazhar olan zat 'Sen gözünü kapayıp açıncaya kadar ben sana onu (Belkıs'ın tahtını) getiririm' dedi.[/B][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=4][FONT=Book Antiqua](Neml/40)[/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Kitab'dan bir ilme mazhar olan zat, ilmin nelere kâdir olduğunu göstermek için Hz. Süleyman'a böyle hitap etmiştir.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]İlim ve irfana mazhar olanlar ise şöyle dediler: 'Yazıklar olsun sizlere! İman edip, salih ameller işleyen kimseler için Allah'ın sevap ve mükâfatı daha hayırlıdır'. (Kasas/80)[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Allah Teâlâ bu ayette âhiretin kıymetinin ancak ilimle bilineceğini anlatmaktadır.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Biz bu misalleri insanlara beyan ve îrad ediyoruz. Bunları hakkıyla ancak ilim ve iz'an sahipleri idrâk ederler.2[/B][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=4][FONT=Book Antiqua](Ankebût/43)[/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Eğer aldıkları malûmatı peygambere, emir sahiplerine (âlimlere) bildirseydiler, onlar vâkıaları tedkik ve tahkik ederek, bunların açıklamaya veya gizlemeye layık olup ol madıklarını bilirlerdi. (Nisâ/81)[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Allah Teâlâ bu ayette olayların yorumunu âlimlerin istihrac ve istinbatına bırakmakta ve böylece onların mertebelerinin ne denli büyük olduğunu ve bu mertebenin peygamberler mertebesine nasıl ilhak olunduğunu bildirmektedir.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Ey Âdemoğulları! Sizler için avret yerlerinizi örtecek elbise ve ziynet eşyası varettik. Ancak takvâ elbisesi daha hayırlıdır. (A'raf/27)[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Bazı âlimler bu ayette geçen avret yerini örten elbise ile ilmin, ziynet ile yakîn mertebesinin, takvâ elbisesi ile de hayat mertebe sinin kastedildiğini söylemişlerdir.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Onlara ilim üzere tafsil ettiğimiz bir kitab getirdik.[/B][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=4][FONT=Book Antiqua](A'raf/52)[/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Elbette herşeyi bilerek onlara nakledip haber vereceğiz! (A'raf/7)[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Hayır! O (Kur'an), kendilerine ilim verilenlerin göğüslerinde bulunan açık açık ayetlerdir.[/B][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=4][FONT=Book Antiqua](Ankebût/49)[/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Rahman olan Allah, Kur'an'ı öğretti, insanı yarattı, ona beyanı öğretti.[/B][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=4][FONT=Book Antiqua](Rahman/1-4)[/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Allah Teâlâ bu hakikati insana minnet etmek kabilinden böylece ifade buyurmuştur.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][B][SIZE=4][SIZE=5][COLOR=darkred]Hadîsler[/COLOR][/SIZE][/SIZE][/B][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Allah'ın Rasûlü şöyle buyurmuştur:[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Allah bir kulu için hayrı murad ettiğinde, onu dinde Allah'tan korkan bir âlim yapar. Ona kendisini doğru yola götürecek akıl ve idrâk verir.3[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Âlimler peygamberlerin varisleridir.4[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Peygamberlik derecesinden daha üstün bir mertebenin bu lunmadığı herkesin malûmudur. Demek ki bu mertebeye vâris olmak, şereflerin en büyüğüdür.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlûkat, âlim bir kimsenin affedilmesi için Allah'a yalvarırlar.5[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Yerlerde ve göklerdeki tüm mahlûkatın kendisi için Allah'tan af dilediği bir kimsenin mertebesini bir düşünün! Bundan daha büyük bir mertebeye ulaşması mümkün mü insanoğlunun?[/B][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=4][FONT=Book Antiqua]Alim kendi işleriyle meşgul olduğu halde, yerlerin ve göklerin sâkinleri de onun affı için istiğfar etmekle meşgul olmaktadırlar. Bir insan için bundan daha büyük bir şeref düşünülebilir mi?[/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Hikmet (ilim), şerefli bir insanın şerefine öyle büyük bir paye ilâve eder ki köleleri, sultanların seviyesine çıkarıncaya değin yükseltir.6[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Hz. Peygamberin 'Köleleri sultanların seviyesine çıkarır' buyurmakla ilme nasıl bir paye verdiğini görüyorsunuz! İlmin bu dünyada vereceği neticeler bile bu kadar değerlidir. Dünyada kazandırdıkları ahiret hayatına nisbetle bir hiçtir. Çünkü ahiret hem dünyadan sayısız derecelerle daha üstündür, hem de ebedîdir.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]İki iyi haslet vardır ki, bu hasletler hiçbir münafıkta bulunmaz: Birincisi güzel ahlâk, ikincisi dinde derin bilgi (fıkıh) sahibi olmak.7[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Günümüzün bazı fakihlerinin münafıklığı, sizleri bu hadîs hakkında şüpheye düşürmemelidir; zira Hz. Peygamber, günü müzdeki anlamıyla fıkıhtan söz ediyor değildir. Onun fıkıh ile kas tettiği anlam, günümüzdeki anlamından çok uzaktır. Nitekim ki tabımızın ilerideki bölümlerinde bu anlam ortaya konacaktır. Fıkh'ın en küçük derecesi, ahiretin dünyadan daha hayırlı olduğunu bilip, bu gerçeğe göre hareket etmektir. Fakih olan kimse de bu türden bir vasıf olduğu takdirde; bilgileri doğru olur, üzerinden her türlü riya hâli kalkar ve nifak tehlikesinden kurtulur.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]İnsanların en faziletlisi o mü'min âlimdir ki, kendisine ihtiyaç olduğunda yardım eder. Halk kendisinden kaçtığında ilmiyle yetinerek vakarlı davranır.8[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]İman çıplaktır; onun örtüsü takva, süsü hayâ ve meyvesi ilim'dir.9[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]İnsanlar arasında nübüvvet makamına en yakın kimseler, ilim ve cihad ehli olan kimselerdir. İlim ehli olanlar, halkı peygamberlerin getirdiği ilahî nizâma yönelttiler. Cihad ehli[/B][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=4][FONT=Book Antiqua]olanlar ise, peygamberlerin getirdiği bu ilahî nizâmı kılıçlarıyla korumak için cihad ettiler.10[/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Bir kabilenin ölümü, bir âlimin ölümünden ehvendir.11[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]İnsanlar, altın ve gümüş gibi farklı değerler taşıyan madenlere benzerler. Dinde derin ilim (fıkıh) sahibi olmak şartıyla; cahiliye döneminde hayırlı olanları, İslâm'a girdikten sonra da (insanların) hayırlılarıdır.12[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Kıyamet gününde âlimlerin mürekkebi, şehidlerin kanıyla tartılır.13[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Ümmetime ulaştırmak üzere kırk hadis ezberleyen kimseye kıyamet gününde hem şefaatçı, hem de şahid olurum.14[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Allah Teâlâ, dininde bilgi sahibi olan kimseyi korur ve ummadığı yerden ona rızık verir.15[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Allah Teâlâ Hz. İbrahim'e şöyle vahyetti: Ey İbrahim! Ben alimim ve alîm olan her kulumu severim.16[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Âlim kimse, Allah Teâlâ'nın yeryüzündeki emin kuludur.17[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Ümmetimden iki sınıf ıslah olursa herkes ıslah olur, onlar fesada düşerlerse onlarla birlikte herkes fesada düşer. Bunlar yöneticiler ile âlimlerdir.18[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Beni Allah'ın rahmetine yaklaştıracak bir ilim (ve amel) sahibi olmamı temin etmeyen bir günün üzerime doğmasında benim için bir hayır yoktur.19[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Âlimin âbide üstünlüğü, benim, ashabımın en düşük derecelisine olan üstünlüğüm gibidir.20[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Bakınız ki. Hz. Peygamber ilim. mertebesini, nasıl da nübüvvet mertebesine eşit tutmakta ve ilimsiz amelin derecesi ne kadar düşük olmaktadır.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Şayet âbid, eda ettiği ibadetin ilminden mahrumsa, onun ibade tinin hiçbir anlamı olmadığı gibi, böyle bir amelin kişiye hiçbir yararı da dokunmaz.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Âlim'in âbide üstünlüğü, ondördünde bulunan ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir.21[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Kıyâmet gününde üç sınıf insan şefaat edebilecektir: Peygamberler, âlimler, şehidler.22[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Nübüvvet makamının hemen ardından gelen ve şehidlik mertebesinden bile üstün olan ilmin mertebesi ne büyük bir nimettir![/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Allah Teâlâ'ya din hususunda ilim sahibi olmaktan daha üstün bir şeyle ibadet olunmuş değildir. Şeytan için bir tek fakih(i aldatmak) bin âbid(i aldatmak)tan daha zordur. Herşeyin bir temeli vardır. Bu dinin temeli ise ilimdir.23[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Dininizin en hayırlı tarafı en kolay olanıdır. İbadetlerin en hayırlısı ise ilimdir.24[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Âlim olan mü'min, âbid olan mü'minden yetmiş derece daha faziletlidir.25[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Ey ashabım! Sizler fakihleri çok, kurrâsı (Kur'an hafızları) ve hatipleri az, (ilim) isteyenleri seyrek, fakat (ilim) verenleri çok olan bir zamanda bulunuyorsunuz. Bu zamanda salih amel işlemek, ilim yapmaktan daha hayırlıdır. Fakat insan ların üzerine öyle bir zaman gelecektir ki, fakihleri az, hatipleri çok, (ilim) verenleri seyrek, (ilim) isteyenleri ise çok olacaktır. İşte böyle bir zamanda ilim (sahibi olmaya çalışmak) her ibadetten daha hayırlıdır.26[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Alim ile âbid arasında yüz derece fark vardır. Bu derecelerden her biri arasında iyi beslenmiş bir koşu atının hızıyla yetmiş yıllık bir mesafe vardır.27[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Hz. Peygamber'e amellerin hangisinin daha üstün ve efdal olduğu sorulduğunda, şöyle cevap verdi: 'Allah'ı bilmek'. Ne tür bir bilgiyi kastettiği sorulduğunda, yine 'Allah'ı bilmek'[/B][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=4][FONT=Book Antiqua]diye cevap verdi. Ashab 'Biz amelden soruyoruz, siz ise ilimden haber veriyorsunuz' diye itiraz edince, Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: 'Allah'ı bilerek yapılan amel ne kadar az olursa olsun insana fayda verir. Allah'ı bilmeksizin yapılan ameller ise, insana bir fayda sağlamaz'.28[/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Kıyamet gününde Allah Teâlâ bütün kullarını diriltip mahşere getirdikten sonra, âlimleri de diriltip getirir ve on lara hitaben şöyle buyurur: 'Ey âlimler zümresi! Sizi iyi bildiğim için size ilim sıfatımı emanet ettim. Size ilmimi sizleri azaba uğratmak için vermedim. O halde nimetlere koşun; zira hepinizi affettim'.29[/B][/SIZE][/FONT] [COLOR=darkred][FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Ashab'ın ve Âlimlerin Sözleri[/B][/SIZE][/FONT][/COLOR] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Hz. Ali, talebesi Kumeyle30 şöyle demiştir: 'Ey Kumeyl! İlim maldan daha hayırlıdır. Çünkü ilim seni, sen ise malı korursun. İlim hâkim, mal ise mahkûmdur. İnfak malı azaltır, ilim ise artırır'.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Yine Hz. Ali şöyle buyurmuştur: 'Âlim bir kimse, gündüzleri sürekli oruç tutan, geceleri ise ibadet edip, tüm zamanını cihada sarfeden bir kimseden daha üstündür. Alim bir kimsenin ölümüyle açılmış gediği, yine aynı büyüklükte bir başka âlim doldurabilir'.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Hz. Ali bir manzumesinde şöyle demektedir: İnsanlar bedenleri itibarıyla birbirlerine eşittir. Babaları Adem, anaları ise Havva'dır. Eğer soylarında soplarmda bir iftihar vesilesi arıyorlarsa, bilsinler ki asılları çamur ve sudan ibarettir. İlim erbabı, hidayet arayanlara hidayet vesilesi olur. Her insanın kıymeti bilgisiyle ölçülür. Cahiller ise, ilim erbabının en amansız düşmanlarıdır. İlmi elde etmeye çalış ve ilmin nerelerde kullanılacağını mutlaka bil! Bütün insanlar ölürler, ancak ilim ehli olanlar yaşarlar'.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Ebu Esved ed-Düelî31 söyle demiştir: 'Dünyada ilimden daha üstün ve daha aziz hiçbir şey yoktur. Çünkü sultanlar halka hükmederlerken, âlimler de sultanlara hükmederler'.[/B][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=4][FONT=Book Antiqua]İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: 'Hz. Süleyman'a ilim, mal ve saltanat arasında istediğini seçmek hakkı verildiğinde, o bu üç nimet arasından ilmi seçti. Onun için Allah Teâlâ kendisine malı da, saltanatı da verdi'.[/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]İbn Mübârek'e kâmil insanların kim oldukları sorulduğu zaman, âlimler diye cevap vermiş, gerçek sultanların kimler oldukları sorulduğunda, zâhidler demiş ve en aşağılık insanların kimler oldukları sorulduğunda ise dünyaları için dinlerini satan kimseler cevabını vermiştir. Dikkat edilecek olursa İbn Mübârek, âlim ler dışındakileri kâmil insan mertebesine koymamaktadır. Çünkü, insanı hayvandan ayıran özellik sadece ilmidir. İnsan, kendisine şeref kazandıran vasfıyla ancak insan sayılabilir.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]İnsanın şerefi, kuvvetinden gelmez. Öyle olsaydı develerin daha üstün olması lâzım gelirdi; zira develer insandan daha güçlüdürler. Cüssesinin büyüklüğünden de değildir; zira filler insanlardan daha cüsselidir. Şerefi cesur oluşundan da kaynaklanmaz; zira ormanlardaki yırtıcı hayvanlar insandan çok daha cesaretlidirler. Fazla yemek yemesinden de ileri gelmez. Öyle olsaydı öküzlerin daha şerefli olmaları gerekirdi; zira midesi çok büyük olan canlılardan biri de öküzdür. Fazla cinsî münasebette bulunmasından da değildir; zira küçücük kuş bile cinsî kudret hususunda insanoğlundan daha güçlüdür. Kısaca bunların hiçbiri insana şeref vermez. İnsana şeref veren şey sadece ilimdir![/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Bazıları şöyle demişlerdir: 'İlmi elinden kaçıranın ne kazandığını bir bilseydim ve ilmi elde edenin de ne kaçıracağını bir bilseydim'. [/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Kur'an bilgisine sahip olan bir kimse, başkasının maddî servetini daha hayırlı görürse. Allah'ın büyük gördüğünü küçük görmüş olur.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Ebu Muhammed Feth b. Said el-Mevsılî32 şöyle demiştir: 'Hasta yemek, içmek ve tedavi edilmekten menedilirse ölmez mi? Elbette ölür. İşte kalp de aynen bir hasta gibi, üç gün üst üste ilim ve hikmetten mahrum olursa (mânen) ölür'.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Feth el-Mevsılî (Allah rahmet eylesin) ne de doğru söylemiştir! Gerçekten de kalbin gıdası ilim ve hikmettir, tıpkı bedenin yaşamasının gıda almasına bağlı olduğu gibi, kalbin yaşaması da ilim ve hikmete bağlıdır. İlimden mahrum bir insanın kalbi hem hastadır, hem de mânen ölüdür. Üstelik dünya sevgisi ile mal düşkünlüğü ilimsiz kişiyi öyle bir hale getirir ki, bütün hislerini dumura uğratır! Korku, yaranın acısını geçici bir zaman için nasıl engellerse, o kişi de artık bu büyük felâketi idrâk etmekten yoksun kalmış demektir! Böyle insanlar işte bu hâle gelir. Fakat ölüm gelip çattığında ve onun dünya yükünü sırtından aldığında, kişi o zaman felakette olduğunu bütün dehşetiyle görür ve fevkalâde müteessir olur. Tıpkı sarhoşken veya korku içindeyken aldığı yaralardan sızı duymayan bir insanın, ayıldıktan veya korkudan kurtulduktan sonra yaralardan duyduğu sızı gibi, onun o anki pişmanlığı da kendisine fayda vermez. Perdeyi kaldıran günün dehşetinden Allah'a sığınırız![/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]İnsanoğlu uykudadır, öldükten sonra uyanır, daha önce yaptıklarının karşılığını görür ve fakat iş işten geçmiştir artık![/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Hasan Basrî33 şöyle demiştir: 'Âlimlerin kaleminden damlayan mürekkep, şehidlerin kanıyla tartılır; ve o kanla tartılan mü rekkep, temiz kandan daha ağır gelir'.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]İbn Mes'ud şöyle demiştir: İlim büsbütün çekilmeden ilme sarılın! İlim ancak ilmi yayanların eksilmesiyle ortadan kalkar. Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda şehid olarak öldürülen kimseler; âlimlerin âhiretteki mertebelerini gördükleri zaman, hemen Allah'tan kendilerini tekrar diriltip âlim yapmasını isterler. Hiç kimse anasından âlim olarak doğmaz. İlim ancak çalışıp öğrenmekle elde edilen bir nimettir'.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]İbn Abbas şöyle demiştir: 'Bence gecenin bir ânında ilim üzerine sohbet etmek, o gecenin tamamını namaz kılmakla geçirmekten daha faziletlidir'.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Hasan Basrî 'Ey rabbimiz! Bize dünyada da hasene ver, ahirette de hasene ver! Bizi cehennem azabından koru!' ayetinin tefsirinde şöyle demektedir: 'Bu ayette geçen dünyadaki hasene, ilim ve ibadet'i içine alır. Ahiretteki hasene ise cennet demektir'.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Hikmet ehlinden bir zâta 'Bu dünyada neyi sermaye edinmek daha kârlıdır?' diye sorulduğunda, 'Gemi battığı zaman gemiyle birlikte batmayan ve seninle kalan şeyi sermaye edin!' buyurmuştur. O bu sözleriyle ilmi kasdediyordu. Çünkü ilim insanın zihninde olduğu için oradan kaybolup gitmez, her daim insanla beraberdir. [/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]'Geminin batması' insanın ölümüyle te'vil edildiğine göre, kendisiyle kalacak sermayenin de, ilim olduğu anlaşılır.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Bazı âlimler de şöyle demişlerdir: 'Hikmeti kendisine gem edinen bir kimseyi, halk kendisine rehber edinir. Hikmete vukufiyetiyle tanınan kimseye ise bütün insanlar tâzim ve hürmet ederler'.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]İmam Şâfiî 'İlmin özelliğinden birisi de, az da olsa ondan payı olanlar sevinirler, olmayanlar ise mahzun kalırlar' demiştir.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Hz. Ömer şöyle demiştir: 'Ey insanlar! İlmi talep edip, öğrenin. Çünkü Allah'ın çok sevdiği bir elbise vardır ve o elbiseyi ilmi arayan ve aradığını bulan kimselere giydirir. [/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Allah'ın giydirmiş olduğu o elbiseyi giyen kimse, o elbise sırtında iken ne günah işlerse işlesin Allah Teâlâ, sevdiği elbiseyi sırtından almamak için o kimseye üç kere tevbe etmesi için teklifte bulunur. Günah yolunda ölüme kadar devam etse bile, o elbise sırtındayken hiçbir zaman günahlardan dönme yolu kapanmış değildir o kimse için...'[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Ebu Bekir el-Ahnef b. Kays b. Muaviye 'Âlimlerin hepsi neredeyse padişah olacaklardı. İlimle takviye edilmemiş bütün izzetlerin sonu zilletten başka birşey değildir' demiştir.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Sâlim b. Ebi Elca'd şöyle anlatır: 'Efendim beni üç yüz dirheme satın aldı ve sonra da azad etti, âzad olduktan sonra ne iş yapacağım diye kendi kendime düşünmeye başladım. Neticede ilimle uğraşmaya karar verdim. Aradan bir sene geçmeden içinde yaşadığım şehrin valisi beni ziyarete geldi ve fakat ben müsait olmadığım için içeri girmesine izin vermedim, o da çekip gitti'.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Zübeyr b. Ebî Bekir şöyle demiştir: Pederim bana Irak'tan mektup yazıyor ve mektuplarında şöyle diyordu: 'Oğlum ilim öğren! Zira fakir düşersen ilim senin için en kıymetli maldır. Eğer zengin olursan ilim senin için güzellik ve cemâldir'.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Hz. Lokman'nın oğluna yaptığı tavsiyelerde de bu gibi nasihatlar vardır. Nitekim oğluna şöyle nasihatta bulunmuştur: 'Ey oğul! Âlimlerle beraber otur. Dizini onların dizlerine bitiştir; zira Allah Teâlâ yeryüzünü rahmetiyle diriltip yeşerttiği gibi, ilim de insanoğlunun kalbini öylece diriltip yeşertir'.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Filozoflardan biri şöyle demiştir: 'Âlim bir kişi öldüğü zaman sudaki balıklardan tutun da, havadaki kuşlara kadar bütün hayvanlar matem tutup ağlarlar'.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Bu sözü destekleyen bir hadisi İbn Neccar Hz. Enes'den rivayet eder: 'Âlimler için, öldükleri günden kıyâmet gününe kadar denizdeki balıklar bile af talebinde bulunurlar'. [/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Gerçekten de ölen âlimin sadece yüzü unutulur, fakat kendisi hiçbir saman unutulmaz, adı daima anılmaya devam eder.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][B]Zührî şöyle demiştir: İlim erkektir (büyüktür). Onu ancak erkekler (büyükler) sever'.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=4][COLOR=darkred][U][B]Dipnotlar[/B][/U][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][B]1) Bazı müfessirler, ayette geçen'kâimen bi'l-kıst'tâbirini alimler lafzına atfederek ayete şu şekilde bir mânâ vermişlerdir:'Âlimler de Allah'tan başka ilah olmadığına adaletle şehadet ettiler'.[/B][/FONT] [B][FONT=Book Antiqua]2) kur'an'da kırk küsür darb-ı mesel vardır. Bazı selef âlimleri Kur'an'ın bu darb-ı mesellerinden birini okuyup anlamadıkları zaman ağlarlar ve 'Eyvah demek ki ben âlimlerden değilim' diye üzülürlerdi. (Zebîdî)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]3) Buharî ye Müslim, (Muaviye'den); Tirmizî ve İmam Ahmed (İbn Abbas'dan); İbn Mâce (Ebu Hüreyre'den)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]4) Ebu Dâvud, Tirmizî, İbn Mâce ve İbn Hibban, (Ebu Derdâ'dan)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]5) Irakî, bu hadîsi daha önceki hadîsin bir parçası kabul etmektedir. Aynı hadîs başta yollardan da rivayet edilmiştir.[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]6) Ebu Nuaym, Hilye; İbn Abdilberr îlim; Abdülganî el-Ezdî MuhaddislerinAdabı, (Enes'den zayıf bir senedle)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]7 ) Tirmizî, (Ebu Hüreyre'den) ; hadîsin garib olduğunu söylemiştir.[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]8) Hâkim, Nişâbur Tarihi, (Ebu Derdâ'dan); hadîsin isnadının zayıfolduğunu söylemiştir.[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]9) Beyhakî, Şuab'il-İman, (Ebu Derdâ'dan zayıf isnadla)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]10) Ebu Nuaym, (İbn Abbas'dan zayıf isnadla); ayrıca Ebu Talib el-Mekkî,kut'ul-kulûb, (Muaz b. Cebel'den)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]11) Taberânî ve İbn Abdilberr, (Ebu Derdâ'dan)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]12) Buharî ve Müslim, (Ebu Hüreyre'den)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]13) İbn Abdilberr, (Ebu Derda'dan zayıf bir senedle)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]14) İbn Abdilberr, İlim, (İbn Ömer'den zayıf bir senedle)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]15) Hatib el-Bağdadî, Tarih[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]16) İbn Abdilberr (Talik yoluyla); Irakî bu hadîsin senedine rastlamadığınısöylemiştir.[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]17) İbn Abdilberr, (Muaz b. Cebel'den zayıf bir senedle)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]18) İbn Abdilberr ile Ebu Nuaym, (İbn Abbas'dan zayıf bir senedle)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]19) Taberânî, Evsat; Ebu Nuaym, Hilye, (Said b. Müseyyeb'den ve Hz. Aişe'den zayıf bir senedle)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]20) Tirmizî, (Ebu Umame'den) Hadisin hasen ve sahih olduğunu söylemiştir.[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]21) Ebu Davud, Tirmizî, Nesâi ve İbn Hibban[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]22) İbn Mâce, (Hz. Osman'dan zayıf bir senedle)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]23) Taberânî, Evsat', Ebu Bekir el- Acurî, Riyaz'ul Müteallimîn; Ebu Nuaym, (Ebu Hüreyre'den zayıf bir senedle)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]24) İbn Âbdılberr, (Enes'ten zayıf bir senedle)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]25) İbn Adîy, (Ebu Hüreyre'den zayıf bir senedle)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]26) Taberânî, (Huzam b. Hâkim'den zayıf bir isnadla)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]27)İsfehanî, Tergib ve Terhib, (Abdullah b. Amr'dan); Deylemî, Müsned'ul-Firdevs, (Ebu Hüreyre'den)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]28) İbn Abdilberr (Enes'den)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]29) Taberânî, (Ebu Musa'dan)[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]30) Kumeyi, Hz. Ali'nin meşhur talebelerinden biridir. Babasının adı Ziyad'dır.[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]31) Bu zat Hz. Ali'nin talebesidir, Arap gramerinin kurucusu olmakla bili nir. H. 169 yılında vefat etmiştir.[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]32) Bu zat ünlü zahidlerdendir. Bişr el-Hafî, Sırrî es-Sakatî gibi muta savvıfların döneminde yaşamış vc H. 130 yılında vefat etmiştir,[/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua]33) bu zat zeyd b. sabit'in âzatlısı hasan b, Yesar'dır, Hz, Ömer'in hilâfeti devrinde doğmuş, H. 110 yılında vefat etmiştir.[/FONT][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
İslami Kütüphane
İhyau Ulumid-din -- İlim Babı--
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst