Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Hadis Sohbetleri
Hadis Sohbetleri 94- Anne baba hakkı .
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 470412" data-attributes="member: 1004566"><p>Bir annenin evladını dünyaya getirmek için çektiği sıkıntılı yolculuk</p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>İnsanın vücut bulup hayatına başlayabilmesi için, anne pek çok sıkıntılardan geçmektedir</p><p></p><p>Bir evladın anne karnında başlayıp devam eden yolculuğunda, annenin yaptığı fedakarlıklar Kur’an da şöyle anlatılmıştır;</p><p></p><p>Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin hadislerinde anne babaya iyilik emretme çokça yinelenir. Anne babanın, çocuklarına iyi davranmaları konusundaki tavsiyeleri de; özel durumlarla sınırlı olmak üzere pek nadir görülür. Çünkü fıtrat, anne babanın bir özendiriciye gerek olmaksızın özden kaynaklanan yapısal bir güdü ile çocukları koruyup gözetmelerini tek başına güvenceye alır. Onlar bu koruyuculuk görevini; sıkıntı çekmelerini geçin, çoğunlukla ölüm sınırına ulaşan ilginç mükemmel soylu bir özveri ile ikilemeden, karşılık beklemeksizin hatta teşekkür bile ummaksızın yerine getirirler.</p><p></p><p> Doğmakta olan kuşak ise; arkada kalanlar ve tüm varlığını kurban edip yok olmaya yüz tutmuş olan kuşakla pek az ilgilenir. Çünkü o, ileriye itici rolü gereği varını yoğunu kurban ederek gözetip koruyacağı kendisinden oluşacak bir kuşak istediğindedir! Hayat sürecinin karakteri budur!</p><p></p><p>Kur’ân burada, anneliğin gerçekleştirdiği karşılık beklemeyen saygın soylu özveriyi tasvir ediyor. Öyle ki; çocuklar Allah’ın anne babaya ilişkin tavsiyesi konusunda ne ölçüde özen gösterirlerse göstersinler hiçbir şekilde onun karşılığını ödeyemeyeceklerdir:</p><p></p><p>“Anası onu zahmetle (karnında) taşımış ve onu zahmetle doğurmuştur. Hem (anne karnında) taşınması ile sütten kesilmesi, otuz aydır.” [1]</p><p></p><p>Kelimelerin dizimi ve verdiği ses neredeyse; zorluk çekme, emek harcama, zayıflık ve yorgunluğu somutlaştırmaktadır:</p><p></p><p>“Annesi onu zahmetle taşımış ve zahmetle doğurmuştur.” Sanki ağır bir yük yüklenmiş, zorlukla nefes alıp veren, nefes alıp vermeden ötürü dili dışarıya sarkmış gamlı bir çilekeşin ahları ile karşı karşıyayız! Başka değil, özellikle son günleri olmak üzere hamilelik, doğum ve doğum sancılarının görüntüsünün ta kendisi!</p><p></p><p>Döl bilimi ilerliyor. Hamileliğin içerdiği özveriye ilişkin verdiği bilgilere baktığımızda olayın insanı etkin biçimde duygulandırıcı görünümü ile karşılaşıyoruz. Yumurta sperme ile birleşir birleşmez, yeteneği ile donatılmış olarak çeperine tutunmak için döl yatağına koşuyor. Yapıştığı döl yatağının çeperini yiyerek deliyor, hemen o noktaya anne kanı akın ediyor. Öyle ki; bu döllenmiş yumurta, sürekli besleyici anne kanı bolluğu içinde yüzüyor ve canlanıp gelişmek için onu emiyor. O sürekli döl yatağı çeperini yemekte, hayat suyunu emmektedir. Zavallı anne ise; temiz besleyici olarak bu yeme hırslısı, doymaz, obur yumurtaya sunmak için yer içer sindirir ve özümler. Ceninin kemik oluşumu döneminde, anne kanından kireç alımının artmasından ötürü anne kireç açısından zayıflar. Çünkü o, bu küçüğün kemiklerinin oluşması için kemiklerinin</p><p> eriğini vermektedir. Bütün bu söylediklerimiz söylenebileceklerin yanında az kalır.</p><p></p><p>Sonra doğum. O, zor ve yıpratıcı bir iş, fakat yol açtığı korkunç ıstırapların tümü de ne fıtratın önüne geçebiliyor ne de anneye meyvenin çekiciliğini unutturabiliyor. Cazibesi unutulmayan meyve, fıtratın emrine uyma ve hayata yaşayan gelişen bir fidan vermeden ibarettir. Bu arada kendisi solup ölürken!</p><p></p><p>Sonra annenin süt içinde kemiğinin etinin öz soyunu sunduğu emzirme ve gönlünün sinirlerinin enerjisini sarf ettiği koruyup gözetme. Bununla birlikte o ferahmesut olup merhamet ve sevgi doludur. Ne usanır ne de bu çocuğun verdiği zorluğu kötü görür. Yaptıklarına karşılık olmak üzere en büyük arzusu onu sağlıklı ve gelişir görmektir. Onun beklediği biricik sevgili karşılık işte budur!</p><p></p><p>İnsan bu özveriye karşılık verme ölçüsüne nasıl ulaşacak? Ne yaparsa yapsın, onun yapacağı azın azı olmanın ötesine geçemeyecektir.” [2]</p><p>Kaynakça:</p><p></p><p>[1] Ahkaf; 15</p><p></p><p>[2] Seyyid Kutub; Fizlal-il Kur’an</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 470412, member: 1004566"] Bir annenin evladını dünyaya getirmek için çektiği sıkıntılı yolculuk İnsanın vücut bulup hayatına başlayabilmesi için, anne pek çok sıkıntılardan geçmektedir Bir evladın anne karnında başlayıp devam eden yolculuğunda, annenin yaptığı fedakarlıklar Kur’an da şöyle anlatılmıştır; Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin hadislerinde anne babaya iyilik emretme çokça yinelenir. Anne babanın, çocuklarına iyi davranmaları konusundaki tavsiyeleri de; özel durumlarla sınırlı olmak üzere pek nadir görülür. Çünkü fıtrat, anne babanın bir özendiriciye gerek olmaksızın özden kaynaklanan yapısal bir güdü ile çocukları koruyup gözetmelerini tek başına güvenceye alır. Onlar bu koruyuculuk görevini; sıkıntı çekmelerini geçin, çoğunlukla ölüm sınırına ulaşan ilginç mükemmel soylu bir özveri ile ikilemeden, karşılık beklemeksizin hatta teşekkür bile ummaksızın yerine getirirler. Doğmakta olan kuşak ise; arkada kalanlar ve tüm varlığını kurban edip yok olmaya yüz tutmuş olan kuşakla pek az ilgilenir. Çünkü o, ileriye itici rolü gereği varını yoğunu kurban ederek gözetip koruyacağı kendisinden oluşacak bir kuşak istediğindedir! Hayat sürecinin karakteri budur! Kur’ân burada, anneliğin gerçekleştirdiği karşılık beklemeyen saygın soylu özveriyi tasvir ediyor. Öyle ki; çocuklar Allah’ın anne babaya ilişkin tavsiyesi konusunda ne ölçüde özen gösterirlerse göstersinler hiçbir şekilde onun karşılığını ödeyemeyeceklerdir: “Anası onu zahmetle (karnında) taşımış ve onu zahmetle doğurmuştur. Hem (anne karnında) taşınması ile sütten kesilmesi, otuz aydır.” [1] Kelimelerin dizimi ve verdiği ses neredeyse; zorluk çekme, emek harcama, zayıflık ve yorgunluğu somutlaştırmaktadır: “Annesi onu zahmetle taşımış ve zahmetle doğurmuştur.” Sanki ağır bir yük yüklenmiş, zorlukla nefes alıp veren, nefes alıp vermeden ötürü dili dışarıya sarkmış gamlı bir çilekeşin ahları ile karşı karşıyayız! Başka değil, özellikle son günleri olmak üzere hamilelik, doğum ve doğum sancılarının görüntüsünün ta kendisi! Döl bilimi ilerliyor. Hamileliğin içerdiği özveriye ilişkin verdiği bilgilere baktığımızda olayın insanı etkin biçimde duygulandırıcı görünümü ile karşılaşıyoruz. Yumurta sperme ile birleşir birleşmez, yeteneği ile donatılmış olarak çeperine tutunmak için döl yatağına koşuyor. Yapıştığı döl yatağının çeperini yiyerek deliyor, hemen o noktaya anne kanı akın ediyor. Öyle ki; bu döllenmiş yumurta, sürekli besleyici anne kanı bolluğu içinde yüzüyor ve canlanıp gelişmek için onu emiyor. O sürekli döl yatağı çeperini yemekte, hayat suyunu emmektedir. Zavallı anne ise; temiz besleyici olarak bu yeme hırslısı, doymaz, obur yumurtaya sunmak için yer içer sindirir ve özümler. Ceninin kemik oluşumu döneminde, anne kanından kireç alımının artmasından ötürü anne kireç açısından zayıflar. Çünkü o, bu küçüğün kemiklerinin oluşması için kemiklerinin eriğini vermektedir. Bütün bu söylediklerimiz söylenebileceklerin yanında az kalır. Sonra doğum. O, zor ve yıpratıcı bir iş, fakat yol açtığı korkunç ıstırapların tümü de ne fıtratın önüne geçebiliyor ne de anneye meyvenin çekiciliğini unutturabiliyor. Cazibesi unutulmayan meyve, fıtratın emrine uyma ve hayata yaşayan gelişen bir fidan vermeden ibarettir. Bu arada kendisi solup ölürken! Sonra annenin süt içinde kemiğinin etinin öz soyunu sunduğu emzirme ve gönlünün sinirlerinin enerjisini sarf ettiği koruyup gözetme. Bununla birlikte o ferahmesut olup merhamet ve sevgi doludur. Ne usanır ne de bu çocuğun verdiği zorluğu kötü görür. Yaptıklarına karşılık olmak üzere en büyük arzusu onu sağlıklı ve gelişir görmektir. Onun beklediği biricik sevgili karşılık işte budur! İnsan bu özveriye karşılık verme ölçüsüne nasıl ulaşacak? Ne yaparsa yapsın, onun yapacağı azın azı olmanın ötesine geçemeyecektir.” [2] Kaynakça: [1] Ahkaf; 15 [2] Seyyid Kutub; Fizlal-il Kur’an [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Hadis Sohbetleri
Hadis Sohbetleri 94- Anne baba hakkı .
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst