Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Sohbetleri
Hikmetü’l-İstiâze Yedinci İşaret
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 31379" data-attributes="member: 1"><p><span style="color: #808080"><span style="font-family: 'Verdana'"><em><strong>Bismillahirrahmanirrahim</strong></em></span></span></p><p><span style="color: #808080"><span style="font-family: 'Verdana'"></span></span><span style="color: #808080"><span style="font-family: 'Verdana'"><strong>Sual:</strong></span></span><span style="color: #808080"><span style="font-family: 'Verdana'"></span></span></p><p><span style="color: #808080"><span style="font-family: 'Verdana'"><strong>Mutezile imamları, şerrin icadını şer telâkki ettikleri için, küfür ve dalâletin hilkatini Allah’a vermiyorlar.</strong></span></span></p><p><span style="color: #808080"><span style="font-family: 'Verdana'"><strong>Güya onunla Allah’ı takdis ediyorlar!</strong></span></span></p><p><span style="color: #808080"><span style="font-family: 'Verdana'"><strong><em>“Beşer kendi ef’âlinin hâlıkıdır”</em> diye dalâlete gidiyorlar</strong></span></span> <img src="http://www.risalesohbet.net/images/rnksohbet.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </p><p> <span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #808080"><strong>Hem derler: </strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #808080"><strong><em>“Bir günah-ı kebireyi işleyen bir mü’minin imanı gider.</em></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #808080"><strong><em>Çünkü Cenâb-ı Hakka itikad ve Cehennemi tasdik etmek, öyle günahı işlemekle kabil-i tevfik olamaz.</em></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #808080"><strong><em>Çünkü dünyada gayet cüz’î bir hapis korkusuyla kendini hilâf-ı kanun herşeyden muhafaza eden adam,</em></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #808080"><strong><em>ebedî bir azâb-ı Cehennemi ve Hâlıkın gazabını nazar-ı ehemmiyete almayacak derecede büyük günahları işlerse, elbette imansızlığa delâlet eder.”</em></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">cevaba geçmeden önce soruyu kısaca özetleyelim</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">mutezile mezhebi batıl mezheblerden biridir</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">neden batıl olduğunu bu soruda görüyoruz zaten</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">diyorlarki Allah şer yaratmaz</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">çünkü Allaha yakışmaz</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">o zaman cinayet işleyenler zina edenler içki içenleri bu çirkinliklerini kim yaratıyor denilince</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">diyorlarki</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">onu insanın kendisi yaratıyor kul kendi gunahının yaratıcısıdır</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">hem diyorlarki</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">bir müslüman Allaha inandığı halde</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">cehenneme inandığı halde</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">nasıl olurda</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">zina eder</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">içki içer</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">kumar oynar</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">yapamaz</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">eğer yapıyorsa demekki inanmıyor</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">o zaman o kişi kafirdir</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">diyorlar</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">ne zamana kadar kafirdir ?</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">gunah işlemi bitinceye kadar</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">o zaman esnasında</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">iman kişiden çıkar yukarıda bekler</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">gunah bittikden sonra tekrar geri gelir diyorlar.</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Şimdi ustadımızdan harika bir cevab dinleyeceğiz</span></p><p> <span style="color: #808080"><strong>Elcevap:</strong></span></p><p><span style="color: #808080"><strong>Birinci şıkkın cevabı şudur ki:</strong></span></p><p><span style="color: #808080"><strong>Kader Risalesinde izah edildiği gibi, halk-ı şer, şer değil; belki kesb-i şer, şerdir.</strong></span> </p><p>kesb kişinin kendi iradesiyle bir fiili işlemesidir.</p><p> <span style="color: #808080"><strong>Çünkü, halk ve icad umum neticelere bakar</strong></span></p><p><span style="color: #808080"><strong>Bir şerrin vücudu çok hayırlı neticelere mukaddeme olduğu için, o şerrin icadı, neticeler itibarıyla hayır olur, hayır hükmüne geçer</strong></span></p><p><span style="color: #808080"><strong>Meselâ ateşin yüz hayırlı neticeleri var. Fakat bazı insanlar, sû-i ihtiyarlarıyla ateşi kendilerine şer yapmakla,</strong></span></p><p><span style="color: #808080"><strong>Ateşin icadı şerdir” diyemezler.</strong></span></p><p> <strong><span style="color: dimgray">Öyle de, şeytanların icadı, </span><u>terakkiyât-ı insaniye</u></strong> <span style="color: #808080"><strong>gibi çok hikmetli neticeleri olmakla beraber, sû-i ihtiyarıyla ve yanlış kesbiyle şeytanlara mağlûp olmakla,</strong></span> <strong><u><em>“Şeytanın hilkati şerdir”</em></u> </strong><span style="color: #808080"><strong>diyemez. Belki o, kendi kesbiyle kendine şer yaptı.</strong></span></p><p>bu harika misal ile bakarsak</p><p>hınzırın(domuzun) yaratılması</p><p>içkinin yaratılması</p><p>yada sair şerlerin yaratılması</p><p>netice itibariyle hayırdırlar</p><p>şeytanın yaratılması insanın manevi terakkisinde bir zenberektir; </p><p>-Yani şeytanın yaratılması ile daha önceki derslerimizde anlattığımız gibi </p><p>Şeytan insanların makamını arttırmaya veyahut makamlarının düşmesine sebeb oluyor;</p><p>Ufak bir misal verirsek elmas ile kömürü ayırt ettiriyor,</p><p>İnsanın hakiki makamını ortaya çıkarıyor.-</p><p>ama kişi kendi iradesiyle onunla arkadaş olur</p><p>şeytan ona şer oldu</p><p>eğer dinlemeseydi onada şer değil hayr olacaktı</p><p>demek kesb-i şer şerdir yani şerri işlemek şerdir</p><p>halk-ı şer şer değildir yani şerri yaratmak şer değildir.</p><p>Ustad Bediüzzaman yukarıdaki ateş misalini vermiş</p><p>ateş misaline bakarak biraz ufkumuzu açabiliriz ;</p><p>ateş ile yemeklerimizi pişirir, soğuk kış günlerinde ısınır</p><p>ve daha nice ihtiyaclarımızı gidermek için kullanırız.</p><p>Ama biz ateşi bunları yapmak yerine </p><p>ateşin içine elimizi koyar isek o zaman o ateş elimizi yakar.</p><p>Demekki ateşin yaratılması kötü değilmiş. </p><p>Onu kullanmak nasıl kullandığımız bizim hakkımızda </p><p>hayır veya şer olmakta.</p><p>Bir başka misal ile daireyi genişletir isek ;</p><p>Bıçağın yaratılması : biz bıçak ile ekmeği doğrar isek</p><p>hakkımızda hayırlı olur yok ekmek yerine bir adamı doğrar isek</p><p>bu bizim hakkımızda elbette şer olur..</p><p>Ve daha bir çok örnekler ile şerrin yaratılması ve hakkımızda nasıl oloacağını anlıyabiliriz.</p><p>Sair şer olan şeylerde böyledir</p><p>içki her yerde var ama kesbini kötü kullananlar giderler alırlar kendilerine şer yaparlar</p><p>zinayıda kişilerin kendileri kendi irade ve kesbleriyle giderler işlerler kendilerine şer yaparlar</p><p>demek halk-ı şer şer değildir kesb-i şer şerdir</p><p>yani sen o şerri kabul edersen sana şer olur</p><p> <span style="color: #808080"><strong>Evet, kesb ise, mübaşeret-i cüz’iye olduğu için, hususî bir netice-i şerriyenin mazharı olur;</strong></span></p><p><span style="color: #808080"><strong>o kesb-i şer, şer olur.</strong></span></p><p><span style="color: #808080"><strong>Fakat icad umum neticelere baktığı için, icad-ı şer, şer değil, belki hayırdır.</strong></span></p><p><span style="color: #808080"><strong>İşte Mutezile bu sırrı anlamadıkları için,</strong> <em>“Halk-ı şer, şerdir; ve çirkinin icadı çirkindir”</em> <strong>diye,</strong></span></p><p><span style="color: #808080"><strong>Cenâb-ı Hakkı takdis için, şerrin icadını ona vermemişler, dalâlete düşmüşler, ve bi’l-kaderi hayrihî ve şerrihî olan bir rükn-ü imaniyeyi tevil etmişler</strong>.</span></p><p>ehl-i sünnet ne kadar güzel beynibeyn dir</p><p>sıkıntılı bir tevile luzum bırakmamıştır</p><p>demek ateş misali gibi</p><p>sırrı imtihan gereği günahın yaratılması elzemdir ama bu şer umumi değil hususi o günahı kabul edenedir</p><p>ve günahın yaratılması değil tercih edilmesi şerdir</p><p>mutezile bu sırrı anlayamamıştır</p><p>şerrin icadını ve yaratılmasını kul a vermiştir</p><p>kulu yaratmada Allaha eş koşmuştur</p><p>şerik yapmıştır.</p><p>Ve imanın bir rüknü olan </p><p>Kadere, hayrın ve şerrin Allahtan olduğu olan şartına uymamışdır</p><p> <strong><span style="color: #808080">İkinci şık ki,</span></strong></p><p><strong><u><em>“Günah-ı kebireyi işleyen nasıl mü’min kalabilir?”</em></u> <span style="color: #808080">diye suallerine cevap ise:</span></strong></p><p> <strong>Evvelâ, sabık işaretlerde onların hatası kat’î bir surette anlaşılmıştır ki, tekrara hâcet kalmamıştır. </strong></p><p> <strong><span style="color: #808080">Saniyen, nefs-i insaniye, muaccel ve hazır bir dirhem lezzeti, müeccel, gaip bir batman lezzete tercih ettiği gibi, hazır bir tokat korkusundan, </span>ileride bir sene azaptan daha ziyade çekinir.</strong></p><p> evet bu hepimizin nefsinde olan bir özelliktir</p><p>peşin az ücreti vadeli çok ücrete tercih ederiz</p><p>çünkü ileride ya gelmezse şüphesi vardır</p><p>ama peşin olsun az olsun derlerya</p><p>bunu nefs tercih eder</p><p>peşin bir tokadı istemez</p><p>ileride 10 tokada razı olur</p><p>çünkü ileride o 10 tokadın gelmeme ihtimalini taşır</p><p>Hem insanda hissiyat galip olsa, aklın muhakemesini dinlemez.</p><p> <span style="color: #808080"><strong>Heves ve vehmi hükmedip, en az ve ehemmiyetsiz bir lezzet-i hazırayı ileride gayet büyük bir mükâfâta tercih eder.</strong></span></p><p><span style="color: #808080"><strong>Ve az bir hazır sıkıntıdan, ileride büyük bir azâb-ı müeccelden ziyade çekinir.</strong></span></p><p><span style="color: #808080"><strong>Çünkü tevehhüm ve heves ve his, ileriyi görmüyor, belki inkâr ediyorlar. Nefis dahi yardım etse, mahall-i iman olan kalb ve akıl susarlar, mağlûp oluyorlar</strong></span></p><p><span style="color: #808080"><strong>Şu halde, kebâiri işlemek imansızlıktan gelmiyor, belki his ve hevesin ve vehmin galebesiyle akıl ve kalbin mağlûbiyetinden ileri gelir.</strong></span></p><p>evet o anda insanda kalbinde iman olduğu halde ama nefsi ve heva ve hislerin yoğunluğu ve sıkıştırması ile o büyük günahı işler zira kalbi mağlubdur.</p><p>Hatta Ustad bediüzzaman Risale-i Nurun sair kısımlarında der;</p><p>İnsanda bazı hissiyatlar varki o hissiyatlar iradeyi dinlemez </p><p>insan o hissiyatlarına mağlup düşer diye. </p><p>İşde bu nedenlerdendir ki büyük ve kücük günahları işlemek imansızlıkdan gelmiyor..</p><p>Hatta öle ki bu gunahları işledikden sonra imanlı kalb bir vicdan azabı cekebiliyor;</p><p>Pişman oluyor ve hatasını anlıyor</p><p>dergah-ı ilahiyeye iltica ediyor,</p><p>tevbe ve istiğfar ile belki gunahı işlemeden önceki halinden daha çok</p><p>ibadet ve tefekkür ile o gunahına yakarıyor,</p><p>bilmeden mertebesini arttırıyor terakki ediyor..</p><p> <span style="color: #808080"><strong>Hem sabık işaretlerde anlaşıldığı gibi, fenalık ve hevesat yolu, tahribat olduğu için, gayet kolaydır. Şeytan-ı ins ve cinnî, çabuk insanları o yola sevk ediyor.</strong></span></p><p>bu konuyu önceki konularda izah etmiştik, </p><p>diğer derslerimizi ve önceki işaretleri okuyabilirsiniz..</p><p> <span style="color: #808080"><strong>Gayet câ-yı hayret bir haldir ki, âlem-i bekanın-nass-ı hadisle-sinek kanadı kadar[1] bir nuru, ebedî olduğu için, bir insanın müddet-i ömründe dünyadan aldığı lezzet ve nimete mukabil geldiği halde, bazı biçare insanlar, bir sinek kanadı kadar bu fâni dünyanın lezzetini, o bâki âlemin bu fâni dünyasına değer lezzetlerine tercih edip şeytanın arkasında gider.</strong></span></p><p> <em><strong>“Dünyanın Allah katında sinek kanadı kadar bir değeri olsaydı, kâfirler ondan bir yudum su bile içemezlerdi.” Tirmizî, Zühd: 13; İbni Mâce, Zühd: 3; </strong></em>Müsned, 5:154, 177. </p><p>bir rivayettede</p><p>dunyanın bin sene mesudane hayatı cennetin bir saatine mukabil gelmiyor diyor ustadımız</p><p>ama insan dunyanın 1 dk lık lezzetine cennetini feda eidyor</p><p>şeytanın arkasında gidiyor</p><p> <strong><span style="color: #808080">İşte bu sırlar içindir ki, Kur’ân-ı Hakîm, mü’minleri pek çok tekrar ve ısrar ile, tehdit ve teşvik ile, günahtan zecir ve hayra sevk ediyor.</span></strong></p><p><strong><span style="color: #808080">Bir zaman Kur’ân-ı Hakîmin bu tekrar ile şiddetli irşâdâtı bana bu fikri verdi ki,</span></strong></p><p><strong><span style="color: #808080">bu kadar mütemâdi ihtarlar ve ikazlar, mü’min insanları sebatsız ve hakikatsiz gösteriyorlar. İnsanın şerefine yakışmayacak bir vaziyet veriyorlar.</span></strong></p><p><strong><span style="color: #808080">Çünkü, bir memur, âmirinden aldığı birtek emri itaatine kâfi iken, aynı emri on defa söylese, o memur cidden gücenecek.</span></strong></p><p><strong><span style="color: #808080">Beni itham ediyorsun; ben hain değilim” der. Halbuki, en hâlis mü’minlere Kur’ân-ı Hakîm musırrâne, mükerrer emrediyor.</span></strong></p><p><strong><span style="color: #808080">Bu fikir benim zihnimi kurcaladığı bir zamanda, iki üç sadık arkadaşlarım vardı. Onları şeytan-ı insînin desiselerine kapılmamak için pek çok defa ihtar ve ikaz ediyordum</span></strong></p><p><strong><u><em>“Bizi itham ediyorsun”</em> </u><span style="color: #808080">diye gücenmiyorlardı. Fakat ben kalben diyordum ki: </span><u><em>“Bu mütemâdiyen ihtarlarımla bunları gücen-diriyorum, sadakatsizlikle ve sebatsızlıkla itham ediyorum.”</em></u></strong></p><p><strong><span style="color: #808080">Sonra, birden, sabık işaretlerde izah ve ispat edilen hakikat inkişaf etti.</span></strong></p><p><strong><span style="color: #808080">O vakit, o hakikatle hem Kur’ân-ı Hakîmin tam mutabık-ı mukteza-yı hal ve yerinde ve israfsız ve hikmetli ve ithamsız bir surette ısrar ve tekrârâtı yaptığı ve ayn-ı hikmet ve mahz-ı belâgat olduğunu bildim. Ve o sadık arkadaşlarımın gücenmediklerinin sırrını anladım. O hakikatin hülâsası şudur ki:</span></strong></p><p><strong><span style="color: #808080">Şeytanlar, tahribat cihetinde sevk ettikleri için, az bir amel ile çok şerleri yaparlar. Onun için, tarik-i hakta ve hidayette gidenler, pek çok ihtiyat ve şiddetli sakınmaya ve mükerrer ihtârâta ve kesretli muavenete muhtaç olduklarındandır ki,</span></strong></p><p><strong><span style="color: #808080">Cenâb-ı Hak, o tekrarat cihetinde bin bir ismiyle ehl-i imana muavenetini takdim ediyor</span></strong></p><p><strong><span style="color: #808080">ve binler merhamet ellerini imdadına uzatıyor. Şerefini kırmıyor, belki vikaye ediyor. İnsanın kıymetini küçük düşürtmüyor, belki şeytanın şerrini büyük gösteriyor.</span></strong></p><p> Hatta ebeveynler , anne ve babalar;</p><p>evlatlarını defalarca uyarırlar ve dafalarca aynı nasihatte bulunurlar,</p><p>hatta öle ki bazı evlatlar bu uyarı ve nasihatlerin kıymetini anlamaz defalarca tekrarlamalarından sıkılırlar.</p><p>Halbu ki o ebeveynler evlatlarının iyiliğini ve güzelliklerini düşündüklerinden</p><p>şeytanın ve nefsin ve şerli insanların çok olmasından onların kötülüklerine alet olmaması, kötülüğe nefsin meyilli olmasından defalarca tekrar ederler,</p><p>kendi merhametleri ve şefkatleri ve ebeveyn olmaları gereğince</p><p>o evlatlarını korumaya çalışırlar..</p><p>İşde ölede </p><p>Allahın yarattığı ve sıfatlarının tecelli ettiği bir ebevynde böle bir şefkat ve merhamet var ise </p><p>elbette Allahu teala ve tekaddes hazretleri daha şefkatli ve daha merhametlidir. Ve hiçbir şeriki yokdur. Öle ise O Kelamullah ta insanları daha büyük tehlikelerden ve tahribatlardan koruyacak, uyaracak, öğütler verecek..</p><p> <span style="color: #808080"><strong>İşte, ey ehl-i hak ve ehl-i hidayet!</strong></span></p><p><span style="color: #808080"><strong>Şeytan-ı ins ve cinnînin mezkûr desiselerinden kurtulmak çaresi: Ehl-i Sünnet ve Cemaat olan ehl-i hak mezhebini karargâh yap</strong></span></p><p><span style="color: #808080"><strong>ve Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın muhkemat kalesine gir ve Sünnet-i Seniyyeyi rehber yap, selâmeti bul.</strong></span></p><p>Evet eğer bizlerde şeytanlaşmış insanların ve cinlerin bu tahribat ve şerlerinden korunmak istiyor isek mutezile mezhebi gibi sapık mezhebleri değil ehli sünnet cemaatleri olan ehl-i hak mezheplerine dahil olmalıyız, </p><p>Yani hanefi, şafi, hanbeli ve maliki mezheplerinin fıkıh ve ictihadlarına uymalıyız.</p><p>Ve Kuran-ı Kerimin çatısı altında ahlaklanarak peygamber efendimiz a.s.v. in </p><p>sünnetini hayatımıza geçirmeliyiz</p><p>Allah bizleri ehl-i sünnetin selametli yolundan ayırmasın</p><p>amin</p><p>el fatiha</p><p> </p><p></p><p style="text-align: right"><a href="http://www.risalesohbet.net/" target="_blank"><strong><span style="color: #FF6600">Risale-i Nur Sohbetlerimiz</span></strong></a></p> <p style="text-align: right"><a href="http://www.risalesohbet.net/" target="_blank"><strong><span style="color: #FF6600">www.risalesohbet.net</span></strong></a></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 31379, member: 1"] [COLOR=#808080][FONT=Verdana][I][B]Bismillahirrahmanirrahim[/B][/I] [/FONT][/COLOR][COLOR=#808080][FONT=Verdana][B]Sual:[/B][/FONT][/COLOR][COLOR=#808080][FONT=Verdana] [B]Mutezile imamları, şerrin icadını şer telâkki ettikleri için, küfür ve dalâletin hilkatini Allah’a vermiyorlar. Güya onunla Allah’ı takdis ediyorlar! [I]“Beşer kendi ef’âlinin hâlıkıdır”[/I] diye dalâlete gidiyorlar[/B][/FONT][/COLOR] [IMG]http://www.risalesohbet.net/images/rnksohbet.gif[/IMG] [FONT=Verdana][COLOR=#808080][B]Hem derler: [I]“Bir günah-ı kebireyi işleyen bir mü’minin imanı gider.[/I] [I]Çünkü Cenâb-ı Hakka itikad ve Cehennemi tasdik etmek, öyle günahı işlemekle kabil-i tevfik olamaz. Çünkü dünyada gayet cüz’î bir hapis korkusuyla kendini hilâf-ı kanun herşeyden muhafaza eden adam, ebedî bir azâb-ı Cehennemi ve Hâlıkın gazabını nazar-ı ehemmiyete almayacak derecede büyük günahları işlerse, elbette imansızlığa delâlet eder.”[/I][/B][/COLOR] cevaba geçmeden önce soruyu kısaca özetleyelim mutezile mezhebi batıl mezheblerden biridir neden batıl olduğunu bu soruda görüyoruz zaten diyorlarki Allah şer yaratmaz çünkü Allaha yakışmaz o zaman cinayet işleyenler zina edenler içki içenleri bu çirkinliklerini kim yaratıyor denilince diyorlarki onu insanın kendisi yaratıyor kul kendi gunahının yaratıcısıdır hem diyorlarki bir müslüman Allaha inandığı halde cehenneme inandığı halde nasıl olurda zina eder içki içer kumar oynar yapamaz eğer yapıyorsa demekki inanmıyor o zaman o kişi kafirdir diyorlar ne zamana kadar kafirdir ? gunah işlemi bitinceye kadar o zaman esnasında iman kişiden çıkar yukarıda bekler gunah bittikden sonra tekrar geri gelir diyorlar. Şimdi ustadımızdan harika bir cevab dinleyeceğiz[/FONT] [COLOR=#808080][B]Elcevap:[/B] [B]Birinci şıkkın cevabı şudur ki: Kader Risalesinde izah edildiği gibi, halk-ı şer, şer değil; belki kesb-i şer, şerdir.[/B][/COLOR] kesb kişinin kendi iradesiyle bir fiili işlemesidir. [COLOR=#808080][B]Çünkü, halk ve icad umum neticelere bakar Bir şerrin vücudu çok hayırlı neticelere mukaddeme olduğu için, o şerrin icadı, neticeler itibarıyla hayır olur, hayır hükmüne geçer Meselâ ateşin yüz hayırlı neticeleri var. Fakat bazı insanlar, sû-i ihtiyarlarıyla ateşi kendilerine şer yapmakla, Ateşin icadı şerdir” diyemezler.[/B][/COLOR] [B][COLOR=dimgray]Öyle de, şeytanların icadı, [/COLOR][U]terakkiyât-ı insaniye[/U][/B] [COLOR=#808080][B]gibi çok hikmetli neticeleri olmakla beraber, sû-i ihtiyarıyla ve yanlış kesbiyle şeytanlara mağlûp olmakla,[/B][/COLOR] [B][U][I]“Şeytanın hilkati şerdir”[/I][/U] [/B][COLOR=#808080][B]diyemez. Belki o, kendi kesbiyle kendine şer yaptı.[/B][/COLOR] bu harika misal ile bakarsak hınzırın(domuzun) yaratılması içkinin yaratılması yada sair şerlerin yaratılması netice itibariyle hayırdırlar şeytanın yaratılması insanın manevi terakkisinde bir zenberektir; -Yani şeytanın yaratılması ile daha önceki derslerimizde anlattığımız gibi Şeytan insanların makamını arttırmaya veyahut makamlarının düşmesine sebeb oluyor; Ufak bir misal verirsek elmas ile kömürü ayırt ettiriyor, İnsanın hakiki makamını ortaya çıkarıyor.- ama kişi kendi iradesiyle onunla arkadaş olur şeytan ona şer oldu eğer dinlemeseydi onada şer değil hayr olacaktı demek kesb-i şer şerdir yani şerri işlemek şerdir halk-ı şer şer değildir yani şerri yaratmak şer değildir. Ustad Bediüzzaman yukarıdaki ateş misalini vermiş ateş misaline bakarak biraz ufkumuzu açabiliriz ; ateş ile yemeklerimizi pişirir, soğuk kış günlerinde ısınır ve daha nice ihtiyaclarımızı gidermek için kullanırız. Ama biz ateşi bunları yapmak yerine ateşin içine elimizi koyar isek o zaman o ateş elimizi yakar. Demekki ateşin yaratılması kötü değilmiş. Onu kullanmak nasıl kullandığımız bizim hakkımızda hayır veya şer olmakta. Bir başka misal ile daireyi genişletir isek ; Bıçağın yaratılması : biz bıçak ile ekmeği doğrar isek hakkımızda hayırlı olur yok ekmek yerine bir adamı doğrar isek bu bizim hakkımızda elbette şer olur.. Ve daha bir çok örnekler ile şerrin yaratılması ve hakkımızda nasıl oloacağını anlıyabiliriz. Sair şer olan şeylerde böyledir içki her yerde var ama kesbini kötü kullananlar giderler alırlar kendilerine şer yaparlar zinayıda kişilerin kendileri kendi irade ve kesbleriyle giderler işlerler kendilerine şer yaparlar demek halk-ı şer şer değildir kesb-i şer şerdir yani sen o şerri kabul edersen sana şer olur [COLOR=#808080][B]Evet, kesb ise, mübaşeret-i cüz’iye olduğu için, hususî bir netice-i şerriyenin mazharı olur; o kesb-i şer, şer olur. Fakat icad umum neticelere baktığı için, icad-ı şer, şer değil, belki hayırdır. İşte Mutezile bu sırrı anlamadıkları için,[/B] [I]“Halk-ı şer, şerdir; ve çirkinin icadı çirkindir”[/I] [B]diye, Cenâb-ı Hakkı takdis için, şerrin icadını ona vermemişler, dalâlete düşmüşler, ve bi’l-kaderi hayrihî ve şerrihî olan bir rükn-ü imaniyeyi tevil etmişler[/B].[/COLOR] ehl-i sünnet ne kadar güzel beynibeyn dir sıkıntılı bir tevile luzum bırakmamıştır demek ateş misali gibi sırrı imtihan gereği günahın yaratılması elzemdir ama bu şer umumi değil hususi o günahı kabul edenedir ve günahın yaratılması değil tercih edilmesi şerdir mutezile bu sırrı anlayamamıştır şerrin icadını ve yaratılmasını kul a vermiştir kulu yaratmada Allaha eş koşmuştur şerik yapmıştır. Ve imanın bir rüknü olan Kadere, hayrın ve şerrin Allahtan olduğu olan şartına uymamışdır [B][COLOR=#808080]İkinci şık ki,[/COLOR] [U][I]“Günah-ı kebireyi işleyen nasıl mü’min kalabilir?”[/I][/U] [COLOR=#808080]diye suallerine cevap ise:[/COLOR][/B] [B]Evvelâ, sabık işaretlerde onların hatası kat’î bir surette anlaşılmıştır ki, tekrara hâcet kalmamıştır. [/B] [B][COLOR=#808080]Saniyen, nefs-i insaniye, muaccel ve hazır bir dirhem lezzeti, müeccel, gaip bir batman lezzete tercih ettiği gibi, hazır bir tokat korkusundan, [/COLOR]ileride bir sene azaptan daha ziyade çekinir.[/B] evet bu hepimizin nefsinde olan bir özelliktir peşin az ücreti vadeli çok ücrete tercih ederiz çünkü ileride ya gelmezse şüphesi vardır ama peşin olsun az olsun derlerya bunu nefs tercih eder peşin bir tokadı istemez ileride 10 tokada razı olur çünkü ileride o 10 tokadın gelmeme ihtimalini taşır Hem insanda hissiyat galip olsa, aklın muhakemesini dinlemez. [COLOR=#808080][B]Heves ve vehmi hükmedip, en az ve ehemmiyetsiz bir lezzet-i hazırayı ileride gayet büyük bir mükâfâta tercih eder. Ve az bir hazır sıkıntıdan, ileride büyük bir azâb-ı müeccelden ziyade çekinir. Çünkü tevehhüm ve heves ve his, ileriyi görmüyor, belki inkâr ediyorlar. Nefis dahi yardım etse, mahall-i iman olan kalb ve akıl susarlar, mağlûp oluyorlar Şu halde, kebâiri işlemek imansızlıktan gelmiyor, belki his ve hevesin ve vehmin galebesiyle akıl ve kalbin mağlûbiyetinden ileri gelir.[/B][/COLOR] evet o anda insanda kalbinde iman olduğu halde ama nefsi ve heva ve hislerin yoğunluğu ve sıkıştırması ile o büyük günahı işler zira kalbi mağlubdur. Hatta Ustad bediüzzaman Risale-i Nurun sair kısımlarında der; İnsanda bazı hissiyatlar varki o hissiyatlar iradeyi dinlemez insan o hissiyatlarına mağlup düşer diye. İşde bu nedenlerdendir ki büyük ve kücük günahları işlemek imansızlıkdan gelmiyor.. Hatta öle ki bu gunahları işledikden sonra imanlı kalb bir vicdan azabı cekebiliyor; Pişman oluyor ve hatasını anlıyor dergah-ı ilahiyeye iltica ediyor, tevbe ve istiğfar ile belki gunahı işlemeden önceki halinden daha çok ibadet ve tefekkür ile o gunahına yakarıyor, bilmeden mertebesini arttırıyor terakki ediyor.. [COLOR=#808080][B]Hem sabık işaretlerde anlaşıldığı gibi, fenalık ve hevesat yolu, tahribat olduğu için, gayet kolaydır. Şeytan-ı ins ve cinnî, çabuk insanları o yola sevk ediyor.[/B][/COLOR] bu konuyu önceki konularda izah etmiştik, diğer derslerimizi ve önceki işaretleri okuyabilirsiniz.. [COLOR=#808080][B]Gayet câ-yı hayret bir haldir ki, âlem-i bekanın-nass-ı hadisle-sinek kanadı kadar[1] bir nuru, ebedî olduğu için, bir insanın müddet-i ömründe dünyadan aldığı lezzet ve nimete mukabil geldiği halde, bazı biçare insanlar, bir sinek kanadı kadar bu fâni dünyanın lezzetini, o bâki âlemin bu fâni dünyasına değer lezzetlerine tercih edip şeytanın arkasında gider.[/B][/COLOR] [I][B]“Dünyanın Allah katında sinek kanadı kadar bir değeri olsaydı, kâfirler ondan bir yudum su bile içemezlerdi.” Tirmizî, Zühd: 13; İbni Mâce, Zühd: 3; [/B][/I]Müsned, 5:154, 177. bir rivayettede dunyanın bin sene mesudane hayatı cennetin bir saatine mukabil gelmiyor diyor ustadımız ama insan dunyanın 1 dk lık lezzetine cennetini feda eidyor şeytanın arkasında gidiyor [B][COLOR=#808080]İşte bu sırlar içindir ki, Kur’ân-ı Hakîm, mü’minleri pek çok tekrar ve ısrar ile, tehdit ve teşvik ile, günahtan zecir ve hayra sevk ediyor. Bir zaman Kur’ân-ı Hakîmin bu tekrar ile şiddetli irşâdâtı bana bu fikri verdi ki, bu kadar mütemâdi ihtarlar ve ikazlar, mü’min insanları sebatsız ve hakikatsiz gösteriyorlar. İnsanın şerefine yakışmayacak bir vaziyet veriyorlar. Çünkü, bir memur, âmirinden aldığı birtek emri itaatine kâfi iken, aynı emri on defa söylese, o memur cidden gücenecek. Beni itham ediyorsun; ben hain değilim” der. Halbuki, en hâlis mü’minlere Kur’ân-ı Hakîm musırrâne, mükerrer emrediyor. Bu fikir benim zihnimi kurcaladığı bir zamanda, iki üç sadık arkadaşlarım vardı. Onları şeytan-ı insînin desiselerine kapılmamak için pek çok defa ihtar ve ikaz ediyordum[/COLOR] [U][I]“Bizi itham ediyorsun”[/I] [/U][COLOR=#808080]diye gücenmiyorlardı. Fakat ben kalben diyordum ki: [/COLOR][U][I]“Bu mütemâdiyen ihtarlarımla bunları gücen-diriyorum, sadakatsizlikle ve sebatsızlıkla itham ediyorum.”[/I][/U] [COLOR=#808080]Sonra, birden, sabık işaretlerde izah ve ispat edilen hakikat inkişaf etti. O vakit, o hakikatle hem Kur’ân-ı Hakîmin tam mutabık-ı mukteza-yı hal ve yerinde ve israfsız ve hikmetli ve ithamsız bir surette ısrar ve tekrârâtı yaptığı ve ayn-ı hikmet ve mahz-ı belâgat olduğunu bildim. Ve o sadık arkadaşlarımın gücenmediklerinin sırrını anladım. O hakikatin hülâsası şudur ki: Şeytanlar, tahribat cihetinde sevk ettikleri için, az bir amel ile çok şerleri yaparlar. Onun için, tarik-i hakta ve hidayette gidenler, pek çok ihtiyat ve şiddetli sakınmaya ve mükerrer ihtârâta ve kesretli muavenete muhtaç olduklarındandır ki, Cenâb-ı Hak, o tekrarat cihetinde bin bir ismiyle ehl-i imana muavenetini takdim ediyor ve binler merhamet ellerini imdadına uzatıyor. Şerefini kırmıyor, belki vikaye ediyor. İnsanın kıymetini küçük düşürtmüyor, belki şeytanın şerrini büyük gösteriyor.[/COLOR][/B] Hatta ebeveynler , anne ve babalar; evlatlarını defalarca uyarırlar ve dafalarca aynı nasihatte bulunurlar, hatta öle ki bazı evlatlar bu uyarı ve nasihatlerin kıymetini anlamaz defalarca tekrarlamalarından sıkılırlar. Halbu ki o ebeveynler evlatlarının iyiliğini ve güzelliklerini düşündüklerinden şeytanın ve nefsin ve şerli insanların çok olmasından onların kötülüklerine alet olmaması, kötülüğe nefsin meyilli olmasından defalarca tekrar ederler, kendi merhametleri ve şefkatleri ve ebeveyn olmaları gereğince o evlatlarını korumaya çalışırlar.. İşde ölede Allahın yarattığı ve sıfatlarının tecelli ettiği bir ebevynde böle bir şefkat ve merhamet var ise elbette Allahu teala ve tekaddes hazretleri daha şefkatli ve daha merhametlidir. Ve hiçbir şeriki yokdur. Öle ise O Kelamullah ta insanları daha büyük tehlikelerden ve tahribatlardan koruyacak, uyaracak, öğütler verecek.. [COLOR=#808080][B]İşte, ey ehl-i hak ve ehl-i hidayet! Şeytan-ı ins ve cinnînin mezkûr desiselerinden kurtulmak çaresi: Ehl-i Sünnet ve Cemaat olan ehl-i hak mezhebini karargâh yap ve Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın muhkemat kalesine gir ve Sünnet-i Seniyyeyi rehber yap, selâmeti bul.[/B][/COLOR] Evet eğer bizlerde şeytanlaşmış insanların ve cinlerin bu tahribat ve şerlerinden korunmak istiyor isek mutezile mezhebi gibi sapık mezhebleri değil ehli sünnet cemaatleri olan ehl-i hak mezheplerine dahil olmalıyız, Yani hanefi, şafi, hanbeli ve maliki mezheplerinin fıkıh ve ictihadlarına uymalıyız. Ve Kuran-ı Kerimin çatısı altında ahlaklanarak peygamber efendimiz a.s.v. in sünnetini hayatımıza geçirmeliyiz Allah bizleri ehl-i sünnetin selametli yolundan ayırmasın amin el fatiha [RIGHT][URL="http://www.risalesohbet.net/"][B][COLOR=#FF6600]Risale-i Nur Sohbetlerimiz www.risalesohbet.net[/COLOR][/B][/URL][/RIGHT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Sohbetleri
Hikmetü’l-İstiâze Yedinci İşaret
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst