Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
İslami Kütüphane
İhyau Ulumid-din -- GAZALİ--
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="genc_kalem" data-source="post: 175542" data-attributes="member: 15919"><p><strong><span style="color: red">Varmiş Olduğu Derece</span></strong></p><p> </p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">İmam-i Harameyn vefat ettikten sonra Gazâli, Nişabur'u terÂkedip âlimlerin ve ilim erbabinin toplanmiş olduğu vezir Nizamülmülk'ün Müasker'deki meclisine gitti. Oradaki âlimlerle ve imamlarla ilmi münazaralara girişti. Bu münazaralar sirasinda hasimlarini mağlup etti. Hepsi de onun ilmini ve fazlini kabul etmek zorunda kaldilar. Vezir Nizamülmülk, ona lâyik olduğu hürmeti gösterdi. Az bir zamanda ismi her tarafta duÂyuldu; şöhreti memleketin her tarafina yayildi.</span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Nizamülmülk, kendi adina inşa ettirdiği Bağdad'daki Nizamiye medresesine Gazâli'yi başmüderris (rektör) tayin etti. H. 484 senesinde otuzdört yaşinda bulunan bu genc âlim, Bağdad'a büyük bir debdebe icinde girdi. Bağdadlilar onu bağirlarina bastilar. Vezirleri, melikleri ve emirleri gölgede birakacak bir şöhrete sahip olmuştu, bir dediği iki edilmiyordu.</span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Nizamiye medresesinde uzun bir süre ilim neşrine devam etmiş, fetva vermekle ve telif yapmakla uğraşmiş, fakat bir müddet sonra dünyâ rezaletlerinden, gecici zevk ve safalardan nefret edip, icinde yüzdüğü debdebeli hayati elinin tersiyle itmiş ve Allah'in yüce beytine gitmek .üzere yola koyulmuştu. Kardeşini yerine vekil tayin ederek H. 488'de ve Zilkâde ayinda yola cikti, bir sene sonra Şam'a ulaşti. Şam'da, birkac gün kaldiktan sonra Kudüs'e gitmek icin yola cikti. Orada da bir müddet kaldiktan sonra tekrar Şam'a döndü. Şam'da bulunan Emevi Camiinde itikâfa girdi.</span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Zehebi'nin naklettiğine göre, Gazâli zamaninin coğunu Şeyh Makdisi'nin Mescid-i Emevi'deki zaviyesinde geciriyordu. (O zâÂviye bugün Gazâli Zaviyesi olarak anilir).</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">İbn Asâkir'in rivayetine göre Gazâli, Şam'da on seneye yakin bir zaman kalmiştir.</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Zehebi'nin anlattiğina göre, Gazâli Şam'daki Medreset'ul-Eminiyeyi ziyarete gittiği bir sirada, tesadüfen oranin müderris) 'Gazâli şöyle demiştir' diye söze başlar. İşte bu hâdise nedeniyle gurura kapilmaktan korkan Gazâli Şam'i terkeder. Şam'dan ayrildiktan sonra memleketi gezmeye başlar. Bu arada Misir'a, oradan da İskenderiye'ye gider. Bir süre de orada kaldiktan sonra, Mağrib sultam Yusuf b. Taşfin'in âdil bir padişah olduğunu işittiği icin onu ziyaret etmeyi tasarlar. Fakat, tam bu siralarda sultaninin ölüm haberi Misir'a kadar ulaşir.</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Ülkeleri gezmeye devam ederek türbeleri, camileri ve yatirlari ziyaret eder. Ebrarm terbiyesiyle nefsini terbiye etmek icm zorlukÂlara katlanarak bazen cöllerde ve tenha yerlerde kalirdi. İbâdetlerin ağir yükünü taşimaya tahammül göstererek nefsinin terbiyesine calişirdi.</span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Varliklarin kutbu, her mevcuda rahmet olacak bir seviyeye geÂlinceye kadar bu calişmalara devam etti. Rahmân'm riza yoluna ve imanin merkezine ulaştiracak bir rehber oldu. Hac farizasini edâ edip Bağdad'a döndüğü zaman va'z ve nasihata koyuldu. Ehl-i hakikatin diliyle konuşmalar yapmaya başladi. İşte tam bu siralarda İhyâ adli meşhur eserini te'lif etti.</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Bazi eserler, Gazâli'nin seyahat ve zühdünün sebebini şu şekilde anlatir:</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Bir gün halka va'z verirken, kardeşi Ahmed iceri girer ve şu şiiri okur:</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Halki zayif görünce kendini kuvvetli saydin, kuvvetlenmeleri icin gayret sarfettin;</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Onlar kuvvetlenip yol alinca yorgunluk Beni geride birakti. Hidâyet edici oldun, fakat kendin hidâyetten uzak kaldin.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Halka va'z ve nasihat ediyorsun; fakat neden kendin işitmez oldun? ,</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Ey keskinletici taş! Ne zamana kadar demirleri kes-kinleştirip, kendin kör ve kesmez olarak kalacaksin?</span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">İşte bu şiir Gazâli'nin dünya zevklerinden ilgisini kesmesine sebep oldu.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: teal">Nişabur'un hatibi Abdülgaffar b. İsmail el-Fârisi, Gazâli'nin üstün vasiflarim anlattiktan sonra sözlerine şöyle devam eder: 'Dünyanin gecici zevklerini terkedip zühd ve takvaya daldi. Hacca giderken Şam'a uğradi ve orada on seneye yakin bir zaman kaldi. Burada bulunduğu siralarda gezer ve ziyaretler yapardi'.</span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">İhyâ-i Ulûm'id-Din gibi emsali görülmemiş bir eseri, el-Erbain gibi -cap bakimindan- kücük kitaplarini yazdi. Bu kitaplari tedkik edenlere Gazâli'nin ilmi kiymetinden bahsetmek mânâsiz bir iştir.</span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Nefsinin temizlenmesine, ahlâkinin gelişmesine, dünya ve ahiret saadeti icin bütün zamanini sarfetti. Halki hidâyete cağirdi; âhireti güzel, dünyaya tapmayi cirkin olarak göstermeye calişti. Âhiret yolculuğunun tedbirine, bu yolun rehberlerine hürmet etÂmeye cağirdi. Bu sahada tam olarak yetiştikten sonra memleketine döndü. Evine kapanarak düşünce deryasina daldi. Vakitlerini ibâÂdetlerle değerlendirdi. Bu hâli bir süre devam etti. Bu esnada birÂcok kitap yazdi. Fakat hicbir yazar Gazâli'nin yolunu tenkid edemedi. Onun gidişatina dil uzatamadi.</span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Şehidler Gülü diye anilan Nizâmülmülk'ün oğlu Fahrülmülk vezir oluncaya kadar Gazâli uzlet köşesinden ayrilmadi. Bu büyük vezirin zamaninda </span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Horasan illeri dünyanin en ileri diyari hâline geldi. Fahrülmülk'e, Gazâli'nin fazileti, ilmi derecesi, sağlam akiÂdesi ve temiz yaşantisi anlatildi. Bunun üzerine vezir, Gazâli'nin huzuruna giderek;. va'z u nasihatini dinledikten sonra Gazâli'ye İlminden, faziletinden ve nasihatlerinden mutlaka istifade' edilÂmelidir. Herkesin istifade etmesi icin de halvetten cikip, herkese ders ve nasihat vermen gerekir' deyince, Gazâli müsbet cevap vererek derhal Nişabur'a gitti. Orada Mey mürtet'un-Nizamiy e adli medresede yeniden ders vermeye başladi.</span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Gazâli, devlet idarecilerinden yakasini kurtaramadiği icin yeÂniden müderrisliğe başlamişti. Onun icin, okuttuğu derslerden öğrencilerin faydalanmalarini niyet ederek böylece calişmasini değerlendirdi. Eskiden yaşadiği debdebeli hayata dönmeyi hic ama hic aklindan gecirmiyordu. Rütbeden şiddetle kaciyordu. Aleyhinde nice ihbarlar yapildi, fakat bunlarin hicbirini kaale al-/inadi, ehemmiyet vermedi. Aleyhinde bulunanlara tenezzül edip, cevap dahi vermedi. Onu defalarca ziyaret ettiğim halde kendiÂsinde eski haşinliğin ve kibrin zerresini dahi görmedim. Daha önceleri geniş ilmiyle, halk arasindaki itibariyla, ibâdeti ve derecesi ile o derece mağrur idi ki, lier gelene hakaret bakişlari yağdirirdi. Fakat şimdi tam tersi bir insana rastlamiştim....</span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">O kibir ve gururun yerini yüce bir ahlâk ve tertemiz, berrak sifatlar doldurmuştu. Onun aldatici bir elbiseye büründüğünü zannederdim. Derin tedkik ve teftişten sonra, bunun bir gösterişten ibaret olmadiğina kesinlikle karar verdim. Anladim ki tam manâsiyla uyanmiş, ilimlerde derinleştikten sonra Allah Teâlâ'nm kendisine ihsan ettiği istidâdiyle irfanlarin tahsiline koyulmuştu.</span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Muamele ilminin dişinda kalan garip ilimlerin tahsilini başariyla tamamladi. Sonunu düşünerek kendisini âhirette mes'ud edecek yollari aradi, Farmedi'nin sohbetine devani ederek önündeki yolun acilmasini istedi. Mürşidinin kendisine yapmasini tavsiye ettiği nafile namazlari, zikirleri ve evradi titizlikle yerine getirdi. Zikirlere ve tefekküre cok büyük önem verdi. Onun icin sâ-liklerin gecmeye mecbur olduğu bütün gecitleri hizla gecti.</span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Bundan sonra ilmin ceşitli dallarina daldi; ince mânâli ilim kiÂtaplari üzerinde cok derin tedkiklerde bulundu. Bu calişmasinin semeresi olarak kendisine o ilimlerin kapisi ardina kadar acildi. Bir müddet delillerin mukayesesini yaparak, meseleleri etraflica cözmeye uğraşti. Daha sonra kendisini herşeyden meneden ve Allah'tan başka herşeyden uzaklaştiran bir korku hâli kendisinde belirmeye başladi. Bundan dolayi inâsivadan elini eteğini cekmek onun icin cok kolay oldu.</span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Gazâli bu devrelerden gece gece nefis terbiyesinin bütün devrelerini tamamladi. Hakikatler kendisine bütün acikliği ile görünÂmeye başladi. Artik bizim kanaatimize göre, o gelecek saadete bihakkin ulaşmişti.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Kendisinden vezir Fahrülmûlk'ün davetini kabul ederek Nişabur'a gelmeyi nasil kabul ettiğini sorduğumuz zaman bize şöyle cevap verdi: 'İslâm'a davetten geri kalmayi ve ilim talep edenlere faydali olmamayi dinen caiz görmediğim, hakki haykirmak vaktinin geldiğine inandiğim icin vezirin davetini kabul ettim. Onun icin bu davete uymakta mazurum.</span></span></span></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Sonradan Nişabur Medresesinin müderrisliğini terkederek tekrar evine cekildi. Fakat bu seferki cekiliş öncekilere benzemedi. Tam evinin bitişiğinde talebelere bir medrese ve sûfilere de bir tekke yaptirdi. Vaktinin bir kismini Kur'-an i öğretmeye tahsis etti; bir kismini da ehl-i kalbin sohbetine ve diğer kismini da talebelerin dersine hasretti. Ne kendisinin ve ne de yanmdakilerin bir dakikasi bile boşa gecmezdi. Onun meclisinde ilimden başka hicbir şey konuşulmazdi.</span></span></span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="genc_kalem, post: 175542, member: 15919"] [B][COLOR=red]Varmiş Olduğu Derece[/COLOR][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]İmam-i Harameyn vefat ettikten sonra Gazâli, Nişabur'u terÂkedip âlimlerin ve ilim erbabinin toplanmiş olduğu vezir Nizamülmülk'ün Müasker'deki meclisine gitti. Oradaki âlimlerle ve imamlarla ilmi münazaralara girişti. Bu münazaralar sirasinda hasimlarini mağlup etti. Hepsi de onun ilmini ve fazlini kabul etmek zorunda kaldilar. Vezir Nizamülmülk, ona lâyik olduğu hürmeti gösterdi. Az bir zamanda ismi her tarafta duÂyuldu; şöhreti memleketin her tarafina yayildi.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Nizamülmülk, kendi adina inşa ettirdiği Bağdad'daki Nizamiye medresesine Gazâli'yi başmüderris (rektör) tayin etti. H. 484 senesinde otuzdört yaşinda bulunan bu genc âlim, Bağdad'a büyük bir debdebe icinde girdi. Bağdadlilar onu bağirlarina bastilar. Vezirleri, melikleri ve emirleri gölgede birakacak bir şöhrete sahip olmuştu, bir dediği iki edilmiyordu.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Nizamiye medresesinde uzun bir süre ilim neşrine devam etmiş, fetva vermekle ve telif yapmakla uğraşmiş, fakat bir müddet sonra dünyâ rezaletlerinden, gecici zevk ve safalardan nefret edip, icinde yüzdüğü debdebeli hayati elinin tersiyle itmiş ve Allah'in yüce beytine gitmek .üzere yola koyulmuştu. Kardeşini yerine vekil tayin ederek H. 488'de ve Zilkâde ayinda yola cikti, bir sene sonra Şam'a ulaşti. Şam'da, birkac gün kaldiktan sonra Kudüs'e gitmek icin yola cikti. Orada da bir müddet kaldiktan sonra tekrar Şam'a döndü. Şam'da bulunan Emevi Camiinde itikâfa girdi.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Zehebi'nin naklettiğine göre, Gazâli zamaninin coğunu Şeyh Makdisi'nin Mescid-i Emevi'deki zaviyesinde geciriyordu. (O zâÂviye bugün Gazâli Zaviyesi olarak anilir).[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]İbn Asâkir'in rivayetine göre Gazâli, Şam'da on seneye yakin bir zaman kalmiştir.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Zehebi'nin anlattiğina göre, Gazâli Şam'daki Medreset'ul-Eminiyeyi ziyarete gittiği bir sirada, tesadüfen oranin müderris) 'Gazâli şöyle demiştir' diye söze başlar. İşte bu hâdise nedeniyle gurura kapilmaktan korkan Gazâli Şam'i terkeder. Şam'dan ayrildiktan sonra memleketi gezmeye başlar. Bu arada Misir'a, oradan da İskenderiye'ye gider. Bir süre de orada kaldiktan sonra, Mağrib sultam Yusuf b. Taşfin'in âdil bir padişah olduğunu işittiği icin onu ziyaret etmeyi tasarlar. Fakat, tam bu siralarda sultaninin ölüm haberi Misir'a kadar ulaşir.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Ülkeleri gezmeye devam ederek türbeleri, camileri ve yatirlari ziyaret eder. Ebrarm terbiyesiyle nefsini terbiye etmek icm zorlukÂlara katlanarak bazen cöllerde ve tenha yerlerde kalirdi. İbâdetlerin ağir yükünü taşimaya tahammül göstererek nefsinin terbiyesine calişirdi.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Varliklarin kutbu, her mevcuda rahmet olacak bir seviyeye geÂlinceye kadar bu calişmalara devam etti. Rahmân'm riza yoluna ve imanin merkezine ulaştiracak bir rehber oldu. Hac farizasini edâ edip Bağdad'a döndüğü zaman va'z ve nasihata koyuldu. Ehl-i hakikatin diliyle konuşmalar yapmaya başladi. İşte tam bu siralarda İhyâ adli meşhur eserini te'lif etti.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Bazi eserler, Gazâli'nin seyahat ve zühdünün sebebini şu şekilde anlatir:[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Bir gün halka va'z verirken, kardeşi Ahmed iceri girer ve şu şiiri okur:[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Halki zayif görünce kendini kuvvetli saydin, kuvvetlenmeleri icin gayret sarfettin;[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Onlar kuvvetlenip yol alinca yorgunluk Beni geride birakti. Hidâyet edici oldun, fakat kendin hidâyetten uzak kaldin.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Halka va'z ve nasihat ediyorsun; fakat neden kendin işitmez oldun? ,[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Ey keskinletici taş! Ne zamana kadar demirleri kes-kinleştirip, kendin kör ve kesmez olarak kalacaksin?[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]İşte bu şiir Gazâli'nin dünya zevklerinden ilgisini kesmesine sebep oldu.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=teal]Nişabur'un hatibi Abdülgaffar b. İsmail el-Fârisi, Gazâli'nin üstün vasiflarim anlattiktan sonra sözlerine şöyle devam eder: 'Dünyanin gecici zevklerini terkedip zühd ve takvaya daldi. Hacca giderken Şam'a uğradi ve orada on seneye yakin bir zaman kaldi. Burada bulunduğu siralarda gezer ve ziyaretler yapardi'.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]İhyâ-i Ulûm'id-Din gibi emsali görülmemiş bir eseri, el-Erbain gibi -cap bakimindan- kücük kitaplarini yazdi. Bu kitaplari tedkik edenlere Gazâli'nin ilmi kiymetinden bahsetmek mânâsiz bir iştir.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Nefsinin temizlenmesine, ahlâkinin gelişmesine, dünya ve ahiret saadeti icin bütün zamanini sarfetti. Halki hidâyete cağirdi; âhireti güzel, dünyaya tapmayi cirkin olarak göstermeye calişti. Âhiret yolculuğunun tedbirine, bu yolun rehberlerine hürmet etÂmeye cağirdi. Bu sahada tam olarak yetiştikten sonra memleketine döndü. Evine kapanarak düşünce deryasina daldi. Vakitlerini ibâÂdetlerle değerlendirdi. Bu hâli bir süre devam etti. Bu esnada birÂcok kitap yazdi. Fakat hicbir yazar Gazâli'nin yolunu tenkid edemedi. Onun gidişatina dil uzatamadi.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Şehidler Gülü diye anilan Nizâmülmülk'ün oğlu Fahrülmülk vezir oluncaya kadar Gazâli uzlet köşesinden ayrilmadi. Bu büyük vezirin zamaninda [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Horasan illeri dünyanin en ileri diyari hâline geldi. Fahrülmülk'e, Gazâli'nin fazileti, ilmi derecesi, sağlam akiÂdesi ve temiz yaşantisi anlatildi. Bunun üzerine vezir, Gazâli'nin huzuruna giderek;. va'z u nasihatini dinledikten sonra Gazâli'ye İlminden, faziletinden ve nasihatlerinden mutlaka istifade' edilÂmelidir. Herkesin istifade etmesi icin de halvetten cikip, herkese ders ve nasihat vermen gerekir' deyince, Gazâli müsbet cevap vererek derhal Nişabur'a gitti. Orada Mey mürtet'un-Nizamiy e adli medresede yeniden ders vermeye başladi.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Gazâli, devlet idarecilerinden yakasini kurtaramadiği icin yeÂniden müderrisliğe başlamişti. Onun icin, okuttuğu derslerden öğrencilerin faydalanmalarini niyet ederek böylece calişmasini değerlendirdi. Eskiden yaşadiği debdebeli hayata dönmeyi hic ama hic aklindan gecirmiyordu. Rütbeden şiddetle kaciyordu. Aleyhinde nice ihbarlar yapildi, fakat bunlarin hicbirini kaale al-/inadi, ehemmiyet vermedi. Aleyhinde bulunanlara tenezzül edip, cevap dahi vermedi. Onu defalarca ziyaret ettiğim halde kendiÂsinde eski haşinliğin ve kibrin zerresini dahi görmedim. Daha önceleri geniş ilmiyle, halk arasindaki itibariyla, ibâdeti ve derecesi ile o derece mağrur idi ki, lier gelene hakaret bakişlari yağdirirdi. Fakat şimdi tam tersi bir insana rastlamiştim....[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]O kibir ve gururun yerini yüce bir ahlâk ve tertemiz, berrak sifatlar doldurmuştu. Onun aldatici bir elbiseye büründüğünü zannederdim. Derin tedkik ve teftişten sonra, bunun bir gösterişten ibaret olmadiğina kesinlikle karar verdim. Anladim ki tam manâsiyla uyanmiş, ilimlerde derinleştikten sonra Allah Teâlâ'nm kendisine ihsan ettiği istidâdiyle irfanlarin tahsiline koyulmuştu.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Muamele ilminin dişinda kalan garip ilimlerin tahsilini başariyla tamamladi. Sonunu düşünerek kendisini âhirette mes'ud edecek yollari aradi, Farmedi'nin sohbetine devani ederek önündeki yolun acilmasini istedi. Mürşidinin kendisine yapmasini tavsiye ettiği nafile namazlari, zikirleri ve evradi titizlikle yerine getirdi. Zikirlere ve tefekküre cok büyük önem verdi. Onun icin sâ-liklerin gecmeye mecbur olduğu bütün gecitleri hizla gecti.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Bundan sonra ilmin ceşitli dallarina daldi; ince mânâli ilim kiÂtaplari üzerinde cok derin tedkiklerde bulundu. Bu calişmasinin semeresi olarak kendisine o ilimlerin kapisi ardina kadar acildi. Bir müddet delillerin mukayesesini yaparak, meseleleri etraflica cözmeye uğraşti. Daha sonra kendisini herşeyden meneden ve Allah'tan başka herşeyden uzaklaştiran bir korku hâli kendisinde belirmeye başladi. Bundan dolayi inâsivadan elini eteğini cekmek onun icin cok kolay oldu.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Gazâli bu devrelerden gece gece nefis terbiyesinin bütün devrelerini tamamladi. Hakikatler kendisine bütün acikliği ile görünÂmeye başladi. Artik bizim kanaatimize göre, o gelecek saadete bihakkin ulaşmişti.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Kendisinden vezir Fahrülmûlk'ün davetini kabul ederek Nişabur'a gelmeyi nasil kabul ettiğini sorduğumuz zaman bize şöyle cevap verdi: 'İslâm'a davetten geri kalmayi ve ilim talep edenlere faydali olmamayi dinen caiz görmediğim, hakki haykirmak vaktinin geldiğine inandiğim icin vezirin davetini kabul ettim. Onun icin bu davete uymakta mazurum.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=teal]Sonradan Nişabur Medresesinin müderrisliğini terkederek tekrar evine cekildi. Fakat bu seferki cekiliş öncekilere benzemedi. Tam evinin bitişiğinde talebelere bir medrese ve sûfilere de bir tekke yaptirdi. Vaktinin bir kismini Kur'-an i öğretmeye tahsis etti; bir kismini da ehl-i kalbin sohbetine ve diğer kismini da talebelerin dersine hasretti. Ne kendisinin ve ne de yanmdakilerin bir dakikasi bile boşa gecmezdi. Onun meclisinde ilimden başka hicbir şey konuşulmazdi.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
İslami Kütüphane
İhyau Ulumid-din -- GAZALİ--
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst