Hadis Sohbetleri 24 : İnsan yasaklanan şeylere karşı hırslıdır, aç gözlüdür.

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
بِسْمِاللَّهِالرَّحْمَنِالرَّحِيمِ


Selamünaleyküm

Degerli Kardeslerim bu haftaki Hadis dersimiz baslamistir buyurun hep beraber mutaala edelim Hadisi seriften anladiklarimizi paylasalim insallah..




[BILGI]
İnsan yasaklanan şeylere karşı hırslıdır, aç gözlüdür. (Deylemi) [/BILGI]



[DIKKAT]Soru.1 Hırs, ve aç gözlülük bir hastalıkmıdır..??

Soru.2 Yasaklar insani neden cezbeder ve kendine ceker.??

[/DIKKAT]






[NOT]Önceki Hadis Sohbetlerine ulaşmak için TIKLAYINIZ.[/NOT]
 

faris

Well-known member
Bu hadisi şerifde Şüphesizki nefis şiddetle kötülüğü emreder mealindeki ayeti kerimenin tefsirini görmek mümkün. İnsanın asıl meselesi nefsini terbiye ve talim ile Rabbini müteveccih olmak olduğundan hırs gösterdiğimiz hususlara dikkat etmeliyiz. Nefis hem açgözlüdür yani doyumsuzdur. Ateşe ne atılırsa ben yakmam demediği gibi nefse ne verilse yok demez alır ve manen yok mu daha der..


Soru.1 Hırs, ve aç gözlülük bir hastalıkmıdır..??

Ustad Bediüzzaman hırs hususunda mektubatta şunları ifade etmektedir.


Evet, dünyaya ait işler, kırılmaya mahkûm şişeler hükmündedir. Bâki umur-u uhreviye ise, gayet sağlam elmaslar kıymetindedir. İnsanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inatlı talep ve hâkezâ şedit hissiyatlar, umur-u uhreviyeyi kazanmak için verilmiştir. O hissiyatı şiddetli bir surette fâni umur-u dünyeviyeye tevcih etmek, fâni ve kırılacak şişelere bâki elmas fiyatlarını vermek demektir. (Dokuzuncu Mektub)

Hem o hususî dünyamız, âhiret ve Cennetin muvakkat bir fidanlığı olduğunu derk edip, ona karşı şedit hırs ve talep ve muhabbet gibi hissiyatımızı onun neticesi ve semeresi ve sümbülü olan uhrevî fevâidine çevirsek, o vakit o mecazî aşk hakikî aşka inkılâp eder. (Birinci Mektub)

Demek ki insana verilen his ve hissiyatları kullanma şeklimize göre değişmekte. Başka bir hadisi şerifte mealen Ameller niyetlere göredir buyurmaktadır. Zati bu hadisi şerifde de yasaklar olarak açık bir ifade kullanılarak bu hissiyatların yasaklarda kullanılmasının insanın zararına olacağı ifade edilmekte..

Kader risalesinde hazreti ustad Halkı şer şer değil, kesbi şer şerdir, sözüyle bu hissiyatların şerde ve nefis hesabına kullanılmasında insanın zararına olacağı veciz bir ifadeyle ifade etmekte. Eğer bizler hırs ve açgözlülük ve bunun gibi hissiyatlarımızı nefis hesabına kullanır isek elbette bu manevi hastalıklardan olabilmektedir..
 

memluk

Hatim Sorumlusu
İnsan yasaklanan şeylere karşı hırslıdır, aç gözlüdür. (Deylemi)

Allah c c bizleri dünyada mal biriktirmek çoğaltmak için göndermedi , mal biriktirme hırsı yasak olduğundan daha çoğaldı.
Her kim, bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada verir, sonra da onu, kınanmış ve mahrum bırakılmış olarak gireceği cehenneme sokarız. Kim de ahireti diler ve bir mü'min olarak kendine yaraşır bir çaba ile o gün için çalışırsa, işte bunların çalışmaları makbuldür. Hepsine; dünyayı isteyenlere de, ahireti isteyenlere de, Rabbinin ihsanından, ayırdetmeksizin veririz. Rabbinin ihsanı kısıtlanmış değildir. Baksana, biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır! Elbette ki ahiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür.
isra süresi...
"Çalışıp Mal Kazanmak Amaç Değil Araç Olmalıdır"



 

memluk

Hatim Sorumlusu
Görüyorum ki: Şu dünya hayatında en bahtiyar odur ki: Dünyayı bir misafirhane-i askerî telakki etsin ve öyle de iz’an etsin ve ona göre hareket etsin

Ve o telakki ile, en büyük mertebe olan mertebe-i rızayı çabuk elde edebilir


Kırılacak şişe pahasına, daimî bir elmasın fiatını vermez; istikamet ve lezzetle hayatını geçirir
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Hem meselâ: Şiddetli bir inad ile ; ehemmiyetsiz, zâil, fâni umûrlara karşı hissiyatını sarfeder Bakar ki, bir dakika inada değmeyen birşey’e, bir sene inad ediyor

Hem zararlı, zehirli bir şey’e inad namına sebat eder Bakar ki, bu kuvvetli his, böyle şeyler için verilmemiş Onu onlara sarfetmek, hikmet ve hakikata münafîdir O şiddetli inadı, o lüzumsuz umûr-u zâileye vermeyip, âlî ve bâkî olan hakaik-i îmaniyeye ve esasat-ı İslâmiyeye ve hidemat-ı uhreviyeye sarfeder

O haslet-i rezile olan inad-ı mecazî, güzel ve âlî bir haslet olan hakikî inada, -yani hakta şiddetli sebata- inkılab eder

İşte şu üç misal gibi; insanlar, insana verilen cihazat-ı maneviyeyi, eğer nefsin ve dünyanın hesabıyla istimal etse ve dünyada ebedî kalacak gibi gafilane davransa, ahlâk-ı rezileye ve israfat ve abesiyete medar olur Eğer hafiflerini dünya umûruna ve şiddetlilerini vezaif-i uhreviyeye ve maneviyeye sarfetse, ahlâk-ı hamîdeye menşe’, hikmet ve hakikata muvafık olarak saadet-i dâreyne medar olur

İşte tahmin ederim ki, nâsihlerin nasihatları şu zamanda tesirsiz kaldığının bir sebebi şudur ki: Ahlâksız insanlara derler: “Hased etme! Hırs gösterme! Adâvet etme! İnad etme! Dünyayı sevme!” Yani, fıtratını değiştir gibi zâhiren onlarca mâlâyutak bir teklifte bulunurlar Eğer deseler ki: “Bunların yüzlerini hayırlı şeylere çeviriniz, mecralarını değiştiriniz” Hem nasihat tesir eder, hem daire-i ihtiyarlarında bir emr-i teklif olur
 

teblið

Vefasýz
Soru.2 Yasaklar insani neden cezbeder ve kendine ceker.??

Cevabı içinde saklı bir soru.Özetle cevabı ;İnsanoğlu harama meyyilli yaratıldı zaten..Hatta bu hususta en güzel örnek ilk insan ve ilk peygamber hz Ademi(as) örnek alabiliriz..

Ademi kemalat, ruh yani vahdeti icap eder. Hakka vuslat uyanıklığı ile Vahdete Ruha yükselmiş olan bir kul, Allahın emrini asla çiğnemez. Kul ancak sufliyete düşerse yani nefsi onda hakim olursa, o zaman iblis ona yaklaşabilir ve onu sapıttırır. Hava ise nefsi remzeder ki, bir kimse gaflet ağacına ancak, Hava olan nefsinin onda galip olmasıyla yaklaşır ve o gafletle günah işler, yani gayrıyete düşer ve Hak’tan perdelenir.

Hak’tan mahçup/perdeli olan kimse Başkalarına ve kendine vücut nisbet ederek günah işler. Çünkü Hz. Resulullah s.av efendimiz ibni abbasa hitaben “vücut günahı hiçbir günahla mukayese edilmeyen bir günahtır “ buyurmuştur..

Belkide burada en önemli olan husus düşülen yasak ve günahlar değilde ,Bu günahlardan nisyan duyup tevbe kapısına edeble gidebilmektir bu inancı taşıyabilmektir diye düşünüyorum....
 
Üst