Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Okuyoruz
İçtihad Risalesi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 103667" data-attributes="member: 27"><p><strong>Cevap: Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri - İçtihad Risalesi</strong></p><p></p><p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p><p style="text-align: left"></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: DarkRed"> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bir kimsenin, mutlak müctehid seviyesine ulaşmasına zaman imkan vermemektedir. </span></span></strong></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: DarkRed"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></strong></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: DarkRed"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></strong></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: DarkRed"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></strong></span></p> <p style="text-align: left"> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"> Daha önce dediğimiz gibi; hakikatin mahiyeti bir olmakla beraber, efradın zımnında tahakkuk ve tecelli tarzı farklı farklıdır.<span style="font-size: 15px"> <strong>Mesela, ilkokulda da matematik okunur, ama oradan mühendis çıkmaz. Çiçekte sümbül verir, ama ağaç gibi değil. Bir damla da güneşi gösterir, ama deniz gibi gösteremez. Sinek te uçar, ama kartal gibi değil…</strong></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"> <strong> <span style="color: DarkRed">Bu asır, dini ilimlerin tahsilinde, Asr-ı Saadete kıyasla ilkokul gibidir.</span></strong>Evet, bu asırda da dini ilimler tahsil edilir, ama o asırdaki müctehidler gibi alimler bu asırda çıkmaz. İlkokulda matematik okunmasına rağmen, mühendisin çıkmadığı gibi...</span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"> <strong><span style="color: DarkRed">Yine bu asır, Asr-ı Saadete kıyasla bir çiçektir.</span> </strong>Dini ilimler sahasında sünbül verir, <span style="font-size: 15px"><strong>ama Asr-ı Saadet ağacı gibi olamaz.</strong><strong>Çünkü o asır, nur-u Muhammed</strong> <strong>s.a.v.</strong> <strong>toprağından bizzat besleniyordu.</strong></span> </span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: DarkRed"><strong>Hem bu asır, Asr-ı Saadet denizine kıyasla bir damladır.</strong></span> Bir damla, denize kıyasla güneşi ne kadar gösterebilirse, bu asır da, o asra kıyasla o kadar ilim güneşine ayna olabilir. Bu asrın alimleri, başta dört mezhep imamı olarak o asrın alimlerine kıyasla, sineğin kartala mukayesesi gibidir. Evet, bunlar da uçar, ama o asrın kartalları gibi değil… </span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"><strong>Bediüzzaman hazretleri, bu hakikatin sebebini uzunca beyan etmiştir.</strong></span> Bizler, bu beyanı naklediyoruz:</span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"> <strong><span style="font-size: 10px"><em>Nasıl ki, çarşıda mevsimlere göre, birer meta (eşya ve mal) mergub (rağbet edilen) oluyor. Vakit be-vakit (zaman zaman) birer mal revaç buluyor. Öyle de, âlem meşherinde (sergisinde), içtimaiyat-ı insaniye (sosyal hayat) ve medeniyet-i beşeriye çarşısında, her asırda birer meta (eşya) mergub (rağbet edilen) olup revaç buluyor. Sûkunda, yani çarşısında teşhir ediliyor, rağbetler ona celboluyor, nazarlar (bakışlar) ona teveccüh ediyor, fikirler ona müncezib (cezbedilmiş) oluyor. Meselâ: Şu zamanda siyaset metaı ve hayat-ı dünyeviyenin (dünya hayatının) temini ve felsefenin revaçları gibi... Ve selef-i sâlihîn (asr-ı saadet ve sonraki iki asır alimleri) asrında ve o zaman çarşısında en mergub (rağbet edilen) meta, Hâlık-ı Semâvat ve Arz'ın (Göğün ve yerin yaratıcısı olan Allah’ın) marziyatlarını (razı olduğu şeyleri) ve bizden arzularını, kelâmından (Kuran’dan) istinbat etmek (çıkarmak) ve nur-u nübüvvet (peygamberlik nuru) ve Kur'an ile, kapatılmayacak derecede açılan ahiret âlemindeki saadet-i ebediyeyi (ebedi saadeti) kazandırmak vesâilini (vesilelerini) elde etmek idi.</em></span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-size: 10px"></span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-size: 10px"></span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-size: 10px"> <em>İşte o zamanda zihinler, kalpler, ruhlar, bütün kuvvetleriyle, yerler ve gökler Rabbinin marziyatını (razı olduğu şeyleri) anlamağa müteveccih olduğundan, içtimaiyat-ı beşeriyenin (sosyal hayatın) sohbetleri, muhavereleri (konuşmaları), vukuatları, ahvalleri (halleri) ona bakıyordu. Ona göre cereyan ettiğinden, her kimin güzelce bir istidadı (kabiliyeti) bulunsa, onun kalbi ve fıtratı, şuursuz olarak her şeyden bir ders-i marifet alır. O zamanda cereyan eden ahval (haller) ve vukuat ve muhaverattan (konuşmalardan) taallüm ediyordu (ilim öğreniyordu). Güya her bir şey, ona bir muallim hükmüne geçip, onun fıtrat ve istidadına, içtihada bir istidat (kabiliyet) ihzarını (hazırlığını) telkin ediyordu. Hatta o derece şu fıtrî ders tenvir ediyordu (nurlanıyordu) ki; yakın idi ki, kesbsiz (çalışmadan) içtihada kabiliyeti ola, ateşsiz nurlana... İşte şu tarzda fıtrî bir ders alan bir müstaid (kabiliyeti olan), içtihada çalışmağa başladığı vakit, kibrit hükmüne geçen istidadı (kabiliyeti), "nûrun alâ nur" (nur üstüne nur) sırrına mazhar olur; çabuk ve az zamanda müctehid olurdu.</em></span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-size: 10px"><em> Amma şu zamanda, medeniyet-i Avrupa'nın tahakkümüyle, felsefe-i tâbiiyenin (pozitivist felsefesinin) tasallutuyla (musallat olmasıyla), şerait-i hayat-ı dünyeviyenin (dünya hayatı şartlarının) ağırlaşmasıyla, efkâr (fikirler) ve kulûb (kalpler) dağılmış, himmet ve inayet inkısam etmiştir (bölünmüştür). Zihinler maneviyata karşı yabanileşmiştir. İşte bunun içindir ki, şu zamanda birisi, dört yaşında Kur'an'ı hıfzedip, âlimlerle mübahase eden (tartışan) Süfyan İbn-i Uyeyne olan bir müçtehidin zekâsında bulunsa, Süfyan'ın içtihadı kazandığı zamana nisbeten, on defa daha fazla zamana muhtaçtır. Süfyan, on senede içtihadı tahsil etmiş (müctehidlik makamına ulaşmış) ise, şu adam yüz seneye muhtaçtır ki tahsil edebilsin. Çünkü Süfyan'ın ibtida-i tahsil-i fıtrîsi (tabi olan ilk tahsili) sinn-i temyiz (beş altı yaşlarında) zamanından başlar. Yavaş yavaş istidadı (kabiliyeti) müheyya olur (ictihada hazır olur), nurlanır, her şeyden ders alır, kibrit hükmüne geçer. Amma onun nazîri (zeka cihetiyle, ona bu asırda benzeyen kişi), şu zamanda -çünkü zihni felsefede boğulmuş, aklı siyasete dalmış, kalbi hayat-ı dünyeviyede (dünya hayatında) sersem olmuş, istidadı (yeteneği) içtihaddan uzaklaşmış- elbette fünun-u hâzırada (günümüzün müsbet ilimleriyye) tevaggulü (uğraşması) derecesinde istidadı (yeteneği) içtihad-ı şer'î (Kurandan ve sünnetten hüküm çıkarma) kabiliyetinden uzaklaşmış ve ulûm-u arziyede (dünyevi ilimlerde) tefennünü (mahareti) derecesinde, içtihadın kabulünden geri kalmıştır. Onun için, "Ben de onun gibi zekiyim, niçin ona yetişemiyorum?" diyemez ve demeye hakkı yoktur ve yetişemez.</em></span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"> <strong><span style="font-size: 15px"> Üstad hazretlerinin bu beyanını, lisanına yabancı olanlar için kısaca şöyle izah edebiliriz: </span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"> <strong><span style="font-size: 15px">Asr-ı Saadet ve sonraki asır ile, bu asır arasında çok büyük farklar vardır.</span> </strong>Bu farklar sebebiyle, bu asırda yaşayan birisi, İ. Azam kadar zeki de olsa, İ. Azam’ın ictihaddaki yeteneğine ulaşması mümkün değildir. <span style="font-size: 15px"><strong>Hatta İ. Azam, on senede müctehid makamına çıkmışsa, bu kişinin aynı makama çıkması için 100 seneye ihtiyacı vardır.</strong></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong> B<span style="font-size: 15px">u asır ile o asrı karşılaştırdığımızda, bunun sebebi anlaşılacaktır. Bu asrın özelliği ve revaç bulan metaı şunlardır:</span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-size: 15px"></span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-size: 15px"></span></strong> </span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: DarkGreen">1. Siyaset </span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span><span style="color: DarkGreen">2. Başta rızık olmak üzere dünya hayatının temini</span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"> 3. Felsefi akımların revaç bulması</span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"> 4. Tabiatperestlik gibi inkâr fikirleri…</span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"> <span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><strong> Asr-ı Saadette ise şunlar revaçtaydı ve bütün dikkatler bu noktalardaydı:</strong></span></span></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"> 1. Allah-u Teâlâ nelerden razıdır?</span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"> 2. Bizden arzuları nelerdir?</span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"> 3. Bize karşı emir ve buyrukları nedir?</span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"> 4. Kendimizi O’na nasıl sevdiririz?</span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"> 5. Ebedi saadeti kazandıracak vesileler nelerdir?</span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"> 6. Falan ayetin manası nasıldır ve bundaki murad-ı ilahi nedir?</span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"> 7. Peygamberimiz (sav) falan hadisiyle ne demek istemiş ve neyi murad etmiştir?</span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"> 8. Kuran ve hadisleri anlamada aşırı bir gayret ve ciddi bir himmet…</span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"> <span style="font-size: 15px"><strong> İşte o asır çarşısında, bu mallar revaçta olduğu için, bütün sohbetler ve konuşmalar bu noktalarda olurdu.</strong></span> Bu sebeple, ictihad yapmaya yeteneği olan birisi, her şeyden ve her konuşmadan, tabi bir ders alırdı. <span style="font-size: 15px"><strong>Her şey ona bir muallim hükmüne geçerdi.</strong></span> Adeta onun kabiliyeti kibrit gibi olur, bir çakmakla yanardı. </span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"> Ama bu asır, değil kabiliyeti yakacak özellikte olması, kabiliyetleri köreltecek özellikleri içinde barındırmaktadır. Bu asrın insanının aklı siyasete dalmış, zihni felsefede boğulmuş, kalbi dünya hayatıyla sersem olmuş ve ictihad kabiliyetinden uzaklaşmıştır. Bu sebeple, “Ben de onun gibi zekiyim, niçin ona yetişemiyorum?” diyemez ve demeye de hakkı yoktur ve yetişemez.</span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"> <span style="font-size: 15px"><strong> Mesela, muhtemelen İ. Azam hazretleri daha bebekken, bulunduğu odada devamlı Kuran okunur ve odanın bir köşesinde ayet ve hadislerin manasıyla ilgili sohbetler yapılırdı. </strong><strong>Bu asırda dünyaya gelmiş, İ.Azam kadar zeki olan birisinin başında ise Kuran’a bedel, ninni okunmakta, odasının bir köşesinde siyaset sohbetleri, diğer köşesinde rızık telaşı ve dünya hayatının temini sohbetleri ve bir diğer köşesinde de felsefi konular konuşulmaktadır. </strong></span><strong><span style="font-size: 15px">İşte İ.Azam ile, bu asırdaki İ. Azam zekasındaki kişi, böyle iki farklı mecliste büyümekte, birisi her vakit Kurana müteallik meseleleri işitirken, diğeri dünyevi ve siyasi konuşmalara şahitlik yapmaktadır. </span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px">Bu sebeple de birisinin ictihad etme yeteneği gelişirken ve on senede müctehidlik makamına ulaşırken, diğerinin ictihad yeteneği körleşmekte ve yüz senede bile müctehidlik makamına ulaşamamaktadır. <strong><span style="font-size: 15px">Bunun sebebi, İ.Azam’a herkes ve her şey bir muallim olurken, bu asırdaki emsaline herkes ve her şey bir muallim değil, ictihad kabiliyetini körelten bir sebep olmuştur. O asrın bereketiyle İ. Azam ve emsallerinde ictihad yapmak fıtrî bir hal alırken, bu asırdaki emsallerinde bu fıtrîlik kaybolmuştur.</span></strong> Bu meseleyi şu misalle anlayabiliriz:</span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"> Yüzmek, balık için fıtrî bir iştir. Bir balık doğar doğmaz yüzmeye başlar. Yüzmek, insan için ise fıtrî bir iş değildir. İnsan yüzmeyi çabalamak ile öğrenir ve çalıştıkça ilerler. Ama ne kadar da iyi yüzse, bir balık ile yüzme yarışına giremez. Çünkü yüzme, balığın fıtrî bir amelidir. <strong><span style="font-size: 15px">Aynen bunun gibi, ictihadı bir denize benzetirsek, selef-i salihin alimleri, o denizin balığı hükmündedir ve fıtrî bir şekilde o denizde yüzerler, yani ictihad yaparlar. Bu asrın insanı ise, ictihad denizinde bir balık değil, bir insandır. Ne kadar da ilim tahsil etse ve alim olsa, ictihad denizindeki balık hükmündeki selef-i salihin müctehidleriyle yarışamaz ve onlara yetişemez. Belki bu kişi, bu asırdaki diğer insanlardan daha iyi yüzebilir, yani daha çok şey anlar ve daha iyi yorumlar; fakat insanın yüzme konusunda balıkla yarışamayacağı gibi -çünkü yüzmek, balığın fıtrî bir fiilidir- o da, ictihad konusunda, İ. Azam ve emsalleriyle yarışamaz.</span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-size: 15px"></span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-size: 15px"></span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-size: 15px"> Ya da, ictihadı havaya benzetirsek, İ.Azam ve emsalleri, bu havanın kuşudur. Bir kuş için uçmak nasıl fıtri bir amel ise, bu zatlar için de ictihad yapmak, kuşun uçması gibi fıtri bir ameldir. Bu asrın insanı ise kuşa değil, Hazerfan Çelebi’ye benzer. Evet o da kanat takarak uçar, ama kuşlar gibi uçamaz. Eğer, “Ben de kuşum” dese, kendine kargaları bile güldürür.</span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-size: 15px"></span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-size: 15px"></span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-size: 15px"></span></strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 12px">ilmedavet.com</span></span><strong><span style="font-size: 15px"></span></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-size: 15px"></span></strong> </span></span></span></p> <p style="text-align: left"></p> </p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 103667, member: 27"] [b]Cevap: Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri - İçtihad Risalesi[/b] [CENTER] [LEFT] [SIZE=4][B][COLOR=DarkRed] [FONT=Comic Sans MS]Bir kimsenin, mutlak müctehid seviyesine ulaşmasına zaman imkan vermemektedir. [/FONT][/COLOR][/B][/SIZE] [SIZE=4][B][COLOR=DarkRed][FONT=Comic Sans MS] [/FONT][/COLOR][/B][/SIZE] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkSlateGray][SIZE=3] Daha önce dediğimiz gibi; hakikatin mahiyeti bir olmakla beraber, efradın zımnında tahakkuk ve tecelli tarzı farklı farklıdır.[SIZE=4] [B]Mesela, ilkokulda da matematik okunur, ama oradan mühendis çıkmaz. Çiçekte sümbül verir, ama ağaç gibi değil. Bir damla da güneşi gösterir, ama deniz gibi gösteremez. Sinek te uçar, ama kartal gibi değil…[/B][/SIZE] [B] [COLOR=DarkRed]Bu asır, dini ilimlerin tahsilinde, Asr-ı Saadete kıyasla ilkokul gibidir.[/COLOR][/B]Evet, bu asırda da dini ilimler tahsil edilir, ama o asırdaki müctehidler gibi alimler bu asırda çıkmaz. İlkokulda matematik okunmasına rağmen, mühendisin çıkmadığı gibi... [B][COLOR=DarkRed]Yine bu asır, Asr-ı Saadete kıyasla bir çiçektir.[/COLOR] [/B]Dini ilimler sahasında sünbül verir, [SIZE=4][B]ama Asr-ı Saadet ağacı gibi olamaz.[/B][B]Çünkü o asır, nur-u Muhammed[/B] [B]s.a.v.[/B] [B]toprağından bizzat besleniyordu.[/B][/SIZE] [COLOR=DarkRed][B]Hem bu asır, Asr-ı Saadet denizine kıyasla bir damladır.[/B][/COLOR] Bir damla, denize kıyasla güneşi ne kadar gösterebilirse, bu asır da, o asra kıyasla o kadar ilim güneşine ayna olabilir. Bu asrın alimleri, başta dört mezhep imamı olarak o asrın alimlerine kıyasla, sineğin kartala mukayesesi gibidir. Evet, bunlar da uçar, ama o asrın kartalları gibi değil… [SIZE=4][B]Bediüzzaman hazretleri, bu hakikatin sebebini uzunca beyan etmiştir.[/B][/SIZE] Bizler, bu beyanı naklediyoruz: [B][SIZE=2][I]Nasıl ki, çarşıda mevsimlere göre, birer meta (eşya ve mal) mergub (rağbet edilen) oluyor. Vakit be-vakit (zaman zaman) birer mal revaç buluyor. Öyle de, âlem meşherinde (sergisinde), içtimaiyat-ı insaniye (sosyal hayat) ve medeniyet-i beşeriye çarşısında, her asırda birer meta (eşya) mergub (rağbet edilen) olup revaç buluyor. Sûkunda, yani çarşısında teşhir ediliyor, rağbetler ona celboluyor, nazarlar (bakışlar) ona teveccüh ediyor, fikirler ona müncezib (cezbedilmiş) oluyor. Meselâ: Şu zamanda siyaset metaı ve hayat-ı dünyeviyenin (dünya hayatının) temini ve felsefenin revaçları gibi... Ve selef-i sâlihîn (asr-ı saadet ve sonraki iki asır alimleri) asrında ve o zaman çarşısında en mergub (rağbet edilen) meta, Hâlık-ı Semâvat ve Arz'ın (Göğün ve yerin yaratıcısı olan Allah’ın) marziyatlarını (razı olduğu şeyleri) ve bizden arzularını, kelâmından (Kuran’dan) istinbat etmek (çıkarmak) ve nur-u nübüvvet (peygamberlik nuru) ve Kur'an ile, kapatılmayacak derecede açılan ahiret âlemindeki saadet-i ebediyeyi (ebedi saadeti) kazandırmak vesâilini (vesilelerini) elde etmek idi.[/I][/SIZE][/B] [B][SIZE=2] [/SIZE][/B] [B][SIZE=2] [I]İşte o zamanda zihinler, kalpler, ruhlar, bütün kuvvetleriyle, yerler ve gökler Rabbinin marziyatını (razı olduğu şeyleri) anlamağa müteveccih olduğundan, içtimaiyat-ı beşeriyenin (sosyal hayatın) sohbetleri, muhavereleri (konuşmaları), vukuatları, ahvalleri (halleri) ona bakıyordu. Ona göre cereyan ettiğinden, her kimin güzelce bir istidadı (kabiliyeti) bulunsa, onun kalbi ve fıtratı, şuursuz olarak her şeyden bir ders-i marifet alır. O zamanda cereyan eden ahval (haller) ve vukuat ve muhaverattan (konuşmalardan) taallüm ediyordu (ilim öğreniyordu). Güya her bir şey, ona bir muallim hükmüne geçip, onun fıtrat ve istidadına, içtihada bir istidat (kabiliyet) ihzarını (hazırlığını) telkin ediyordu. Hatta o derece şu fıtrî ders tenvir ediyordu (nurlanıyordu) ki; yakın idi ki, kesbsiz (çalışmadan) içtihada kabiliyeti ola, ateşsiz nurlana... İşte şu tarzda fıtrî bir ders alan bir müstaid (kabiliyeti olan), içtihada çalışmağa başladığı vakit, kibrit hükmüne geçen istidadı (kabiliyeti), "nûrun alâ nur" (nur üstüne nur) sırrına mazhar olur; çabuk ve az zamanda müctehid olurdu.[/I][/SIZE][/B] [B][SIZE=2][I] Amma şu zamanda, medeniyet-i Avrupa'nın tahakkümüyle, felsefe-i tâbiiyenin (pozitivist felsefesinin) tasallutuyla (musallat olmasıyla), şerait-i hayat-ı dünyeviyenin (dünya hayatı şartlarının) ağırlaşmasıyla, efkâr (fikirler) ve kulûb (kalpler) dağılmış, himmet ve inayet inkısam etmiştir (bölünmüştür). Zihinler maneviyata karşı yabanileşmiştir. İşte bunun içindir ki, şu zamanda birisi, dört yaşında Kur'an'ı hıfzedip, âlimlerle mübahase eden (tartışan) Süfyan İbn-i Uyeyne olan bir müçtehidin zekâsında bulunsa, Süfyan'ın içtihadı kazandığı zamana nisbeten, on defa daha fazla zamana muhtaçtır. Süfyan, on senede içtihadı tahsil etmiş (müctehidlik makamına ulaşmış) ise, şu adam yüz seneye muhtaçtır ki tahsil edebilsin. Çünkü Süfyan'ın ibtida-i tahsil-i fıtrîsi (tabi olan ilk tahsili) sinn-i temyiz (beş altı yaşlarında) zamanından başlar. Yavaş yavaş istidadı (kabiliyeti) müheyya olur (ictihada hazır olur), nurlanır, her şeyden ders alır, kibrit hükmüne geçer. Amma onun nazîri (zeka cihetiyle, ona bu asırda benzeyen kişi), şu zamanda -çünkü zihni felsefede boğulmuş, aklı siyasete dalmış, kalbi hayat-ı dünyeviyede (dünya hayatında) sersem olmuş, istidadı (yeteneği) içtihaddan uzaklaşmış- elbette fünun-u hâzırada (günümüzün müsbet ilimleriyye) tevaggulü (uğraşması) derecesinde istidadı (yeteneği) içtihad-ı şer'î (Kurandan ve sünnetten hüküm çıkarma) kabiliyetinden uzaklaşmış ve ulûm-u arziyede (dünyevi ilimlerde) tefennünü (mahareti) derecesinde, içtihadın kabulünden geri kalmıştır. Onun için, "Ben de onun gibi zekiyim, niçin ona yetişemiyorum?" diyemez ve demeye hakkı yoktur ve yetişemez.[/I][/SIZE][/B] [B][SIZE=4] Üstad hazretlerinin bu beyanını, lisanına yabancı olanlar için kısaca şöyle izah edebiliriz: [/SIZE] [/B] [B][SIZE=4]Asr-ı Saadet ve sonraki asır ile, bu asır arasında çok büyük farklar vardır.[/SIZE] [/B]Bu farklar sebebiyle, bu asırda yaşayan birisi, İ. Azam kadar zeki de olsa, İ. Azam’ın ictihaddaki yeteneğine ulaşması mümkün değildir. [SIZE=4][B]Hatta İ. Azam, on senede müctehid makamına çıkmışsa, bu kişinin aynı makama çıkması için 100 seneye ihtiyacı vardır.[/B][/SIZE] [B] B[SIZE=4]u asır ile o asrı karşılaştırdığımızda, bunun sebebi anlaşılacaktır. Bu asrın özelliği ve revaç bulan metaı şunlardır: [/SIZE][/B] [COLOR=DarkGreen]1. Siyaset [/COLOR] [COLOR=DarkGreen] [/COLOR][COLOR=DarkGreen]2. Başta rızık olmak üzere dünya hayatının temini[/COLOR] [COLOR=DarkGreen] [/COLOR] [COLOR=DarkGreen] 3. Felsefi akımların revaç bulması[/COLOR] [COLOR=DarkGreen] [/COLOR] [COLOR=DarkGreen] 4. Tabiatperestlik gibi inkâr fikirleri…[/COLOR] [COLOR=DarkGreen] [/COLOR] [COLOR=DarkGreen] [SIZE=4][COLOR=DarkSlateGray][B] Asr-ı Saadette ise şunlar revaçtaydı ve bütün dikkatler bu noktalardaydı:[/B][/COLOR][/SIZE][/COLOR] [COLOR=DarkGreen] 1. Allah-u Teâlâ nelerden razıdır?[/COLOR] [COLOR=DarkGreen] [/COLOR] [COLOR=DarkGreen] 2. Bizden arzuları nelerdir?[/COLOR] [COLOR=DarkGreen] [/COLOR] [COLOR=DarkGreen] 3. Bize karşı emir ve buyrukları nedir?[/COLOR] [COLOR=DarkGreen] [/COLOR] [COLOR=DarkGreen] 4. Kendimizi O’na nasıl sevdiririz?[/COLOR] [COLOR=DarkGreen] [/COLOR] [COLOR=DarkGreen] 5. Ebedi saadeti kazandıracak vesileler nelerdir?[/COLOR] [COLOR=DarkGreen] [/COLOR] [COLOR=DarkGreen] 6. Falan ayetin manası nasıldır ve bundaki murad-ı ilahi nedir?[/COLOR] [COLOR=DarkGreen] [/COLOR] [COLOR=DarkGreen] 7. Peygamberimiz (sav) falan hadisiyle ne demek istemiş ve neyi murad etmiştir?[/COLOR] [COLOR=DarkGreen] [/COLOR] [COLOR=DarkGreen] 8. Kuran ve hadisleri anlamada aşırı bir gayret ve ciddi bir himmet…[/COLOR] [COLOR=DarkGreen] [/COLOR] [SIZE=4][B] İşte o asır çarşısında, bu mallar revaçta olduğu için, bütün sohbetler ve konuşmalar bu noktalarda olurdu.[/B][/SIZE] Bu sebeple, ictihad yapmaya yeteneği olan birisi, her şeyden ve her konuşmadan, tabi bir ders alırdı. [SIZE=4][B]Her şey ona bir muallim hükmüne geçerdi.[/B][/SIZE] Adeta onun kabiliyeti kibrit gibi olur, bir çakmakla yanardı. Ama bu asır, değil kabiliyeti yakacak özellikte olması, kabiliyetleri köreltecek özellikleri içinde barındırmaktadır. Bu asrın insanının aklı siyasete dalmış, zihni felsefede boğulmuş, kalbi dünya hayatıyla sersem olmuş ve ictihad kabiliyetinden uzaklaşmıştır. Bu sebeple, “Ben de onun gibi zekiyim, niçin ona yetişemiyorum?” diyemez ve demeye de hakkı yoktur ve yetişemez. [SIZE=4][B] Mesela, muhtemelen İ. Azam hazretleri daha bebekken, bulunduğu odada devamlı Kuran okunur ve odanın bir köşesinde ayet ve hadislerin manasıyla ilgili sohbetler yapılırdı. [/B][B]Bu asırda dünyaya gelmiş, İ.Azam kadar zeki olan birisinin başında ise Kuran’a bedel, ninni okunmakta, odasının bir köşesinde siyaset sohbetleri, diğer köşesinde rızık telaşı ve dünya hayatının temini sohbetleri ve bir diğer köşesinde de felsefi konular konuşulmaktadır. [/B][/SIZE][B][SIZE=4]İşte İ.Azam ile, bu asırdaki İ. Azam zekasındaki kişi, böyle iki farklı mecliste büyümekte, birisi her vakit Kurana müteallik meseleleri işitirken, diğeri dünyevi ve siyasi konuşmalara şahitlik yapmaktadır. [/SIZE] [/B] Bu sebeple de birisinin ictihad etme yeteneği gelişirken ve on senede müctehidlik makamına ulaşırken, diğerinin ictihad yeteneği körleşmekte ve yüz senede bile müctehidlik makamına ulaşamamaktadır. [B][SIZE=4]Bunun sebebi, İ.Azam’a herkes ve her şey bir muallim olurken, bu asırdaki emsaline herkes ve her şey bir muallim değil, ictihad kabiliyetini körelten bir sebep olmuştur. O asrın bereketiyle İ. Azam ve emsallerinde ictihad yapmak fıtrî bir hal alırken, bu asırdaki emsallerinde bu fıtrîlik kaybolmuştur.[/SIZE][/B] Bu meseleyi şu misalle anlayabiliriz: Yüzmek, balık için fıtrî bir iştir. Bir balık doğar doğmaz yüzmeye başlar. Yüzmek, insan için ise fıtrî bir iş değildir. İnsan yüzmeyi çabalamak ile öğrenir ve çalıştıkça ilerler. Ama ne kadar da iyi yüzse, bir balık ile yüzme yarışına giremez. Çünkü yüzme, balığın fıtrî bir amelidir. [B][SIZE=4]Aynen bunun gibi, ictihadı bir denize benzetirsek, selef-i salihin alimleri, o denizin balığı hükmündedir ve fıtrî bir şekilde o denizde yüzerler, yani ictihad yaparlar. Bu asrın insanı ise, ictihad denizinde bir balık değil, bir insandır. Ne kadar da ilim tahsil etse ve alim olsa, ictihad denizindeki balık hükmündeki selef-i salihin müctehidleriyle yarışamaz ve onlara yetişemez. Belki bu kişi, bu asırdaki diğer insanlardan daha iyi yüzebilir, yani daha çok şey anlar ve daha iyi yorumlar; fakat insanın yüzme konusunda balıkla yarışamayacağı gibi -çünkü yüzmek, balığın fıtrî bir fiilidir- o da, ictihad konusunda, İ. Azam ve emsalleriyle yarışamaz.[/SIZE][/B] [B][SIZE=4] [/SIZE][/B] [B][SIZE=4] Ya da, ictihadı havaya benzetirsek, İ.Azam ve emsalleri, bu havanın kuşudur. Bir kuş için uçmak nasıl fıtri bir amel ise, bu zatlar için de ictihad yapmak, kuşun uçması gibi fıtri bir ameldir. Bu asrın insanı ise kuşa değil, Hazerfan Çelebi’ye benzer. Evet o da kanat takarak uçar, ama kuşlar gibi uçamaz. Eğer, “Ben de kuşum” dese, kendine kargaları bile güldürür. [/SIZE][/B][SIZE=4][SIZE=3]ilmedavet.com[/SIZE][/SIZE][B][SIZE=4] [/SIZE][/B] [/SIZE][/COLOR][/FONT] [/LEFT] [/CENTER] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Okuyoruz
İçtihad Risalesi
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst