Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Hadis Sohbetleri
Hadis Sohbetleri 58:“Muhakkak ahde vefa imandandır.”
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 381152" data-attributes="member: 1004566"><p style="text-align: center"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006600">Sözüne Sadik Olmak Imandandir</span></span></span></strong> </p><p></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sözüne Sadik Olmak Imandandir</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #ff00ff">Verdiği sözde durmak, ahdine vefa göstermek, anlaşmalarına sadık olmak, insanı insan eden en belirgin vasıflardandır. Doğruluktan ayrılanlar, söz verip aldatanlar, anlaşmalarla güvendirip ardından yüz üstü bırakanlar, insanlıktan nasibi kıt zavallılardır. </span></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #ff00ff">Ahit öyle büyük, öyle önemlidir ki, dünya bir söz, bir ahit üzerine döner. Tevhid eden, dosdoğru olan ve her zaman doğruluğu emreden bir söz üzerine. Bu sözün tutulmadığı, ahdin bozulduğu yerde ise her şey bozulur. Ne göklerde, ne yerde ne de insanda huzur kalır. Her şey temelinden sarsılır. </span></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #ff00ff">Cenab-ı Hak buyuruyor ki: “<span style="color: darkgreen">Verdiğiniz sözü yerine getirin. Sözlerinizden elbette sorumlusunuz</span>.” (İsra, 34). Vaadinden cayan, verdiği sözden dönen, sözleri yalan olan kimse Allah'a isyan, insanlığına ihanet etmiş olur; münafıklar güruhuna katılır. Ahirette de münafıklarla birlikte azap görür. </span></span></strong></span><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ecdadımız, “<span style="color: blue">Var ikrar verme, öl ikrarından dönme</span>!” demişler. Yani iyice düşünmeden, yapabileceğinden emin olmadan bir söz verme. Lakin bir kez söz verdi isen, sonunda ölüm olsa da dönme. Kaç iş, sonu ölüm bile olsa yapılır? İşte söz böyledir. Ashab-ı Güzin, gerektiğinde ölmek üzere Rasulullah s.a.v.'e biat etmiş, söz vermiş ve niceleri sözleri uğruna şehit olmuşlardır. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ahde vefa, Allah yolunun şiarı, temel kuralıdır. Müslümanlığımızın işaretidir. Yalancılığın, ihanetin Allah yolunda işi yoktur. Cenab-ı Mevlâ kullarından yalnızca doğruluğu ister: “<span style="color: darkgreen">Emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Seninle beraber tevbe edenler de dosdoğru olsunlar. Ve aşırı gitmeyin (Allah'ın sınırlarını aşıp doğruluktan ayrılmayın). Muhakkak ki O, bütün yaptıklarınızı görür. Zulüm yapanlara da yakınlık göstermeyin ki, size de ateş dokunmasın. Ve sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur. Sonra size kimse yardım edemez</span>.” (Hud, 112-113) </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Dünya menfaati için yalan sözle, hileyle, kandırmayla kazanç elde ettiğini zannedenler, aslında önce kendi nefslerine en büyük vefasızlığı yapmaktadırlar. Belki emeklerinin karşılığını alacak, dünyada mal-mülk, makam-mevki sahibi olacaklardır. Fakat bütün kazanacakları buraya kadardır. Çünkü emekleri batıldır. Doğruluktan ayrılanların ebedi saadetten nasipleri yoktur. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">İnsanın birinci görevi ahdine vefadır. Çünkü insan bu dünyaya gelmeden önce Cenab-ı Mevlâ'nın huzurunda durmuş ve “<span style="color: darkgreen">Ben sizin Rabbiniz değil miyim?</span>” sualine “<span style="color: darkgreen">Şüphesiz sen bizim Rabbimizsin.</span>” (Araf, 172) diyerek Allah'ın kulu olduğunu ikrar etmiştir. Her insanın fıtratında bu şuur vardır. Rabbine yöneldikçe insanın huzur bulması da bu fıtrî ahdine uyum göstermiş olmasındandır. İnsan her yalan söylediğinde, vefasızlık ettiğinde, doğruluktan ayrıldığında, yaratılışında mevcut olan doğruluk vicdanını sızlatır. Durum böyle iken doğruluktan ayrılması, öncelikle kendine büyük zulümdür. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Din-i Mübin'in esası imandır. İman da vefakârlığın bir sonucudur. Zira vefakâr, ruhlar aleminde Rabbimiz'i tasdik ve ikrara bu dünyada sadakat göstermektedir ve bu vefa bütün hayata yansımakta, müslümanın güzel ahlâkı ortaya çıkmaktadır. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Müslüman önce Hakk'a karşı samimidir. Bu samimiyet, onun insanlara da niyet ve hareket olarak samimi yaklaşmasını, doğru sözlü ve dürüst olmasını sağlar. Aksi halde kalbî bir problemin mevcudiyeti söz konusudur ki, bir an önce şifa için gayret göstermek lazımdır. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Vefa, peygamberlerin, velilerin en belirleyici özelliklerinden olup, beşeri hayatı yüce bir seviyede taçlandıran manevi bir sıfattır. Bu itibarla bazı müfessirler, İslâm'ı dil ile ikrar ve kalp ile tasdikten sonra, Allah Tealâ'nın kaza ve kaderine teslimiyet ve vefa olarak tarif etmişlerdir. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Vefakâr kullar, ateş parçası olan nefslerini adeta bir gül bahçesine çevirmişlerdir. Bu öyle bir bahçedir ki, içinde iman, zikir, irfan, lütuf çiçekleri yetişir ve amel-i salih ırmakları akar. Böyle bir gönülün mükafatı da kendi haline uygun olur ki, bu Cennet-i Alâ ve Cemalullah'dır. Böyle gönüllerin önünde ateşler bile vasıflarını değiştirerek gülistana dönerler. Nitekim Allah'ın halili Hz. İbrahim a.s. Nemrut tarafından ateşe atıldığında, Mevlâ'nın emriyle ateş, Hz. İbrahim'e serinlik ve selamet olmuştur. Zira “...<span style="color: darkgreen">çok vefakâr olan İbrahim</span>...” (Necm, 37), nefs ateşini söndürmüş, Cenab-ı Hakk'a samimiyet ve sadakatini göstermişti. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Cenab-ı Mevlâ'ya vefalı olanlar, bunun sonucunda Allah'ın kullarına karşı da vefalı olurlar. İlâhi ahde vefa bütün hayata yansır. Fahr-i Cihan s.a.v. Efendimiz Mekke'nin fethinden sonra orada on beş gün kalınca, Ensar, Hz. Peygamber'in bir daha Medine'ye dönüp dönmeyeceğinden endişe etmişlerdi. Onların bu tedirginliğini sezen Hz. Habib-i Edip s.a.v. de, “<span style="color: seagreen">Öyle bir şey yapmaktan Allah'a sığınırım. Ben sizin memleketinize hicret ettim. Hayatım hayatınızdır. Ölümüm de sizin yanınızdadır</span>.” buyurmuşlardır. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">İlk ünsiyet ve onun neticesi olan vefa, Cenab-ı Hakk'adır. Zira ilk ahdimiz O'nunladır. İnsan, kulluğunu hayatı boyunca en güzel şekilde devam ettirmekle vefasını göstermiş olur. Sadece dil ile ikrar bu vefakârlık için yeterli değildir. Bunun doğurduğu bir takım aklî ve vicdanî sorumluluklar vardır. Bunlar da ancak Allah'ın emirlerine riayet ve yasaklarından kaçınmakla gerçekleşir. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Rabbimiz'e karşı vefadan sonra en ulvî ve en gerekli vefa, alemlerin sultanı Habib-i Kibriya s.a.v.'e olan vefadır. Cenab-ı Mevlâ'dan ümmetinin selameti için feryad eden O'dur. Allah'ın kulları ateşe düşmesinler diye binbir zorlukla dolu bir hayata razı olan O'dur. İnsanların hidayetine vesile olmak için gösterdiği çabadan dolayı Rabbül Alemin tarafından “neredeyse kendini parçalayacaksın” diye uyarılan O'dur. O'na vefa, Sünnet-i Seniyye'sine sıkıca sarılmaktır. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Fahr-i Alem s.a.v.'e bu bağlılık ve vefa ümmeti içinde öyle derecelere ulaşmıştır ki, mübarek saç ve sakallarından, ayak izinin bulunduğu taşlara kadar her emaneti baş tacı edilmiştir. Tebliğ ettiği dinimizle birlikte, hırkasından asasına, kılıcından mühr-ü şerifine varıncaya dek günümüze kadar gelen bütün emanetlere ecdadımızın göstermiş olduğu itina, hürmet ve vefakârlığın eşsiz örneği olmuştur. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Her mümin, din büyüklerine karşı da vefasını göstermelidir. Rabbimiz'in emir ve yasaklarını, güzel ahlâkı, ilmi, bizlere kadar ulaştıran İslâm büyüklerimiz, rabbanî alimlerimizdir. Cemiyetler onların irşad ve talimleriyle istikamet bulur ve manevi alemlerini tezyin ederek, ahirete hazırlanırlar. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ana ve baba hakkı da üzerinde çok durulan, çok önemli hususlardandır. Onlara hizmet, güzel söz ve ikram, evlatların en büyük vefa borcudur. Ana-babadan sonra hısım ve akraba muhabbeti ve onlara vefa gelir. Akrabalık iki çeşittir. Biri bütün müslümanlar arasındaki iman ve fazilet akrabalığıdır. Diğeri ise kan bağı ile akrabalıktır. Akrabalarla ilgiyi kesmek kötü, çirkin ve günahtır. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bilinmelidir ki, Cenab-ı Mevlâmız'ın gazabına uğrayan nice kavimlerin helâk olma sebebi, Hakk'a verdikleri sözde durmamaları, ahdlerine vefa göstermemeleri olmuştur. Ahde vefa etmek insanlık borcu ve gereği iken buna yanaşmadılar. Böylece idrak ve iz'andan mahrum kalarak helâk oldular. Onların halleri, görenlere ve sonradan gelenlere bir ibret dersi, müttakiler için de bir öğüt vesilesi kılındı. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Rabbimiz bizleri ahdine vefa gösteren salih kullarından eylesin. </span></strong></span></span></p><p><span style="color: #ff00ff"></span></p><p><span style="color: #ff00ff"></span></p><p><span style="color: #ff00ff"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: black">Kaynak: Semerkand dergisiS.MÜBAREK EROL</span></span></strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 381152, member: 1004566"] [CENTER][B][FONT=Verdana][SIZE=3][COLOR=#006600]Sözüne Sadik Olmak Imandandir[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [/CENTER] [SIZE=3][B]Sözüne Sadik Olmak Imandandir[/B] [B][FONT=Comic Sans MS][COLOR=#ff00ff]Verdiği sözde durmak, ahdine vefa göstermek, anlaşmalarına sadık olmak, insanı insan eden en belirgin vasıflardandır. Doğruluktan ayrılanlar, söz verip aldatanlar, anlaşmalarla güvendirip ardından yüz üstü bırakanlar, insanlıktan nasibi kıt zavallılardır. [/COLOR][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][COLOR=#ff00ff]Ahit öyle büyük, öyle önemlidir ki, dünya bir söz, bir ahit üzerine döner. Tevhid eden, dosdoğru olan ve her zaman doğruluğu emreden bir söz üzerine. Bu sözün tutulmadığı, ahdin bozulduğu yerde ise her şey bozulur. Ne göklerde, ne yerde ne de insanda huzur kalır. Her şey temelinden sarsılır. [/COLOR][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][COLOR=#ff00ff]Cenab-ı Hak buyuruyor ki: “[COLOR=darkgreen]Verdiğiniz sözü yerine getirin. Sözlerinizden elbette sorumlusunuz[/COLOR].” (İsra, 34). Vaadinden cayan, verdiği sözden dönen, sözleri yalan olan kimse Allah'a isyan, insanlığına ihanet etmiş olur; münafıklar güruhuna katılır. Ahirette de münafıklarla birlikte azap görür. [/COLOR][/FONT][/B][/SIZE][COLOR=#ff00ff][SIZE=3] [B][FONT=Comic Sans MS]Ecdadımız, “[COLOR=blue]Var ikrar verme, öl ikrarından dönme[/COLOR]!” demişler. Yani iyice düşünmeden, yapabileceğinden emin olmadan bir söz verme. Lakin bir kez söz verdi isen, sonunda ölüm olsa da dönme. Kaç iş, sonu ölüm bile olsa yapılır? İşte söz böyledir. Ashab-ı Güzin, gerektiğinde ölmek üzere Rasulullah s.a.v.'e biat etmiş, söz vermiş ve niceleri sözleri uğruna şehit olmuşlardır. [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]Ahde vefa, Allah yolunun şiarı, temel kuralıdır. Müslümanlığımızın işaretidir. Yalancılığın, ihanetin Allah yolunda işi yoktur. Cenab-ı Mevlâ kullarından yalnızca doğruluğu ister: “[COLOR=darkgreen]Emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Seninle beraber tevbe edenler de dosdoğru olsunlar. Ve aşırı gitmeyin (Allah'ın sınırlarını aşıp doğruluktan ayrılmayın). Muhakkak ki O, bütün yaptıklarınızı görür. Zulüm yapanlara da yakınlık göstermeyin ki, size de ateş dokunmasın. Ve sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur. Sonra size kimse yardım edemez[/COLOR].” (Hud, 112-113) [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]Dünya menfaati için yalan sözle, hileyle, kandırmayla kazanç elde ettiğini zannedenler, aslında önce kendi nefslerine en büyük vefasızlığı yapmaktadırlar. Belki emeklerinin karşılığını alacak, dünyada mal-mülk, makam-mevki sahibi olacaklardır. Fakat bütün kazanacakları buraya kadardır. Çünkü emekleri batıldır. Doğruluktan ayrılanların ebedi saadetten nasipleri yoktur. [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]İnsanın birinci görevi ahdine vefadır. Çünkü insan bu dünyaya gelmeden önce Cenab-ı Mevlâ'nın huzurunda durmuş ve “[COLOR=darkgreen]Ben sizin Rabbiniz değil miyim?[/COLOR]” sualine “[COLOR=darkgreen]Şüphesiz sen bizim Rabbimizsin.[/COLOR]” (Araf, 172) diyerek Allah'ın kulu olduğunu ikrar etmiştir. Her insanın fıtratında bu şuur vardır. Rabbine yöneldikçe insanın huzur bulması da bu fıtrî ahdine uyum göstermiş olmasındandır. İnsan her yalan söylediğinde, vefasızlık ettiğinde, doğruluktan ayrıldığında, yaratılışında mevcut olan doğruluk vicdanını sızlatır. Durum böyle iken doğruluktan ayrılması, öncelikle kendine büyük zulümdür. [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]Din-i Mübin'in esası imandır. İman da vefakârlığın bir sonucudur. Zira vefakâr, ruhlar aleminde Rabbimiz'i tasdik ve ikrara bu dünyada sadakat göstermektedir ve bu vefa bütün hayata yansımakta, müslümanın güzel ahlâkı ortaya çıkmaktadır. [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]Müslüman önce Hakk'a karşı samimidir. Bu samimiyet, onun insanlara da niyet ve hareket olarak samimi yaklaşmasını, doğru sözlü ve dürüst olmasını sağlar. Aksi halde kalbî bir problemin mevcudiyeti söz konusudur ki, bir an önce şifa için gayret göstermek lazımdır. [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]Vefa, peygamberlerin, velilerin en belirleyici özelliklerinden olup, beşeri hayatı yüce bir seviyede taçlandıran manevi bir sıfattır. Bu itibarla bazı müfessirler, İslâm'ı dil ile ikrar ve kalp ile tasdikten sonra, Allah Tealâ'nın kaza ve kaderine teslimiyet ve vefa olarak tarif etmişlerdir. [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]Vefakâr kullar, ateş parçası olan nefslerini adeta bir gül bahçesine çevirmişlerdir. Bu öyle bir bahçedir ki, içinde iman, zikir, irfan, lütuf çiçekleri yetişir ve amel-i salih ırmakları akar. Böyle bir gönülün mükafatı da kendi haline uygun olur ki, bu Cennet-i Alâ ve Cemalullah'dır. Böyle gönüllerin önünde ateşler bile vasıflarını değiştirerek gülistana dönerler. Nitekim Allah'ın halili Hz. İbrahim a.s. Nemrut tarafından ateşe atıldığında, Mevlâ'nın emriyle ateş, Hz. İbrahim'e serinlik ve selamet olmuştur. Zira “...[COLOR=darkgreen]çok vefakâr olan İbrahim[/COLOR]...” (Necm, 37), nefs ateşini söndürmüş, Cenab-ı Hakk'a samimiyet ve sadakatini göstermişti. [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]Cenab-ı Mevlâ'ya vefalı olanlar, bunun sonucunda Allah'ın kullarına karşı da vefalı olurlar. İlâhi ahde vefa bütün hayata yansır. Fahr-i Cihan s.a.v. Efendimiz Mekke'nin fethinden sonra orada on beş gün kalınca, Ensar, Hz. Peygamber'in bir daha Medine'ye dönüp dönmeyeceğinden endişe etmişlerdi. Onların bu tedirginliğini sezen Hz. Habib-i Edip s.a.v. de, “[COLOR=seagreen]Öyle bir şey yapmaktan Allah'a sığınırım. Ben sizin memleketinize hicret ettim. Hayatım hayatınızdır. Ölümüm de sizin yanınızdadır[/COLOR].” buyurmuşlardır. [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]İlk ünsiyet ve onun neticesi olan vefa, Cenab-ı Hakk'adır. Zira ilk ahdimiz O'nunladır. İnsan, kulluğunu hayatı boyunca en güzel şekilde devam ettirmekle vefasını göstermiş olur. Sadece dil ile ikrar bu vefakârlık için yeterli değildir. Bunun doğurduğu bir takım aklî ve vicdanî sorumluluklar vardır. Bunlar da ancak Allah'ın emirlerine riayet ve yasaklarından kaçınmakla gerçekleşir. [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]Rabbimiz'e karşı vefadan sonra en ulvî ve en gerekli vefa, alemlerin sultanı Habib-i Kibriya s.a.v.'e olan vefadır. Cenab-ı Mevlâ'dan ümmetinin selameti için feryad eden O'dur. Allah'ın kulları ateşe düşmesinler diye binbir zorlukla dolu bir hayata razı olan O'dur. İnsanların hidayetine vesile olmak için gösterdiği çabadan dolayı Rabbül Alemin tarafından “neredeyse kendini parçalayacaksın” diye uyarılan O'dur. O'na vefa, Sünnet-i Seniyye'sine sıkıca sarılmaktır. [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]Fahr-i Alem s.a.v.'e bu bağlılık ve vefa ümmeti içinde öyle derecelere ulaşmıştır ki, mübarek saç ve sakallarından, ayak izinin bulunduğu taşlara kadar her emaneti baş tacı edilmiştir. Tebliğ ettiği dinimizle birlikte, hırkasından asasına, kılıcından mühr-ü şerifine varıncaya dek günümüze kadar gelen bütün emanetlere ecdadımızın göstermiş olduğu itina, hürmet ve vefakârlığın eşsiz örneği olmuştur. [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]Her mümin, din büyüklerine karşı da vefasını göstermelidir. Rabbimiz'in emir ve yasaklarını, güzel ahlâkı, ilmi, bizlere kadar ulaştıran İslâm büyüklerimiz, rabbanî alimlerimizdir. Cemiyetler onların irşad ve talimleriyle istikamet bulur ve manevi alemlerini tezyin ederek, ahirete hazırlanırlar. [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]Ana ve baba hakkı da üzerinde çok durulan, çok önemli hususlardandır. Onlara hizmet, güzel söz ve ikram, evlatların en büyük vefa borcudur. Ana-babadan sonra hısım ve akraba muhabbeti ve onlara vefa gelir. Akrabalık iki çeşittir. Biri bütün müslümanlar arasındaki iman ve fazilet akrabalığıdır. Diğeri ise kan bağı ile akrabalıktır. Akrabalarla ilgiyi kesmek kötü, çirkin ve günahtır. [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]Bilinmelidir ki, Cenab-ı Mevlâmız'ın gazabına uğrayan nice kavimlerin helâk olma sebebi, Hakk'a verdikleri sözde durmamaları, ahdlerine vefa göstermemeleri olmuştur. Ahde vefa etmek insanlık borcu ve gereği iken buna yanaşmadılar. Böylece idrak ve iz'andan mahrum kalarak helâk oldular. Onların halleri, görenlere ve sonradan gelenlere bir ibret dersi, müttakiler için de bir öğüt vesilesi kılındı. [/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]Rabbimiz bizleri ahdine vefa gösteren salih kullarından eylesin. [/FONT][/B][/SIZE] [B][FONT=Comic Sans MS][COLOR=black]Kaynak: Semerkand dergisiS.MÜBAREK EROL[/COLOR][/FONT][/B][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Hadis Sohbetleri
Hadis Sohbetleri 58:“Muhakkak ahde vefa imandandır.”
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst