Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Hadis Sohbetleri
Hadis Sohbetleri 60:''Bizden başkasına benzeyen bizden değildir.
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 384515" data-attributes="member: 1004566"><p>Gayrimüslim’e benzemek caiz değildir</p><p></p><p> </p><p></p><p>Bütün insanları hidayete erdirmek ve hayata tatbik edilmek üzere Allah Teâlâ tarafından gönderilen şerefli dinimiz İslâm, ilahi bir nizamdır. Bu ilahi nizam, insanın hem dünya ve hem de ahiret hayatını kuşatır.</p><p></p><p>Bir müslüman hiç bir zaman kendi dininden başka bir dinin ayinini taklid edemez. Hiç bir zaman kendi millî örf ve adetleri dışında, başka milletlerin örf ve adetlerine itibar edemez. İslam dininin, İslâm ümmetinin de hiçbir dini ve hiçbir milleti taklide ihtiyacı olmayan üstün bir medeniyeti vardır. Çünkü bütün insanları hidayete erdirmek ve hayata tatbik edilmek üzere Allah Teâlâ tarafından gönderilen şerefli dinimiz İslâm, ilahi bir nizamdır. Bu ilahi nizam, insanın hem dünya ve hem de ahiret hayatını kuşatır. O, beşeri bütün görüşlerin ve sistemlerin üstünde, ulvi bir içtimai görüşe sahiptir. Müslümanım diyen herkes, hatta bütün insanlık bunu böyle bilmek mecburiyetindedir.</p><p></p><p>Bu açık hakikattan dolayı Peygamberimiz (S.A.V.), ümmetinin kendi varlığını muhafaza etmesini emredip, taklitçilik derekesine düşmeleri menetmiştir. Fakat bütün bunlara rağmen bu hastalık yüz göstermiştir. Zaten Peygamberimiz (S.A.V.) kendi ümmetinin şirkten, kâfirlikten başka, eski ümmetleri örf-adet, fitne-fesat ve isyan gibi bütün kötü yollarda takip edeceklerini bir mucize olarak haber vermiştir. Ebu Sâid (R.A.)den rivayete göre Peygamberimiz (S.A.V.) şöyle buyurdu:</p><p></p><p>- “Sizler, kendinizden önce geçen milletlerin yoluna karışı karışına, arşını arşınına tıpa tıp muhakkak uyacaksınız. O dereceye kadar ki, şayet onlar (daracık) keler deliğine girmiş olsalar, siz de muhakkak onlara uyarak oraya gireceksiniz, onlara tabî olacaksınız.” Ebu Sâid (R.A.) diyor ki: Biz:</p><p></p><p>- “Ya Resûlellah! Bu ümmetler yahudilerle hristiyanlar mı?” diye sorduk.</p><p></p><p>Peygamberimiz (S.A.V.):</p><p></p><p>- “Onlardan başka kim olacak!...” buyurdu. (Buhari, Enbiya: 48; İtisam;14; Müslim; İlim: 6)</p><p></p><p>Maalesef, Peygamberimiz (S.A.V.)in bu açık mucizesi haber verdiği gibi ortaya çıkmıştır. Resûlullah (S.A.V.)in bu mucizesi günümüzde de devam etmektedir. Çünkü bugün bir çok müslüman küfür hususunda, kafirlerin yolunda karış karış, arşın arşın ilerlemekte; onlar keler deliğine girse, bunlar da girmek için yarış etmektedirler. Binaenaleyh Peygamber efendimiz (S.A.V) in bu ikazı üzerinde durup düşünmek gerekir. Görüldüğü gibi tenkit edilen husus: Körü körüne taklitçiliktir, şahsiyetsiz olmaktır. Bir nevi, aşağılık hissine kapılmaktır. Müslümanların bu günkü halini şair ne güzel dile getirmiş:</p><p></p><p>Bir elde kadeh! Bir elde Kur’ân!</p><p></p><p>Ne helâldır işimiz, ne de haram!</p><p></p><p>Şu yarım yamalak dünyada,</p><p></p><p>Ne tam kâfiriz, ne de tam bir Müslüman!</p><p></p><p>Müslümana:</p><p></p><p>“Sen hıristiyan mısın?” diye sorsan darılır.</p><p></p><p>Amma yılbaşında hindi, kaz; yemesine bayılır...</p><p></p><p>Çam deviren hindici, nasıl mü’min sayılır...</p><p></p><p>Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz:</p><p></p><p>“Batı, Batı” diyerek, eyvah! Hep batıyoruz!</p><p></p><p>Yaklaşınca her sene, öz yurdumda yılbaşı:</p><p></p><p>Yapılır milletime Frenkçe türlü aşı!..</p><p></p><p>Buna, ağlar ağacı; hem toprağı, hem taşı:</p><p></p><p>Müslümanız (!) onlarla, Noel de yapıyoruz.</p><p></p><p>“Batı, Batı!” diyerek, eyvah! Hep batıyoruz!..</p><p></p><p>Allah müslümanlara intibahlar versin! Amin.</p><p></p><p>Gayr-ı müslimlerin bayramlarında sevinmek, onların kutsal saydığı günleri kutlamak, onların adetlerine uymak, onlara benzemek kesinlikle caiz değildir, büyük günahlardandır.</p><p></p><p>Enes b. Malik (R.A.)den rivayete göre, Hz. Peygamber (S.A.V.) Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye hicret ettiği zaman, Medinelilerin eğlenip oynadıkları iki günleri vardı. Peygamberimiz (S.A.V.):</p><p></p><p>-Bu günler ne oluyor, neyin nesidir? diye sorduğunda, Medineliler:</p><p></p><p>- Biz cahiliyet devrinde bu günlerde eğlenip oynardık, Yâ Resûlellah! Dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz (S.A.V.):</p><p></p><p>- Muhakkak Allah size o iki gün yerine, onlardan daha hayırlı iki bayramı lütuf olarak vermiştir. Biri Fıtır (Ramazan) bayramı, diğeri Kurban bayramıdır. (Ebu Davud; Salat: 239, Nesai; İdeyn:1, Hakim Müstedrek; 1/294, A.b.Hanbel; 3/103, 178, 235, 250) buyurdular. O günden beri kutlanagelen bu iki bayram müslüman milletlerin aynı zamanda milli bayramları yerine de geçmiştir.</p><p></p><p>İslâm dini, her bir medeni müessesesinde istiklaliyeti, orijinaliteyi esas alması yönüyle bu cahiliye adetini de kaldırıp, bütün mü’minlere ilahî menşeli iki bayram getirmiştir. Bayramların daha hayırlı olanlarla değiştirilmesi ayrı bir ehemmiyet taşır. Böylece o günlerin kutlanış ve o günlerdeki eğlence tarzı kökten değiştirilmiş oluyor. Resûlullah (S.A.V.) eski kutlamadan ayrı olarak İslamî bir kutlama meşrû kılmıştır. Böylece mü’minlerin eğlencesi de bayramı da İslamca olmuştur. Mü’minlerin bayramı ibadetle başlar. Zira hakiki sevinç ibadetledir.</p><p></p><p>Bu hadis-i şeriften anlaşılıyor ki: Müslümanların İslam dışı diğer bayramları kutlaması, bunlara iştirak etmesi ve Allah’ın bildirdiği gerçekleri yalanlayan veya onlara uymayan düşüncelerin ürünü olan fiillerin kutlama günlerini; müslümanların da bayram olarak kabul etmesi, küfre destek olmaktan başka bir manâ ifade etmez. İslâm dışı tek ve çok ilahlı dinlerin törenlerine iştirak etmek, dinî merasimlerinden bir şeye muvafakat etmek, örf ve adetlerini güzel görmek kişinin iman dairesinden çıkıp mürted olmasına sebep olur. Binaenaleyh, noel gününde, hristiyanların diğer bayram günlerinde onlara uymak gayesi ile, onların yaptıklarını yapmak, o günlerde bayram niyetiyle çocuklara elbise almak ve pişirdikleri yemekleri yemek caiz değildir. Bu hareketler küfrü gerektirir. Ondan sakınmak gerekir... (İbn-i Nüceym, el-Bahru’r-Raik, 5/133, el-Fetâva el-Hindiye, 2/296)</p><p></p><p>Fukaha: “Mecusilerin bayram kabul ettikleri Nevruz ve Mihrican günlerinde, bu isim adı altında hediye vermenin caiz olmadığı, verilen bu hediye bile, bugünlere tazim kasdı bulunduğu takdirde küfre (kafirliğe) düşüleceği” fetvasını vermişlerdir. Hanefilerden Allame Ebu Hafs şöyle der: “Müslüman bir kimse, Allah Teâlâ’ya elli yıl ibadet etse, sonra bir müşrike Nevruz günü bayramını tebrik, tazim maksadıyla bir yumurta verse, muhakkak kafir olur ve ameli de mahvolur. Aynı gün, herhangi bir tazim kasdı bulunmaksızın, insanların normal adeti üzere bir Müslümana hediye verse, kafir olmaz. Fakat, şüpheyi yok etmek için bunu, o günden önce veya sonra vermesi gerekir. (O müşriklerin herhangi bir) bayram günlerinde, önceleri satın almadığı bir şeyi satın alsa, eğer bununla tazim kasd etmiş ise kafir olur. Yok, tazim maksadı bulunmadan, sadece yemek, içmek ve zevklenmek için satın alırsa kafir olmaz.” (İbn-i Abidin: 5/659-660)</p><p></p><p>Evet, arzedilen bütün bu ayet-i Kerîme, hadis-i şerif ve fetvalar; gayr-ı müslimlerin noel ve yılbaşı bayramını kutlamak için onlardan kat kat fazla aşırılıklarla hazırlanan, adeta yarışa giren günümüz Müslümanlarının kulaklarını çınlatmalıdır, kulaklarına küpe olmalıdır. Allah Teâlâ, hidayet versin. Amin.</p><p></p><p>Mehmet Talü 30 Aralık 2004 Milli Gazete</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 384515, member: 1004566"] Gayrimüslim’e benzemek caiz değildir Bütün insanları hidayete erdirmek ve hayata tatbik edilmek üzere Allah Teâlâ tarafından gönderilen şerefli dinimiz İslâm, ilahi bir nizamdır. Bu ilahi nizam, insanın hem dünya ve hem de ahiret hayatını kuşatır. Bir müslüman hiç bir zaman kendi dininden başka bir dinin ayinini taklid edemez. Hiç bir zaman kendi millî örf ve adetleri dışında, başka milletlerin örf ve adetlerine itibar edemez. İslam dininin, İslâm ümmetinin de hiçbir dini ve hiçbir milleti taklide ihtiyacı olmayan üstün bir medeniyeti vardır. Çünkü bütün insanları hidayete erdirmek ve hayata tatbik edilmek üzere Allah Teâlâ tarafından gönderilen şerefli dinimiz İslâm, ilahi bir nizamdır. Bu ilahi nizam, insanın hem dünya ve hem de ahiret hayatını kuşatır. O, beşeri bütün görüşlerin ve sistemlerin üstünde, ulvi bir içtimai görüşe sahiptir. Müslümanım diyen herkes, hatta bütün insanlık bunu böyle bilmek mecburiyetindedir. Bu açık hakikattan dolayı Peygamberimiz (S.A.V.), ümmetinin kendi varlığını muhafaza etmesini emredip, taklitçilik derekesine düşmeleri menetmiştir. Fakat bütün bunlara rağmen bu hastalık yüz göstermiştir. Zaten Peygamberimiz (S.A.V.) kendi ümmetinin şirkten, kâfirlikten başka, eski ümmetleri örf-adet, fitne-fesat ve isyan gibi bütün kötü yollarda takip edeceklerini bir mucize olarak haber vermiştir. Ebu Sâid (R.A.)den rivayete göre Peygamberimiz (S.A.V.) şöyle buyurdu: - “Sizler, kendinizden önce geçen milletlerin yoluna karışı karışına, arşını arşınına tıpa tıp muhakkak uyacaksınız. O dereceye kadar ki, şayet onlar (daracık) keler deliğine girmiş olsalar, siz de muhakkak onlara uyarak oraya gireceksiniz, onlara tabî olacaksınız.” Ebu Sâid (R.A.) diyor ki: Biz: - “Ya Resûlellah! Bu ümmetler yahudilerle hristiyanlar mı?” diye sorduk. Peygamberimiz (S.A.V.): - “Onlardan başka kim olacak!...” buyurdu. (Buhari, Enbiya: 48; İtisam;14; Müslim; İlim: 6) Maalesef, Peygamberimiz (S.A.V.)in bu açık mucizesi haber verdiği gibi ortaya çıkmıştır. Resûlullah (S.A.V.)in bu mucizesi günümüzde de devam etmektedir. Çünkü bugün bir çok müslüman küfür hususunda, kafirlerin yolunda karış karış, arşın arşın ilerlemekte; onlar keler deliğine girse, bunlar da girmek için yarış etmektedirler. Binaenaleyh Peygamber efendimiz (S.A.V) in bu ikazı üzerinde durup düşünmek gerekir. Görüldüğü gibi tenkit edilen husus: Körü körüne taklitçiliktir, şahsiyetsiz olmaktır. Bir nevi, aşağılık hissine kapılmaktır. Müslümanların bu günkü halini şair ne güzel dile getirmiş: Bir elde kadeh! Bir elde Kur’ân! Ne helâldır işimiz, ne de haram! Şu yarım yamalak dünyada, Ne tam kâfiriz, ne de tam bir Müslüman! Müslümana: “Sen hıristiyan mısın?” diye sorsan darılır. Amma yılbaşında hindi, kaz; yemesine bayılır... Çam deviren hindici, nasıl mü’min sayılır... Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz: “Batı, Batı” diyerek, eyvah! Hep batıyoruz! Yaklaşınca her sene, öz yurdumda yılbaşı: Yapılır milletime Frenkçe türlü aşı!.. Buna, ağlar ağacı; hem toprağı, hem taşı: Müslümanız (!) onlarla, Noel de yapıyoruz. “Batı, Batı!” diyerek, eyvah! Hep batıyoruz!.. Allah müslümanlara intibahlar versin! Amin. Gayr-ı müslimlerin bayramlarında sevinmek, onların kutsal saydığı günleri kutlamak, onların adetlerine uymak, onlara benzemek kesinlikle caiz değildir, büyük günahlardandır. Enes b. Malik (R.A.)den rivayete göre, Hz. Peygamber (S.A.V.) Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye hicret ettiği zaman, Medinelilerin eğlenip oynadıkları iki günleri vardı. Peygamberimiz (S.A.V.): -Bu günler ne oluyor, neyin nesidir? diye sorduğunda, Medineliler: - Biz cahiliyet devrinde bu günlerde eğlenip oynardık, Yâ Resûlellah! Dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz (S.A.V.): - Muhakkak Allah size o iki gün yerine, onlardan daha hayırlı iki bayramı lütuf olarak vermiştir. Biri Fıtır (Ramazan) bayramı, diğeri Kurban bayramıdır. (Ebu Davud; Salat: 239, Nesai; İdeyn:1, Hakim Müstedrek; 1/294, A.b.Hanbel; 3/103, 178, 235, 250) buyurdular. O günden beri kutlanagelen bu iki bayram müslüman milletlerin aynı zamanda milli bayramları yerine de geçmiştir. İslâm dini, her bir medeni müessesesinde istiklaliyeti, orijinaliteyi esas alması yönüyle bu cahiliye adetini de kaldırıp, bütün mü’minlere ilahî menşeli iki bayram getirmiştir. Bayramların daha hayırlı olanlarla değiştirilmesi ayrı bir ehemmiyet taşır. Böylece o günlerin kutlanış ve o günlerdeki eğlence tarzı kökten değiştirilmiş oluyor. Resûlullah (S.A.V.) eski kutlamadan ayrı olarak İslamî bir kutlama meşrû kılmıştır. Böylece mü’minlerin eğlencesi de bayramı da İslamca olmuştur. Mü’minlerin bayramı ibadetle başlar. Zira hakiki sevinç ibadetledir. Bu hadis-i şeriften anlaşılıyor ki: Müslümanların İslam dışı diğer bayramları kutlaması, bunlara iştirak etmesi ve Allah’ın bildirdiği gerçekleri yalanlayan veya onlara uymayan düşüncelerin ürünü olan fiillerin kutlama günlerini; müslümanların da bayram olarak kabul etmesi, küfre destek olmaktan başka bir manâ ifade etmez. İslâm dışı tek ve çok ilahlı dinlerin törenlerine iştirak etmek, dinî merasimlerinden bir şeye muvafakat etmek, örf ve adetlerini güzel görmek kişinin iman dairesinden çıkıp mürted olmasına sebep olur. Binaenaleyh, noel gününde, hristiyanların diğer bayram günlerinde onlara uymak gayesi ile, onların yaptıklarını yapmak, o günlerde bayram niyetiyle çocuklara elbise almak ve pişirdikleri yemekleri yemek caiz değildir. Bu hareketler küfrü gerektirir. Ondan sakınmak gerekir... (İbn-i Nüceym, el-Bahru’r-Raik, 5/133, el-Fetâva el-Hindiye, 2/296) Fukaha: “Mecusilerin bayram kabul ettikleri Nevruz ve Mihrican günlerinde, bu isim adı altında hediye vermenin caiz olmadığı, verilen bu hediye bile, bugünlere tazim kasdı bulunduğu takdirde küfre (kafirliğe) düşüleceği” fetvasını vermişlerdir. Hanefilerden Allame Ebu Hafs şöyle der: “Müslüman bir kimse, Allah Teâlâ’ya elli yıl ibadet etse, sonra bir müşrike Nevruz günü bayramını tebrik, tazim maksadıyla bir yumurta verse, muhakkak kafir olur ve ameli de mahvolur. Aynı gün, herhangi bir tazim kasdı bulunmaksızın, insanların normal adeti üzere bir Müslümana hediye verse, kafir olmaz. Fakat, şüpheyi yok etmek için bunu, o günden önce veya sonra vermesi gerekir. (O müşriklerin herhangi bir) bayram günlerinde, önceleri satın almadığı bir şeyi satın alsa, eğer bununla tazim kasd etmiş ise kafir olur. Yok, tazim maksadı bulunmadan, sadece yemek, içmek ve zevklenmek için satın alırsa kafir olmaz.” (İbn-i Abidin: 5/659-660) Evet, arzedilen bütün bu ayet-i Kerîme, hadis-i şerif ve fetvalar; gayr-ı müslimlerin noel ve yılbaşı bayramını kutlamak için onlardan kat kat fazla aşırılıklarla hazırlanan, adeta yarışa giren günümüz Müslümanlarının kulaklarını çınlatmalıdır, kulaklarına küpe olmalıdır. Allah Teâlâ, hidayet versin. Amin. Mehmet Talü 30 Aralık 2004 Milli Gazete [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Hadis Sohbetleri
Hadis Sohbetleri 60:''Bizden başkasına benzeyen bizden değildir.
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst