Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Hadis Sohbetleri
Hadis Sohbetleri 81-Zalimin zulmü..
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 433592" data-attributes="member: 1004566"><p><span style="font-size: 12px">Zulmün Cezas<span style="font-family: 'Times New Roman'">ı </span></span></p><p> </p><p></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">Hakk<span style="font-family: 'Times New Roman'">ın/doğrunun ve adâletin ölçülerini koyan Allah, zâlimleri cezalandırmak suretiyle adâleti gerçekleştirmiş olur. Çünkü O, Âdil-i mutlaktır. Zulmün cezası esas olarak âhirette verilecektir. Çünkü bu dünya, ödül ve ceza yeri değil; imtihan yeridir. Hesap ve mahkeme âhirette görülecek, hak edenlere cezaları orada verilecektir. Ancak, bazı azgın zâlimlerin cezası dünyada verilmeye başlanır. Çünkü cezası en çabuk ve hatta daha dünyada iken verilen suçlardan biri ve en önemlisi, zulüm; özellikle başkalarına yapılan zulümdür. Zulmün bazısı affedilebildiği gibi, bazısı da kesinlikle azabı, hem de ebedî azabı gerektirir. Zulmün affı ise, tevbeye bağlıdır. Zâlimlerin tevbesini kabul, Allah’a kalmıştır (3/Âl-i İmrân, 128). Allah, insanların zulümlerine rağmen onları bağışlayabilir. Cezalandırması da çetindir (13/Ra’d, 6). Zulmedenler, âhirette, yeryüzündeki herşeyi, azabın fidyesi olarak vermeye râzıdır. Ama artık onların hiçbir fidyesi kabul edilmez (10/Yûnus, 54; 39/Zümer, 47). </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span>Günah i<span style="font-family: 'Times New Roman'">şleyip kendisine yazık eden, nefsine zulmedenler, af dilemeli, tevbe etmelidir: </span><em>“Kim zulmettikten sonra tevbe eder ve halini düzeltirse, Allah da tevbesini kabul eder.” </em>(5/Mâide, 39). <em>“Ve onlar, bir fâhi<span style="font-family: 'Times New Roman'">şe/kötülük yaptıklarında veya nefislerine/kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe, istiğfâr ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler.” </span> </em>(3/Âl-i <span style="font-family: 'Times New Roman'">İmrân, 135)</span>Bu tevbe ile affedilen zulüm, ba<span style="font-family: 'Times New Roman'">şkalarının hukunun çiğnendiği, başkalarına karşı yapılan zulüm değildir. Bu tür zulmün affedilmesi için, o kişinin hakkını helâl etmesi şarttır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span><span style="font-size: 12px">Allah, zâlmleri sevmedi<span style="font-family: 'Times New Roman'">ği (3/Âl-i İmrân, 40, 57) gibi, onlardan intikamını alır (15/Hicr, 78-79). </span><em>“...Biz ahâlisi Zâlim olanlardan ba<span style="font-family: 'Times New Roman'">şkasını helâk edici değiliz.” </span> </em>(28/Kasas, 59) Bu dünyada helâke u<span style="font-family: 'Times New Roman'">ğrayan Nûh kavmi, suda boğulmayla (23/Mü’minûn, 28), Âd kavmi, korkunç sesli azgın kasırgaya tutulmakla (23/Mü’minûn, 41), Lût kavmi üstlerinden taş yağmasıyla (11/Hûd, 82), Medyen halkı depremle (7/A’râf, 91), Eyke’liler buluttan ateş yağmasıyla (26/Şuarâ, 189), Firavun ve adamları suda boğulmakla (7/A’râf, 136) helâk olmayı hak etmişlerdir. Yoksa </span><em>“Rabbin hiç kimseye zulmetmez.” </em>(18/Kehf, 49). </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span><span style="font-size: 12px"><strong>Zâlimin Dünyada Cezaland<span style="font-family: 'Times New Roman'">ırılması</span></strong>:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p> <span style="font-size: 12px">Her zaman de<span style="font-family: 'Times New Roman'">ğilse de, zâlim, başkasına yaptığı zulmünden dolayı, daha dünyada iken ceza görür. Buna şu hadis delil olmaktadır: </span><em>"Allah'<span style="font-family: 'Times New Roman'">ın, âhirete saklamakla beraber, bağy ve sıla-i rahim gibi daha dünyada iken sahibine cezayı lâyık gördüğü hiçbir günah yoktur." </span> </em>(Ebû Dâvud; Avnu'l Ma'bûd, <span style="font-family: 'Times New Roman'">Şerh-i Sünen-i Ebî Dâvud, 13/244) Allah, bağy, yani zulüm ve İslâmî yönetime karşı gelmek, bir de sıla-i rahim, yani başta anne baba olmak üzere akrabalarla ilişkiyi kesmek gibi bir günahın cezasını Allah esas olarak âhirete bırakmakla birlikte, işleyene âcilen verdiği başka bir günahın cezası yoktur. "Mazlumun bedduasından sakınma"yı emreden hadis de, bu cezanın âcilen verildiğini hatırlatır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px">Fakat bu dünyevî durum; "her zâlim, daha dünyada iken hemen cezalan<span style="font-family: 'Times New Roman'">ır", şeklinde anlaşılmamalıdır. Çünkü, zâlime mühlet vermesi (imhâl), Allah'ın sünnetindendir. Onu cezalandırmayı ihmal etmesi sözkonusu değildir; ama imhâl etmesi mümkündür. Bazen onu dünyada cezalandırmaması, bizim bilmediğimiz, ama Allah'ın bildiği, ona nimet verip zulmünü ve küfrünü artıracak fırsat vererek hak ettiği azabını artırması gibi bir hikmetten dolayıdır. Veya o mazlum başkalarına zulmetmiştir de, düştüğü durum, onun zulmünün bir cezası olarak karşısına çıkmıştır. Ya da Allah, zâlimin ileride düzelip samimi bir tevbe edeceğini veya mazlumun kendine zulmedenden ileride hakkını alacağını biliyordur. Allah'ın zâlimin cezasını geciktirmesi veya âhirete bırakmasında başka hikmetler de olabilir. Bütün hikmetleri kavramamıza imkân yoktur. Ancak, zulüm, yukarıdaki hadiste belirtildiği gibi, zulmü yapana cezanın tez gelmesini sağlar. Zulme uğrayanın duası da makbuldür; Ki o, çoğu zaman kendisine zulmedene âcil bir intikamla beddua eder. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"> </span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 433592, member: 1004566"] [SIZE=3]Zulmün Cezas[FONT=Times New Roman]ı [/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Times New Roman][/FONT] [/SIZE] [SIZE=3]Hakk[FONT=Times New Roman]ın/doğrunun ve adâletin ölçülerini koyan Allah, zâlimleri cezalandırmak suretiyle adâleti gerçekleştirmiş olur. Çünkü O, Âdil-i mutlaktır. Zulmün cezası esas olarak âhirette verilecektir. Çünkü bu dünya, ödül ve ceza yeri değil; imtihan yeridir. Hesap ve mahkeme âhirette görülecek, hak edenlere cezaları orada verilecektir. Ancak, bazı azgın zâlimlerin cezası dünyada verilmeye başlanır. Çünkü cezası en çabuk ve hatta daha dünyada iken verilen suçlardan biri ve en önemlisi, zulüm; özellikle başkalarına yapılan zulümdür. Zulmün bazısı affedilebildiği gibi, bazısı da kesinlikle azabı, hem de ebedî azabı gerektirir. Zulmün affı ise, tevbeye bağlıdır. Zâlimlerin tevbesini kabul, Allah’a kalmıştır (3/Âl-i İmrân, 128). Allah, insanların zulümlerine rağmen onları bağışlayabilir. Cezalandırması da çetindir (13/Ra’d, 6). Zulmedenler, âhirette, yeryüzündeki herşeyi, azabın fidyesi olarak vermeye râzıdır. Ama artık onların hiçbir fidyesi kabul edilmez (10/Yûnus, 54; 39/Zümer, 47). [/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Times New Roman] [/FONT]Günah i[FONT=Times New Roman]şleyip kendisine yazık eden, nefsine zulmedenler, af dilemeli, tevbe etmelidir: [/FONT][I]“Kim zulmettikten sonra tevbe eder ve halini düzeltirse, Allah da tevbesini kabul eder.” [/I](5/Mâide, 39). [I]“Ve onlar, bir fâhi[FONT=Times New Roman]şe/kötülük yaptıklarında veya nefislerine/kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe, istiğfâr ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler.” [/FONT] [/I](3/Âl-i [FONT=Times New Roman]İmrân, 135)[/FONT]Bu tevbe ile affedilen zulüm, ba[FONT=Times New Roman]şkalarının hukunun çiğnendiği, başkalarına karşı yapılan zulüm değildir. Bu tür zulmün affedilmesi için, o kişinin hakkını helâl etmesi şarttır. [/FONT] [/SIZE][SIZE=3][FONT=Times New Roman][/FONT]Allah, zâlmleri sevmedi[FONT=Times New Roman]ği (3/Âl-i İmrân, 40, 57) gibi, onlardan intikamını alır (15/Hicr, 78-79). [/FONT][I]“...Biz ahâlisi Zâlim olanlardan ba[FONT=Times New Roman]şkasını helâk edici değiliz.” [/FONT] [/I](28/Kasas, 59) Bu dünyada helâke u[FONT=Times New Roman]ğrayan Nûh kavmi, suda boğulmayla (23/Mü’minûn, 28), Âd kavmi, korkunç sesli azgın kasırgaya tutulmakla (23/Mü’minûn, 41), Lût kavmi üstlerinden taş yağmasıyla (11/Hûd, 82), Medyen halkı depremle (7/A’râf, 91), Eyke’liler buluttan ateş yağmasıyla (26/Şuarâ, 189), Firavun ve adamları suda boğulmakla (7/A’râf, 136) helâk olmayı hak etmişlerdir. Yoksa [/FONT][I]“Rabbin hiç kimseye zulmetmez.” [/I](18/Kehf, 49). [/SIZE][SIZE=3][I][/I] [/SIZE][SIZE=3][/SIZE][SIZE=3][B]Zâlimin Dünyada Cezaland[FONT=Times New Roman]ırılması[/FONT][/B]: Her zaman de[FONT=Times New Roman]ğilse de, zâlim, başkasına yaptığı zulmünden dolayı, daha dünyada iken ceza görür. Buna şu hadis delil olmaktadır: [/FONT][I]"Allah'[FONT=Times New Roman]ın, âhirete saklamakla beraber, bağy ve sıla-i rahim gibi daha dünyada iken sahibine cezayı lâyık gördüğü hiçbir günah yoktur." [/FONT] [/I](Ebû Dâvud; Avnu'l Ma'bûd, [FONT=Times New Roman]Şerh-i Sünen-i Ebî Dâvud, 13/244) Allah, bağy, yani zulüm ve İslâmî yönetime karşı gelmek, bir de sıla-i rahim, yani başta anne baba olmak üzere akrabalarla ilişkiyi kesmek gibi bir günahın cezasını Allah esas olarak âhirete bırakmakla birlikte, işleyene âcilen verdiği başka bir günahın cezası yoktur. "Mazlumun bedduasından sakınma"yı emreden hadis de, bu cezanın âcilen verildiğini hatırlatır. [/FONT][/SIZE] [SIZE=3][/SIZE][SIZE=3]Fakat bu dünyevî durum; "her zâlim, daha dünyada iken hemen cezalan[FONT=Times New Roman]ır", şeklinde anlaşılmamalıdır. Çünkü, zâlime mühlet vermesi (imhâl), Allah'ın sünnetindendir. Onu cezalandırmayı ihmal etmesi sözkonusu değildir; ama imhâl etmesi mümkündür. Bazen onu dünyada cezalandırmaması, bizim bilmediğimiz, ama Allah'ın bildiği, ona nimet verip zulmünü ve küfrünü artıracak fırsat vererek hak ettiği azabını artırması gibi bir hikmetten dolayıdır. Veya o mazlum başkalarına zulmetmiştir de, düştüğü durum, onun zulmünün bir cezası olarak karşısına çıkmıştır. Ya da Allah, zâlimin ileride düzelip samimi bir tevbe edeceğini veya mazlumun kendine zulmedenden ileride hakkını alacağını biliyordur. Allah'ın zâlimin cezasını geciktirmesi veya âhirete bırakmasında başka hikmetler de olabilir. Bütün hikmetleri kavramamıza imkân yoktur. Ancak, zulüm, yukarıdaki hadiste belirtildiği gibi, zulmü yapana cezanın tez gelmesini sağlar. Zulme uğrayanın duası da makbuldür; Ki o, çoğu zaman kendisine zulmedene âcil bir intikamla beddua eder. [/FONT][/SIZE] [FONT=Times New Roman] [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Hadis Sohbetleri
Hadis Sohbetleri 81-Zalimin zulmü..
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst