Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sufinin Dünyası
Gafletten kurtuluş
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="hüdai" data-source="post: 202306" data-attributes="member: 1007085"><p>Lokman Hekim, gafletten îkâz sadedinde oğluna şu nasîhatte bulunur:</p><p>“Yavrum! Dünya, dipsiz bir deryâdır. Ârif olmayan âlimler ve pek çokları, gaflete düşerek bunda helâk oldular. Bu deryâda senin gemin, Allâh’a mutmain bir kalb ile îmân etmek olsun. Geminin donanımı ise takvâ ve ibâdet olsun. Denizlerde seyr ü sefer ettiren bu geminin yelkeni de tevekkül olsun. Umulur ki, ancak bu sûretle kurtuluşa erebilirsin.” (Beyhakî, Kitâbü’z-Zühd, 73) </p><p>Allâh Rasûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-, kalbin günahlarla kirlenip kararmasını şöyle tasvir etmektedir:</p><p>“<em>Kul bir hata işlediği zaman, kalbine siyah bir nokta vurulur. Şâyet günahtan vazgeçer, istiğfâr ve tevbe ederse kalbi cilâlanır. Böyle yapmaz da tekrar hatalara yönelirse siyah nokta artırılır ve netîcede bütün kalbini kaplar.” </em>(Tirmizî, Tefsîr, 83; İbn-i Mâce, Zühd, 29)</p><p>Yine Fahr-i Kâinât -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:<em></em></p><p><em></em></p><p><em>“–Demirin paslandığı gibi kalbler de paslanır.” </em>buyurmuştur.</p><p><em>“–Ya </em>Rasûlallâh! Onun cilâsı nedir?”<em></em></p><p><em></em>diye sorulunca da:</p><p><em>“–Allâh’ın kitâbını çokça tilâvet etmek ve Allâh’ı çok çok zikretmektir.” </em>cevabını vermiştir. (Ali el-Müttakî, <em>Kenzü’l-ummâl,</em> II, 241)</p><p>Cenâb-ı Hak, sevdiği ve râzı olduğu müttakî kullarından bahsederken, onların günahlarından hemen tevbe ettiklerini ve günahta aslâ ısrar etmediklerini şöyle haber verir:</p><p><strong>“Onlar </strong>(muhsinler ki),<strong> bir günah işledikleri yahut nefislerine zulmettikleri zaman, Allâh’ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allâh’tan başka günahları kim affedebilir? Bir de onlar, bile bile işledikleri </strong>(günah)<strong> üzerinde ısrar etmezler!” </strong>(Âl-i İmrân, 135)</p><p>Gafletten uzak kalabilmek için zikr-i dâim üzere bulunmak, yani Rabbimizi hiçbir zaman unutmamak zarûrîdir. Zîrâ insanın günaha düştüğü ânlar, Cenâb-ı Hakk’ı unuttuğu ânlardır. Farkında olarak veya olmayarak işlenen günahlar ve gafletle yapılan hatalar, mânevî merkez olan kalbin üzerinde, mânen pas tutmasına sebep olur. netîcede kalb körelir ve ibâdetlerden haz almamaya başlar. Böyle bir hastalığa dûçâr olan kul, uykusuna mağlup olarak seherlerini ziyân eder. Bu gafletin netîcesinde, hatalarının farkında olmadığı gibi ellerini açıp <strong>“yâ Rabbî, yâ Rabbî”</strong> diye yalvarmaktan ve istiğfâr etmekten mahrum olur.</p><p>Bu sebeple Cenâb-ı Hak, Peygamber Efendimiz’e ve O’nun şahsında bütün mü’minlere dâimî zikri emretmekte ve bir an bile bundan gaflet etmemelerini istemektedir:</p><p>“<strong>Sabah akşam demeden, kendi içinden, korkarak ve yalvararak, alçak sesle Rabbini zikret ve gâfillerden olma!” </strong>(el-A’râf, 205)</p><p>Kul, hayat güzergâhında karşılaştığı bir kısım mânevî sarsıntıları, tevbe ilacıyla hemen tedâvi edip ihlâsa sarılmalıdır. Nitekim Cenâb-ı Hak kullarından, sırf kendi rızâsını kastederek ihlâslı ameller yapmalarını istemektedir. İbâdetlerin mânevî haz ve lezzetine de ancak bu yolla erişmek mümkündür. Âyet-i kerîmede buyrulur:</p><p><strong>“</strong>(Rasûlüm!)<strong> Şüphesiz ki Kitab’ı sana hak olarak indirdik. O hâlde sen de dini Allâh’a has kılarak </strong>(ihlâs ile)<strong> kulluk et.”</strong> (ez-Zümer, 2)</p><p>Dolayısıyla ibâdetlerin fayda vermesi için onların ihlâs, huşû ve takvâ hissiyâtı ile yani beden ve kalb âhengi içinde îfâ edilmeleri zarûrîdir. İçinde ihlâs olmayan ibâdetler, rûhu olmayan sûretlerden, içleri boşalmış meyvelerden ve özü çürümüş habbelerden ibârettir. İbadetlerin mânevî hazzını gideren en mühim sebep ise haram ve şüpheli lokmalardır. Kul bundan ne kadar sakınırsa, gönlünde îmân neşvesi o kadar artar ve ibâdetlerden haz alır</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="hüdai, post: 202306, member: 1007085"] Lokman Hekim, gafletten îkâz sadedinde oğluna şu nasîhatte bulunur: “Yavrum! Dünya, dipsiz bir deryâdır. Ârif olmayan âlimler ve pek çokları, gaflete düşerek bunda helâk oldular. Bu deryâda senin gemin, Allâh’a mutmain bir kalb ile îmân etmek olsun. Geminin donanımı ise takvâ ve ibâdet olsun. Denizlerde seyr ü sefer ettiren bu geminin yelkeni de tevekkül olsun. Umulur ki, ancak bu sûretle kurtuluşa erebilirsin.” (Beyhakî, Kitâbü’z-Zühd, 73) Allâh Rasûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-, kalbin günahlarla kirlenip kararmasını şöyle tasvir etmektedir: “[I]Kul bir hata işlediği zaman, kalbine siyah bir nokta vurulur. Şâyet günahtan vazgeçer, istiğfâr ve tevbe ederse kalbi cilâlanır. Böyle yapmaz da tekrar hatalara yönelirse siyah nokta artırılır ve netîcede bütün kalbini kaplar.” [/I](Tirmizî, Tefsîr, 83; İbn-i Mâce, Zühd, 29) Yine Fahr-i Kâinât -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:[I] [/I] [I]“–Demirin paslandığı gibi kalbler de paslanır.” [/I]buyurmuştur. [I]“–Ya [/I]Rasûlallâh! Onun cilâsı nedir?”[I] [/I]diye sorulunca da: [I]“–Allâh’ın kitâbını çokça tilâvet etmek ve Allâh’ı çok çok zikretmektir.” [/I]cevabını vermiştir. (Ali el-Müttakî, [I]Kenzü’l-ummâl,[/I] II, 241) Cenâb-ı Hak, sevdiği ve râzı olduğu müttakî kullarından bahsederken, onların günahlarından hemen tevbe ettiklerini ve günahta aslâ ısrar etmediklerini şöyle haber verir: [B]“Onlar [/B](muhsinler ki),[B] bir günah işledikleri yahut nefislerine zulmettikleri zaman, Allâh’ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allâh’tan başka günahları kim affedebilir? Bir de onlar, bile bile işledikleri [/B](günah)[B] üzerinde ısrar etmezler!” [/B](Âl-i İmrân, 135) Gafletten uzak kalabilmek için zikr-i dâim üzere bulunmak, yani Rabbimizi hiçbir zaman unutmamak zarûrîdir. Zîrâ insanın günaha düştüğü ânlar, Cenâb-ı Hakk’ı unuttuğu ânlardır. Farkında olarak veya olmayarak işlenen günahlar ve gafletle yapılan hatalar, mânevî merkez olan kalbin üzerinde, mânen pas tutmasına sebep olur. netîcede kalb körelir ve ibâdetlerden haz almamaya başlar. Böyle bir hastalığa dûçâr olan kul, uykusuna mağlup olarak seherlerini ziyân eder. Bu gafletin netîcesinde, hatalarının farkında olmadığı gibi ellerini açıp [B]“yâ Rabbî, yâ Rabbî”[/B] diye yalvarmaktan ve istiğfâr etmekten mahrum olur. Bu sebeple Cenâb-ı Hak, Peygamber Efendimiz’e ve O’nun şahsında bütün mü’minlere dâimî zikri emretmekte ve bir an bile bundan gaflet etmemelerini istemektedir: “[B]Sabah akşam demeden, kendi içinden, korkarak ve yalvararak, alçak sesle Rabbini zikret ve gâfillerden olma!” [/B](el-A’râf, 205) Kul, hayat güzergâhında karşılaştığı bir kısım mânevî sarsıntıları, tevbe ilacıyla hemen tedâvi edip ihlâsa sarılmalıdır. Nitekim Cenâb-ı Hak kullarından, sırf kendi rızâsını kastederek ihlâslı ameller yapmalarını istemektedir. İbâdetlerin mânevî haz ve lezzetine de ancak bu yolla erişmek mümkündür. Âyet-i kerîmede buyrulur: [B]“[/B](Rasûlüm!)[B] Şüphesiz ki Kitab’ı sana hak olarak indirdik. O hâlde sen de dini Allâh’a has kılarak [/B](ihlâs ile)[B] kulluk et.”[/B] (ez-Zümer, 2) Dolayısıyla ibâdetlerin fayda vermesi için onların ihlâs, huşû ve takvâ hissiyâtı ile yani beden ve kalb âhengi içinde îfâ edilmeleri zarûrîdir. İçinde ihlâs olmayan ibâdetler, rûhu olmayan sûretlerden, içleri boşalmış meyvelerden ve özü çürümüş habbelerden ibârettir. İbadetlerin mânevî hazzını gideren en mühim sebep ise haram ve şüpheli lokmalardır. Kul bundan ne kadar sakınırsa, gönlünde îmân neşvesi o kadar artar ve ibâdetlerden haz alır [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sufinin Dünyası
Gafletten kurtuluş
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst