Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Mesnevi-i Nuriye
Günahlarını küçük zannetme
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="topraktoprak" data-source="post: 269491" data-attributes="member: 11795"><p><strong>Cevap: Risale Açıklamalı 4 : Günahlarını küçük zannetme</strong></p><p></p><p><span style="font-size: 12px">Günahtan Korunma ve Kurtulma Yolları:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p> <span style="font-size: 12px">1 Manevî şirkete dahil olmak</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bediüzzaman'a göre, böyle fırtınalı bir zamanda, bu dehşetli hadiselere karşı, ihlâs kuvvetinden sonra en büyük kuvvet, "iştirâk-i âmâl-i uhrevîye" denilen manevî şirket düsturuyla birbirimizin amel defterine hasenat yazdırmaktır Aynı zamanda dillerimizle, birbirimizin takvâ kalesine ve siperine kuvvet ve yardım göndermektir Özellikle fırtınalı hücumlara hedef olan kardeşlerin, mübarek üç aylarda ve meşhur gecelerde yardımlarına koşmaktır</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">2 (İman+Farzlar)- günahlar</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">İmanla hayatlanmak, farzlarla süslenmek ve günahlardan kaçınmakla Müslüman bu dünya hayatından da lezzet alabilir Said Nursî şu sözüyle hayatı en güzel şekilde yaşamanın formülünü verir: "Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı imân ile hayatlandırınız ve feraizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz"</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">3 Günahlara karşı mânevî polisler</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Acaba adam öldürmek, zina, hırsızlık, kumar, şarap gibi sosyal hayatı zehirlendiren pek çok büyük günahları işleyenleri onlardan men etmek için, yalnız hapis korkusu ve devletin bir polisinin görmesi yeterli mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">O halde, her evde, belki herkesin yanında daima bir polis, bir hafiye bulunmak lâzım gelir ki, serkeş nefisler kendilerini o pisliklerden çeksinler Said Nursi'ye göre, Risâle-i Nur, salih amel noktasında, imân tarafında, herkesin başında her vakit bir mânevî yasakçıyı bulundurmaktadır Bu dünyada iman içinde lezzeti gösterdiği gibi, günahlar içinde de sıkıntıları, elemleri göstermektedir Günah işleyen kişi cehennem hapsini ve Allah'ın gazabını hatırına getirmekle fenalıktan kolayca kurtulmaktadır İman, kalbde, kafada sürekli mânevî bir yasakçı bıraktığından, fena meyiller histen, nefisten çıktıkça 'yasaktır' deyip kovmakta ve kaçırmaktadır</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">4 Günahlardan utanmak</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Günahların insanlara verdiği utanma duygusu onları bir süre sonra terk etme yoluna götürür Dünyada, çok namus sahipleri, cinayetlerinin verdiği utançtan kurtulmak için, kendilerine cezanın tatbikini istemişlerdir ve isteyenler de vardır Basından takip ettiğimize göre suç işleyen bazı kimseler suçlarını itiraf ederek karakollara teslim olmaktadırlar</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">5 Nefsin kusurunu görmek</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Şeytanın şerrinden kurtulmanın yolu Allah'a sığınmaktır Bediüzzaman bunun yolunu şöyle çizer: "Nefsini itham eden, kusurunu görür Kusurunu itiraf eden, istiğfar eder İstiğfar eden, istiâze eder İstiâze eden, şeytanın şerrinden kurtulur" "Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır" diyen Said Nursî, kişi kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkacağını ve itiraf etse, affa müstehak olacağını da belirtir</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">6 Hastalıklara sabretmek</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hastalıklara eğer sabredip şikâyet edilmezse, şu geçici bir hastalıkla sürekli pek çok hastalıklardan kurtulma imkânı vardır En önce, sınırsız yaralı ve hastalıklı bu büyük mânevî vücudun hadsiz hastalıklarına katî ilâç ve katî şifa verici bir tiryak olan imân ilâcını aramak ve itikadını düzeltmek gerektir O ilâcı bulmakta en kısa yol, bu maddî hastalığın yırttığı gaflet perdesinin altında bizlere gösterdiği acz ve zaaf penceresiyle, bir Kadîr-i Zülcelâlin kudretini ve rahmetini tanımaktır</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">7 Takva ve salih amel zırhına bürünmek</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kur'ân-ı Hakim'in nazarında, imandan sonra en çok esas tutulan takvâ ve salih ameldir</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Takvâ, yasaklardan ve günahlardan kaçınmaktır Takvanın üç mertebesi vardır: 1 Şirki terk etmek, 2 Günahları terk etmek, 3 Allah'tan başkasını terk etmek</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Salih Amel: Emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Said Nursî, "Her zaman def-i şer, celb-i nef'a râcih olmakla beraber, bu tahribat ve sefahet ve câzibedar hevesat zamanında bu takvâ olan def-i mefasid ve terk-i kebair üssü'l-esas olup büyük bir rüçhaniyet kesb etmiş Bu zamanda tahribat ve menfî cereyan dehşetlendiği için, takvâ bu tahribata karşı en büyük esastır" derken şerleri def etmenin faydalı şeyleri celb etmekten önce geldiğini ifade eder Yani takvanın salih amelden önce geldiğini belirtir Şu zamanın dehşeti karşısında çok önemli bir de müjde verir: "Farzlarını yapan, kebireleri işlemeyen, kurtulur"</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">8 Haramları terk etmek</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Şu zamanın ağır şartları altında az bir salih amel çok hükmündedir Takva içinde de bir çeşit salih amel vardır Çünkü, bir haramın terki vaciptir Bir vacibi işlemek, çok sünnetlere karşılık sevabı vardır Takvâ, böyle zamanlarda, binler günahın hücumlarında bir tek kaçınmak, az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vacip işlenmiş olur Bu ehemmiyetli nokta, niyetle, takvâ namıyla ve günahtan kaçınmak kastıyla menfî ibadetten gelen ehemmiyetli salih amellerdir</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">9 Günahlardan korunmak için niyet etmek</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bediüzzaman, "Risâle-i Nur şakirtlerinin, bu zamanda en mühim vazifeleri, tahribata ve günahlara karşı takvâyı esas tutup davranmak gerektir" deyip günümüz günahlarına dikkat çekmekte ve "Madem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtimaiyede yüz günah insana karşı geliyor; elbette takvayla ve niyet-i içtinabla yüzer amel-i sâlih işlenmiş hükmündedir" demektedir Said Nursî günlük hayattan şöyle bir örnek verir: "Bir adamın bir günde harap ettiği bir sarayı, yirmi adam, yirmi günde yapamaz Bir adamın tahribatına karşı yirmi adam çalışmak lâzım gelirken; şimdi, binler tahribatçıya mukabil, Risâle-i Nur gibi bir tamircinin bu derece mukavemeti ve tesiratı pek harikadır"</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">10 İhlâs, sadakat ve tesanütle çalışmak</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Sosyal hayata giren kimse hangi şeye temas etse, çoğunlukla günahlara bulaşmaktadır Her yönden gelen günahlar serbestçe insanı sarıyorlar Bu kadar günahlara karşı insanın hususî ibadet ve takvâsı nasıl mukabele edebilir? Her biri bin yerden gelen günahlara karşı bir dille nasıl mukabele eder, galebe eder, kurtulur?</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bu tehlikelere karşı, Risâle-i Nur'un hakikî ve sadık talebelerinin aralarındaki esas düstur olan "iştirak-i âmâl-i uhreviye kanunuyla ve samimi ve halis tesanüd sırrı" önemlidir Yapılacak iş şudur: Her bir halis nur talebesi kardeşleri adedince dillerle ibadet edip istiğfar eder Bin taraftan hücum eden günahlara, binler dille karşılık verir Bazı meleklerin kırk bin dille zikrettikleri gibi, halis, hakikî, müttakî bir nur talebesi dahi kırk bin kardeşinin dilleriyle ibadet eder Kurtuluşa müstehak ve inşaallah ehl-i saadet olur Risâle-i Nur dairesinde sadakat, hizmet, takvâ ve büyük günahlardan çekinmek derecesiyle o ulvî ve küllî ubudiyete sahip olur Elbette, bu büyük kazancı kaçırmamak için, takvâda, ihlâsta, sadakatte çalışmak gerektir</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">11 Gıyaben duâ etmek</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Günahlara bulaşan din kardeşlerine gıyaben, günahsız bir dille duâ etmek O insanlara manen yardım etmiş oluyor Sevab kefesine destek sağlanıyor</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Sonsöz</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Risâle-i Nur'da, günahları, günahların açtığı yaraları ve tedavi çarelerini bulmaya çalıştık İşlenen günahlara karşı en güzel silâh duâ, tevbe ve istiğfardır Bediüzzaman Said Nursî'nin sözleriyle yazımızı bitirmek istiyoruz:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Ey cirmi ve cismi küçük ve cürmü ve zulmü büyük ve ayıp ve zenbi azîm biçare insan! Kâinatın hiddetinden, mahlûkatın nefretinden, mevcudatın öfkesinden kurtulmak istersen, işte kurtulmanın çaresi: Kur'ân-ı Hakîmin daire-i kudsiyesine girmektir ve Kur'ân'ın mübelliği olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın sünnet-i seniyyesine ittibâdır Gir ve tâbi ol"</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir Harama girmeye hiç lüzum yoktur Ferâiz-i İlâhiye ise hafiftir, azdır Allah'a abd ve asker olmak, öyle lezzetli bir şereftir ki, tarif edilmez Vazife ise, yalnız bir asker gibi, Allah nâmına işlemeli, başlamalı Ve Allah hesâbiyle vermeli ve almalı Ve izni ve kanunu dairesinde hareket etmeli, sükûnet bulmalı Kusur etse istiğfar etmeli: "Yâ Rab, kusurumuzu affet Bizi Kendine kul kabul et Emânetini kabzetmek zamanına kadar bizi emânette emîn kıl Amin!" demeli ve O'na yalvarmalı"</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="topraktoprak, post: 269491, member: 11795"] [b]Cevap: Risale Açıklamalı 4 : Günahlarını küçük zannetme[/b] [SIZE=3]Günahtan Korunma ve Kurtulma Yolları: 1 Manevî şirkete dahil olmak Bediüzzaman'a göre, böyle fırtınalı bir zamanda, bu dehşetli hadiselere karşı, ihlâs kuvvetinden sonra en büyük kuvvet, "iştirâk-i âmâl-i uhrevîye" denilen manevî şirket düsturuyla birbirimizin amel defterine hasenat yazdırmaktır Aynı zamanda dillerimizle, birbirimizin takvâ kalesine ve siperine kuvvet ve yardım göndermektir Özellikle fırtınalı hücumlara hedef olan kardeşlerin, mübarek üç aylarda ve meşhur gecelerde yardımlarına koşmaktır 2 (İman+Farzlar)- günahlar İmanla hayatlanmak, farzlarla süslenmek ve günahlardan kaçınmakla Müslüman bu dünya hayatından da lezzet alabilir Said Nursî şu sözüyle hayatı en güzel şekilde yaşamanın formülünü verir: "Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı imân ile hayatlandırınız ve feraizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz" 3 Günahlara karşı mânevî polisler Acaba adam öldürmek, zina, hırsızlık, kumar, şarap gibi sosyal hayatı zehirlendiren pek çok büyük günahları işleyenleri onlardan men etmek için, yalnız hapis korkusu ve devletin bir polisinin görmesi yeterli mi? O halde, her evde, belki herkesin yanında daima bir polis, bir hafiye bulunmak lâzım gelir ki, serkeş nefisler kendilerini o pisliklerden çeksinler Said Nursi'ye göre, Risâle-i Nur, salih amel noktasında, imân tarafında, herkesin başında her vakit bir mânevî yasakçıyı bulundurmaktadır Bu dünyada iman içinde lezzeti gösterdiği gibi, günahlar içinde de sıkıntıları, elemleri göstermektedir Günah işleyen kişi cehennem hapsini ve Allah'ın gazabını hatırına getirmekle fenalıktan kolayca kurtulmaktadır İman, kalbde, kafada sürekli mânevî bir yasakçı bıraktığından, fena meyiller histen, nefisten çıktıkça 'yasaktır' deyip kovmakta ve kaçırmaktadır 4 Günahlardan utanmak Günahların insanlara verdiği utanma duygusu onları bir süre sonra terk etme yoluna götürür Dünyada, çok namus sahipleri, cinayetlerinin verdiği utançtan kurtulmak için, kendilerine cezanın tatbikini istemişlerdir ve isteyenler de vardır Basından takip ettiğimize göre suç işleyen bazı kimseler suçlarını itiraf ederek karakollara teslim olmaktadırlar 5 Nefsin kusurunu görmek Şeytanın şerrinden kurtulmanın yolu Allah'a sığınmaktır Bediüzzaman bunun yolunu şöyle çizer: "Nefsini itham eden, kusurunu görür Kusurunu itiraf eden, istiğfar eder İstiğfar eden, istiâze eder İstiâze eden, şeytanın şerrinden kurtulur" "Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır" diyen Said Nursî, kişi kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkacağını ve itiraf etse, affa müstehak olacağını da belirtir 6 Hastalıklara sabretmek Hastalıklara eğer sabredip şikâyet edilmezse, şu geçici bir hastalıkla sürekli pek çok hastalıklardan kurtulma imkânı vardır En önce, sınırsız yaralı ve hastalıklı bu büyük mânevî vücudun hadsiz hastalıklarına katî ilâç ve katî şifa verici bir tiryak olan imân ilâcını aramak ve itikadını düzeltmek gerektir O ilâcı bulmakta en kısa yol, bu maddî hastalığın yırttığı gaflet perdesinin altında bizlere gösterdiği acz ve zaaf penceresiyle, bir Kadîr-i Zülcelâlin kudretini ve rahmetini tanımaktır 7 Takva ve salih amel zırhına bürünmek Kur'ân-ı Hakim'in nazarında, imandan sonra en çok esas tutulan takvâ ve salih ameldir Takvâ, yasaklardan ve günahlardan kaçınmaktır Takvanın üç mertebesi vardır: 1 Şirki terk etmek, 2 Günahları terk etmek, 3 Allah'tan başkasını terk etmek Salih Amel: Emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır Said Nursî, "Her zaman def-i şer, celb-i nef'a râcih olmakla beraber, bu tahribat ve sefahet ve câzibedar hevesat zamanında bu takvâ olan def-i mefasid ve terk-i kebair üssü'l-esas olup büyük bir rüçhaniyet kesb etmiş Bu zamanda tahribat ve menfî cereyan dehşetlendiği için, takvâ bu tahribata karşı en büyük esastır" derken şerleri def etmenin faydalı şeyleri celb etmekten önce geldiğini ifade eder Yani takvanın salih amelden önce geldiğini belirtir Şu zamanın dehşeti karşısında çok önemli bir de müjde verir: "Farzlarını yapan, kebireleri işlemeyen, kurtulur" 8 Haramları terk etmek Şu zamanın ağır şartları altında az bir salih amel çok hükmündedir Takva içinde de bir çeşit salih amel vardır Çünkü, bir haramın terki vaciptir Bir vacibi işlemek, çok sünnetlere karşılık sevabı vardır Takvâ, böyle zamanlarda, binler günahın hücumlarında bir tek kaçınmak, az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vacip işlenmiş olur Bu ehemmiyetli nokta, niyetle, takvâ namıyla ve günahtan kaçınmak kastıyla menfî ibadetten gelen ehemmiyetli salih amellerdir 9 Günahlardan korunmak için niyet etmek Bediüzzaman, "Risâle-i Nur şakirtlerinin, bu zamanda en mühim vazifeleri, tahribata ve günahlara karşı takvâyı esas tutup davranmak gerektir" deyip günümüz günahlarına dikkat çekmekte ve "Madem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtimaiyede yüz günah insana karşı geliyor; elbette takvayla ve niyet-i içtinabla yüzer amel-i sâlih işlenmiş hükmündedir" demektedir Said Nursî günlük hayattan şöyle bir örnek verir: "Bir adamın bir günde harap ettiği bir sarayı, yirmi adam, yirmi günde yapamaz Bir adamın tahribatına karşı yirmi adam çalışmak lâzım gelirken; şimdi, binler tahribatçıya mukabil, Risâle-i Nur gibi bir tamircinin bu derece mukavemeti ve tesiratı pek harikadır" 10 İhlâs, sadakat ve tesanütle çalışmak Sosyal hayata giren kimse hangi şeye temas etse, çoğunlukla günahlara bulaşmaktadır Her yönden gelen günahlar serbestçe insanı sarıyorlar Bu kadar günahlara karşı insanın hususî ibadet ve takvâsı nasıl mukabele edebilir? Her biri bin yerden gelen günahlara karşı bir dille nasıl mukabele eder, galebe eder, kurtulur? Bu tehlikelere karşı, Risâle-i Nur'un hakikî ve sadık talebelerinin aralarındaki esas düstur olan "iştirak-i âmâl-i uhreviye kanunuyla ve samimi ve halis tesanüd sırrı" önemlidir Yapılacak iş şudur: Her bir halis nur talebesi kardeşleri adedince dillerle ibadet edip istiğfar eder Bin taraftan hücum eden günahlara, binler dille karşılık verir Bazı meleklerin kırk bin dille zikrettikleri gibi, halis, hakikî, müttakî bir nur talebesi dahi kırk bin kardeşinin dilleriyle ibadet eder Kurtuluşa müstehak ve inşaallah ehl-i saadet olur Risâle-i Nur dairesinde sadakat, hizmet, takvâ ve büyük günahlardan çekinmek derecesiyle o ulvî ve küllî ubudiyete sahip olur Elbette, bu büyük kazancı kaçırmamak için, takvâda, ihlâsta, sadakatte çalışmak gerektir 11 Gıyaben duâ etmek Günahlara bulaşan din kardeşlerine gıyaben, günahsız bir dille duâ etmek O insanlara manen yardım etmiş oluyor Sevab kefesine destek sağlanıyor Sonsöz Risâle-i Nur'da, günahları, günahların açtığı yaraları ve tedavi çarelerini bulmaya çalıştık İşlenen günahlara karşı en güzel silâh duâ, tevbe ve istiğfardır Bediüzzaman Said Nursî'nin sözleriyle yazımızı bitirmek istiyoruz: "Ey cirmi ve cismi küçük ve cürmü ve zulmü büyük ve ayıp ve zenbi azîm biçare insan! Kâinatın hiddetinden, mahlûkatın nefretinden, mevcudatın öfkesinden kurtulmak istersen, işte kurtulmanın çaresi: Kur'ân-ı Hakîmin daire-i kudsiyesine girmektir ve Kur'ân'ın mübelliği olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın sünnet-i seniyyesine ittibâdır Gir ve tâbi ol" "Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir Harama girmeye hiç lüzum yoktur Ferâiz-i İlâhiye ise hafiftir, azdır Allah'a abd ve asker olmak, öyle lezzetli bir şereftir ki, tarif edilmez Vazife ise, yalnız bir asker gibi, Allah nâmına işlemeli, başlamalı Ve Allah hesâbiyle vermeli ve almalı Ve izni ve kanunu dairesinde hareket etmeli, sükûnet bulmalı Kusur etse istiğfar etmeli: "Yâ Rab, kusurumuzu affet Bizi Kendine kul kabul et Emânetini kabzetmek zamanına kadar bizi emânette emîn kıl Amin!" demeli ve O'na yalvarmalı"[/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Mesnevi-i Nuriye
Günahlarını küçük zannetme
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst