Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Hadis Sohbetleri
Hadis Sohbetleri 92- İhlas ve niyet
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 466118" data-attributes="member: 1004566"><p>Kiminlerin emîri Ebû Hafs Ömer ibni Hattâb<em> radıyallahu anh</em>, Resûlullah <em>sallallahu aleyhi ve sellem</em>i şöyle buyururken dinledim, dedi:</p><p></p><p><strong>Yapılan işler niyetlere göredir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allaha ve Resûlüne varmak, onlara hicret etmekse, eline geçecek sevap da Allaha ve Resûlüne hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği şeye göredir.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>ACIKLAMALAR</strong></p><p><strong></strong></p><p>Bu hadîs-i şerîfin söylenmesine şöyle bir olayın sebep olduğu anlatılır:</p><p></p><p>Sahâbîlerden biri, <strong><em>Ümmü Kays</em></strong> adlı bir hanımla evlenmek ister. Fakat o günlerde Ümmü Kays Medineye hicret etmeyi düşünmektedir. Kendisiyle evlenmek isteyen sahâbîye, niyeti ciddî ise Medineye hicret etmeyi ve orada evlenmeyi teklif eder. Mekkedeki kurulu düzenini terketmeyi henüz düşünmeyen o sahâbî Ümmü Kaysla evlenmek arzusuyla Medineye hicret etmek zorunda kalır. Bu durumu bilen sahâbîler, Ümmü Kaysın muhâciri anlamında Muhâciru Ümmü Kays diye takıldıkları o zâtın, hicret sevabı kazanıp kazanmadığını tartışmaya başlarlar. İşte o zaman Peygamber Efendimiz, bu hadîs-i şerîfle meseleye açıklık getirerek herkesin niyetine göre sevap kazanacağını belirtir.</p><p></p><p>Ahmed İbni Hanbel, Ebû Dâvûd, Tirmizî, gibi büyük âlimler, bu hadisle,<strong> İslâmiyetin üçte birini</strong> anlamanın mümkün olduğunu söylemişlerdir.</p><p></p><p>İmâm Şâfiî,<strong> bu hadisin yetmiş ayrı konuyla ilgisi bulunduğunu</strong>, bu sebeple de onu <strong>din ilminin yarısı</strong> saymak gerektiğini belirtmiştir.</p><p></p><p>İmâm Buhârî ise, kitap yazanlara bir nasihatte bulunarak, eserlerine bu hadisle başlamalarını tavsiye etmiştir.</p><p></p><p>Şimdi niyetin ne olduğunu görelim:</p><p>Niyet, bir işi Allah rızâsı için yapmayı kalbden geçirmektir.</p><p>Bir iş ya <strong>kalble</strong>, ya <strong>dille</strong> veya <strong>diğer organlarla</strong> yapılır.</p><p></p><ul> <li data-xf-list-type="ul">Kalbimizle yaptığımız işler, niyet ve düşüncelerimizdir.</li> <li data-xf-list-type="ul">Dilimizle yaptıklarımız konuşmalarımızdır.</li> <li data-xf-list-type="ul">Organlarımızla yaptığımız işler de fiil ve davranışlarımızdır.</li> </ul><p></p><p>Sözler ve davranışlar çoğu zaman niyete bağlı olduğu için, iyi niyet bazan başlı başına bir ibadet olur.</p><p>Ameller yâni yapılan işler niyete göre değer kazanır sözü, çoğu zaman organlarımızla yaptığımız işleri kapsar. Yoldaki bir taşı, insanlara zarar vermesin düşüncesiyle ve sevap kazanmak ümidiyle kaldırıp atmak bir ibadet sayılır. Birinin malını meşrû olmayan yollardan elde etmeye karar vermişken, Allah korkusuyla bu düşünceden vazgeçmek de aynı şekilde sevap kazanmaya vesile olur.</p><p></p><p>Kalbden geçen düşünceler, iyi niyete dayandığı zaman Allah katında değer kazanır. Bu esnada kalbin uyanık ve şuurlu olması gerekir.</p><p></p><p><strong>Dil bir şeye niyet ederken kalb bu düşünceye katılmazsa, niyet makbul olmaz.</strong> Hadîs-i şerîfte anlatıldığı üzere Allah-ü Teâlâ bizim şeklimize, kalıbımıza değil, kalblerimize bakar, niyetlerimize değer verir.</p><p></p><p>Abdullah İbni Ömer’in oğlu Sâlim, halife Ömer İbni Abdülazîze yazdığı mektupta şöyle demişti:</p><p>Şunu iyi bil ki, Allah Teâlânın kuluna yardımı, kulun niyeti kadardır. Kimin niyeti tam olursa, Allahın ona yardımı da tam olur. Niyeti ne kadar azalırsa, Allahın yardımı da o kadar azalır.</p><p></p><p>İyi niyete dayanmayan, sadece gösteriş için yapılan ibadetlerin ve güzel davranışların Allah katında hiçbir değeri bulunmadığını Peygamber Efendimiz ibretli bir misâlle ortaya koymuştur. </p><p></p><p>Bu hadîs-i şerîfe göre kıyamet gününde ilk defa bir şehid hakkında hüküm verilecek. Allah Teâlâ ona ne yaptığını sorduğunda:</p><p></p><p><em>Senin uğrunda çarpıştım, şehid edildim, diyecek. Fakat Cenâb-ı Hak ona:</em></p><p><em></em></p><p><em>Yalan söyledin. Sana cesur adam desinler diye çarpıştın, buyuracak ve o adam yüz üstü sürüklenerek cehenneme atılacak.</em></p><p><em></em></p><p><em> Daha sonra ilim öğrenip öğreten ve Kur’an okuyan bir kimse getirilecek. Ona da ne yaptığı sorulacak. </em></p><p></p><p><em>âİlmi öğrendim ve öğrettim. Senin rızânı kazanmak için Kuran okudum, diyecek. Allah Teâlâ ona:</em></p><p><em> Yalan söyledin. İlmi, sana âlim desinler diye öğrendin. Kuran ise, güzel okuyor desinler diye okudun. Nitekim öyle de denildi, buyuracak. O adam da yüz üstü sürüklenerek cehenneme atılacak.</em></p><p><em></em></p><p><em>Hadîs-i şerîfin devamında zengin bir kimsenin huzura getirileceği, onun da malını Allah rızası için harcadığını söyleyeceği, ona, cömert adam desinler diye malını sarfettiği söyleneceği ve diğerleri gibi onun da cehenneme atılacağı belirtilmektedir</em>.</p><p></p><p>Bu niyet hadisinden şöyle bir sonuç da çıkmaktadır:</p><p></p><p>Aslında ibadet olmayan bazı işler, iyi niyetle yapıldığı takdirde ibadete dönüşebilir. Meselâ yemek yiyen kimse, bu gıdalardan elde edeceği kuvvetle ibadet edeceğini düşünürse, yemek yerken bile sevap kazanmış olur. Normal ticaretini yapan kimse, işini en iyi şekilde yaparak insanlara hizmet etmeyi, onları aldatmamayı düşünürse, hem para hem de sevap kazanabilir.</p><p></p><p><strong>“Kim âhiret kazancını istiyorsa, onun kazancını çoğaltırız. Dünya kazancını isteyene de dünyalık veririz; ama onun âhirette bir nasibi olmaz†</strong>[Şûrâ sûresi (42), 20].</p><p></p><p></p><p></p><p><strong>Hadisten Öğrendiklerimiz:</strong></p><p></p><p>1. Yapılan işlerden sevap kazanabilmek için o işlere iyi niyetle başlamak gerekir.</p><p>2. Niyetin kalben yapılması önemli olduğu için, bunu ayrıca dille söylemek şart değildir.</p><p>3. Allah rızası gözetilmeden yapılan işlerden sevap kazanılamaz.</p><p>4. İnsan göründüğü gibi olmalı, dünyevî bir çıkar için dini kullanmamalıdır.</p><p>5. İhlâs, niyet sağlamlığı demektir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 466118, member: 1004566"] Kiminlerin emîri Ebû Hafs Ömer ibni Hattâb[I] radıyallahu anh[/I], Resûlullah [I]sallallahu aleyhi ve sellem[/I]i şöyle buyururken dinledim, dedi: [B]Yapılan işler niyetlere göredir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allaha ve Resûlüne varmak, onlara hicret etmekse, eline geçecek sevap da Allaha ve Resûlüne hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği şeye göredir. [/B] [B]ACIKLAMALAR [/B] Bu hadîs-i şerîfin söylenmesine şöyle bir olayın sebep olduğu anlatılır: Sahâbîlerden biri, [B][I]Ümmü Kays[/I][/B] adlı bir hanımla evlenmek ister. Fakat o günlerde Ümmü Kays Medineye hicret etmeyi düşünmektedir. Kendisiyle evlenmek isteyen sahâbîye, niyeti ciddî ise Medineye hicret etmeyi ve orada evlenmeyi teklif eder. Mekkedeki kurulu düzenini terketmeyi henüz düşünmeyen o sahâbî Ümmü Kaysla evlenmek arzusuyla Medineye hicret etmek zorunda kalır. Bu durumu bilen sahâbîler, Ümmü Kaysın muhâciri anlamında Muhâciru Ümmü Kays diye takıldıkları o zâtın, hicret sevabı kazanıp kazanmadığını tartışmaya başlarlar. İşte o zaman Peygamber Efendimiz, bu hadîs-i şerîfle meseleye açıklık getirerek herkesin niyetine göre sevap kazanacağını belirtir. Ahmed İbni Hanbel, Ebû Dâvûd, Tirmizî, gibi büyük âlimler, bu hadisle,[B] İslâmiyetin üçte birini[/B] anlamanın mümkün olduğunu söylemişlerdir. İmâm Şâfiî,[B] bu hadisin yetmiş ayrı konuyla ilgisi bulunduğunu[/B], bu sebeple de onu [B]din ilminin yarısı[/B] saymak gerektiğini belirtmiştir. İmâm Buhârî ise, kitap yazanlara bir nasihatte bulunarak, eserlerine bu hadisle başlamalarını tavsiye etmiştir. Şimdi niyetin ne olduğunu görelim: Niyet, bir işi Allah rızâsı için yapmayı kalbden geçirmektir. Bir iş ya [B]kalble[/B], ya [B]dille[/B] veya [B]diğer organlarla[/B] yapılır. [LIST] [*]Kalbimizle yaptığımız işler, niyet ve düşüncelerimizdir. [*]Dilimizle yaptıklarımız konuşmalarımızdır. [*]Organlarımızla yaptığımız işler de fiil ve davranışlarımızdır. [/LIST] Sözler ve davranışlar çoğu zaman niyete bağlı olduğu için, iyi niyet bazan başlı başına bir ibadet olur. Ameller yâni yapılan işler niyete göre değer kazanır sözü, çoğu zaman organlarımızla yaptığımız işleri kapsar. Yoldaki bir taşı, insanlara zarar vermesin düşüncesiyle ve sevap kazanmak ümidiyle kaldırıp atmak bir ibadet sayılır. Birinin malını meşrû olmayan yollardan elde etmeye karar vermişken, Allah korkusuyla bu düşünceden vazgeçmek de aynı şekilde sevap kazanmaya vesile olur. Kalbden geçen düşünceler, iyi niyete dayandığı zaman Allah katında değer kazanır. Bu esnada kalbin uyanık ve şuurlu olması gerekir. [B]Dil bir şeye niyet ederken kalb bu düşünceye katılmazsa, niyet makbul olmaz.[/B] Hadîs-i şerîfte anlatıldığı üzere Allah-ü Teâlâ bizim şeklimize, kalıbımıza değil, kalblerimize bakar, niyetlerimize değer verir. Abdullah İbni Ömer’in oğlu Sâlim, halife Ömer İbni Abdülazîze yazdığı mektupta şöyle demişti: Şunu iyi bil ki, Allah Teâlânın kuluna yardımı, kulun niyeti kadardır. Kimin niyeti tam olursa, Allahın ona yardımı da tam olur. Niyeti ne kadar azalırsa, Allahın yardımı da o kadar azalır. İyi niyete dayanmayan, sadece gösteriş için yapılan ibadetlerin ve güzel davranışların Allah katında hiçbir değeri bulunmadığını Peygamber Efendimiz ibretli bir misâlle ortaya koymuştur. Bu hadîs-i şerîfe göre kıyamet gününde ilk defa bir şehid hakkında hüküm verilecek. Allah Teâlâ ona ne yaptığını sorduğunda: [I]Senin uğrunda çarpıştım, şehid edildim, diyecek. Fakat Cenâb-ı Hak ona: [/I] [I]Yalan söyledin. Sana cesur adam desinler diye çarpıştın, buyuracak ve o adam yüz üstü sürüklenerek cehenneme atılacak. [/I] [I] Daha sonra ilim öğrenip öğreten ve Kur’an okuyan bir kimse getirilecek. Ona da ne yaptığı sorulacak. [/I] [I]âİlmi öğrendim ve öğrettim. Senin rızânı kazanmak için Kuran okudum, diyecek. Allah Teâlâ ona:[/I] [I] Yalan söyledin. İlmi, sana âlim desinler diye öğrendin. Kuran ise, güzel okuyor desinler diye okudun. Nitekim öyle de denildi, buyuracak. O adam da yüz üstü sürüklenerek cehenneme atılacak. [/I] [I]Hadîs-i şerîfin devamında zengin bir kimsenin huzura getirileceği, onun da malını Allah rızası için harcadığını söyleyeceği, ona, cömert adam desinler diye malını sarfettiği söyleneceği ve diğerleri gibi onun da cehenneme atılacağı belirtilmektedir[/I]. Bu niyet hadisinden şöyle bir sonuç da çıkmaktadır: Aslında ibadet olmayan bazı işler, iyi niyetle yapıldığı takdirde ibadete dönüşebilir. Meselâ yemek yiyen kimse, bu gıdalardan elde edeceği kuvvetle ibadet edeceğini düşünürse, yemek yerken bile sevap kazanmış olur. Normal ticaretini yapan kimse, işini en iyi şekilde yaparak insanlara hizmet etmeyi, onları aldatmamayı düşünürse, hem para hem de sevap kazanabilir. [B]“Kim âhiret kazancını istiyorsa, onun kazancını çoğaltırız. Dünya kazancını isteyene de dünyalık veririz; ama onun âhirette bir nasibi olmaz†[/B][Şûrâ sûresi (42), 20]. [B]Hadisten Öğrendiklerimiz:[/B] 1. Yapılan işlerden sevap kazanabilmek için o işlere iyi niyetle başlamak gerekir. 2. Niyetin kalben yapılması önemli olduğu için, bunu ayrıca dille söylemek şart değildir. 3. Allah rızası gözetilmeden yapılan işlerden sevap kazanılamaz. 4. İnsan göründüğü gibi olmalı, dünyevî bir çıkar için dini kullanmamalıdır. 5. İhlâs, niyet sağlamlığı demektir. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Hadis Sohbetleri
Hadis Sohbetleri 92- İhlas ve niyet
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst