Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
Makale - Menkıbe ve Denemeler
'Hakk' ismi penceresinden insan hakları
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="uður1" data-source="post: 278962" data-attributes="member: 1016557"><p>'Hakk' ismi penceresinden insan hakları</p><p> 03 Aralık 2011 Cumartesi 07:35</p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><strong><span style="font-size: 10px">HAK</span></strong></span></p><p> </p><p> <span style="font-family: 'verdana'">Allah Teala’nın güzel isimlerinden biri de Hakk’tır. Hak: <strong>“Gerçek, doğru ve sabit olan, bir şeyi sabit ve gerekli kılan”</strong>, (1) <strong>“herkese ve her şeye hakkını ve müstehakkını veren” (2)</strong> demektir. Ayrıca <strong>“sözünde yalan, vaadinde aykırılık ve fiilinde hikmetsizlik bulunmayan”</strong>, <strong>“hiçbir fiili çirkin olmayan” (3)</strong> şeklinde tarif edenler de olmuştur.</span> <span style="font-family: 'verdana'">Allah’ın Rezzak ismi bütün rızıkların, Halık ismi bütün yaratıkların hazinesi olduğu gibi, Hak ismi de bütün hakların ve hakikatlerin hazinesidir. Yani her varlık hakkını ve hakikatini o isimden almıştır. Her halde akaid âlimleri de buna dayanarak <strong>“eşyanın hakikati sabittir” (4)</strong> demişlerdir. Bunun manası şudur: Hiçbir münkir kâinat hesabına Allah’ı inkar edemeyeceği gibi, hiçbir mümin de Allah hesabına kâinatı inkâr edemez. Çünkü Allah olmasaydı kâinat olamazdı, kâinat olmasaydı, Allah hakkıyla tanınamaz ve bilinemezdi. İşte bunun içindir ki, kudsî bir hadisde Allah Teâl’nın bilinmesi ve tanınması için kâinatın yaratıldığı ifade edilmiştir. (5) Şu anda kâinatta bulunan bir kısım varlıklar diliyle, bir kısım varlıklar da haliyle Allah’ın güzel isimlerini, özellikle de Hak ismini zikretmekte ve verdiği haklardan dolayı Allah’a hamd etmektedirler. Onun için Yunus, bülbülün şakımalarından çıkan şak şak’ları, Allah’ın Hak ismi olarak tercüme etmiş, bülbüle seslenerek: <strong>“Seher vakti Hakk Hakk derken bizi de unutma bülbül”</strong> demiştir. </span> <span style="font-family: 'verdana'">İstiklal şairi Akif ise: </span> <strong><span style="font-family: 'verdana'">“Hâlık’ın nâmütenahî adı var, en başı Hak</span></strong> <strong><span style="font-family: 'verdana'"> Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak” (6)</span></strong><span style="font-family: 'verdana'"> mısralarında Allah’ın sayısız isimleri içerisinde Hak isminin en başta geldiğini söylemiş, Hak’dan yana olmanın ve hakkı tutup kaldırmanın önemine dikkat çekmiştir. Bu <strong>“Hakkı tutup kaldırmanın”</strong> bir gereği olarak da: </span> <strong><span style="font-family: 'verdana'">“Kanayan bir yara gördün mü yanar tâ ciğerim,</span></strong> <strong><span style="font-family: 'verdana'">Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim,</span></strong> <strong><span style="font-family: 'verdana'">Adam aldırmada geç git diyemem aldırırım,</span></strong> <strong><span style="font-family: 'verdana'">Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım” (7) </span></strong><span style="font-family: 'verdana'">demiştir. </span> <strong><span style="font-family: 'verdana'">İSLAM’DA İNSAN HAKLARI</span></strong> <span style="font-family: 'verdana'">Her varlık, hakkını, Allah Teâlâ’nın Hakk isminden aldığı gibi insan da hakkını o isimden almıştır., İslam’da insan hakkı o kadar büyük, vebali o kadar ağırdır ki, bir insanın haksız yere öldürülmesini, bütün insanlığı öldürmek kadar büyük bir cinayet, bir insanın hayatını kurtarmayı da, bütün insanlığın hayatını kurtarmak kadar büyük bir sevap ve rahmet saymıştır. (8) Bırakın öldürmeyi Cenâb-ı Hak, insan onurunu inciten bütün sözleri ve tavırları dahi insan haklarına tecavüz saymıştır. Mesela;</span> <span style="font-family: 'verdana'">1-Kulunun, hatta fakir kulunun incinen onurunu tamir için Yüce Allah, ABESE suresini indirmiş, <strong>“bir daha böyle yapma” (9)</strong> diyerek Peygamberinin şahsında ümmetin dikkatini çekmiştir.</span> <span style="font-family: 'verdana'">2-Başkalarının alaya alınmasını, lakabla çağrılmasını, ayıplanmasını yasaklamış,(10) sû-i zan ve gıybet gibi çirkin, onur kırıcı davranışlardan uzak kalınmasını istemiş,(11)</span> <span style="font-family: 'verdana'">3-Kaş-göz hareketleriyle de olsa insanların gururunu inciten (12) ölçüde ve tartıda hilekâr davranan, verirken az veren, alırken çok alan, böylece başkasının hakkına tecavüz edenlere yazıklar olsun (13) buyurarak böyle kimselerden razı olmadığını ortaya koymuş,</span> <span style="font-family: 'verdana'">4-Zekât, fitre ve sair sadakalar verilirken başa kakmadan, eziyet etmeden verilmesini emretmiş,(14)</span> <span style="font-family: 'verdana'">5-Kudsî hadislerinde, hasta kullarını ziyaret edenlerin, bizzat kendisini ziyaret etmiş olacaklarını, susuz kalmışlara su verenlerin bizzat kendisine su vermiş olacaklarını (15) açıklamıştır. Bütün bunlar İslam’da insan haklarına gösterilen fevkalade hassasiyetin bir ifadesidir. </span> <span style="font-family: 'verdana'"><strong>6-İslam’ın insan haklarına verdiği değerin bir tezahürü de ana-babanın haklarına verdiği değerden anlaşılmaktadır. Bu iki varlığın hukukuna hakkıyla riayet edilse bütün insanlığın hukukuna riayet edilmiş olacaktır. Çünkü insanlığın yarısı anne veya anne adayı, yarısı da baba veya baba adayıdır. Mesela Allah, Kur’an-ı Kerim’de ana-baba hakkını, hemen kendi hakkından sonra zikretmiştir. (16) Bırakın sövmeyi, dövmeyi, ana-babaya:”Artık sana dayanamıyorum” anlamına gelen “öff” demeyi bile yasaklamıştır. (17) Hadis-i şerife göre, anne hukuku o kadar üstün tutulmuştur ki, anne evladını çağırdığında evlat namazda dahi olsa, namazı bozup anasının çağrısına, namazdan sonra da babasının davetine icabet etmesi gerekmektedir. (18) Çocuk babasının önünde yürümeyecek, ondan önce oturmayacak, ismiyle babasına hitap etmeyecek, babasına sövdürmeyecektir. (19) Ana-babaya isyan büyük günahlardan,(20) onlara itaat ve dua da (21) amellerin en faziletlilerinden sayılmıştır. (22)</strong></span></p><p> </p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><strong>7-İslam’ın insan haklarına verdiği değerin diğer bir tezahürü de, akrabanın, komşunun, kadının haklarını gözetmiş olmasıdır. Mesela, Cenâb-ı Hak akrabanın hukukuna saygı duyulmasını emretmiş (23) ve O’nun elçisi Hz. Muhammed (s.a.) de onların ziyaret edilip, gönüllerinin hoş tutulmasını tavsiye etmiş,(24) akrabadan ilişkisini kesenlerin Allah’ın lanetine uğrayacaklarını (25) söylemiş: “Sana gelmeyene git, sana haksızlık yapanı affet, sana vermeyene ver” (26) sözüyle de akrabayla ilişkinin sıcak tutulmasını istemiştir. İslamiyet komşu hakkını da fevkalade üstün tutmuştur. Mesela; Hz. Peygamber (s.a.) Cebrail’in (a.s) kendisine geldiğini, komşu hakkından ısrarla söz açtığını o kadar ki komşuyu komşuya mirasçı edeceğini sandığını,(27) komşusuna güven vermeyenin mü’min olamayacağını,(28) dine karşı bir tavrı yoksa, komşusuna üç günden fazla dargın ve küskün kalamayacağını (29) söylemiş, komşusuna selam vermesi; davetini kabul edip, hastalandığında ziyaret etmesi, ölünce cenazesine katılması, kendisi için istediğini, komşusu için de istemesi gerektiğini (30) açıklamıştır. </strong></span></p><p> </p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><strong>8-Kadın haklarına gelince; günümüz medeniyeti, kadını koruyan surları ve kaleleri yıkmıştır. Bugün kadın, silahsız, zırhsız, sipersiz savaşan bir asker gibi amansız düşmanlar karşısında savaşmaya mecbur edilmiştir. Doğal ve huzurlu dünyasından koparılan kadın, dışı süs, içi pis, dışı cennet, içi cehennem olan bir ortama itilmiştir. Yüce dinimiz İslamiyet, kadının böyle ortamlarda telef olmasına karşı çıkmış, onun bir anne veya anne namzedi olduğunu, ayaklarının altında cennet bulunduğunu, yani saygı duyulması gereken bir hanımefendi olduğunu, mirastan pay alabileceğini, şahitliğinin kabul edilebileceğini, erkeğin yarısı olduğunu, ana-baba için erkek evlatla, kız evlat arasında hiçbir farkın olmadığını, kadın ile erkeğin birbirine benzer iki insan, iki ortak, birbirine denk iki eş olduğunu açıklamıştır. (31)</strong></span></p><p> </p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><strong>HZ. PEYGAMBER’İN (S.A.V) HAK HASSASİYETİ</strong></span> <span style="font-family: 'verdana'">Hz. Muhammed (s.a.) Efendimiz de son demlerinde ağır hasta iken yatağından kalkmış, ashabın kolları arasında mescide gitmiş ve bütün insanlığa çok önemli bir mesaj vermiştir. Herkesin, özellikle yöneticilerin başucuna asmaları gereken o mesaj şudur: <strong>“Arkadaşlar! Bilerek veya bilmeyerek şimdiye kadar kimin hakkını almış isem işte malım, gelsin, alsın. Kimin canını, onurunu ve gururunu incitmiş isem işte canım gelsin, intikamını alsın. Benim yanımda sizin en aziziniz hakkını alan veya ondan vazgeçip helal edendir. Ancak bu şekilde ben Rabbimin huzuruna ayıpsız gidip, kurtulabilirim.”</strong> (32)</span> <span style="font-family: 'verdana'">Bu izahlardan anlaşılıyor ki, <strong>Allah’ın insanlık âlemine layık gördüğü son din İslam,(33) üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü getirmiştir. Ona göre güçlü haklı değil; haklı güçlüdür. Haklı, zayıf, fakir, namsız ve nişansız,(34) hatta gayr-i müslim bile olsa... (35)</strong></span></p><p> </p><p> <strong><span style="font-family: 'verdana'">DİPNOTLAR:</span></strong></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">1-</span><span style="font-family: 'verdana'">Ali b. Muhammed eş-Şerif el-Cürcâni, et-Tarifat, 89</span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">2-bkz. Tâhâ, 20/50</span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">3-bkz. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Hak md.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">4-Ömer en-Nesefî, Metnü’l-Akaid, 2</span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">5-<span style="color: black">bkz Keşfu’l-Hafâ, II, 132</span></span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">6-Ersoy, Mehmet Âkif, Safahat, İst. 1944, s.419</span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">7-Maide, 5/32</span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">8-Hucurat, 49/11</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">9-</span><span style="font-family: 'verdana'">Hucurat, 49/12</span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">10-Hümeze, 104/1</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">11-</span><span style="font-family: 'verdana'">Mutaffifin, 83/1-3</span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">12-Bakara, 2/264</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">13-</span><span style="font-family: 'verdana'">Ahmed b. Hanbel, II, 403; Müslim, Birr, 43</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">14-</span><span style="font-family: 'verdana'">İsra, 17/23</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">15-</span><span style="font-family: 'verdana'">İsra, 17/23</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">16-</span><span style="font-family: 'verdana'">İmam Hennad b. Sırrî, Kitabü’z-Zühd (talik: Abdurrahmam b. Abdülcebbar el-Ferivânî) II, 478</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">17-</span><span style="font-family: 'verdana'">a.e., II, 477</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">18-</span><span style="font-family: 'verdana'">a.e., II, 477</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">19-</span><span style="font-family: 'verdana'">a.e. II, 477</span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">20-a.e., II, 477</span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">21-İsra, 17/23</span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">22-Ra’d, 13/21</span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">23-Hennad, a. g. e., II , 493 </span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">24-Hennad, a.e., V, 493</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">25-</span><span style="font-family: 'verdana'">Buharî, Edep, 28; Müslim, Birr, 140,141; Ebu Davud, Edep,123, Tirmizî, Birr,28, İbn-i Mace, Edep, 4; Müsned, II, 85,160 </span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">26-</span><span style="font-family: 'verdana'">Tirmizî, Ahkâm 18; Müsned ,I,235,303,313</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">27-</span><span style="font-family: 'verdana'">Buharî, Edep, 57,62, İsti’zan, 9; Müslim, Birr ,23,25,26; Ebu Davud,Edep, 47; Tirmizî, Birr, 21,24 </span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">28-Hennad, a.e., II, 497</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">29-</span><span style="font-family: 'verdana'">Geniş bilgi için bkz. Vehbi Karakaş, Kıyamet Yaklaşıyor, 75-80</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">30-</span><span style="font-family: 'verdana'">Bkz. İbn Hanbel, II, 317; III,33; Taberî, I,1801-1802; Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, II, 1164-1165</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">31-</span><span style="font-family: 'verdana'">Maide, 5/3</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">32-</span><span style="font-family: 'verdana'">Celaleddin es-Suyûtî, Tarihu’l-Hulefa, 69, Mısır, 1952/1371</span></span></p><p> <span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">33-</span><span style="font-family: 'verdana'">bkz.Nisa 4/58. Bu ayetin nüzul sebebi ve yorumu için bkz. Vehbi Karakaş, Ayet ve Hadisler Işığında Emanet, 69-95 </span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="uður1, post: 278962, member: 1016557"] 'Hakk' ismi penceresinden insan hakları 03 Aralık 2011 Cumartesi 07:35 [FONT=verdana][B][SIZE=2]HAK[/SIZE][/B][/FONT] [FONT=verdana]Allah Teala’nın güzel isimlerinden biri de Hakk’tır. Hak: [B]“Gerçek, doğru ve sabit olan, bir şeyi sabit ve gerekli kılan”[/B], (1) [B]“herkese ve her şeye hakkını ve müstehakkını veren” (2)[/B] demektir. Ayrıca [B]“sözünde yalan, vaadinde aykırılık ve fiilinde hikmetsizlik bulunmayan”[/B], [B]“hiçbir fiili çirkin olmayan” (3)[/B] şeklinde tarif edenler de olmuştur.[/FONT] [FONT=verdana]Allah’ın Rezzak ismi bütün rızıkların, Halık ismi bütün yaratıkların hazinesi olduğu gibi, Hak ismi de bütün hakların ve hakikatlerin hazinesidir. Yani her varlık hakkını ve hakikatini o isimden almıştır. Her halde akaid âlimleri de buna dayanarak [B]“eşyanın hakikati sabittir” (4)[/B] demişlerdir. Bunun manası şudur: Hiçbir münkir kâinat hesabına Allah’ı inkar edemeyeceği gibi, hiçbir mümin de Allah hesabına kâinatı inkâr edemez. Çünkü Allah olmasaydı kâinat olamazdı, kâinat olmasaydı, Allah hakkıyla tanınamaz ve bilinemezdi. İşte bunun içindir ki, kudsî bir hadisde Allah Teâl’nın bilinmesi ve tanınması için kâinatın yaratıldığı ifade edilmiştir. (5) Şu anda kâinatta bulunan bir kısım varlıklar diliyle, bir kısım varlıklar da haliyle Allah’ın güzel isimlerini, özellikle de Hak ismini zikretmekte ve verdiği haklardan dolayı Allah’a hamd etmektedirler. Onun için Yunus, bülbülün şakımalarından çıkan şak şak’ları, Allah’ın Hak ismi olarak tercüme etmiş, bülbüle seslenerek: [B]“Seher vakti Hakk Hakk derken bizi de unutma bülbül”[/B] demiştir. [/FONT] [FONT=verdana]İstiklal şairi Akif ise: [/FONT] [B][FONT=verdana]“Hâlık’ın nâmütenahî adı var, en başı Hak[/FONT][/B] [B][FONT=verdana] Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak” (6)[/FONT][/B][FONT=verdana] mısralarında Allah’ın sayısız isimleri içerisinde Hak isminin en başta geldiğini söylemiş, Hak’dan yana olmanın ve hakkı tutup kaldırmanın önemine dikkat çekmiştir. Bu [B]“Hakkı tutup kaldırmanın”[/B] bir gereği olarak da: [/FONT] [B][FONT=verdana]“Kanayan bir yara gördün mü yanar tâ ciğerim,[/FONT][/B] [B][FONT=verdana]Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim,[/FONT][/B] [B][FONT=verdana]Adam aldırmada geç git diyemem aldırırım,[/FONT][/B] [B][FONT=verdana]Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım” (7) [/FONT][/B][FONT=verdana]demiştir. [/FONT] [B][FONT=verdana]İSLAM’DA İNSAN HAKLARI[/FONT][/B] [FONT=verdana]Her varlık, hakkını, Allah Teâlâ’nın Hakk isminden aldığı gibi insan da hakkını o isimden almıştır., İslam’da insan hakkı o kadar büyük, vebali o kadar ağırdır ki, bir insanın haksız yere öldürülmesini, bütün insanlığı öldürmek kadar büyük bir cinayet, bir insanın hayatını kurtarmayı da, bütün insanlığın hayatını kurtarmak kadar büyük bir sevap ve rahmet saymıştır. (8) Bırakın öldürmeyi Cenâb-ı Hak, insan onurunu inciten bütün sözleri ve tavırları dahi insan haklarına tecavüz saymıştır. Mesela;[/FONT] [FONT=verdana]1-Kulunun, hatta fakir kulunun incinen onurunu tamir için Yüce Allah, ABESE suresini indirmiş, [B]“bir daha böyle yapma” (9)[/B] diyerek Peygamberinin şahsında ümmetin dikkatini çekmiştir.[/FONT] [FONT=verdana]2-Başkalarının alaya alınmasını, lakabla çağrılmasını, ayıplanmasını yasaklamış,(10) sû-i zan ve gıybet gibi çirkin, onur kırıcı davranışlardan uzak kalınmasını istemiş,(11)[/FONT] [FONT=verdana]3-Kaş-göz hareketleriyle de olsa insanların gururunu inciten (12) ölçüde ve tartıda hilekâr davranan, verirken az veren, alırken çok alan, böylece başkasının hakkına tecavüz edenlere yazıklar olsun (13) buyurarak böyle kimselerden razı olmadığını ortaya koymuş,[/FONT] [FONT=verdana]4-Zekât, fitre ve sair sadakalar verilirken başa kakmadan, eziyet etmeden verilmesini emretmiş,(14)[/FONT] [FONT=verdana]5-Kudsî hadislerinde, hasta kullarını ziyaret edenlerin, bizzat kendisini ziyaret etmiş olacaklarını, susuz kalmışlara su verenlerin bizzat kendisine su vermiş olacaklarını (15) açıklamıştır. Bütün bunlar İslam’da insan haklarına gösterilen fevkalade hassasiyetin bir ifadesidir. [/FONT] [FONT=verdana][B]6-İslam’ın insan haklarına verdiği değerin bir tezahürü de ana-babanın haklarına verdiği değerden anlaşılmaktadır. Bu iki varlığın hukukuna hakkıyla riayet edilse bütün insanlığın hukukuna riayet edilmiş olacaktır. Çünkü insanlığın yarısı anne veya anne adayı, yarısı da baba veya baba adayıdır. Mesela Allah, Kur’an-ı Kerim’de ana-baba hakkını, hemen kendi hakkından sonra zikretmiştir. (16) Bırakın sövmeyi, dövmeyi, ana-babaya:”Artık sana dayanamıyorum” anlamına gelen “öff” demeyi bile yasaklamıştır. (17) Hadis-i şerife göre, anne hukuku o kadar üstün tutulmuştur ki, anne evladını çağırdığında evlat namazda dahi olsa, namazı bozup anasının çağrısına, namazdan sonra da babasının davetine icabet etmesi gerekmektedir. (18) Çocuk babasının önünde yürümeyecek, ondan önce oturmayacak, ismiyle babasına hitap etmeyecek, babasına sövdürmeyecektir. (19) Ana-babaya isyan büyük günahlardan,(20) onlara itaat ve dua da (21) amellerin en faziletlilerinden sayılmıştır. (22)[/B][/FONT] [FONT=verdana][B]7-İslam’ın insan haklarına verdiği değerin diğer bir tezahürü de, akrabanın, komşunun, kadının haklarını gözetmiş olmasıdır. Mesela, Cenâb-ı Hak akrabanın hukukuna saygı duyulmasını emretmiş (23) ve O’nun elçisi Hz. Muhammed (s.a.) de onların ziyaret edilip, gönüllerinin hoş tutulmasını tavsiye etmiş,(24) akrabadan ilişkisini kesenlerin Allah’ın lanetine uğrayacaklarını (25) söylemiş: “Sana gelmeyene git, sana haksızlık yapanı affet, sana vermeyene ver” (26) sözüyle de akrabayla ilişkinin sıcak tutulmasını istemiştir. İslamiyet komşu hakkını da fevkalade üstün tutmuştur. Mesela; Hz. Peygamber (s.a.) Cebrail’in (a.s) kendisine geldiğini, komşu hakkından ısrarla söz açtığını o kadar ki komşuyu komşuya mirasçı edeceğini sandığını,(27) komşusuna güven vermeyenin mü’min olamayacağını,(28) dine karşı bir tavrı yoksa, komşusuna üç günden fazla dargın ve küskün kalamayacağını (29) söylemiş, komşusuna selam vermesi; davetini kabul edip, hastalandığında ziyaret etmesi, ölünce cenazesine katılması, kendisi için istediğini, komşusu için de istemesi gerektiğini (30) açıklamıştır. [/B][/FONT] [FONT=verdana][B]8-Kadın haklarına gelince; günümüz medeniyeti, kadını koruyan surları ve kaleleri yıkmıştır. Bugün kadın, silahsız, zırhsız, sipersiz savaşan bir asker gibi amansız düşmanlar karşısında savaşmaya mecbur edilmiştir. Doğal ve huzurlu dünyasından koparılan kadın, dışı süs, içi pis, dışı cennet, içi cehennem olan bir ortama itilmiştir. Yüce dinimiz İslamiyet, kadının böyle ortamlarda telef olmasına karşı çıkmış, onun bir anne veya anne namzedi olduğunu, ayaklarının altında cennet bulunduğunu, yani saygı duyulması gereken bir hanımefendi olduğunu, mirastan pay alabileceğini, şahitliğinin kabul edilebileceğini, erkeğin yarısı olduğunu, ana-baba için erkek evlatla, kız evlat arasında hiçbir farkın olmadığını, kadın ile erkeğin birbirine benzer iki insan, iki ortak, birbirine denk iki eş olduğunu açıklamıştır. (31)[/B][/FONT] [FONT=verdana][B]HZ. PEYGAMBER’İN (S.A.V) HAK HASSASİYETİ[/B][/FONT] [FONT=verdana]Hz. Muhammed (s.a.) Efendimiz de son demlerinde ağır hasta iken yatağından kalkmış, ashabın kolları arasında mescide gitmiş ve bütün insanlığa çok önemli bir mesaj vermiştir. Herkesin, özellikle yöneticilerin başucuna asmaları gereken o mesaj şudur: [B]“Arkadaşlar! Bilerek veya bilmeyerek şimdiye kadar kimin hakkını almış isem işte malım, gelsin, alsın. Kimin canını, onurunu ve gururunu incitmiş isem işte canım gelsin, intikamını alsın. Benim yanımda sizin en aziziniz hakkını alan veya ondan vazgeçip helal edendir. Ancak bu şekilde ben Rabbimin huzuruna ayıpsız gidip, kurtulabilirim.”[/B] (32)[/FONT] [FONT=verdana]Bu izahlardan anlaşılıyor ki, [B]Allah’ın insanlık âlemine layık gördüğü son din İslam,(33) üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü getirmiştir. Ona göre güçlü haklı değil; haklı güçlüdür. Haklı, zayıf, fakir, namsız ve nişansız,(34) hatta gayr-i müslim bile olsa... (35)[/B][/FONT] [B][FONT=verdana]DİPNOTLAR:[/FONT][/B] [SIZE=2][FONT=verdana]1-[/FONT][FONT=verdana]Ali b. Muhammed eş-Şerif el-Cürcâni, et-Tarifat, 89[/FONT][/SIZE] [FONT=verdana][SIZE=2]2-bkz. Tâhâ, 20/50[/SIZE][/FONT] [FONT=verdana][SIZE=2]3-bkz. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Hak md.[/SIZE][/FONT] [FONT=verdana][SIZE=2]4-Ömer en-Nesefî, Metnü’l-Akaid, 2[/SIZE][/FONT] [FONT=verdana][SIZE=2]5-[COLOR=black]bkz Keşfu’l-Hafâ, II, 132[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=verdana][SIZE=2]6-Ersoy, Mehmet Âkif, Safahat, İst. 1944, s.419[/SIZE][/FONT] [FONT=verdana][SIZE=2]7-Maide, 5/32[/SIZE][/FONT] [FONT=verdana][SIZE=2]8-Hucurat, 49/11[/SIZE][/FONT] [SIZE=2][FONT=verdana]9-[/FONT][FONT=verdana]Hucurat, 49/12[/FONT][/SIZE] [FONT=verdana][SIZE=2]10-Hümeze, 104/1[/SIZE][/FONT] [SIZE=2][FONT=verdana]11-[/FONT][FONT=verdana]Mutaffifin, 83/1-3[/FONT][/SIZE] [FONT=verdana][SIZE=2]12-Bakara, 2/264[/SIZE][/FONT] [SIZE=2][FONT=verdana]13-[/FONT][FONT=verdana]Ahmed b. Hanbel, II, 403; Müslim, Birr, 43[/FONT][/SIZE] [SIZE=2][FONT=verdana]14-[/FONT][FONT=verdana]İsra, 17/23[/FONT][/SIZE] [SIZE=2][FONT=verdana]15-[/FONT][FONT=verdana]İsra, 17/23[/FONT][/SIZE] [SIZE=2][FONT=verdana]16-[/FONT][FONT=verdana]İmam Hennad b. Sırrî, Kitabü’z-Zühd (talik: Abdurrahmam b. Abdülcebbar el-Ferivânî) II, 478[/FONT][/SIZE] [SIZE=2][FONT=verdana]17-[/FONT][FONT=verdana]a.e., II, 477[/FONT][/SIZE] [SIZE=2][FONT=verdana]18-[/FONT][FONT=verdana]a.e., II, 477[/FONT][/SIZE] [SIZE=2][FONT=verdana]19-[/FONT][FONT=verdana]a.e. II, 477[/FONT][/SIZE] [FONT=verdana][SIZE=2]20-a.e., II, 477[/SIZE][/FONT] [FONT=verdana][SIZE=2]21-İsra, 17/23[/SIZE][/FONT] [FONT=verdana][SIZE=2]22-Ra’d, 13/21[/SIZE][/FONT] [FONT=verdana][SIZE=2]23-Hennad, a. g. e., II , 493 [/SIZE][/FONT] [FONT=verdana][SIZE=2]24-Hennad, a.e., V, 493[/SIZE][/FONT] [SIZE=2][FONT=verdana]25-[/FONT][FONT=verdana]Buharî, Edep, 28; Müslim, Birr, 140,141; Ebu Davud, Edep,123, Tirmizî, Birr,28, İbn-i Mace, Edep, 4; Müsned, II, 85,160 [/FONT][/SIZE] [SIZE=2][FONT=verdana]26-[/FONT][FONT=verdana]Tirmizî, Ahkâm 18; Müsned ,I,235,303,313[/FONT][/SIZE] [SIZE=2][FONT=verdana]27-[/FONT][FONT=verdana]Buharî, Edep, 57,62, İsti’zan, 9; Müslim, Birr ,23,25,26; Ebu Davud,Edep, 47; Tirmizî, Birr, 21,24 [/FONT][/SIZE] [FONT=verdana][SIZE=2]28-Hennad, a.e., II, 497[/SIZE][/FONT] [SIZE=2][FONT=verdana]29-[/FONT][FONT=verdana]Geniş bilgi için bkz. Vehbi Karakaş, Kıyamet Yaklaşıyor, 75-80[/FONT][/SIZE] [SIZE=2][FONT=verdana]30-[/FONT][FONT=verdana]Bkz. İbn Hanbel, II, 317; III,33; Taberî, I,1801-1802; Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, II, 1164-1165[/FONT][/SIZE] [SIZE=2][FONT=verdana]31-[/FONT][FONT=verdana]Maide, 5/3[/FONT][/SIZE] [SIZE=2][FONT=verdana]32-[/FONT][FONT=verdana]Celaleddin es-Suyûtî, Tarihu’l-Hulefa, 69, Mısır, 1952/1371[/FONT][/SIZE] [SIZE=2][FONT=verdana]33-[/FONT][FONT=verdana]bkz.Nisa 4/58. Bu ayetin nüzul sebebi ve yorumu için bkz. Vehbi Karakaş, Ayet ve Hadisler Işığında Emanet, 69-95 [/FONT][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
Makale - Menkıbe ve Denemeler
'Hakk' ismi penceresinden insan hakları
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst