Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Hadis Sohbetleri
Hadis Sohbetleri 54 :Kişi, dostunun dini üzeredir
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="pendüender" data-source="post: 376986" data-attributes="member: 1023459"><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em>Sâlih ve sâdık müʼminlerle beraberlik, nefsi terbiyede -radyasyon gibi- müşâhedesi imkânsız, fakat neticesi mutlak bir müessirdir.</em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em><span style="color: #ff0000">Âlimlerden Câfer bin Süleyman -rahmetullâhi aleyh-, sâlih insanlarla beraberliğin kendisine kazandırdığı gönül feyzini şöyle anlatır:</span></p></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em><span style="color: #ff0000"></span></p></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em><span style="color: #ff0000">“Kalbimde bir katılık hissettiğim zaman kalkar, hemen (tâbiînin büyük âlim ve âriflerinden olan) Muhammed bin V<span style="font-size: 12px">a</span>sî’nin yanına gider, meclisi<span style="font-size: 12px">n</span>e katılır, yüzüne bakardım. Böylece kalbimdeki katılık gider, içime ibâdet neşesi gelir, tembellik üzerimden kalkar ve bir h<span style="font-size: 12px">a</span>ta boyunca bu neşe ile ibâdet ederdim.”</span></p></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em></p></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em></p> <p style="text-align: center">Bunun içindir ki müʼmin; âlim, ârif, sâlih ve sâdık kullarla beraberliğe büyük bir ehemmiyet vermeli ve bunun, mânevî varlığının en müstesnâ gıdâlarından biri olduğunu bilmelidir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:</p></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em></p></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em>“Ey îmân edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun!..” (et-Tevbe, 119)</p></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em>Dikkat edilecek olursa Cenâb-ı Hak, bu âyet-i kerîmede kullarına; “Sâdık olun!” buyurmamış, takvânın muhâfazası için; “sâdıklarla beraber olmayı” emretmiştir. Çünkü sâdık olma yolunda atılacak ilk adım, sâdıklara muhabbetle yönelip onlarla beraber olmaktır. Sâdık olmak ise, bu durumun en tabiî bir neticesidir. </p></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em></p></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em></p><p>Nitekim İslâm semâsının yıldızları olan ashâb-ı kirâmın pek çoğu, câhiliye döneminde fıtrata ters, yarı vahşî bir hayat yaşıyordu. Fakat İslâmʼla şereflendikten sonra Allah Rasûlü r ile engin bir muhabbet iklîminde yaşadıkları beraberlik neticesinde nebevî ahlâkın kendilerine aksetmesiyle, dünyanın en fazîletli insanları hâline geldiler.</em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em>Onların bu beraberlikte sergiledikleri muhabbet, samîmiyet, gayret ve fedâkârlık da dillere destandır. Çünkü onlar, Allah Rasûlüʼyle beraber olabilmek uğruna hazarda ve seferde hiçbir bedeli ödemekten çekinmediler.</em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em>Nitekim Uhud Harbiʼnde Muhâcir ve Ensar’dan bâzı sahâbîler canlarından çok sevdikleri Allah Rasûlü Efendimizʼin etrafını sardılar; O’nun önünde şehîd olmak üzere Allâh’a söz verdiler ve:</em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em>“–Yüzüm yüzünün önünde siper, vücûdum Sen’in vücûduna fedâdır! Allâh’ın selâmı her dâim Sen’in üzerine olsun! Hiçbir zaman yanından ayrılmayız yâ Rasûlâllah!” diyerek sonuna kadar savaştılar. (İbn-i Sa’d, II, 46; Vâkıdî, I, 240)</p></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em></p></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em></p> <p style="text-align: center">Zâtü’r-Rikâ seferinde ise sahâbe altı kişi nöbetleşe bir deveye biniyor, yürümekten ayakları delinip tırnakları düşüyordu. Yara bere içinde kalan ayaklarını bez parçalarıyla sarıp Allah Rasûlüʼnün peşinden gidiyorlardı. (Bkz. Buhârî, Meğâzî, 31)</p></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em>Yine hanım sahâbîler de, Rasûlullah r’i görmekte geciken ve uzun zaman Oʼnunla görüşemeyen evlâtlarını ciddî bir şekilde îkâz ediyor, bu husustaki ihmâle aslâ tâviz göstermiyorlardı.</p></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em></p></em></strong></strong></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em></p><p></em></strong></strong></strong></span></span></span><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #006400"><span style="font-family: 'Georgia'"><strong><strong><strong><em>Velhâsıl kalbin mâsivâdan muhâfaza edilmesi ve dâimâ hayırlı telkinlere muhâtap kılınması için rûhâniyetlerinden istifâde edilebilecek peygamber vârisi âlim ve âriflerle, sâlih ve sâdıklarla ünsiyet zarûrîdir. Bu hâl, insanın belli aralıklarla âdeta mânen şarj olup tekrar enerji kazanması gibidir. Gayret ehli müʼminleri görüp aşk ve şevke gelmek, fazîlet sahibi zâtların hâllerinden ibret alarak gaflet uykusun*dan uyanmak, hakîkaten büyük bir ihtiyaçtır. Bu sebepledir ki mânevî terbiye yolu olan tasavvufta da, sâlihlerle beraberliğin asgarî ölçüsü olmak üzere belli aralıklarla bir araya gelmek demek olan “sohbet”lere iştirâk, son derece mühim bir kâidedir</em></strong></strong></strong></span></span></span>.Osman Nuri TOPBAŞ</p> <p style="text-align: center"></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="pendüender, post: 376986, member: 1023459"] [SIZE=3][COLOR=#006400][FONT=Georgia][B][B][B][I]Sâlih ve sâdık müʼminlerle beraberlik, nefsi terbiyede -radyasyon gibi- müşâhedesi imkânsız, fakat neticesi mutlak bir müessirdir. [CENTER][COLOR=#ff0000]Âlimlerden Câfer bin Süleyman -rahmetullâhi aleyh-, sâlih insanlarla beraberliğin kendisine kazandırdığı gönül feyzini şöyle anlatır: “Kalbimde bir katılık hissettiğim zaman kalkar, hemen (tâbiînin büyük âlim ve âriflerinden olan) Muhammed bin V[SIZE=3]a[/SIZE]sî’nin yanına gider, meclisi[SIZE=3]n[/SIZE]e katılır, yüzüne bakardım. Böylece kalbimdeki katılık gider, içime ibâdet neşesi gelir, tembellik üzerimden kalkar ve bir h[SIZE=3]a[/SIZE]ta boyunca bu neşe ile ibâdet ederdim.”[/COLOR] [/CENTER] [CENTER]Bunun içindir ki müʼmin; âlim, ârif, sâlih ve sâdık kullarla beraberliğe büyük bir ehemmiyet vermeli ve bunun, mânevî varlığının en müstesnâ gıdâlarından biri olduğunu bilmelidir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Ey îmân edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun!..” (et-Tevbe, 119) Dikkat edilecek olursa Cenâb-ı Hak, bu âyet-i kerîmede kullarına; “Sâdık olun!” buyurmamış, takvânın muhâfazası için; “sâdıklarla beraber olmayı” emretmiştir. Çünkü sâdık olma yolunda atılacak ilk adım, sâdıklara muhabbetle yönelip onlarla beraber olmaktır. Sâdık olmak ise, bu durumun en tabiî bir neticesidir. [/CENTER] Nitekim İslâm semâsının yıldızları olan ashâb-ı kirâmın pek çoğu, câhiliye döneminde fıtrata ters, yarı vahşî bir hayat yaşıyordu. Fakat İslâmʼla şereflendikten sonra Allah Rasûlü r ile engin bir muhabbet iklîminde yaşadıkları beraberlik neticesinde nebevî ahlâkın kendilerine aksetmesiyle, dünyanın en fazîletli insanları hâline geldiler. Onların bu beraberlikte sergiledikleri muhabbet, samîmiyet, gayret ve fedâkârlık da dillere destandır. Çünkü onlar, Allah Rasûlüʼyle beraber olabilmek uğruna hazarda ve seferde hiçbir bedeli ödemekten çekinmediler. Nitekim Uhud Harbiʼnde Muhâcir ve Ensar’dan bâzı sahâbîler canlarından çok sevdikleri Allah Rasûlü Efendimizʼin etrafını sardılar; O’nun önünde şehîd olmak üzere Allâh’a söz verdiler ve: [CENTER]“–Yüzüm yüzünün önünde siper, vücûdum Sen’in vücûduna fedâdır! Allâh’ın selâmı her dâim Sen’in üzerine olsun! Hiçbir zaman yanından ayrılmayız yâ Rasûlâllah!” diyerek sonuna kadar savaştılar. (İbn-i Sa’d, II, 46; Vâkıdî, I, 240) [/CENTER] [CENTER]Zâtü’r-Rikâ seferinde ise sahâbe altı kişi nöbetleşe bir deveye biniyor, yürümekten ayakları delinip tırnakları düşüyordu. Yara bere içinde kalan ayaklarını bez parçalarıyla sarıp Allah Rasûlüʼnün peşinden gidiyorlardı. (Bkz. Buhârî, Meğâzî, 31) Yine hanım sahâbîler de, Rasûlullah r’i görmekte geciken ve uzun zaman Oʼnunla görüşemeyen evlâtlarını ciddî bir şekilde îkâz ediyor, bu husustaki ihmâle aslâ tâviz göstermiyorlardı. [/CENTER] [/I][/B][/B][/B][/FONT][/COLOR][/SIZE][CENTER][SIZE=3][COLOR=#006400][FONT=Georgia][B][B][B][I]Velhâsıl kalbin mâsivâdan muhâfaza edilmesi ve dâimâ hayırlı telkinlere muhâtap kılınması için rûhâniyetlerinden istifâde edilebilecek peygamber vârisi âlim ve âriflerle, sâlih ve sâdıklarla ünsiyet zarûrîdir. Bu hâl, insanın belli aralıklarla âdeta mânen şarj olup tekrar enerji kazanması gibidir. Gayret ehli müʼminleri görüp aşk ve şevke gelmek, fazîlet sahibi zâtların hâllerinden ibret alarak gaflet uykusun*dan uyanmak, hakîkaten büyük bir ihtiyaçtır. Bu sebepledir ki mânevî terbiye yolu olan tasavvufta da, sâlihlerle beraberliğin asgarî ölçüsü olmak üzere belli aralıklarla bir araya gelmek demek olan “sohbet”lere iştirâk, son derece mühim bir kâidedir[/I][/B][/B][/B][/FONT][/COLOR][/SIZE].Osman Nuri TOPBAŞ [/CENTER] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Hadis Sohbetleri
Hadis Sohbetleri 54 :Kişi, dostunun dini üzeredir
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst